- AİHM Başvurusunun Adalet Bakanlığına 6384 Sayılı Kanunla AİHM Başvurularının Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümü Talebi
- Talep Sonucu
- Delil Listesi
6384 SAYILI KANUN KAPSAMINDA İNSAN HAKLARI TAZMİNAT KOMİSYONU'NA BAŞVURU YOLU VE HUKUKİ TEMELLERİ
GİRİŞ VE KANUNUN AMACI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yapılan başvuruların sayısındaki artış ve özellikle belirli konularda yoğunlaşan ihlal iddiaları, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) sistemindeki yükümlülüklerini yerine getirmesi bağlamında yeni mekanizmaların geliştirilmesini zorunlu kılmıştır. Bu bağlamda, 19 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren 6384 sayılı "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun", AİHM önündeki belirli ihlal iddiaları için iç hukukta bir çözüm yolu oluşturmayı amaçlamaktadır. Kanunun temel hedefi, AİHS ve ek protokolleri ile güvence altına alınan hakların ihlal edildiği iddialarını, AİHM süreci beklenmeksizin veya AİHM tarafından verilen pilot kararlar doğrultusunda, ulusal düzeyde ve tazminat ödenmesi suretiyle gidermektir. Bu mekanizma, hem AİHM'in iş yükünü hafifletmeyi hem de bireylerin hak ihlali iddialarına daha hızlı ve etkili bir çözüm bulmalarını sağlamayı hedeflemektedir. İşbu Dilekçe de bu kanun kapsamında, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmaması ve mahkeme kararının icrasındaki sorunlar nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararların tazmini talebini içermektedir (Konu).
İNSAN HAKLARI TAZMİNAT KOMİSYONU'NUN YAPISI VE GÖREVLERİ
6384 sayılı Kanun ile Adalet Bakanlığı bünyesinde İnsan Hakları Tazminat Komisyonu kurulmuştur. Bu Komisyon, Kanun'da belirtilen ve AİHM'e yapılan veya yapılabilecek başvurulara konu olan ihlal iddialarını incelemek ve karara bağlamakla görevlidir. Komisyon, idari bir organ niteliğinde olmakla birlikte, AİHS ve AİHM içtihatlarını dikkate alarak karar veren yarı-yargısal bir fonksiyona sahiptir. Komisyon'un yapısı, üyeleri ve çalışma usulleri ilgili Kanun ve bu Kanun'a dayanılarak çıkarılan Yönetmelik ile düzenlenmiştir. Komisyon, başvuruları dosya üzerinden inceler ancak gerekli gördüğü durumlarda ilgili kişileri veya temsilcilerini dinleyebilir, ilgili kurum ve kuruluşlardan bilgi ve belge isteyebilir.
BAŞVURU KOŞULLARI VE SÜRECİ
Komisyona başvuru yapılabilmesi için belirli koşulların sağlanması gerekmektedir:
a. Başvuru Konusu Olabilecek İhlaller: 6384 sayılı Kanun'un kapsamı zaman içinde genişletilmiş olmakla birlikte, başlangıçta ve temel olarak şu ihlal iddialarını kapsamaktadır:
i. Ceza hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı iddiaları (AİHS Madde 6/1). İşbu Dilekçe'de bu iddiaya yer verilmektedir (Madde 2, Madde 4).
ii. Mahkeme kararlarının icra edilmemesi, geç icra edilmesi veya eksik icra edilmesi iddiaları (AİHS Madde 6/1 ve duruma göre Ek Protokol 1 Madde 1). İşbu Dilekçe'de bu iddia da bulunmaktadır (Madde 3, Madde 5).
iii.Ceza infaz kurumlarındaki yaşam koşulları, tutukluluk incelemelerinin yetersizliği gibi AİHM gündemine sıkça gelen diğer bazı yapısal sorunlara ilişkin iddialar.
b. Başvuru Süresi: Başvuru süreleri, ihlalin niteliğine ve AİHM'e başvuru yapılıp yapılmadığına göre değişiklik göstermektedir.
i. AİHM'e daha önce başvurulmuş ve başvuru AİHM önünde derdest ise, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihten veya AİHM'in Komisyonu etkili bir iç hukuk yolu olarak tanıdığı tarihten itibaren belirli bir süre içinde başvuru yapılmalıdır. İşbu Dilekçe'de AİHM başvuru tarihinin belirtilmesi bu açıdan önemlidir (Madde 5).
ii. Yargılamanın uzun sürmesi veya kararın icra edilmemesi gibi durumlarda, iç hukuk yollarının tüketildiği tarihten veya AİHM'in bu konudaki kabul edilemezlik kararının tebliğinden itibaren belirli süreler öngörülmüştür. Genellikle bu süre, kesinleşme veya AİHM kararının tebliğinden itibaren 6 ay olarak uygulanmaktadır. Sürelerin takibi hak kaybı yaşamamak adına kritik öneme sahiptir.
c. Başvuru Şekli: Başvuru, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu Başkanlığı'na hitaben yazılmış bir dilekçe ile yapılır. Dilekçede; başvuranın veya vekilinin kimlik ve iletişim bilgileri (Madde 1), aleyhine başvuru yapılan yargılamaya veya işleme ilişkin bilgiler (Yerel Mahkeme Bilgileri), ihlal edildiği iddia edilen haklar, ihlale neden olan olay ve olgular (Madde 7), iç hukuk yollarının tüketilmesine ilişkin süreç, varsa AİHM başvuru numarası ve tarihi (Madde 5), talep edilen tazminat miktarı (maddi ve manevi ayrımı yapılarak) ve dayanakları ile sonuç talebi (Talep Sonucu) yer almalıdır. Başvuruya, iddiaları destekleyen belgelerin (kesinleşmiş mahkeme kararları, AİHM başvuru formu, vb.) eklenmesi gereklidir (Madde 9, Madde 10).
İŞBU DİLEKÇE'DE İLERİ SÜRÜLEN İHLAL İDDİALARININ HUKUKİ DEĞERLENDİRİLMESİ
a. Yargılamanın Makul Sürede Sonuçlandırılmaması İddiası:
i. Anayasal ve Sözleşmesel Dayanak: Anayasa'nın 36. maddesi "Hak Arama Hürriyeti" başlığı altında herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğunu belirtir. Anayasa'nın 141. maddesinin son fıkrası ise "Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir." hükmünü amirdir. AİHS'nin 6. maddesinin 1. fıkrası da, medeni hak ve yükümlülükler ile ilgili uyuşmazlıkların veya cezai alanda yöneltilen suç isnatlarının esasının karara bağlanmasında, herkesin davasının makul bir süre içinde görülmesini isteme hakkına sahip olduğunu güvence altına almaktadır.
ii. Makul Sürenin Değerlendirilmesi: AİHM içtihatlarına göre bir yargılamanın süresinin makul olup olmadığı değerlendirilirken; davanın karmaşıklığı, başvuranın ve ilgili kamu makamlarının (mahkemeler dahil) tutumu ve davanın başvuran açısından taşıdığı önem gibi kriterler dikkate alınır. Tek başına davanın açıldığı tarih (Madde 2/1) ile kesinleşme tarihi (Madde 4) arasındaki sürenin uzunluğu ihlal kararı için yeterli olabileceği gibi, bu sürenin uzunluğuna etki eden faktörlerin (örneğin, bilirkişi süreçleri, Yargıtay'daki bekleme süreleri, tarafların kusurlu davranışları vb.) detaylı bir şekilde ortaya konulması, Komisyon nezdinde talebin kabul edilebilirliği açısından önemlidir (Madde 7).
b. Mahkeme Kararlarının İcra Edilmemesi/Geç/Eksik İcra Edilmesi İddiası:
i. Anayasal ve Sözleşmesel Dayanak: Anayasa'nın 138. maddesinin son fıkrası "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez." hükmünü içermektedir. AİHS'nin 6. maddesinin 1. fıkrası kapsamında güvence altına alınan adil yargılanma hakkı, sadece yargılamanın yapılması ve karar verilmesini değil, aynı zamanda verilen bu kararların etkili bir şekilde icrasını da kapsar. AİHM, Hornsby/Yunanistan kararından bu yana istikrarlı bir şekilde, bağlayıcı ve kesinleşmiş bir yargı kararının, lehine karar verilen tarafın zararına olacak şekilde uygulanamaz halde kalmasının 6. maddeyi ihlal edeceğini belirtmektedir. Ayrıca, bir mahkeme kararının icrasının gecikmesi veya engellenmesi, eğer karar bir alacağa veya mülkiyet hakkına ilişkin ise, AİHS'e Ek 1 No'lu Protokol'ün 1. maddesi (Mülkiyetin Korunması) kapsamında da bir ihlal oluşturabilir.
ii. İcranın Sağlanması Yükümlülüğü: Devletin, mahkeme kararlarının icrası için gerekli mekanizmaları kurma ve işletme yükümlülüğü bulunmaktadır. Kararın icrasının kamu otoritesinin eylemsizliği veya ihmali nedeniyle gecikmesi, engellenmesi veya kısmen yerine getirilmesi durumunda, adil yargılanma hakkı ve mülkiyet hakkı ihlal edilmiş olur. İşbu Dilekçe'de belirtilen icranın eksik, hiç veya gereği gibi gerçekleştirilmemesi nedenlerinin (Madde 3, Madde 5) somut olaylarla desteklenerek açıklanması (Madde 7), talebin temelini oluşturacaktır.
TAZMİNATIN BELİRLENMESİ VE KOMİSYON KARARLARINA KARŞI YARGI YOLU
Komisyon, yaptığı inceleme sonucunda ihlalin varlığını tespit ederse, başvuran lehine hakkaniyete uygun bir tazminata hükmeder. Tazminat miktarının belirlenmesinde; AİHM'in benzer davalarda verdiği kararlar, ihlalin niteliği ve ağırlığı, başvuranın maruz kaldığı zararın (varsa maddi zarar ve her halükarda manevi zarar) boyutu gibi faktörler dikkate alınır. Komisyonun belirlediği tazminat, Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir.
Başvuranlar veya Adalet Bakanlığı, Komisyon tarafından verilen kararlara karşı, kararın tebliğinden itibaren belirli bir süre içinde (genellikle 15 gün) Ankara İdare Mahkemeleri'nde iptal davası açabilirler. İdare Mahkemesi'nin vereceği kararlara karşı da istinaf ve temyiz yolları açıktır. Bu yargı yolu, Komisyon kararının hukuka uygunluğunun denetlenmesini sağlar.
DİLEKÇEDE DEĞİNİLMESİ FAYDALI OLABİLECEK İLAVE HUSUSLAR
Başvurunun başarı şansı açısından, dilekçenin belirli bölümlerinde bazı hususlara daha detaylı yer verilmesi faydalı olabilir:
a. İç Hukuk Yollarının Tüketilmesi: Özellikle AİHM'e başvuru yapılmadan doğrudan Komisyona başvuruluyorsa, ihlal iddiasına konu olan yargılama veya işlemle ilgili olarak Anayasa Mahkemesi bireysel başvurusu dahil tüm etkili iç hukuk yollarının tüketilmiş olduğunun açıkça belirtilmesi ve buna ilişkin belgelerin (örneğin AYM kararının) sunulması önemlidir. Bu konuya "USULE İLİŞKİN AÇIKLAMALAR" (Madde 6) bölümünde detaylıca değinilebilir.
b. Nedensellik Bağı ve Zararın Somutlaştırılması: İleri sürülen ihlal (yargılamanın uzun sürmesi veya kararın icra edilmemesi) ile talep edilen tazminat arasında doğrudan bir nedensellik bağının kurulması gerekmektedir. Manevi tazminat talebi için ihlalin varlığı genellikle yeterli kabul edilse de, talep edilen manevi tazminat miktarının haklılığını gösterecek şekilde, yaşanan sıkıntı, elem ve üzüntünün dilekçede inandırıcı bir biçimde ifade edilmesi faydalıdır. Maddi tazminat talebi varsa, bu zararın (örneğin, mahkeme kararının geç icrası nedeniyle uğranılan faiz kaybı, değer kaybı vb.) somut belgelerle (hesaplamalar, bilirkişi raporları vb.) kanıtlanması zorunludur. Bu detaylandırmalar "ESASA İLİŞKİN DETAYLI VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR" (Madde 7) kısmında yapılabilir ve Delil Listesi'nde (Madde 9, Madde 10) ilgili belgelere atıf yapılabilir.
c. AİHM İçtihatlarına Atıf: Dilekçede ileri sürülen ihlal iddialarının AİHS ve AİHM içtihatları ile nasıl örtüştüğünün gösterilmesi, talebin hukuki temelini güçlendirecektir. Özellikle benzer nitelikteki AİHM kararlarına yapılacak atıflar, Komisyon'un değerlendirmesinde yol gösterici olabilir. Bu atıflar, "ESASA İLİŞKİN DETAYLI VAKIALAR VE HUKUKİ AÇIKLAMALAR" (Madde 7) bölümünde ilgili iddialarla bağlantılı olarak yapılabilir.
SONUÇ
6384 sayılı Kanun ile kurulan İnsan Hakları Tazminat Komisyonu, Türkiye'de AİHS ile güvence altına alınan hakların ihlali iddiaları için önemli bir iç hukuk yoludur. Özellikle yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmaması ve mahkeme kararlarının icrasındaki sorunlar gibi AİHM önünde sıklıkla tespit edilen yapısal problemlere yönelik olarak tasarlanan bu mekanizma, bireylerin hak ihlali iddialarını ulusal düzeyde çözüme kavuşturma imkanı sunmaktadır. İşbu Dilekçe'de olduğu gibi, bu yola başvurulurken, Kanun'da ve ilgili mevzuatta aranan şekil ve esas koşullarına uyulması, ihlal iddialarının somut olaylarla ve delillerle desteklenmesi, AİHS ve AİHM içtihatlarına uygun bir hukuki argümantasyon geliştirilmesi, talebin kabul edilmesi ve hakkaniyete uygun bir tazminata hükmedilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
T. C.
ADALET BAKANLIĞI
İNSAN HAKLARI TAZMİNAT KOMİSYON BAŞKANLIĞINA
MÜRACAAT EDEN :
İSİM SOYİSİM :
TC No :
DOĞUM YERİ VE TARİHİ :
YAZIŞMA ADRESİ :
TEL :
E-POSTA :
VEKİLİ :
İSİM SOYİSİM :
BARO BİLGİLERİ :
TC NO :
YAZIŞMA ADRESİ :
TEL :
E-POSTA :
YEREL MAHKEME BİLGİLERİ :
MAHKEME ADI :
DAVANIN AÇILDIĞI TARİH :
ESAS VE KARAR NO :
KESİNLEŞME TARİHİ :
AİHM’E BAŞVURU TARİHİ :