- Hacizli Malın Borçlu Tarafından Rızaen Satışı İçin Yetki Verilmesi Talebi
HACİZLİ MALIN BORÇLU TARAFINDAN RIZAEN SATIŞI İÇİN YETKİ VERİLMESİ (İİK MADDE 111/a) KURUMLARININ HUKUKİ ANALİZİ
Giriş: İcra ve İflas Hukuku, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak amacıyla borçlunun malvarlığına devlet gücüyle el atılmasını ve bu malvarlığının paraya çevrilerek alacağın tahsilini düzenleyen bir hukuk dalıdır. Bu süreçte temel amaç, alacağın mümkün olan en etkin ve adil şekilde karşılanmasıdır. Paraya çevirme aşamasının klasik yöntemi, icra dairesi tarafından yapılan açık artırma yoluyla satıştır. Ancak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK), bu klasik yönteme alternatif olarak, belirli koşullar altında borçluya, hacizli malını rızaen satma yetkisi tanınmasını öngören bir mekanizma da sunmaktadır. İİK Madde 111/a hükmü ile düzenlenen bu kurum, "Hacizli Malın Borçlu Tarafından Rızaen Satışı İçin Yetki Verilmesi" olarak adlandırılmaktadır. Bu makalede, İİK Madde 111/a kapsamında borçluya tanınan rızaen satış yetkisinin hukuki niteliği, şartları, usulü, sonuçları ve uygulamadaki yeri, doktrin görüşleri ve ilgili mevzuat çerçevesinde ayrıntılı olarak incelenecektir. İşbu Dilekçe ile talep edilen yetki de bu hukuki çerçevede değerlendirilecektir.
1. MEVZUAT DAYANAĞI
Hacizli malın borçlu tarafından rızaen satışı için yetki verilmesi kurumunun temel yasal dayanağı İcra ve İflas Kanunu'nun 111. maddesinin (a) fıkrasıdır. İİK Madde 111/a şu şekildedir:
"Borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilir. Kıymet takdiri yapılmadığı durumlarda borçlu da kıymet takdiri yapılmasını isteyebilir. İcra müdürü, kıymet takdirinin kesinleşmesinden sonra, cebri satış işlemlerini durdurarak borçluya onbeş günlük süre verir. Borçluyla anlaşan alıcının belirlenen süre içinde dosyaya ödeme yapması halinde icra müdürü, gerekli bilgi ve belgeleri temin ettikten sonra malın alıcı adına tescil edilmesi için ilgili kuruma müzekkere yazar."
Bu madde, borçluya, hacizli malını icra dairesinin aracılığı olmadan, ancak onun denetimi altında ve belirlediği süre içinde, serbest piyasada bir alıcı bularak satma imkanı tanımaktadır. Bu düzenlemenin temel amacı, hacizli malın piyasa değerine daha yakın bir bedelle satılmasını teşvik etmek, satış sürecini hızlandırmak ve cebri icra satışının beraberinde getirdiği masrafları azaltmaktır (Madde 4). İşbu Dilekçe de bu yasal dayanağa istinaden hazırlanmıştır (Madde 2).
2. YETKİ VERİLMESİNİN KOŞULLARI
İİK Madde 111/a uyarınca borçluya hacizli malını rızaen satma yetkisi verilebilmesi için belirli koşulların bir arada bulunması gerekmektedir:
a. Geçerli Bir İcra Takibi ve Haciz: Öncelikle, borçlu hakkında usulüne uygun olarak başlatılmış ve kesinleşmiş bir icra takibinin bulunması ve bu takip kapsamında satışı talep edilen mal üzerine geçerli bir haciz konulmuş olması şarttır (Madde 1). Haczin, takibin kesinleşmesinden sonra ve yasal süresi içinde konulmuş olması gerekir.
b. Borçlunun Talebi: Rızaen satış yetkisi, borçlu tarafından açıkça talep edilmelidir. Bu talep, icra dairesine hitaben yazılmış bir dilekçe ile yapılır (İşbu Dilekçe). Borçlunun bu talebi, hacizli malı kendisinin daha iyi bir fiyata satabileceği ve bu sayede borcunu daha etkin bir şekilde kapatabileceği varsayımına dayanır.
c. Kıymet Takdiri: Kural olarak, borçlunun rızaen satış yetkisi talebinde bulunabilmesi için, hacizli malın kıymet takdirinin yapılmış ve bu takdirin borçluya tebliğ edilmiş olması gerekir. Borçlu, kıymet takdiri tebliğinden itibaren yedi gün içinde bu talebi yapmalıdır. Ancak kanun, kıymet takdiri yapılmamışsa borçlunun kıymet takdiri yapılmasını isteyerek de bu yola başvurabileceğini belirtmiştir. Bu durumda, kıymet takdirinin yapılıp kesinleşmesi beklenecektir. Kıymet takdirinin kesinleşmiş olması, hem alıcının ödeyeceği minimum bedelin belirlenmesi hem de alacaklının haklarının korunması açısından önemlidir.
d. Süre: Borçlunun talebi, kural olarak kıymet takdirinin kendisine tebliğinden itibaren yedi günlük hak düşürücü süre içinde yapılmalıdır. Kıymet takdiri yapılmamışsa, borçlu önce kıymet takdiri yapılmasını isteyip, takdir kesinleştikten sonra rızaen satış yetkisi talep edebilir. İcra müdürü yetki verdiğinde ise borçluya onbeş günlük bir süre tanır. Bu süre içinde borçlu, alıcıyı bulmak ve alıcının satış bedelini icra dosyasına ödemesini sağlamak zorundadır.
e. Alacaklının Zımni Kabulü (veya İtiraz Etmemesi): Kanun metninde açıkça alacaklının rızası aranmasa da, uygulamada ve doktrinde, icra müdürünün yetki vermeden önce dosyada haczi bulunan ve satıştan etkilenecek alacaklılara durumu bildirmesi ve makul bir sürede itirazları olup olmadığını sorması gerektiği kabul edilmektedir. Alacaklının haklı bir sebep olmaksızın (örneğin, teklif edilen bedelin kıymet takdirinin çok altında olması gibi) itiraz etmesi durumunda icra müdürünün yetki vermemesi mümkündür. Ancak, kanun metni alacaklı onayını açık bir şart olarak düzenlememiştir; süreç daha çok icra müdürünün denetimi ve kararı üzerine kuruludur.
3. USUL VE SÜREÇ
İİK Madde 111/a kapsamında rızaen satış yetkisi verilmesi ve satışın gerçekleştirilmesi süreci aşağıdaki adımları içerir:
a. Talep: Borçlu veya vekili, yasal süresi içinde (kıymet takdiri tebliğinden itibaren 7 gün veya kıymet takdiri kesinleştikten sonra), icra dairesine bir dilekçe ile başvurarak hacizli malın rızaen satışı için yetki verilmesini talep eder (İşbu Dilekçe).
b. İcra Müdürünün Değerlendirmesi: İcra müdürü, talebin süresinde yapılıp yapılmadığını, kıymet takdirinin kesinleşip kesinleşmediğini ve diğer yasal şartların mevcut olup olmadığını kontrol eder.
c. Cebri Satış İşlemlerinin Durdurulması: İcra müdürü, talebi uygun bulursa ve kıymet takdiri kesinleşmişse, devam eden cebri satış işlemlerini (örneğin, satış ilanı hazırlığı gibi) durdurur.
d. Yetki ve Süre Verilmesi: İcra müdürü, borçluya hacizli malı satması için yetki verir ve bu yetkinin kullanılması için onbeş günlük kesin bir süre tanır. Bu süre, icra müdürünün kararının borçluya tebliğinden itibaren işlemeye başlar.
e. Alıcının Bulunması ve Ödeme: Borçlu, verilen onbeş günlük süre içinde, hacizli malı satın almayı kabul eden bir alıcı bulmalıdır. Bulunan alıcı, üzerinde anlaşılan satış bedelini, bu onbeş günlük süre içinde doğrudan icra dairesinin banka hesabına yatırmak zorundadır. Ödemenin borçluya veya üçüncü bir kişiye yapılması geçerli değildir ve satışı hükümsüz kılar. Ödenecek bedelin, en azından kesinleşen muhammen bedelin tamamını ve takip masraflarını karşılaması beklenir. Doktrinde, İİK m. 129'daki %50 ve rüçhanlı alacakları karşılama koşulunun burada kıyasen uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalı olsa da, 111/a'nın amacı malın değerinde satılması olduğundan, genellikle muhammen bedelin altında bir satışa izin verilmez.
f. Tescil ve Teslim: Alıcı, satış bedelini süresi içinde icra dairesi hesabına yatırdıktan sonra, icra müdürü gerekli bilgi ve belgeleri (alıcının kimlik bilgileri, ödeme dekontu vb.) dosyaya ekler. Taşınmazlar için tapu sicil müdürlüğüne, araçlar için trafik tescil şube müdürlüğüne veya ilgili sicile, malın alıcı adına tescili için müzekkere yazar. Taşınır mallarda ise teslim işlemi gerçekleştirilir. Tescil ve teslim ile birlikte mülkiyet alıcıya geçer.
g. Paranın Paylaştırılması: Dosyaya yatırılan satış bedeli, icra müdürü tarafından alacaklılara, varsa sıra cetveline göre paylaştırılır.
h. Sürenin Kaçırılması veya Şartların Yerine Getirilmemesi: Borçlu, verilen onbeş günlük süre içinde bir alıcı bulamazsa veya bulunan alıcı satış bedelini süresi içinde icra dosyasına yatırmazsa, rızaen satış yetkisi kendiliğinden sona erer. Bu durumda icra müdürü, durdurmuş olduğu cebri satış işlemlerine kaldığı yerden devam eder ve malın açık artırma yoluyla satışı için gerekli işlemleri yapar.
4. HUKUKİ SONUÇLARI
Rızaen satış yetkisinin kullanılması ve satışın başarıyla tamamlanmasının başlıca hukuki sonuçları şunlardır:
a. Mülkiyetin Geçişi: Satış bedelinin icra dosyasına ödenmesi ve icra müdürünün tescil veya teslim işlemlerini yapmasıyla birlikte, hacizli malın mülkiyeti tüm takyidatlardan ari olarak alıcıya geçer.
b. Borcun Sona Ermesi veya Azalması: Satış bedeli, icra takip dosyasına yatırıldığı için öncelikle takip masrafları ve vekalet ücreti düşüldükten sonra alacaklının alacağına mahsup edilir. Bedel borcu tamamen karşılarsa takip sona erer; karşılamazsa bakiye kısım için takip devam eder.
c. Masrafların Azalması: Cebri icra yoluyla satışta ortaya çıkan tellaliye ücreti, gazete ilan masrafları gibi birçok masraf, rızaen satış usulünde ya hiç doğmaz ya da önemli ölçüde azalır. Bu durum hem alacaklının alacağına daha fazla pay ayrılmasını sağlar hem de borçlunun daha az masrafla borcundan kurtulmasına imkan tanır (Madde 4).
d. Piyasa Değerine Yakın Satış: Borçlunun kendi malını daha iyi tanıtması ve pazarlaması, genellikle cebri icra satışlarına kıyasla daha yüksek bir bedelle satış yapılmasını sağlayabilir.
5. DOKTRİN VE UYGULAMA
Doktrinde İİK Madde 111/a kurumu, icra hukukuna esneklik kazandıran, taraf menfaatlerini (özellikle borçlunun malını değerinde satma menfaati ile alacaklının alacağına bir an önce kavuşma menfaatini) uzlaştırmaya çalışan olumlu bir düzenleme olarak değerlendirilmektedir. Ancak uygulamasının başarılı olması, büyük ölçüde borçlunun iyi niyetine, alıcı bulma kabiliyetine ve icra müdürünün süreci titizlikle yönetmesine bağlıdır.
Uygulamada karşılaşılan temel sorunlar; borçlunun verilen kısa süre içinde uygun bir alıcı bulamaması, bulunan alıcının bedeli zamanında yatırmaması, kıymet takdirine yapılan itirazlar nedeniyle sürecin uzaması ve bazen alacaklıların muvafakat vermede isteksiz davranmasıdır. Özellikle, ödenecek bedelin en az ne kadar olması gerektiği (muhammen bedel mi, yoksa İİK m. 129'daki oranlar mı geçerli olacak?) konusunda tereddütler yaşanabilmektedir. Ancak genel kabul, 111/a'nın amacının malın "değerinde" satılması olduğu yönündedir, bu da genellikle muhammen bedel ve üzeri bir rakamı ifade eder.
6. DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
İİK Madde 111/a kapsamında rızaen satış yetkisi talebinde bulunulurken ve süreç yürütülürken aşağıdaki hususlara özellikle dikkat edilmesi, sürecin sağlıklı işlemesi açısından önem arz etmektedir:
a. Kıymet Takdirinin Kesinleşmesi: Rızaen satışın temelini oluşturan referans değer, kesinleşmiş kıymet takdiridir. Bu nedenle, yetki talebinden önce kıymet takdirinin yapılmış ve taraflara tebliğ edilerek itiraz sürelerinin geçmiş veya itirazların sonuçlanmış olması, sürecin sağlamlığı açısından kritiktir. Talep dilekçesinde (İşbu Dilekçe gibi) kıymet takdirinin durumuna (yapıldığı, kesinleştiği veya yapılmasının talep edildiği) değinilmesi faydalı olabilir.
b. Alacaklı Bilgilendirmesi ve Muvafakati: Kanunda açıkça yazmasa da, icra müdürünün dosyada haczi bulunan ve satıştan etkilenecek alacaklıları durumdan haberdar etmesi ve olası itirazlarını değerlendirmesi, Yargıtay içtihatları ve genel uygulama prensipleri gereğidir. Borçlunun, talepte bulunmadan önce alacaklı veya vekili ile görüşerek prensipte bir mutabakat sağlaması, sürecin hızlanmasına yardımcı olabilir.
c. Ödeme Şekli ve Süresi: Satış bedelinin tamamının, icra müdürünün verdiği onbeş günlük kesin süre içinde ve doğrudan icra dairesi hesabına yatırılması mutlak bir zorunluluktur. Bu şartlardaki en ufak bir aksama, yetkinin düşmesine ve cebri icra sürecine dönülmesine neden olur.
d. Minimum Satış Bedeli: Satışın, en az kesinleşen kıymet takdiri bedeli üzerinden ve ayrıca takip masraflarını da karşılayacak şekilde yapılması gerektiği genel olarak kabul görmektedir. İcra müdürünün bu hususu denetlemesi beklenir.
SONUÇ
İcra ve İflas Kanunu Madde 111/a'da düzenlenen, borçluya hacizli malını rızaen satma yetkisi verilmesi kurumu, icra takibinin katı kurallarını esneten, hem borçlunun hem de alacaklının menfaatine hizmet edebilecek potansiyele sahip önemli bir mekanizmadır. Malın piyasa koşullarında, daha yüksek bir bedelle ve daha az masrafla satılabilme ihtimali sunması, bu kurumun en önemli avantajıdır. Ancak, başarısı; kıymet takdirinin doğru yapılmasına, borçlunun yasal süreler içinde ve öngörülen koşullara uygun hareket etmesine, alıcının ödemeyi zamanında ve usulüne uygun yapmasına ve icra dairesinin süreci etkin bir şekilde denetlemesine bağlıdır. İşbu Dilekçe ile başlatılan süreç, bu yasal çerçeve içerisinde değerlendirilmeli ve işletilmelidir. Uygulamada karşılaşılan zorluklara rağmen, İİK Madde 111/a, doğru kullanıldığında icra hukukunda etkinliği ve adaleti artırıcı bir araç olma niteliğini korumaktadır.
T.C
...
İCRA MÜDÜRLÜĞÜNE
DOSYA NO : /
1. Müvekkilim yukarıda esas numarası belirtilen icra dosyasının Borçlusudur. Müvekkilim adına kayıtlı o