Yüksek Seçim Kurulu - 06.06.2022
Karar Dilini Çevir:


(2709 S. K. m. 79) (298 S. K. m. 14, 16, 20)
Karar No: 315 
Kurulumuz Başkanlığına Nihat ALPTEKİN vekili Av. Hikmet TEPE tarafından verilen 11.02.2004 tarihli dilekçede; Müvekkili bulunan Nihat ALPTEKİN’in görevini kötüye kullanmak suçundan Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin 12.11.1998 tarih ve 1998/66 E., 1998/93 K. sayılı ilamı ile 1 yıl hapis, 2.000 TL. ağır para ve 3 ay süre ile de memuriyetten men cezası ile tecziye edildiği, anılan kararın Yargıtay’ın hukuksal denetiminden geçerek onaylandığı ve 03.02.2000 tarihinde kesinleştiği, hükümlülük kararının 16.06.2001 tarihinde infaza başlanıp devam etmekte iken Anayasa Mahkemesinin aldığı karar üzerine infazın durdurulmasına ve cezanın ertelenmesine karar verildiği, cezanın ertelenmiş bulunmasına rağmen, hükümlülük kararı daha önce kesinleşmiş bulunduğundan, adli sicil kaydına işlenen kayıt halinin mevcudiyetini devam ettirdiği, belediye başkanlığına aday olma hakkını kullanmada önemli aksaklıklara sebebiyet vereceğinden bahisle, adı geçenin belediye başkan adaylığı önünde yasal engel bulunmadığı, ilçe belediye başkan adaylığı başvurusunun ret edilmesi halinde mağduriyetin doğmaması gözetilerek, anlaşmazlığın hal ve çözümüne, kuşku ve çelişkinin giderilmesine karar verilmesi istenilmiş olmakla, konu incelenerek;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkilerini sayan 14 üncü maddesinin 1 ila 13 üncü bentleri hükümleriyle Yüksek Seçim Kuruluna yükletilen görevler ve tanınan yetkiler arasında herhangi bir kimsenin veya resmi kuruluşun bir seçime ilişkin bir sorunun çözülmesinde tereddüde düşmesi halinde Yüksek Seçim Kurulunun bu kimsenin veya resmi kuruluşun başvurması üzerine bir danışma kararı vererek soruyu cevaplandırma görevi veya yetkisi yer almış değildir. Bundan başka diğer kanunlar dahi Yüksek Seçim Kuruluna böyle bir görev yüklemiş veya böyle bir yetki tanımamıştır. Yalnız, İl Seçim Kurullarının seçim işlerinde alacakları tedbirler veya verecekleri kararlarda tereddüde düşmeleri halinde Yüksek Seçim Kurulu yukarıda sözü edilen 14 üncü maddenin 10 uncu bendi hükmünce İl Seçim Kurullarının sorularını cevaplandırmakla görevlendirilmiştir.
298 sayılı Kanunun 16 ncı ve 20 nci maddesi gereğince İl ve İlçe Seçim Kurulları dahi her hangi bir kimsenin veya bir resmi kuruluşun seçim işlerine ilişkin sorusu üzerine danışma kararı vererek soruyu cevaplandırmakla yükümlü tutulmuş olmadıklarından, fertlerin veya resmi kuruluşların belli konularda İl ve İlçe Seçim Kurullarına soru yönelterek tereddüde konu olan bir durumun, dolayısıyla, Yüksek Seçim Kurulunun danışma kararına bağlanmasını sağlamaları dahi düşünülemez.
Yüksek Seçim Kurulu, gerek 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 79 uncu maddesi hükmünce gerekse 298 sayılı Kanun hükmünce seçim işlerince en yüksek idare yeri ve işlerde en yüksek yargı yeridir. Yargı yeri olan bu kurul uyuşmazlıkları (ki bunlar, seçim işlerinde itiraz veya şikayet olarak seçim kurullarının önüne getirilir) karara bağlamakla görevlidir. Günün birinde yargı yeri olarak karara bağlayacağı bir olay üzerinde, kurulun önceden hüküm verircesine düşünce yürütmesi, hukuk esaslarına uygun düşmeyeceği içindir ki kanun koyucu belli konularda yurttaşlar veya resmi kuruluşlar veya siyasi partiler gibi yurttaş toplulukları tarafından yönetilecek soruları cevaplandırma yetkisini, Yüksek Seçim Kuruluna tanınmış değildir. Demek ki, kanun hükümlerinin yazılışına dayanılarak varılan hüküm kanunun amacına dahi uygun bulunmaktadır.
Her davada veya her hukuki teşebbüsten önce olduğu gibi seçim işlerinde de ilgili yurttaşlar veya partiler, yetkili hukukçulara ve bu arada avukatlara danışıp onların hukuki görüşlerinden hangisini doğru bulurlarsa davranış veya isteklerini o görüşe uydurabilirler.
Devlet kuruluşundaki her müessesenin görev ve yetkilerinin kanun hükmiyle belli edilmesi esastır. Bu bakımdan, her ne düşünce ile olursa olsun, bir müesseseye kanunun yüklemediği bir görev yükletilemeyeceği gibi kanunun tanımadığı bir yetki dahi tanınamaz. Diğer bir deyimle kamu müesseselerine kıyas yolu ile bir görev yükletilemeyeceği gibi bir yetki dahi tanınamaz. Varılan sonuç; bu hukuk kuralına da uygundur.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 - Yüksek Seçim Kuruluna, yurttaşların veya siyasi partiler gibi yurttaş topluluklarının veya herhangi bir resmi kuruluşun seçime, seçilmeye veya seçilmişliğe ilişkin belli bir konu üzerinde yönelteceği soruya karşılık verme yetkisinin tanınmamış veya böyle bir görev yükletilmiş olmadığından, görüş bildirilemeyeceğine,
2 - Karar örneğinin Nihat ALPTEKİN vekili Av. Hikmet TEPE’ye gönderilmesine,
14.02.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy