Mahkemesi :Asliye Ceza
Fuhuş suçunun sanıklarından ...’in TCK’nun 227/2, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 8 kez, sanıklar ... ve ...’ın TCK’nun 227/2, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 5 kez, sanık ...’in TCK’nun 227/2, 62 ve 63. maddeleri gereğince 3 kez olmak üzere 1 yıl 8 ay hapis ve 80 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına, mahsuba ve sanık ...’ın hapis cezasının TCK'nun 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Kemer 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.05.2014 gün ve 330-236 sayılı hükümlerin, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 18. Ceza Dairesince 11.12.2017 gün ve 4717-14637 sayı ile;
"1- YCGK kararı, AİHM kararları ve CMK'daki düzenlemeler uyarınca, adli kolluk görevlisi hiç bir zaman kışkırtıcı ajan gibi hareket etmemeli, önceden failde bulunmayan suç işleme kastı oluşturularak, fail suç işlemeye azmettirilmemelidir.
‘...Her ne kadar organize suçlardaki artış uygun önlemler alınmasını gerektirse de adil yargılamadan vazgeçilmemelidir. Bu nedenle amaca ulaşmak uğruna adil yargılama hakkı feda edilerek polisin kışkırtması sonucu elde edilen delilin kullanılması meşru değildir..., ...Somut olayda polis memurlarının faili suça kışkırttığı ve olayda onların müdahalesi olmadan da suçun işlenmiş olacağına dair hiçbir bulgu öne sürülmediğinden polis memurlarının hareketlerinin onların gizli ajanlığının ötesine geçtiğinin ve adil yargılama hakkının ihlal edildiğinin kabulü gerekir... (Teixeria de Castro/Portekiz davası, Başvuru No:44/1997/828/1034)’
‘Mahkemelerce sadece gizli görevlinin tutanaklarına dayanarak değerlendirme yapılmamalıdır, tutanaklar başka sonuca götürecek unsurlarla teyit edilmelidir..., ...Sanık suç işleme potansiyeline sahip bir kişi olsa bile somut olayda görevlinin müdahalesinden önce failin suç işleme hazırlığında olduğunun başka delillerle desteklenmesi gerekir. Yani failin müdahale olmadan suçun işleyeceğinin başka delillerle kanıtlanması gerekir. (Hun-Türkiye davası, Başvuru no:17570/04)’
Bu açıklamalara karşısında; somut olayda kolluğun yönlendirmesi dışında, sanıkların fuhuş suçunu işlediklerine yönelik delillerin nelerden ibaret olduğu kararda tartışılmaksızın yetersiz gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi,
2- Kabule göre de,
TCK'nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hüküm, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmiş olması" isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.01.2018 gün ve 336229 sayı ile;
"İtiraza konu uyuşmazlık, usulüne uygun biçimde soruşturma için görevlendirilen adli kolluk görevlisi tarafından, sanıklarla bağlantı kurularak elde edilen delillerin hukuka uygun delil olarak kabul edilip edilmeyeceğine ilişkindir.
Kemer Cumhuriyet Başsavcılığının, 27/07/2006 tarih ve 2006/570-334 sayılı iddianamesine konu edilen olay, bir TV kanalının haber muhabiri olan tanık ... Karaaslan tarafından Beldibi Jandarma Karakol Komutanlığına 25/06/2006 tarihinde bildirilmiştir. Sanıkların fuhuş için yabancı uyruklu kadınları temin ettiği ihbarının alınması üzerine, Kemer Cumhuriyet savcısının emriyle, 25/06/2006 tarihinde, iki adli kolluk görevlisi CMK'nun 160 ve devamı hükümleri uyarınca soruşturmada gizli ajan olarak görevlendirilmiştir. Gizli ajan, Ali kod adını kullanan sanık ...'yi telefonla aramış, dört arkadaşı ile birlikte bir aylık tatile çıkacaklarını söyleyerek hayat kadını talep etmiştir. Sanıklar Nesimi, Cengiz ve Bahaddin, 26/06/2006 tarihinde, yanlarında beş hayat kadını ile birlikte, buluşma yeri olan Kemer'deki bir otele gelmişlerdir. Gizli ajan getirilen hayat kadınlarından üçü için anlaşmaya vararak daha önce fotokopileri alınmış Amerikan Doları ile ödeme yapmıştır. Ayrıca gizli ajan, güzel bir kadın daha seçmek amacıyla başka kadınları görmek istemiş ve sanık ...'nin telefonla araması üzerine, sanık ..., üç hayat kadınıyla birlikte gelmiştir. Sanıklar olay yerine önceden yerleştirilen adli kolluk görevlileri tarafından yakalanmışlardır.
Soruşturmanın özel tedbirlere basvurmayı gerektirdiği bu tür suçlarda, adli kolluk görevlilerinin CMK'nun 160 ve devamı hükümleri uyarınca Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda, genel yetkileri ile görevleri kapsamında, suç ve failini belirlemek ve suçla ilgili delilleri toplamak amacıyla, alıcı rolüne girerek sanıktan kendisine kadın temin etmesini istemesi mümkündür. Çünkü, fuhuş suçunun işleniş biçimi itibariyle, suçun faili ile bağlantı kurulmaksızın, başka bir şekilde ortaya çıkartılması çok güçtür. Gerçekten fuhuş amacıyla fail ile bağlantı kuran herhangi bir kişinin faili suça azmettirdiği söylenemeyeceği gibi; bu durumda alıcı gibi davranan adli kolluk görevlisinin de kışkırtıcı ajan gibi hareket ederek, faili suça azmettirmesi veya teşvik etmesi söz konusu değildir.
Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 11/12/2017 gün ve 2017/4717 - 2017/14637 sayılı kararında sözü edilen Teixeria de Castro/Portekiz davasında ise 'iki sivil polis memuru, kendi tüketimi için esrar satın almaktan ikinci derece uyuşturucu ticaretinin şüphelisi olan V.S. ile defalarca kişisel ilişki kurmuştur. ... V.S. bir uyuşturucu sağlayıcısı bulmaya razı olmuş ancak, iki görevlinin ısrar etmiş olmasına rağmen, V.S. her hangi bir sağlayıcı bulamamıştır. ... 30 Aralık 1992 tarihinde, geceyarısından kısa süre önce, iki polis memuru V. S.’nin evine gidip eroin satın almak istediklerini belirtmiştir. V.S., Francisco Teixeira de Castro dan, biraz eroin bulabilecek biri olarak bahsetmiş ve ancak Francisco Teixeira de Castro’nun adresini bilmediği için adresi F.O. dan tedarik etmesi gerekmekteydi. Daha sonra dördü birlikte alıcı olduğu iddia edenlerin (gizli polislerin) aracında, başvuranın (Francisco Teixeira de Castro) evine gitmişlerdir. Başvuran Francisco Teixeira de Castro, F.O’nun isteği üzerine dışarıya çıkmış ve iki polis memurunun bulunduğu otomobile binmiş ve V.S. ile birlikte burada bulunmuştur. Polis memurları, Portekiz Bankası’ndan temin ettikleri bir para çantası göstererek, 200.000 escudo (PTE) fiyat üzerinden 20 gram eroin satın almak istediklerini söylemişlerdir. Mr. Teixeira de Castro eroin tedarik etmeyi kabul etmiş ve F.O.’nun eşliğinde, kendi arabası ile başka birinin (J.P.O) evine gitmiştir'. Yine Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 11/12/2017 gün ve 2017/4717- 2017/14637 sayılı kararında anılan Hun-Türkiye davasında '15 Mart 2001 tarihinde, polis tarafından yürütülen bir operasyon çerçevesinde, alıcı gibi davranan X isimli bir kisi basvuranı cep telefonundan aramış ve kendisine on beş tablet ekstasy temin etmesini istemistir. Basvuran teklifi kabul etmis ve Ö.V. isimli bir kisi ile iletişime geçmiştir. Ö.V., talep edilen uyusturucuyu kargo yolu ile basvurana göndermiştir. 16 Mart 2001 tarihinde, basvuran, önce, kargoyu almak için kargo sirketine gitmis ve ardından, kargoyu teslim etmek için X adlı kisi ile arabasında buluşmuştur'. Görüldüğü gibi, AİHM'nin Teixeria de Castro/Portekiz davası ve Hun-Türkiye davası kararlarında, somut olayda görevlinin müdahalesinden önce faillerin suç işleme hazırlığı bulunmamaktadır.
Fuhşa aracılık etmek suçu açısından da, gizli görevlilerin bu suça hazırlığı bulunmayan bir kimseyi harekete geçirmeleri halinde (örneğin, gizli görevlilerin başvurduğu kişi fuhşa aracılık etmeyi kabul etmesine rağmen, hayat kadını temin etmekte zorluklarla karşılaşıyorsa) yasak delillerden söz edilebilir. Somut olayda ise, gizli görevliler, sanık ... ile bağlantı kurdukları andan itibaren taleplerinin hemen karşılanacağını öğrenmişler ve gerçekten sanıklar tarafından hızlı bir şekilde istenen özelliklerde hayat kadınları temin edilmiştir. Öte yandan, yabancı uyruklu hayat kadınlarından bir kısmının birlikte ikamet ettikleri, bazılarının sanıkları önceden tanıdıkları; yine sanıkların savunmalarıyla da birbirleriyle ilişkilerinin ortaya konulduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı ve karar gerekçesiyle, sanıkların 'fuhşa aracılık etmek' suçunu işlemek üzere her yönden hazırlıklı bir şekilde bekledikleri anlaşılmaktadır. Bu aşamada, sanıklarla bağlantı kuran herhangi bir kimsenin (müşterinin) suçu ihbar etmesi ile CMK 160. maddesi uyarınca görevlendirilen adli kolluk görevlilerinin olayı ortaya çıkarması arasında fark bulunmamaktadır.
Bu koşullarda, olayda sadece alıcı gibi davranan adli kolluk görevlisinin, kışkırtıcı ajan gibi hareket ederek, önceden sanıklarda bulunmayan suç işleme kastı oluşturularak, onları suç işlemeye azmettirdiğinden söz edilmesine imkan bulunmamaktadır. Dolayısıyla, sanıkların üzerine atılı suçların sübutuna ve mahkumiyetlerine dair kararın, hukuka uygun biçimde elde edilmiş delillerin sonucu olduğu anlaşılmaktadır” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 18. Dairesince 12.02.2018 gün ve 513-1527 sayı ile itiraz nedenleri oyçokluğuyla yerinde görülmemiş,
Daire üyeleri M.A. Coş ve ...'in “Bir televizyon kanalında haber muhabiri olan tanık ... Karaaslan'ın ihbarı üzerine, kolluk görevlilerinin sanıklarla telefonla görüştüğü, sonrasında sanıkların mağdurları fuhuş maksadıyla buluşmak için anlaşılan otele getirdikleri ve sanıkların olay yerinde önceden tertibat alan adli kolluk görevlileri tarafından yakalanmaları şeklinde gelişen olayda;
Kolluk görevlilerinin soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısının talimatı doğrultusunda hareket ettikleri, kolluk görevlilerinin, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun içtihatlarında da açıklandığı üzere, CMK anlamında gizli soruşturmacı değil, kimliği gizlenen adli kolluk görevlisi oldukları ve dolayısıyla Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılan görevlendirmenin hukuka uygun olduğu ve dosya içerisinde bulunan gizli görüntülerin hükme esas alınmaması karşısında, sanıkların cezalandırılmasına yeterli kanıtlar bulunduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilerek, mahkumiyet hükümlerinin onanması yerine, aksi yönde karar veren sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz” şeklindeki karşı oyları ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık ... hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında verilen mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Yetersiz gerekçeyle hüküm kurulup kurulmadığının,
2-Yerel mahkeme hükmünün hukuka aykırı delillere dayanıp dayanmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
İhbar tutanağına göre; özel bir televizyon kanalında program sunucusu olan ... Karaaslan’ın 25.07.2006 günü kolluğa müracaat edip, programın haber hattı aranarak Antalya’da bulunan Ali isimli şahsın yabancı uyruklu bayanların pasaportlarına el koymak suretiyle fuhuşa zorladığı yönünde bilgi alması üzerine Ali isimli şahıs ile pazarlık yaptığını, anlaşmaları neticesinde 21.07.2006 tarihinde Antalya’ya geldiğini ve görüşmeleri gizli kamera ile kayıt altına aldığını beyan ettiği,
Kolluk tutanağına göre; 25.07.2006 tarihinde ... Karaaslan’ın, Ali isimli bir şahsın yabancı uyruklu bayanların pasaportlarını alarak fuhuşa sürüklediği bilgisini aldığını, olayı değerlendirerek adı geçen şahısla görüştüğünü, Beldibi’nde buluşmak için zaman ve mekanı ayarladığını beyan ettiği, bunun üzerine durumun derhal Kemer Cumhuriyet Başsavcılığına bildirildiği, ... Karaaslan’a sanıklarla görüşmesi için ... Otelde üç oda tutulduğu ve burada görüşme ayarlandıktan sonra takviye ekiplerle harekete geçildiği, Jandarma personeli ... ile ...’ın Cumhuriyet savcısının talimatı ile gizli görevli olarak tayin edildikleri,
Görevlendirme tutanağına göre; Kemer Cumhuriyet savcısından alınan talimat ile Antalya İl Jandarma Komutanlığında görevli ... ile ...’ın gizli görevli olarak tayin edildikleri,
Olay yeri tespit tutanağına göre; ... Karaaslan’ın 25.07.2006 günü kolluğa müracaat ederek, programın haber hattını arayan bir kişinin Antalya’da bulunan ve Ali kod adını kullanan ...’in, kendisine bağlı şahıslarla yabancı uyruklu bayanların pasaportlarını alıp fuhuşa zorladığı bilgisini vermesi üzerine 21.07.2006 tarihinde Antalya’ya geldiğini, adı geçen kişi ile telefon yoluyla iletişime geçip aynı gün yüz yüze görüştüğünü, şahsa 3-4 arkadaşı ile tatile gideceğini ve kadın istediğini söylediğini, bunun üzerine şahsın üç günlük süre içerisinde kendisine 15-20 kadar kadın gösterdiğini, kadın fiyatlarının 3000 Amerikan Dolarından 9000 Amerikan Dolarına kadar yükseldiğini söylediğini, bu görüşmeleri gizli kamera ile kayıt ettiğini, son görüşmesinde Beldibi’nde bulunan ... Otelde kalacağını söyleyerek şahsın yanından ayrıldığını beyan ettiği, bunun üzerine konu ile ilgili Kemer Cumhuriyet savcısına bilgi verildiği, alınan talimata istinaden jandarma personeli ...’ın gizli soruşturmacı olarak görevlendirildiği, ardından kendisini ... ismi ile tanıtan gizli soruşturmacının ... Karaaslan’a ait telefon ile ...’i aradığı, ... Otelde bir arkadaşı ile beklediğini, arkadaşı ile bir aylık bir tatile çıkacağını ve hayat kadınına ihtiyaçlarının olduğunu, kadınların güzel olması gerektiğini, bu nedenle sayı olarak fazla kadın getirmesini ve seçim yapacağını söylediği, ...’in beş yabancı uyruklu bayanla birlikte yola çıktığını belirtmesi üzerine ... Otelde gerekli tertibatın alınarak beklenilmeye başlandığı, bir süre sonra ...’in yanında yardımcısı olarak tanıttığı ... ile ..., ..., ..., ... ve ... isimli kadınlar ve bu kadınlara fuhuş yapmaları için aracılık eden ...'ın ... Otelin 204 numaralı odasına geldikleri, yapılan görüşmede gizli soruşturmacının kendisini ... Karaaslan’ın arkadaşı olarak tanıttığı, kadınlardan üçü için 4900 Amerikan Doları karşılığında anlaşmaya varıldığı, bedelin 2000 Amerikan Dolarının ...’e, geri kalan 2900 Amerikan Dolarının ise ...’a seri numaraları alınmış para ile ödendiği, otelden ayrılan ...’ın çıkışta bekleyen kolluk görevlilerince yakalandığı, yabancı uyruklu kadınların ise olaydan habersiz bir şekilde otelin bahçesinde bekletildiği, bu sırada ...’e kadınların güzel olmadığının söylenmesi üzerine ...’in telefonla aradığı ... ve ...’dan üç kadın daha getirmesini istediği, adı geçen iki şahsın yanlarında ... ..., ... ...ve ... isimli kadınlar ile ... Otele geldiklerinde kolluk görevlilerince yakalandıkları, seri numaraları alınmış paraların ... ve ...’ın üzerinden çıktığı, Kemer Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine ..., ..., ..., ..., ...’nın gözaltına, yabancı uyruklu sekiz hayat kadınının ise sınır dışı işlemleri yapılmak üzere refakate alındıkları,
Cumhuriyet savcısı tarafından verilen sözlü emirlerin yazılı hâle getirilmesine ilişkin tutanağa göre; ihbarın derhal iletildiği nöbetçi Cumhuriyet savcısının olay yerindeki delillerin tespit edilmesi, şüphelilerin gözaltına alınması ve Antalya İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şubede görevli ... ve Mustafa Balık'ın gizli görevli olarak görevlendirilmesi talimatlarını verdiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur Tatiana Dobinda kollukta; 01.04.2006 tarihinde Türkiye'ye geldiğini, geçimini fuhuş yaparak sağladığını, kendisine aracılık yapan kimsenin olmadığını, savcılıkta benzer anlatımlarına ek olarak; olaydan bir gün önce tanıştığı sanıklar ... ve Abdurrahman ile yanında mağdurlar ... ve ... da olduğu hâlde diskoya girmek için otele gittiğini, burada alkol aldıklarını, daha sonra polisin kendisini yakaladığını, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur Eugenıa Bivol kollukta; 20.05.2006 tarihinde Türkiye'ye geldiğini, geçimini fuhuş yaparak sağladığını, fuhuş yapması için kendisine Tito lakaplı bir Türk'ün aracılık ettiğini, ancak olay günü sanıklar ... ve ...’ın kendisini Beldibi'nde bulunan ... Otele para karşılığı erkeklerle birlikte olması için getirdiklerini, savcılıkta benzer anlatımlarına ek olarak; sanıklar Cihan ve Abdurrahman'ın kendisini yanında mağdurlar ...ve ... da olduğu hâlde Beldibi’ne götürdüklerini, sanık ...’yi de otelde gördüğünü, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur ... kollukta; 10.06.2006 tarihinde tatil yapmak için Türkiye'ye geldiğini, herhangi bir işte çalışmadığını, savcılıkta benzer anlatımlarına ek olarak; olay günü mağdurlar ... ve .ile buluştuklarını, tanıyamayacağı bir taksi şoförünün diskoya gitme teklifini kabul ettiklerini, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur... kollukta; herhangi bir işte çalışmadığını, 02.07.2006 tarihinde Türkiye'ye erkek arkadaşının yanına geldiğini, geçimini arkadaşından aldığı para ile sağladığını, savcılıkta benzer anlatımlarına ek olarak; olay günü yanında diğer mağdurlar ..., ..., ... ve ... da bulunduğu hâlde sanık ...’in kullandığı taksi ile Kemer’e gittiklerini, sanık ...’in “sizleri eğlendirecek arkadaşlarım var” dediğini, fuhuş yapmadığını, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur Svetlana Yakovleva kollukta; 29.06.2006 tarihinde Türkiye'ye geldiğini, geçimini fuhuş yaparak sağladığını, kendisine aracılık yapan kimsenin olmadığını, savcılıkta benzer anlatımlarına ek olarak; ev arkadaşı olan mağdurlar Nadejya, Christina, Yeva ve Elena ile Beldibi’nde bir otelde zengin müşteriler olduğunu duyduklarını, daha önceden tanıdığı sanık ... ile Kemer’e gittiklerini, otele vardıklarında sanık ...’in kendisini sanık ... ile tanıştırdığını, diğer sanıkları tanımadığını, sanık ...’in kendileri ile odaya çıktığını, odada bulunanların aralarından üç kişiyi seçip ikisini gönderdiklerini, sonrasında yakalandığını, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur ...kollukta; 15.03.2006 tarihinde Türkiye'ye geldiğini, vize süresinin bittiği 02.08.2006 tarihine kadar burada kalacağını, herhangi bir işte çalışmadığını, ülkesine dönmek için kardeşinin para göndermesini beklediğini, savcılıkta benzer anlatımlarına ek olarak; olay günü yanında diğer mağdurlar Yeva, Elena, Svetlana ve Nadajda bulunduğu hâlde sanık ...’in kullandığı taksi ile Kemer’e gittiklerini, sanık ...’in “sizleri eğlendirecek arkadaşlarım var” dediğini, fuhuş yapmadığını, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur Yeva Laskına kollukta; 21.06.2006 tarihinde Türkiye'ye geldiğini, geçimini fuhuş yaparak sağladığını, kendisine aracılık yapan kimsenin olmadığını, savcılıkta benzer anlatımlarına ek olarak; kendisini otele zengin kişilerin olduğunu söyleyen sanık ...’in getirdiğini, buluştukları şahsın sanık ... olduğunu, fuhuş yaptığını, ancak aracılık yapan kimsenin olmadığını, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur Elena Marsuleva kollukta; 29.06.2006 tarihinde tatil yapmak için Türkiye'ye geldiğini, herhangi bir işte çalışmadığını, savcılıkta benzer anlatımlarına ek olarak; olay günü sanık ...’in aracı ile yanında diğer mağdurlar Nadejya, Christina, Yeva ve Svetlana da olduğu hâlde otele gittiklerini, fuhuş yapmadığını, şikâyetçi olmadığını,
Tanık ... Karaaslan; özel bir televizyon kanalında yaptığı programın haber hattına Antalya’da bulunan sanık ... ile bu şahsa bağlı 5-6 kişinin yabancı uyruklu kadınları pasaportları ile birlikte sattığı ihbarının gelmesi üzerine durumu araştırmak için 21.07.2006 tarihinde Antalya’ya gittiğini, adı geçen sanıkla önce telefon aracılığıyla, sonra yüz yüze görüştüğünü, sanık ...'ye 3-4 arkadaşı ile tatile gideceklerini söyleyip birlikte olmak için kadın istediğini, sanık ...'nin üç gün içerisinde kendisine 15-20 kadın gösterdiğini, sanık ...'ye kadınların çok güzel olmadığını söyleyip daha güzellerini istemesi üzerine daha güzel kadınların pasaportu ile birlikte fiyatlarının 9.000 Amerikan Dolarına kadar çıktığını söylediğini, yaptığı görüşmeleri gizli kamera ile kayıt altına aldığını, istenildiğinde ilgili makamlara sunabileceğini,
Savcılıkta ve mahkemede benzer anlatımlarına ek olarak; sanık ...'nin yanında diğer sanıklar ... ve ... de olduğu hâlde beş kadını kararlaştırdıkları otele getirdiğini, üç kadının bedeli olan 4.800 Amerikan Dolarını seri numaraları alınan para ile ödediğini, daha sonra sanık ... tarafından otele çağrılan sanık ... ve inceleme dışı sanık ...'ın da üç kadın ile birlikte gelip her biri için 9.000 Amerikan Doları istediklerini, parayı daha sonra vermek üzere anlaştıklarını, bu sırada kolluğun müdahale ettiğini,
İnceleme dışı sanık sanık ... soruşturma evresinde; sanıklardan ...dışında hiç kimseyi tanımadığını, sanık ...’ın birlikte eğlenme teklifini kabul ettiğini, Antalya'da bulunan Ofo Otelin kapısında üç bayanın yanlarına gelip araca bindiklerini, ardından ... Otele gittiklerini, sanık ...’nin “arkadaşlardan ben para isteyemiyorum, bayanlar altı hafta kalacak, kişi başı 9000 dolar isteyin, en son 8500’e düşün” dediğini, mağdureleri tanımadığını, suç işlemediğini, kovuşturma evresinde ise; olaya nasıl dahil olduğunu anlayamadığını, askere gitmeden önce sanık ...’ın birlikte eğlenme teklifini kabul ettiğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık ...; tanıştıkları tanık ...’in kendisini eğlenceye çağırıp masrafları karşılayacağını söylediğini, yanında sanık ...’in de olduğunu, sanık ...’in yanında beş kadınla geldiğini, sanık ...’ı arayıp “bayan arkadaşlarını da al gel” diyerek eğlenceye davet ettiğini, sanık ...’ın da inceleme dışı sanık ... ile birlikte yanında üç bayan olduğu hâlde geldiğini, diskoya gidecekleri sırada jandarma tarafından yakalandığını, özel bir televizyon kanalında yayınlanan program ekibinin haber üretmek için kendisine tuzak kurduğunu, Almanya ve Türkiye’de organizasyon şirketleri olduğunu ve otel işlettiğini, yurt dışından ve Türkiye genelinden gelen bay ve bayan dansçıların şirketinde çalıştığını, atılı suçu kabul etmediğini, tanık ...’in kendisini konfeksiyoncu olarak tanıtıp manken istediğini,
Sanık ...; sanık ...’nin organizatör olduğunu, birlikte eğlenceye gittiklerini, animasyoncu bayanlara da haber verdiklerini, diskoya gittikleri sırada jandarmanın geldiğini, mağdurları tanımadığını, sanıklardan ise sadece Nesimi’yi tanıdığını, gazeteci olan tanık ...'in kendisini tekstilci olarak tanıtıp reklam için manken ihtiyacı olduğunu söyleyerek sanık ...'ye mankenler için 30.000 Amerikan Doları teklif ettiğini, olayla ilgisinin bulunmadığını,
Sanık ...; taksicilik yaptığını, sanık ...’nin kendisini arayarak üç bayanı Beldibi'ne götürmesini istediğini, bayanlarla birlikte otelin önüne geldiklerinde sanık ...’nin kendisine bir miktar Amerikan Doları verdiğini, bayanları odaya bırakıp dışarıya çıktığı sırada polisin geldiğini, olayla ilgisinin bulunmadığını,
Sanık ... soruşturma evresinde; organizatör olarak tanıdığı sanık ...’nin kendisini arayarak “Gel seni eğlendireyim” dediğini, yanında inceleme dışı sanık ...’ın da olduğunu söyleyince “Onu da getir ona bayan ısmarlayım” diyerek tarif ettiği yerdeki 3-4 dansçı kızı da getirmesini istediğini, bunun üzerine dansçı kızları alıp sanık ...'nin tarif ettiği yere götürdüğünü, kendilerini karşılayan sanık ...’nin “bayanları arkadaşlarım beğenmiş, bunları onlara verelim, barda dört kadın daha var, biz onları alırız, arkadaşlardan ben para isteyemiyorum, sen iste, bayanlar altı hafta kalacak, kişi başı 9000 dolar al” dediğini, bayanlardan biri ile cinsel ilişkiye girdiğini, odadan çıkarken jandarmanın yakaladığını, kovuşturma evresinde ise; olay tarihinde henüz 18 yaşında olduğunu, atılı suçu işlemediğini,
Savunmuşlardır.
Yerel mahkemece sanıklar hakkında “…her ne kadar tüm sanıklar üzerlerine atılı suçu kabul etmeseler de; mağdurların yabancı uyruklu olup, birbirleriyle akrabalık ya da başka bir ilişkisi olmamasına rağmen Antalya Lara bölgesinde .. Apartmanı isimli yerde ikamet ediyor olmaları, mağdurların bir kısmının fuhuş yaptıklarını kabul ettikleri, taksici olan sanık ...'ı tanıdıklarını beyan ettikleri, mağdur Yeva'nın sanık ...'yi teşhis ettiği ve mağdur...'un sanık ...'i öncesinden tanıdığını beyan etmesi, sanık ... ve Cihan'ın soruşturma aşamasında yanlarına getirdikleri bayanları sanık ...'nin isteği üzerine getirdiklerini ve tanık ...'le pazarlık yaptıklarını kabul etmeleri, Bel-Tur isimli otele yapılan baskında sanıklar ... , ..., ...,...ve ... ile mağdurların yakalandıkları, dosyada mevcut kamera görüntüleri hükme esas alınmayıp tanık ... ve mağdurların beyanları, sanıkların tevil yollu ikrarları dikkate alınarak sanıklar ... , ... ve n fuhşa aracılık etme suçunu işledikleri ve bunu meslek kapsamında yaptıkları, sanık ...'ın ise her ne kadar olay günü 3 mağdur için tanık ...'le pazarlık yaparak fuhşa aracılık etmiş ise de; Meslek olarak fuhşa aracılık etme suçunu işlemediği, sanık ...'ın da sanık ...'ın arkadaşı olması sebebiyle orada bulunduğunu söylemesi ve mağdurların sanık ...'ın yanında Cihan'ı o gün gördüklerini beyan etmeleri sebebiyle sanığın suçu meslek edinmediği anlaşılmıştır” şeklindeki gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
Uyuşmazlık konularında ayrıntılı bir değerlendirme yapılmadan önce Cumhuriyet savcısının soruşturma evresindeki görev ve yetkileri ile CMK'nun 139. maddesinde düzenlenen gizli soruşturmacı koruma tedbirine değinmekte fayda bulunmaktadır.
Tarihsel süreç incelendiğinde daha önce kolluğa ait olan soruşturma yetkisinin insan haklarının korunması amacıyla Cumhuriyet savcılarına verildiği görülmektedir. Bu nedenle 1412 sayılı CMUK’nun 156. maddesinde düzenlenen “Zabıta makam ve memurları suçluları aramakla ve işin tenviri için lazım gelen acele tedbirleri almakla mükelleftir. Bu makam ve memurlar tanzim ettikleri evrakı hemen müddeiumumiliğine gönderirler” hükmüne 5271 sayılı CMK’nda yer verilmemiş, bu kapsamda;
“Bir suçun işlendiğini öğrenen Cumhuriyet savcısının görevi” başlıklı 160. maddesi;
“(1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
(2) Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür”,
“Cumhuriyet savcısının görev ve yetkileri” başlıklı 161. maddesi ise;
“(1) Cumhuriyet savcısı, doğrudan doğruya veya emrindeki adlî kolluk görevlileri aracılığı ile her türlü araştırmayı yapabilir; yukarıdaki maddede yazılı sonuçlara varmak için bütün kamu görevlilerinden her türlü bilgiyi isteyebilir. Cumhuriyet savcısı, adlî görevi gereğince nezdinde görev yaptığı mahkemenin yargı çevresi dışında bir işlem yapmak ihtiyacı ortaya çıkınca, bu hususta o yer Cumhuriyet savcısından söz konusu işlemi yapmasını ister.
(2) Adlî kolluk görevlileri, elkoydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhâl bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür.
(3) Cumhuriyet savcısı, adlî kolluk görevlilerine emirleri yazılı; acele hâllerde, sözlü olarak verir” şeklinde düzenlenmiş,
5271 sayılı CMK henüz yürürlüğe girmeden önce 5353 sayılı Kanun ile maddenin 3. fıkrasına “Sözlü emir, en kısa sürede yazılı olarak da bildirilir” cümlesi eklenmiştir.
Görüldüğü üzere 5271 sayılı CMK'nda adli kolluk görevlileri kendilerine yapılan bir suça ilişkin ihbar veya şikâyetleri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhâl Cumhuriyet Başsavcılığına bildirecek ve Cumhuriyet savcısının emirleri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerine başlayacaktır. Buna göre kolluk sadece ilgili Cumhuriyet savcısının her somut işlem bakımından vereceği emir üzerine yetki kazanmaktadır. (Yener Ünver-Hakan Hakeri, Ceza Muhakemesi Hukuku, Adalet, Ankara, 2017, s. 198)
Cumhuriyet savcısı tarafından verilen emirler yazılı, acele hâllerde ise sözlü olarak verilecektir. Acele hâllerde verilen sözlü emir, en kısa sürede yazılı hâle dönüştürülerek mümkün olması hâlinde en seri iletişim vasıtasıyla ilgili kolluğa bildirilecek, aksi hâlde ilgili kolluk görevlilerince yazılı emrin alınması sağlanacaktır. Ancak, kolluk görevlisi emrin yazılı hâle getirilmesini beklemeden sözlü emrin gereğini yerine getirmek zorundadır.
"Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi" başlıklı CMK’nun 139. maddesi;
"(1) (Değişik: 21/2/2014–6526/13 md.) Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi hâlinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye hâkim tarafından karar verilir. (Mülga son cümle: 24/11/2016-6763/27 md.)(…)
(2) Soruşturmacının kimliği değiştirilebilir. Bu kimlikle hukukî işlemler yapılabilir. Kimliğin oluşt