- Tasarrufun İptali, Tasarruf Konusu Malın Bedel Tazminatı Talebi
- İhtiyati Tedbir
- İhtiyati Haciz
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
TASARRUFUN İPTALİ DAVASI VE TASARRUF KONUSU MALIN ELDEN ÇIKARILMASI HALİNDE BEDEL TAZMİNATI TALEBİNE İLİŞKİN HUKUKİ DEĞERLENDİRME
GİRİŞ
Alacaklıların, borçluları tarafından alacaklarını tahsil etmelerini engellemek veya zorlaştırmak amacıyla malvarlıkları üzerinde gerçekleştirdikleri tasarruf işlemlerine karşı korunması, hukuk devletinin temel ilkelerinden biridir. Türk hukuk sisteminde bu koruma mekanizmalarından en önemlilerinden biri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda (İİK) düzenlenen tasarrufun iptali davasıdır. Bu dava, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak kastıyla veya belirli koşullar altında yaptığı bazı tasarruf işlemlerinin, davacı alacaklı bakımından hükümsüz sayılmasını ve alacağın tahsilini sağlamayı amaçlar. Ancak bazı durumlarda, iptale tabi tasarruf konusu mal, tasarruf işlemiyle devralan kişi tarafından iyi niyetli üçüncü kişilere devredilmiş olabilir. Bu gibi hallerde, malın aynen iadesi mümkün olmadığından, alacaklının hakkının korunması amacıyla kanun koyucu, alacaklıya bedel tazminatı talep etme imkanı tanımıştır. İşbu makalede, İİK hükümleri, ilgili diğer mevzuat, Yargıtay içtihatları ve doktrin görüşleri ışığında tasarrufun iptali davasının genel koşulları ve özellikle tasarruf konusu malın elden çıkarılması durumunda gündeme gelen bedel tazminatı talebi (Konu) incelenecektir.
1. TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ HUKUKİ DAYANAĞI VE AMACI
Tasarrufun iptali davası, temel olarak İİK'nın 277 ila 284. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Bu dava, cebri icra hukukuna özgü, alacaklıya alacağını tahsil etme yetkisi veren, nispi nitelikte bir dava türüdür. Davanın amacı, borçlunun malvarlığından çıkarmış olduğu belirli değerlerin, sadece davacı alacaklının alacağı ve ferileriyle sınırlı olmak üzere, sanki borçlunun malvarlığındaymış gibi kabul edilerek haczedilip sattırılmasına imkan tanımaktır. Dolayısıyla, iptal kararı tasarruf işlemini herkes için geçersiz kılmaz; yalnızca davacı alacaklıya, tasarruf konusu mal veya hak üzerinde cebri icra yetkisi verir.
Bu davanın açılabilmesi için, alacaklının borçlu aleyhine yaptığı icra takibinin kesinleşmiş olması ve bu takip sonucunda borcun tamamının veya bir kısmının tahsil edilemediğinin sabit olması, yani alacaklının elinde kural olarak geçici veya kesin aciz vesikası bulunması gerekmektedir (İİK m. 277). İşbu Dilekçe'de de icra takibine başlandığı (Madde II/2) ve aciz belgesinin dava şartı olduğu, ancak davanın her aşamasında sunulabileceği belirtilmiştir (Madde IV/2, Delil Listesi Madde 10).
2. TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ GENEL ŞARTLARI
İİK'da düzenlenen tasarrufun iptali davasının açılabilmesi için aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir:
a. Geçerli Bir Alacağın Varlığı: Davacının, borçludan olan alacağının hukuken geçerli ve genellikle tasarruf işleminden önce doğmuş olması aranır.
b. Kesinleşmiş Bir İcra Takibi ve Aciz Vesikası: Alacaklının borçlu hakkında başlattığı icra takibinin semeresiz kalması ve bu durumun İİK m. 105 veya m. 143 uyarınca düzenlenen bir aciz vesikası ile belgelendirilmesi zorunludur (İİK m. 277/1). Yargıtay uygulamasına göre, kesin aciz vesikası dava şartı olup, davanın her aşamasında, hatta Yargıtay'da temyiz veya karar düzeltme aşamasında dahi sunulabilir. Geçici aciz vesikası (haciz tutanağı) da dava açmak için yeterlidir. İşbu Dilekçe'de de bu hususa değinilmiştir (Madde IV/2).
c. İptale Tabi Bir Tasarrufun Bulunması: Borçlunun, alacaklısına zarar verme kastıyla veya İİK'da belirtilen diğer koşullar altında malvarlığında eksilmeye neden olan bir tasarruf işlemi yapmış olması gerekir (Madde II/3, IV/1). Bu tasarruflar İİK m. 278, 279 ve 280'de kategorize edilmiştir:
i. **İvazsız (Karşılıksız) Tasarruflar (İİK m. 278):** Bağışlamalar ve kanunda sayılan bazı yakın akrabalar arasındaki veya diğer ivazsız kazandırmalar, belirli süreler içinde yapılmışsa (hacizden veya iflas kararından önceki son 2 yıl gibi), borçlunun kastına bakılmaksızın iptale tabidir. İşbu Dilekçe'de belirtilen muvazaalı devir ve düşük bedel iddiası (Madde II/3, IV/1), bu madde kapsamında değerlendirilebilir.
ii. **Aciz Halinde Yapılan Tasarruflar (İİK m. 279):** Borçlunun borca batık olduğu veya haciz yoluyla takip edildiği bir dönemde yaptığı, kanunda sayılan bazı şüpheli işlemler (örneğin, mevcut bir borç için teminat vermek, normal olmayan ödeme vasıtalarıyla ödeme yapmak) iptal edilebilir.
iii. **Alacaklılara Zarar Verme Kastıyla Yapılan Tasarruflar (İİK m. 280):** Borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm tasarruflar, eğer tasarruf işleminin karşı tarafı (tasarrufu edinen kişi) borçlunun durumunu ve zarar verme kastını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa iptale tabidir. Kanun, bazı durumlarda bu bilme veya bilmesi gerekme halini karine olarak kabul eder (örneğin, borçlu ile işlem yapanın karı-koca, altsoy-üstsoy gibi yakın akraba olması). İşbu Dilekçe'deki muvazaa iddiası (Madde IV/1), sıklıkla bu madde kapsamında da ele alınır. Muvazaa (TBK m. 19), işlemin taraflarının üçüncü kişileri (özellikle alacaklıları) aldatmak amacıyla, gerçek iradelerine uymayan ve görünüşte bir hukuki işlem yapmalarıdır. Bu durumda işlemin kendisi zaten geçersizdir, ancak ispat kolaylığı ve özel sonuçları nedeniyle alacaklılar İİK m. 280 yoluna başvurabilirler.
d. Tasarrufun Alacaklıya Zarar Vermesi: Yapılan tasarruf işlemi nedeniyle borçlunun malvarlığının aktifinin azalarak alacaklının alacağını tahsil etme imkanının kalmaması veya zorlaşması gerekmektedir.
3. TASARRUF KONUSU MALIN ELDEN ÇIKARILMASI VE BEDEL TAZMİNATI TALEBİ (İİK m. 283/II)
Tasarrufun iptali davasının temel sonucu, tasarruf konusu malın davacı alacaklı yönünden borçlunun malvarlığındaymış gibi haczedilip sattırılmasıdır. Ancak, iptale tabi tasarrufla malı devralan üçüncü kişi (davalı), bu malı daha sonra iyiniyetli başka bir üçüncü kişiye devretmiş olabilir. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) iyiniyetin korunmasına ilişkin hükümleri (örneğin, taşınmazlarda TMK m. 1023) gereğince, malı iyiniyetle iktisap eden sonraki kişinin kazanımı genellikle korunur ve malın aynen iadesi mümkün olmaz.
İşte bu durumda, alacaklının mağduriyetini önlemek amacıyla İİK m. 283/II devreye girer. Bu hükme göre: "İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilir."
Bu hüküm uyarınca, bedel tazminatı talebinin koşulları şunlardır:
a. İptale Tabi Bir Tasarrufun Varlığı: Öncelikle İİK m. 278, 279 veya 280'e göre iptali gereken bir tasarruf işlemi bulunmalıdır.
b. Malın Davalı Üçüncü Kişi Tarafından Elden Çıkarılması: İptal davasının davalısı olan ve borçludan malı devralan üçüncü kişinin, bu malı kendi elinden çıkarmış (örneğin, satmış, bağışlamış) olması gerekir (Madde II/4).
c. Malın Aynen İadesinin Mümkün Olmaması: Genellikle bu durum, malı sonradan devralan kişinin TMK anlamında iyiniyetli olması nedeniyle ortaya çıkar. İyiniyetli kişinin kazanımı korunduğu için mal geri alınamaz.
d. Tazminat Sorumluluğu: Malı elden çıkaran ve iptal davasında davalı konumunda olan kötüniyetli (veya İİK m. 278-279 kapsamındaki durumlarda kusursuz sorumlu olan) üçüncü kişi, elden çıkardığı malın değeri oranında tazminat ödemekle yükümlü olur.
e. Tazminat Miktarı: Tazminat miktarı, elden çıkarılan malın, elden çıkarıldığı tarihteki değeri ile sınırlıdır. Ancak bu miktar, hiçbir durumda davacı alacaklının icra takibine konu alacağını ve ferilerini (faiz, masraf vb.) aşamaz. İşbu Dilekçe'de de talep edilen bedel tazminatının icra dosyasındaki alacak miktarı ile sınırlı olarak istendiği görülmektedir (Madde II/4, Talep Sonucu Madde 6). Malın değerinin tespiti için keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması talebi de yerindedir (Talep Sonucu Madde 5).
4. DAVANIN TARAFLARI VE YARGILAMA USULÜ
a. Davacı: Elinde (geçici veya kesin) aciz vesikası bulunan alacaklıdır (Madde II/1).
b. Davalı: İptali istenen tasarruftan yararlanan kişi veya kişiler ile hukuki halefleridir. Borçlu ile lehine tasarruf yapılan kişinin davada birlikte yer alması yaygın bir uygulamadır. Bedel tazminatı talebinde ise asıl sorumlu, malı borçludan devralıp elden çıkaran kişidir. Borçlunun da davada yer alması, davanın görülebilmesi için genellikle zorunludur. İşbu Dilekçe'de borçlu ve lehine tasarruf yapılan kişi davalı olarak gösterilmiştir (Davalı 1, Davalı 2).
c. Görevli ve Yetkili Mahkeme: Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi'dir (İİK m. 281). Yetkili mahkeme ise genel yetki kuralı gereğince davalının (genellikle borçlunun veya diğer davalıların) yerleşim yeri mahkemesidir (HMK m. 5, 6).
d. Hak Düşürücü Süre: İptal davası açma hakkı, iptale tabi tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren beş yıl geçmekle düşer (İİK m. 284). Bu süre, hak düşürücü süre olup mahkemece re'sen dikkate alınır.
e. İspat Yükü: Genel kural olarak ispat yükü davacı alacaklıdadır. Ancak İİK m. 278, 279 ve 280'deki bazı haller (özellikle karineler), ispat yükünün yer değiştirmesine neden olabilir. Davalı üçüncü kişi, iyiniyetli olduğunu veya ivazlı bir işlem yaptığını ispat etmek durumunda kalabilir. Davacı, iddialarını her türlü delille ispatlayabilir (tanık, bilirkişi, keşif, yemin, isticvap, belge vb.) (Delil Listesi).
5. İHTİYATİ TEDBİR VE İHTİYATİ HACİZ TALEPLERİ
Tasarrufun iptali davaları genellikle uzun sürebilmektedir. Bu süreçte davalının malvarlığını başka yollarla elden çıkarmasını veya dava konusu bedeli teminatsız bırakmasını önlemek amacıyla, davacı alacaklı ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz talep edebilir.
a. İhtiyati Tedbir (HMK m. 389 vd.): Özellikle dava konusu malın davalının elinde olduğu durumlarda, malın üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla talep edilebilir. Bedel tazminatı talebi söz konusu olduğunda ise, davalının diğer malvarlığı üzerine, ileride hükmedilecek tazminatın tahsilini güvence altına almak amacıyla ihtiyati tedbir istenebilir (Madde V, Talep Sonucu Madde 2).
b. İhtiyati Haciz (İİK m. 257 vd.): Tasarrufun iptali davası ile birlikte veya öncesinde, İİK m. 281/II uyarınca, alacaklı, mahkemeden davalının (iptale konu malı elinde bulunduran veya bedelini ödemekle yükümlü olan üçüncü kişinin) mallarına ihtiyati haciz konulmasını talep edebilir. Bu, doğrudan doğruya alacağın tahsilini güvence altına almaya yönelik daha güçlü bir tedbirdir (Madde VI, Talep Sonucu Madde 3). Mahkeme, genellikle bir teminat karşılığında bu tedbirlere karar verir.
6. DİLEKÇE KAPSAMINDA DEĞİNİLEBİLECEK İLAVE HUSUSLAR
İşbu Dilekçe'nin genel yapısı ve talepleri tasarrufun iptali ve bedel tazminatı davasının unsurlarını içermekle birlikte, dava sürecinde daha detaylı ele alınması faydalı olabilecek bazı noktalar şunlardır:
a. İptal Sebeplerinin Somutlaştırılması (Madde IV): Dilekçenin "Esasa İlişkin Detaylı Vakıalar ve Hukuki Açıklamalar" bölümünde (Madde IV), muvazaa ve düşük bedel iddiaları (Madde IV/1) hangi İİK maddesine (m. 278, 280 veya her ikisine birden) dayandırıldığı, bu madde veya maddelerin koşullarının (örneğin, tasarrufun yapıldığı tarih ile haciz/takip tarihi arasındaki süre, taraflar arasındaki ilişki, malın gerçek değeri ile satış bedeli arasındaki fark, borçlunun mali durumu ve kastı, davalının bu durumu bilip bilmediği/bilmesi gerektiği) somut olaydaki delillerle (tanık beyanları, ticari defterler, banka kayıtları, keşif, bilirkişi raporu vb.) nasıl ispatlanacağının daha ayrıntılı hukuki argümanlarla açıklanması, davanın temelini güçlendirecektir.
b. İyiniyetli Üçüncü Kişinin Durumu (Madde II/4, Talep Sonucu Madde 6): Bedel tazminatı talebinin temel dayanağı, malın iyiniyetli bir kişiye devredilmiş olmasıdır (İİK m. 283/II). Malın devredildiği son kişinin iyiniyetli olduğunun ve bu nedenle malın aynen iadesinin mümkün olmadığının kısaca belirtilmesi, bedel tazminatı talebinin hukuki zeminini pekiştirebilir. Bu durumun ispatı doğrudan davacıya ait olmasa da, talebin mantıksal altyapısını oluşturur.
SONUÇ
Tasarrufun iptali davası, alacaklıların, borçlularının mal kaçırma amaçlı işlemlerine karşı sahip oldukları önemli bir hukuki koruma yoludur. İptale konu malın, işlemi yapan davalı tarafından elden çıkarılarak iyiniyetli üçüncü kişilere devredilmesi durumunda ise, alacaklının hakkı İİK m. 283/II uyarınca bedel tazminatı talebine dönüşmektedir. Bu durumda alacaklı, iptal davasının koşullarını (geçerli alacak, aciz vesikası, iptale tabi tasarruf) ispatlamanın yanı sıra, malın davalı tarafından elden çıkarıldığını ve bu nedenle aynen iadenin mümkün olmadığını ortaya koyarak, elden çıkarılan malın değeri (kendi alacağı ile sınırlı olmak üzere) üzerinden tazminat talep edebilir. Davanın başarısı, iddiaların İİK'nın aradığı koşullara uygun olarak somut delillerle desteklenmesine ve hukuki argümanların mahkemeye etkin bir şekilde sunulmasına bağlıdır. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi geçici hukuki koruma tedbirleri de alacağın güvence altına alınması bakımından büyük önem taşımaktadır.
T.C.
...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DAVACI : TC:
Adresi:
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1. ... TC:
Adresi:
2. ... TC:
Adresi:
KONU : Tasarrufun iptali kaynaklı bedel tazminatı alacak talebidir.
DAVA DEĞERİ : İcra Takibi Aciz Belgesine göre ödenmemiş tutar olan ... TL'dir.
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA ESASA İLİŞKİN BİLGİ:
...
II. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan dava konusu olayların maddeler halindeki kısa özetidir:
1. Müvekkilim ... İcra Müdürlüğü'nün / Esas Sayılı dosyasında Davalının alacaklısıdır.
2. Alacağın tahsili amacıyla ... tarihinde davalı aleyhine icra takibine başlanmıştır.
3. Takip sonrasında davalı tarafından adına kayıtlı araç muvazaalı olarak ...'ya devredilmiştir.
4. Söz konusu taşınmaz _._.20_ tarihinde dava dışı 3. şahısa satılması sebebiyle bedel tazminatı talebimiz vardır.
5. ...
III. USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:
1. ...
2. ...
IV. ESASA İLİŞKİN DETAYLI VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Esasa ilişkin vakıaların ve hukuki iddialarımızın ayrıntılı açıklamalarıdır:
1. Borçlu muvazaalı olarak taşınmazı oldukça düşük bir bedel ile ...'ya devretmiştir.