Yüksek Seçim Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(2709 S. K. m. 2, 13, 67, 76, 81, 112, 114, 116) (2839 S. K. m. 18, 19) (2972 S. K. m. 8, 17, 36) (298 S. K. m. 65) 
Karar No: 543
Karar Tarihi: 28.11.2013 
Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığı tarafından Kurulumuz Başkanlığına gönderilen 28/11/2013 tarihli ve SEÇ/81.03/2013-2154 sayılı yazıda; Kamuoyunda ve siyasi partiler içinde aday olup olmayacakları konuşulan bakanların, aday olabilmek için bakanlık görevlerinden çekilmelerinin gerekip gerekmediğinin tartışıldığı, halen teorik olarak yürütülen bu tartışmanın, bazı bakanların aday gösterilmesi halinde somutlaşacağı ve bazı hukuki sorunların yaşanma ihtimaline neden olacağı, bu itibarla, 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler Seçimlerinde, kabine üyelerinin (bakanların), aday olabilmek için görevlerinden çekilmelerinin gerekip gerekmeyeceği hususunun Kurulumuzca değerlendirilerek nihai olarak karara bağlanması istenilmiş olmakla, konu incelenerek;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
İstem; 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçiminde aday olabilmek için kabine üyelerinin (bakanların) görevlerinden çekilmelerine gerek olup olmadığına ilişkindir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın;
“Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesi; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
“Seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakları” başlıklı 67. maddesinin;
Birinci fıkrası; “Vatandaşlar, kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahiptir.”
Dördüncü fıkrası; “Bu hakların kullanılması kanunla düzenlenir.”
“Görev ve siyasi sorumluluk” başlıklı 112. maddesinin;
Birinci fıkrası; “Başbakan, Bakanlar Kurulunun başkanı olarak, Bakanlıklar arasında işbirliğini sağlar ve hükümetin genel siyasetinin yürütülmesini gözetir. Bakanlar Kurulu, bu siyasetin yürütülmesinden birlikte sorumludur.”
İkinci fıkrası; “Her bakan, Başbakana karşı sorumlu olup ayrıca kendi yetkisi içindeki işlerden ve emri altındakilerin eylem ve işlemlerinden de sorumludur.”
Üçüncü fıkrası; “Başbakan, bakanların görevlerinin Anayasa ve kanunlara uygun olarak yerine getirilmesini gözetmek ve düzeltici önlemleri almakla yükümlüdür.”
Dördüncü fıkrası; “Bakanlar Kurulu üyelerinden milletvekili olmayanlar; 81 inci maddede yazılı şekilde Millet Meclisi önünde andiçerler ve bakan sıfatını taşıdıkları sürece milletvekillerinin tabi oldukları kayıt ve şartlara uyarlar ve yasama dokunulmazlığına sahip bulunurlar. Bunlar Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri gibi ödenek ve yolluk alırlar.”
“Seçimlerde geçici Bakanlar Kurulu” başlıklı 114. maddesinin;
Birinci fıkrası; “Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları çekilir. Seçimin başlangıç tarihinden üç gün önce; seçim dönemi bitmeden seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde ise, bu karardan başlayarak beş gün içinde, bu bakanlıklara Türkiye Büyük Millet Meclisi içinden veya dışarıdan bağımsızlar Başbakanca atanır.”
İkinci fıkrası; “116 ncı madde gereğince seçimlerin yenilenmesine karar verildiğinde Bakanlar Kurulu çekilir ve Cumhurbaşkanı geçici Bakanlar Kurulunu kurmak üzere bir Başbakan atar.”
Üçüncü fıkrası; “Geçici Bakanlar Kuruluna, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları Türkiye Büyük Millet Meclisindeki veya Meclis dışındaki bağımsızlardan olmak üzere, siyasi parti gruplarından, oranlarına göre üye alınır.”
“Milletvekili seçilme yeterliliği” başlıklı 76. maddesinin son fıkrası; “Hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve Silahlı Kuvvetler mensupları, görevlerinden çekilmedikçe, aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler.”
2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 8/4/2010 tarih ve 5980 sayılı Kanun’un 29. maddesiyle değişik “Adaylık için görevden çekilmesi gerekenler” başlıklı 18. maddesi; “Hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, Yükseköğretim Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeleri, kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri, aday olmak isteyen belediye başkanları ve subaylar ile astsubaylar, aday olmak isteyen siyasi partilerin il ve ilçe yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile belediye meclisi üyeleri, il genel meclisi üyeleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanlar genel ve ara seçimlerin başlangıcından bir ay önce seçimin yenilenmesine karar verilmesi halinde yenileme kararının ilanından başlayarak yedi gün içinde görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmadıkça adaylıklarını koyamazlar ve aday gösterilemezler.”
2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un;
“İl genel meclisi ve belediye meclis üyeleri ile belediye başkanlığı adaylığı” başlıklı 17. maddesi; “Milletvekilleri, belediye başkanları, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeleri ile muhtarlar mahalli idareler seçimlerinde adaylıklarını koyabilmek veya aday gösterilebilmek için görevlerinden istifa etmek zorunda değildirler. Milletvekilliği, belediye başkanlığı, il genel meclisi ve belediye meclisi üyeliği ile muhtarlık bir şahıs uhdesinde birleşemez. Bu görevlerin birisinde bulunanlardan bir diğerine seçilenler, seçim sonuçlarının kendilerine tebliğ edildiği tarihten itibaren 15 gün içinde tercih haklarını kullanırlar. Bu süre içinde tercih haklarını kullanmayanlar seçildikleri yeni görevi reddetmiş sayılırlar.”
“Özel hüküm bulunmayan hallerde uygulama” başlıklı 36. maddesi; “Bu Kanunda özel hüküm bulunmayan hallerde 26/4/1961 gün ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile 22/4/1983 tarih 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, 10/6/1983 gün ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun ve bunların ek ve değişikliklerinin bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.”
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 65. maddesi; “Seçim propagandasının başlangıç tarihinden oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde Başbakan ve bakanlarla, milletvekilleri, yurt içinde yapacakları seçim propagandası ile ilgili gezileri makam otomobilleri ve resmi hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamazlar. Bu maksatla yapacakları gezilerde, protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalarla törenler yapılamaz ve resmi ziyafet verilemez.
Yukarıda yazılı süre içinde Başbakan ve Bakanlar seçimle ilgili faaliyetlerinde ve konuşmalarında bu kanun hükümleriyle bağlıdırlar.”
hükümlerini içermektedir.
2972 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Mahalli idareler seçimleri beş yılda bir yapılır. Her seçim döneminin beşinci yılındaki 1 Ocak günü seçimin başlangıç tarihidir. Aynı yılın Mart ayının son Pazar günü oy verme günüdür.” hükmü uyarınca, 2014 yılında yapılacak olan Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi 30 Mart 2014 tarihinde yapılacaktır.
30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçiminde aday olabilmek için kanun gereği çekilmesi veya görevlerinden ayrılması gerekenlerin çekilme veya görevlerinden ayrılma isteğinde bulunma tarihleri ve usulü Kurulumuzun 28/9/2013 tarih ve 2013/400 sayılı kararında belirlenmiş olup, anılan kararın “SONUÇ” bölümünün;
1. maddesinde;
“Aday olmak isteyen;
• Hâkimler ve savcılar,
• Yüksek yargı organları mensupları,
• Yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları,
• Yükseköğretim Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyeleri,
• Kamu kurumu ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri,
• Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları (subay ve astsubaylar),
• Siyasi partilerin il, ilçe ve belde yönetim kurulu başkan ve üyeleri (Kurulumuzun 9/10/2013 tarih ve 430 sayılı kararı ile “ve belde” ibaresi çıkarılmıştır.),
• Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar, kamu bankaları ile üst birliklerin ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alanların,
en geç 1 Aralık 2013 Pazar günü saat: 17.00’ye kadar 2839 sayılı Kanun’un 18. maddesi uyarınca görevlerinden ayrılma isteğinde bulunmaları gerektiğine ve ayrıca bunlar için aynı Kanun’un 19. maddesinde yer alan görevden ayrılmaya ilişkin hükümlerin uygulanmasına…”
karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerinden biri de “demokratik devlet” olarak belirlenmiş ve demokratik devletin ancak siyasi partilerin varlığı ile gerçekleşebileceği görüşünden hareketle 68. maddesinde siyasi partilerin demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olduğunu vurgulamıştır.
Öğretide ve uygulamada kabul edilen genel görüşe göre; siyasi partilerin amacı siyasi iktidara gelerek ülkeyi yönetmektir. Daha açık bir deyimle, siyasi partiler devletin yönetim yerlerine kendi temsilcilerini getirerek devleti kendi plân ve programlarına uygun olarak yürütmeyi amaçlayan siyasi nitelikli kuruluşlardır.
Bakanların yeniden seçime girebilmeleri için bu görevlerinden çekilmeleri gerektiğinin kabulü, çok partili demokratik yönetimin özünden kaynaklanan ve yukarıda belirtilen ilkelere aykırı durumların ortaya çıkmasına neden olur. Eğer bunlar için de seçimden önce görevlerinden çekilmeleri gerektiği kabul edilirse siyasi iktidarı yönetmek için örgütlenip genel seçimlere katılan ve çoğunluğu elde ederek devleti yönetmeye hak kazanmış olan siyasi partinin veya partilerin bir sonraki seçime kadar yönetme hakkı, amaca aykırı olarak, dört ay gibi uzunca bir süre için durdurulacak veya o siyasi partinin gerçek (arzulanan) temsilcileri ya bir sonraki seçime girmeyecek veya yönetimden ayrılmak zorunda kalacaklardır. Bu durumların hiçbirini siyasi partilerin amaçları ve demokratik devletin işlerliği ile bağdaştırmak olanağı bulunmamaktadır.
Anayasanın 76. maddesinin son fıkrasına göre; hakimler ve savcılar, yüksek yargı organları mensupları, yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları, yüksek öğretim kurulu üyeleri, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki görevlileri ile yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri ve silahlı kuvvetler mensupları görevlerinden çekilmedikçe aday olamazlar ve milletvekili seçilemezler. Aynı şekilde 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 18. maddesi de Anayasa’nın getirdiği bu ilkeyi tekrarlamış, görevden çekilme sürelerini belirlemiştir. Anayasa’da ve Milletvekili Seçimi Kanunu’nda görevden çekilmeleri öngörülenler arasında bakanlar ismen zikredilmediğine göre, bunların maddelerde açıklanan “kamu görevlileri” kapsamı içinde yer alıp almadıklarını irdelemek konunun açıklığa kavuşturulması için yeterli olacaktır.
Esasen Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ve Milletvekili Seçimi Kanunu’nun söz konusu maddelerinin salt kendi içlerinde değerlendirilmeleri de aynı görüşü doğrulamaktadır. Nitekim her iki yasa da görevlerinden çekilmeleri gerekenler arasında yüksek yargı organları, silahlı kuvvetler mensupları gibi özellik arz edenler veya yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları gibi tereddüde neden olabilecek olanlar görev unvanı olarak ismen sayıldığı halde, hem siyasal fonksiyonu bulunan hem de idarede en yetkili amir olarak yer alan ve bu nedenle dikkate değer bir özellik taşıyan bakanlardan söz edilmemiştir. Öte yandan yasalarda yer alan “kamu görevlileri” deyimi genel ve soyut bir kavram olarak verilmemiş, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsünde olmamakla birlikte yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan görevlilerini belirtmek için kullanılmıştır. İdaredeki yeri ve hukuki durumu itibariyle bakanların, yasa koyucu tarafından seçim hukuku açısından “yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu görevlileri” deyimi içinde ifade edildiğini kabul etmek mümkün değildir.
Anayasa’nın genel seçimlerden önce Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının görevlerinden çekilmelerini, böylece seçimle ilgili işlerde tarafsızlığın sağlanmasını öngören ve içeriği bakımından konuya ilişkin özel bir düzenleme niteliği gösteren 114. maddesinde de sadece Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının “Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce” çekilmelerini düzenlemiş, mahalli seçimlere ilişkin olarak görevden çekilmeye hükümde yer vermediği gibi, genel seçimlerde dahi sadece anılan üç bakanın görevden çekilmesinin hükme bağlanmış olması da bu görüşün başka bir teyidi niteliğindedir.
Diğer taraftan, 2972 sayılı Kanun’un 17. maddesinde, belediye başkanlarının Mahalli İdareler Seçimlerinde adaylıklarını koyabilmek veya aday gösterilebilmek için görevlerinden istifa etmek zorunda olmadıkları hükmüne yer verilmiştir. Bu durumda, mevcut belediye başkanı görev yaptığı yerde tekrar belediye başkanlığına aday olabilmek için istifa etmeyerek görevine devam edebilecek iken, aynı yerde belediye başkanlığına aday olmak isteyen kabine üyesinin (bakanın) görevinden çekilmesini beklemek adil bir yaklaşım tarzı olmayacaktır. Kanun koyucu sadece Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerine mahsus olarak Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının görevden çekilmelerini istemiştir. Aksine bir anlayış benimsenmiş olsaydı, Anayasa’nın 114. maddesindeki “Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimleri” ifadesi yerine “seçimlerde” ibaresi kullanılırdı.
Bütün seçimler hakkında ortak düzenlemeyi içeren 298 sayılı Kanun’un üçüncü bölümünün “Seçim Propagandası” başlıklı ikinci kesiminde yer alan yasaklayıcı hükümler ve bu hükümlerin uygulanması dâhil seçimlerin yargı organlarının yönetim ve denetimi altında yapılması, seçimlerde tarafsızlığın ve eşitliğin sağlanmasının ve bakanların seçimleri etkileyebilecek her türlü davranışını önlemenin gerçek güvencesini teşkil etmektedir. Nitekim anılan Kanun’un “Başbakan ve bakanlara ilişkin yasaklar” kenar başlıklı 65. maddesinde; seçim propagandasının başlangıç tarihinden (oy verme gününden önceki onuncu gün) oy verme gününü takip eden güne kadar olan süre içinde Başbakan ve bakanlarla, milletvekilleri yurt içinde yapacakları seçim propagandası ve ilgili gezileri makam otomobilleri ve resmî hizmete tahsis edilen vasıtalarla yapamayacakları, bu maksatla yapacakları gezilerde, protokol icabı olan karşılama ve uğurlamalarla törenlerin yapılamayacağı ve resmî ziyafet verilemeyeceği hüküm altına alınmak suretiyle, başbakan ve bakanların seçimleri etkileyebilmeleri önlenmek istenmiştir. Sözü edilen madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, 298 sayılı Kanun’da dahi bakanların görevden çekilmeleri hükmüne yer verilmemiş, aksine seçimin tarafsızlığına gölge düşürülmesini engellemek amacıyla önlemler alınmıştır.
Kurulumuzca yukarıda belirtilen Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan inceleme neticesinde; Anayasa’nın “Seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunma hakları” kenar başlıklı 67. maddesinin, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı ikinci kısmının “Siyasî haklar ve ödevler” başlıklı dördüncü bölümde düzenlendiği ve bu sebeple de siyasî hak ve ödevlerin sınırlandırılmasının Anayasa’nın 13. maddesi hükmüne tâbi olduğu, sözü edilen hüküm uyarınca da temel hak ve hürriyetler ile bu kapsamda yer alan siyasî hakların ancak kanunla sınırlandırılabileceği, 2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’un 36. maddesinin göndermesiyle uygulanacak olan 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu’nun 18. maddesinde adaylık için görevden çekilmesi gerekenlerin tek tek sayıldığı ve kanun hükmünde sayılanlar arasında “kabine üyeleri”ne (bakanlar) yer verilmediği hususları ile birlikte Anayasa’nın 114. maddesinin birinci fıkrasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimlerinden önce sadece Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının çekileceğini hükme bağladığı ve Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca, seçme, seçilme ve siyasî faaliyette bulunmaya ilişkin hakkın ancak kanunla sınırlandırılabileceği yolundaki hükmü karşısında, “kabine üyeleri”nin (bakanlar), 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimlerinde, aday olabilmek için görevlerinden çekilmelerine gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla; 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimlerinde, kabine üyelerinin (bakanlar), aday olabilmek için görevlerinden çekilmelerine gerek bulunmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- 30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimlerinde, kabine üyelerinin (bakanlar), aday olabilmek için görevlerinden çekilmelerine gerek bulunmadığına,
2- Karar örneğinin;
a) Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanlığına,
b) Tüm il ve ilçe seçim kurulu başkanlıklarına iç-mail olarak iletilmesi ve Kurulumuzun resmî internet sitesi www.ysk.gov.tr adresinde yayınlanması için Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğüne,
gönderilmesine,
                       
28/11/2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy