- Ceza Yargılamasında Kanun Yararına Bozma Dilekçesi
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
KANUN YARARINA BOZMA MÜESSESESİNİN TÜRK CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDAKİ YERİ VE UYGULAMASI
Ceza muhakemesi hukukunda, mahkemelerce verilen kararların hukuka uygunluğunu sağlamak ve adaletin tecellisine hizmet etmek amacıyla çeşitli kanun yolları öngörülmüştür. Bu kanun yolları, olağan ve olağanüstü kanun yolları olarak iki ana kategoriye ayrılmaktadır. Olağan kanun yolları (itiraz, istinaf, temyiz), henüz kesinleşmemiş kararlara karşı başvurulan ve kararın hem maddi hem de hukuki yönden denetlenmesini sağlayan yollardır. Olağanüstü kanun yolları ise, kural olarak kesinleşmiş kararlardaki ağır hukuka aykırılıkların giderilmesi veya yargılamanın yenilenmesi amacıyla başvurulan istisnai nitelikteki yollardır. Kanun yararına bozma, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 309. ve devamı maddelerinde düzenlenen bir olağanüstü kanun yolu müessesesidir. Bu müessese, özellikle istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen ilk derece mahkemesi kararları ile bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarında bulunan hukuka aykırılıkların, Adalet Bakanlığı'nın istemi üzerine Yargıtay tarafından giderilmesini amaçlamaktadır. Temel hedef, ülke genelinde hukuk uygulamasında birliği sağlamak ve ciddi hukuki hataların, bireysel dosyaların kesinleşmiş olmasına rağmen, en azından hukuki prensip düzeyinde düzeltilmesine olanak tanımaktır.
1. KANUN YARARINA BOZMA KAVRAMI VE HUKUKİ NİTELİĞİ
Kanun yararına bozma (veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itirazı ile karıştırılmamalıdır), CMK m. 309'da düzenlenmiş, kesinleşmiş hâkim ve mahkeme kararlarındaki hukuka aykırılıkların giderilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla başvurulan olağanüstü bir kanun yoludur. Hukuki niteliği itibarıyla, olağan kanun yollarından farklı olarak, kararın maddi vakıa denetiminden ziyade, yalnızca hukuki yönden denetimini sağlar.
Bu kanun yolunun temel amaçları şunlardır:
a. Hukuk Birliğinin Sağlanması: Farklı mahkemelerin benzer olaylarda farklı hukuki sonuçlara ulaşmasını engellemek ve Yargıtay içtihatları doğrultusunda uygulama birliğini temin etmek.
b. Ağır Hukuka Aykırılıkların Giderilmesi: Kesinleşmiş olsa dahi, bariz ve önemli hukuki hatalar içeren kararların hukuki sonuçlarının, en azından ilkesel düzeyde, düzeltilmesi.
c. Adalet Duygusunun Güçlendirilmesi: Hukuka aykırı bir kararın kesinleşmiş olmasının yarattığı adaletsizlik hissini, mümkün olduğu ölçüde gidermek.
Kanun yararına bozma, sanık lehine veya aleyhine sonuç doğurabilecek bir yapıya sahip olmakla birlikte, CMK m. 309/4'te belirtilen istisnalar dışında kural olarak sanık aleyhine sonuç doğurmaz. Bu durum, kesinleşmiş hükmün sanık lehine olan hukuki sonuçlarını koruma altına alan "non reformatio in peius" (aleyhe bozma yasağı) ilkesinin olağanüstü kanun yolundaki bir yansımasıdır.
2. KANUN YARARINA BOZMA BAŞVURUSUNUN KOŞULLARI
Kanun yararına bozma yoluna başvurulabilmesi için belirli koşulların bir arada bulunması gerekmektedir. Bu koşullar CMK m. 309'da ve ilgili Yargıtay içtihatlarında belirlenmiştir:
a. Kesinleşmiş Bir Kararın Varlığı: Kanun yararına bozma talebine konu edilebilecek karar, hâkim veya mahkeme tarafından verilmiş ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş olmalıdır. Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin CMK m. 286/2 uyarınca temyiz edilemeyen kesin nitelikteki kararları da bu kapsama dahildir. Kararın kesinleşmiş olması, olağan kanun yollarına başvurma süresinin geçmiş olması veya bu yollara başvurulmuşsa ilgili mercilerce karar verilmiş ve bu karara karşı başka bir olağan kanun yolu bulunmaması anlamına gelir. İşbu Dilekçe'nin konusunu oluşturan kararın da kesinleşmiş bir mahkeme kararı olduğu belirtilmektedir (Madde III.1).
b. Kararda Hukuka Aykırılık Bulunması: Başvurunun temelini oluşturan en önemli koşul, kararın veya hükmün hukuka aykırı olmasıdır. Bu hukuka aykırılık, maddi hukuka (örneğin, suçun unsurlarının yanlış değerlendirilmesi, yanlış ceza maddesinin uygulanması, lehe kanun hükümlerinin göz ardı edilmesi) veya usul hukukuna (örneğin, savunma hakkının kısıtlanması, yetkisiz veya görevsiz mahkemece karar verilmesi, usule aykırı delil değerlendirmesi) ilişkin olabilir. Hukuka aykırılığın "esaslı" veya "mutlak" bir aykırılık olması gerekip gerekmediği doktrinde tartışmalı olsa da, uygulamanın genellikle kararın sonucunu etkileyebilecek nitelikteki hukuki hatalara odaklandığı görülmektedir. Dilekçenin "Usule İlişkin İtirazlar" (Madde IV) ve "Esasa İlişkin Hukuki İtirazlar" (Madde VI) başlıkları altında bu hukuka aykırılık iddialarının somutlaştırılması beklenir. Örneğin, suçun maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığı iddiası (Madde III.2) esasa ilişkin bir hukuka aykırılık iddiasıdır.
c. Adalet Bakanlığı Tarafından Başvuru Yapılması: Kanun yararına bozma isteminde bulunma yetkisi münhasıran Adalet Bakanlığı'na aittir. Bakanlık, bu yetkisini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla kullanır. Hükümlü, müdafii, katılan veya diğer ilgililer doğrudan Yargıtay'a başvuramazlar; ancak Adalet Bakanlığı'na başvurarak kanun yararına bozma yoluna gidilmesini talep edebilirler. Bakanlık, talebi veya re'sen tespit ettiği hukuka aykırılığı değerlendirir ve istemi yerinde görürse, ilgili evrakı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderir. Başsavcılık da hukuka aykırılık kanaatine varırsa, Yargıtay'ın ilgili ceza dairesine başvurur. İşbu Dilekçe'nin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne gönderilmek üzere ilgili mahkemeye sunulması (Madde 1), bu prosedüre uygun bir talep başlatma yöntemidir.
d. Süre: Kanun yararına bozma yoluna başvurmak için Adalet Bakanlığı açısından kanunda öngörülmüş bir hak düşürücü süre bulunmamaktadır. Ancak, hukuki belirlilik ve istikrar ilkeleri gereği, bu yetkinin makul bir süre içinde kullanılması beklenir. Özellikle sanık lehine sonuç doğurabilecek durumlarda gecikme, hak kaybına yol açabilir.
3. KANUN YARARINA BOZMA USULÜ
Kanun yararına bozma süreci şu aşamalardan oluşur:
a. Talep veya Re'sen Tespit: Süreç, genellikle hükümlü, müdafii veya diğer ilgililerin Adalet Bakanlığı'na hitaben yazdıkları ve kararı veren mahkeme aracılığıyla veya doğrudan Bakanlığa ilettikleri bir dilekçe ile (işbu Dilekçe gibi) başlar. Dilekçede, kesinleşen kararın bilgileri (Madde II), hukuka aykırılık iddiaları (Madde IV, Madde VI) ve bozma talebi (Talep Sonucu) açıkça belirtilmelidir. Adalet Bakanlığı, bir talep olmaksızın da re'sen bir hukuka aykırılık tespit ederse süreci başlatabilir.
b. Adalet Bakanlığı İncelemesi: Bakanlık (Ceza İşleri Genel Müdürlüğü), talebi veya re'sen durumu inceler. Kararın kesinleşip kesinleşmediği, iddia edilen hukuka aykırılığın CMK m. 309 kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği gibi hususlar tetkik edilir. Bakanlık, istemi uygun bulmazsa talebi reddedebilir. Uygun bulursa, dosyayı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na intikal ettirir.
c. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Başvurusu: Başsavcılık, Adalet Bakanlığı'nın istemi üzerine dosyayı inceleyerek kendi hukuki değerlendirmesini yapar. Hukuka aykırılık bulunduğu kanaatine varırsa, kanun yararına bozma istemiyle Yargıtay'ın ilgili ceza dairesine başvurur ve düzenleyeceği tebliğnamede bozma nedenlerini açıklar. Başsavcılık, Bakanlığın istemine rağmen hukuka aykırılık görmezse, istemi Yargıtay'a iletmeyebilir, ancak bu durum nadirdir. Dilekçedeki talep de Bakanlığın Başsavcılığa başvurması yönündedir (Talep Sonucu 2).
d. Yargıtay İlgili Ceza Dairesi'nin İncelemesi: Yargıtay'ın görevli ceza dairesi, dosyayı ve Başsavcılığın tebliğnamesini inceleyerek kararını verir. İnceleme, kural olarak dosya üzerinden yapılır. Daire, ileri sürülen bozma nedenleriyle bağlıdır ancak karardaki başka hukuka aykırılıkları da tespit ederse bunları da dikkate alabilir.
e. Karar: Yargıtay Ceza Dairesi, inceleme sonucunda kanun yararına bozma istemini kabul veya reddedebilir.
i. Ret Kararı: İstem yerinde görülmezse, talep reddedilir ve karar kesinleşir.
ii. Kabul Kararı: İstem yerinde görülürse, hükmün kanun yararına bozulmasına karar verilir. Bozma kararının sonuçları, hukuka aykırılığın niteliğine ve CMK m. 309/4'teki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğine göre değişir.
4. KANUN YARARINA BOZMA KARARININ SONUÇLARI
Kanun yararına bozma kararının en önemli özelliği, kural olarak hükümlünün hukuki durumunu aleyhine değiştirmemesidir (CMK m. 309/3). Ancak bu kuralın önemli istisnaları bulunmaktadır (CMK m. 309/4):
a. Kural: Sanık Aleyhine Sonuç Doğurmama: Bozma kararı, genellikle sadece hukuki ilkenin tespiti ve hukuk birliğinin sağlanması amacını taşır. Eğer bozma nedeni sanığın cezasını veya hukuki durumunu ağırlaştıracak nitelikteyse (örneğin, beraat kararı verilmesi gerekirken mahkûmiyet verildiği iddiası kabul edilirse veya cezanın daha az olması gerektiği kabul edilirse), bu bozma kararı sanık lehinedir ve gereği yapılır. Ancak, örneğin daha ağır bir ceza verilmesi gerektiği veya beraat kararının yanlış olduğu gerekçesiyle bozma kararı verilirse, bu karar sanığın infaz edilen veya edilecek cezasını etkilemez.
b. İstisnalar: Sanığın Hukuki Durumunu Etkileyen Haller (CMK m. 309/4): Bozma kararı aşağıdaki durumlarda sanığın hukuki durumunu etkileyebilir ve gereğinin yapılması için dosya yeniden yargılama yapacak mahkemeye gönderilebilir veya Yargıtay tarafından doğrudan karar verilebilir:
i. Suç Vasfında Hata (m. 309/4-a): Mahkûmiyete konu fiilin, daha hafif veya daha ağır ceza gerektiren başka bir suçu oluşturduğu tespit edilirse ve bu durum sanık lehine ise (daha hafif ceza), lehe olan hüküm uygulanır. Eğer daha ağır ceza gerektiren bir durum varsa, aleyhe sonuç doğurmama kuralı işler.
ii. Cezada Hata (m. 309/4-b): Cezanın belirlenmesinde temel cezanın saptanması, artırım veya indirim nedenlerinin uygulanması gibi konularda sanık lehine bir hata yapıldığı tespit edilirse, bu hata düzeltilir.
iii. Savunma Hakkının Kısıtlanması (m. 309/4-c): Yargılama sırasında savunma hakkının CMK'nın öngördüğü şekilde kullanılmasının engellendiği veya kısıtlandığı anlaşılırsa, bu durum sanık lehine bir bozma nedenidir ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirebilir.
iv. Hükmün Sonucunu Etkileyen Usul Hataları (m. 309/4-d): Kararı etkileyen diğer önemli usul hukuku kurallarına aykırılıklar (örneğin, delillerin tartışılmaması, gerekçesiz hüküm kurulması gibi) tespit edildiğinde, bu durum sanık lehine ise, bozma kararı verilebilir ve genellikle yeniden yargılama yapılır.
c. Yeniden Yargılama veya Doğrudan Karar: CMK m. 309/4 kapsamındaki hallerde, Yargıtay bozma kararıyla birlikte yapılması gerekenleri de belirtir. Eğer yeniden yargılama gerekmiyorsa (örneğin, sadece lehe kanun uygulanacaksa), Yargıtay doğrudan karar verebilir. Yeniden yargılama gerekiyorsa, dosya hükmü veren mahkemeye veya görevli başka bir mahkemeye gönderilir. Mahkeme, Yargıtay'ın bozma kararına uymak zorundadır.
5. İLGİLİ MEVZUAT
Kanun yararına bozma müessesesini düzenleyen temel mevzuat hükümleri şunlardır:
a. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK):
i. Madde 309: Kanun yararına bozmanın koşullarını, usulünü ve sonuçlarını düzenleyen temel maddedir.
ii. Madde 310: Kanun yararına bozma istemi üzerine verilecek kararları ve bu kararların etkilerini detaylandırır.
iii. İlgili diğer maddeler (örneğin, kararların kesinleşmesiyle ilgili hükümler, istinaf ve temyizle ilgili maddeler).
b. Yargıtay İçtihatları: Yargıtay'ın çeşitli ceza dairelerinin kanun yararına bozma başvuruları üzerine verdiği kararlar, uygulamanın nasıl şekillendiğini ve hangi tür hukuka aykırılıkların bu yola konu edildiğini göstermesi açısından önemli bir kaynaktır.
6. DOKTRİNDEKİ GÖRÜŞLER VE UYGULAMA
Doktrinde kanun yararına bozma, hukuk güvenliği ile adalet arasındaki dengeyi kurmaya çalışan önemli bir mekanizma olarak kabul edilir. Ancak, Adalet Bakanlığı'nın takdir yetkisinin genişliği, hangi tür hukuka aykırılıkların bu yola konu edileceği konusundaki belirsizlikler ve uygulamanın zaman zaman yeknesak olmaması eleştiri konusu olabilmektedir. Bazı görüşler, bu yolun daha etkin kullanılması ve özellikle temel hak ve özgürlükleri ihlal eden bariz hataların düzeltilmesinde daha proaktif davranılması gerektiğini savunur. Uygulamada Yargıtay, kanun yararına bozma incelemesini titizlikle yapmakta ve özellikle CMK m. 309/4 kapsamına giren ve sanık lehine sonuç doğuracak hukuka aykırılıkların düzeltilmesine özen göstermektedir. Ancak, müessesenin olağanüstü niteliği nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası bu yolla denetlenmemekte, daha ziyade "ciddi" ve "açık" hukuki hatalar ile hukuk birliğini bozucu nitelikteki aykırılıklar üzerinde durulmaktadır.
7. KANUN YARARINA BOZMA DİLEKÇESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
Kanun yararına bozma talebi içeren bir dilekçenin (işbu Dilekçe gibi) Adalet Bakanlığı ve sonrasında Yargıtay nezdinde başarılı olabilmesi için bazı hususlara dikkat edilmesi önem arz etmektedir:
a. Hukuka Aykırılığın Somut ve Açık Gerekçelendirilmesi: Dilekçede iddia edilen hukuka aykırılıkların soyut ifadelerle değil, somut olay ve delillerle ilişkilendirilerek, hangi yasa maddesine veya hukuki ilkeye aykırı olduğunun açıkça ve gerekçeli bir şekilde ortaya konulması gereklidir. Özellikle "Usule İlişkin İtirazlar" (Madde IV) ve "Esasa İlişkin Hukuki İtirazlar" (Madde VI) bölümleri bu açıdan kritik öneme sahiptir. Hangi maddi veya usul kuralının ihlal edildiği ve bu ihlalin kararı nasıl etkilediği detaylıca açıklanmalıdır.
b. Kesinleşme Şerhi ve Karar Örneği: Başvuruya konu kararın kesinleştiğini gösteren şerhin ve kararın onaylı bir örneğinin dilekçeye eklenmesi, incelemenin hızlanması açısından faydalıdır.
c. Delillerin Rolü: Kanun yararına bozma, hukuki denetim yolu olsa da, hukuka aykırılık iddiaları dosyadaki mevcut delillerle desteklenmelidir. Dilekçede atıf yapılan delillerin (Madde 13), iddia edilen hukuka aykırılığı nasıl kanıtladığı veya desteklediği izah edilmelidir. Ancak bu yolda yeni delil sunulması veya delil değerlendirmesi yapılması kural olarak mümkün değildir; denetim mevcut dosya kapsamındaki hukuki sorunlara odaklanır.
d. Taleplerin Netliği: "Talep Sonucu" (Madde 10) kısmında, Adalet Bakanlığı'ndan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurulmasının istenmesi ve bozma talebinin hangi gerekçelere dayandığının özeti yer almalıdır. Bozma sonucunda sanık lehine bir sonuç bekleniyorsa (örneğin, beraat, cezanın indirilmesi), bu durumun CMK m. 309/4'teki hangi bende dayandığı belirtilebilir.
SONUÇ
Kanun yararına bozma, Türk ceza muhakemesi hukukunda, kesinleşmiş kararlardaki hukuka aykırılıkların giderilmesi ve hukuk uygulamasında birliğin sağlanması bakımından hayati bir fonksiyona sahip olağanüstü bir kanun yoludur. Adalet Bakanlığı'nın istemi üzerine Yargıtay tarafından işletilen bu süreç, maddi gerçeğe ve hukuka uygun karar verme idealinin, kararların kesinleşmesinden sonra dahi, belirli sınırlar dahilinde takip edilmesini sağlar. Kural olarak sanık aleyhine sonuç doğurmaması ilkesi, hukuk güvenliğini korurken; CMK m. 309/4'teki istisnalar, adaletin tesisi ve sanık lehine olan durumların düzeltilmesi için önemli bir imkan sunmaktadır. Bu müessesenin etkin ve yerinde kullanılması, yargıya olan güvenin ve adalet duygusunun pekiştirilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
T.C.
ADALET BAKANLIĞI CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE
Gönderilmek Üzere
... CEZA MAHKEMESİNE
ESAS NO : /
HÜKÜMLÜ : TC:
MÜDAFİ : Av.
KONU : ... Ceza Mahkemesinin / Esas, / Karar ve _._.20_ tarihli kararına karşı Kanun Yararına Bozma başvurusudur.
AÇIKLAMALAR :
I. MÜVEKKİL HAKKINDA ESASA İLİŞKİN BİLGİ:
...
II. KANUN YARARINA BOZULMASI İSTENEN MAHKEME KARARI:
Gerekçeli kararda açıklamaları ve numaraları gösterilen ... Ceza Mahkemesinin, Kanun Yararına Bozulması talep edilen kararları aşağıdaki gibidir:
1. ...
2. ...
III. DİLEKÇE ÖZETİ:
Aşağıda ayrıntılı olarak açıklanan ve kanun yararına bozulması istenen kararlara olan itirazlarımızın maddeler halindeki