Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1916 Esas 2019/616 Karar
Karar Dilini Çevir:
Hukuk Genel Kurulu         2017/1916 E.  ,  2019/616 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi



Taraflar arasındaki “ilamlı takipte icra emrinin iptali” talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikâyetin kabulü ile icranın geri bırakılmasına dair verilen 19.09.2013 tarihli ve 2012/681 E., 2013/828 K. sayılı karar, alacaklı vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 17.06.2012 tarihli ve 2013/21422 E., 2014/12748 K. sayılı kararı ile;
"...Alacaklı tarafından İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesi'nin 15.02.2010 tarih ve 2007/415 Esas-2010/21 Karar sayılı ilamına dayalı olarak İstanbul 5. İcra Müdürlüğü'nün 2010/18446 Esas sayılı takipte asıl alacağın yasal faiziyle birlikte tahsili için ilamlı takip başlatıldığı, alacaklı vekilinin bu takip dosyası üzerinden reeskont faizi talebi üzerine borçluya gönderilen ek icra emrinin geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın temyizi sonucunda Yargıtay 12.Hukuk Dairesi'nce alacaklının takip talebinde talep ettiği alacak miktarı ile bağlı olduğu, takip dosyasında bu miktardan fazla talepte bulunamayacağı, takip talebinde istenmeyen alacak için ayrı bir takip yapılması gerektiği, ek icra emrinin bu nedenle iptali gerekirken esas yönünden inceleme yapılarak icranın geri bırakılmasına karar verilmesi isabetli değil ise de sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının onanmasına karar verildiği, bunun üzerine alacaklının ayrı bir takip dosyası olan şikayete konu İstanbul 33. İcra Müdürlüğü'nün 2012/12685 Esas sayılı takip dosyasında asıl alacağı reeskont faizi üzerinden hesapladığı faiz alacağını İstanbul 5. İcra Müdürlüğü'nün 2010/18446 Esas sayılı dosyasıyla tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla takibe koyduğu, borçlu vekilinin İcra Mahkemesi'ne başvurusunda ilk takip dosyası üzerinden yasal faiz talep edilmesi nedeniyle reeskont faizi talep edilemeyeceği gibi, reeskont faizinden yasal faizin anlaşılması gerektiğini açıklayarak icra emrinin iptalini talep ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece bakiye faiz alacağının ayrı bir takiple istenebileceği, reeskont faizinin 5335 sayılı Yasa ile değişen 1.maddesi karşında yasal faiz olarak anlaşılması gerektiğinden bahisle bilirkişi raporundaki 2 numaralı tablodaki hesaplama esas alınarak icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir. Hüküm alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Takip dayanağı ilamın incelenmesinde hüküm altına alınan alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile tahsiline karar verildiği görülmüştür.
İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.1 0.1997 tarih ve 1997/12-517 E. -1997/776 K.; 22.03.2006 gün ve 2006/12-92 E.-2006/85 K.; 25.06.2008 gün ve 2008/12-451 E.¬2008/453 K. sayılı ilamları).

İlamlı takibe konu ilamın hüküm fıkrasında faize ilişkin bölüm var ise, bunun ilama uygun biçimde hesaplanması gerekir. Hükme konu faiz, davadaki talep ve kararın mahiyetine göre yasal faiz olabileceği gibi, işin ticari olup olmamasına göre yasal ticari temerrüt faizi ya da yasal ticari olmayan temerrüt faizi olabilir. Buna göre takip dayanağı ilamı veren mahkeme hüküm fıkrasında yer vereceği faizi ve oranını 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre belirleyecek; bu ilamın icrasında da bu belirleme esas alınacaktır.
"Yasal (kanuni) faiz" ve "temerrüt faizi" kavramlarının ayrı ayrı ele alınıp, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin değişiklik seyriyle birlikte irdelenmesi gerekir.
Bilindiği üzere, Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanunu'na göre faiz ödenmesi gerekip de miktarı sözleşme ile tespit edilmemiş olan hallerde gerek "yasal faiz" ve gerekse "yasal temerrüt faizi" yönünden uygulanması gereken hükümler, 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun ile getirilmiştir. Kanun'un 1.maddesinde "yasal faiz", 2.maddesinde ise "yasal temerrüt faizi" düzenlenmiş; 2.maddede de ikili ayrıma gidilerek "ticari olmayan yasal temerrüt faizi" birinci fıkrada, "ticari olan yasal temerrüt faizi" ise üçüncü fıkrada olmak üzere ayrı ayrı hüküm altına alınmış; ticari olmayan temerrüt faizi yönünden açıkça 1.maddede yasal faiz için belirlenen orana atıf yapılmıştır.
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'da 5335 sayılı Kanun'la yapılan değişiklik, Kanun'un 1.maddesinde düzenlenen yasal faize ilişkin olmakla birlikte, Yasa'nın 2. maddesinin birinci fıkrasındaki atıf nedeniyle ticari olmayan işlerde uygulanacak yasal temerrüt faizi oranlarını da etkilemektedir. 5335 sayılı Kanun'la 2.maddenin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmamış; ticari işlerde uygulanması gereken ve kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranı üzerinden belirlenen yasal temerrüt faizi 4489 sayılı Kanun'la değişik şekliyle aynen korunmuştur.
5335 sayılı Kanun ile 3095 sayılı Kanun'un 1.maddesinde yapılan düzenleme ile yeni hesap tarzı getirilerek T.C. Merkez Bankası'nın belirlediği reeskont oranları üzerinden faiz hesap yönteminin bırakılması, sadece 3095 sayılı Kanun yönünden söz konusu olup; bu kanun dışındaki uygulamalar yönünden bankanın reeskont oranlarını belirleme yetkisi devam etmektedir. Gerek eldeki davadaki gibi hükme konu olması, gerekse taraf1arca sözleşmede açıkça kararlaştırılmış olması hallerinde, T.C. Merkez Bankası'nca belirlenmekte ve ilan edilmekte olan reeskont oranı üzerinden faiz hesaplanabilecektir. Hükmün faize ilişkin bölümünün açıkça "Reeskont faizi" olarak adlandırılarak kurulmuş olmasına rağmen, yorumla bunun hükümde ifade edilmeyen yasal faizi ya da avans faizini ifade ettiğini kabule olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda takip dayanağı ilamda yer alan asıl alacak yönünden "reeskont faizi"ne hükmedilmekle, uygulanacak oranın, T.C. Merkez Bankası'nın reeskont işlemlerinde uyguladığı oran olduğunun kabulü gerekir (Hukuk Genel Kurulu'nun 03.03.2010 tarih, 2010/12-124 Esas ve 2010/110 Karar sayılı kararı).
O halde Mahkemece, 03.07.2013 havale tarihli ek raporda takibe konu alacak için reeskont faiz oranı esas alınmak suretiyle yapılan 1 nolu tablodaki hesaplama esas alınarak sonuca gidilmesi gerekirken, gerekçeli kararda 1 nolu tablonunun seçildiği belirtilmiş olmasına rağmen 2 nolu tablodaki hesaplamaya göre hüküm kurulması isabetsizdir..."
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, ilamlı takipte icra emrinin iptaline ilişkindir.
Şikâyetçi borçlu vekili; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/415 Esas sayılı ilamına dayanılarak İstanbul 5. İcra Dairesinin 2010/18446 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine yapılan ilamlı icra takibinde 7.779.771,33TL asıl alacak ve 14.568.268TL yasal faiz talep edildiğini, alacaklının İstanbul 5. İcra Dairesinin 2010/18446 Esas sayılı dosyasından müvekkiline ikinci kez icra emri göndererek 5.239.734,55TL eksik talep edilen faiz alacağının talep edildiğini, ikinci kez gönderilen icra emrinin iptali için icra mahkemesine başvurduklarını ve İstanbul 11. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 20.07.2011 tarih ve 2011/675 E., 2011/1096 K. sayılı kararıyla icra emrinin iptal edildiğini, İcra Mahkemesi kararının alacaklı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. H.D. nin 18.04.2012 tarih ve 2011/27643 E., 2012/13058 K. sayılı kararıyla "Alacaklı, takip talebinde talep ettiği alacak miktarı ile bağlı olup, takip dosyasında bu miktardan fazla talepte bulunamaz. Takip talebinde istenmeyen alacak için ayrı bir takip yapılması gerekir. Somut olayda, alacaklı vekilinin talebi ile takip talebinde istenen alacağın yanı sıra, eksik kalan 5.339.734,55TL faiz alacağı için ek icra emri düzenlenmiştir. Yukarıdaki açıklamalara göre şikâyetin kabulü ile ek icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, mahkemece faiz alacağı bulunmadığına ilişkin bilirkişi raporu esas alınarak icranın geri bırakılmasına karar verilmesi yerinde değil ise de, sonuçta istem kabul edilmiş olup, temyiz edenin sıfatı da göz önüne alındığında sonucu itibariyle doğru olan kararın onanması gerekmiştir" gerekçesiyle mahkeme kararının onandığını, alacaklı vekilinin Yargıtay kararına göre bakiye faiz alacağı için İstanbul 33. İcra Dairesinin 2012/12685 Esas sayılı takip dosyasında yeni bir ilamlı icra takibi başlattığını, ancak gönderilen icra emrinin hukuka aykırı olduğunu, alacaklı vekilinin ilk başlatılan icra takibinde yasal faiz talep etmişken daha sonra bu talebini reeskont faizi olarak değiştiremeyeceğini, takibe dayanak ilamda asıl alacağın "ticari reeskont faizi" ile birlikte davalılardan alınması yönünde hüküm bulunmadığını, ilamda hükmedilen reeskont faizinin yasal faiz olarak anlaşılması gerektiğini, 5335 sayılı Yasanın 14. maddesi ile 3095 sayılı Yasanın 1. maddesi değiştirildiğinden reeskont faizinin yasal faiz olduğunu ileri sürerek İstanbul 33. İcra Dairesinin 2012/12685 Esas sayılı takip dosyasından gönderilen icra emrinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Şikâyet olunan alacaklı vekili; takibe dayanak ilamda reeskont faizine hükmedildiğini, talep edilen faiz alacağının yerinde olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
Yerel Mahkemece; takibe dayanak ilamda hükmedilen reeskont faizinin, 3095 sayılı Kanun'un 5335 Yasa ile değişen 1. maddesi karşısında yasal faizle özdeşleştiği, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yıllık faizi hesaplarında 365 gün hesabının referans alınmasına ilişkin içtihadının 03.07.2013 tarihli son raporda öne sürülen seçeneklerden 1 numaralı tabloyu benimsemeye icbar ettiği, bu tabloda ilamdan neşet eden alacağa yasal faiz uygulanmak ve gün olarak 365 gününün alındığı somut olay itibari ile 7.779.771,33TL ana paraya işlemiş faiz alacağının 14.509.166,96TL işletildiği, İstanbul 33. İcra Dairesinin 2012/12685 E. sayılı dosyası ile talep edilen alacağın yerinde olmadığı gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile icranın geri bırakılmasına karar verilmiştir.
Alacaklı vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Yerel Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; tablo 2' nin hesaplanabilmesi, tablo 1' deki bilgilerin varlığını gerektirdiği, tablo 1'deki bilgileri referans almadan ve buna değinmeden tablo 2' deki sonucu elde etmenin mümkün olmadığı, 2 numaralı tablonun 1 numaralı tablodan özerk değil onun bileşeni ve devam edeni durumda olduğu, bu bağlamda Yargıtay bozma kararında her iki tablonun ayrı sonuçları elde etmeye ve farklı yargılara varmayı gerektirecek şekilde özerk olarak telakki edilmesi fikrine katılmadıkları, 1 numaralı tablo ile asıl alacak olan 7.779,771,33TL'ye işletilmesi gereken faiz miktarının belirlendiği ve 14.509.166,96TL hesaplandığı, bu miktara asıl alacak ilave edildiğinde talep edilebilir alacak miktarının 1 numaralı tablo ile toplam 22.288.938,29TL'ye eriştiği, 2 numaralı tablo bu rakamı bünyesine kattıktan sonra vekalet ücreti ve yargılama gideri onlara işletilen faizler eklenerek ayrıntıları 2 numaralı tabloda açıkça yansıtıldığı üzere toplam 4 kalemden oluşan alacak miktarının 22.365.723,52TL olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 32. maddesine göre yapılan, bakiye faiz alacağı için başlatılan ilamlı icra takibine dayanak mahkeme ilamının hüküm fıkrasında yer alan “reeskont faizi” ibaresi karşısında, icra emrinde alacak kaleminin 5335 sayılı Yasa ile değişik 3095 sayılı Yasa hükümleri kapsamında “yasal faiz” oranı üzerinden mi yoksa Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın reeskont işlemlerinde uyguladığı yıllık iskonto oranları üzerinden mi hesaplanması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; alacaklı vekilinin ilk takip talebinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmasa bile icra takibine dayanak ilama göre eksik talep ettiği işlemiş faizin tahsili için zamanaşımı süresi içinde ayrı bir takip başlatabileceği hususu yerel mahkeme ile Özel Daire arasında uyuşmazlık konusu değildir.
Uyuşmazlığın niteliği itibariyle, öncelikle, “ilam” ve “ilamların icrası” kavramları ile bunlara ilişkin hükümler, ardından da “yasal faiz”, “yasal temerrüt faizi” kavramları ve bunların yasal dayanakları üzerinde durulmalıdır.
Alacaklının ilamlı icra takibi yapabilmesi için elinde bir mahkeme ilamı ya da kanunların bu kuvvete sahip kıldığı bir belgenin bulunması gerekir.
6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 294. maddesinin 1. fıkrası "Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür" şeklinde, aynı Kanun'un 301. maddesi ise "Hüküm yazılıp imza edildikten ve mahkeme mührü ile mühürlendikten sonra, nüshaları yazı işleri müdürü tarafından taraflardan her birine makbuz karşılığında verilir ve bir nüshası da gecikmeksizin diğer tarafa tebliğ edilir. Hükmün bir nüshası da dosyasında saklanır. Taraflardan her birine verilen hüküm nüshası ilamdır...." şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre, kısaca ilam; mahkeme kararının iki taraftan her birine verilen mühürlü örnekleri, olarak tanımlanabilir. Ayrıca, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 38. maddesinde, gerçekte ilam olmadıkları hâlde yasa gereği "ilam mahiyetini haiz belgeler" sayılmış; bazı özel kanunlarda da, ilgili bulundukları konuda birtakım belgelerin ilam niteliğinde olduğu kabul edilmiştir.
İlamların icrası ise, İİK'nın ikinci babında 24 ilâ 41'inci maddeler arasında düzenlenmiş; Para ve teminat verilmesi hakkındaki ilamların icrasına ilişkin hükümlere de Kanunun 32 ve ardından gelen maddelerinde yer verilmiştir. İİK'nın 32. maddesinde; “Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24 üncü maddede yazılanlardan başka hükmolun

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat