- Tutukluluğa İtiraz Talebi
- Talep Sonucu
- Ekler
KOVUŞTURMA AŞAMASINDA TUTUKLULUĞA İTİRAZ: HUKUKİ ÇERÇEVE VE USUL
Ceza muhakemesi hukukunda, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin korunması ile kamunun suçla mücadele ve adil yargılanma hakkının tesisi arasındaki denge, büyük bir hassasiyet gerektirir. Bu dengeyi sağlamada kullanılan araçlardan biri olan tutuklama, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) kapsamında bir koruma tedbiri olarak düzenlenmiş olup, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına doğrudan müdahale teşkil etmesi nedeniyle son derece istisnai niteliktedir. Kovuşturma aşamasında, yani mahkeme tarafından iddianamenin kabulü ile başlayıp hükmün kesinleşmesine kadar devam eden süreçte, hakkında tutuklama kararı verilmiş veya tutukluluk halinin devamına hükmedilmiş sanığın bu karara karşı koyma hakkı bulunmaktadır. Tutukluluğa itiraz, sanığın veya müdafiinin, tutuklama koşullarının oluşmadığı veya ortadan kalktığı iddiasıyla ilgili yargı merciine başvurarak tutukluluk halinin sonlandırılmasını veya alternatif tedbirlere çevrilmesini talep etme hakkıdır. İşbu makalede, Türk ceza muhakemesi hukuku bağlamında kovuşturma aşamasında tutukluluğa itirazın hukuki dayanakları, usulü, koşulları ve bu süreçte dikkate alınması gereken temel ilkeler, ilgili mevzuat ve yargısal içtihatlar ışığında ayrıntılı olarak incelenecektir.
1. TUTUKLAMA TEDBİRİNİN HUKUKİ NİTELİĞİ VE KOŞULLARI
Tutuklama, CMK'nın 100. ve devamı maddelerinde düzenlenen, şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini temin etmek amacıyla, hakim kararıyla hürriyetinden geçici olarak yoksun bırakılmasını ifade eden bir koruma tedbiridir. Bir ceza veya infaz biçimi olmayıp, muhakemenin amacına ulaşılmasını sağlamaya yönelik geçici bir araçtır. Anayasa'nın 19. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 5. maddesi ile güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına getirdiği sınırlama nedeniyle, tutuklama kararı verilebilmesi sıkı koşullara bağlanmıştır.
CMK m. 100 uyarınca, bir sanık hakkında kovuşturma aşamasında tutuklama kararı verilebilmesi veya mevcut tutukluluğun devamına hükmedilebilmesi için şu koşulların birlikte gerçekleşmesi zorunludur:
a. Kuvvetli Suç Şüphesinin Varlığını Gösteren Somut Delillerin Bulunması: Sanığın isnat edilen suçu işlediğine dair soyut iddiaların ötesinde, akla ve mantığa uygun, objektif olarak değerlendirildiğinde güçlü bir kanaat uyandıran somut olguların ve delillerin mevcut olması gerekir (Madde 4). İşbu Dilekçe'de, müvekkil hakkında kuvvetli suç şüphesini gösteren delillerin bulunmadığı iddia edilmektedir (Madde 5).
b. Bir Tutuklama Nedeninin Bulunması: Kuvvetli suç şüphesi tek başına yeterli olmayıp, aşağıdaki tutuklama nedenlerinden en az birinin de bulunması şarttır (Madde 3, Madde 4):
i. Sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı (Örneğin, yurtdışına çıkış hazırlığı, sahte kimlik kullanma, adresinde bulunamama gibi). İşbu Dilekçe'de, müvekkilin sabit ikametgah sahibi olduğu ve soruşturma aşamasında kendi rızasıyla ifadeye geldiği belirtilerek kaçma şüphesinin bulunmadığı savunulmaktadır (Madde 6, Madde 7).
ii. Sanığın delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme hususunda kuvvetli şüphe bulunması (Örneğin, tanıklarla veya diğer şüphelilerle iletişim kurarak ifade değiştirmeye yönlendirme çabası, suç eşyasını saklama girişimi gibi). İşbu Dilekçe'de, toplanacak başka delil kalmadığı ve müvekkilin olayı samimiyetle anlattığı belirtilerek delil karartma ihtimalinin olmadığı ifade edilmektedir (Madde 8, Madde 9).
iii. Sanığın tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunması hususunda kuvvetli şüphe bulunması. İşbu Dilekçe'de, müvekkilin böyle bir olasılığının bulunmadığı belirtilmektedir (Madde 11).
c. Katalog Suç Şüphesi (CMK m. 100/3): Kanun, bazı ağır suçlar (örneğin kasten öldürme, cinsel saldırı, uyuşturucu ticareti, devlet güvenliğine karşı suçlar vb.) için, kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin varlığı halinde bir tutuklama nedeninin varsayılabileceğini düzenlemiştir (Madde 4). Ancak bu varsayım, mutlak bir tutuklama zorunluluğu anlamına gelmez; mahkemenin yine de ölçülülük ilkesini ve adli kontrol tedbirlerinin yeterliliğini değerlendirmesi gerekir. İşbu Dilekçe'de, isnat edilen suçun bu katalog suçlardan olmadığı vurgulanmaktadır (Madde 12).
d. Ölçülülük İlkesi: Tutuklama kararı, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmalıdır (CMK m. 100/1). Eğer adli kontrol tedbirleri gibi daha hafif önlemlerle muhakemenin amacı sağlanabiliyorsa, tutuklamaya başvurulmamalıdır. Tutuklama, en son çare (ultima ratio) olarak başvurulacak bir tedbirdir (Madde 13, Madde 23, Madde 25, Madde 26). AİHM içtihatları da bu ilkeyi ısrarla vurgulamaktadır (Madde 27). İşbu Dilekçe'de, tutukluluğun devamının ölçüsüz olacağı ve tedbirin cezalandırmaya dönüştüğü ileri sürülmektedir (Madde 18, Madde 24).
2. KOVUŞTURMA AŞAMASINDA TUTUKLULUĞA İTİRAZ USULÜ VE HUKUKİ DAYANAKLARI
Kovuşturma aşamasında verilmiş olan tutuklama kararlarına veya tutukluluğun devamı kararlarına karşı itiraz kanun yolu açıktır. Bu hak, sanık veya müdafii tarafından kullanılabilir. İtiraz usulü ve hukuki dayanakları temel olarak CMK'nın ilgili maddelerinde düzenlenmiştir.
a. İtiraz Hakkı ve Süresi: Tutuklama veya tutukluluğun devamı kararına karşı, kararın tefhim (yüze karşı okunması) veya tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir (CMK m. 268/1). Ancak, tutukluluğun devam ettiği her aşamada, sanık veya müdafii, CMK m. 104/1 uyarınca, salıverilme talebinde bulunabilir. Bu talep de özünde bir itiraz niteliği taşır ve belirli bir süreye tabi değildir. Mahkeme, bu talepleri duruşma dışında dosya üzerinden veya duruşma açarak karara bağlayabilir. İşbu Dilekçe, mahkemenin verdiği bir tutukluluğun devamı kararına karşı sunulan bir itiraz dilekçesidir (Madde 1).
b. İtiraz Mercii: İtiraz, kararı veren mahkemeye yapılır (CMK m. 268/2). İşbu Dilekçe de ilgili Asliye veya Ağır Ceza Mahkemesi'ne hitaben yazılmıştır (Dilekçe başlığı). Mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse, itirazı incelemeye yetkili olan merciye (genellikle bir sonraki numaralı Asliye Ceza Mahkemesi veya Ağır Ceza Mahkemesi heyeti) en çok üç gün içinde gönderir.
c. İtiraz Dilekçesinin İçeriği: Tutukluluğa itiraz dilekçesinde bulunması gereken temel unsurlar şunlardır:
i. Başvuru yapılan mahkeme (Başlık).
ii. Dosya esas numarası (Başlık).
iii. Sanık ve müdafii bilgileri (Başlık).
iv. Konu (Tutukluluğa itiraz talebi) (Konu).
v. İtiraz edilen kararın tarihi ve içeriği (Madde 1).
vi. İtiraz Nedenleri: Tutuklama koşullarının (kuvvetli şüphe, tutuklama nedeni, ölçülülük) neden mevcut olmadığı veya ortadan kalktığına dair somut ve hukuki gerekçeler. Bu kısımda, delillerin durumu, sanığın kişisel halleri (sabit ikametgah, kaçma şüphesi olmaması vb.), delil karartma veya baskı yapma ihtimalinin bulunmaması gibi hususlar detaylandırılır (Madde 3, Madde 5, Madde 7, Madde 9, Madde 11, Madde 12, Madde 13, Madde 18, Madde 19, Madde 20, Madde 24, Madde 25, Madde 28).
vii. Temel Haklara Atıf: Anayasa m. 19 ve AİHS m. 5 gibi kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını düzenleyen normlara ve AİHM içtihatlarına atıfta bulunulabilir (Madde 21, Madde 22, Madde 26, Madde 27).
viii. Adli Kontrol Talebi: Tutuklama yerine CMK m. 109'da düzenlenen adli kontrol tedbirlerinin (kefalet, yurt dışına çıkış yasağı, imza yükümlülüğü vb.) uygulanmasının talep edilmesi (Madde 23, Madde 30/3).
ix. Talep Sonucu: Açık ve net bir şekilde tutukluluğa itirazın kabulü ile sanığın tahliyesi (koşulsuz veya kefaletle) veya mahkemenin aksi kanaatte olması halinde adli kontrol tedbirlerine hükmedilmesi talebi (Madde 29, Madde 30).
x. Ekler: Varsa talebi destekleyici belgeler (Sağlık raporu, ikametgah belgesi vb.) (Madde 31).
d. İtirazın İncelenmesi: İtirazı inceleyen merci, dosyayı ve delilleri değerlendirerek itiraz hakkında bir karar verir. İtiraz üzerine verilen kararlar kural olarak kesindir (CMK m. 271/4). Ancak, tutukluluk hali devam ettiği sürece, koşulların değişmesi halinde yeniden salıverilme talebinde bulunmak mümkündür.
3. TUTUKLULUK SÜRELERİ VE GÖZDEN GEÇİRME
Tutuklama tedbirinin geçici niteliği, kanunda azami tutukluluk sürelerinin belirlenmesini zorunlu kılmıştır. Bu süreler, sanığın temel haklarına yönelik müdahalenin keyfiliğe dönüşmesini engellemeyi amaçlar. CMK m. 102'de düzenlenen azami süreler şöyledir:
a. Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde (Asliye Ceza Mahkemesi görev alanındaki suçlar) tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Zorunlu hallerde altı ay daha uzatılabilir (Madde 13, Madde 14).
b. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek toplam üç yılı geçmemek üzere uzatılabilir (Madde 15, Madde 16).
c. Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen bazı katalog suçlarda uzatma süresi toplam beş yılı geçemez (Madde 17).
Bu azami süreler dolduğunda sanığın derhal salıverilmesi gerekir.
Ayrıca, CMK m. 108 uyarınca, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından tutukluluğun devam edip etmediği en geç otuzar günlük sürelerle resen (kendiliğinden) değerlendirilir. Bu periyodik gözden geçirmeler, sanık veya müdafiinin CMK m. 104 kapsamında her zaman salıverilme talebinde bulunma veya CMK m. 267 vd. uyarınca tutukluluğun devamı kararlarına itiraz etme hakkından bağımsızdır. İşbu Dilekçe'de belirtilen tutukluluk süresi, bu yasal sınırlar ve ölçülülük ilkesi çerçevesinde değerlendirilmelidir (Madde 18).
4. ADLİ KONTROL TEDBİRLERİ
CMK m. 109'da düzenlenen adli kontrol, tutuklamaya alternatif bir koruma tedbiridir. Tutuklama nedenlerinin varlığı halinde dahi, sanık hakkında tutuklama yerine adli kontrol kararı verilebilir. Adli kontrol, sanığın belirli yükümlülüklere tabi tutularak serbest bırakılmasını ifade eder. Bu yükümlülükler arasında; yurt dışına çıkamamak, belirlenen yerlere başvurmak (imza atmak), güvence bedeli (kefalet) yatırmak, belirli faaliyetleri yapmaktan yasaklanmak gibi çeşitli tedbirler bulunur.
Kanun koyucu, tutuklamanın en son çare olması ilkesi gereği, mahkemelerin öncelikle adli kontrol tedbirlerinin yeterli olup olmadığını değerlendirmesini aramaktadır (CMK m. 101/1). Eğer adli kontrol ile tutuklamadan beklenen amaç (kaçmanın önlenmesi, delillerin korunması vb.) sağlanabiliyorsa, tutuklama kararı verilmemelidir. İşbu Dilekçe'de de mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, tutuklama yerine adli kontrol tedbirlerine hükmedilmesi talep edilmektedir (Madde 23, Madde 30/3).
5. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER BAĞLAMINDA TUTUKLAMA
Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, en temel insan haklarından biridir. Hem 1982 Anayasası'nın 19. maddesi hem de Türkiye'nin taraf olduğu AİHS'nin 5. maddesi bu hakkı güvence altına almıştır (Madde 21). Bu hükümlere göre, hiç kimse özgürlüğünden keyfi olarak yoksun bırakılamaz. Özgürlükten yoksun bırakma, ancak kanunda belirtilen hallerde ve kanuna uygun olarak gerçekleştirilebilir (Madde 22).
Tutuklama, bu temel hakka doğrudan bir müdahale olduğundan, uygulanması sıkı denetime tabidir. AİHM içtihatlarında (Madde 26, Madde 27), tutukluluğun devamı için sadece suç şüphesinin yeterli olmadığı, aynı zamanda kaçma, delil karartma gibi somut tehlikelerin varlığının ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya konulması gerektiği vurgulanmaktadır. Genel ve soyut ifadelerle tutukluluğun devamına karar verilmesi, AİHS m. 5'in ihlaline yol açabilir. Ayrıca, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılması ve tutukluluğun bu süreyi aşmaması da AİHS m. 5/3 kapsamında bir gerekliliktir. İtiraz mekanizması, bu temel hakların korunmasında önemli bir rol oynar.
6. DİLEKÇEDE DİKKAT EDİLEBİLECEK İLAVE HUSUSLAR
İşbu Dilekçe genel hatlarıyla tutukluluğa itirazın temel argümanlarını içermekle birlikte, somut olayın özelliklerine göre aşağıdaki hususların daha detaylı ele alınması, talebin gücünü artırabilir:
a. Somut Delillerin Değerlendirilmesi: Dilekçede kuvvetli suç şüphesinin bulunmadığı ifade edilmektedir (Madde 5). Bu iddianın daha ikna edici olması için, dosyada sanık aleyhine sunulan delillerin (varsa tanık beyanları, teknik takip kayıtları, belgeler vb.) tek tek ele alınarak neden kuvvetli şüphe oluşturmadığına dair hukuki ve mantıksal analizler yapılabilir. Savcılık mütalaası veya önceki ara kararlardaki delil değerlendirmelerine karşı argümanlar geliştirilebilir.
b. Kişisel Durumun Detaylandırılması: Sanığın kişisel durumu, özellikle kaçma şüphesi ve ölçülülük ilkesi açısından önemlidir. Dilekçede sabit ikametgah sahibi olunduğu belirtilmiştir (Madde 7) ve mesleki faaliyetler ile ailevi duruma kısaca değinilmiştir (Madde 28). Sanığın yaşı, sağlık durumu, medeni hali, bakmakla yükümlü olduğu kişiler, düzenli bir işinin ve sosyal çevresinin olması, adli sicil kaydının temizliği gibi hususlar daha ayrıntılı olarak açıklanarak, hem kaçma ihtimalinin düşüklüğü vurgulanabilir hem de tutukluluğun sanık ve ailesi üzerindeki orantısız olumsuz etkileri somutlaştırılabilir.
c. İsnat Edilen Suçun Vasıf ve Mahiyeti: Dilekçede suçun katalog suçlardan olmadığı belirtilmiştir (Madde 12) ve suçun unsurlarının lehe değişebileceği ifade edilmiştir (Madde 20). İsnat edilen suçun yasal unsurları (maddi ve manevi unsur) ile dosyadaki mevcut durum karşılaştırılarak, sanığın eylemlerinin bu suç tanımına neden uymadığı veya daha hafif bir suç vasfına uyabileceği yönünde hukuki argümanlar sunulabilir. Bu, hem kuvvetli suç şüphesinin yokluğu hem de ölçülülük ilkesi (beklenen cezanın azlığı) bağlamında etkili olabilir.
SONUÇ
Kovuşturma aşamasında tutukluluğa itiraz, sanığın hürriyetine yönelik ağır bir müdahale olan tutuklama tedbirine karşı kullanabileceği temel bir hukuki yoldur. Bu hak, Anayasa ve AİHS ile güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının somut bir tezahürüdür. İtirazın başarılı olabilmesi, CMK'da öngörülen tutuklama koşullarının (kuvvetli suç şüphesi, tutuklama nedeni, ölçülülük) somut olayda bulunmadığının veya ortadan kalktığının, ilgili ve yeterli gerekçelerle ortaya konulmasına bağlıdır. Yargı mercileri, bu itirazları değerlendirirken, tutuklamanın istisnai ve en son çare olması gereken bir tedbir olduğu ilkesini göz önünde bulundurmalı, adli kontrol gibi alternatif tedbirlerin yeterliliğini titizlikle incelemelidir.
T.C.
...CEZA MAHKEMESİNE
ESAS NO : /
SANIK :
MÜDAFİ : Av.
KONU : Tutukluluğa itiraz talebidir.
AÇIKLAMALAR :
1. Müvekkil hakkında Mahkemeniz nezdinde görülmekte olan yukarıda esas numarası belirtilen dosyada kapsamında _._.20_ tarihinde yapılan ... numaralı celsenin ... numaralı ara kararı ile tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir.
2. Müvekkil, açısından CMK Md.100’deki tutuklama nedenleri mevcut değildir. Tutuklama nedenleri;
- Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması,
- Şüpheli veya Sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunması,
- Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme hususunda kuvvetli şüphenin olması,
- Tanık, Mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunması hususunda kuvvetli şüphenin bulunması,
- CMK Md.100/3'te yer alan katalog suçların işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığının bulunmasıdır.
3. Müvekkil hakkında devam eden kovuşturma dosyasında Sanığın suç işlediğini gösterir herhangi bir delil yer almamakta olup, kuvvetli suç şüphesinin varlığından bahsetmekte mümkün değildir.
4. Müvekkil, soruşturma aşamasında kolluk kuvvetlerine herhangi bir zorluk çıkartmamış olup, kendi rızası ile ifade vermeye gelmiştir. Bu sebeple Müvekkilin kaçma şüphesinin olmadığı sabittir. Aynı zamanda Müvekkil sabit ikametgah sahibidir.
5. Müvekkil kovuşturmaya konu olayı tüm samimiyetiyle, kovuşturmayı saptırmayacak şekilde anlatmıştır. Ayrıca yürütülen kovuşturma kapsamında toplanacak herhangi bir delil de kalmamış