"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliğit
Sanığın şirketin muhasebecisi olarak, e-bildirge ile elektronik ortamda içeriği sahte işe giriş bildirgesi düzenleyip iş yerinde çalışmayan ...'u sigortalı olarak göstermek suretiyle özel belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de; resmi belgenin kamu görevlisi veya hukuken yetkili kabul edilen görevli tarafından kanun gereğince yerine getirdiği kamu görevine dayanılarak düzenlenmesi ve "İşe Giriş Bildirgesi"nin resmi belge sayıldığına dair düzenleme bulunmasının gerekmesi, 5510 sayılı Kanunun 100. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen resmi belgenin oluşması için failin sisteme veri yüklemesi yetmemekte ayrıca karşı tarafta Sosyal Güvenlik Kurumunca da sistem üzerinden tali bir kesim işlemlerinin yapılması gerekmesi, suça konu e-bildirgenin resmi belge olduğuna dair herhangi bir düzenleme bulunmaması karşısında; suçun maddi konusuna ve tipikliğine uymadığından resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağı ayrıca işe giriş bildirgesi verme yükümlülüğünün 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 2-A maddesinde belirtilen "muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğinin konusu" kapsamındaki işlerden olmaması nedeniyle, aynı Kanunun 47. maddesine göre, sözü edilen meslek mensuplarının görevleri sırasında veya görevleri sebebiyle işledikleri suç kapsamında sayılamayacağından eylemin kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu da oluşturmayacağı, fikri sahteciliğin cezalandırıldığına dair düzenleme bulunmaması ve elektronik ortamda verilen işe giriş bildirgesinin sahtecilik suçunun maddi konusunu oluşturan belge niteliğine haiz olmadığından özel belgede sahtecilik suçunun da oluşmayacağı, sisteme veri yerleştirme suçu yönünden ise; hukuka aykırı olarak girilen sisteme, veri sağlayıcısı tarafından izin verilmeyen şekilde veri girişi yapmak ya da veri taşıma araçları ile yükleme yapmak gerektiği, somut olayda fail ise açıklandığı üzere, mükellef tarafından verilen rıza ve izne istinaden mükellefe ait şifre kullanarak sisteme veri yüklediği ve şifreyi hukuka aykırı bir şekilde elinde bulunduran kişi konumunda olmaması, şirketin muhasebecisi olan sanığın şirket ile aralarındaki sözleşmeye istinaden kurumun verdiği şifreyle sisteme hukuka uygun şekilde girerek, e-bildirge içeriğine doğru olmayan verileri yerleştirmesi sonucu kuruma elektronik ortamda gerçek olmayan bir beyanı iletmekten ibaret eyleminin sisteme veri yerleştirme suçunu da oluşturmadığı, sanığın eyleminin Kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gözetilmeden sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 14.06.2021 Başkan ... ve Üye ...’ın karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Sanık ... hakkında şirketin muhasebecisi olarak, e-bildirge ile elektronik ortamda içeriği sahte işe giriş bildirgesi düzenleyip iş yerinde çalışmayan ...'u sigortalı olarak göstermek suretiyle özel belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasının, mahkemece yapılan yargılamasında, sanığın eyleminin kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği suçunu oluşturduğuna ilişkin mahkumiyet hükmüne yönelik Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairemizde yapılan temyiz incelemesinde; işe giriş bildirgesinin resmi belge sayıldığına dair düzenlemenin bulunmaması nedeniyle suçun maddi konusuna ve tipikliğine uymadığından resmi belgede sahtecilik suçunun oluşmayacağı, fikri sahteciliğin cezalandırıldığına dair düzenleme bulunmaması ve elektronik ortamda verilen işe giriş bildirgesinin sahtecilik suçunun maddi konusunu oluşturan belge niteliğini haiz olmadığından özel belgede sahtecilik suçunun da oluşmayacağı, sanığın eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle beraatine karar verilmesi gerektiğine ilişkin bozma gerekçesine aşağıda açıklanan gerekçelerle katılmıyorum.
Daire ile aramızdaki görüş ayrılığı özü Sosyal Güvenlik Kurumu'na elektronik ortamda yapılan e-bildirgenin belge vasfı taşıyıp taşımadığı ve Türk Ceza Kanununun 204 ve 207. maddelerindeki resmi belgede ve özel belgede sahtecilik suçunun konusu olup olmayacağı hakkındadır.
... İşe Giriş Bildirimlerinin “Resmi Belge” olduğuna dair yasal düzenleme;
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 8. maddesi ve ilgili yönetmelik işverenlerin sigortalı sayılan çalışanları, işe giriş bildirgesi elektronik bildirge ile Kuruma bildirmekle yükümlü olduğu açıklanmış, sigortalı işe giriş bildirgesinin şekli ve içeriği, bildirgenin verilme yöntemleri ve diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiş ve 12.05.2010 tarihli Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde işe giriş bildirimlerinin nasıl yapılacağı düzenlenmiştir.
Yönetmelik, İşverenlerin çalışanlara ait bilgi ve belgelerin Kuruma verilme usulü başlıklı 5. maddesinde; "Kurum, Kanun veya bu Yönetmelik gereği verilecek her türlü belge veya bilginin e-sigorta ortamında gönderilmesi hususunda gerçek kişiler ile her türlü kamu ve özel hukuk tüzel kişilerini ve tüzel kişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşları zorunlu tutmaya veya zorunluluk esasını kaldırmaya yetkilidir...." şeklinde düzenleme ve sigortalılığın başlangıcı ve bildirim yükümlülüğü başlıklı 11. maddesinde "İşverenler, .... Kuruma e-sigorta yoluyla bildirmekle yükümlüdür." şeklinde düzenlemeler ile Kuruma verilecek bildirimlerin elektronik ortamdan yapılmasını esas kabul etmiştir.
5510 sayılı Kanunun 100/3. maddesinde işverenlerin de "Kurum, verilecek her türlü belge veya bilginin, internet elektronik ve benzeri ortamda gönderilmesi hususunda, gerçek veya tüzel kişiler ile yazılı sözleşme ile yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişilere izin vermeye, bu kişileri aracı kılmaya veya zorunlu tutmaya, Kuruma verilmesi gereken her türlü belge, bildirge ve taahhütnamenin gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara verilmesini mecbur kılınmaya, söz konusu belgeleri diğer kamu idarelerine ait formlarla birleştirmeye ve bu belgeleri kamu idarelerinin elektronik bilgi işlem ortamında almaya... yetkilidir. Elektronik ortamda hazırlanacak bilgi ve belgeler adli ve idari makamlar nezdinde resmi belge olarak geçerlidir." şeklinde düzenleme ile açıkça Sosyal Sigortalar Kurumu'na bu Kanun kapsamında verilmesi gereken işe giriş bildirimleri de dahil olmak üzere internet, elektronik ve benzeri ortamdan gönderilmesi hususunda, gerçek veya tüzel kişiler ile yazılı sözleşme ile yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişilere izin vermeye, bu kişileri aracı kılmaya veya zorunlu tutmaya yetkili kılınmış olup, yukarıda belirtilen Kurumca çıkarılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde de, Kuruma yapılacak bildirimlerin elektronik ortamda verilmesini düzenlemiştir.
Bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler kapsamında; işe giriş belgesi İşverenin belgeyi kanunun belirlediği şekil ve şartlara uygun olarak düzenleyip, Kurumca verilen özel şifre ile işlemi tamamlamasından sonra, söz konusu belge ilgili Sosyal Güvenlik Kurumu Müdürlüğünce barkodlanıp tüm kamuya açık hale getirilmekte ve bu haliyle hukuki anlamda sonuç doğurucu bir belge ve işlem haline gelmektedir. Kanunun açıkça düzenlediği üzere de diğer tüm taraflar için bu belgenin resmi belge hükmünde kabul edilmesi yasal bir zorunluluktur. 5510 sayılı yasanın 100/3. maddesinde vasıfları açıklanmış belge vermeye yetkili olan işverenin, yanlarında çalışan çalışanlara ilişkin işe başlama tarihleri, izin tarihleri, günlük iş saatleri ve işin mahiyeti vb. bilgileri doğru ve gerçeğe uygun şekilde verilmesi konusunda sorumlu kılan işe giriş bildiriminin güvenliği, Kurum tarafından, ilgiliye verilen kullanım şifresi ile sağlanmıştır. Aynı maddede elektronik ortamda verilen belgelerin adli ve idari makamlar nezdinde resmi belge sayılacağı da düzenlenerek, bu belgeler yasal güvence altına alınmış ve gerçeğe aykırı bildirimlerin cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Elektronik ortamda hazırlanmış belgelerin diğer kanunlar tarafından belge olarak kabul eden özel yasalarda yapılan düzenlemeler;
Elektronik belgelerin kullanma zorunluluğunun yaygınlaşması bu belgelerin kamu güvenliğinin sağlanması amacıyla Elektronik imza mevzuatında ve Avrupa Parlamentosunun 1993/93/AT sayılı direktifinde elektronik imza tanımlanmıştır. Buna göre elektronik imza; “başka bir elektronik veriye eklenen veya onunla mantıksal bağlantısı bulunan ve kimlik doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veri” şeklinde tanımlanmaktadır.
Avrupa hukuk sistemine uyum amacı ile 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu 3/b maddesinde de benzer bir düzenleme ile elektronik imzayı “başka bir elektronik veriye eklenen veya elektronik veriyle mantıksal bağlantısı bulunan ve kimlik doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veri” şeklinde tanımlamıştır.
Aynı şekilde 15.01.2004 tarih ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu'nda güvenli elektronik imzanın hukukî sonucu ve uygulama alanını düzenleyen 5. maddesi ile ”Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur“ şeklinde yasal düzenleme getirilmiştir.
HMK madde 199’da “belge”, uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar olarak tanımlanmıştır. Görüldüğü üzere maddede elektronik veriler belge olarak kabul edilmiştir.
HMK 205/2. maddede ise güvenli elektronik imzalı belgelerin senet olarak kabul edildiği belirtilmiştir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 38/A maddesine “kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP’tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir” hükmü getirilerek kanunun güvenli elektronik imzalı belgelere verdiği değer gösterilmiştir. Maddenin 5. fıkrasında elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi durumunda güvenli elektronik imzalı belge geçerli kabul edilir denilerek elektronik imzalı belgelere üstünlük tanınmıştır.
İcra İflas Kanunu’nun (İİK), 8/A maddesinde güvenli elektronik imzalı belgelerin elle atılan imzalı belgeler gibi olduğu düzenlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) 24. maddesinde tacirler arasındaki bazı işlemlerin güvenli elektronik imza vasıtasıyla kayıtlı elektronik posta (KEP) sistemiyle yapılacağı düzenlenmiş ve bu verilere belge vasfı verilmiştir.
Yine TTK’ya göre tacirler güvenli elektronik imza vasıtasıyla e-fatura düzenleyebilmektedirler. Diğer yandan tacirler güvenli elektronik imza ve zaman damgası vasıtasıyla e-defter tutmakta ve bu defterler denetlenmektedir.
Yine elektronik ortamda şirket toplantısı yapılabilmesi de yeni TTK’nin güvenli elektronik imzaya verdiği değeri gösteren faktörlerden birisidir. Nitekim e-toplantıya katılan üyeler güvenli elektronik imza vasıtasıyla oylamalara katılmaktadırlar.
Vergi Usul Kanunu’nda ise elektronik defter ve elektronik faturalarla ilgili düzenleme yapılmış olup Maliye Bakanlığı’nın çıkarmış olduğu tebliğlerde bu belgelerin güvenli elektronik imza ile imzalanmaları düzenlenmiştir. Yine VUK 142. maddesinde elekronik cihazlarla düzenlenen belgeler ile özel cihazlardan çıkarılan pulları ihtiva eden belgeler bu kanun hükümlerine uygun olarak düzenlenmiş belge hükmündedir şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir.
6572 sayılı kanunla Aralık 2014’te Noterlik Kanunu’na eklenen 198/A maddesiyle noterlik işlemlerinin güvenli elektronik imza kullanılarak elektronik ortamda da yapılabileceği düzenlenmiştir.
Aile Hekimleri Kanunu’nun (AHK), 5. maddesinin 3. fıkrasında elektronik ortamda tutulan kayıtlar resmi evrak niteliğindedir.
Görüldüğü üzere sadece 5510 sayılı yasa ve diğer ilgili yasalarda da elektronik ortamda hazırlanmış güvenli elektronik imza ile imzalanmış belgeler adli ve idari makamların kullanıldığı makamlar nezdinde belge olarak düzenleyen yasal düzenlemeler mevcuttur.
TCK 'da elektronik belgenin mahiyeti;
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri dışında da elektronik belgeye ve elektronik imzaya hukuki sonuç bağlayan çok sayıda düzenleme mevcuttur. Bu yasal düzenleme ile Türk Ceza Kanunu sistematiğine göre elektronik belgelerin sahtecilik suçları bağlamında belge olarak kabulü gerekmektedir. Bu bilgiler ışığında, somut olayımızda Sosyal Güvenlik Kurumu'na elektronik ortamda yapılan e-bildirge konusunu mevzuatta yer alan hükümler ve Türk Ceza Kanunu genel ilkeleri kapsamında sahtecilik suçları bağlamında suçun konusunu oluşturan belge olarak kabulüne ilişkin olarak konuyu incelemek gerekmiştir.
Türk Ceza Kanunu’nun menşei olarak kabul edilen ve 1889 tarihli ‘İtalyan Zanardelli Yasası’ olarak bilinen kanunun, ‘sahtecilik’ suçunun ‘yazılı bir kağıt üzerinde gerçekleşebileceği’ şeklindeki kabulünden günümüze artan teknolojik ve sosyolojik gelişmeler karşısında, bir yenilik getirmeyen 5237 sayılı Kanun'un 204. madde gerekçesinde kabul edilen yazılı kağıdın yanında taşınabilir metal ve diğer şeyler üzerinde sahteciliğin olabileceği yönündeki kabul günümüz sahtecilik suçlarını karşılayamaz hale gelmiştir. Esasen 5237 sayılı Kanun'un 204. maddesinin gerekçesinde belge kavramı tanımlanırken, kanun metni içerisinde herhangi bir tanıma yer verilmemiştir. Kanun metninde tanımlanmayan ve sınırlanmayan belge kavramının doktrin ve içtihatlar eliyle sosyolojik gelişmeler ve ihtiyaçlar çerçevesinde belirlenmesi gerekmekte olup, bu belirleme yapılırken kanunun amacı ve kanunun sistematiğini, hukuk devleti ilkesi ve kanunda belirlenmiş ve sınırları çizilmiş ilkelerle birlikte dikkate almak gerekmektedir.
Sahtecilik suçunun sadece yazılı bir kağıt veya benzer elle tutulabilir bir nesne üzerinde gerçekleştirilebileceği görüşü, 1889 tarihinde İtalyan hukukçu “Zanardelli”nin yorumunun bu güne taşınmasıdır. Teknolojinin gelişmediği bu dönemin tanımlarının esas alınması, bu gün şahıslar ve kurumlar arası resmi ve özel belgelerin %90'dan fazlasının dijital veya elektronik ortamda gerçekleştiği gerçeği karşısında; yaşayan hukuku köhne, yetersiz ve aciz hale getirmekte ve bu haliyle anlamı değişmiş kavramları aynı tanım ve yorumları, aynı ş