- 103 Davetiyesi Gönderilmesi Talebi
İCRA VE İFLAS HUKUKUNDA BORÇLUNUN YOKLUĞUNDA YAPILAN HACİZ VE BU HACZE İLİŞKİN BİLDİRİM (İİK md. 103 BAĞLAMINDA DAVET)
GİRİŞ
Cebri icra hukukunun temel amacı, alacaklının, borçlunun malvarlığı üzerinde devlet gücü aracılığıyla tatmin edilmesidir. Bu sürecin en önemli aşamalarından biri hacizdir. Haciz, borçlunun belirli mal ve haklarına icra dairesi tarafından hukuken el konulması anlamına gelir. Haciz işleminin yapılış şekli ve bu işleme ilişkin bildirimler, hem alacaklının haklarının korunması hem de borçlunun savunma hakkının güvence altına alınması bakımından büyük önem taşır. Özellikle borçlunun hazır bulunmadığı durumlarda yapılan hacizler (yoklukta haciz) ve sonrasındaki bildirim süreci, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) ve ilgili mevzuat çerçevesinde özel düzenlemelere tabidir. İşbu makalede, borçlunun yokluğunda yapılan haciz işlemi sonrasında, alacaklının talebi üzerine borçluya gönderilmesi istenen ve uygulamada "103 Davetiyesi" olarak anılan bildirimin hukuki dayanakları, koşulları, usulü ve sonuçları, doktrin ve uygulama ışığında incelenecektir.
1. HACİZ VE BORÇLUNUN YOKLUĞUNDA HACİZ KAVRAMLARI
Haciz, kesinleşmiş bir icra takibinde, alacağın karşılanması amacıyla, borçlunun İİK hükümleri çerçevesinde haczi kabil olan mal ve haklarına icra müdürlüğü tarafından el konulmasıdır. Haczin temel fonksiyonu, alacağa yetecek miktardaki borçlu malvarlığı değerini belirleyip güvence altına almak ve ilerleyen aşamada yapılacak satış (paraya çevirme) işlemi için hazırlık yapmaktır.
Haciz işlemi, kural olarak borçlunun veya haciz anında malın bulunduğu yerde hazır bulunan üçüncü kişinin huzurunda yapılır. Ancak çeşitli nedenlerle borçlunun veya mal yanında temsile yetkili bir kimsenin haciz anında hazır bulunmaması mümkündür. Bu durumda yapılan hacze "yoklukta haciz" denir. İİK madde 102, haczi yapan memurun, haczedilen malları ve kıymetlerini bir tutanağa geçirmesini zorunlu kılar. Borçlunun yokluğunda yapılan hacizlerde bu tutanağın önemi daha da artmaktadır, zira haczedilen mallar ve durumları bu tutanakla tespit edilir. Borçlunun yokluğunda yapılan haczin geçerliliği, usulüne uygun bir haciz tutanağının düzenlenmiş olmasına bağlıdır.
2. İCRA VE İFLAS KANUNU MADDE 103 KAPSAMINDA DAVET
İİK'nın "Hacze iştirak derecelerinin teşkili" başlığını taşıyan Dördüncü Bap altında yer alan 103. maddesi, doğrudan doğruya borçlunun yokluğunda yapılan haczin bildirimini düzenlemekten ziyade, haciz sırasında borçlu veya üçüncü kişinin elinde bulunan mallara ilişkin beyan yükümlülüğünü ve bu beyanın sonuçlarını ele alır. Maddenin tam metni şöyledir:
"Tutanağa geçirilen mallar veya alacaklar veya diğer haklar borçlunun elinde olmayıp da üçüncü bir şahıs elinde ise, bu şahıs hacizden haberdar edildiği tarihten itibaren yedi gün içinde alacaklıya itirazı varsa bildirmeye mecburdur. Üçüncü şahıs haczedilen mal veya alacak veya diğer hakkın kendisinin olduğunu veya kendisine rehin veya hapis hakkı bulunduğunu veya borçluya iade etmesi veya ödemesi gerektiğini iddia ederse, durumu haczi yapan icra dairesine bildirmeye mecburdur. Bu bildirim haciz tutanağına geçirilir. Üçüncü şahsın süresi içinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde veya alacak zimmetinde sayılır ve hakkında İcra ve İflas Kanununun istihkak davalarına ilişkin hükümleri uygulanır.
Haciz sırasında borçlu veya zilyed veya bunlar namına hazır bulunan kimseler hazır değilse, borçlu veya zilyede, haciz zabıtnamesini ve beyanda bulunması için üç günlük mühleti ihtiva eden bir davet kağıdı gönderilir. Borçlu veya zilyed bu müddet içinde beyanda bulunmazsa, haciz tutanağında yazılı malları elinde bulundurduğu veya alacağı zimmetinde sayılır."
Uygulamada "103 Davetiyesi" olarak adlandırılan bildirim, maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen durumla ilgilidir. Bu fıkra, haciz anında borçlu veya malın zilyedinin (veya temsilcisinin) hazır olmaması halinde işletilecek usulü belirtir.
a. Davetin Hukuki Dayanağı ve Amacı
İİK madde 103/2, borçlunun yokluğunda yapılan haciz işlemi hakkında borçluyu bilgilendirmeyi ve ona haczedilen mallar veya alacaklar hakkında beyanda bulunma imkanı tanımayı amaçlar. Bu davet, haciz tutanağının bir örneğini içerir ve borçluya, haczedilen malların kendi elinde olup olmadığı veya haczedilen alacağın kendi zimmetinde olup olmadığı konusunda beyanda bulunması için üç günlük bir süre tanır. Temel amaçlar şunlardır:
i. Borçluyu yapılan haciz işleminden haberdar etmek.
ii. Haczedilen malların fiili durumu ve aidiyeti konusunda borçlunun beyanını almak.
iii. Borçlunun, hacze veya haczedilen mala ilişkin varsa itirazlarını veya istihkak iddialarını ileri sürmesine olanak tanımak.
iv. Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca usulüne uygun bir bildirim sağlayarak icra işlemlerinin hukuka uygunluğunu temin etmek.
b. Davetin Koşulları
İİK madde 103/2 uyarınca davetiye gönderilmesinin temel koşulu, haczin borçlunun veya zilyedin (veya temsilcisinin) yokluğunda yapılmış olmasıdır. Haciz sırasında borçlu veya yetkili bir kişi hazır bulunmuş ve haciz tutanağını imzalamışsa, bu davetiyenin gönderilmesine gerek kalmaz, zira haciz işlemi ve içeriği bizzat öğrenilmiş sayılır.
c. Davetin İçeriği ve Usulü
Davet kağıdı, icra müdürlüğü tarafından hazırlanır ve borçlunun bilinen adresine Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Davetiyenin içeriğinde asgari olarak şunlar bulunmalıdır:
i. İcra dairesi ve dosya numarası.
ii. Alacaklı ve borçlunun kimlik bilgileri.
iii. Haczin yapıldığı tarih ve yer.
iv. Yoklukta düzenlenen haciz tutanağının bir örneği veya haczedilen malların listesi.
v. Borçluya, tebliğden itibaren üç gün içinde haczedilen mallar veya alacaklar hakkında beyanda bulunması gerektiği ihtarı.
vi. Üç gün içinde beyanda bulunulmaması halinde, haciz tutanağında yazılı malların borçlunun elinde, alacakların ise zimmetinde sayılacağına dair hukuki sonuçların ihtarı.
3. 103 DAVETİYESİNİN GÖNDERİLMESİ TALEBİ
Borçlunun yokluğunda haciz yapıldığında, İİK madde 103/2'de belirtilen davetiyenin gönderilmesi icra dairesinin görevi olmakla birlikte, uygulamada icra dairelerinin iş yoğunluğu veya farklı yorumlar nedeniyle bu bildirimi kendiliğinden yapmadığı veya geciktirdiği durumlarla karşılaşılabilmektedir. Bu nedenle, alacaklı veya vekili, icra takibinin sürüncemede kalmasını önlemek ve borçlunun hacizden haberdar edilerek yasal sürelerin (örneğin satış isteme süresi gibi) işlemesini sağlamak amacıyla icra müdürlüğüne bir talep dilekçesi sunarak bu davetiyenin gönderilmesini isteyebilir. İşbu Dilekçe, tam da bu amaca hizmet eden bir talep niteliğindedir.
a. Talep Hakkı
Takip alacaklısı veya onun yetkili vekili, icra dosyasına bir dilekçe sunarak borçluya İİK madde 103/2 uyarınca davetiye gönderilmesini talep etme hakkına sahiptir. Bu talep, icra takibinin ilerlemesini sağlamaya yönelik bir takip işlemidir.
b. Talebin Şekli ve İçeriği
Talep, yazılı bir dilekçe ile ilgili icra müdürlüğüne sunulmalıdır. Dilekçede bulunması gereken temel unsurlar şunlardır:
i. İcra Müdürlüğü ve Dosya Esas Numarası: Takibin yapıldığı icra müdürlüğü ve dosya numarası açıkça belirtilmelidir.
ii. Taraflar: Alacaklı ve borçlu bilgileri yer almalıdır. Vekil aracılığıyla talepte bulunuluyorsa vekilin bilgileri de eklenmelidir.
iii. Açıklamalar: Borçlunun yokluğunda haciz yapıldığına dair bilgi (Madde 1), haczin tarihi ve mümkünse haczedilen mala ilişkin kısa bir açıklama (örneğin taşınmaz bilgisi) yer almalıdır (Madde 1).
iv. Talep Sonucu: Borçluya İİK madde 103/2 uyarınca gerekli davetiyenin (haciz tutanağı örneği ile birlikte beyanda bulunma ihtarlı) gönderilmesi açıkça talep edilmelidir (Madde 2).
v. Tarih ve İmza: Dilekçe tarih atılarak alacaklı veya vekili tarafından imzalanmalıdır.
4. 103 DAVETİYESİNİN HUKUKİ SONUÇLARI
İİK madde 103/2 uyarınca gönderilen davetiyenin tebliğ edilmesi veya edilememesi, hem borçlu hem de takip süreci açısından önemli hukuki sonuçlar doğurur:
a. Borçlu Açısından Sonuçları
i. Bilgi Edinme: Borçlu, yokluğunda yapılan haciz işleminden ve haczedilen mallardan resmi olarak haberdar olur.
ii. Beyan Hakkı/Yükümlülüğü: Tebliğden itibaren üç gün içinde haczedilen malların elinde olup olmadığı veya alacağın zimmetinde olup olmadığı konusunda icra dairesine beyanda bulunma hakkı ve aynı zamanda yükümlülüğü doğar.
iii. Beyanda Bulunmamanın Sonucu: Borçlu, süresi içinde beyanda bulunmazsa, haciz tutanağında yazılı malları elinde bulundurduğu veya alacağı zimmetinde sayılır (İİK m. 103/2, son cümle). Bu durum, özellikle istihkak iddiaları veya malların üçüncü kişide olduğu yönündeki savunmalar açısından borçlu aleyhine bir karine oluşturabilir.
iv. İtiraz ve Şikayet Hakkı: Borçlu, haciz işleminin usulsüz olduğunu veya haczedilen malların haczedilemez nitelikte olduğunu düşünüyorsa, haczi öğrendiği tarihten itibaren İİK madde 16 uyarınca yasal süresi içinde şikayet yoluna veya şartları varsa istihkak davası gibi diğer hukuki yollara başvurabilir. 103 Davetiyesinin tebliği, bu sürelerin başlaması açısından önem taşıyabilir.
b. Alacaklı ve Takip Süreci Açısından Sonuçları
i. Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmesi: Alacaklının talebi üzerine davetiyenin gönderilmesiyle, borçlunun hacizden haberdar edilmesi sağlanır ve bu durum ileride yapılabilecek olası itirazların önüne geçebilir.
ii. Satış İsteme Süresinin Başlaması: Haczedilen malın türüne göre (taşınır veya taşınmaz) İİK'da öngörülen satış isteme süreleri bulunmaktadır (İİK m. 106 vd.). Borçlunun yokluğunda yapılan hacizlerde, satış isteme süresinin ne zaman başlayacağı tartışmalı olmakla birlikte, haczin borçluya bildirilmesi (örneğin 103 davetiyesi ile) bu sürenin başlaması açısından önemli bir kriter olarak kabul edilebilir. Alacaklı, bu bildirimi sağlayarak satış isteme hakkını güvence altına almayı hedefler.
iii. Takibin İlerlemesi: Borçlunun hacizden haberdar edilmesi, takibin sonraki aşamalarına (kıymet takdiri, satış hazırlıkları vb.) geçilmesi için gerekli bir adımdır.
5. DOKTRİNDEKİ GÖRÜŞLER VE UYGULAMA SORUNLARI
Doktrinde İİK madde 103/2'nin uygulama alanı ve sonuçları zaman zaman tartışılmaktadır. Özellikle maddenin lafzının, haczedilen malın borçlu veya üçüncü kişi elinde olmasına göre farklı yorumlara açık olması, beyanda bulunmamanın sonuçlarının niteliği (adi karine mi, kesin karine mi olduğu) gibi konular tartışmalıdır. Ancak genel kabul, bu hükmün borçlunun yokluğunda yapılan hacizlerde, borçluyu bilgilendirme ve ona beyan hakkı tanıma işlevini gördüğü yönündedir.
Uygulamada ise, 103 davetiyesinin gönderilmesindeki temel amaç genellikle borçluyu hacizden haberdar etmek ve satış isteme gibi sürelere başlangıç sağlamak olarak öne çıkmaktadır. İcra dairelerinin iş yükü nedeniyle talebe rağmen davetiyelerin gönderilmesinde gecikmeler yaşanması veya tebligat sorunları uygulamada karşılaşılan problemler arasındadır.
6. DİLEKÇEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN EK HUSUSLAR
İİK madde 103 davetiyesinin gönderilmesi talebini içeren bir dilekçe hazırlanırken, takibin daha sağlıklı ilerlemesi ve olası usuli sorunların önüne geçilmesi adına aşağıdaki hususlara genel olarak dikkat edilmesi faydalı olabilir:
a. Tebligat Adresi: Borçlunun güncel ve tebligata elverişli adresinin dilekçede belirtilmesi veya icra dosyasındaki adresin teyit edilmesi, tebligatın usulüne uygun ve hızlı bir şekilde yapılmasını kolaylaştırabilir. Tebligatın yapılamaması, sürecin uzamasına neden olacaktır. Bu husus, dilekçenin "Açıklamalar" bölümünde veya ayrı bir madde olarak eklenebilir.
b. Haciz Tutanağına Atıf: Dilekçede, borçlunun yokluğunda haciz yapıldığına ve İİK madde 102 uyarınca bir haciz tutanağı düzenlendiğine açıkça atıfta bulunulması, talebin yasal dayanağını güçlendirebilir. Bu bilgi, "Açıklamalar" kısmında (Madde 1) detaylandırılabilir.
c. Bildirimin Niteliği: Talebin, İİK madde 103/2'de belirtilen hukuki sonuçları (beyan yükümlülüğü ve bulunmamanın sonucu) içeren bir davetiye gönderilmesi yönünde olduğunun net bir şekilde ifade edilmesi önemlidir. Bu, talebin amacını netleştirir ve icra dairesinin doğru işlemi yapmasını sağlar. Bu husus, "Talep Sonucu" bölümünde (Madde 2) vurgulanabilir.
SONUÇ
Borçlunun yokluğunda yapılan haciz işlemi sonrasında, İcra ve İflas Kanunu'nun 103. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca borçluya gönderilen davetiye, cebri icra sürecinde önemli bir bildirim mekanizmasıdır. Uygulamada "103 Davetiyesi" olarak bilinen bu bildirim, borçlunun hacizden haberdar olmasını, haczedilen mallar hakkında beyanda bulunmasını ve yasal haklarını kullanmasını sağlamayı amaçlar. Alacaklı açısından ise, takibin ilerlemesi, yasal sürelerin başlaması ve işlemlerin hukuka uygunluğunun temini bakımından kritik bir rol oynar. Alacaklı veya vekilinin, işbu Dilekçe gibi bir talep dilekçesi ile icra müdürlüğünden bu davetiyenin gönderilmesini istemesi, icra takibinin etkin bir şekilde yürütülmesi için yerinde ve gerekli bir hukuki adımdır.
T.C
...
İCRA MÜDÜRLÜĞÜNE
DOSYA NO : /
1. Yukarıda