"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 21. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 236-297
Resmî belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda değişen suç vasfına göre sanığın özel belgede sahtecilik suçundan TCK'nın 207/1, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 14.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Bursa 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.10.2012 tarihli ve 412-857 sayılı hükmün, sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 22.02.2016 tarih ve 6555-1544 sayı ile;
“Sanık ...'nun 20.09.2008 tanzim, 10.01.2009 vade tarihli, alacaklısı ..., borçlusu ... olan 580,000 TL bedelli senedi kendi el yazısı ile yazıp doldurduktan sonra, katılan adına imza atarak veya bir başkasına imzalattırarak, Bursa 4. İcra Müdürlüğ'nün 2009/10279 Esas sayılı dosyası ile 16.06.2009 tarihinde katılan aleyhine icra takibi yaptığı, Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesi Başkanlığının 2009/894 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen 'imza itiraz davası' sırasında alınan 21.12.2009 tarihli bilirkişi raporu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan 24.03.2010 tarihli bilirkişi raporu ve Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı'ndan temin edilen 14.06.2010 tarihli uzmanlık raporunda senet üzerindeki imzaların katılan ...'nun eli ürünü olmadığına dair kanaat bildirildiği, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca aldırılan Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü'nün 13.12.2010 tarihli ekspertiz raporuna göre ise, senetteki imzaların sanık ...'nun eli mahsulü olmadığı, borçlu adına atılan imzaların ise ... eli mahsulü olma ihtimalinin bulunduğu inkar kastıyla atılmış olabileceği kanaatine varıldığının belirtildiği olayda; atılı suçu işlediğine dair her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemeyen sanık hakkında; 'şüpheden sanık yararlanır ilkesi' de gözardı edilmek suretiyle, tahmine dayalı varsayımlarla beraat yerine mahkumiyet hükmü kurulmuş olması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 06.04.2016 tarih ve 236-297 sayı ile, bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.09.2016 tarihli ve 266501 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 1220-1060 sayı ile; 6763 sayılı Kanun'un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun'a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 28.02.2017 tarih, 11314-988 sayı ve oy çokluğu ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı özel belgede sahtecilik suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan ... Buğu vekili tarafından Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 20.11.2009 tarihli şikayet dilekçesinde; müvekkilinin yetmiş dört yaşında maddi durumu iyi bir bayan olduğunu, bir gün Garanti Bankasına gittiğinde sahibi olduğu menkul kıymetler üzerine haciz ve bloke konulduğunu öğrenmesi üzerine hemen dosya numarasını alıp icra dairesine gittiğini, Bursa 4. İcra Müdürlüğünün 2009/10279 sayılı icra dosyasında hiç tanımadığı ve o güne kadar ismini hiç duymadığı sanık ... tarafından hakkında senede dayalı icra takibi yapıldığını öğrendiğini, senetteki yazı ve imzaların müvekkiline ait olmadığını ve bu senedi vermesi için hiçbir sebebin bulunmadığını, haricen yapılan araştırmada da sanığın bir başka yaşlı bayan hakkında da benzer icra takibi yaptığının tespit edildiğini, sanığın bu şekilde malvarlığı çok olan ve kimsesi bulunmayan kişileri tespit ederek malvarlıklarını hukuka aykırı şekilde ele geçirmeye çalıştığını, bu nedenle sanık hakkında kamu davası açılması gerektiğini belirtmesi sonucunda, sanık hakkında soruşturmaya başlanıldığı,
Katılan ... Buğu vekili tarafından Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesine hitaben düzenlenen 14.09.2009 tarihli dilekçe ile sanık hakkında icra takibinin iptaline yönelik dava açıldığı,
Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesine hitaben adli tıp ve belge inceleme uzmanı tarafından düzenlenen 21.12.2009 tarihli bilirkişi raporunda; "1- İnceleme konusu senedin ön yüzündeki katılana atfen atılı birbirinden farklı tersim özelliği gösteren iki adet borçlu imzalarından işaretli olan imza ile katılana ait mukayese imzalarının; imzalarda başlangıç hareketlerinin, imzalardaki ara gramaların ve imzalarda kendine özgü karakteristik hareketin yapılışı, imzalarda yapılan birbirine benzer şekillerin seyri ve mesafelerin orantısı itibariyle kısmi benzerlikler saptanmakta ise de inceleme konusu imzanın katılanın eli ürünü olduğu ya da olmadığı yönünde daha ileri bir tespite gidilemediği, 2- İnceleme konusu senette katılana atfen atılı borçlu imzalarından sol başta bulunan imzanın tersimi basit, taklidi kolay, önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen kırık çizgilerden ibaret imza olması nedeni ile aidiyetinin ve bu meyanda katılanın eli ürünü olup olmadığının tespit edilemeyeceği," kanaatinin bildirildiği,
Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesine hitaben Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca düzenlenen 24.03.2010 tarihli raporda; senetteki katılan adına atılı olan borçlu imzalarının mevcut mukayese imzalarına kıyasla katılanın eli ürünü olmadığının tespit edildiği,
Bursa 6. İcra Hukuk Mahkemesine hitaben Ankara Jandarma Genel Komutanlığınca düzenlenen 14.06.2010 tarihli uzmanlık raporunda; inceleme konusu senet üzerinde atılı bulunan söz konusu imzaların katılanın eli ürünü olmadığının tespit edildiği,
Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben Bursa Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından düzenlenen 13.12.2010 tarihli ekspertiz raporunda; "1- Senetteki borçlu imzalarının sanığın eli mahsulü olmadığının, 2- Senetteki imzaların aynı anda aynı kişi tarafından atılması gerektiğinin kabulü durumunda; a- Senet üzerindeki borçlu imzalarından diğerine göre solda bulunan imza, sağ taraftaki imzanın, daha yavaş el hareketleriyle, imzayı genel hatlarıyla anımsatacak nitelikte tersim edildiği, b- sağ tarafta bulunan imza, sol tarafta atılı bulunan imzaya göre daha hızlı, imza genel görünüm ve hatları itibariyle daha belirgin olarak tersim edildiği, bu haliyle imzaların, sonraki durumlar gözetilerek önceden inkar kastıyla atılmış imzalar olabileceğinin değerlendirildiğinin, 3- Borçlu adına atılı bulunan imzalardan, diğerine göre sağ tarafta bulunan imzanın, özellikle son bölümün tersimi ile bitirilişi yönünden benzerlikler görüldüğünün, görülen bu benzerliklere ve yukarıda yapılan açıkla