TÜRK HUKUKUNDA HİZMET AKDİ İLE ÇALIŞANLARA SAĞLANAN İTİBARİ ve FİİLİ HİZMET
SÜRESİ ZAMMI
I.
1977
– 1987 dönemi
Yukarda da değindiğimiz gibi
hukukumuza hizmet akdi ile çalışanlar için itibari hizmet süresi zammı kavramı
ilk kez 1977 yılında 2098 s. K. ile 506 s. Sosyal Sigortalar Kanunu’na ek 5. 6.
ve 7. maddelerin eklenmesi ile girmiştir. Her haktan evleviyetle faydalandırılmaları
ülkemizde devlet teamülü haline gelmiş TBMM üyeleri ve emekli sandığına kayıtlı
kimi çalışanları yazımızın konusu gereği bir kenara bırakırsak bu hak sadece
basın işlerinde çalışanlara tanınmıştır. Yasa gerekçesine göre basın işinde
bedeni emeğiyle çalışanların zehirli ve kesif gazlar soluyarak çalışması, fikri
emekleriyle çalışanların ise mesai bitimi olmaksızın günün her anında çalışma
yaptıklarından bahisle sadece bu iş kolu için itibari hizmet süresi zammı
öngörülmüştür.
A.
Bu
dönemde yararlanabilecek sigortalılar
İtibari hizmet zammından
yararlanabilecek sendikalılar her ne kadar kısaca basın işlerinde çalışanlar
olarak söylenegelse de aslında kanun yararlanacak sigortalıları liste halinde
saymak suretiyle belirleme yoluna gitmiştir. Buna göre hangi sigortalıların
yasa kapsamına girdiği aşağıda tek tek sayılmıştır.
1.
5953
s. Basın İş Kanunu’na tabi ve 212 s. K. m. 1’de sayılan yerlerde çalışan
sigortalılar.
2098 s. Kanun ile itibari hizmete
hak kazanan ilk sigortalı gurubu kısaca Basın İş Kanunu olarak da bilinen 5953
s. Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin
Tanzimi Hakkında Kanun kapsamında çalışanlardır.
212 s. K. ile değişik 5953 s. K.
m. 1 hükmü şu şekildedir; “ (I) Bu Kanun
hükümleri Türkiye'de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf
ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki
'işçi' tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında
uygulanır. (II) Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret
karşılığı çalışanlara gazeteci denir.” Kanunu açık tanımına göre 1475 s. İş
Kanunu m. 5’deki istisnalardan olsa bile 5953 s. K. m. 1 uyarınca gazeteci
olarak kabul edilecek işçiler, yine aynı maddede yazılı yerlerde çalışmak
kaydıyla itibari hizmet süresi zammından faydalanabileceklerdir.
2.
Basın
Kartı Yönetmeliğine Göre Gazetecilik Yaparken Kamu Kurumlarına Giren ve Bu
Kurumlarda Meslekleriyle İlgili Görevlerde İstihdam Edilen Sigortalılar
Öncesinde basın kartına sahip
olarak gazetecilik mesleğini yürütmekte iken sonradan bir şekilde kamu
hizmetine geçen ve bağlı bulunduğu kurumda da mesleğini icra etmeye devam eden
sigortalılar da 2098 s. Kanunun kapsamında sayılmıştır. Ancak bu işçilerin,
itibari hizmet süresi zammından faydalanabilmeleri için çalıştıkları kamu
kurumunun basın müşavirliklerinde görev yapıyor olmaları da gerekmektedir.
3.
Basım
Ve Gazetecilik İşyerlerinde 1475 S. Kanun Kapsamında Çalışanlar
Basım ve gazetecilik işyerlerinde
5953 s. Basın İş Kanunu kapsamında çalışanların itibari hizmet süresi zammından
faydalanabileceğini yukarda belirtmiştir. Yasa, basın işyerlerinde çalışmakla
birlikte 1475 s. İş Kanunu kapsamında çalışanların da itibari hizmet süresi
zammından faydalanmasına imkân vermiştir. Ancak bu kısımda kabul edilebilecek
sigortalıların sıfatları 2098 s. Kanunda tek tek sayılmış; operatör mürettip,
rototifçi, roto ofsetçi, klişeci, tiftrukçu ve yardımcıları olarak
sınırlanmıştır.
Yasanın, bedeni emeğiyle çalışan
sigortalılar için çalıştıkları işyerleri ile ilgili de şartları vardır. Gazetecilik işyerlerinde 1475 s. K. kapsamında
çalışan işçiler ancak ve ancak
·
Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz veya
diğer zehirleyici maddelerle,
·
Fazla gürültü ve titreşim yapıcı makine ve
aletlerle,
·
Doğrudan doğruya yüksek sıcaklıkla maruz
bulunarak,
·
Fazla ve devamlı kas gücü sarf edilerek
·
Doğal ışığın hiç olmadığı ve çoğunlukla suni
ışık altında
·
Günlük mesaisinin yarıdan fazlasının saat
20:00’den sonra
Çalışılan işyerlerinden birinde
çalışmaları halinde itibari hizmet zammından faydalanabileceklerdir. Yargıtay
kararları ışığında bu hususta karar vermeden önce mahkemece çalışmanın geçtiği
işyerine gidilmeli ve yukarda sayılan şartlardan bir ya da bir kaçının
gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılıp buna göre karar verilmelidir. Yoksa bir
işçinin basın ve gazetecilik işyerlerinde sadece 1475 s. İş Kanunu kapsamında çalışması
itibari hizmet süresi zammı için yeterli değildir.
Kısaca 1977 – 1987 yılları
arasında hizmet akdi ile çalışanlardan sadece basın ve gazetecilik işlerinde
çalışanlar için itibari hizmet süresi zammından faydalanma hakkı sağlanmıştır.
Bu imkân da özellikle bedeni emeğiyle çalışanlar için yıpratıcı etkilere maruz
kalmak şartıyla sağlanmaktadır.
4.
Tüm
sigortalılar için ortak 3600 gün sigortalılık şartı
2098 s. Kanun yukarda belirtilen
şartların yanında itibari hizmet süresi zammından faydalanacak sigortalıların,
yasanın belirttiği yıpratıcı işlerde en az 3600 gün geçirmiş olmasını şart
koşmuştur. Aksi halde mesleğin yıpratıcı etkilerinin oluşmayacağı düşünülmüş
olacak ki böyle bir şart ekleme gereği duyulmuştur.
Ancak burada önemle belirtilmesi
gereken bir husus vardır. Gerek 2098 gerekse 3395 s. Kanunla değişik 506 s.
Kanun’da itibari hizmet süresi zammından faydalanacağı söylenen ancak
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı yeni sosyal güvenlik kanunu
ile kapsam dışı bırakılan sigortalıların itibari hizmet süresi zammından
faydalanması için 3600 gün prim ödeme şartı aranmayacaktır. 5510 s. K. Geçici
Madde 7/II hükmü uyarınca bu çalışanlar istisna tutulmuştur.
Örneğin, 2006 yılında bedeni
gücüyle, zehirli gazlarla basım işinde çalışmaya başlayan bir işçi 01.10.2008
tarihinde bu işyerinde 550 gün prim ödemiş olsun. Normal şartlarda 506 s. K. Ek
Madde 6 uyarınca 3600 gün prim ödemeyen işçi itibari hizmet zammından
faydalanamayacaktır. Ancak 5510 s. Kanun ile bu sınıf fiili hizmet süresi zammı
alacaklar kapsamından çıkartıldığı için Geçici Madde 7/II uyarınca çalıştığı
gün nispetinde itibari hizmet süresi zammından faydalanacaktır. Buna karşılık örnek
gösterilen işçi bedeni emeğiyle değil de basın kartı sahibi olarak fikri
emeğiyle çalışıyor olsaydı 5510 s. Kanun kapsamında da fiili hizmet süresi
zammına hak kazandığı için 3600 gün prim şartı bu sefer aranacaktı.
B.
Bu
dönemde sağlanan imtiyazlar
1.
İtibari
hizmetin sigortalılık süresine eklenmesi
2098 s. Kanun’un yukarda bahsi
geçen sigortalılara sağladığı imtiyaz eklenecek maddenin ilk ve ikinci
fıkralarında belirtilmiştir. Buna göre yasa kapsamına giren sigortalıların yine
kapsamda geçen görevlerinde geçen her tam bir yıl için 90 gün, sigortalılık
sürelerine eklenir. Kesirlerin hesaplanmasında ise her tam yıl 360 gün kabul
edilerek çalışılan gün sayısının ¼’ü sigortalılık süresine eklenecektir.
Örneğin 11 yıl ve 120 gününü
kapsamdaki işlerde geçiren bir sigortalının sigortalılık süresine eklenecek
itibari hizmet süresi hesaplanırken her tam yıl 360 gün olarak alınacak ve
bulunan toplam gün sayısı 0.25 ile çarpılacaktır. Örnekteki sigortalının (11 x
360 + 120) x 0.25 = 1020 gün itibari hizmet süresi vardır.
Burada akla gelecek önemli
sorulardan biri, itibari hizmet süresinin sigortalılık süresine mi yoksa prim
ödeme gün sayısına mı ekleneceğidir. Uygulandığı dönemde de tartışma konusu olan
bu duruma açıklık Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu tarafından
getirilmiştir. YİBBGK 18.02.2000 T. 1997/1 E. 2000/1 K. sayılı kararında “506
s. Sosyal Sigortalar Kanunu Ek-5. Maddesinde öngörülen itibari hizmet süresinin
salt sigortalılık süresine eklenmesi gerektiğine ve ayrıca bu sürenin prim
ödeme gün sayısına eklenmesinin söz konusu olmayacağına… oy çokluğuyla karar
verildi” demektedir. Görüldüğü gibi yasa hükmünde olan içtihadı birleştirme
kararı, itibari hizmet süresinin prim ödeme gün sayısına değil yalnız
sigortalılık süresine ekleneceğini tereddüte yer bırakmayacak şekilde
belirtmektedir.
2.
İtibari
hizmet süresinin emeklilik yaş haddinden indirilmesi
Çalışmalarını yıpratıcı işlerde geçirmiş sigortalılara tanınan bir
diğer kolaylık da emeklilik yaş hadlerinin geriye çekilmesidir.
II.
1987
– 2006 dönemi
İtibari hizmet süresi zammı
kavramı yukarda değindiğimiz gibi sınırlı bir uygulamayla hukukumuza girdikten
sonra 1987 yılında 3395 s. K. ile yapılan değişiklik ile kapsamı önemli ölçüde
genişletilmiştir. Ülkemizde hizmet akdiyle çalışıp yıpratıcı çalışmaya maruz
kalan tek işkolunun basın işleri olmadığı göz önünde bulundurulduğunda 1987
değişikliğinin gerekli bir değişiklik olduğu söylenebilecektir. Ancak yine de
yasa bu haliyle de yeterli denebilecek duruma gelmemiş, yıpratıcı işlerin yine
de büyük bir kısmını itibari hizmet süresi zammından mahrum kılmaya devam
etmiştir.
A.
Yararlanabilecek
sigortalılar
1.
Basım
ve Gazetecilik İşyerlerinde Çalışan Sigortalılar
Öncelikle belirtmek gerekir ki
basım ve gazetecilik işyerlerinde çalışan sigortalıların itibari hizmet süresi
zammından yararlanmaları hususunda bir değişiklik olmamıştır. Bu sigortalılar,
yasa değişikliğinden sonra da aynı şartlarla itibari hizmet süresi zammından
faydalanmaya devam etmişlerdir.
2.
Gemilerde
çalışan sigortalılar
Değişikliğin itibari hizmet
süresinden faydalanmalarına olanak sağladığı ilk gurup gemilerde çalışan
sigortalılardır. 3395 s. K. bu sigortalıları tanımlarken gemi adamları, gemi
ateşçileri, kömürcüler, dalgıçlar demek suretiyle itibari hizmet süresi zammı
kapsamına alınacak sigortalıları sınırlı sayı ilkesiyle saymıştır. Ancak
düşünüldüğünde bir gemide çalışıp sayılan bu guruplardan birine girmeyen bir
meslek bulmanın imkânsıza yakın olduğu da göz önünde bulundurulduğunda aslında
epey kapsamlı bir liste hazırlandığı ortaya çıkacaktır.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki
az evvel saydığımız sigortalıların tüm çalışmaları itibari hizmet kapsamında
değerlendirilemeyecektir. Bu sigortalılar için kanunun aradığı bir şart daha
vardır ki o da çalışmanın denizde geçmiş olasıdır. Başka bir değişle gemi
adamı, kömürcü, dalgıç ya da gemi ateşçilerinin tüm çalışmaları değil, sadece
denizde geçen çalışmaları itibari hizmet süresi kapsamında sayılacaktır.
3.
Azotlu
Gübre ve Şeker Sanayiinde Yıpratıcı İşlerde Çalışan Sigortalılar
3395 s. Yasa ile kapsamdaki
sigortalıları gösteren tabloya eklenenler arasında belki de en çok tartışılanı
bu satırdır. Tabloda, diğer satırlarda da gösterildiği gibi önce hangi
sigortalıların itibari hizmet süresi zammından faydalanabileceği belirtilmiş,
akabinde de ikinci bir şart olarak bu sigortalıların ne işlerde çalışırken
geçirdikleri sürenin itibari hizmet sayılacağı açıklanmıştır.
Hükme göre “Azotlu gübre ve şeker sanayiinde, fabrika, atölye, havuz ve depolarda,
trafo binalarında çalışanlar” itibari hizmet süresi zammından
faydalanabileceklerdir. İfadede tartışmaya açık olan husus, azotlu gübre ve
şeker sanayiinde çalışanlar ile farklı sanayi kollarının da fabrika, atölye,
havuz, depo ve trafolarında çalışanlar yasa kapsamına alınmış mıdır? Yoksa
sadece azotlu gübre ve şeker sanayiinde kullanılan fabrika, atölye, depo vs.de
çalışanlar mı itibari hizmetten faydalanabilecektir? Yasanın yürürlüğe
girmesinden itibaren yerleşen uygulama ve 2006 yılında verilen Anayasa
Mahkemesi kararı soruyu net bir şekilde cevaplamaktadır. Uygulamada yasa
kapsamı dar yorumlanmış ve sadece azotlu gübre ve şeker sanayiine dâhil
fabrika, depo, atölye, havuz, trafo binalarında çalışan sigortalılar kapsama
alınmıştır.
3395 s. Kanun’un komisyon
gerekçesinde şu paragraflar yer almaktadır;
“Buhar, is, duman, kurum, toz,
koku, asit, zehirli gaz, gürültü, sarsıntı ve radyoaktif ışın gibi ağır ve
yıpratıcı çalışma şartlarına rağmen, bu şartlara açık birçok kuruluşun
kurulması, çalıştırılması ve faaliyetini sürdürmesi ekonomik, kültürel, sosyal
ve sağlık yönlerinden topluma katkıları sebebiyle zorunlu bulunmaktadır.
Söz konusu ağır ve yıpratıcı
işlerde fizikî, ruhî ve fizyolojik bakımlardan insan sağlığını olumsuz yönde
etkileyen şartlar altında çalışanların tümünün, 2098 sayılı Kanunun Ek 1 inci
maddesinde unvan sayılmak suretiyle sınırlı olarak verilen itibarî hîzmet
süresi hakkından yararlandırılmaları, gerek Anayasamızın eşitlik ilkeleri ve
gerekse sosyal güvenliğin temel prensiplerine uygun düşeceği için zorunlu
görülmektedir.”
Görüldüğü üzere yasa koyucunun
asıl amaca itibari hizmet süresi zammından, yıpratıcı işlerde çalışan tüm
sigortalıları yararlandırmaktır. Ancak yasanın lafzı buna cevaz vermeyecek
şekilde kaleme alınmıştır. Hukukumuzda kanun gerekçeleri kanun metnine dahil
olmadığından ve “kanun, kanun koyucudan akıllıdır” ilkesi gereği yukarda
değindiğimiz dar yorumla 1987 – 2006 yılları arasında tüm fabrika, atölye,
havuz, depolarda… çalışan işçiler değil, sadece azotlu gübre ve şeker
sanayiinde çalışan sigortalılar kapsama dahil edilmiştir.
Bu açıklamalardan sonra önemle
belirtmek gerekir ki 1987 – 2006 döneminde sadece azotlu gübre ve şeker
sanayiinde, fabrika, atölye, havuz ve depolarda, trafo binalarında çalışmak
sigortalılar için itibari hizmet süresi zammından faydalanmak için yeterli
değildir. Bunun yanında sigortalının, aşağıda belirtilen işlerden birini
görüyor olması gerekir.
·
Çelik, demir ve tunç dökümü,
·
Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı
gaz, asit, boya işleri ile gaz maskesi ile çalışmayı gerektiren işler,
·
Patlayıcı madde yapımı,
·
Kaynak işleri.
Özetle 3395 s. K. ile azotlu
gübre ve şeker sanayiinde çalışanlardan yukarda sayılan işleri görenler de yasa
kapsamına alınmıştır.
4.
Ortak
3600 gün şartı
3395 s. Kanunla 2098 s. Kanun’da
belirtilen 3600 gün prim ödeme şartı konusunda her hangi bir değişiklik
yapılmamıştır. Tekrara düşmemek için yukardaki açıklamalarımıza atıf yapmakla
yetiniyoruz.
B.
Bu
dönemde sağlanan imtiyazlar
3395 s. Kanun ile itibari hizmet
süresi zammından faydalanacak sigortalılara tanınan imtiyazlar hususunda da bir
değişiklik olduğu söylenemez. Değişiklik sadece yeni dâhil edilen
sigortalıların sigortalılık sürelerine kaçar gün ekleneceğini bildirmiştir.
Yasa metni incelendiğinde yeni eklenen sigortalılar için de bir ayrım
yapılmadığı, 2098 s. Kanun zamanındaki gibi şartları taşıyan sigortalıların tam
bir yıllık çalışmalarına 90 gün sigortalılık süresi eklendiği ve hesaplamanın
sigortalılık süresi x 0.25 formülü ile yapılmaya devam ettiği görülecektir.
Sürenin prim ödeme gün sayısına değil sigortalılık süresine eklenmesi ve emeklilik yaş haddinin indirilmesi hususunda da bir
değişiklik olmamıştır. Bu sebeple yine yukardaki açıklamalarımıza atıf yapmakla
yetineceğiz.
III.
2006
– 2008 dönemi
Bu dönem 506 s. Yasa’nın
yürürlükte olduğu sürede sigortalılara en kapsamlı itibari hizmet süresi zammı
hakkı tanıyan dönemdir. Anayasa Mahkemesi’nin 2002/157 E. 2006/97 K sayılı
kararı ile başlayıp 5510 s. Yasa’nın yürürlüğe girmesine kadar süren bu dönemde
pek çok farklı işte ve işyerinde çalışan sigortalılar itibari hizmet süresi
zammından faydalanabilmiştir.
A.
Anayasa
Mahkemesi Kararı
Azotlu gübre ve şeker sanayiinde
çalışmayan bir işçinin itibari hizmetinin tespiti talebiyle açtığı davada 2098
s. K. ve 3395 s. K. ile değişik 506 s. K. Ek 5. maddesinde yer alan “Azotlu
gübre ve şeker sanayiinde” ibaresinin iş kollarını aşırı sınırlandırdığı ve bu
durumun Anayasa’ya aykırı olduğu iddiası yerel mahkemece ciddi bulunarak
Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluna başvurulmuştur.
Anayasa Mahkemesi, kararında
ağır, riskli ve sağlığa zararlı işlerin sadece azotlu gübre ve şeker sanayiinde
icra edilmediği, yasanın itibari hizmeti bu sanayi kolları ile
sınırlandırmasının Anayasa ile korunan eşitlik ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle
itirazı kabul etmiş ve yasada yer alan “azotlu gübre ve şeker sanayii”
ibaresini iptal etmiştir.
Esasen başkaca bir araştırmanın
konusu olmakla birlikte yeri gelmişken mevzubahis Anayasa Mahkemesi kararı
hakkındaki görüşlerimizi de belirtmek isteriz. Mahkemenin iptal kararında da
belirttiği gibi yasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu su götürmez bir
gerçektir. Pek tabi itibari hizmet süresi zammından faydalanacak sigortalılara
bir takım sınırlamalar getirilecektir. Ancak aynı durumda olanlara aynı hukuki
statü tanımak da eşitlik ilkesinin gereğidir. Söz gelimi nükleer enerji ya da
radyoaktif ışınlarla çalışan kimselerin de en az azotlu gübre ve şeker
sanayiinde çalışan işçiler kadar yıpratıcı mesaiye maruz kaldığı ayan beyan
ortadayken yasanın bu gibi sigortalıları dışlaması eşitlik ilkesi ile
bağdaşmaz.
Tespit doğru olmakla birlikte
Anayasa Mahkemesi’nin kararı kanaatimizce mahkemenin yetkisini aşacak şekilde
verilmiştir. Anayasa Mahkemesi kanunların iptali hususunda yetkili olsa da
kendisi yasa koyucu yerine geçerek yeni norm oluşturamaz. Ancak yukardaki iptal
kararında mahkeme, yasa hükmünün tümünü, bir maddesini ya da tablodan bir
satırı değil sadece üç kelimeyi iptal etmiş ve yasa bambaşka bir hal almıştır.
Fiilen Anayasa Mahkemesi yasa koyucu yerine geçmiş ve normun şeklini
değiştirmiştir ki bunun hukuka aykırı olduğu kanaatindeyiz.
B.
Yararlanabilecek
Sigortalılar
Anayasa mahkemesi kararı ile
sadece “Azotlu gübre ve şeker sanayii” ibaresi yasa metninden çıkartıldığından
yukarda 3395 s. Kanun’a ilişin diğer açıklamalarımız bu dönem için de aynen
geçerlidir. Ancak yine yukarda II, A, 3. Başlıklı bölümde belirttiğimiz
·
Çelik, demir ve tunç dökümünde,
·
Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı
gaz, asit, boya işleri ile gaz maskesi ile çalışmayı gerektiren işlerde,
·
Patlayıcı madde yapımında,
·
Kaynak işlerinde,
Çalışan sigortalılardan yalnızca
azotlu gübre ve şeker sanayiinde değil ve fakat tüm fabrika, atölye, havuz ve
depolarda, trafo binalarında çalışanlar itibari hizmet zammından faydalanabilecektir.
Anayasa Mahkemesi kararının yürürlüğe girdiği 04.10.2006 tarihinden itibaren
pek çok sigortalı bu haktan faydalanabilecektir.
IV.
2008
sonrası dönem
506 sayılı yasanın değişiklikler
ve iptallerle dolu dönemi nihayet 01.10.2008 tarihinde 5510 s. Kanun’un
yürürlüğe girmesiyle son bulmuştur. Ancak yeni Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu da eski kanun dönemini aratmayacak çalkantılı ve
karmaşık bir süreçle yürürlüğe girmiştir. Yasanın hiç uygulanmadan gerek yasa
koyucunun iradesiyle gerekse de iptallerle ortadan kalkan hükümleri olmuştur ki
bu çalışmada bunlara değinilmeyecektir. İlaveten yasa yürürlüğe girdikten sonra
kapsama alınan sigortalılar için de değişikliğin yürürlük tarihi 01.10.2008
olarak belirtildiğinden bu kimseler de sanki yasa ilk yürürlüğe girdiğinden
beri kapsamdaymış gibi değerlendirilip fiili hizmet süresi zammından
faydalanacaklarından ayrım yapmanın pratik bir faydası olmayacaktır.
Açıklamalara başlamadan önce belirtilmesi gereken bir diğer husus da 5510 s. Kanun ile hukukumuzda “itibari hizmet süresi zammı” olarak adlandırılan terim değişmiş; bunu yerine “fiili hizmet süresi zammı” kavramı yasada kullanılmaya başlamıştır.