- İhtiyati Tedbirin Kaldırılması Talebi
- Talep Sonucu
ADİ SENEDE DAYALI İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ VE KALDIRILMASI USULÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME
GİRİŞ
Türk Hukuk Sistemi içerisinde, alacaklının para alacağını güvence altına almak amacıyla başvurabileceği en önemli geçici hukuki koruma tedbirlerinden biri ihtiyati hacizdir. İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 257 vd. hükümlerinde düzenlenen ihtiyati haciz, alacaklının, borçlunun mallarına henüz kesin haciz aşamasına gelinmeden önce, alacağın tahsilinin tehlikeye düşmesini önlemek amacıyla mahkeme kararıyla geçici olarak el konulmasını sağlayan bir müessesedir. Özellikle alacağın adi bir senede dayanması durumunda, ihtiyati haciz kararı alınması ve bu karara karşı borçlunun itiraz ve kaldırma talebinde bulunması süreci, ispat ve usul açısından kendine özgü dinamikler barındırmaktadır. İşbu makalede, adi senede dayanılarak verilen ihtiyati haciz kararına karşı itiraz ve bu kararın kaldırılması talepleri, ilgili mevzuat hükümleri, doktrin görüşleri ve yargı uygulamaları ışığında etraflıca incelenecektir.
1. İHTİYATİ HACİZ KAVRAMI VE ŞARTLARI
İhtiyati haciz, İİK m. 257/1’de tanımlandığı üzere, "Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir." Bu tanımdan hareketle ihtiyati haczin temel amacı, ileride gerçekleştirilecek icra takibinin veya açılacak davanın sonucunu güvence altına almak, borçlunun mal kaçırmasını önleyerek alacaklının alacağına kavuşma ihtimalini korumaktır.
İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için kanunda belirtilen şartların kümülatif olarak gerçekleşmesi gerekmektedir:
a. Para Alacağı: Talebin konusunu oluşturan alacak, bir para alacağı olmalıdır. Para alacağı dışındaki talepler için ihtiyati haciz yoluna başvurulamaz.
b. Vadesi Gelmiş Olma: Kural olarak, ihtiyati haciz talep edilebilmesi için alacağın vadesinin gelmiş (muaccel) olması gerekir. Ancak İİK m. 257/2, bu kurala istisnalar getirmiştir. Borçlunun belirli bir yerleşim yeri yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa, alacağın vadesi gelmemiş olsa dahi ihtiyati haciz istenebilir. İşbu Dilekçe'nin 3. maddesinde, müvekkilin mal kaçırma durumunun söz konusu olmadığı belirtilerek, vadesi gelmemiş bir borç için ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı ima edilmektedir (Madde 3).
c. Rehinle Temin Edilmemiş Olma: Alacak bir rehin (taşınır rehni, ipotek vb.) ile güvence altına alınmışsa, kural olarak ihtiyati haciz istenemez. Ancak, alacağın rehinle karşılanamayan kısmı için ihtiyati haciz talep edilmesi mümkündür (İİK m. 257/1).
d. Yaklaşık İspat: Alacaklının, hem alacağının varlığını hem de ihtiyati haciz sebeplerinin (vadenin gelmiş olması veya m. 257/2'deki istisnai haller) varlığını tam olarak değil, fakat mahkemede kanaat uyandıracak derecede, yani "yaklaşık ispat" düzeyinde göstermesi gerekir (HMK m. 390/3 kıyasen uygulanır). Adi senede dayalı taleplerde bu koşul özel bir önem arz eder. Kambiyo senetlerinin aksine, adi senetler tek başına alacağın varlığı konusunda güçlü bir karine oluşturmaz. Bu nedenle, alacaklının, adi senedin yanı sıra alacak ilişkisini destekleyen başka delilleri (örneğin, yazışmalar, tanık beyanları, kısmi ödeme belgeleri vb.) sunarak mahkemede alacağın ve ihtiyati haciz şartlarının varlığına dair kuvvetli bir kanaat oluşturması beklenir. İşbu Dilekçe'de, dayanılan belgenin kambiyo senedi olmadığı ve gerçekliğinin dahi araştırılması gerektiği vurgulanarak, alacaklının yaklaşık ispat külfetini yerine getiremediği iddia edilmektedir (Madde 1, Madde 2).
e. Teminat Gösterilmesi: İhtiyati haciz talep eden alacaklı, haciz nedeniyle borçlunun ve üçüncü kişilerin uğrayabileceği muhtemel zararlara karşılık olarak teminat göstermek zorundadır (İİK m. 259/1). Ancak, alacak bir ilama (kesinleşmiş mahkeme kararı) veya ilam niteliğinde bir belgeye dayanıyorsa, mahkeme teminat alınmamasına karar verebilir. Uygulamada, adi senede dayalı ihtiyati haciz taleplerinde genellikle teminat alınması yönünde karar verilmektedir.
2. İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ
Aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlu veya hacizden menfaati etkilenen üçüncü kişiler, bu karara karşı itiraz yoluna başvurabilirler. İtiraz müessesesi İİK m. 265'te düzenlenmiştir.
a. İtiraz Süresi: Borçlu, ihtiyati haczin uygulanması sırasında hazır bulunmuşsa, haczin tatbik edildiği tarihten itibaren; hazır bulunmamışsa, haciz tutanağının kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde itiraz edebilir (İİK m. 265/1). Eğer ihtiyati haciz kararı borçlu dinlenmeden verilmişse, borçlu kararı öğrendiği tarihten itibaren bu yedi günlük süre içinde itiraz hakkını kullanabilir.
b. İtiraz Sebepleri: Kanun, itiraz sebeplerini sınırlı olarak saymıştır (İİK m. 265/1):
i. Mahkemenin Yetkisine İtiraz: İhtiyati haciz kararını veren mahkemenin yetkisiz olduğu ileri sürülebilir. Yetki kuralları genel olarak HMK hükümlerine göre belirlenir.
ii. Haczin Sebeplerine İtiraz: Bu, en geniş kapsamlı itiraz sebebidir. Borçlu, alacağın mevcut olmadığını, vadesinin gelmediğini, alacağın rehinle temin edilmiş olduğunu, İİK m. 257/2'deki şartların (mal kaçırma, yerleşim yerinin olmaması vb.) gerçekleşmediğini veya alacaklının yaklaşık ispat yükümlülüğünü yerine getiremediğini ileri sürebilir. İşbu Dilekçe'de ileri sürülen, belgenin kambiyo senedi vasfı taşımadığı, gerçekliğinin ve geçerliliğinin yargılamayı gerektirdiği (Madde 1, Madde 2) ve mal kaçırma durumunun bulunmadığı (Madde 3) iddiaları, haczin sebeplerine yönelik itiraz niteliğindedir.
iii. Teminata İtiraz: Alacaklı tarafından yatırılan teminatın yetersiz olduğu veya hiç teminat alınmaması gerektiği halde teminat alındığı (veya tersi) gibi hususlar ileri sürülebilir.
c. İtiraz Usulü: İtiraz, ihtiyati haciz kararını veren mahkemeye bir dilekçe ile yapılır (İşbu Dilekçe gibi). Mahkeme, itiraz üzerine tarafları duruşmaya davet eder. Taraflar gelmese bile dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilir (İİK m. 265/2). Mahkeme, gösterilen sebeplere göre itirazı kabul veya reddeder.
d. İtirazın Etkisi: İtiraz, ihtiyati haciz kararının icrasını kendiliğinden durdurmaz. Ancak mahkeme, itirazı haklı görme ihtimaline binaen veya borçlunun talebi üzerine, teminat karşılığında veya duruma göre teminatsız olarak ihtiyati haczin icrasının durdurulmasına karar verebilir.
e. İtiraz Üzerine Verilen Karara Karşı Kanun Yolu: Mahkemenin itiraz üzerine verdiği karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir (İİK m. 265/5). İstinaf incelemesi sonucunda verilen karar kesindir.
3. İHTİYATİ HACZİN KALDIRILMASI
İhtiyati haciz geçici bir tedbir olduğundan, belirli şartların gerçekleşmesi halinde kaldırılması mümkündür. Kaldırma sebepleri temel olarak üçe ayrılabilir:
a. İtirazın Kabulü Üzerine Kaldırma (İİK m. 265): Borçlunun süresi içinde yaptığı itirazın mahkeme tarafından haklı bulunması halinde, mahkeme ihtiyati haciz kararını kaldırır. Bu durumda haciz hükümsüz kalır. İşbu Dilekçe'nin temel talebi de itirazın kabulü ile haczin kaldırılmasıdır (Madde 5, bent 1).
b. Teminat Gösterilerek Kaldırma (İİK m. 266): Borçlu, mahkemenin belirleyeceği ve alacak tutarını karşılayacak miktarda teminat (nakit para, banka teminat mektubu, devlet tahvili, mahkemece kabul edilecek taşınır rehni veya taşınmaz ipoteği vb.) göstererek ihtiyati haczin kaldırılmasını talep edebilir. Mahkeme, teminatın uygunluğuna kanaat getirirse, ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verir. Bu durumda haciz, gösterilen teminat üzerine devam eder; borçlunun diğer malları serbest kalır. İşbu Dilekçe'de, itirazın kabul edilmemesi ihtimaline binaen, teminat karşılığında haczin kaldırılması da talep edilmektedir (Madde 5, bent 2). Mahkeme, teminatın türünü ve miktarını belirleme yetkisine sahiptir.
c. Alacaklının Süresi İçinde Takip veya Dava Başlatmaması (İİK m. 264): İhtiyati haciz kararının uygulanmasından (haciz tutanağının alacaklıya tebliğinden veya haczin fiilen yapılmasından) sonra alacaklı, yedi gün içinde ya esas hakkında icra takibi başlatmak ya da alacak davası açmak zorundadır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Alacaklı bu yasal süreler içinde gerekli işlemleri yapmazsa, ihtiyati haciz kendiliğinden kalkar ve hükümsüz hale gelir. Bu durumda borçlunun veya ilgili üçüncü kişinin talebi üzerine mahkeme veya icra dairesi tarafından haczin kalktığına dair bir karar verilir.
4. ADİ SENEDE DAYALI İHTİYATİ HACİZDE İSPAT YÜKÜ VE YARGILAMA
İhtiyati haciz yargılaması, niteliği gereği çabuk ve basit bir usule tabidir. Amaç, alacağı geçici olarak güvence altına almak olduğundan, esas davadaki gibi kesin ve tam bir ispat aranmaz; yaklaşık ispat yeterlidir. Ancak bu durum, ispat külfetinin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmez.
Adi senede dayalı ihtiyati haciz taleplerinde, yaklaşık ispat kuralı daha dikkatli uygulanır. Zira adi senetler (örneğin, iki taraf arasında imzalanmış bir borç ikrarı, bir sözleşme, fatura vb.), kambiyo senetleri (poliçe, bono, çek) gibi soyut borç ikrarı niteliği taşımaz ve tek başlarına alacağın varlığını ve miktarını kesin olarak kanıtlamazlar. Bu belgelerin sahteliği, temel borç ilişkisindeki geçersizlikler veya borcun ödenmiş olması gibi iddialar her zaman ileri sürülebilir.
Bu nedenle, adi senede dayanan alacaklı, ihtiyati haciz talep ederken:
a. Senedin kendisini sunmalıdır.
b. Senedin imzası veya içeriği borçlu tarafından inkâr edilebilecek nitelikteyse, alacak ilişkisini destekleyen ek deliller (yazışmalar, tanık listesi, faturalar, teslim belgeleri vb.) sunarak alacağın varlığına dair mahkemede kuvvetli bir kanaat oluşturmalıdır.
Borçlunun İİK m. 265'e göre yaptığı itirazda ise durum tersine döner. Borçlu, alacaklının sunduğu delillerin yetersizliğini, adi senedin geçersizliğini veya borcun sona erdiğini yaklaşık olarak ispat etmeye çalışır. İşbu Dilekçe'de belirtildiği gibi, belgenin gerçek olup olmadığının, karşılığının bulunup bulunmadığının ve geçerliliğinin tahkikata muhtaç olduğunun ileri sürülmesi (Madde 2), alacaklının sunduğu adi senedin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı iddiasını destekler.
İtiraz üzerine yapılan incelemede mahkeme, tarafların sunduğu delilleri değerlendirir ancak tam bir yargılama yapmaz. Mahkeme, ihtiyati haciz şartlarının (özellikle alacağın ve haciz sebeplerinin varlığının) yaklaşık ispat düzeyinde devam edip etmediğini inceler. Eğer borçlunun itirazları, alacaklının başlangıçta oluşturduğu kanaati sarsacak nitelikteyse veya ihtiyati haciz şartlarının mevcut olmadığına dair kuvvetli şüphe uyandırıyorsa, mahkeme itirazı kabul ederek ihtiyati haczi kaldırabilir. Esas alacak ilişkisinin varlığı ve geçerliliği konusundaki nihai karar ise ancak açılacak olan esas davada (alacak davası veya itirazın iptali/kaldırılması davası) verilecektir.
5. DİLEKÇE KAPSAMINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
İhtiyati haciz kararına itiraz ve kaldırma taleplerinde başarıya ulaşmak için dilekçenin içeriği ve sunulan deliller büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda, genel ilkelere ek olarak aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi faydalı olabilir:
a. İtiraz Sebeplerinin Somutlaştırılması: İtiraz dilekçesinde, İİK m. 265'te sayılan itiraz sebeplerinden hangilerine dayanıldığı açıkça belirtilmeli ve bu sebepler somut olgularla desteklenmelidir. Örneğin, "haczin sebeplerine" itiraz ediliyorsa, sadece adi senedin geçerli olmadığını belirtmek yerine, neden geçerli olmadığına dair spesifik iddialar (imza inkârı, irade fesadı, ödeme, zamanaşımı vb.) kısaca açıklanabilir ve bu iddiaları destekleyen delillere atıf yapılabilir. İşbu Dilekçe'nin "Açıklamalar" bölümünde (Madde 1, 2, 3), bu somutlaştırmanın daha detaylı yapılması, mahkemenin ilk incelemesinde borçlu lehine bir kanaat oluşmasına yardımcı olabilir.
b. Delillerin Sunulması: İtirazın yaklaşık ispat düzeyinde de olsa delillendirilmesi önemlidir. İtiraz dilekçesine, iddiaları destekleyen mevcut belgelerin eklenmesi veya hangi delillere (tanık, keşif, bilirkişi vb.) dayanılacağının belirtilmesi, talebin ciddiyetini ve haklılığını gösterir. Dilekçelerde genellikle bulunan "Deliller" başlığı altında bu hususlar detaylandırılabilir.
c. Alternatif Talepler: İtirazın kabul edilmemesi ihtimaline karşı, İİK m. 266 uyarınca teminat karşılığında haczin kaldırılmasının talep edilmesi (İşbu Dilekçe'de Madde 5, bent 2'de olduğu gibi) yerinde bir yaklaşımdır. Bu, borçlunun ticari faaliyetlerinin veya günlük yaşamının haciz nedeniyle aksamasını önlemeye yönelik pratik bir çözümdür. Talep edilecek teminatın türü (nakit, teminat mektubu vb.) ve borçlunun bunu karşılayabileceği de belirtilebilir.
SONUÇ
Adi senede dayalı olarak verilen ihtiyati haciz kararı, alacaklı için önemli bir güvence sağlamakla birlikte, borçlu açısından ciddi mağduriyetlere yol açabilme potansiyeli taşır. Bu nedenle kanun koyucu, borçluya İİK m. 265 kapsamında itiraz etme ve m. 266 kapsamında teminat göstererek haczi kaldırma imkânları tanımıştır. Özellikle alacağın dayanağı olan belgenin adi senet olması durumunda, alacaklının "yaklaşık ispat" külfeti daha belirgin hale gelirken, borçlunun itirazlarında senedin geçerliliği ve alacak ilişkisinin varlığına yönelik savunmalar ön plana çıkar. İtiraz sürecinde mahkeme, tam bir yargılama yapmaksızın, mevcut delil durumuna göre ihtiyati haciz şartlarının devam edip etmediğini değerlendirir. Borçlunun, yasal süresi içinde, somut gerekçelere ve delillere dayalı olarak yapacağı bir itiraz veya uygun bir teminat teklifi, haksız veya ölçüsüz bir ihtiyati haczin kaldırılmasını sağlayabilir. Bu süreçte, usul kurallarına riayet edilmesi ve iddiaların hukuki argümanlarla güçlü bir şekilde desteklenmesi esastır.