"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan sanıklar Müslim, Erdal ve Ahmet’ın 765 sayılı TCY’nın 493/2-son ve 522. maddeleri uyarınca 4’er yıl hapis, suç eşyasını satın alma suçundan sanık Ramazan’in aynı yasanın 512/1, 522, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 75.000 TL ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin, Denizli 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.06.1995 gün ve 252-526 sayılı hüküm, temyiz edilmeksizin 17.07.1995 tarihinde kesinleşmiştir.
5237 sayılı TCY’nın yürürlüğe girmesi üzerine Denizli 3. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan uyarlama yargılaması sonucunda 23.10.2007 gün ve 252-526 sayı ile; hükümlü Müslim’ün lehe kabul edilen 5237 sayılı TCY’nın 142/1-b ve 143. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bu kararın hükümlü tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 29.09.2011 gün ve 3913-1732 sayı ile;
“Sanığın suç tarihinde yakınana ait Doğan marka aracın sol ön kapı tutacağının alt kısmını spatula ile zorlayarak aracın kilit tertibatına müdahale etmeksizin mandalını attırarak açıp aracı düz kontak yaparak çalıştırmak suretiyle gerçekleştirdiği hırsızlık eyleminin, 5237 sayılı TCK'nın 142/1-b maddesindeki suçu oluşturduğunun anlaşılması karşısında, tebliğnamede bu yöndeki bozma düşüncesi benimsenmemiş, hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi uygulanmamışsa da, hükümlülüğün yasal sonucu olarak infaz aşamasında ve re'sen gözetilmesi olanaklı görülmüştür.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre hükümlü Müslim 'ün temyiz itirazları yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, hükümlü hakkındaki usul ve yasaya uygun bulunan hükmün istem gibi onanmasına” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.11.2011 gün ve 93594 sayı ile;
“İtiraza konu uyuşmazlık; mağdura ait otomobili, arkadaşlarıyla birlikte bulunduğu yerden alarak götüren, bir süre gezdikten sonra teyp, hoparlör ve telefon ahizesini aldıktan sonra terk eden, başka bir suç nedeniyle yakalandığında atılı suçu da işlediğini itiraf edip otomobilden aldığı eşyaları sattığı şahsın adını söyleyerek eşyaların buradan alınıp mağdura iade edilmesini sağlayan hükümlünün 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma olanağının bulunup bulunmadığına ilişkindir.
5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde yazılı etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, maddede sınırlı bir şekilde sayılan suçların işlenmesinden sonra, failin bizzat pişmanlık göstererek, mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın 168. maddesinde, 765 sayılı TCK’nın 523. maddesinden farklı olarak mutazarrır (zarar gören) kavramı yerine mağdur kavramı kullanılmış olup, suç eşyasını satın alan kişiler zarar gören olarak kabul edilmesine rağmen mağdur olarak nitelendirilmeyeceğinden, sadece suçun mağdurunun zararının giderilmesi yeterlidir. Başka bir anlatımla suç eşyasını satın alan ya da kabul eden kişilerin zararının karşılanmaması maddenin uygulanmasına engel oluşturmaz.
TCK’nın 168. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, kısmen geri verme veya tazmin halinde ayrıca mağdurun rızası da aranır. Başka bir anlatımla iade veya tazminin kısmi olması halinde, mağdurdan kısmi iadeye rıza gösterip göstermediğinin sorulması gerekmektedir.
Mağdura ait otomobil kapıları kilitlenerek park edildikten sonra çalınmış, mağdurun hırsızlığı fark etmesinden birkaç saat sonra terk edilmiş vaziyette bulunmuş, üzerinde bulunan teyp, iki adet hoparlör, bir adet telefon ahizesi ile çakmak ve gözlüğün olmadığı anlaşılmış, bir süre sonra başka bir suç nedeniyle yakalanan hükümlü, mağdura ait otomobili arkadaşlarıyla birlikte çaldığını itiraf etmiş, ayrıca otomobilden aldığı teyp, hoparlör ve telefon ahizesini sattığı şahsın adını söyleyerek eşyaların bu şahıstan alınarak mağdura iadesini sağlamıştır. Hükümlünün, mağdurun kısmi iadeye rıza göstermesi halinde, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanma olanağı bulunduğundan, öncelikle mağdura kısmi iadeyi kabul edip etmediği sorulmalı, mağdurun kabul etmesi durumunda hükümlü hakkında 5237 sayılı TCK’nın 168/1. maddesi hükmü uygulanmalıdır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme, uyarlama yargılaması sonucu hükümlü Müslim hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ve Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükümlü hakkında 5237 sayılı TCY’nın 168. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasının olanaklı olup olmadığı, olanaklı olduğunun kabulü halinde ise mağdurdan kısmi iadeye rıza gösterip göstermediğinin sorulması için yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğine göre;
Mağdur Osman’nın 29.01.1995 günü saat 06.30’da kolluğa başvurarak kendisine ait aracın park edildiği yerden çalındığını bildirdiği, kollukça yapılan araştırma sonucunda aracın, aynı gün saat 09.00 sıralarında terk edilmiş olarak bulunduğu, yapı