"İçtihat Metni"
Mahkemesi : ZONGULDAK 2. Asliye Ceza
Günü : 05.07.2011
Sayısı : 81-320
6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık Ş.. G..'ün aynı kanunun 13/1, 5237 sayılı TCK'nun 52, 53 ve 54. maddeleri uyarınca 1 yıl hapis ve 600 Lira adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, suç konusu tabancanın müsaderesine ve emanete kayıtlı ruhsat belgesinin C.. G..'e iadesine ilişkin, Zonguldak 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.07.2011 gün ve 81-320 sayılı hükmün sanık ve silah sahibi olduğunu iddia eden C.. G.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 26.04.2012 gün ve 5616-14382 sayı ile;
“Silah sahibi C.. G.. 29.03.2011 tarihli duruşmada silahın kendisine iadesini talep ettiği, bu talebinin davaya katılma isteği niteliğinde olduğu gözetildiğinde, bu hususta bir karar verilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.06.2012 gün ve 305629 sayı ile;
"...CMK 237/1. maddesi hükmüne göre 'mağdur, suçtan zarar gören ve malen sorumlu olanlar', kamu davasına katılabilirler. C.. G.., yürütülen ceza yargılamasında sanığın işlediği iddia olunan ve hükme bağlanan hiçbir suçun tarafı, mağduru ve doğrudan suçtan zarar göreni durumunda değildir. Sahibi olduğu tabancanın müsaderesine karar verilmesi nedeniyle bir an için suçtan zarar gördüğü düşünülebilir ise de, öğreti ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre bu zarar görmenin doğrudan olması aranmaktadır. CMK'nun 2/1-i maddesindeki tanıma göre malen sorumlu kişi 'yargılama konusu işin hükme bağlanıp kesinleşmesinden sonra maddi ve mali sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak kişiyi..' ifade eder. Örneğin, araç sahibi aracıyla işlenen suçların, çalıştıran çalıştırdığı kişilerin işinden dolayı işlenen suçların davasına katılabilir. Burada, verilen hüküm ile bir maddi kayba uğrayan, malvarlığı değerlerinde azalma yaşayacak olan kimselerin de malen sorumlu tanımına uyduğunu kabul etmekte zorunluluk bulunduğu ve Canan’ın verilen hüküm ile sahibi olduğu tabancanın müsadere edilmesi üzerine mali bir kayba uğrayacak olması nedeniyle malen sorumlu sıfatını haiz olduğu, fakat mağdur ve doğrudan suçtan zarar gören durumunda bulunmadığı kanaatine varılmaktadır. Öyle ise kamu davasına katılma hakkı vardır.
C.. G..’ün, 'silahın tarafıma iadesini istiyorum..' ifadeleri de kuşkusuz katılma isteği niteliğindedir. Aksinin kabulü ile hukuk eğitimi almamış vatandaşlardan hukuk terminolojisine uymalarını beklemek hakkaniyetle bağdaşmaz. Keza Yüksek Yargıtay 8. Ceza Dairesi’de mezkûr kararında bu ifadelerin 'katılma istemi niteliğinde olduğunu' kabul etmektedir.
CMK'nun 260. maddesi uyarınca, malen sorumlu sıfatıyla katılma hakkı bulunan ve söylediği ve ifade ettiği talebi katılma isteği niteliğindeki, katılma isteği mahkemece karara bağlanmamış olan durumundaki C.. G..’ün hükmü temyiz etme hakkının bulunduğu, temyiz isteminin reddine karar verilemeyeceği açıkça belli olmuştur.
Bu arada C.. G.., mağdur ve şikâyetçi sıfatını haiz olmadığından CMK'nun 234. maddesindeki haklardan yararlanmasının söz konusu olmadığı, bu yüzden bu haklarının hatırlatılmasının da gerekmediği, CMK'nun 238. madde gereğince şikâyeti belirten bir ifade de bulunmadığından Hâkim’in kendisine davaya katılmak isteyip istemediğini sormasına gerek bulunmadığı, keza malen sorumlu durumundaki kişiler sanığın yanında kamu davasına katılacaklarından ötürü, şikâyetçi olduklarını belirterek katılmalarının da mümkün olmadığı açıkça ortadadır.
Dosyada tabanca ve C.. G..’ün kimliği ile ilgili tüm araştırmalar yapılmıştır. Müsaderesine karar verilen tabancanın ruhsatı, adli emanet makbuzu, ilgilinin kimliği ve talepleri bellidir. Yukarıdaki paragrafta izah edildiği gibi ilgilinin şikâyetçiyim demesi söz konusu değildir ve zaten böyle demediği için de Hâkim tarafından katılma isteyip istemediğinin sorulmasına da gerek yoktur. Öyleyse dosyada yerel mahkemece yapılacak hiçbir araştırma bulunmamaktadır.
CMK'nun 237/2. maddesinde, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmüş ve karara bağlanmamış katılma istekleri, başvurusunda açıkça belirtilmiş ise ilgili Yargıtay Dairesi tarafından karara bağlanabilecektir. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, ortada bir katılma isteği vardır, istemde bulunanın katılma ve temyiz etme hakkı mevcuttur ve Hâkim’in ayrıca katılmak istiyor musun diye sormasına ve ilgilinin şikâyetçiyim demesine lüzum bulunmamaktadır, maddi olarak da tüm deliller toplanmış, yerel bazda yapılması gereken bir araştırma kalmamıştır. İlgili vatandaş da sahibi olduğu tabancanın müsaderesine karar verilen hükmü temyiz etmiştir. İlgilinin temyiz dilekçesinde hukuk terminolojisine uygun şekilde 'katılmak istiyorum' demesine de gerek bulunmamakta olup, meramını açıkça anlatmış olması yasanın aradığı 'açıklık' şartının oluştuğunu kabule yetmelidir.
CMK'nun 237/2. maddesinin tatbiki, hızlı yargılama ilkesinin hayata geçirilmesi bakımından da önemlidir. Sair yönleri incelenmeksizin belirtilen