Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/393 Esas 2021/360 Karar
Karar Dilini Çevir:
Ceza Genel Kurulu         2019/393 E.  ,  2021/360 K.
"İçtihat Metni"


Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi

Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanık ...'nun, TCK'nın 155/2, 43/1, 62, 52, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis ve 100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin ... 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.10.2017 tarihli ve 774-906 sayılı hükmün sanık tarafından istinaf edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince 16.02.2018 tarih ve 1900-387 sayı ile mahkûmiyet hükmünün kaldırılmasına ve sanığın atılı suçtan beraatine karar verilmiş; bu hükme yönelik Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin reddine ilişkin 28.02.2018 tarihli ve 1900-387 sayılı ek kararın yine Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 25.10.2018 tarih ve 3543-7200 sayı ile;
"Güveni kötüye kullanma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, ... Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin ... 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2017 tarih, 2015/774 E, 2017/906 K. sayılı hükmüne yönelik sanık tarafından istinaf yoluna gidilmesi üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince mahkûmiyet hükmünün kaldırılarak sanığın beraatine 16.02.2018 gün, 2017/1900 E, 2018/387 K. sayı ile hükmedildiği, bu hükmün o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edildiği, ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesince sanık hakkında 16.02.2018 tarihinde verilen beraat hükmüne yönelik Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafından yasal süresi içerisinde yapılan temyiz talebine karşılık ilgili Ceza Dairesi tarafından verilen hükümlerin kesin olması nedeniyle temyiz isteminin reddine dair 28.02.2018 tarihli ek karar verilmiş ise de; Ceza Genel Kurulunun 20.03.2018 tarihli, 2018/38 E. - 2018/113 K. sayılı ilamında da belirttiği üzere; 5271 sayılı CMK'nın 286/2. maddesinde Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm ve kararlardan temyiz edilmeyecek olanların bentlerde sınırlı sayıda sayılmış olması karşısında, ilk derece mahkemesince verilen mahkûmiyet hükmüne yönelik yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen beraat hükümlerinin açıkça temyiz edilemeyeceğinin belirtilmemiş olması karşısında söz konusu dairece temyiz isteminin reddine ilişkin 28.02.2018 tarihli ek karar kaldırılarak yapılan incelemede;
Sanığın, katılanın sahibi olduğu şirkette şoför olarak çalıştığı, şoförlüğünü yaptığı şirkete ait.. plakalı çekici ve bu çekiciye bağlı 05 RD ... plakalı yarı römorku kullandığı, 16.05.2015 tarihinde şoför olarak çalıştığı şirkete ait 1.233,10 TL parayı ....de faaliyet gösteren... Akaryakıt İnşaat Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti'den almasına rağmen söz konusu paranın sahibi olan çalıştığı şirkete teslim etmediği, 21.05.2015 tarihinde ise, çalıştığı şirkete ait 1.113,15 TL parayı ...'da faaliyet gösteren ...Yapı Dek. Turizm San. Tic. Ltd. Şti'den almasına rağmen söz konusu parayı şirkete teslim etmediği, yine 21.05.2015 tarihinde şirkete ait.... plakalı şoförlüğünü yaptığı çekici ile yarı romörk aracı terk ederek çalıştığı şirkete teslim etmediği, bu suretle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda;
Sanığın savunmasında şoförlüğünü yaptığı şirkette çalışırken tahsil ettiği tüm paraları şirkete teslim ettiğini beyan etmesi karşısında, sanığın... Akaryakıt İnşaat Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti. ve ...Yapı Dek. Turizm San. Tic. Ltd. Şti'den 1.233,10 TL ve 1.113,15 TL'lik şirkete ait nakliye bedellerini adı geçen şirketlerden teslim alıp almadığının tespiti amacıyla, ilgili şirket kayıtlarının getirtilmesi, sanığa belirtilen ödemelerin yapıldığına ilişkin makbuz ve dekont olup olmadığının araştırılması, bulunması hâlinde getirtilip incelenerek dosyaya konulması ile söz konusu şirket yetkililerinin tanık sıfatıyla dinlenerek suça konu nakliye bedellerini sanığa ödeyip ödemediklerinin sorulması, varsa bunlara ilişkin ödeme yahut alındı belgelerinin temin edilerek incelenmesi ile sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, katılan tarafın savunma hakkının kısıtlanmasına neden olacak şekilde eksik inceleme ile yazılı şekilde sanığın beraatine hükmedilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi ise 20.02.2019 tarih ve 3572-406 sayı ile bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.04.2019 tarihli ve 35157 sayılı "Onama" istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince 30.05.2019 tarih ve 4195-6671 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanık hakkında eksik araştırma ile karar verilip verilmediğinin,
2- Eksik araştırma ile karar verilmediği sonucuna ulaşılması hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararından sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca "uzlaştırma" işlemi yapılması gerekip gerekmediğinin,
Belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin ve direnme kararının yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Bölge Adliye Mahkemesince, bozma sonrası yapılan yargılamada, sanığa tebliğe çıkartılan duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin 25.12.2018 tarihinde tebliğ edilemeden Mahkemesine iade edildiği, sanığın duruşmaya gelmemesi üzerine 20.02.2019 tarihli duruşma tutanağına "Sanığın dosyadaki mevcut adresine duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin çıkartıldığı, tanınmadığından iade edildiği"nin yazıldığı ve sanığın aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan, bozmaya niçin uyulmadığı da açıklanmadan ilk hükümdeki gerekçenin sonuç bölümünün tekrarlanması suretiyle ve "Dairemizde sanık hakkında bozma öncesi verilen beraat kararının usul ve yasaya uygun olduğu yönünde vicdani kanaat hasıl olduğu," şeklindeki gerekçe ile önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Ön soruna ilişkin uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.
1- Aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceği;
1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafinin dinlenilmesi ile yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK'nın 307/2. maddesinde de yer verilmiştir. Anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup Yerel Mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı, sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK'nın 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
Bu açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede;
Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün Özel Daire tarafından aleyhine bozulması nedeniyle bozmaya karşı sanığın beyanının alınması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam olunarak yokluğunda direnme kararı verilmesi 1412 sayılı CMUK'nın 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 326. maddesinin ikinci fıkrasına aykırıdır.
Bu itibarla, Bölge Adliye Mahkemesi direnme hükmünün, belirlenen bu usulü nedenden dolayı sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmedir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyesi ...; "Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğunun, Yerel Mahkemece verilen beraat kararının bozulmasından sonra bozma kararına karşı sanığın diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündeki kararına aşağıda arz ve izah edilecek sebeplerle iştirak edilmemiştir.
Sanık hakkında Yerel Mahkemece verilen beraat kararının aleyhe bozulmasından sonra, bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan, direnme kararı verilip verilemeyeceği hususunda Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun sayın çoğunluğu ile aramızda uyuşmazlık doğmuştur.
Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle çağdaş hukuk sistemlerinin olmazsa olmazı olan ceza muhakemesi hukukunun amacı ve önemi açıklanarak; 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi delaletiyle hüküm tarihi itibarıyla hâlen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 223/son, 309 ve 326. maddeleri ile sonradan yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 193/2, 290 ve 307. maddelerinin, Anayasa'nın 141/4 ve AİHS'nin 6. maddesindeki adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından birisi olan davaların makul süre içerisinde bitirilmesi ilkesi ile irtibatlandırılması suretiyle sanığın en lehine olan kararın (Beraat) verilmesi hâlinde dahi sırf bozmaya karşı diyecekleri sorulmadığından bahisle hükmün bozulmasının yasal bir dayanağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekmektedir.
Ceza usulü ya da günümüzün deyimi ile ceza muhakemesi hukuku, kişi için öylesine önemlidir ki dünyada ceza usulü kadar hiçbir şey insanları ilgilendirmez. Hatta ceza usulü kusurlu bulunan bir toplumda huzurdan söz edilemez. Ceza kanunlarına karşı gelmemek insanların elinde olan bir şey olmasına karşın, kimsenin haksız yere takibata uğramayacağından söz etmek olası değildir. Bu hukuk dalının özgürlükler için ne denli önem arz ettiğini Ferri'nin şu sözleri en güzel şekilde açıklamaktadır; 'Ceza kanunu suçluların, usul kanunu suçluluğu sabit oluncaya kadar masumların teminatıdır.'
Ceza muhakemesinin amacı yukarıda açıklandığı üzere maddi gerçeğin araştırılıp bulunmasıdır. Ancak bu yapılırken insanlık onuru, hukukun ve ceza muhakemesi hukukunun temel ilkeleri daima göz önünde bulundurulacaktır. Maddi gerçek, her ne pahasına olursa olsun, insan hakları ihlallerine yol açmadan araştırılıp bulunmalı, ... gerçekleştirilmeli ve hukuki barış sağlanmalıdır.
Ceza muhakemesi hukukunun amacı bu şekilde açıklandıktan sonra; şimdi konumuzu ilgilendiren ilgili hukuki düzenlemeleri aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür.
Temyiz üzerine verilen bozma kararı sonrasında mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi delaletiyle hüküm tarihi itibarıyla hâlen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 326. maddesinin 2. fıkrasında; sanık ya da müdahil ve vekillerine davetiye tebliğ olunamaması veya davetiye tebliğ olunmasına rağmen duruşmaya gelmemeleri nedeniyle bozmaya karşı beyanları tespit edilmemiş olsa dahi yargılamaya devam edilerek davanın gıyapta bitirilebileceği, ancak 'sanık hakkında verilecek ceza, bozmaya konu olan cezadan daha ağır ise herhalde dinlenilmesi gerektiği' belirtilmiştir. Yani kural, davetiyeye rağmen duruşmaya katılma olmasa da yargılamaya devamla karar verilebileceği, istisnası ise, verilecek ceza bozma konusu olan cezadan daha ağır ise sanığın mutlaka dinlenilmesi zorunluluğudur. Sonradan yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesinin ikinci fıkrasında aynı hükme yer verilmiş, sanığın dinlenmesi zorunluluğu tıpkı 1412 sayılı CMUK'nın 326/2. maddesinde olduğu gibi verilecek cezanın bozmaya konu cezadan fazla olması hâline hasredilmiştir.
1412 sayılı CMUK'nın, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 309. maddesi; 'Maznunun lehine olan hukuki kaidelere muhalefet, maznunun aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet Müddeiumumîliğine bir hak vermez.', 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 290. maddesi de; 'Sanığın yararına olan hukuk kurallarına aykırılık sanık aleyhine hükmün bozdurulması için Cumhuriyet savcısına bir hak vermez.' şeklinde hüküm altına alınmıştır. CMK'nın 290. maddesinin gerekçesinde ise; 'Cumhuriyet savcısı gerçeğin araştırılması amacına yönelik veya kamu yararına ilişkin olmayan, yalnızca sanık yararına kabul edilmiş hukuk kuralının uygulanmaması, eksik veya yanlış uygulanmış olması nedeniyle hükmün sanık aleyhine bozulması için temyiz yoluna başvuramaz.' denilmiştir. Bu düzenlemeler uyarınca Cumhuriyet savcısı, amacı yalnızca sanığın hak ve menfaatlerini korumak olan bir hukuk kuralının ihlal edilmiş bulunması durumunda sanığın lehine olan bu ihlali ileri sürerek, temyiz kanun yoluna müracaat edip hükmün sanık aleyhine bozulmasını isteyemeyecektir.
Her iki hüküm de sanıkların haklarını

Üyelik Paketleri

Dünyanın en kapsamlı hukuk programları için hazır mısınız? Tüm dünyanın hukuk verilerine 9 adet programla tek bir yerden sınırsız ulaş!

Paket Özellikleri

Programların tamamı sınırsız olarak açılır. Toplam 9 program ve Fullegal AI Yapay Zekalı Hukukçu dahildir. Herhangi bir ek ücret gerektirmez.
7 gün boyunca herhangi bir ücret alınmaz ve sınırsız olarak kullanılabilir.
Veri tabanı yeni özellik güncellemeleri otomatik olarak yüklenir ve işlem gerektirmez. Tüm güncellemeler pakete dahildir.
Ek kullanıcılarda paket fiyatı üzerinden % 30 indirim sağlanır. Çalışanların hesaplarına tanımlanabilir ve kullanıcısı değiştirilebilir.
Sınırsız Destek Talebine anlık olarak dönüş sağlanır.
Paket otomatik olarak aylık yenilenir. Otomatik yenilenme özelliğinin iptal işlemi tek butonla istenilen zamanda yapılabilir. İptalden sonra kalan zaman kullanılabilir.
Sadece kredi kartları ile işlem yapılabilir. Banka kartı (debit kart) kullanılamaz.

Tüm Programlar Aylık Paket

9 Program + Full&Egal AI
Ek Kullanıcılarda %30 İndirim
Sınırsız Destek
350 TL
199 TL/AY
Kazancınız ₺151
Ücretsiz Aboneliği Başlat