- Muvazaalı Boşanma İddiasıyla Ölüm Aylığının Kesilmesi İşleminin İptali Talebi
- Adli Yardım
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
MUVAZAALI BOŞANMA İDDİASIYLA ÖLÜM AYLIĞININ KESİLMESİ İŞLEMİNİN İPTALİ DAVALARI: HUKUKİ ÇERÇEVE VE UYGULAMA
Sosyal güvenlik hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmış temel insan haklarından biridir. Bu hak kapsamında, sigortalının vefatı halinde geride kalan hak sahiplerine belirli koşullar altında ölüm aylığı bağlanması, sosyal devlet ilkesinin önemli bir gereğidir. Ancak, bazı durumlarda hak sahiplerinin, yasal düzenlemelerin amacına aykırı olarak, sırf ölüm aylığı alabilmek amacıyla boşanma yoluna gittiği iddiaları gündeme gelebilmektedir. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), bu tür durumları "muvazaalı boşanma" olarak değerlendirmekte ve bağlanan ölüm aylıklarını keserek, yersiz ödenen tutarları geri talep edebilmektedir. İşte bu noktada, SGK işleminin hukuka aykırılığı iddiasıyla açılan iptal davaları önem kazanmaktadır. İşbu makalede, söz konusu davaların hukuki temelleri, ispat külfeti, delil değerlendirmesi ve yargılama süreci, ilgili mevzuat ve yargı kararları çerçevesinde ele alınacaktır. İşbu Dilekçe'de ileri sürülen hususlar da bu genel çerçeve içinde değerlendirilecektir.
1. YASAL MEVZUAT
Muvazaalı boşanma iddiasıyla ölüm aylığının kesilmesi ve buna karşı açılacak iptal davalarına ilişkin temel yasal dayanaklar şunlardır:
a. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSSK):
* Madde 32: Ölüm sigortasından aylık bağlanması koşullarını düzenler.
* Madde 34: Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması esaslarını belirler. Eş, çocuklar ve ana/baba için aranan şartları içerir.
* Madde 35: Ölüm aylığı alma şartlarını detaylandırır.
* Madde 56 (İlgili Fıkra): Bu madde, konunun özünü oluşturan düzenlemeyi içerir. Özellikle maddenin ikinci fıkrasında yer alan, "...eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır." hükmü, SGK'nın muvazaa iddiasıyla aylık kesme işleminin yasal temelini oluşturmaktadır.
* Madde 96: Yersiz ödemelerin geri alınmasına ilişkin usul ve esasları düzenler.
b. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK):
* Boşanma sebepleri ve boşanmanın sonuçları TMK'da düzenlenmiştir. Ancak SGK'nın muvazaa iddiası, Aile Mahkemesi'nce verilen boşanma kararının geçerliliğini değil, boşanmanın amacını ve boşanma sonrasındaki fiili durumu hedef alır.
* Madde 6: Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her birinin, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğunu belirtir (İspat Yükü).
c. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK):
* Madde 190: İspat yükünü düzenler ve TMK Madde 6'ya paralel olarak, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafın ispat yükü altında olduğunu belirtir. (İşbu Dilekçe, Madde IV/1)
* Delillerin sunulması, değerlendirilmesi ve diğer yargılama usullerine ilişkin hükümler bu davalarda uygulama alanı bulur.
d. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu: Sosyal Güvenlik Kurumu ile sigortalılar veya hak sahipleri arasındaki bu tür uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin İş Mahkemeleri olduğunu düzenler.
2. SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU BAĞLAMINDA MUVAZAALI BOŞANMA
Muvazaa, genel hukuk teorisinde tarafların üçüncü kişileri aldatmak amacıyla, gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ifade etmeyen bir görünüş yaratmak konusunda anlaşmalarıdır. Sosyal güvenlik hukuku bağlamında muvazaalı boşanma ise, eşlerin gerçekte evlilik birliğini sona erdirme iradeleri olmaksızın, sırf hak sahibi olmayan eşin (genellikle kadının) vefat eden sigortalı ana veya babasından ölüm aylığı almasını sağlamak amacıyla anlaşmalı olarak boşanmaları ve boşanmaya rağmen evlilik birliğini fiilen devam ettirmeleri anlamına gelir.
Burada kritik nokta, boşanma kararının kendisinin değil, boşanmaya rağmen "fiilen birlikte yaşama" olgusunun varlığıdır. SGK, 5510 sayılı Kanun'un 56. maddesine dayanarak, boşanmış olmasına rağmen eski eşiyle fiilen birlikte yaşamaya devam ettiği tespit edilen kişilerin ölüm aylığını kesmektedir. Bu tespit, boşanmanın ölüm aylığı almak amacıyla yapıldığına dair bir karine teşkil eder.
3. ÖLÜM AYLIĞI BAĞLANMASININ KOŞULLARI VE KESİLME NEDENİ
Ölüm aylığı bağlanabilmesi için SSGSSK'da belirtilen sigortalılık süresi, prim ödeme gün sayısı gibi genel şartların yanı sıra, hak sahibi eş açısından temel koşul, sigortalının ölüm tarihinde onunla yasal evlilik bağı içinde bulunmaktır. Dul eş, yeniden evlenmediği sürece bu aylığı almaya devam eder.
Boşanmış eş ise, kural olarak eski eşinden dolayı ölüm aylığı alamaz. Ancak, vefat eden sigortalı kendi ana veya babası ise ve boşanmış olması nedeniyle SSGSSK'daki diğer şartları (gelir durumu, çalışmama vb.) taşıyorsa, yetim sıfatıyla ölüm aylığına hak kazanabilir (İşbu Dilekçe, Madde II/3). İşte muvazaa iddiası genellikle bu durumda ortaya çıkar. Kişi, evli olduğu için vefat eden ana/babasından aylık alamayacakken, boşanarak bu hakkı elde etmeye çalışmaktadır.
5510 sayılı Kanun'un 56. maddesi, sadece yeniden evlenmeyi değil, "boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşamayı" da aylığın kesilme sebebi olarak düzenleyerek, kanuna karşı hile yoluyla hak elde edilmesini engellemeyi amaçlamıştır.
4. İSPAT YÜKÜ
Bu tür davalarda ispat yükünün kimde olduğu, davanın seyri açısından hayati öneme sahiptir.
a. SGK'nın İspat Yükü: HMK Madde 190 ve TMK Madde 6 uyarınca, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Ölüm aylığını "muvazaalı boşanma" ve "fiilen birlikte yaşama" iddiasıyla kesen ve yersiz ödeme talebinde bulunan taraf SGK olduğundan, boşanmanın muvazaalı olduğunu ve daha da önemlisi, boşanmış eşlerin fiilen birlikte yaşadıklarını somut ve inandırıcı delillerle ispatlama yükümlülüğü SGK'ya aittir. (İşbu Dilekçe, Madde IV/1). Kurumun varsayım veya soyut şüphe üzerine işlem tesis etmesi hukuka aykırıdır.
b. Davacının Durumu: Davacı (aylığı kesilen hak sahibi), SGK'nın iddialarının aksini, yani boşanmanın gerçek bir iradeye dayandığını ve boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşamadığını gösteren delilleri mahkemeye sunmalıdır. Ancak bu durum, ispat yükünün davacıya geçtiği anlamına gelmez. Davacı, SGK'nın sunduğu delillerin yetersizliğini, çürüklüğünü ve fiili durumun iddia edildiği gibi olmadığını ortaya koymaya çalışır.
5. DELİLLER VE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
"Fiilen birlikte yaşama" olgusunun ispatı, soyut bir kavram olması nedeniyle hassas ve kapsamlı bir araştırma gerektirir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatları ve SGK'nın kendi denetim yönetmelikleri uyarınca, bu olgunun varlığının kabul edilebilmesi için şu tür delillerin toplanması ve birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir (İşbu Dilekçe, Madde IV/5):
a. SGK Denetçi Raporları: Kurum denetçileri tarafından yapılan sosyal inceleme ve tespitleri içeren raporlar önemli bir delildir. Ancak bu raporların hangi somut verilere (tanık beyanları, belge incelemeleri vb.) dayandığı, objektif olup olmadığı mahkemece denetlenir.
b. Tarafların İkametgah Kayıtları: MERNİS kayıtları, muhtarlıktan alınacak ikametgah belgeleri incelenir. Tarafların aynı adreste mi yoksa farklı adreslerde mi kayıtlı oldukları araştırılır. Farklı adreslerde kayıtlı olmaları tek başına yeterli olmasa da önemli bir karinedir (İşbu Dilekçe, Madde IV/6, Delil Listesi 9, 11).
c. Tanık Beyanları: Tarafların komşuları, yakınları, yaşadıkları yerin muhtar ve azaları gibi kişilerin beyanları alınır. Tanıkların görgüye dayalı bilgileri, tarafların birlikte yaşayıp yaşamadıkları, hayatlarını nasıl idame ettirdikleri konusunda aydınlatıcı olabilir (İşbu Dilekçe, Delil Listesi 1). Ancak tanık beyanları subjektif olabileceğinden, diğer delillerle desteklenmelidir.
d. Kolluk Araştırması: Mahkeme veya SGK talebiyle, tarafların beyan ettikleri veya tespit edilen adreslerinde Emniyet veya Jandarma tarafından çevre araştırması yapılması istenebilir. Bu araştırma, fiili yaşam durumunu objektif olarak ortaya koymada etkili olabilir (İşbu Dilekçe, Madde IV/5, Delil Listesi 13).
e. Abonelik Sözleşmeleri ve Faturalar: Elektrik, su, doğalgaz, telefon, internet gibi aboneliklerin kimin adına, hangi adreste kayıtlı olduğu ve faturaların kim tarafından ödendiği gibi hususlar, ayrı yaşam olgusunu destekleyebilir veya çürütebilir (İşbu Dilekçe, Delil Listesi 14).
f. Seçmen Kayıtları: Tarafların hangi adreste oy kullandıklarına dair Yüksek Seçim Kurulu kayıtları da bir delil olarak değerlendirilebilir (İşbu Dilekçe, Madde IV/6).
g. Banka Kayıtları: Ortak hesapların varlığı, düzenli para transferleri gibi finansal hareketler, birlikte yaşamanın ekonomik boyutunu gösterebilir.
h. Nüfus Kayıt Örnekleri: Medeni hal ve adres değişikliklerini gösterir (İşbu Dilekçe, Delil Listesi 9).
i. Boşanma İlamı ve Gerekçesi: Boşanma kararının hangi sebeplere dayandığı, çekişmeli mi anlaşmalı mı olduğu gibi hususlar da dolaylı olarak değerlendirilebilir (İşbu Dilekçe, Delil Listesi 10).
Yargıtay kararlarında vurgulandığı üzere, "fiilen birlikte yaşama" olgusunun kabulü için, belirtilen delillerin bir bütün olarak değerlendirilmesi, tarafların sosyal ve ekonomik hayatlarını ortak bir çatı altında birleştirdikleri, evlilik birliğinin gerektirdiği sorumluluk ve hakları paylaştıkları yönünde güçlü ve somut bir kanaatin oluşması gerekir. Sadece zaman zaman görüşmek, bayramlarda bir araya gelmek veya çocuklarla ilgili konularda iletişim kurmak "fiilen birlikte yaşama" olarak kabul edilemez.
6. DAVA SÜRECİ VE TALEPLER
a. Görevli ve Yetkili Mahkeme: Bu tür davalarda görevli mahkeme İş Mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise genellikle davalı SGK şubesinin bulunduğu yer veya davacının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesidir.
b. Dava Dilekçesi ve Talepler: Dava, SGK işleminin (aylık kesme ve borç tahakkuku) iptali istemiyle açılır. İşbu Dilekçe'de olduğu gibi, dilekçede aşağıdaki taleplere yer verilmesi olağandır:
* İhtiyati Tedbir: Davanın sonucu beklenmeksizin, kesilen aylığın dava süresince tedbiren yeniden bağlanması talep edilebilir. Bu talep, davacının geçimini idame ettirebilmesi açısından önemlidir (Talep Sonucu, Madde 4).
* İşlemin İptali: Aylığın kesilmesine ve borç çıkarılmasına dair SGK işleminin hukuka aykırı olduğu tespitiyle iptali ana taleptir (Talep Sonucu, Madde 5).
* Borçlu Olmadığının Tespiti: SGK tarafından talep edilen yersiz ödeme borcunun bulunmadığının tespiti istenir (Talep Sonucu, Madde 6).
* Alacak Talebi: Kesilen aylıkların, kesildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte SGK'dan tahsili talep edilir (Talep Sonucu, Madde 7, 31).
* Adli Yardım: Davacının yargılama giderlerini karşılama gücü yoksa, adli yardım talebinde bulunulabilir (Talep Sonucu, Madde 2; Açıklamalar, Madde V).
c. Yargılama Usulü: İş Mahkemeleri Kanunu ve HMK'daki basit yargılama usulü hükümleri uygulanır. Mahkeme, tarafların delillerini toplar, tanıkları dinler, bilirkişi incelemesi veya keşif yapılmasına karar verebilir ve SGK'dan ilgili tüm işlem dosyasını (denetim raporları, yazışmalar vb.) celbeder (İşbu Dilekçe, Delil Listesi 16).
7. DİKKATE ALINMASI GEREKEN HUSUSLAR
Muvazaalı boşanma iddiasına dayalı iptal davalarında başarıya ulaşmak için bazı noktalara özellikle dikkat edilmelidir:
a. Somut Vakıaların Detaylandırılması: Dava dilekçesinde (İşbu Dilekçe, Madde IV), boşanmanın gerçek nedenleri (varsa ve mahremiyeti ihlal etmeyecekse) ve boşanma sonrası ayrı yaşamın nasıl sürdürüldüğüne dair somut olgular detaylı bir şekilde anlatılmalıdır. Örneğin, ayrı evlerde yaşandığı, faturaların ayrı ödendiği, sosyal hayatların ayrı olduğu, ortak bir ekonomik birlikteliğin bulunmadığı gibi hususlar açıkça belirtilmelidir. Eski eş ile görüşülüyorsa, bunun hangi sınırlar dahilinde (örneğin çocuklar için) olduğu açıklanmalıdır.
b. Delillerin Güçlendirilmesi: Tanık listesi oluşturulurken, tarafların ayrı yaşadığına dair doğrudan görgü sahibi olabilecek kişilere (örneğin farklı apartmanlardaki komşular, farklı mahalle muhtarları) öncelik verilmelidir. Resmi kayıtlar (MERNİS, faturalar, seçmen kaydı vb.) eksiksiz olarak talep edilmeli ve sunulmalıdır.
c. SGK Raporuna Karşı Argüman Geliştirme: SGK'nın denetim raporu dosyaya girdiğinde, rapordaki tespitlerin hangi delillere dayandığı dikkatle incelenmeli, dayanaksız veya hatalı tespitlere karşı somut itirazlar ve karşı deliller sunulmalıdır. SGK denetçisinin veya kurumun eksik araştırma yaptığı (örneğin, muhtara veya komşulara hiç sormadığı – İşbu Dilekçe, Madde IV/6) iddiası da önemli bir argüman olabilir.
SONUÇ
Ölüm aylığı, sosyal güvenlik sisteminin hak sahiplerine sağladığı önemli bir güvencedir. Ancak bu hakkın kötüye kullanılmasını önlemek amacıyla 5510 sayılı Kanun'da yer alan "boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşama" hali, aylığın kesilmesi için bir sebep olarak düzenlenmiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun bu maddeye dayanarak yaptığı işlemlerin hukuka uygun kabul edilebilmesi için, "fiilen birlikte yaşama" olgusunu somut, yeterli ve inandırıcı delillerle ispatlaması zorunludur. Varsayımlara veya yetersiz araştırmalara dayalı işlemler, yargı denetiminde iptal edilmektedir. Hak sahiplerinin açacağı iptal davalarında, SGK'nın ispat yükünü yerine getiremediğini ve boşanma sonrası ayrı bir yaşam sürdürüldüğünü gösteren delillerin mahkemeye sunulması, davanın lehe sonuçlanması açısından kritik öneme sahiptir. Yargı mercileri, sosyal devlet ilkesi ile kanunun kötüye kullanılmasını önleme amacı arasında adil bir denge kurarak, her somut olayın özelliklerine göre karar vermektedir.
T.C.
...
İŞ MAHKEMESİNE
DAVACI : TC:
Adresi:
VEKİLİ : Av.
DAVALI : Sosyal Güvenlik Kurumu ... İl Müdürlüğü
Adresi:
KONU : Ölüm aylığının kesilmesi işleminin iptali ve alacak talebidir.
DAVA DEĞERİ : ... TL'dir.
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA ESASA İLİŞKİN BİLGİ:
Müvekkilim, eşinden ... Aile Mahkemesinin / Esas, / Karar sayılı ilamı ile _._.20_ tarihinde boşanmıştır.
II. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan dava konusu olayların maddeler halindeki kısa özetidir:
1. Müvekkilimin ...'sı _._.20_ tarihinde vefat etmiştir.
2. ... vefatının ardından ... yıl sonra Müvekkilim eşinden ... sebebiyle _._.20_ tarihinde boşanmıştır.
3. Müvekkil, eşinden boşandıktan sonra ...'sından _._.20_ tarihinde ... kapsamında ... tahsis ... Sicil No ile yetim maaşı bağlanmıştır.
4. Müvekkilim bu zamana kadar muristen gelen yasal hakkı olan maaşları düzenli olarak almış ancak _._.20_ tarihinde muvazaalı boşandığı gerekçesiyle kesilmiştir. Davalı kurum aynı zamandan Müvekkilimin almış olduğu maaşı geriye dönük olarak ... TL tahsil işlemi talep edilmiştir.
5. Müvekkilim, eşinde muvazaalı olarak boşanmamış olup, Davalı kurumun işleminin iptali, tedbiren kesilmiş olan aylığın tekrar bağlanması, müvekkilime tahakkuk ettirilen borcun haksız ve hukuka aykırı olduğunun tespiti ile ödenen ölüm aylığın yeniden bağlanması gerekmektedir.
6. ...
7. Adli yardım talebimiz vardır.
III. USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:
1. ...
2. ...
IV. ESASA İLİŞKİN VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Esasa ilişkin vakıaların ve hukuki iddialarımızın ayrıntılı açıklamalarıdır:
1. Davalı Kurumun iddialarının aksine Müvekkilim eşinden muvazaalı olarak boşanmamıştır. Müvekkilimin eski eşinden muvazaalı olarak boşandığı tamamen Davalı kurumun iddiası olup bu konuda ispat yükü de Davalıdadır. (İspat yükü HMK’nun 190. maddesinde Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesine paralel şekilde düzenlenmiş olup, "iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan lehine hak elde eden taraf" ispatla yükümlüdür.)
2. Müvekkilim boşandıktan sonra da eski eşi ile fiili bir birliktelik yaşamamıştır. Kaldı ki boşandığı eşinin Müvekkile yaşattığı mağduriyetler, gerek maddi gerekse manevi sorunlar Müvekkilin eski eşle tekrar aynı çatı altında yaşamasını mümkün kılmamaktadır.
3. Müvekkilin fiili birliktelik yaşadığı iddiası Davalı Kurum tarafından delillendirilememiş olup, delillendirilmesi de mümkün değildir.
4. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
5. Bu tür işlemlerin yapılmadan önce;
-Davalı Kurum yöntemince araştırma yapılmalı,
-İddia edilen hususa ilişkin tüm kanıtlar toplanmalı,
-Bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı,
-Davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli,
-İlgili Nüfus Müdürlüklerinden sağlanan nüfus kayıt örnekleri ile yerleşim yeri ve diğer adres belgelerinden yararlanılmalı,
-Adres değişiklik ve nakillerine ilişkin bilgilere ulaşılmalı, özellikle ilgili Nüfus Müdürlüğü’nden adres hareketleri, tarihleriyle birlikte istenilmeli,
-İlgililerin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiği saptanmalı,
-Seçmen bilgi kayıtları getirtilmeli,