Yüksek İdare Mahkemesi Numara 92/1985 Dava No 54/1987 Karar Tarihi 26.11.1987
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 92/1985 Dava No 54/1987 Karar Tarihi 26.11.1987
Numara: 92/1985
Dava No: 54/1987
Taraflar: İrfan Gültekin ile İsk. Ve Reh. Dai. Müd.
Konu: Tahsis iptali
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 26.11.1987

-D.54/87 YİM 92/85
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Aziz Altay Huzurunda
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında

Müstedi: İrfan Gültekin, Hoşde-re Caddesi, Çınar Apt. 30/8,
Y. Ayrancı, Ankara.
- ile -
Müstedaaleyh: İskan ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü ve/veya
KKTC İskan Bakanlığı vasıtasıyle Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti, Lefkoşa.
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Ahmet Mithat Berberoğlu
Müstedaaleyh namına: Mehmet Şefik
İlgili şahıs namına: Süleyman Dolmacı


Yasa Maddesi: 41/77 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 29(2) maddesi i-le 1978 İnceleme Dağıtım Komisyonu Tüzüğünün tadil edilmiş şekli ile 14. maddesi.

İstemin Özeti: Müstedaaleyh tarafından adına yapılan tahsisin iptal edilerek, konutun ilgili şahsa verilmesine ilişkin kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir s-onuç doğrumayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: 1972 yılında yurt dışına yerleşen Müstedi, 41/77 sayılı Yasa tahtında Müstedaaleyhe başvurarak eşdeğer mal talebinde bulundu. Müstediye Karakumda hariç statüsünde, gerektiğinde eşdeğerde kaynak olmak üzer-e konut tahsis edildi. Evi hiçbir şekilde kullanmayan Müstediden tahsis iptal edilerek ilgili şahsa kiralandı. İptal kararı Müstediye bildirilmiş olmasına rağmen hiçbir şekilde eline ulaşmadı. Kıbrısa geldikten sonra durumu öğrenen Müstedi, Müstedaaleyhe m-üracaat ederek konutun ilgili şahsa verildiğini öğrendi ve işbu başvuruyu dosyaladı.


SONUÇ: Bir idari kararın, kararı alan idari organ tarafından ilgililere resmen bildirilmesi yerleşmiş idari hukuk ilkelerindendir. Müstedaaleyh, Müstedinin konu konutu a-macına uygun olarak kullanmaması nedeni ile aldığı iptal kararı hatalı değildir. Ancak idari karar ilgililere bildiilrdiği takdirde tekamül eder ve yaşama geçirilmiş olur. Aksi halde kağıt üzerinde kalacağı gibi bundan etkilenen şahsın da uyması beklenemez-.
Başvuru kabul edilir.
____________________


H Ü K Ü M

Aslen Limasollu olan müstedi çocuklarına yüksek tahsil yaptırabilmek amacı ile takriben 1972 yılında Ankara'ya gidip yerleşti ve o tarihten beri orada ikamet etmektedir. 41/77 sayılı İskan, Topr-aklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra müstedi Kıbrıs'a geldi ve güneydeki malına karşı eşdeğer mal alabilmek için 1978 yılında müracaatta bulundu. 1981 yılında müstedi Kıbrıs'ta bulunduğu sırada Karakum'da Varaka/harita XII/21 E.1- Parsel 160/2'de kain konutun kendisine tahsis edilmesini istedi. Müstedinin müracaatını olumlu karşılayan Girne İskan ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü müstediye 14.7.1981 tarih ve GİD 29/81-99 sayılı bir yazı gönderdi ve konu konutun, İnceleme ve Dağıt-ım Komisyonunun 1/81 sayı ve 7.1.1981 tarihli kararı ile hariç statüsünde ve gerektiğinde eşdeğere kaynak olmak üzere kendisine tahsis edildiğini bildirdi.

Müstedaaleyh 24.5.1984 tarihinde, söz konusu konutu tahsis tarihinden itibaren amca uygun olarak k-ullanılmaması veya boş ve atıl vaziyette bırakmış olması nedeni ile müstedinin adındaki tahsisi iptal etti ve konutu 1.6.1984 tarihinden 31.5.1985 tarihine kadar eşdeğer sahibi Muhan Rahmi'ye kiraladı.

Müstedaaleyh 18.6.1984 tarihli bir yazı ile adındak-i tahsisin iptal edildiğini müstediye bildirdi. Ancak müstedi ada dışında olduğu için yazı kendisine verilemeyerek iade edildi.

11.4.1985 tarihinde Kıbrıs'a gelen müstedi ertesi gün konutu görmeğe gitti. Komşularından aldığı bazı bilgiler ışığında müsted-i evin aynı gün İskan Dairesini ziyaret etti ve orada adındaki tahsisin iptal edilip konutun Muhan Rahmi adında bir şahsa verildiğini öğrendi. Bunun üzerine müstedi 30.5.1985 tarihinde işbu başvuruyu dosyaladı ve 1/81 sayı ve 7.1.1981 tarihli karar ile müs-tediye yapılan tahsisin iptal edilerek konutun Muhan Rahmi'ye verilmesine

ilişkin kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesini istedi.

Müstedaaleyh bir itirazname dosyaladı ve müstedinin söz konusu konut-u kullanmayarak atıl vaziyette bıraktığını ileri sürdü ve 41/77 sayılı İskan, Toprak- landırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 29(2) maddesi ile 1978 İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğünün tadil edilmiş şekli ile 14. maddesine dayanarak tahsisi iptal ettiğini, b-u iptal kararının yasal olduğunu, konutun 1.6.1984 tarihinden 31.5.1985 tarihine kadar eşdeğer sahibi Muhan Rahmi'ye verildiğini, sürenin sona ermesinden sonra da konutun mal değer belgesi bulunan Mustafa Erol'a kiralandığını iddia etti.

Başvuru, ilgili -şahsa tebliğ edilmek üzere birkaç kez ertelendikten sonra müstedaaleyhi temsil eden savcı konu konutun halen Seral Yurtman'ın kesin tasarrufunda bulunduğunu beyan etti ve ilgili şahıs olarak tebliğin bu şahsa yapılmasını istedi. Müstedi avukatı ise gerçek -ilgili şahsın Muhan Rahmi olması gerektiğini iddia etti, ancak Mahkeme ilgili şahıs olarak gerek Muhan Rahmi'ye, gerekse Seral Yurtman'a tebliğ yapılması için emir verdi.

17.10.1986 tarihinde ilgili şahıs Seral Yurtman'ın avukatı mahkemede hazır bulundu -ve itirazname dosyalayacağını beyan etti. Ancak ilgili şahıs daha sonra bundan vazgeçti ve müstedaaleyh tarafından dosyalanan itiraznameye katılmakla yetindi.

Başvuru konusu konutun tahsis tarihinde tamire muhtaç ve içerisinde oturulmayacak bir durumda o-lduğu başlangıçtan taraflarca bilindiği ve tahsisin bu hali ile yapıldığı kabul edilmektedir. Müstedinin devamlı Ankara'da ikamet ettiği, sadece ziyaret maksadıyle yılda bir defa Kıbrıs'a geldiğini, bazan da hiç gelmediği yine kabul edilen bir gerçektir. M-üstedi şahadetinde tahsis yazısının konutun tamir edilip kullanılması hususunda bir koşul içermediğini, aksine eşdeğere kaynak olmak üzere verildiğini ve puanları belli olup kesin tasarruf belgesini aldıktan sonra konutu tamir etmeyi düşündüğünü belirtti. -Müstedinin bu görüşünü kabul etmeye imkan yoktur. Konu konut müstediye eşdeğerine karşılık verilmiş değildir. Tahsis, hariç statüsünde ve gerektiğinde eşdeğere kaynak olmak üzere yapılmıştır. Bundan da anlaşılacağı gibi tahsis hariçten gelen müstediyi iska-n ettirmek amacı ile yapılmış olup, konu konut gerektiğinde eşdeğere kaynak olabilecektir. Tahsis bu amaçla yapıldığına göre müstediden beklenen, makul bir süre içerisinde konutu tamir edip oturması idi. Müstedi ise tahsisin yapıldığı 14.7.1981 tarihinden -iptal edildiği 24.5.1984 tarihine kadar gerekli tamiratı yapıp oturmamış ve bu durum haklı olarak, tahsisin iptal

nedenini oluşturmuştur. Kanımca müstedaaleyh söz konusu iptal kararını almakla hataya düşmüş değildir.

Müstedaaleyh konu iptal- kararını müteakip müstediye adındaki tahsisin iptal edildiğine dair bir yazı göndermiş ise de yukarıda belirtildiği gibi müstedi bulunamadığı için yazı iade edildi. Kararın müstedinin bilgisine getirilmediği ve resmi Gazete'de de yayınlanmadığı müstedaale-yh tarafından kabul edilmektedir. Bu durumda müstediye bildirilmeyen iptal kararının geçerli, başka bir deyişle müstedinin uymak zorunda olduğu bağlayıcı bir karar olup olmadığını incelemek gerekir. Bir idari kararın, kararı alan idari organ tarafından ilg-ililere resmen bildirlmesi yerleşmiş İdare Hukuku ilkelerindedndir. (Bak: YİM 115/78 sayfa 3). Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar İdare Hukukunun Umumi Esasları 3. baskı, cilt I, sayfa 338'de şöyle demektedir:

"İlan veya ihbarı lazım gelen tasarruflarda bu i-lan veya ihbarın yapılma- ması, onun yokluğunu veya butlanını mucip olmaz, ancak alakalılara karşı dermeyan edilmemesini icap ettirir, ilan veya ihbarla artık bunlar hakkında da hüküm ifade eder."

Mahkemelerimizi bağlamamakla beraber Rum Yüksek Mahkemesi-nde Iordanis G. Iordanou v. The Republic of Cyprus 1966 3 C.L.R. 308 at 311-312'de şöyle denmektedir:

"Proper communication of an administrative decision is an essential step or its takıng effect; such communication must be made to the person affected th-ereby and must be made by the organ competent to take the decision concerned -unless there exists provision by law otherwise. Of course, communication does not go to the validity of the decision in question, but it is only necessary for the taking effect t-hereof; this is also, why the time, within which a recourse may be made against a decision, runs from its proper communication.

.................................................................

Irrespective, therefore of the validity or not, otherwise, -of the transfer in question, I find that it has not yet been properly cummunicated to Applicant so as take effect and to become a decision which Applicant is bound to obey.



It follows that in the circumstances, it would be premature for the Court to de-cide whether or not to suspend the effect of such transfer, once such effect has not yet commenced."

Yukarıda belirtilenlerden de görüleceği gibi ihbar yapılması zorunluğu İdare Hukuku gereğidir. Bir idari karar ilgililere bildirildiği takdirde tekemmül- eder ve yaşama geçirilmiş olur. Karardan etkilenen şahsa ihbar yapılmadıkça karar kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur ve karardan etkilenen şahıs aleyhine kullanılamayacağı gibi ondan karara uyması da istenemez. Önümüzdeki meselede genel hukuk ilkesinin de ö-tesinde, ihbarın yazılı olarak yapılmasını zorunlu kılan özel yasal düzenleme de vardır. 41/77 sayılı İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 29. maddesinin (2). fıkrası tahsis edilen konutu kullanmayanların İmar, İskan ve rehabilitasyon işlerinden -sorumlu bakanlığın yazılı tebligatını müteakip en geç bir ay içerisinde sözü edilen konutu tahliye etmek zorunda olduklarından söz etmektedir. Konu yasa maddesinde her ne kadar da tahsisin iptal edilmesinden açıkça söz edilmemekte ise de, yapılacak ihbar i-le sözü edilen konutun en geç bir ay içerisinde tahliye edilmesi zorunlu olduğuna göre, böyle bir ihbarın tahsisin iptal edildiği anlamına geldiğine kuşku yoktur. Başka bir deyişle bir tahsis sahibinin tahsisinde bulunan konutu tahliye etmesini isteyebilme-k için ilkin onun adındaki tahsisin iptal edilmesi gerekir. 1978 İnceleme ve Dağıtım Tüzüğünün, tadil edilmiş şekli ile, 14. maddesine göre de tahsis edilen konutu makul bir süreden fazla bir zaman bizzat kullanmayanların tahsisi, Komisyonun önerisi ve ilg-ili Bakanın kararı ile iptal edilir ve bu durum İskan ve Rehabilitasyon Dairesi merkez veya mahalli örgütlerince tahsisi iptal edilen kimseye yazılı ve taahhütlü olarak bildirilerek kaynağın tebliğ tarihinden itibaren en geç bir ay içinde tahliyesi istenir-. Yukarıda belirtilen yasal durum ışığında iptal kararının müstediye bildirilmesi kaçınılmazdır. Bu suretle tahsis sahibinin zamanında haberdar edilip iptal kararının, haksız veya hatalı olarak alındığı inancında olması halinde, zamanında itiraz etmesine v-e gerekli yasal işlemlerde başvurmasına olanak tanınmış olur ve iptal kararını müteakip başka işlemlerin yapılmasına gidilmeden kararın zamanında düzeltilmesi sağlanmiş olur. Bu meselede müstediye duruşma tarihine kadar iptal kararını alan makam tarafından- yazılı ihbar yapılmamıştır. 12.4.1985 günü Lefkoşa iskan Dairesine giden müstediye orada karşılaştığı memur tarafından iptal kararının bildirildiği bir gerçektir. Ancak bu, kararı olan makam tarafından yapılan ve yasanın öngördüğü yazılı bir ihbar olarak -kabul edilemez. Binaenaleyh doğru olarak alınan konu iptal kararı, müstediye kararı alan makam tarafından Yasada öngörüldüğü şekilde tekemmül ettirilip yaşama geçirilmiş değildir. Bu nedenle müstediyi bağlayan ve uymak zorunda olduğu bir kararın varlığında-n söz edilemez. Bundan da anlaşılacağı gibi müstedinin adındaki tahsis

hala yürürlükte olup geçerlidir ve yasaya uygun bir ihbar ile iptal kararı müstediye bildirilmedikçe tahsis geçerli olmaya devam edecektir.

Müstedi başvurusunda hem adındaki tahsisi -iptal eden kararın, hem de iptalden sonra konutun Muhan Rahmi'ye verilmesine ilişkin kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesini istemiştir. Ne var ki, müstedinin adındaki tahsisi iptal eden karar tekemmül -edip yaşama geçeden başvuru konusu edilemez. Bu nedenle konu iptal kararına ilişkin müstedinin istemi mevzimsiz olup reddedilmesi gerekir.

Konutun Muhan Rahmi'ye verilmesine ilişkin karar hakkındaki müstedinin istemine gelince; müstedinin adındaki tahsis- hala geçerli ve yürürlükte olduğuna göre konutun Muhan Rahmi'ye verilmesine yasal olanak yoktu ve bu yüzden yapılan kiralama ve sair işlemler de geçerli olamaz. Muhan Rahmi'den sonra konutun Mustafa Erol'a ilkin kira ve daha sonra kesin tasarruf belgesi i-le verilmesi, ondan kısa bir süre sonra da Seral Yurtman'a satılması ile ilgili işlemler de geçersiz olabilir. Ancak müstedi başvurusunda sadece Muhan Rahmi ile ilgili kararı başvuru konusu ettiği ve Mustafa Erol ile Seral Yurtman ile ilgili işlemler hakkı-nda herhangi bir talepte bulunmadığından bu hususta kesin bir bulgu yapılmasını gereksiz buluyorum. Bu böyle olmakla birlikte yetkililerden, vakit kaybetmeden, yukarıda belirtilenler ışığında gerekli işlemleri yapmaları beklenir.

Son olarak bir hususa de-ğinmeden geçemiyeceğim. Müstedi ihtilaf konusu yapılmayan şahadete göre 12.4.1985 tarihinde Lefkoşa İskan dairesine gitti ve orada ilk defa adındaki tahsisin iptal edildiğini öğrenince şikayette bulunduktan sonra gerekli yasal işlemleri başlatmak üzere avu-katına talimat verdi. 24.5.1985 tarihinde Muhan Rahmi'nin icar süresi daha dolmadı. Söz konusu konut 1.6.1985 tarihinden başlamak üzere Mustafa Erol'a icar edildi. 8.7.1985 tarihinde kesin tasarruf belgesi alan Mustafa Erol 17.7.1985 tarihinde Seral Yurtma-n'a satış yolu ile konutu devretti. Mustafa Erol'un elindeki kesin tasarruf belgesinin, güneyde bıraktığı malına karşılık mı, yoksa puan satın aldığı nedeniyle mi verildiği açıkça belirtilmemiştir. Muhan Rahmi'ye eşdeğer sahibi olduğu gerekçesi ile verildi-ği idia edilen konu konutun daha sonra ondan niçin alınıp Mustafa Erol'a verildiği hususu da izah edilmemiştir. Muhan Rahmi, Mustafa Erol ve Seral Yurtman arasında bir akrabalık veya yakınlık bulunup bulunmadığı bilinmemektedir. Ancak müstedinin şikayetini- müteakip kısa sürede yapılan işlemler son derecede kuşku uyandıracak nitelikte olduğu kadar ilk bakışta müstedinin şikayetini etkisiz kılmak için yapıldığı izlenimini de vermektedir. Devlet organlarının bu tür kuşkulu işlemlere bilinçli olara-k

katıldıklarına ihtimal vermek istemiyorum. Ancak vatandaş nazarında Devletin tarafsızlığına ve güvenirliliğine gölge düşürebilecek, devlet organlarını şaibe altında bırakabilecek kuşkulu işlemlere fırsat verilmemesine büyük özen gösterilmelidir. Bu nede-nle özellikle eşdeğer mal uygulaması gibi kamunun hayali duyarlı olduğu bir konuda, çok dikkatli davranmaları ve yasalara sıkı sıkıya uymaları hususunda ilgililerin uyarılması gerektiğine önemle işaret etmek isterim.

Sonuç olarak müstedaaleyh tarafından -alınan 1/81 sayı ve 7.1.1981 tarihli karar ile müstedinin adına tahsisli bulunan başvuru konusu konutun Muhan Rahmi'ye verilmesine ilişkin kararın tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilir.


- (Aziz Altay)
Yargıç

26 Kasım 1987



Full & Egal Universal Law Academy