- Hizmet Süresi Tespiti, SGK 4 A Sigortalılığının Tespiti Talebi
- Adli Yardım
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
HİZMET SÜRESİ TESPİTİ DAVALARI: HUKUKİ NİTELİĞİ, KOŞULLARI VE YARGILAMA USULÜ
GİRİŞ
Sosyal güvenlik hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmış temel insan haklarından biridir. Bireylerin, çalışma yaşamları boyunca veya sonrasında karşılaşabilecekleri mesleki, fizyolojik ve sosyo-ekonomik risklere karşı korunmasını amaçlayan bu hak, devletin pozitif yükümlülükleri arasındadır. Bu yükümlülüğün en önemli araçlarından biri, çalışanların sigortalı olarak Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) bildirilmesi ve primlerinin eksiksiz ödenmesidir. Ancak uygulamada, işverenlerin çeşitli nedenlerle çalışanlarını hiç bildirmemesi, geç bildirmesi, çalışma gün sayılarını veya prime esas kazançlarını eksik göstermesi gibi durumlarla karşılaşılmaktadır. İşte bu gibi hallerde, sigortalının veya hak sahiplerinin, fiili çalışma sürelerinin ve koşullarının yargı kararıyla tespit edilmesini sağlayan hukuki yola "hizmet tespiti davası" denilmektedir. İşbu makalede, Türk Hukuku'nda hizmet tespiti davalarının hukuki niteliği, tabi olduğu koşullar, yargılama usulü, ispat yükü, ilgili mevzuat hükümleri ve Yargıtay uygulamaları doktriner görüşler ışığında ayrıntılı olarak incelenecektir.
1. HUKUKİ NİTELİK VE ÖNEM
Hizmet tespiti davaları, hukuki niteliği itibarıyla bir "tespit davası"dır. Bu davalarla, davacının belirli bir dönemde davalı işveren nezdinde sigortalı sayılması gereken bir hizmet ilişkisi içinde çalıştığının veya prime esas kazancının Kurum'a bildirilenden daha yüksek olduğunun mahkeme kararıyla saptanması amaçlanır. Davanın sonucunda elde edilen tespit hükmü, niteliği gereği geçmişe etkilidir ve inşai (kurucu) değil, beyan edici (açıklayıcı) bir nitelik taşır. Yani, var olan ancak Kurum kayıtlarına yansımamış veya yanlış yansımış bir hukuki durumu ortaya çıkarır.
Bu davalar, sosyal güvenlik hukukunun kamu düzeni ile olan yakın ilişkisi nedeniyle özel bir öneme sahiptir. Sigortalılık hakkı, kişiye sıkı sıkıya bağlı, devredilemez ve feragat edilemez bir haktır. Bu nedenle, hizmet tespiti talepleri, sadece bireysel menfaatleri değil, aynı zamanda kamusal menfaati de ilgilendirir. Zira sigortasız çalıştırma veya eksik bildirim, hem çalışanın sosyal güvenlik haklarından mahrum kalmasına hem de Sosyal Güvenlik Kurumu'nun prim gelirinden yoksun kalmasına yol açarak sosyal güvenlik sisteminin mali dengesini olumsuz etkiler. Mahkemeler, bu davalarda kamu düzeni düşüncesiyle hareket ederek re'sen araştırma ilkesini daha geniş yorumlama eğilimindedir.
2. DAVANIN TARAFLARI
Hizmet tespiti davalarında taraflar şunlardır:
a. Davacı: Kural olarak, hizmetlerinin tespitini isteyen sigortalı işçidir. İşçinin ölümü halinde, mirasçılarının da bu davayı açma hakkı bulunmaktadır. Mirasçıların davayı açabilmesi için murisin sağlığında bu hakkı kullanmamış olması ve tespitini istedikleri hizmet süresinin kendilerine sosyal güvenlik mevzuatı açısından hak sağlaması (örneğin, ölüm aylığı bağlanması için gerekli prim gün sayısına ulaşılması gibi) gerekir.
b. Davalı: Hizmet tespiti davalarında davalı taraf, işveren ile Sosyal Güvenlik Kurumu'dur.
i. İşveren: Sigortalıyı çalıştırmış olan gerçek veya tüzel kişidir. Alt işverenlik ilişkisinin bulunduğu durumlarda, asıl işveren ile alt işverenin müteselsilen sorumlu olması nedeniyle dava her ikisine karşı birlikte yöneltilebilir.
ii. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK): Hizmet tespiti davalarının Sosyal Güvenlik Kurumu'na ihbar edilmesi veya Kurum'un davada taraf olarak gösterilmesi yasal bir zorunluluktur. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 86. maddesinin 9. fıkrası bu hususu açıkça düzenlemiştir. Zira davanın sonucu Kurum'un hak ve yükümlülüklerini doğrudan etkilemekte, tespit edilen hizmetler Kurum tarafından kayıt altına alınmakta ve prim tahakkuku ile tahsili işlemleri Kurum tarafından yürütülmektedir. Yargıtay içtihatları, Kurum'un davalı olarak gösterilmemesi veya davanın Kurum'a ihbar edilmemesi durumunda, yargılamanın taraf teşkili sağlanmadan yapılmış sayılacağı ve hükmün bu nedenle bozulması gerektiği yönünde istikrar kazanmıştır. İşbu Dilekçe'de de davalı olarak işveren ile birlikte SGK'nın gösterilmesi bu zorunluluğun bir gereğidir.
3. DAVANIN KONUSU VE KAPSAMI
Hizmet tespiti davasının konusunu, sigortalının Kurum'a bildirilmeyen veya eksik bildirilen hizmet süreleri ile prime esas kazançları oluşturur. Dava ile talep edilebilecek hususlar şunlardır:
a. Sigortalılığın Başlangıcının Tespiti: İşçinin işe fiilen başladığı tarih ile Kurum'a bildirilen işe giriş tarihi arasında fark bulunması halinde, fiili başlangıç tarihinin tespiti talep edilebilir. İşbu Dilekçe'de bu durum, sigorta başlangıcının geç yapıldığı iddiasıyla dile getirilmiştir (Madde 4).
b. Kesintisiz Çalışmanın Tespiti: İşçinin iş sözleşmesi devam ederken, işveren tarafından gerçeğe aykırı olarak Kurum'a giriş-çıkış bildirimleri yapılması halinde, çalışmanın aslında kesintisiz sürdüğünün tespiti istenebilir. İşbu Dilekçe'de bu iddiaya yer verilmiştir (Madde 6, Madde 16).
c. Eksik Bildirilen Günlerin Tespiti: İşçinin ay içinde tam gün çalışmasına rağmen, Kurum'a çalışma gün sayısının eksik (örneğin, kısmi süreli gibi) bildirilmesi durumunda, fiili çalışma gün sayısının tespiti talep edilebilir. İşbu Dilekçe'de bu yönde bir iddia bulunmaktadır (Madde 5, Madde 15).
d. Prime Esas Kazancın (Ücretin) Tespiti: İşçinin Kurum'a bildirilen ücreti ile fiilen aldığı ücret arasında fark bulunması (örneğin, ücretin bir kısmının elden ödenmesi) halinde, gerçek ücretin tespiti istenebilir. Bu durum, özellikle emekli aylığının miktarını doğrudan etkilediği için önemlidir. İşbu Dilekçe'de prime esas ücretin eksik bildirildiği iddiası yer almaktadır (Madde 12).
4. DAVA ŞARTLARI VE HUKUKİ DAYANAKLAR
Hizmet tespiti davasının açılabilmesi ve esastan karara bağlanabilmesi için belirli dava şartlarının mevcut olması gerekir:
a. Görevli Mahkeme: Hizmet tespiti davalarında görevli mahkeme İş Mahkemeleridir (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu m. 5/1-a). İş mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemeleri, İş Mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakar.
b. Yetkili Mahkeme: Yetkili mahkeme, genel yetki kuralı uyarınca davalılardan birinin (işveren veya SGK şubesinin bulunduğu yer) yerleşim yeri mahkemesi veya işin yapıldığı yer mahkemesidir (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu - HMK m. 6, m. 10).
c. Hukuki Yarar: Davacının, hizmetlerinin tespit edilmesinde güncel ve korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir.
d. Dava Ehliyeti: Davacı ve davalıların medeni hakları kullanma ehliyetine sahip olması gerekir.
e. Hak Düşürücü Süre: Hizmet tespiti davaları için özel bir hak düşürücü süre öngörülmüştür. 5510 sayılı Kanun'un 86. maddesinin 9. fıkrasına göre; "Aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları dikkate alınır." Buna göre, dava hakkı, hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren 5 yıl içinde kullanılmalıdır. Ancak, Yargıtay içtihatları ve kanuni düzenlemelerle bu kurala önemli istisnalar getirilmiştir. Şu hallerde hak düşürücü süre işlemez:
i. Sigortalının çalışması Kurum tarafından müfettiş raporu, denetmen raporu veya kamu idarelerinin denetim elemanlarınca düzenlenen tutanaklarla ya da kamu kurumlarının resmi belgeleriyle tespit edilmişse (İşbu Dilekçe'de müfettiş durum tespit tutanağına atıf yapılması bu istisnaya dayanmaktadır - Madde 8).
ii. İşveren tarafından Kurum'a işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi belgeler verilmiş ancak prim ödeme gün sayıları eksik bildirilmişse.
iii. Sigortalı, aynı işyerinde kesintisiz olarak çalışmaya devam ediyorsa (Yargıtay uygulaması).
iv. Prime esas kazancın tespiti taleplerinde hak düşürücü süre uygulanmaz.
f. İlgili Mevzuat: Davanın hukuki dayanaklarını başta 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (özellikle m. 4, 7, 8, 59, 86), 4857 sayılı İş Kanunu (m. 8 ve iş sözleşmesine ilişkin genel hükümler), 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu (m. 5) ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili hükümleri oluşturur.
5. YARGILAMA USULÜ VE İSPAT YÜKÜ
a. Yargılama Usulü: Hizmet tespiti davaları, İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca basit yargılama usulüne tabidir (7036 S.K. m. 7). Bu usul, yazılı yargılama usulüne göre daha hızlı ve seri bir yargılama yapılmasını amaçlar.
b. İspat Yükü: Hizmet tespiti davalarında ispat yükü kural olarak davacı işçinin üzerindedir. Davacı, belirli bir dönemde davalı işveren nezdinde sigortalı sayılmasını gerektirecek şekilde çalıştığını veya prime esas kazancının iddia ettiği düzeyde olduğunu ispat etmekle yükümlüdür.
c. Deliller: Bu davalarda ispat için her türlü delile başvurulabilir. Ancak Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, hizmetin veya gerçek ücretin varlığının şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması gerekmektedir. Başlıca deliller şunlardır:
i. Yazılı Deliller: İşe giriş bildirgesi, SGK'ya verilen aylık prim ve hizmet belgeleri/muhtasar ve prim hizmet beyannameleri, ücret bordroları (imzalı veya imzasız olması, ihtirazi kayıt içerip içermemesi önemlidir), iş sözleşmesi, puantaj kayıtları, banka kayıtları (ücret ödemelerine ilişkin), işyeri özlük dosyası, işyeri resmi defter ve kayıtları, vergi kayıtları, meslek kuruluşlarına ait kayıtlar, SGK müfettiş veya denetmen raporları, kamu kurumlarınca düzenlenen belgeler. Yazılı deliller, ispat açısından büyük önem taşır. İşbu Dilekçe'de de bordroların celbi talep edilmektedir (Madde 11), ayrıca SGK ve işyeri kayıtlarının celbi istenmektedir (Madde 26).
ii. Tanık Beyanları: Hizmet tespiti davalarında tanık deliline de başvurulabilir. Ancak Yargıtay, özellikle uzun sürelere ilişkin veya kesintili çalışmaların ispatında, tek başına tanık beyanlarını yeterli görmemekte, tanık beyanlarının mutlaka yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belgelerle veya güçlü yan delillerle (örneğin, aynı dönemde çalıştığı kesin olan bordrolu tanıkların beyanları, işyerinin niteliği, yapılan işin sürekliliği gibi olgular) desteklenmesi gerektiğini aramaktadır. Tanıkların, davacı ile aynı dönemde ve aynı işyerinde çalışmış, davacının çalışma şeklini, süresini ve aldığı ücreti bilebilecek durumda olmaları önemlidir. İşbu Dilekçe'de tanık deliline dayanılacağı belirtilmiştir (Madde 10, Madde 24).
iii. Bilirkişi İncelemesi: Özellikle prime esas kazancın tespiti veya hesaplama gerektiren durumlarda bilirkişi incelemesine başvurulur (Madde 24).
iv. Keşif: İşyerinin mevcudiyeti, faaliyet durumu gibi konularda keşif yapılmasına karar verilebilir (Madde 24).
v. Yemin ve İsticvap: Yemin deliline, kamu düzenini ilgilendiren bu davalarda genellikle itibar edilmez. Ancak diğer delillerle birlikte değerlendirilebilir. İsticvap (tarafın sorgulanması) ise mümkündür (Madde 24).
vi. Emsal Ücret Araştırması: Özellikle prime esas kazancın tespitinde, davacının yaptığı iş, kıdemi, eğitim durumu gibi kriterler göz önünde bulundurularak ilgili meslek kuruluşlarından veya sendikalardan emsal ücret araştırması yapılması Yargıtay tarafından aranan önemli bir yöntemdir.
d. Re'sen Araştırma İlkesi: Hizmet tespiti davalarının kamu düzeni ile ilişkisi nedeniyle, mahkeme tarafların bildirdiği delillerle bağlı kalmayıp, gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli gördüğü her türlü araştırmayı kendiliğinden yapabilir ve delilleri toplayabilir. Bu ilke, ispat yükü kuralını davacı aleyhine yumuşatan önemli bir güvencedir.
e. Adli Yardım: Davacının yargılama giderlerini karşılama gücünün bulunmadığı durumlarda, HMK m. 334 vd. hükümleri uyarınca adli yardım talebinde bulunulabilir. Talebin kabulü halinde davacı, dava harç ve giderlerinden geçici olarak muaf tutulur. İşbu Dilekçe'de adli yardım talebine yer verilmiştir (Madde 17-20, Madde 21/2).
6. DAVA SONUCU VE HÜKMÜN ETKİLERİ
Mahkeme, yapılan yargılama ve toplanan deliller sonucunda davacının iddialarını sabit görmesi halinde davanın kabulüne karar verir. Kabul kararı ile;
a. Sigortalının belirtilen tarihler arasında davalı işveren nezdinde çalıştığı,
b. Eksik bildirilen gün sayılarının tamamlanması gerektiği,
c. veya Prime esas kazancın belirlenen düzeyde olduğu tespit edilir.
Bu tespit hükmü, kesinleştiğinde Sosyal Güvenlik Kurumu için bağlayıcıdır. Kurum, mahkeme kararında belirtilen hizmet sürelerini ve prime esas kazançları sigortalının kayıtlarına işlemek ve buna göre gerekli işlemleri yapmak (örneğin, eksik primleri işverenden tahsil etmek, sigortalının hak sahipliği koşullarını yeniden değerlendirmek) zorundadır.
Davanın reddi halinde ise davacının iddiaları ispatlanamamış sayılır.
Hizmet tespiti davası sonucunda verilen hüküm, eda hükmü niteliğinde olmadığından, doğrudan ilamlı icraya konu edilerek işverenden prim alacağı tahsil edilemez. Primlerin tahsili görevi ve yetkisi Sosyal Güvenlik Kurumu'na aittir. Ancak, tespit edilen hizmet süresi veya prime esas kazanç, sigortalının diğer haklarını (örneğin, emeklilik, malullük, ölüm aylığı, iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar) doğrudan etkiler.
7. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR VE MUHTEMEL ZORLUKLAR
Hizmet tespiti davalarının yürütülmesinde bazı hususlara özellikle dikkat edilmesi, davanın başarıya ulaşması açısından kritik öneme sahiptir:
a. Prime Esas Kazancın İspatı: Uygulamada en çok zorlanılan konulardan biri, Kurum'a bildirilenden daha yüksek olan gerçek ücretin ispatıdır. Özellikle ücretin bir kısmının elden ödendiği durumlarda, sadece tanık beyanları genellikle yeterli görülmemektedir. Banka kayıtları, emsal ücret araştırması, işyerindeki diğer çalışanların ücret düzeyleri gibi somut verilerle iddianın desteklenmesi büyük önem taşır. İşbu Dilekçe'nin "Prime Esas Ücret Eksik Olarak Bildirilmiştir" (Başlık IV.B) başlığı altında bu konuya değinilmiş olması yerindedir, ancak ispatı yargılama sırasında titizlikle ele alınmalıdır.
b. Kesintisiz Çalışma İddiasının İspatı: İşveren tarafından kayıtlarda gösterilen giriş-çıkışlara rağmen (Madde 6, Madde 16) çalışmanın fiilen kesintisiz devam ettiğinin ispatı da özen gerektirir. Bu aralarda işçinin fiilen işyerinde bulunduğunu ve çalıştığını gösteren puantaj kayıtları, tanık beyanları (özellikle bordrolu tanıklar) ve işin niteliği gibi unsurlar birlikte değerlendirilmelidir.
c. Hak Düşürücü Süre İstisnalarının Somut Delillerle Desteklenmesi: Hak düşürücü sürenin işlediği durumlarda, süre kesintisi veya durmasına yol açan istisnai hallerin (örneğin, müfettiş raporu (Madde 8), Kurum'a belge verilmesi vb.) varlığının açık ve somut delillerle ortaya konulması gerekmektedir. İlgili raporun veya belgenin içeriği ve tarihi, hak düşürücü sürenin işleyip işlemediğinin tespiti açısından belirleyici olacaktır.
SONUÇ
Hizmet tespiti davaları, sosyal güvenlik hakkının korunması ve sigortasız veya eksik bildirimle mücadelede en etkili hukuki yollardan biridir. Kamu düzeni ile olan yakın ilişkisi, kendine özgü hak düşürücü süre kuralları ve ispat zorlukları nedeniyle bu davalar, özel bir dikkat ve uzmanlık gerektirir. Davacı işçinin, hizmetin varlığını veya gerçek ücret düzeyini şüpheye yer bırakmayacak şekilde, özellikle yazılı delillerle ve bu delilleri destekleyen diğer kanıtlarla ispatlaması esastır. Mahkemelerin re'sen araştırma yetkisi bulunmakla birlikte, davanın en başında doğru delillerin sunulması ve taleplerin somutlaştırılması, yargılamanın seyri ve sonucu üzerinde belirleyici olacaktır. İşbu Dilekçe'de ana hatları çizilen iddiaların (geç sigorta başlangıcı, eksik gün bildirimi, kesintisiz çalışma, eksik ücret) yargılama sürecinde somut delillerle desteklenmesi, davanın başarıya ulaşması için kritik öneme sahip olacaktır. Sosyal devlet ilkesinin bir gereği olarak, çalışanların hak kaybına uğramaması adına hizmet tespiti müessesesinin etkin bir şekilde işletilmesi büyük önem arz etmektedir.
T.C.
...
İŞ MAHKEMESİNE
DAVACI : TC:
Adresi:
VEKİLİ : Av.
DAVALI : TC:
Adresi:
KONU : 4A sigortalılığı hizmet tespiti talebidir.
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA ESASA İLİŞKİN BİLGİ:
...
II. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan dava konusu olayların maddeler halindeki kısa özetidir:
1. Müvekkil ile Davalı arasında _._.20 _ tarihli iş sözleşmesi imzalanmıştır.
2. Müvekkil sözleşme kapsamında _._.20 _ tarihinde işe başlamıştır. Bu süreden itibaren kesintisiz olarak çalışmasına devam etmiştir.
3. Ancak Davalı tarafından Müvekkilin çalışması _._.20 _ tarihinde bildirilerek sigorta başlangıcı geç yapılmıştır.
4. Müvekkil tüm aylarda ... gün çalışmıştır. Müvekkilin çalışmaları da eksik bildirilmiştir.
5. Ayrıca Müvekkil çalışmasına kesintisiz olarak devam etmiş olmasına rağmen, bilgisi dışında farklı tarihlerde sigorta çıkış ve girişleri yapılmıştır.
6. ...
III. USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR:
1. Her ne kadar Müvekkil ._._.20 _ tarihinde çalışmasını sonlandırmış ise de _._.20 _ tarihli Müfettiş durum tespit tutanağı ile çalışmamızın varlığı tespit edilmiştir. Hak düşürücü süre bu nedenle işlemeyecektir.
2. ...
IV. ESASA İLİŞKİN DETAYLI VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR:
Esasa ilişkin vakıaların ve hukuki iddialarımızın ayrıntılı açıklamalarıdır:
A. Çalışma Olgusu, Yazılı Delil ile Desteklenecek Tanık Anlatımlarımız Doğrultusunda İspatlanacaktır.
1. Müvekkilin _._.20_ ve _._.20_ tarihleri arasında çalıştığı olgusu aynı dönemde, aynı iş yeri aynı departmanda çalışan diğer işçilerin tanıklığı ile ispatlanacaktır.
2. Bununla beraber tanık anlatımları, Müvekkil tarafından imzalanmış bordroların celbi suretiyle yazılı delillerle desteklenecektir.