B.
TÜKETİCİ İŞLEMİ KAVRAMI
1-Tüketici
İşleminin Tanımı:
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/l
maddesinde tüketici işlemi “ Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri
de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına
ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında
kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri
sözleşmeler dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır.
2-Tüketici
İşleminin Unsurları:
Kanundaki tanımlar doğrultusunda
tüketici işleminin şu unsurları içerdiği sonucuna ulaşılmaktadır:
a)Hizmet,mal edinme,kullanma veya
yararlanma içerikli bir sözleşme olması,
b)Sözleşmenin bir tarafının ticari veya
mesleki amaçlarla hareket eden bir gerçek veya tüzel kişi olması,
c)Sözleşmenin diğer tarafının tüketici
olması,
d)Tüketicinin ticari ve mesleki olmayan
amaçlarla hareket etmesi.
3-Tüketici
İşlemi Niteliğinin Sonuçları:
a)Bir işlemin tüketici işlemi olması
halinde, 6502 sayılı TKHK hükümleri uygulanacaktır. Ancak bu Kanunda hüküm
bulunmayan hallerde genel hükümler (TTK,TBK,TMK) uygulanacaktır. (6502 SK. Md
83/1)
Taraflardan birini tüketicinin
oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin
tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin
uygulanmasını engellemez. (6502 SK. Md 83/2)
b)Tüketici işlemlerinde, tüketicinin
edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatlar, her ne isim altında olursa
olsun adi kefalet sayılır. Tüketicinin alacaklarına ilişkin karşı tarafça
verilen şahsi teminatlar diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça müteselsil
kefalet sayılır. (6502 SK. Md 4/6)
c)Tüketicinin yapmış olduğu işlemler
nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit
ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra
hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden
geçersizdir. (6502 SK. Md 4/5)
d)Tüketici sözleşmelerinde anapara faizi
ve temerrüt faizi oranları ve bu oranların taraflarca serbestçe kararlaştırıp
kararlaştıramayacağına dair düzenleme bulunmamaktadır. Bu durumda Borçlar
Kanununun 88. ve 120. maddelerinin uygulanması gerekecektir.
e)Tüketicinin para alacaklısı olduğu
hallerde ise 6502 sayılı TKHK’da hüküm bulunmadığından, tüketici TTK. md. 19
uyarınca ticari temerrüt faizi oranı üzerinden talepte bulunabilecektir.
f) Bileşik faiz , faizin anaparaya
eklenmesi suretiyle bulunan tutara yeniden faiz yürütülmesi şeklinde işletilen
faizdir. Temerrüt hâli de dâhil olmak üzere, tüketici işlemlerinde bileşik faiz
uygulanmaz. (6502 SK. Md 4/7)
g) Haksız şart; tüketiciyle müzakere
edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve
yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine
dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.
Tüketiciyle akdedilen sözleşmelerde yer
alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüzdür. Sözleşmenin haksız şartlar
dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen,
kesin olarak hükümsüz sayılan şartlar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi
yapmayacak olduğunu ileri süremez. (6502 SK. Md 5/1,2)
h) Tüketici işlemi niteliğindeki
sözleşmelerde bulunması gereken özellikler,sözleşmenin nasıl düzenleneceğine
dair teknik nitelikler , genel işlem niteliğindeki hükümlerin , haksız
şartların başkaca hukuki sonuçları
hakkında da 6502 sayılı TKHK.’daki ayrıntılı özel hükümler uygulanacaktır.
(6502 SK. Md 4,5,6 ve 7)
i) Tüketici işlemleri ile tüketiciye
yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklarda her yıl Ticaret Bakanlığınca
belirlenen bir miktara kadar olan uyuşmazlıklar için il ve bazı ilçe
merkezlerinde tüketici hakem heyeti görevli olup , bu miktarı aşan uyuşmazlıklara
ilişkin davalarda ise tüketici mahkemeleri görevlidir. (6502 SK. Md 66 ve 73)
j) Tüketici hakem heyetine başvurular,
tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı
yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir. (6502 SK. Md 68 / 3)
Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim
yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir. (6502 SK. Md 73/
5)
C.
YARGI KARARLARINDA VE DOKTRİNDE TÜKETİCİ İŞLEMİ
Serozan , TKHK. eleştirisinde,
“Liberalizmin hukuki avadanlığıyla tüketim toplumunun kanayan yaraları sarılıp
sağaltılamaz; tüketici etkin bir şekilde korunamaz. Serbest piyasa yanlısı bir
yaklaşımla, olsa olsa, salt göstermelik, susmalık ve korkuluk bir ‘hayali
koruma yasası’ çıkarılabilir. Pazarla bütünleşmiş önlemlerle değil, ancak
pazarı düzeltici önlemlerle korunabilir tüketici.
Bu arada şu gerçek asla unutulmamalıdır:
Aynen işçinin ve kiracının korunması sorunu gibi, tüketicinin korunması sorunu
da son değerlendirmede ‘bireyin en yüksek kârı elde etmeyi tek amaç bilen
sermayeye karşı korunması’ sorunudur. Özünde üretim araçları mülkiyetinin
sosyal kaygılarla sınırlanması anlamına gelen bu koruma, ister istemez tüm
mülkiyet ve sermaye sınırlamaları gibi, toplumun belirli bir gelişme aşamasında
geçerli somut ve siyasal güç dengelerine bağlı olarak saptanır. Tüketiciyi
(sözüm ona) aslında ‘Kandırma’ yasası, bu bilimsel gerçeklerin en acı örneğidir.”
demektedir.
a) 6502 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkındaki Kanunda tüketici işlemi, eski (4077 SK.) kanun hükmünün aksine
genişletilmiştir. Burada Yargıtay’ın daha önce verdiği tüketici hukukuna
ilişkin içtihatlarının değiştirilmesi amaçlanmıştır. Kanun koyucunun birçok
sözleşme tipini örnek vererek hükmü düzenlemesi, Yargıtay içtihatları ile
tüketici işlemi sayılmayan bazı sözleşme tiplerinin tüketici işlemi kapsamına alınması
isteğini göstermektedir.
TKHK. 51/9 uyarınca, ticari veya mesleki
faaliyetleri çerçevesinde paket tur hizmetinden faydalanan kişiler de tüketici
olarak kabul edilir. Bu hükümle tüketici işleminin kapsamı genişletilmiş
olmaktadır. Paket tur sözleşmesinde hizmet alan kişi ticari veya mesleki
faaliyetleri çerçevesinde hareket etmiş olsa bile tüketici olarak kabul
edilmiştir.
Doktrinde tüketici işlemi kavramının
olması gerekenden fazla genişletildiği (Mustafa Alper GÜMÜŞ) , tüketiciyi
koruma derecesinin aşırı derecede abartıldığı ( Tamer İNAL , Yeşim ATAMER)
yönünde kanaatler bulunmaktadır.
Uygulamada tartışma daha ziyade ticari
iş-tüketici işlemi ve tacirlerin işlemlerinin tüketici işlemi sayılıp
sayılmayacağı noktasında yoğunlaşmaktadır.
b)Tüketicinin mesleki amaçlarla hareket
edip etmediği ticari iş-tüketici işlemi ilişkisi değerlendirmesinin yapılması
açısından önem göstermektedir.
Mal ya da hizmet sağlanırken özel ihtiyaçların
giderilmesi, ticari amaç ya da kâr güdülmemesi tüketicinin belirlenmesi açısından
önem taşımaktadır.
Eşya taşıma sözleşmelerinde gönderen,
tacir veya esnaf niteliğinde ise ve ticari malların müşterilerine ulaştırılması
için sözleşme yapmış ise, tüketici sayılamayacağı , fakat, arkadaşına hediye
göndermek gibi kişisel amaçlarla taşıma sözleşmesi yaptığında, tüketici
sayılması gerektiği savunulmaktadır.
İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi’nin
10.05.2005 tarih, 2004/4600 E ve 2005/ 433 K. sayılı kararında, “Bir
sözleşmenin tüketici kredisi sözleşmesi olarak kabul edilebilmesi için kredi alanın
tüketici olması ve kredinin tüketim amacı ile kullanılması gerekir. Oysa
krediyi kullanan şirketin tüketici olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Zira
krediyi kullanan şirket ticari amaçla kurulmuş ve tüm faaliyetleri ticari
amaçlarının gerçekleşmesine yöneliktir. Yargıtay’ın muhtelif içtihatlarında da
ticari şirketlerin tüketici kabul edilemeyeceği açıklanmıştır. Yasada tüketici
olarak kabul edilen tüzel kişiler ticari amaçla kurulmayan tüzel kişilerdir.
Örneğin ticari amaçla kurulmayan dernek, vakıflar yasada tüketici kabul edilen
tüzel kişilerdendir..” denilmiştir.
Tacirlerin yüklü miktarda boya,lastik
vb. malları satın almasının ticari işletmesi ile ilgili olduğu ve dolayısıyla
tüketici işlemi niteliğinde olmadığı , buna karşılık çay-kahve makinesi
alması,yemekhane için yemek maddeleri almasının ticari nitelikte olmadığı ,
tüketim amacıyla yapıldığı,dolayısıyla burada şirketin tüketici kabul edilmesi
gerektiği yönünde görüşler bulunmaktadır.
Bazı yazarlar, işletmenin ısınması için
kömür veya aydınlanması için elektrik veya yemekhanesinde kullanmak için
yiyecek maddesi satın alması gibi işlemler bakımından şirketlerin de tüketici
sayılması gerektiğini ileri sürmektedirler.
c) Yine tacirin ticari faaliyetlerinde
basiretli davranması gerektiği ilkesi (TTK 18/2), onun, tüketici
korumasından yararlanmasına engel oluşturmaktadır.
d) Öğretide, tüketici içerisinde tüzel
kişilerin yer almamasına ilişkin çeşitli görüşler ileri sürülmektedir.
Ticaret ortaklıklarının tüketici
sıfatını taşıyabileceği , örneğin, bir anonim ortaklık büro ihtiyacı için kırtasiye
malzemesi satın alması halinde tüketici olarak kabul edilebilmesi yönünde
görüşler bulunmaktadır. (Poroy)
Yargıtay kararlarında farklı düşüncelerin
olduğu görülmektedir. Ticaret şirketlerinin tüketici olarak kabul edildiği Yargıtay
kararları bulunmaktadır.Ancak Yargıtay’ın bazı kararlarında ise ticaret şirketleri,
tüketici olarak kabul edilmemektedir.
Yargıtay 19. HD. 6.7.1999 tarih,
1999/3932 E. , 1999/4621 K. Sayılı kararında “…yasa koyucunun, tüzel kişi tabirinin
ticaret şirketlerini de kapsadığını gözden kaçırdığı düşünülemez.” şeklinde
karar vermiştir.
Yargıtay, şirketin ticari işletmesi ile
ilgili faaliyetlerde kullanmak üzere araç satın almasını, bir tüketici işlemi
olarak kabul etmemiştir.
e) Sözleşme tipleriyle ilgili olarak da
öğretide çeşitli tartışma ve görüşler ile yargı kararları bulunmaktadır.
TKHK’nda, vekâlet sözleşmesi açıkça
tüketici işlemi olarak kabul edilmiş ise de, ücret vekâlet sözleşmesinin
zorunlu öğesi olmadığından, vekâlet sözleşmelerinin tamamı değil, taraflarca
ücretin kararlaştırıldığı vekâlet sözleşmelerinin tüketici işlemi kabul
edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Avukat, doktor, mimar , mühendis gibi
kişilerle yapılmış olan vekâlet sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların da tüketici
işlemi olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Tıp ve sağlık hizmeti içerikli
sözleşmelerinde özel hukuk kapsamında kalması şartıyla tüketici işlemi olarak
değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Bankalarla yapılan kredi veya kredi kartı
sözleşmelerinin tüketici işlemi niteliğinde olduğu , buna karşılık ticari
nitelikteki kredilerin tüketici işlemi niteliğinde olmadığı belirtilmiştir.
Yargıtay konut alımı için verilen bir
bonodan kaynaklı uyuşmazlığa tüketici mahkemesinin bakması gerektiği sonucuna
ulaşmıştır.
Yargıtay 23. HD, 22.03.2017 tarih ,
2016/1972 E. , 2017/882 K. sayılı kararında “arsasına karşılık bağımsız bölüm
alacak olan arsa sahibinin salt kişisel tüketim amacından söz edilemeyeceği, bu
amacın tüketim ihtiyacını aştığı, Kanun'un 3/k maddesindeki
"tüketici" tanımına uymadığı anlaşılmaktadır.” kararını vermiştir.
Bazı Yargıtay kararları ise aşağıda
verilmiştir:
“Somut olayda abonelik sözleşmesinin
ticari (işyerine) ait olup olmadığı tespit edilememiştir. Bu husus kesin olarak
açıklığa kavuşturulmadan eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması bozmayı
gerektirmiştir. Mahkemece davalı adına yapılan aboneliğin işyerine mi, meskene
mi ait olduğu etraflıca araştırılıp bu yönde taraf delilleri toplandıktan
sonra, aboneliğin ticari işyerine ait olduğunun tespiti halinde genel mahkemelerin
görevli olduğu, aksi takdirde tüketici mahkemelerinin görevli bulunduğu
gözetilerek uygun sonuç çerçevesinde karar verilmelidir.”
“Somut uyuşmazlıkta, davalı müteahhit
olup, davacı ile davalı arasında mülga 4077 sayılı kanun ile 6502 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da tanımlanan şekilde satış sözleşmesi
ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır.”
“Vekalet sözleşmesinden kaynaklanan
uyuşmazlıkların 6502 sayılı yasa kapsamında olması için mutlak surette
taraflardan en az birisinin tüketici vasfını taşıması gerekir.Somut uyuşmazlıkta
davalı kooperatif, tüketici yasasında tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından,
taraflar arasındaki ilişkinin 6502 sayılı Yasa kapsamı dışında kaldığı anlaşılmaktadır.”
“Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı
arasındaki devre mülk satışına ilişkin sözleşme imzalandığı, taraflar
arasındaki sözleşme ilişkisinin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığı
anlaşılmaktadır.”
“Davalı bankanın tacir olup, yaptığı
masrafları tüketiciden isteme hakkı bulunduğu anlaşılmakta ise de, somut
uyuşmazlığın tüketici hukukundan kaynaklandığı..”
“Somut uyuşmazlıkta davacı ile davalı
şirket arasında konut alım satımına ilişkin sözleşme imzaladığı, taraflar
arasındaki sözleşme ilişkisinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı
anlaşılmaktadır.”
“Site yönetimine kömür satılması,
güvenlik hizmeti verilmesi durumunda hizmeti sağlayan şirketle site yönetimi
arasındaki ihtilaf tüketici işleminden kaynaklanmaktadır.”
“Sunulan hizmetten "mesleki
amaçla" yararlanan doğalgaz abonesi davalı Dekanlık, 4077 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun anlamında tüketici kavramına girmediğinden
doğalgaz tüketim bedelinin icra yoluyla takibine yapılan itirazın iptali
davasında görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi değil, Asliye Hukuk Mahkemesidir.”
“Davalı Şirketin verdiği yüksek voltaj
nedeniyle evin ve eşyanın yanmasından dolayı açılan tazminat davasında tüketici
mahkemesi görevlidir..
D.
SONUÇ
Tüketici işlemi olarak tanımlanan
sözleşmelerde tüketicinin , karşısındaki satıcı, sağlayıcı, üretici , banka ,
finans kuruluşları gibi kuruluşlar karşısında korunması gerektiği açıktır.
Zaten bu durum çeşitli uluslararası sözleşmelerin,kararların ve ulusal bazda
koruma kanunlarının hazırlanmasına vesile olmuştur.
Tüm bu düzenlemelerle tüketicinin artık
kuvvetli bir şekilde korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
Bu sebeple tüketici işlemi-ticari iş ayrımının
ortaya çıktığı durumlarda tüketicinin korunması yönünde hareket edilmesi ve bu
işlemlerin tüketici işlemi olarak kabul edilmesi gerektiği yönündeki kanaat
doğru görünmektedir.
Ayrıca tacirlerle ilgili işlemlerde
basiretli iş adamı gibi hareket etme ile mesleki amaçla kullanma ölçütlerinin
bu düzenlemeler doğrultusunda yorumlanması ve özellikle ülkemizde ağır şekilde
yaşanan finansal kuruluş suiistimallerinin de göz önüne alınarak değerlendirme
yapılması gerektiği ortadadır. Esasen devletin sosyal devlet ve diğer anayasal
görevleri de bunu gerektirmekte olup , bunu sağlayacak olan da yargı
organlarıdır.