Yüksek İdare Mahkemesi Numara 9/2004 Dava No 18/2007 Karar Tarihi 13.12.2007
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 9/2004 Dava No 18/2007 Karar Tarihi 13.12.2007
Numara: 9/2004
Dava No: 18/2007
Taraflar: Ekrem Gülderen ile İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanlığı vd.
Konu: Göreve Son Verme - Hak Düşürücü Süre - Savunma alınmadan disiplin cezası uygulaması
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 13.12.2007

-D.18/2007 YİM 9/04
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 1-52. Maddesi Hakkında.

Mahkeme Heyeti: Nevvar Nolan, Şafak Öneri, Talât D. Refiker.


Davacı: : Ekrem Gülderen, Yedidalga, Güzelyurt

- ile -

Davalı: 1. İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanlığı Müsteşarı
vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa
- 2. İçişleri, Köyişleri ve İskan Bakanlığı vasıtasıyle
KKTC, Lefkoşa
3. İçişleri Köyişleri ve İskan Bakanlığı Plan Proje
Müdürü ve Bakanlık Müdürü vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa
4. Maliye Bakanlığı Müsteşarı vasıtası-yle KKTC,
Lefkoşa
5. Maliye Bakanlığı vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa
6. Personel Dairesi Müdürü vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Davacı tarafından Avukat Ergin Ulunay
Davalılar tarafından Savcı Özkul Özdevim.

----------------

H Ü K Ü M

Nevvar Nolan:İskan Bakanlığı müsteşarının, Maliye Bakanlığı müsteşarının ve Personel Dairesi müdürünün imzasını taşıyan 11.6.1991 tarihli bir yazı ile, Davacıya, 1.6.1991 tarihinden itibaren İskan Bakanlığınca yürütülme-kte olan İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası uygulama projesinden ödenmek üzere, tamamen geçici olarak ve önceden hiçbir neden gösterilmeden görevine son verilmesi koşulu ile, Tapu ve Kadastro Dairesinde teknisyen olarak görevlendirildiği bildirild-i. Daha sonra, yine İskân Bakanlığı müsteşarının, Maliye Bakanlığı müsteşarının ve Personel Dairesi müdürünün imzasını taşıyan 30.5.2002 tarihli bir yazı ile, Davacıya, 11.6.1991 tarihli tayin yazının birinci paragrafında yer alan koşul bendine atfen 31.5.-2002 tarihinden itibaren görevine son verildiği bildirildi.

Davacı Tapu ve Kadastro Dairesinde görev yaparken, sahte vekaletname düzenlediği, sahtelenmiş evrağı tedavüle sürdüğü ve sahtekarlıkla para temin ettiği iddiaları ile ilgili, Davacı aleyhine pol-is soruşturması başlatıldı ve bu soruşturma sonucunda başlatılan yargısal süreçte yukarıda verilen suçlardan yargılanmak üzere Ağır Ceza Mahkemesine havale edildi. Ağır Ceza Mahkemesindeki yargılamada, Başsavcı, esas tanığın yurt dışına gittiği gerekçesi i-le, 11.4.2003 tarihinde takipsizlik kararı dosyaladı.

Davacı İskan Bakanlığına 22.10.2003 tarihli bir yazı yazarak, dosyalanan takipsizlik kararı nedeni ile aleyhindeki davadan serbest kaldığı cihetle, görevine iadesini istedi. Bakanlık müdürü 10.11.200-3 tarihli yazısı ile, Başsavcılığın, müştekinin yurda dönmesi halinde Davacı aleyhindeki davanın tekrar dosyalanacağı bu nedenle Davacının görevine dönmesinin kamu menfaatı açısından mahzurlar yaratacağı görüşü ışığında, tekrar göreve dönmesinin mümkün olm-adığını Davacıya bildirdi.

Davacı Yüksek İdare Mahkemesinde 20.1.2004 tarihinde dosyaladığı işbu dava ile 30.5.2002 ve 10.11.2003 tarihli yazılardaki kararların iptalini talep etmektedir. Davacı, Tapu Dairesinde kullanılmak üzere sahte vekaletname düzenl-ediği, sahtelenmiş evrağı tedavüle sürdüğü, sahtekarlıkla para temin ettiği iddiaları nedeni ile görevine son verildiğini ve aleyhine disiplin işlemi başlatılmadan, kendisine savunma hakkı tanınmadan görevine son verilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri s-ürmektedir.

Davacının görevine son veren 30.5.2002 tarihli kararın iptali için, Yüksek İdare Mahkemesinde, Anayasanın 152(3) maddesinde öngörülen 75 günlük süre geçtikten sonra dava açıldığı ihtilafsızdır; ancak Davacı 30.5.2002 tarihli kararın, doğal a-dalet ilkelerine aykırı, savunma hakkı ihlal edilerek ve yetkisiz alındığından, yoklukla malul olduğunu ve yok hükmündeki bu karara karşı hak düşürücü sürenin işlemediğini, dava açabilmesinin bir süre ile kısıtlı olmadığını ileri sürmektedir.

Davacının -görevine 31.5.2002 tarihi itibarı ile son verildiği kararını içeren ve Davacıya 30.5.2002 tarihinde tebliğ edilen yazıda, 11.6.1991 tarihli görevlendirme yazısının birinci paragrafında yer alan koşul bendine atfen görevine son verildiği bildirilmektedir. 1-1.6.1991 tarihli görevlendirme yazısının birinci paragrafında, Davacının, tamamen geçici olarak ve önceden hiçbir neden gösterilmeden görevine son verilmesi koşulu ile Tapu ve Kadastro Dairesinde teknisyen olarak görevlendirildiği yer almaktadır. Davacı 30-.5.2002 tarihli, görevine son veren yazıyı aldıktan sonra, 75 günlük süre içinde, sahte vekaletname düzenlediği, sahtelenmiş evrağı tedavüle sürdüğü, sahtekarlıkla para temin ettiği iddiaları nedeni ile görevine son verildiğini, aleyhine disiplin işlemi ba-şlatılmadan, kendisine savunma hakkı tanınmadan görevine son verilmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek görevine son veren kararın iptali için Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmadı. Davalılar, 11.6.1991 tarihli görevlendirme yazısında yer alan, görev-lendirmenin tamamen geçici olduğu ve önceden hiçbir neden gösterilmeden Davacının görevine son verilebileceği koşuluna uygun olarak Davacının görevine son verildiğini ileri sürmektedirler. Davalılar görünürde 11.6.1991 tarihli görevlendirme yazısının birin-ci paragrafında yer alan koşula uygun davrandılar, orada kendilerine sakladıkları bir hakkı, yetkiyi kullandılar.

Yönetsel işlemde sakatlık varsa, sakatlık, ağırlık ve açıklık derecesine göre işlemi etkiler. Sakatlığı ağır olmayan yönetsel işlemler, yön-etim tarafından geri alınıncaya veya yargı yerinde iptal edilinceye dek, geçerli olurlar, hüküm ifade ederler; bunlara iptali istenebilen veya bozuk işlemler denir. Bu işlemlerdeki sakatlık iptali gerektiren sakatlıktır. Sakatlığı ağır ve açık olan yönetse-l işlemler ise yok hükmünde sayılırlar; bu tür sakatlığı olan işlemler hukuk aleminde doğmamış sayılırlar ve herhangi bir hüküm ifade etmezler. Bu tür işlemlerdeki sakatlık yokluk yaratan sakatlıktır. Yönetsel işlemin esaslı bir unsurdan yoksun olduğu hall-erde o işlemin ağır sakatlığı olduğu kabul edilir. Sakat bir işlemin yok hükmünde sayılması için sakatlığın ağır olması yanında açık, hatta oldukça açık, apaçık olması gerekir. Ağır sakatlık, sıradan bir kişi tarafından, ilk bakışta, yüzeysel bir bakışla g-örülebilecek, anlaşılabilecek, bir tereddüte yer vermeyecek kadar açık, bariz olmalıdır. Yokluk halinin bir zaman sınırlandırması olmadan, her zaman ileri sürülebilir olması, sakatlığın, ağırlığın yanında, oldukça açık olmasını, ilk bakışta görülebilecek k-adar apaçık olmasını gerekli kılmaktadır.

Kabul edildiği gibi, Davalılar, Davacının tamamen geçici olan görevine normalde neden göstermeden son verebilirler, ancak Davacı avukatına göre, Davacının görevine son verilmesinin arkasında bir disiplin/disiplin-sizlik olayı varsa, disiplin işlemi başlatılıp Davacıya savunma hakkı tanınmadan Davacının görevine son verilmesi, yönetim hukuku kuralları kapsamında olan doğal adalet ilkelerine aykırılık oluşturur ve Davacının görevine son veren kararı sakatlar.

Doğa-l adalet ilkeleri yönetim hukuku kapsamında olup, bir disiplin işleminde, doğal adalet ilkeleri arasında yer alan savunma hakkı tanınmadan, kişi hakkında olumsuz karar alınması, alınan kararı sakatlar. Davacının görevine son veren kararın arkasında bir dis-iplin olayı mı vardır? Davacının görevine bir disiplin olayı nedeni ile mi son verilmiştir? Davacının görevine son veren kararın içeriğinde böyle bir neden görülmemektedir. Davacı avukatı ise Davacının görevine bir disiplin olayı nedeni ile son verildiği i-ddiasındadır. Davalılar Davacının görevine bir disiplin olayı nedeni ile mi son verdiler, yoksa bir disiplin olayından tamamen bağımsız olarak, kendilerine görevlendirme yazısında sakladıkları, Davacının geçici olan görevine bir neden göstermeden son verme- hakkını mı kullandılar? Bu sorunun yanıtı Davacının görevine son veren ve Davacıya 30.5.2002 tarihli yazı ile bildirilen kararda bir sakatlık olup olmadığını belirleyicidir.

Davacının görevine son verenler Davacıyı göreve getirenlerdir ve Davacının göre-vine, görev yazısında kendilerine saklanan bir hakkı kullanarak, son verdiler. Davacı avukatının da teslim ettiği gibi, Davalıların Davacının görevine son verme kararı, Davalıların normalde almaya yetkileri olan ve görünürde hukuka uygun bir karardır. Dava-cının görevine son veren kararda, eğer varsa, apaçık, ilk bakışta görülebilecek bir sakatlık olduğunu söyleyemeyiz; bu nedenle, Davacının görevine son veren ve Davacıya 30.5.2002 tarihli yazı ile bildirilen kararın yok hükmünde olduğu iddiasına katılmıyoru-z. Kaldı ki savunma alınmadan verilen bir disiplin cezasının yok hükmünde sayıldığı hususunda bir fikir birliği de yoktur. Türkiye'de Askeri Yüksek İdare Mahkemesi bazı kararlarında, örneğin 12.4.2000 tarih ve E.1999/804, K.2000/454 sayılı karar ile 28.1.2-004 tarih ve E.2003/151, K.2004/159 sayılı kararlarda, savunma hakkı tanınmadan verilen disiplin cezalarını yok hükmünde saymıştır, ancak Kemal Gözler'in, İdare Hukuku isimli yapıtında, sayfa 912'de, disiplin işleminde savunma alınmadan disiplin cezası ver-ilmesinin hiçbir zaman yokluk hali oluşturmadığını, bunun sıradan hukuka aykırılık hali oluşturduğunu ifade ettiğini de belirtmek isteriz.

Ağır sakatlığı apaçık görülmeyen bir yönetsel işlemin yok hükmünde sayılması ve bu işleme karşı, Anayasada bir ipt-al davası için öngörülen hak düşürücü süre geçtikten sonra, bir zaman kısıtlaması olmadan, geçersiz ve etkisiz olduğuna dair karar talebi ile, dava açılması söz konusu olamaz. Davacının bir iptal davası için Anayasada öngörülen 75 günlük süre geçtikten son-ra bir dava açıp, iptalini istediği yönetsel işlemin görünürde hukuka uygun olan neden ve biçim unsurlarında, kendisi ile yönetim arasında ihtilaf yaratacak bazı olgusal iddialar ileri sürüp, sakatlık olduğunu kanıtlamaya çalışması doğru değildir. Davalıla-rın, Davacının görevine son veren 30.5.2002 tarihli kararı, Davalıların normalde almaya yetkileri olan ve Davacının 11.6.1991 tarihli görev yazısı ışığında görünürde hukuka uygun olan bir karardır. Davacı görünürde Davalıların almaya yetkili oldukları ve g-örünürde hukuka uygun olan bu kararın iptalini, ancak yönetsel bir kararın iptali için öngörülen 75 günlük süre içinde açacağı bir iptal davasında, görevine son veren kararın bir disiplin olayı nedeni ile fakat disiplin işlemi başlatılmadan ve kendisine sa-vunma hakkı tanınmadan alındığını ileri sürerek, talep edebilirdi.

Davacının görevine son veren ve Davacıya 30.5.2002 tarihli yazı ile tebliğ edilen kararın iptali istemi, dava 75 günlük hak düşürücü süre içinde açılmadığı cihetle, reddedilir.

Davacıy-a 10.11.2003 tarihli yazı ile tekrar göreve alınmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir; Davacı bu kararın da iptalini talep etmektedir. Yukarıda belirttiğimiz gibi Davacının görevine 30.5.2002 tarihli yazı ile 31.5.2002 tarihinden itibaren son verilmiştir.- Davacının görevine son veren 30.5.2002 tarihli yazıdaki karar, kesinleşmiş bir karar olup Davacının geçici olarak istihdam edildiği görevle bir ilişkisi kalmamıştır; Davacının göreve iadesi durumu yoktur.

Yukarıda belirtilenler ışığında dava masraflarla- red ve iptal edilir.




Nevvar Nolan Şafak Öneri Talât D. Refiker
Yargıç Yargıç Yargıç


13 Aralık, 2007


















-

7






Full & Egal Universal Law Academy