- Mirasın Paylaştırılması Taksimi Talebi
- İhtiyati Tedbir
- Adli Yardım
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
MİRASIN PAYLAŞTIRILMASI (TAKSİM) DAVASI: HUKUKİ ESASLAR VE UYGULAMA
GİRİŞ
Miras bırakanın ölümü ile birlikte, yasal veya atanmış mirasçılar arasında terekedeki hak ve borçları kapsayan bir miras ortaklığı meydana gelir. Bu ortaklık, Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca elbirliği mülkiyeti (iştirak halinde mülkiyet) esasına dayanır (TMK m. 640/1). Mirasçılar, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf etmek zorunda olup, kural olarak tek başlarına tasarruf yetkisine sahip değildirler. Miras ortaklığının sona erdirilmesi ve terekedeki malvarlığı değerlerinin mirasçılar arasında payları oranında fiilen bölüşülmesi ise "paylaşma" (taksim) ile mümkün olur. Paylaşma, mirasçıların tamamının katılımıyla yapılacak bir sözleşme ile (anlaşmalı paylaşma) veya bu mümkün olmadığında, mirasçılardan birinin talebi üzerine mahkeme kararıyla (yargısal paylaşma) gerçekleştirilebilir. İşbu hukuki inceleme, yargısal paylaşma yolunun işletilmesi amacıyla açılan mirasın paylaştırılması (taksim) davasının hukuki temellerini, koşullarını, usulünü ve ilgili diğer önemli hususları doktrin ve mevzuat ışığında ele almaktadır.
MİRASIN PAYLAŞILMASI KAVRAMI VE HUKUKİ DAYANAĞI
Mirasın paylaşılması, miras bırakanın ölümüyle mirasçılara intikal eden terekenin (malvarlığının), mirasçılar arasındaki elbirliği mülkiyetine son verilerek ferdi mülkiyete veya paylı mülkiyete dönüştürülmesi işlemidir. Mirasçılar, kural olarak, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilirler (TMK m. 642/1). Bu hak, mirasçılık sıfatına bağlı, devredilemez ve şahsa sıkı sıkıya bağlı olmayan, ancak miras payının devri ile birlikte yeni malike geçen bir haktır. Paylaşma talebi, herhangi bir süreye tabi değildir; miras ortaklığı devam ettiği müddetçe ileri sürülebilir. Ancak, TMK m. 671'de belirtildiği üzere, mirasın açılmasından paylaşmaya kadar geçen dönemdeki zamanaşımı süreleri tereke alacak ve borçları bakımından dikkate alınmalıdır.
Paylaşmanın temel hukuki dayanağı, TMK'nın "Miras Ortaklığı" ve "Mirasın Paylaşılması" başlıklı bölümlerinde (TMK m. 640-682) yer alan hükümlerdir. Bu hükümler, paylaşma talebini, paylaşma sözleşmesini, paylaşma usulünü, denkleştirmeyi ve paylaşmanın sonuçlarını düzenlemektedir.
PAYLAŞMA (TAKSİM) DAVASININ HUKUKİ NİTELİĞİ VE AMACI
Mirasçılar arasında terekenin paylaşılması konusunda bir anlaşma sağlanamadığı takdirde, her bir mirasçının Sulh Hukuk Mahkemesi'ne başvurarak mirasın yargısal yolla paylaştırılmasını talep etme hakkı bulunmaktadır (TMK m. 642). Bu dava, yenilik doğuran (inşai) bir dava niteliğindedir. Zira dava sonucunda verilecek karar ile mirasçılar arasındaki elbirliği mülkiyeti ilişkisi sona erdirilmekte ve terekedeki malvarlığı değerleri üzerinde mirasçıların payları oranında ferdi veya paylı mülkiyet kurulmaktadır. Davanın temel amacı, mirasçılar arasındaki miras ortaklığını sonlandırmak ve her bir mirasçının tereke üzerindeki hakkını somutlaştırmaktır. İşbu Dilekçe'de de mirasçıların anlaşamaması nedeniyle yargısal paylaşma talep edilmektedir (Madde II.2, Madde IV.3).
DAVA ŞARTLARI VE UNSURLARI
Mirasın paylaştırılması davasının açılabilmesi ve mahkemece esastan incelenebilmesi için Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda (HMK) düzenlenen genel dava şartlarının yanı sıra bazı özel koşulların da bulunması gereklidir:
a. Miras Ortaklığının Varlığı: Davanın temelini, miras bırakanın ölümüyle kanun gereği oluşan miras ortaklığının mevcudiyeti oluşturur. Bu ortaklığın varlığı, genellikle mirasçılık belgesi (veraset ilamı) ile ispatlanır. İşbu Dilekçe'de davacının müteveffanın mirasçısı olduğu belirtilmiştir (Madde I). Delil listesinde de mirasçılık belgesine yer verilmiştir (Madde 12).
b. Paylaşma Talebinde Bulunma Hakkı: Davacının, TMK m. 642 uyarınca paylaşma talep etme hakkına sahip yasal veya atanmış mirasçılardan biri olması gerekir.
c. Paylaşmayı Engelleyen Bir Durumun Bulunmaması: Kanunda veya miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufunda paylaşmayı sürekli veya geçici olarak engelleyen bir hükmün (örneğin, TMK m. 642/3'teki erteleme halleri veya TMK m. 644'teki paylaşma kuralları) bulunmaması gerekir.
d. Husumet: Mirasın paylaştırılması davasında, paylaşma talep eden mirasçı (veya mirasçılar) davacı, paylaşmaya katılması gereken diğer tüm mirasçılar ise davalı olarak gösterilmelidir. Davada taraf teşkilinin sağlanması esastır; yani davanın tüm mirasçılara yöneltilmesi ve onların katılımının sağlanması zorunludur. Aksi takdirde, dava usulden reddedilebilir. İşbu Dilekçe'de diğer mirasçıların davalı olarak gösterildiği belirtilmiştir (Madde I).
GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Mirasın paylaştırılması davalarında görevli mahkeme, HMK m. 4/1-b uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesi'dir. Yetkili mahkeme ise HMK m. 11/1-a uyarınca, miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesidir. İşbu Dilekçe, görevli mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemesi'ne hitaben yazılmıştır (Başlık).
DAVA KONUSU: TEREKE
Davanın konusunu, miras bırakanın ölümü anında sahip olduğu ve mirasçılara intikal eden tüm malvarlığı değerleri, yani tereke oluşturur. Tereke, taşınır mallar (nakit para, araç, ziynet eşyası vb.), taşınmaz mallar (konut, arsa, tarla vb.), alacak hakları, fikri ve sınai haklar gibi aktiflerin yanı sıra miras bırakanın borçlarını da kapsar. Paylaşma, kural olarak terekenin tamamını kapsar. Ancak mirasçılar, belirli malların paylaşılması veya kısmi paylaşma konusunda anlaşabilirler. İşbu Dilekçe'de miras bırakanın taşınır, taşınmaz ve nakit parasının bulunduğu belirtilmiştir (Madde II.1, Madde IV.2). Terekeye dahil malvarlığının tespiti için tapu, trafik ve banka kayıtlarının celbi talep edilmektedir (Madde 10, 11, 19).
PAYLAŞMA USULÜ
Mahkeme, mirasın paylaştırılmasına karar verirken öncelikle TMK m. 649 vd. hükümlerini ve mirasçıların taleplerini dikkate alır. Paylaşmanın nasıl yapılacağına ilişkin temel prensipler şunlardır:
a. Aynen Taksim (Fiili Bölüşme): Mümkün olduğu ölçüde, tereke mallarının nitelikleri, değerleri ve mirasçıların kişisel durumları göz önünde bulundurularak, her bir mirasçıya payı oranında mal verilmesi esastır (TMK m. 650). Eğer malların değerleri arasında fark varsa, denklik denkleştirme parası (ivaz) ödenerek sağlanır. Aynen taksimin mümkün olup olmadığı, özellikle taşınmazlar için keşif ve bilirkişi incelemesi ile belirlenir. İşbu Dilekçe'de bilirkişi ve keşif delillerine dayanılacağı belirtilmiştir (Madde 2, 3).
b. Satış Yoluyla Taksim: Tereke mallarının aynen taksimi mümkün değilse veya mirasçılardan biri talep ederse ve diğerleri makul bir gerekçeyle itiraz etmezse, malların satılarak bedelinin paylaştırılmasına karar verilebilir (TMK m. 650/3, TMK m. 657). Satış, genellikle açık artırma yoluyla yapılır.
Mahkeme, paylaşma usulünü belirlerken tarımsal işletmelerin bütünlüğünün korunması (TMK m. 659 vd.), aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesi (TMK m. 652) gibi özel durumları da göz önünde bulundurur.
İHTİYATİ TEDBİR TALEBİ
Paylaşma davası devam ederken, tereke mallarının kaçırılması, zarar görmesi veya değerinin düşmesi riskine karşı, davacı mirasçıların HMK m. 389 vd. hükümlerine dayanarak ihtiyati tedbir talep etme hakkı vardır. Bu tedbir, genellikle terekeye dahil taşınmazların tapu kaydına veya araçların trafik kaydına "dava konusu olduğu" veya "üzerinde ihtiyati tedbir bulunduğu" şerhinin konulması, banka hesaplarının bloke edilmesi gibi şekillerde uygulanabilir. İhtiyati tedbir talebinin kabulü için, tedbir talebinde bulunan tarafın hakkının tehlikede olduğunu veya elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekir. Mahkeme, tedbir talebini teminatlı veya teminatsız olarak kabul edebilir. İşbu Dilekçe'de, dava sonuçlanana kadar hakkın elde edilmesinin zorlaşacağı veya imkansız hale geleceği gerekçesiyle, öncelikle teminatsız, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde uygun bir teminat karşılığında tereke malları üzerine ihtiyati tedbir konulması talep edilmektedir (Madde V, Talep Sonucu 2).
ADLİ YARDIM TALEBİ
Dava açmak veya takip etmek için gerekli yargılama giderlerini (harç, tebligat gideri, bilirkişi ücreti vb.) karşılama gücü olmayan kişiler, HMK m. 334 vd. hükümlerine göre adli yardım talebinde bulunabilirler. Adli yardım talebinin kabulü için kişinin mali durumunun yetersizliğini belgelemesi (örneğin, fakirlik belgesi, gelir durumunu gösterir belgeler) ve talebinde haklı olduğu konusunda mahkemede kanaat uyandırması gerekir. Adli yardım kararı, kişiyi yargılama giderlerinden geçici olarak muaf tutar ve gerektiğinde bir avukatın ücretsiz olarak görevlendirilmesini sağlayabilir. Dava sonunda haksız çıkan taraftan bu giderler tahsil edilir. İşbu Dilekçe'de, davacının sabit bir gelirinin olmadığı, masrafları karşılayamayacağı belirtilerek adli yardım talep edilmektedir (Madde VI, Talep Sonucu 3).
İSPAT VE DELİLLER
Mirasın paylaştırılması davasında iddia ve savunmaların HMK'da öngörülen her türlü delille ispatı mümkündür. Başlıca deliller şunlardır:
a. Mirasçılık Belgesi: Tarafların mirasçılık sıfatını ve pay oranlarını gösterir.
b. Tapu ve Trafik Kayıtları: Terekeye dahil taşınmaz ve araçların tespiti için gereklidir.
c. Banka Kayıtları: Nakit varlığın ve hesap hareketlerinin tespiti için kullanılır.
d. Keşif ve Bilirkişi İncelemesi: Özellikle taşınmazların değer tespiti, aynen taksim imkanının belirlenmesi ve denkleştirme hesaplamaları için önemlidir.
e. Tanık Beyanları: Terekeye dahil malların tespiti, mirasçılar arasındaki ilişkiler veya paylaşmaya etki edebilecek diğer vakıalar hakkında bilgi verebilir.
f. Yemin ve İsticvap: Diğer delillerin yeterli olmadığı durumlarda başvurulabilir.
g. Uzman Görüşü (Mütalaa): Taraflar, HMK m. 293 uyarınca özel uzmanlardan aldıkları teknik veya hukuki görüşleri dosyaya sunabilirler.
İşbu Dilekçe ekindeki delil listesinde tanık, bilirkişi, keşif, yemin, uzman görüşü, isticvap, ilgili kurum kayıtları (banka, tapu, trafik) ve mirasçılık belgesi gibi çeşitli delillere yer verilmiştir (Delil Listesi).
DİKKATE ALINMASI GEREKEN DİĞER HUSUSLAR
Mirasın paylaştırılması davasında, mahkemenin ve tarafların dikkate alması gereken bazı önemli ek konular bulunmaktadır. Bu konuların, davanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi ve hakkaniyete uygun bir sonuca ulaşılması açısından önemi büyüktür ve gerektiğinde dilekçenin "Esasa İlişkin Vakıalar ve Hukuki Açıklamalar" (Madde IV) bölümünde veya ayrı başlıklar altında detaylandırılması faydalı olabilir:
a. Terekenin Tespiti ve Değerlemesi: Paylaşmanın doğru yapılabilmesi için öncelikle terekeye dahil tüm aktif ve pasiflerin eksiksiz olarak belirlenmesi şarttır. Ardından, bu malvarlığı unsurlarının paylaşma anındaki (genellikle karar tarihine en yakın tarih) rayiç değerlerinin uzman bilirkişiler aracılığıyla tespit edilmesi gerekir.
b. Mirasçıların Miras Payları: Yasal mirasçıların payları kanunda belirlenmiştir (TMK m. 495 vd.). Varsa, atanmış mirasçıların payları ise miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufunda belirtilir. Mirasçılık belgesi bu payları gösterir ancak kesin delil niteliğinde değildir; aksi her zaman iddia ve ispat edilebilir.
c. Tereke Borçları: Paylaşma yapılmadan önce, kural olarak tereke borçlarının ödenmesi veya bunlar için güvence ayrılması gerekir (TMK m. 647/2). Mirasçılar, tereke borçlarından müteselsilen sorumludur (TMK m. 641). Mahkeme, paylaşma sırasında bu borçları dikkate almalıdır.
d. Denkleştirme (Collation - TMK m. 669 vd.): Yasal mirasçılardan bazılarının, miras bırakanın sağlığında ondan karşılıksız olarak aldıkları ve denkleştirmeye tabi olan kazandırmaları (örneğin, çeyiz, kuruluş sermayesi, malvarlığı devri) terekeye iade etmeleri veya miras paylarına mahsup ettirmeleri gerekebilir. Denkleştirme, mirasçılar arasında eşitliği sağlamayı amaçlayan önemli bir kurumdur. Denkleştirmeye tabi bir kazandırmanın varlığı iddia ediliyorsa, bu durumun da davada ileri sürülmesi ve ispatlanması gerekir.
SONUÇ
Mirasın paylaştırılması (taksim) davası, mirasçılar arasındaki elbirliği mülkiyetini sona erdirerek her bir mirasçının payını somutlaştıran, teknik detayları ve özel usul kuralları bulunan önemli bir dava türüdür. Davanın başarısı, terekenin doğru ve eksiksiz tespitine, malların hakkaniyete uygun değerlendirilmesine, taraf teşkilinin sağlanmasına, usul kurallarına riayet edilmesine ve TMK'daki paylaşma hükümlerinin doğru uygulanmasına bağlıdır. İşbu Dilekçe, mirasın paylaştırılması talebini içeren bir dava açmak için gerekli temel unsurları barındıran bir taslak niteliğindedir. Davanın somut koşullarına göre, özellikle terekenin içeriği, mirasçılar arasındaki özel durumlar ve potansiyel denkleştirme talepleri gibi hususların detaylı bir şekilde ele alınması ve ispat vasıtalarının titizlikle sunulması, yargılamanın seyri ve sonucu açısından büyük önem taşımaktadır.
T.C.
...
SULH HUKUK MAHKEMESİNE
DAVACI : TC:
Adresi:
VEKİLİ : Av.
DAVALI : TC:
Adresi:
KONU : Mirasın paylaştırılması talebidir.
DAVA DEĞERİ : ... TL'dir.
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA ESASA İLİŞKİN BİLGİ:
Müvekkilim, Müteveffa ...'nın mirasçısıdır. Diğer mirasçılar Davalı olarak gösterilmiştir.
II. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan dava konusu olayların maddeler halindeki kısa özetidir:
1. Miras bırakanın, taşınır, taşınmaz ve nakit parası bulunmaktadır.
2. Taraflar müteveffanın miras mallarının paylaştırılması konusunda anlaşamamışlardır.
3. ...
III. USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:
1. ...
2. ...
IV. ESASA İLİŞKİN VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Esasa ilişkin vakıaların ve hukuki iddialarımızın ayrıntılı açıklamalarıdır:
1. Müteveffa _._.20_ tarihinde vefat etmiş olup, geride ... mirasçısı kalmıştır.
2. Miras bırakanın, taşınır, taşınmaz ve nakit parası bulunmaktadır.
3. Miras bırakanın bütün malvarlığını oluşturan terekenin taksimi hususunda Müvekkilim ile yasal mirasçılar anlaşamamıştır.
4. ...
V. İHTİYATİ TEDBİR TALEBİMİZ HAKKINDA AÇIKLAMALAR:
1. Dava sonuçlanana kadar, hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından veya imkansız hale geleceğinden, hakkın derhal korunmasında zorunluluk bulunması sebebiyle davalı taraf dinlenmeksizin, Müteveffaya ait taşınır ve taşınmaz tüm mallar üzerine tasarrufu önleme amacıyla; öncelikle teminatsız olara