Yüksek İdare Mahkemesi Numara 93/1983 Dava No 21/1984 Karar Tarihi 04.10.1984
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 93/1983 Dava No 21/1984 Karar Tarihi 04.10.1984
Numara: 93/1983
Dava No: 21/1984
Taraflar: Gözel Halim ile Bakanlar Kurulu vd
Konu: Tahsis iptali - Meşru menfaat
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 04.10.1984

-D.21/84 YİM 93/83

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: N. Ergin Salâhi, Niyazi F. Korkut, Aziz Altay.

Anayasanın 118. Maddesi hakkında.

Müstedi: Girne'li Gözel Halim.

- ile -

Müstedaaleyh-:l. KTFD Bakanlar Kurulu, Lefkoşa.
2. KTFD Ticaret ve Turizm Bakanlığı, Lefkoşa.
3. KTFD İçişleri ve İskân Bakanlığı, Lefkoşa.
4. KTFD Ticaret ve Turizm Bakanlığına bağlı Turizm
ve Enformasyon Bürosu ve Turizm Bölge Müdürlüğü, Turizm Dairesi, Girne.
-
Arasında.

Müstedi şahsen hazır.
Müstedaaleyh namına: Akın A. Sait.



Yasa Maddesi: 41/77 sayılı İskân Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 4(1) maddesi ile Anayasanın 118(2) maddesi. (Meşru
menfaat )

İstemin Özeti: Bakanlar Kurulu kararı ile Bar-clays Bank'ın tasfiyesi ile boşalan Girne'deki dükkânların Ticaret ve 'Turizm Bakanlığına tahsis edilmesi kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Barclays Bank'ın tasfiyesi ile boşalan Gir-ne Dome Hotel karşındaki dükkanlar Bakanlar Kurulu kararı ile Ticaret ve Turizm Bakanlığına verildi. Müstedi Bakanlar Kurulunun bu kararı alırken yetkisini aşarak veya kötüye kullanarak ve ilgili yasa hükümlerine uymayarak aldığını ileri sürerek, kararın g-eçersiz olduğuna dair karar verilmesi isteminde bulundu. Müstedaaleyh ileri sürdüğü ön itirazda Müstedinin meşru menfaati olmadığından başvurunun ileri gidemeyeceğini ve başvuru konusu kararın 41/77 sayılı İskân, 1'opraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 4(-1) maddesine istinaden kamu yararına olduğu için, eşdeğer dağıtımı öngörülen taşınmaz mallar Iistesine dahil edilmemiş olduğundan konu taşınmaz malın İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığının kontroluna bırakılmadığını ve eşdeğere kaynak olmayacağı cihetle Müst-edinin meşru menfaati olmadığını ileri sürdü.


SONUÇ: Müstedaaleyhler tarafından da kabul edildiği gibi Bakanlar
Kurulu kararına kadar başvurma konusu taşınmaz mal hak sahiplerine tahsis edilebilecek statüde idi. Ön itiraz yönünden Müstedinin meşru menfaa-ti olduğuna karar verildiğinden Müstedaaleyhin ön itirazlarının oybirliği ile reddine karar verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 4/77 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
YİM 49/77 sayılı Yüksek İdare Ylahkemesi kararı.
115/78 sayılı Yükse-k İdare Mahkemesi kararı.
4-YİM 2/82 (D.25/82) sayılı Mehmet Özgen Turgut ile KTFD Bakanlar Kurulu arasındaki Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
5- YİM 11/82 (D.31/83) sayılı Salih Evren ile İskân Bakanlığı arasındaki Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
6- YİM 32/-82 (D 32/83)sayılı Kemal Rüstem ile KTFD Eğitim Kültür ve Gençlik Bakanlığı arasındaki Yüksek İdare Mahkemesi kararı.

Atıfta Butunulan Bilimsel İçtihatlar:
1-Sıddık Sami Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasları, II. Baskı, cilt III, s.1781.




HÜKÜM

N. Erg-in Salâhi: Müstedi başvurusunda KTFD Bakanlar Kurulunun Ç( K-1) 765-83 sayılı ve 14.9.1983 tarihinde aldığı ve Girne'de Dome Otel karşısında Sheet XII.2O.3.IV, parsel 32'de bulunan ve tasfiyesi kararlaştırılan Barclays Bank'ın banka binası olarak kullanıla-n dükkânların İTEM Yasasının 4(1) maddesi uyarınca kamu yararına ayrılarak 'Iurizm ve Enformasyon bürosu oluşturulmak üzere Ticaret ve I'urizm Bakanlığına tahsis edilmesini onaylayan kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağ-ına dair karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Müstedi başvurusunda özetle; Konu kararın 41/77 sayılı İTEM Yasası ile diğer ilgili yasa ve mevzuata aykırı olduğuna; Bakanlar Kurulu bu kararı yetkilerini aşarak veya kötüye kullanarak ve ilgili yasa hüküml-erine uymayarak aldığına; bu kararın, kamu yararı için alınmayıp kamu yararı için aranan gerekçe ve maksat içermediği gibi, 1983 Bütçe Yasasına ters olduğu cihetle konu kararın geçersiz olduğuna dair karar verilmesi isteminde bulunmuştur.

Müstedaaleyh ise- yaptığı itirazda sair şeyler yanında konu kararın geçerli olduğunu ileri sürmüş ve aşağıda özetlenen iki ön itirazda bulunmuştur.

l. Müstedinin başvuru konusu yaptığı KTFD Bakanlar Kurulunun söz konusu kararı müstedi için veya müstedinin müracaatı üzerin-e alınmadığından, işbu başvuruda sahip olduğu meşru bir menfaatı yoktur ve bu nedenle başvuru Anayasanın I18. maddesi altında hukuken ileri gidemez.

2. Müstedinin başvuru konusu yaptığı karar değiştirilmiş şekli ile 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve E-şdeğer Mal Yasasının 4(1) maddesine istinaden, kamu yararına olduğu için eşdeğer dağıtımı öngörülen taşınmaz mallar listesine dahil edilmemiş olduğundan konu taşınmaz mal İmar, İskân ve Rehabilitasyon İşlerinden sorumlu Bakanlığın kontrolu ve tasarrufuna b-ırakılmadığı ve eşdeğer kaynak olmayacağı cihetle bu kaynak üzerinde müstedinin meşru bir menfaatı yoktur.

Başvurunun duruşmasında yapılan müracaat üzerine ilkin ön itirazlar ele alınarak bu hususta tarafların iddiaları dinlenmiştir. Müstedaaleyhler adına- bulunan sayın Başsavcı Yardımcısı Anayasanın 118. maddesi anlamında müstedinin bir meşru menfaatının bulunmadığı, 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 4(1) maddesi altında, kaynak olarak bırakılan malların eşdeğerde verilebileceğini-, kamu yararı için ayrılan malların eşdeğere kaynak olamayacağını iddia etmiştir. Bakanlar Kurulu kararı Yasanın bu maddesine dayanılarak çıkarılmış olduğu ve konu mal eşdeğere kaynak yapılmadığı cihetle müstedinin bu başvuru konusunu teşkil eden kararının- iptalinde meşru bir menfaatı bulunmadığını ileri sürmüştür. Ayrıca meşru menfaat hususunda evvelce verilen YİM 4/77, 115/78, 2/82, lI/82 ve 32/82 sayılı kararlara değinerek Anayasanın 118(2) maddesinin ne gibi bir meşru menfaat öngördüğüne değinmiştir.

M-üstedi ise kendisinin güney göçmeni olduğunu, eşdeğeri bulunduğunu ve güneyde bırakmış olduğu taşınmaz malların puanlarının değerlendirilip kesinlik kazanmakta olduğunu, konu yerin kendisine tahsisli bulunan evin avlusuna inşa edilmiş dükkan olduğunu, bu p-arselin bir bütün olup ayrı ayrı koçanlara ayrıldığını, eşdeğere kaynak yapılması halinde önceliği bulunduğunu, konu yerin kendisine verilmesi için daha önce müracaat ettiğini ve bu nedenle doğrudan doğruya etkilenen meşru bir menfaatının var olduğunu iler-i sürmüştür. Ayrıca 41/77 sayılı Yasanın 4(1) maddesi uyarınca Yasadan önce kamu yararı maksatları için ayrılan mallar dışındaki tüm malların eşdeğere bırakıldığını, konu karar yasadan önce alınmadığı cihetle kaynak paketinden çıkarılması anlamına gelen bu- karardan etkilenen meşru bir menfaati bulunduğunu.ileri sürmüştür.

Sayın Başsavcı Yardımcısının değindiği içtihat kararlarını teker teker gözden geçirdiğimde bu kararlarda meşru menfaat hususunda her kararın olgularına göre tatbik edilerek bir yargıya va-rıldığı görülmektedir. Meşru menfaat kavramı yerleşmiş bir hukuk prensibi olmakla beraber her başvurunun olguları nazarı itibara alınarak karara varılması gereken bir husus olduğu cihetle değinilen içtihat kararlarındaki prensipler incelendiğinde önümüzdek-i meseley-e yardımcı olmaktan uzaktır.


Meşru menfaat kavramına oldukça açıklık getiren karar YİM 49/77'dir. Bu kararda Anayasanın 118(2) maddesi altında aranan meş- ru menfaat şu şekilde tarif edilmektedir:

"Anayasanın 118. maddesinin (2). fıkrasında ön-görülen meşru menfaat ile normal hukuk davalarında öngörülen hak arasında fark vardır. Normal hukuk davalarında davayı açan kişinin bir hakkının ihlâl edildiği Mahkemede kanıtlanması gerekir. Hakkın ihlâl edilmesi davanın esasını ve temelini teşkil eder. B-u gibi davalarda kişi bir hakkın ihlâl edildiğini kanıtlarsa ihlâl edilen hakkın tazmin ve telafisi gerekir. Herhangi bir hakkın ihlâl edildiği kanıtlanmadığı hallerde dava reddedilir. Halbuki idare hukukunda meşru menfaat koşulu davanın esasını ve temelin-i teşkil etmez. Yani başka bir anlatımla meşru menfaatın ihlâl edilmiş olması davanın sonucunu etkilemez. İdare hukukunda menfaat koşulu başvurunun kabulü ve dinlenmesi için aranılan bir usul ve şekil koşuludur. Meşru menfaatın ihlâl edilmemiş olması başvu-runun reddi veya ihlâl edilmiş olması, başvurunun kabulü ile bu gibi meşru menfaatı ihlâl eden hukuki tasarrufun ihlâli için bir sebep teşkil etmez. Meşru menfaat koşulu yürütsel veya yönetsel bir yetki kullanan herhangi bir organ, makam veya kişinin bir k-ararından veya işleminden dolayı idare mahkemesinin lûzumsuz başvurularla işgal edilmesine engel olmak için konulmuş, şekli bir koşuldur. Idare hukuku ilkelerine göre ve Türkiye'de idare mahkemelerinde uygulanan .ilkelere göre meşru menfaatın gerek başvuru-nun yapıldığı gün ve gerek başvurunun duruşması yapıldığı günde varolması gerekir. Meşru menfaatın sadece başvurunun yapıldığı gün varolması kafi değildir. Meşru menfaatın başvurunun duruşma gününde de varolması gerekir."

Meşru menfaatın mevcut olup olmad-ığı, devam edip etmediği ve ne gibi bir meşru menfaatın AnayasanJn 118(2) maddesi altında yeterli olduğu hususunda mevcut prensiplere özetle değinmek yerinde olur.

İlkin meşru bir hak ve meşru bir menfaat arasında, bir ayırım bir fark bulunduğunun gözden -uzak tutulmaması gerekir. Meşru bir hak idari davalar dışındaki tüm kaza davalarında davanın esasına giden ve davanın neticesini tayin eden bir husustur. İdari davalarda aranan meşıu menfaat YİM 49/77 sayılı kararda değinildiği gibi başvurunun ileri gitmes-i için şekil yönünden aranan bir ön koşuldur. Var olduğu kabul edilen meşru bir menfaatın idari yönden sakat olmayan bir kararla ihlâl edilmesi kişiye bir hak bahşetmez ve sakat olmayan idari karar yürürlükte kalmaya devam eder. Meşru menfaatın var olması -davanın neticesine tesir eden bir husus değildir. Sıddık Sami Onar İdare Hukukunun Umumi Esasları II. baskı, Cilt III, s. 1781'de bu hususta şöyle denmektedir:

"Filhakika bir kere hak ve menfaat aynı şey değildir. Diğer taraftan tüm kaza davalarında ihlâl- edilen hak davanın esasını ve temelini teşkil eder. Tam kaza davastnın hukuki yapısı bu temel üzerine kurulmuştur. İhlâl edilen hak davanın doğrudan doğruya esasına taallûk eden maddi şartlardan biridir. Bir hak ihlâl edilmemişse dava reddedilir. İhlâl ed-ilmişse ihlâl edilen hakkın tazmin ve telafisi lâzım gelir. Halbuki iptal davasında menfaat şartı davanın esasına taallûk etmeyen, dışında kalan ve sadece davanın kabulü ve dinlenmesi için aranılan bir usul ve şekil şartıdır. Menfaatın ihlal edilmiş olması- davanın neticesine tesir etmez. ............................... Bu şart davada ciddiyeti temin etmek alâkasız kimselerin lûzumsuz müracaatlarla idari kaza mercilerini işgal etmelerine mani olmak için konulmuş şekli bir şarttır. Davacının kararla ciddi ve -makûl bir alâkası olduğu ve binaenaleyh davasının da ciddi ve samimi bulunduğu anlaşılan dava kabul edilir. sas hakkındaki kararda artık bu menfaat şartının hiç yeri ve tesiri yoktur; menfaatın mevcudiyeti ve ihlal edilmiş olduğu sabit olsa ve fakat idari- kararda bir sakatlık, bir iptal sebebi bulunmasa iptal talebi reddedilir ve menfaatı ihlâl eden karar yürürlükte kalmakta devam eder."

Meşru menfaatın ne olduğu yine aynı kitabın 1781. sayfasında şu şekilde izah edilmektedir:

"Menfaatın meşru sayılabilm-esi için hukuki bir durumdan çıkması, böyle bir duruma dayanması lâzımdır. Binaenaleyh anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik, idari teammüller, içtihat, mukavele veya diğer bir idari karardan çıkan umumi veya hususi duruma dayanan menfaatler meşru sayılır."

M-eşru menfaatta aranan ikinci özellik meşru menfaaatın şahsi olması, kişiyi ilgilendirmesi ve tarifi yapılan böyle bir menfaatın ihlâl edilmesini gerektirir. Bu hususta yine Sıddık Sami Onar ayni kitabın 1780-82. sayfalarında şu görüşlere yer vermektedir.

-"Menfaatın şahsi mahiyette olması demek idari kararın doğrudan doğruya veya dolayısıyle alâkalıya, davacıya tesi'r etmesi demektir. Binaenaleyh şahıs tabirini geniş manada almak lâzımdır. Objektif bir tasarrufun in'ikâsına maruz kalan her şahıs menfaat sah-ibi sayılabilir. Meselâ bir mahalledeki nakil vasıta, larının veya bir amme emlâkinin kaldırılması, çocuk bahçesinin kapatılmasına dair olan karara karşı o mahallede oturanlar iptal davası açabilirler."

Aranılan meşru menfaatın üçüncü özelliği ise halen v-e dava gününde mevcut olması gerektiğidir. Sıddık Sami Onar bu hususta aynı kitabın 1780. sayfa'sında şu görüşe yer vermektedir:

"Menfaatin halen mevcut olması, dâvanın ikamesi ve hiç olmazsa inatcı zamanında mevcut ve tahakkuk etmiş olması demektir. İler-ide husulü melhuz olan, düşünülen, ihtimal dahilinde bulunan bir menfaat iptal davası açmak salâhiyeti vermez."

Yukarıda alıntısı yapılan son pasajdan da görülebileceği gibi meşru menfaat kapsamı istikbalde doğması muhtemel olan menfaatleri kapsamadığı a-çıklıkla görülmektedir. Ancak halen mevcut olan meşru bir menfaaatin istikbalde takip edeceği safahatı veya onun doğuracağı neticeleri göz önünde tutarak halen mevcut olan böyle bir meşru menfaatın doğuracağı neticeler ile konuyu karıştırarak mevcut olan m-enfaatı düşünülen veya ileride doğacak bir menfaat olarak tanımlamak gerekir. Mevcut olan bir meşru menfaatın ileride takip edeceği safhalar veya neticeler belirlenmemiş olsa dahi, dava gününde meşru menfaat mevcut ise böyle bir menfaatin Anayasanın 118(2)- maddesi altında başvurunun başlatılması için yeterli bir menfaat olarak kabul edilmesi gerekir.

Meşru menfaat hususundaki prensiplere yukarıda değindikten sonra önümüzdeki meselede konuyu tezekkür ederek meşru bir menfaatın mevcut olup olmadığına karar v-erilmesi gerekir. İddialara ve ibraz edilen emarelere bakıldığında başvuru sahibi güneyde taşınmaz mal bırakan ve eşdeğerde hak sahibi bir kişidir. Terkedilen güney malvarlığı için yaptığı müracaat da değerlendirilmiş ve puanları kesinleşmiştir. Bu durumda- başvuru sahibinin kesinleşen puanların miktarı göz önünde tutularak bu miktarlarda Devletten mal veya para talep etmek ve almak durumundadır. Bu husus göz önünde tutulduğunda başvuru sahibinin mevcut kaynak açısından meşru bir menfaatının var olduğu iddia- edilebilir. Ancak böyle bir menfaatın Anayasanın 118(2) maddesi anlamında bir meşru menfaat olabilmesi için yukarıda değinilen ikinci özellik yani şahsi olup olmadığına da bakılması gerekir. Başvuru konusu kararın etkilediği taşınmaz mal müstedinin halen -tahsis ve tasarrufunda bulunan emlâkin bir kısmını teşkil edip ifrazı yapılmamış ve ayrı koçanlara ayrılmamış olup müstediye tahsisli bu malın avlusunda inşa edilmiş dükkânlardır. Ayrıca müstedi konu yerin bu özelliğini dikkate alarak kendisine verilmeşi i-çin daha önceden müracaatları mevcuttur. Bu durumda müstedinin var olduğu düşünülen meşru menfaatının kişisel olduğu ve Anayasanın 118(2) maddesi kapsamında doğrudan doğruya etkilenen kişisel bir menfaatı olduğu görüşündeyim.

Sayın Başsavcı yardımcısı baş-vuru konusu edilen kaynağın 41/77 sayılı Yasanın 4(1) maddesine istinaden Bakanlar Kurulu kararı ile eşdeğere kaynak olmaktan çıkarıldığı ve bu yönü ile de müstedinin konu kaynak üzerinde meşru menfaatının bulunmadığı iddiasına gelince; 41/77 sayılı Yasanı-n 4(1) maddesi aynen şöyledir:

"4(1) 1975.Yabancı Taşınmaz Malları (Kontrol ve Yönetim)Ya-
sası ile 1975 Yabancı Malların Tahsis veDeğerlendiril-
mesi Yasasına bakılmaksızın, bu Yasa gereğince dağıtımı
öngörülen ve 2. maddede belirtilen toprak, bahç-e, konut,
küçük işyeri, tarımsal tesisler, arsa ve benzeri tümtaşın-
maz mallar İmar, İskân ve Rehabilitasyonişlerinden so-
rumlu Bakanlığın kontrol ve tasarrufu altındadır ve Bakanlar Kurulunca kamu yararı kararı alınan ve kamu yararı için halen kull-anılmasında yarar görülen taştnmaz mallar hariç, hak sahiplerine tahsis edilebilir."

Görülebileceği gibi bu maddeye göre Yasanın yürürlük tarihinden önce kamu yararı için ayrılan mallar dışındaki kaynaklar eşdeğere kaynak olmak üzere İskân ve Rehabilitasy-on Bakanlığı kontroluna bırakılmıştır. Yasanın yürürlük tarihinden sonra kamu yararı için ayrılacak mallar Bakanlar Kurulu kararı ile İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığı kontrolundan Yasanın 4(1) maddesi uyarınca alınabilir. Ancak böyle bir kararın alınmasın-dan meşru menfaatı etkilenen taraf bu kararın kamu yararına olup olmadığı hususunu başvuru konusu edebilir. Diğer bir deyişle 41/77 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden sonra tüm kaynaklar İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer maksatları bakımından ilgili Bakanlı-ğın kontroluna verildiğine göre bu kaynaklar üzerinde bazı kişilerin mevcut ve doğrudan doğruya etkilenen menfaatları olabilir. Tabiatıyle bu durumda bu gibi kişilerin bu yönde alınan Bakanlar Kurulu kararlarını başvuru konusu edebileceklerini kabul etmem -gerekmektedir.

Müstedinin doğrudan doğruya etkilenen meşru bir menfaatının var olduğu kararına evvelce varıldığına göre 41/77 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra kamu yararı nedeni ile konu Bakanlar Kurulu kararı ile kamu yararına ayrılan bu mal üzerind-e meşru bir menfaatı olup bu hususu başvuru konusu edebileceğini kabul etmek gerekir.

Yukarıda söylenenler ışığında müstedinin başvuru konusu karardan Anayasanın 118(2) maddesi kapsamında etkilenen meşru bir menfaatı var olduğu cihetle yapılan ön itirazla-rın reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.

Niyazi F. Korkut: Bu başvuruda ön itirazla ilgili olarak hazırlanan 2 ayrı kararı önceden görüp okuma fırsatı buldum. Her iki kararda da aynı gerekçeler ve farklı ifadelerle müstedinin meşru menfaatı olduğu ve itir-azın reddedilmesi gerektiği görüşüne varılmıştır. Ben de, bu aşamada esas başvuruda müstedinin haklı olup olmadığı hususuna değinmeksizin, ön itiraz yönünden müstedinin meşru menfaatı olduğu ve ön itirazın reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.

Aziz Altay: -Güney göçmeni olup Güneyde mal varlığı bulunan müstedi Girne'de kendisine tahsis edilen bir konutta oturmaktadır. 2.6.1983 tarihinde İçişleri ve İskân Bakanlığına bir yazı göndererek konutunun bulunduğu pârsel içerisinde inşa edilen ve Barclays Bankası ola-rak kullanılan binanın su tesisatı, soğutucu ve ısıtıcılarının müstediye tahsisli konutun avlusunda bulunduğunu ileri sürdü ve tasfiye edilmesi dolayısıyle boş duran banka binasına, bu özel durum nedeniyle, eşdeğerine karşı talip olduğunu bildirerek müraca-atta bulunabilmesi için kaynak olarak ilân edilmesini istedi. Bakanlar Kurulu 14.9.1983 tarihinde konu binanın İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Ma1 Yasasının 4(1) maddesi uyarınca kamu yararına ayrılarak Turizm ve Enformasyon Bürosu oluşturulmak üzere Tica-ret ve Turizm Bakanlığına tahsis edilmesini onaylayan bir karar aldı. Müstedi bunun üzerine işbu başvuruyu dosyaladı ve Bakanlar Kurulunun söz konusu kararı alırken yetkilerini aştığını veya kötüye kullandığını ileri sürdü. Müstedi söz konusu kararın alınm-asında herhangi bir kamu yararı da bulunmadığını iddia etti ve yasal dayanaktan yoksun olan bu kararın tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesini istedi.

Müstedaaleyhler dosyaladıkları itiraznamede Bakanl-ar Kurulunun söz konusu kararını müstedinin müracaatı üzerine almadığını ve bu nedenle müstedinin başvuruda bulunmak için meşru menfaatı bulunmadığını, ayrıca 41/77 sayılı Yasanın 4(1) maddesi altında kamu yararı kararı alınan konu taşınmaz malın, İskân Ba-kanlığının kontrol ve tasarrufundan çıktığı cihetle, eşdeğer mal vermede kaynak olamayacağını ileri sürerek ön, itirazda bulundular ve bu nedenlerden ötürü başvurunun ileri gidemeyeceğini iddia ettiler. Müstedaaleyhler müstedinin yemin varakasında yer alan- diğer tüm iddialarını da, mesnetsiz oldukları gerekçesi ile, reddettiler.

Başvurunun duruşmasına başlamadan önce müstedaaleyhlerin isteği üzerine itiraznamede ileri sürülen ön itirazların dinlenip karara bağlanmasına karar verildi.

Müstedaaleyhlerin ön -itirazlarına dayanıklık eden 41/77 sayılı İskân, Topraklandırrria ve Eşdeğer Mal Yasasının 4(1) maddesi aynen şöyledir:

"4(1). 1975 Yabancı Taşınmaz Malları (Kontrol ve Yönetim) Ya-
sası ile 1975 Yabancı Malların Tahsis ve Değerlendirilmesi Yasasına bakıl-maksızın, bu Yasa gereğince dağıtımı öngörülen ve 2. maddede belirtilen toprak,bahçe, konut,küçük işyeri, tarımsal tesisler, arsa ve benzeri tüm taşınmaz mallar İmar, İskân ve Rehabilitasyon işlerinden sorumlu Bakanlığın kontrol ve tasarrufu altındadır ve-
Bakanlar Kurulunca kamu yararı kararı alınan ve kamu yararı
için halen kullanılmasında yarar görülen taşınmaz mallar
hariç, hak sahiplerine tahsis edilebilir."

Yukarıdaki maddeden de görülebileceği gibi dağıtımı ön görülen ve Yasanın 2. maddesi kapsamına- giren taşınmaz malların tümü, Bakanlar Kurulunca kamu yararı kararı alınan ve kamu yararı için halen kullanılmasında yarar görülen taşınmaz mallar hariç, İskân Bakanlığının kontrol ve tasarrufuna verilmiş olup hak sahiplerine tahsis edilebilir. Başka bir -deyişle, Yasa yürürlüğe girmezden önce Bakanlar Kurulu kararı ile kamu yararına ayrılan ve Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra da kamu yararı için kullanılmasına devam edilme-
sinde yarar görülen taşınmaz malların dışında kalan tüm taşınmaz mallar İskân Ba-kanlığının kontrol ve tasarrufuna verilerek hak sahip- lerine tahsis edilebilir.

Başvuru konusu taşınmaz mal için 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası yürülüğe girdiği tarihte herhangi bir kamu yararı kararı alınmış değildi. Bakanlar K-urulu, konu taşınmaz mal hakkındaki kamu yararı kararını 14.9.1983 tarihinde almıştır. Bu durumda konu taşınmaz malın 41/77 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten kamu yararı kararının alındığı tarihe kadar Yasanın 4(1) maddesine göre Iskân Bakanlığının- kontrol ve tasarrufu altında bulunduğu ve haksahiplerine tahsis edilebilen bir taşınmaz mal olduğu açıktır. Müstedi 28.11.1978 tarihinde İskân Bakanlığına bir yazı gönderdi ve konu mala talip oldu. Müstedi 2.6.1983 tarihinde İskân Bakanlığtna 2. bir yazı -daha göndererek istemini yineledi ve yasal haklarını kullanabilmek için konu malın kaynak olarak ilân edilmesini istedi. Ancak 7 Kasım 1983 tarihinde Bakanlik tarafından verilen yanıtta konu malın Bakarılar Kurulu kararı ile kamu yararına ayrılarak Ticaret- ve Turizm Bakanlığına tahsis edildiği bildirildi. Bu yanıt üzerine müstedi işbu başvuruyu dosyaladı.
Müstedaaleyhlerin iddiasına göre konu mal, Bakanlar kurulu kararı ile İskân Bakanlığının kontrol ve tasarrufundan çıktığı için eşdeğer mal vermede kaynak -olamayacağından müstedinin meşru menfaatı yoktur ve bu nedenle başvuru konusu yapılamaz. Ne var ki konu malın, Bakanlar Kurulunun kararına kadar İskân Bakanlığının kontrol ve tasarrufunda bulunduğu ve bu tarihe kadar hak sahiplerine tahsis edilebilecek bir- statüde olduğu müsredaaleyhler tarafından da kabul edilmektedir. İskân Bakanlığının kontrol ve tasarrufundan konu malı çıkaran Bakanlar Kurulu kararı ise bu başvurunun esas ihtilâf konusunu teşkil etmektedir. Kamu yararına ayrılması ile konu mala talip ol-an, eşdeğerine karşı alabilmek için onun kaynak paketine alınmasını isteyen müstedinin, 2.6.1983 tarihli yazısından sonra Bakanlâr Kurulunun almış olduğu kamu yararı kararı ile etkilendiği ve eşdeğerine karşı istemde bulunma hakkının elinden alınarak meşru- menfaatının ihlâl edildiği açıktır. Bu itibarla konu taşınmaz malın kaynak olmaktan çıkmasına yol açan Bakanlar Kurulu kararı aleyhine müstedinin, başvurûda bulunmaya hakkı olduğu kanısındayım. Ancak hemen şunu da belirtmek gerekir ki müstedinin meşru men-faatı olması onun başvurusunda haklı olduğu anlamına alınamaz. Meşru menfaat sadece bir usul ve şekil koşuludur. (Bak:- YİM 49/77). Bu nedenle müstedaaleyhin yetkilerini kötüye kullanıp kullanmadığı ve Turizm ve Ticaret Bakanlığına yapılan tahsiste kamu ya-rarı bulunup bulunmadığı, ibraz edilecek tüm şahadet ışığında başvuru sonunda karara bağlanacak hususlardır.

Yukarıda belirtilenler ışığında, müstedaaleyh tarafından ileri sürülen ön itirazların reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.



N. Ergin Salâhi: So-nuç olarak yukarıdaki görüşler ışığında
müstedaaleyhlerin ön itirazları oybirliği ile reddolunur.


(N. Ergin Salâhi) (Niyazi F. Korkut) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç

4 Ekim 1984





- 376- -



Full & Egal Universal Law Academy