- Tasarrufun İptali, Borçtan Kurtulmak Amaçlı Muvazaalı İcra Takibinin ve Haciz İşleminin İptali Talebi
- İhtiyati Tedbir
- İhtiyati Tedbir
- Adli Yardım
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
MUVAZAALI İCRA TAKİBİNİN VE BU TAKİP KAPSAMINDAKİ TASARRUFLARIN İPTALİ DAVALARINA İLİŞKİN HUKUKİ DEĞERLENDİRME
GİRİŞ
Alacaklıların, borçlular tarafından haklarını ihlal veya bertaraf etmek amacıyla gerçekleştirilen hukuki işlem ve eylemlere karşı korunması, hukuk devletinin temel ilkelerinden biridir. Türk hukuk sistemi, bu korumayı sağlamak amacıyla alacaklılara çeşitli hukuki yollar tanımıştır. Bu yollardan ikisi, borçlunun malvarlığını azaltmaya veya alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik eylemlerine karşı başvurulan tasarrufun iptali davası ile borçlu ve üçüncü kişinin anlaşarak sırf diğer alacaklıları zarara uğratmak amacıyla başlattığı muvazaalı icra takiplerinin iptali davalarıdır. İşbu makalede, özellikle muvazaalı icra takibinin iptali talebini ve bu takip sürecindeki haciz gibi işlemlerin iptalini konu alan bir dava dilekçesi (işbu Dilekçe) ekseninde, bu dava türlerinin hukuki temelleri, koşulları, ilgili mevzuat hükümleri ve yargılama sürecine ilişkin temel prensipler incelenecektir.
1. MUVAZAALI İCRA TAKİBİNİN İPTALİ DAVASI
Muvazaalı icra takibinin iptali davası, borçlunun, kendisiyle anlaşan ve gerçekte alacaklı olmayan veya alacağı iddia edilenden farklı olan bir üçüncü kişi lehine, diğer alacaklıların takip yapmasını ve alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla danışıklı olarak icra takibi başlatması veya başlatılmasına göz yumması halinde, zarar gören alacaklının bu takibin iptali için açtığı bir davadır.
a. Hukuki Dayanak: Bu dava türü, İcra ve İflas Kanunu'nda (İİK) tasarrufun iptali davaları gibi özel olarak düzenlenmemiş olmakla birlikte, hukukun temel ilkelerinden olan dürüstlük kuralı (Türk Medeni Kanunu md. 2) ve hakkın kötüye kullanılması yasağı ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 19. maddesinde düzenlenen genel muvazaa kuralına dayanmaktadır. TBK md. 19 uyarınca, tarafların gerçek iradelerine uymayan ve üçüncü kişileri aldatmak amacıyla yaptıkları işlemlere bağlanan hukuki sonuçlar geçersizdir. Muvazaalı icra takibi de, takip alacaklısı görünen kişi ile borçlu arasında, diğer alacaklıları zarara uğratma kastıyla yapılan ve görünürdeki takip işlemi arkasında gerçek bir alacak ilişkisi barındırmayan veya farklı bir ilişkiyi gizleyen danışıklı bir işlemdir. Yargıtay içtihatları ile bu dava türü kabul görmüş ve uygulama alanı bulmuştur.
b. Davanın Koşulları: Muvazaalı icra takibinin iptali davasının açılabilmesi için şu koşulların varlığı aranır:
i. Davacının Alacağının Varlığı: Davayı açan kişinin, muvazaalı takibin borçlusundan gerçek ve hukuken geçerli bir alacağının bulunması gerekir (Madde 3.1, Madde 3.2). Bu alacağın varlığı, dava şartı niteliğindedir (Madde IV.2).
ii. Muvazaalı İcra Takibinin Varlığı: Borçlu aleyhine, üçüncü bir kişi tarafından başlatılmış veya devam eden bir icra takibinin bulunması gereklidir (Madde 3.3, Madde IV.1).
iii. Muvazaa (Danışıklılık): Takip alacaklısı görünen kişi ile borçlu arasında, diğer alacaklıları zarara uğratmak amacıyla anlaşarak bu takibi başlattıklarına veya yürüttüklerine dair danışıklı bir iradenin (muvazaanın) varlığı şarttır. Muvazaanın ispatı genellikle zordur ve tanık beyanları, taraflar arasındaki ilişki, takibin yapıldığı zamanlama, borcun kaynağına ilişkin belgelerin yokluğu veya şüpheli niteliği gibi dolaylı delillerle (karinelerle) ispatlanmaya çalışılır (Madde IV.1).
iv. Zarar Verme Kastı: Muvazaalı işlemin, davacı alacaklının alacağını tahsil etmesini engellemek veya zorlaştırmak amacıyla yapılmış olması gerekir.
v. Nedensellik Bağı: Borçlunun muvazaalı takibe konu eylemleri ile davacının alacağını tahsil edememesi arasında bir neden-sonuç ilişkisi bulunmalıdır.
c. Aciz Belgesi Şartının Aranmaması: Tasarrufun iptali davalarından farklı olarak, muvazaalı icra takibinin iptali davalarında, davacının borçlu aleyhine aldığı bir aciz belgesi (İİK md. 105, 143) sunması genel olarak dava şartı olarak aranmaz (Madde IV.2). Davacının, borçludan alacaklı olduğunu ve muvazaalı takip nedeniyle alacağını tahsil edememe tehlikesi altında bulunduğunu ispatlaması yeterli görülmektedir (Madde IV.2). Bu husus, işbu Dilekçe'de de belirtilmiştir (Madde IV.2).
d. Davanın Sonuçları: Davanın kabulü halinde, muvazaalı olduğu tespit edilen icra takibi iptal edilir (Madde 19, Madde 21). Bu iptal kararı, takibin dayanağı olan (varsa) ödeme emri, hacizler ve diğer tüm takip işlemlerini geçersiz kılar. Bu durum, davacı alacaklının kendi alacağı için borçlunun mallarına haciz koyabilmesinin önünü açar.
2. TASARRUFUN İPTALİ DAVASI (İİK md. 277 vd.)
Her ne kadar işbu Dilekçe'nin ana konusu muvazaalı icra takibinin iptali olsa da, talepler arasında muvazaalı takipteki haciz işlemlerinin iptali (Madde 21) gibi tasarrufun iptali davasının sonuçlarına benzer istemler de bulunmaktadır. Bu nedenle, tasarrufun iptali davasının temel prensiplerine değinmek faydalı olacaktır.
a. Hukuki Dayanak ve Amaç: İİK'nın 277 ila 284. maddeleri arasında düzenlenen tasarrufun iptali davası, borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı belirli tasarruf işlemlerinin (bağışlama, şüpheli satışlar vb.) alacaklılar nezdinde geçersiz sayılmasını ve bu malların borçlunun malvarlığına geri dönmüş gibi kabul edilerek alacaklının alacağını tahsil etmesini sağlayan bir dava türüdür.
b. Genel Koşullar (İİK md. 277):
i. Aciz Belgesi: Davacının, borçlu aleyhine yaptığı takip sonucunda kesin veya geçici aciz belgesi almış olması kural olarak dava şartıdır. Muvazaalı takip iptali davasından temel farklarından biri budur.
ii. İptale Tabi Bir Tasarruf: Borçlunun, alacaklıya zarar verme kastıyla yaptığı ve İİK md. 278, 279 ve 280'de sayılan nitelikte bir tasarruf işleminin (örneğin ivazsız tasarruflar, borçlunun mali durumunun kötüleştiği dönemde yaptığı bazı işlemler, zarar verme kastıyla yapılan işlemler) bulunması gerekir.
iii. Tasarrufun Borcun Doğumundan Sonra Yapılması: Kural olarak, iptali istenen tasarrufun, davacının alacağının doğumundan sonra yapılmış olması gerekir.
iv. Zarar Verme Kastı: Borçlunun tasarrufu yaparken alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket etmiş olması aranır. İİK md. 278, 279 ve 280'deki durumlar için bu kastın varlığına ilişkin karineler öngörülmüştür.
c. Muvazaalı Takipteki İşlemlerin İptali: Muvazaalı bir icra takibi çerçevesinde yapılan hacizler veya borçlunun bu takip dosyasına yaptığı ödemeler de, eğer İİK md. 277 vd. koşulları (özellikle aciz belgesi ve zarar verme kastı) mevcutsa, tasarrufun iptali davasına konu edilebilir. İşbu Dilekçe'deki alternatif talep olan haciz işlemlerinin iptali talebi (Madde 21), bu bağlamda değerlendirilebilir.
3. İHTİYATİ TEDBİR VE İHTİYATİ HACİZ TALEPLERİ
Davanın etkinliğini sağlamak ve dava sonuna kadar hak kaybını önlemek amacıyla geçici hukuki koruma tedbirlerine başvurulması mümkündür.
a. İhtiyati Tedbir (HMK md. 389 vd.): Davanın sonucunu beklerken ortaya çıkabilecek sakıncaları önlemek amacıyla başvurulan bir yoldur. İşbu Dilekçe'de talep edildiği üzere (Madde V, Madde 19, Madde 20), muvazaalı olduğu iddia edilen icra takip dosyasına yapılacak ödemelerin durdurulması veya borçlunun belirli malları üzerinde tasarrufunun engellenmesi gibi tedbirler istenebilir. Bunun için, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı veya imkânsız hâle geleceği ya da gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi gibi HMK md. 389'da belirtilen şartların varlığı gerekir. Mahkeme, genellikle bir teminat karşılığında (veya duruma göre teminatsız olarak) ihtiyati tedbire karar verebilir (Madde 19).
b. İhtiyati Haciz (İİK md. 257 vd.): Para alacaklarına ilişkin davalarda, alacağın tahsilini güvence altına almak amacıyla başvurulan bir geçici hukuki korumadır. Davacının, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para alacağı varsa ve İİK md. 257'deki şartlardan biri (örneğin borçlunun yerleşim yerinin belli olmaması, mallarını gizlemeye veya kaçırmaya hazırlanması - Madde VI.1) mevcutsa, borçlunun malları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep edebilir (Madde VI, Madde 13). İşbu Dilekçe'de hem genel olarak borçlunun malvarlığı üzerine (Madde 13) hem de muvazaalı takip dosyasına girecek tahsilatlar üzerine ihtiyati haciz talep edilmektedir (Madde 1, Madde 20). İİK md. 281/2, tasarrufun iptali davası açılması halinde, davacının talebi üzerine mahkemenin iptale tabi mallar hakkında ihtiyati haciz kararı verebileceğini düzenler; bu hüküm kıyasen muvazaalı takip iptali davalarında da uygulama alanı bulabilir (Madde 1). İhtiyati haciz kararı genellikle teminat karşılığında verilir (İİK md. 259) (Madde 20).
4. ADLİ YARDIM TALEBİ (HMK md. 334 vd.)
Yargılama harç ve giderlerini karşılayacak mali gücü bulunmayan kişilerin, hak arama özgürlüklerini etkin bir şekilde kullanabilmeleri için adli yardım kurumuna başvurmaları mümkündür.
a. Koşulları: HMK md. 334 uyarınca, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin yargılama giderlerini ödeyemeyecek durumda olan ve talebinde açıkça haklı olduğu anlaşılan kişiler adli yardımdan yararlanabilir. Davacının mali durumunu gösteren belgelerle (fakirlik belgesi, gelir durumunu gösterir belgeler vb.) bu durumu ispatlaması gerekir (Madde VII.1, Madde 15).
b. Kapsamı: Adli yardım kararı, başvurulan dava için gerekli olan harç, avans ve diğer giderlerden geçici olarak muafiyet sağlar (Madde 16, Madde 17). Yargılama sonunda haksız çıkan taraftan bu giderler tahsil edilir. Gerekli görülmesi halinde barodan bir avukatın görevlendirilmesi de talep edilebilir. İşbu Dilekçe'de bu talep de yer almaktadır (Madde VII, Madde 18).
5. DAVA UNSURLARI VE İSPAT YÜKÜ
Muvazaalı icra takibinin iptali davalarında en kritik nokta, takibin danışıklı olduğunun, yani muvazaanın ispatıdır.
a. İspat Yükü: Muvazaa iddiasını ileri süren davacı alacaklı, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
b. Deliller: Muvazaa, genellikle taraflar arasındaki gizli bir anlaşmaya dayandığından, doğrudan delillerle ispatı zordur. Bu nedenle, Yargıtay kararlarında da kabul edildiği üzere, muvazaa olgusunun varlığına işaret eden karinelerden yararlanılır. Bu karineler şunlar olabilir:
i. Borçlu ile takip alacaklısı arasındaki akrabalık, yakınlık veya ticari ilişki.
ii. Takibe konu borcun kaynağının belirsiz veya şüpheli olması.
iii. Takibin, davacı alacaklının kendi takibini başlattığı veya başlatmak üzere olduğu bir döneme denk gelmesi (Madde 3.3, Madde IV.1).
iv. Borçlunun takipteki itirazsızlığı veya kolaylaştırıcı tavırları.
v. Takip konusu alacağın miktarının borçlunun malvarlığına oranla durumu.
Davacı, bu tür karineleri ortaya koyarak muvazaa iddiasını güçlendirmelidir. İşbu Dilekçe'de delil olarak tanık (Madde 24), bilirkişi (Madde 26), keşif (Madde 26), yemin (Madde 26), uzman görüşü (Madde 26), isticvap (Madde 26) ve özellikle tarafların icra takip dosyalarının (Madde 26) celbi talep edilmektedir. Özellikle icra dosyalarının incelenmesi, muvazaa iddiasının temel dayanaklarını oluşturacaktır.
6. TALEP SONUCU VE ALTERNATİF TALEPLER
Dava dilekçesinin talep sonucu kısmı, mahkemeden ne istendiğini açık ve net bir şekilde ortaya koymalıdır.
a. Asli Talep: İşbu Dilekçe'de asli talep, muvazaalı olduğu iddia edilen ... İcra Müdürlüğü'nün .../... Esas sayılı icra takibinin iptalidir (Madde 1, Madde 21).
b. Fer'i Talepler: İhtiyati tedbir (Madde 19), ihtiyati haciz (Madde 13, Madde 20), adli yardım (Madde 18) ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesi (Madde 11, Madde 12) gibi talepler, asıl talebe bağlı fer'i nitelikteki taleplerdir.
c. Alternatif (Terditli) Talepler: Mahkemenin asli talebi kabul etmemesi ihtimaline binaen sunulan taleplerdir. İşbu Dilekçe'de, takibin tamamen iptal edilmemesi durumunda, takip içerisindeki haciz işlemlerinin (maaş haczi, taşınır/taşınmaz hacizleri vb.) tasarrufun iptali mantığıyla iptali (Madde 21) veya davacıya muvazaalı takip dosyasındaki mallar üzerinde haciz koyma ve satış isteme yetkisi verilmesi (Madde 22) gibi alternatif talepler bulunmaktadır. Bu tür alternatif taleplerin hukuki dayanaklarının (örneğin İİK md. 283/1'in kıyasen uygulanması) ve koşullarının da dilekçenin açıklamalar kısmında izah edilmesi yerinde olur.
SONUÇ
Muvazaalı icra takibinin iptali davası, alacaklıların haklarını korumaya yönelik önemli bir hukuki yoldur. Bu dava, İİK'da düzenlenen tasarrufun iptali davasından farklı olarak, aciz belgesi şartı aranmaksızın, TBK'nın genel muvazaa hükümlerine dayanılarak açılabilmektedir. Davanın başarısı, büyük ölçüde borçlu ile takip alacaklısı arasındaki danışıklı anlaşmanın (muvazaanın) ve alacaklıya zarar verme kastının ispatına bağlıdır. Davanın seyri sırasında hak kayıplarını önlemek için ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz gibi geçici hukuki koruma yollarına başvurulması, davanın mali yükünü karşılayamayanlar için ise adli yardım talep edilmesi mümkündür. İşbu Dilekçe'de de görüldüğü üzere, davanın ve taleplerin hukuki dayanaklarının, vakıaların ve delillerin açık ve eksiksiz bir şekilde mahkemeye sunulması, davanın selameti açısından büyük önem taşımaktadır.
T.C.
...
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DAVACI : TC:
Adresi:
VEKİLİ : Av.
DAVALI : 1. ... TC:
Adresi:
2. ... TC:
Adresi:
KONU : Muvazaalı icra takibinin iptali, İİK 281/2 gereği takipteki tahsilatlara ihtiyati haciz, borçlunun maaşına haciz koyma yetkisi verilmesi talepleridir.
DAVA DEĞERİ : Takip dosyası kapak hesabı olan ... TL'dir.
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA ESASA İLİŞKİN BİLGİ:
...
II. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan dava konusu olayların maddeler halindeki kısa özetidir:
1. Müvekkil Davalının alacaklısıdır.
2. Alacağın tahsili amacıyla ... tarihinde Davalı aleyhine icra takibine başlanmıştır.
3. Takip sonrasında borçlu aleyhine ödemeden kurtarmak için ... Nolu Davalı ... tarafından muvazaalı olarak takip başlatılmıştır.
4. ...
III. USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:
1. ...
2. ...
IV. ESASA İLİŞKİN DETAYLI VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Esasa ilişkin vakıaların ve hukuki iddialarımızın ayrıntılı açıklamalarıdır:
1. Borçlu aleyhine takipten sonra ... tarafından borçtan kurtarmak amacıyla muvazaalı olarak takip başlatılmıştır.
2. Muvazaa nedenine dayalı iptal davaları ile IIK. 277 vd. dayalı iptal davaları aynı amaca yönelik olsa da muvazaalı icra takibinin iptali davalarında aciz belgesi dava şartı olarak öngörülmemiştir. Müvekkilin borçlu yönünden alacağının varlığı dava açmak için yeterli görülmüştür.
3. ...
V. İHTİYATİ TEDBİR TALEBİMİZ HAKKINDA AÇIKLAMALAR:
1. Dava sonuçlanana kadar, hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından veya imkansız hale geleceğinden, hakkın derhal korunmasında zorunluluk bulunması sebebiyle davalı taraf dinle