I.
KARŞILIKSIZ YARARLANMA SUÇUNUN
TARİHSEL GELİŞİMİ
Bir hizmetten
karşılığını vermeden faydalanmanın suç oluşturup oluşturmayacağı tartışılan bir
konudur. Bununla birlikte nispeten yakın zamana kadar ceza kanunlarımızda özel
bir suç olarak yer almamıştır. Bu durumda bozulan hukuk düzeninin hukuk
mahkemelerinde açılacak tazminat davalarıyla giderilmesi yoluna başvurulduğu
söylenebilir. Ancak bazı fiiller dolandırıcılık, hırsızlık gibi suç tiplerine
uygun düştüğü ölçüde cezalandırılmıştır[1].
Bedelini ödemeden bir
hizmetten faydalanma fiili ilk kez 765 s. TCK’da 1991 yılında yapılan
değişiklikle[2]
eklenmiştir. Söz konusu hüküm şu şekildedir;
“Madde 521 a. Ödeme
yeteneği olmadığını bildiği halde;
1. Ücreti karşılığı hizmet veren pansiyon,
otel ve han gibi geçici ikamete tahsis edilmiş yerlerde kalan,
2. Ücreti karşılığı hizmette bulunan
lokanta ve benzeri yerlerde yiyip içen,
3. Taksi ve benzeri ulaşım araçlarında
kendisini bir yerden diğer bir yere taşıtan,
Ve ödemede bulunmayan kimseye on beş günden
üç aya kadar hapis ve borçlu olunan miktarın on katı kadar ağır para cezası
verilir.
Bu maddedeki suçların kovuşturması şikâyete
bağlıdır.
Madde 521 b. Ancak bedeli ödendiği
takdirde hizmet elde edilebilecek otomatik aletlerden, ödeme yapmadan
yararlanan kimseye, fiil daha ağır bir suçu oluşturmadığı takdirde on beş
günden üç aya kadar hapis veya yüz bin liradan beş yüz bin liraya kadar ağır
para cezası verilir.”
Bu düzenleme ile hem
insanların aldatılması hem de otomatlara yönelik manipülasyonlarla bedelsiz
hizmet alınması yeni bir suç olarak hukukumuza girmiştir.
2005 yılında yürürlüğe
giren 5237 sayılı TCK’da da bu suç tipi önemli değişikliklere uğrayarak ve
kapsamı daraltılarak korunmuştur[3]. 2012 yılında Resmi
Gazetede yayınlanan 6352 sayılı kanun ile söz konusu suçun kapsamına elektrik
enerjisi, doğalgaz ve suyun kullanım miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde
tüketilmesi de eklenerek daha önceden hırsızlık suçu kapsamında değerlendirilen
kimi davranışlar karşılıksız yararlanma suçu olarak düzenlenmiştir.
II.
5237 SAYILI TCK’DA KARŞILIKSIZ
YARARLANMA SUÇU
A. Yasadaki
Yeri
Karşılıksız yararlanma
suçu 5237 s. Kanunun ikinci kitap ikinci kısmının “Mal Varlığına Karşı Suçlar”
başlığını taşıyan onuncu bölüm altında 163. Maddede iki fıkra halinde
düzenlenmiştir[4].
6352 Sayılı Kanun’la[5] da söz konusu maddeye bir
fıkra daha eklenerek hüküm şu anki halini almıştır.
B. Konusu
Suçun maddi konusunu
her fıkra için ayrı ayrı değerlendirmek yerinde olacaktır. İlk fıkrada
otomatlar aracılığıyla sunulan bir hizmet suçun konusu olarak karşımıza çıkar[6]. Burada dikkat edilmesi
gereken iki husus vardır. İlki karşılığı verilmeden faydalanılmak istenen şeyin
bir mal değil hizmet olması; diğeri ise bu hizmetin otomatlar aracılığıyla
sunulmasıdır.
Her ne suretle
kullanıma sunulmuş olursa olsun bir malı konu alarak eylemde bulunmak
karşılıksız yararlanma suçunu oluşturmaz. Bahsedilen suçun konusunu yalnız
hizmetler hatta bir bedel ödendiğinde yararlanılabilen hizmetler oluşturur.
Burada hizmet kavramından ne anlamamız gerektiği sorusu akla gelecektir. Hükümde
kullanılan hizmet kavramının, hırsızlık suçundaki mal kavramının karşıtı,
dışında kalan yararlar olarak tanımlanabilir[7]. Örneğin ulaşım ya da iletişim
sağlanması, masaj yapılması, müzik dinletilmesi, bilgi verilmesi gibi yararlar
hükümdeki hizmet kavramının içini doldurabilir.
İkinci olarak bu
hizmetlerin otomatlar aracılığıyla verilmesi de suç tipinin özelliklerinden
biridir. Yani hizmet direk olarak bir insan tarafından verildiğinde karşılıksız
yararlanma suçu oluşmayacaktır. Otomat kelimesi dilimize Fransızca “automate”
kelimesinden geçmiştir. TDK’ya göre anlamı “canlı bir varlığın yapabileceği
bazı işleri yapan mekanik veya elektrikli araç” tır[8]. TCK’nın da bu tanımı kast
ettiğini kabul edersek nasıl bir mekanizmayla çalışırsa çalışsın en basitinden
en kompleksine tüm mekanik cihazların bir bedel karşılığında hizmet sunması
halinde kanunda geçen otomat kavramını karşılayacağı söylenebilir.
Karşılıksız yararlanma
suçunun ikinci fıkrasında ise maddi konu telefon hatları, telefon frekansları
ya da elektromanyetik dalgalarla sunulan şifreli-şifresiz yayınlardır[9]. Burada bir kimseye ait
telefon hattını ya da frekansını saplama yapmak ve sair yollarla kullanmak
ikinci fıkrada düzenlenen suçun konusunu oluşturmaktadır. Kanunda geçen
elektromanyetik dalgalarla yapılan yayın kavramının içine kablolu ya da dijital
televizyon-radyo yayınlarının girdiğine şüphe yoktur. Fakat bunların dışında
internet hizmetinin ikinci fıkra kapsamında değerlendirilip
değerlendirilemeyeceğinin ayrıca tartışılması gerekir. TDK’ya göre yayın “…sunulan,
duyurulan, iletilen şey”dir[10]. İnternet hizmeti ise
müstakil bir duyuru, ileti olmaktan ziyade duyurma, iletme eylemlerinin içinde
gerçekleştirilebileceği bir sistemdir. Otomatlar aracılığıyla sunulan bir
hizmet değil abonelik sistemi ile kullanılabilen bir hizmet olması ama üçüncü
fıkrada da adı geçmemesi bu hizmeti 163. Maddenin diğer fıkraları içinde de
değerlendirmemize engeldir. Dolayısıyla kanaatimizce internet hizmetinden
sahibinin ya da zilyedinin rızası dışında yararlanılması karşılıksız yararlanma
suçunun konusuna dâhil değildir.
Karşılıksız yararlanma
suçunu düzenleyen TCK m. 163’ün üçüncü ve son fıkrasında ise konu abonelik
usulü ile yararlanılan elektrik enerjisi, su ve doğalgazdır. Burada kanunun adı
geçen abonelikleri sınırlı sayıda belirttiği söylenebilir.
C. Korunan
Hukuksal Yarar
Karşılıksız yararlanma
suçunda korunan hukuksal yararın bir bütün olarak mal varlığı olduğuna şüphe
yoktur[11]. Bedeli ödenerek
yararlanılması halinde hizmeti sunan kişinin kazanç sağlayacağı; karşılığı
verilmeden söz konusu hizmetten faydalanılması halinde ise bu bedelden mahrum
kalarak ekonomik zarara uğrayacağı açıktır[12]. Aynı şekilde bir kimseye
ait telefon hat ya da frekansını kullanmak hat sahibinin daha fazla bedel
ödemesine sebebiyet vereceğinden bu kimseyi de ekonomik zarara uğratır.
D. Faili
ve Mağduru
Karşılıksız yararlanma
suçu fail bakımından bir özellik göstermez. Herhangi bir gerçek kişi bu suçun
faili olabilir[13].
Otomatlar aracılığıyla
sunulan bir hizmetten bedelini ödemeden yararlanma halinde suçun mağduru
otomatın sahibi ya da zilyedi olan kişidir. Telefon hat ve frekanslarından ya
da elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz yayınlardan ya da
abonelik esasına göre faydalanılan elektrik enerjisi, su, doğalgazdan
yararlanma halinde ise hizmet bedelini ödeyen ve hizmeti sunan kişiler mağdur
olacaktır[14].
TCK m. 167’de
karşılıksız yararlanma suçunun, mağdurun ve failin kişiliğine göre özellik
gösterebileceği düzenlenmiştir. Hükme göre karşılıksız yararlanma suçu (diğer
mal varlığına karşı suçlar gibi) hakkında ayrılık kararı verilmemiş eşin; üst
soy, altsoy kan ve kayın hısımlarının; evlat edinenin, evlatlığın; aynı konutta
yaşayan kardeşin zararına işlenirse faile ceza verilmeyecektir. Suçun
haklarında ayrılık kararı verilmiş eşlerden birine; aynı konutta yaşamayan
kardeşe ya da aynı konutta yaşayan amca, dayı, hala, teyze, yeğene; ikinci
derece kayın hısımlarına karşı işlenmesi halinde ise suçun takibi şikâyete
bağlı hale gelir ve verilecek ceza yarısı oranında indirilir.
E. Maddi
Unsuru
Suçun maddi unsurunu
incelerken de her bir fıkra üzerinde ayrı ayrı durmak yerinde olacaktır. TCK m.
163/I’de düzenlenen suç serbest hareketli bir suçtur[15]. Ancak bedel ödendiğinde
hizmet veren bir otomatın bedel ödenmiş gibi algılamasını sağlayarak bu
hizmetten yararlanmak bahsedilen suçun maddi unsurunu oluşturur ki bu algı
otomatın teknik özelliğine bağlı olarak her şekilde (sahte para, sahte jeton,
kart kullanarak; ip ile para, jeton sarkıtıp çekerek, mıknatıs tutarak vs.)
yaratılabilir[16].
Mağdurun rızası hilafına hareket de bu fıkra yönünden suçun maddi unsuru olarak
kanun lafzında yer almadığından böyle bir şart da aranmayacaktır. Nacak rıza
hukuka uygunluk sebebi olabilir.
TCK m.163/II’de
düzenlenen suçta ise kanun koyucunun gerekli gördüğü hareket telefon hatlarından,
frekanslarından; elektromanyetik dalgalarla yapılan şifreli veya şifresiz
yayınlardan sahibin ya da zilyedin rızası olmadan yararlanmaktır. Bahsedilen
hizmetlerden yararlanmanın şekli konusunda bir sınırlama getirilmemiştir[17]. İkinci fıkrada sayılan
hizmetlerin otomatlar aracılığıyla verilmesi şart değildir. Dolayısıyla
şifrenin kırılması, telefon hattına saplama yapılması gibi hallerde suçun maddi
unsuru gerçekleşmiş olur. Yani bu suç da serbest hareketlidir. Yararlanılan yayının
şifreli veya şifresiz olması da suçun maddi unsuru bakımından önem arz
etmemektedir. Fakat bu konuya da “sahibin ya da zilyedin rızası olmadan”
yararlanma şartı ile birlikte burada değinilmesi yerinde olacaktır. Şifreli bir
yayının şifresinin kırılması halinde sahibinin ya da zilyedin rızasına
aykırılık olduğu açıktır. Ama şifresiz yayınlar kural olarak hiç kimsenin
hâkimiyetinde değildir. Bu yüzden ikinci fıkradaki suçun şifresiz bir yayın
üzerinde işlenmesi halinde mağdurun yayın üzerinde hâkimiyetinin olduğu ayrıca
ispatlanmalıdır[18].
Aksi halde suçun maddi unsuru oluşmayacağından ceza da söz konusu olmaz.
Karşılıksız yararlanma
başlıklı 163. Maddenin son fıkrasında maddi unsur abonelik esasına göre
faydalanılan elektrik enerjisi, su ya da doğal gazın tüketilmesidir. Fakat bu
hareket kanun koyucu tarafından serbest bırakılmamış, tüketmenin yanında
kullanım miktarının belirlenmesini engelleyecek şekilde hareket etmeyi de şart
koşmuştur. Tüketim miktarının belirlenmesinin ne şekilde engelleneceği kanunda belirtilmemiştir.
Abonelik gereği kullanılan sayaçlara yapılacak müdahalelerle (sayacı durdurma,
yavaşlatma, ters çalıştırma vs.) bu hareket gerçekleştirilebileceği gibi başka
her hangi bir suretle de söz konusu unsurun gerçekleştirilmesi mümkündür. Kanunda
sayılan malların abonesi olmadan kullanılması halinde de (sayaç vasıtası
olmadan kaçak kullanımlarda) kullanım miktarının belirlenmesi mümkün
olmayacağından suç oluşacaktır. Yine hükmün lafzından anlaşılacağı üzere failin
kullanım miktarını belirlemeye elverişli eylemlerine rağmen kullanım miktarı
belirlense dahi suçun unsurları oluşmuş, tüketmeyle birlikte de suç tamamlanmış
olacaktır.
F. Manevi
Unsuru
Karşılıksız yararlanma
kasten işlenebilen bir suçtur ve genel kast yeterlidir. Başka bir değişle
failin, suça konu hizmetlerden faydalandığını bilmesi ve faydalanmayı istemesi
yeterlidir; ayrıca mağdura zarar vermek istemesine gerek yoktur[19].
Bu suç olası kastla da
işlenebilir.
G. Hukuka
Aykırılık Unsuru
Görevin yerine
getirilmesi, meşru savunma, hakkın kullanılması gibi hukuka uygunluk nedenleri
suçun niteliğinden ötürü karşılıksız yararlanma suçunda uygulama alanı bulmaz.
Burada değinilmesi gereken hususlar ilgilinin rızası ve zorunluluk halidir.
TCK m. 163/II ve III’te
ilgilinin rızasının bulunmaması suç tipine dâhildir. Başka bir ifade ile
ilgilinin rızasıyla telefon hat ve frekanslarından, yayınlardan yararlanılması
ya da elektrik enerjisi, su, doğalgazın tüketilmesi halinde fiil tipe uygun
olmayacağından suç söz konusu değildir ve hukuka aykırılık unsurunu ayrıca
değerlendirmeye gerek yoktur[20]. Fakat TCK m. 163/I’de
hizmet sağlayan otomatın sahibi ya da zilyedinin rızası bir hukuka uygunluk
nedeni olarak değerlendirilebilir.
Zorunluluk hali de bu
suçta uygulama alanı bulabilecek bir hukuka uygunluk nedenidir. Birini
hastaneye yetiştirmek için telefon hattının bedelsiz kullanılması, canını
kurtarmak için otomat vasıtasıyla bedel ödenen bir ulaşım aracına kaçak
binilmesi gibi hallerde zorunluluk halinin uygulama alanı bulabileceği söylenebilir.
H. Özel
Görünüş Biçimleri
1. Teşebbüs
Karşılıksız yararlanma
suçuna teşebbüsün mümkün olup olmadığı tartışmalıdır. Doktrinde bir görüş teşebbüsün
mümkün olmadığını savunmaktadır. Bu görüşe göre karşılıksız yararlanma suçu
otomat hizmet vermeye başladığı anda işlenmiş olur; hizmetten yararlanma süresi
önemli değildir[21].
Hareket bölünemediğinden de teşebbüs mümkün olmayacaktır.
Bir diğer görüş ise
icra hareketlerinin başlamasının ardından suç tamamlanmadan (fayda sağlanmadan)
her an bu hareketlerin kesilebileceğini; örneğin failin yakalanabileceğini,
otomatın bozulabileceğini belirterek teşebbüsün mümkün olduğunu savunmaktadır[22]. Kanaatimizce de ikinci
görüş yerinde olup karşılıksız yararlanma suçuna teşebbüs mümkündür.
Abonelik esasına göre
kullanılacak elektrik enerjisinin, suyun, doğalgazın tüketim miktarının
belirlenmesini engelleyecek şekilde sahibinin rızası hilafına kullanılması
halinde de bu çaba sonuç vermediğinde teşebbüs hükümleri uygulanabilecektir.
Ancak kullanım miktarının belirlenmesini engelleyecek bir harekette
bulunulmasına rağmen yine de kullanım miktarı hizmet sağlayıcı tarafından
belirlenmişse burada artık teşebbüs söz konusu olmaz. Kanunun lafzı kullanım
miktarının belirlenememesini suçun unsuru olarak düzenlemediğinden bu amacı taşıyarak
kullanımda bulunmak suçun tamamlanması için yeterlidir.
2. İçtima
Karşılıksız yararlanma
suçunda içtimaa ilişkin özel bir düzenleme yoktur. Bu sebeple genel hükümlere
bakılarak çözüme ulaşmak gerekecektir. Bu suç birden fazla suçu unsur olarak
bünyesinde bulundurmadığından birleşik suç değildir.
Burada değinilmesi
gereken ilk husus zincirleme suç kavramıdır. Bir otomattan, telefon hat ya da
frekansından veya bir yayından aynı suçu işlemek kastıyla hareket edilerek
birden fazla kez faydalanıldığında zincirleme suç hükümleri uygulama alanı
bulacaktır[23].
Aynı şekilde elektrik enerjisi, su, doğalgazın sahibinin rızası hilafına
kullanılmasında da zincirleme suç hükümleri uygulama alanı bulabilir. Hemen
belirtmek gerekir ki yayınlardan faydalanmada ve elektrik enerjisi, su,
doğalgazın tüketilmesinde söz konusu suç mütemadi suç olduğundan zincirleme suç
hükümleri ancak hareketin kesilmesi ve daha sonra tekrar başlaması halinde
uygulanacaktır[24].
Üzerinde durulması
gereken ikinci husus ise fikri içtimadır. Bir otomattan bedelsiz hizmet almak
amacıyla çeşitli manipülasyonlara başvurmanın otomata zarar verme ihtimali
yüksektir. Kanaatimizce burada fikri içtima da uygulama alanı bulabilecektir.
Zira failin kastının hizmetten bedel ödemeden yararlanmak olması halinde bu
amaca yönelik tek eylemi aynı zamanda otomata da zarar verebilecek ve fail bu
eyleminde de kusurlu olacaktır[25].
3. İştirak
Karşılıksız yararlanma
suçu iştirak konusunda bir özellik göstermez, her türlü iştirak mümkündür[26].
İ.
Suçun Takibi
Karşılıksız yararlanma
suçunun takibi kural olarak şikâyete tabi değildir. Ancak TCK m. 167/II
uyarınca bu suçun “haklarında ayrılık
kararı verilmiş olan eşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamayan
kardeşlerden birinin, aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala,
teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına olarak işlenmesi
halinde; ilgili akraba hakkında şikâyet üzerine…” ceza verilecektir.
III.
DİĞER SUÇLARLA KARŞILAŞTIRILMASI
Karşılıksız yararlanma
suçu TCK’daki bazı suçlarla, özellikle hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarıyla ciddi
benzerlik gösterir. Bu benzerliklerin ve farkların üzerinde durmak da yerinde
olacaktır.
A. Hırsızlık
Hırsızlık ve
karşılıksız yararlanma suçları arasındaki benzerlik ikisinin de mal varlığına
karşı işlenmesi ve mağdurun rızası hilafına hareketlerle meydana gelmesidir.
Fakat hırsızlık suçunun konusu taşınır bir malken karşılıksız yararlanma
suçunun birinci ve ikinci fıkralarında konu bir hizmet, telefon hat ve
frekansları ya da bir yayındır[27].
Karşılıksız yararlanma
suçu başlıklı 163. Maddeye 2012 yılında eklenen üçüncü fıkra ise hırsızlık ile
çok daha yakından alakalıdır. Mevzubahis değişiklikten önce taşınır mal olarak
sayılan enerjilerin hizmet sağlayıcının rızası hilafına tüketilmesi hırsızlık
suçunu oluşturmaktayken artık karşılıksız yararlanma suçu başlığı altında
değerlendirilmektedir[28]. Bu değişiklikle kanun
koyucunun karşılıksız yararlanma suçunu genişlettiğini ve hatta yeni bir suç
tipi yarattığını söylemek yanlış olmaz.
B. Dolandırıcılık
Dolandırıcılık suçunda
bir kimseyi hileli davranışlarla aldatarak yarar sağlama, karşılıksız
yararlanmada ise bir otomata yönelik manipülasyonlarla yarar sağlama söz
konusudur. Bu iki suç arasındaki en büyük farkın korunan hukuki yarar hususunda
olduğu söylenebilir. Dolandırıcılıkta mal varlığı ve irade özgürlüğüne yönelik
değerler korunmaktayken karşılıksız yararlanmada sadece mal varlığı korunur.
Bunun yanında dolandırıcılıkta hileye maruz kalan bir insanken karşılıksız
yararlanmada manipülasyonun konusu otomattır[29]. Ayrıca dolandırıcılık
suçunda mağdurun mal varlığına zarar verilmesiyle suç tamamlanırken karşılıksız
yararlanmada suç failin hizmetten yararlanmasıyla tamamlanır[30].
SONUÇ
Hırsızlık,
dolandırıcılık gibi mal varlığına karşı suçların bazı anti sosyal davranışları
karşılamaması sebebiyle hukukumuza giren karşılıksız yararlanma suçu 5237 s.
TCK’nın yürürlüğe girmesiyle önemli değişikliklere uğrayarak da olsa
korunmuştur. Bu durum bize göstermektedir ki bir hizmet ya da enerjiden
bedelini ödemeksizin yararlanmak kanun koyucunun gözünde yalnızca anti sosyal
ve hukuka aykırı bir davranış değil, bundan daha fazlasıdır.
Ceza kanunumuzda
nispeten yeni yer bulan bu suç tipi uygulandıkça eksiklikleri ve yanlışlıkları
daha net görülmekte ve doğal olarak hali hazırda gelişmektedir. Doktrinde de bu
konunun üzerine daha fazla tartışılması da hiç şüphe yok ki suç tipinin
olgunlaşmasına büyük katkı sağlayacaktır.
[1] KAYA GÖÇMEN, Özen “6352 Sayılı Kanunun Karşılıksız Yararlanma
Suçuna Etkileri” Ankara Barosu Dergisi, S.2012/3, Ankara, s. 450.
[2] Kanun No: 3756, Kabul Tarihi
06.06.1991, Resmi Gazete Yayın Tarihi/No: 14.06.1991/20901.
[3] ARSLAN, Çetin/AZİZAĞAOĞLU,
Bahattin; Yeni Türk Ceza Kanunu Şerhi, s.705.
[4] TCK m. 163 “(1) Otomatlar
aracılığı ile sunulan ve bedeli ödendiği takdirde yararlanılabilen bir
hizmetten ödeme yapmadan yararlanan kişi, iki aydan altı aya kadar hapis veya
adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2)
Telefon hatları ile frekanslarından veya elektromanyetik dalgalarla yapılan
şifreli veya şifresiz yayınlardan sahibinin veya zilyedinin rızası olmadan
yararlanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile
cezalandırılır.”
[5] Kanun No: 6352, Kabul
Tarihi:02.07.2012, Resmi Gazete Yayın Tarihi/No: 05.07.2012/28344, Madde 83:
“5237 sayılı Kanunun 163 üncü maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
‘(3)
Abonelik esasına göre yararlanılabilen elektrik enerjisinin, suyun veya doğal
gazın sahibinin rızası olmaksızın ve tüketim miktarının belirlenmesini
engelleyecek şekilde tüketilmesi halinde kişi hakkında bir yıldan üç yıla kadar
hapis cezasına hükmolunur.’”
[6] ARTUÇ, Mustafa; Mal Varlığına Karşı Suçlar, Adalet Yayınevi,
Ankara, 2011, s.642; TEZCAN, Durmuş/ERDEM, Mustafa Ruhan/ÖNOK, Murat; Teorik ve Pratik Ceza Özel
Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2008, s.626;
[7] HAFIZOĞULLARI, Zeki/ÖZEN,
Muharrem; Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Kişilere Karşı Suçlar, USA Yayıncılık,
Ankara, 2010, s. 394.
[8] Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, 10.
Bası, TDK Yayınları, Ankara, 2009, s. 1519.
[9] SOYASLAN, Doğan; Ceza Hukuku Özel Hükümler, 5. Baskı, Yetkin
Yayınevi, Ankara, 2005, s.380; ÖZTÜRK,
Bahri/ERDEM, Mustafa Ruhan; Ceza
Hukuku Genel Hükümler ve Özel Hükümler (Kişilere ve mala karşı suçlar) Temel
Bilgiler, 4. Bası, Ankara, 2005, s.359.
[10] Türkçe Sözlük, s.2151.
[11] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s.626; Aksi Görüş, HAFIZOĞULLARI/ÖZEN, s. 393, “ceza ile korunan hukuki menfaat...
hizmetlerin… yayınların bedelleri ödenerek satın alınmasının sağlanmasının
güvenceye alınmasına ilişkin ferdi-kamusal yarardır”.
[12] ARTUNÇ, s. 640.
[13] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s. 626
[14] ARTUÇ, s. 641.
[15] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s.627; ARTUÇ,
s. 644; ÖZTÜRK/ERDEM, s. 360.
[16] ARTUÇ, s. 644
[17] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s. 627; ARTUÇ,
s. 645.
[18] HAFIZOĞULLARI/ÖZEN, s. 395.
[19] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s. 628; ARTUÇ;
s. 645.
[20] ARTUÇ, s. 146.
[21] HAFIZOĞULLARI/ÖZEN, s. 394.
[22] SOYASLAN, s. 379; ARTUÇ,
s. 646.
[23] ARTUÇ, s. 647.
[24] ARTUÇ, s. 647.
[25] Aksi görüş, bu durumda gerçek
içtima hükümleri uygulanacaktır, TEZCAN/ERDEM/ÖNOK,
s. 629; ARTUÇ, s. 647.
[26] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s. 629.
[27] SOYASLAN, s. 380.
[28] 6352 s. Kanun m. 82-83.
[29] ARTUÇ, s. 648; aksi yönde HAFIZOĞULLARI/ÖZEN,
s. 393, “…bir otomatın teknik işleyişini devre dışı bırakmak, yani otomasyonu
sağlayan programını bozmak, dolayısıyla otomattan bedelsiz yararlanmak, o
otomata hayatiyetini veren beşeri akla, iradeye hile karıştırmaktır…”.
[30] ARTUÇ, s. 648.