Yüksek İdare Mahkemesi Numara 90/2014 Dava No 20/2014 Karar Tarihi 27.05.2014
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 90/2014 Dava No 20/2014 Karar Tarihi 27.05.2014
Numara: 90/2014
Dava No: 20/2014
Taraflar: Deniz Kayabaşı ile Lefkoşa Türk Belediyesi arasında
Konu: Ara emri - Ara emri vermenin şartları - 1997 YİM Tüzüğü Madde 11(1) - İdari davalarda ara emri - Disiplin işlemini veya başlatılan soruşturmayı men eden emir talebi - Ara emri verilmesini gerektirecek kriterlerin bulunmadığı nedeniyle istidanın rddi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 27.05.2014

-D.20/2014 YİM: 90/2014


Yüksek İdare Mahkemesinde.
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Yargıç Mehmet Türker Huzurunda.


Davacı: Deniz Kayabaşı, Abdullah Arla Sokak No.19, Çağlayan,
Lefkoşa

- ile


Davalı: Lefkoşa Türk Belediyesi ve/veya Belediye Başkanı
ve/veya Meclisi ve/veya Hemşehrileri vasıtasıyla,
Lefkoşa


A r a s ı n d a.



(7.5.2014 tarihli Ara Emri İstidası)


D-avacı tarafından: Avukat Şefik Aşçıoğulları
Davalı tarafından: Avukat Gizem Bahri


-----------------


K A R A R


Davacı, Davalı aleyhine dosyaladığı bu dava ile aşağıdaki
talepler-de bulunmuştur:

"A. Davacı aleyhine davalılarca takriben 30/04/2014
tarihli olup 128/76/A-58 sayılı yazı ile davacı
aleyhine başlatılan disiplin işleminin ve/veya
bu meyanda başlatılan soruşturmanın ve/veya
kararın- ve/veya bu yönündeki işlem ve/veya
eylemlerin yapılmaması gereken ağır bir ihmal
olduğuna dair karar ve/veya emir verilmesi,

B. İşbu dava masrafları."
Davacı dava ile birlikte dosyaladığı bu istida ile;

"A) Davacı/Müst-edi aleyhine davalı/m/aleyhlerce
takriben 30/04/2014 tarihli olup 128/76/A-58
sayılı yazı ile davacı/müstedi aleyhine
başlatılan disiplin işleminin ve/veya bu meyanda
başlatılan soruşturmayı ve/veya kararı ve/veya
- eylemleri men eden bir emir,
B) Mahkemenin uygun göreceği başka bir çare
C) İşbu istida masrafları."


verilmesini talep etmektedir.

İstidanın duruşmasında taraflar tanık celbetmeyerek, Mahkemeye hitap etmekle yetinmişlerdir.
-
Yüksek İdare Mahkemesine yapılan ara emri başvurularında
karar verilirken, Yüksek İdare Mahkemesi, birçok kararında 9/76 sayılı Mahkemeler Yasası'ndaki kriterleri dikkate alarak karar vermiştir.

1997 Yüksek İdare Mahkemesi Tüzüğü'nün 11. madde-si Yüksek İdare Mahkemesinin geçici emir (ara emri) verme yetkisini düzenlemiştir. Tüzüğün 11(1) maddesi aynen şöyledir:

"11 (1) Mahkeme, Anayasanın 152'nci Maddesi gereğince
yapılan işlemlerde Mahkeme veya bir Yargıç,
işlemin herhangi b-ir safhasında, kendiliğinden
veya herhangi bir tarafın istemi üzerine, davanın
adilane bir şekilde kararlaştırılması icap
ettirirse, davayı esasında sonuçlandırmayan
geçici bir emir verebilir."


-Tüzüğün bu düzenlemesine göre geçici emir verilirken iki kriter dikkate alınmaktadır:

Davanın adilane bir şekilde karara bağlanmasını
gerektirecek bir durum olması;
Geçici olarak verilen emrin davanın esasını
sonuçlandırır şekilde olmaması.

Yukarı-da alıntısı yapılan maddede yer alan "adilâne" sözcüğüne verilecek anlam, YİM.265/80 (D.25/80), YİM.106/81
(D.25/81, YİM.122/81 (D.29/81), YİM.105/82 (D.26/82) sayılı kararlarda ve birçok idari davada karara bağlanmıştır.

Yüksek İdare Mahkemesinin bu- kararlarında vurgulandığı gibi, bir davanın "adilâne" bir şekilde kararlaştırılmasına yarayacak unsurlar arasında, İdare Hukuku ilkeleri ile uyumlu olacak şekilde talep edilen ara emrinin verilebilmesi için, 3 esas unsurun yerine getirilmesi gerekir. Bu -unsurlar şunlardır:

Karara bağlanması gereken konunun ciddi olması,
Davacının iddiasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunması, ve
Geçici ara emri verilmezse ileride telâfisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşac-ağı hususlarında, mahkemenin ilk bakışta tatmin edilmesi gerekir. Belirtilen unsurlardan herhangi birisi hakkında mahkemenin tatmin edilmemesi halinde, talep edilen ara emri verilmez.


İdari davalarda talep edilen ara emirleri, bir İdari kararın- uygulanmasını önlemeye yönelik olup, yürütmenin durdurulması neticesini doğuran ve dava ile iptali istenen İdari karar veya işlemin geçici olarak uygulanmasını önleyen, diğer bir ifade ile İdari karar veya işlemi geçici olarak askıya alan emirlerdir.


- Ara emri talebi ile bir İdari kararın uygulanmasının durdurulması talebini yapabilmek ve/veya iptali istenen kararla ilgili yürütmenin durdurulmasını talep edebilmek için, İdarenin, kesin, icrai nitelikli, etkin bir kararının olması gerekmektedir. Ara e-mri verilebilmesi için gerekli olan kriterlerden biri olan, Davacının ciddi bir davasının bulunduğu sonucuna varabilmek için, dava ile iptali talep edilen kararın veya işlemin kesin ve yürütülmesi zorunlu bir karar olması gerekir. Ara emri talebi incelenip-, ara emri talebi ile ilgili bir karar verilirken, davayı esastan sonuçlandırıcı bir karar verilmemesi gerektiği ilkesini dikkate alarak, yürütülmesinin durdurulması talep edilen dava konusu kararın niteliği ile ilgili bir bulgu yapmaktan kaçınarak, bu saf-hada bir bulgu yapmamayı uygun bulurum.

Davacı-Müstedi, dava ve ara emrine konu kararda, ayrıca bariz olarak gayriyasallık olduğu nedeniyle ara emri verilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Yönetsel herhangi bir kararın, aşikâr bir şekilde sakat olma-sı, geçici ara emri verilmesi ve/veya böyle bir emrin kesinleşmesi için bir öğedir. (Bu hususta Gör: Zaim Necatigil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Anayasa ve Yönetim Hukuku, 1988 Yılı, sayfa 88) Bu prensibe YİM'in birçok kararında atıf yapılarak ara em-ri talepleri incelenmiştir. Gör: YİM 4/98 D.2/98, YİM 203/94
D.4/95, YİM 144/001 D.1/2002, YİM 99/2005 D.14/2005.

Ara emri ile yürütülmesi durdurulmak istenen karar veya işlemin, derin bir incelemeye gitmeden, bariz bir şekilde, açıktan açığa hukuka- aykırı olduğunun görülmesi halinde, ileride telafisi imkansız zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zor olacağı incelenmeden, böyle bir karara karşı ara emri verilmesi mümkündür. Gör: YİM İstinaf 3/94 ve 4/94 D.2/95, YİM.144/2001, D.1/2002, YİM.99-/2005 D.14/05.

Davalı, 65/2007 sayılı Belediye Personel Yasası'nın 35 ve 38(1) maddesine istinaden, Davacı aleyhine disiplin soruşturması başlatmıştır. Belediye Personel Yasası'nın 35 ve 38(1) maddeleri şöyledir:

"35. Belediye personeli, Bel-ediye Başkanınca
yetkili kılınmadıkça, bağlı bulundukları belediyenin
hizmet politikası veya hizmetlerin yürütülmesi ile
ilgili olarak basın ve yayın organlarına yazılı
veya sözlü bilgi veya demeç veremezler.
Ancak, bu ya-sak, yasal olarak yapılan
sendikal çalışmaları sınırlandırıcı ve suçlandırıcı
yönde kullanılamaz.
...................................................
...................................................
38.(1) Belediye p-ersoneli, sözleşmeli personel
ve işçiler, görevlerini yerine getirirken
öğrendikleri ve gizli tutulması gerektiğinin
kendilerine yazılı olarak bildirildiği,
açıklanmasında sakınca bulunan ve/veya-
yetkili olmayanlardan başkasının eline
geçmesi halinde kişi kurum ve kuruluşları
zarara uğratabilecek bilgi ve belgeleri,
Belediye Başkanı ile Belediye Meclisinin
yazılı onayı o-lmadan hiçbir kişiye
açıklayamazlar ve/veya yayınlayamazlar,
görevlerinden ayrılmış olsalar dahi on
yıl süreyle sır olarak saklamakla
yükümlüdürler."


Yasanın bu maddeleri göz önüne -alındığı zaman, Davalının bu maddelere aykırı hareket ettiğini iddia ettiği Davacı hakkında disiplin soruşturması başlatma yetkisi olduğu görülmektedir. Davacının basına verdiği demecin yasal olarak yapılan sendikal çalışmalarla ilgili olup olmadığı, davan-ın esasında ele alınarak karar verilmesi gereken bir husustur. Açılan bir disiplin soruşturması ise, yasal olarak yapılacak sendikal çalışmaları sınırlandırıcı veya engelleyici bir sonuç doğurmamaktadır. Dolayısıyla Davalı tarafından Davacı aleyhine açılan- disiplin soruşturmasının ilk bakışta ve derin bir inceleme yapılmadan bariz bir şekilde ve açıktan açığa hukuka aykırı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu davada hukuka aykırılığın olup olmadığı hususu davanın esasında derin bir şekilde incelenerek bir -karara varılması gerekmektedir. Bu nedenle, ara emri verilmesi için gerekli olan açıktan açığa hukuka aykırılık kriteri bulunmamaktadır.

Ara emri verilmesi için aranacak kriterlerden biri de, ileride telafisi güç veya tamiri imkânsız zarar-ziyanın do-ğmasıdır.

Bu kritere göre yürütmenin durdurulması kararının verilebilmesi için, böyle bir kararın verilmemesi halinde, Davacının uğrayacağı zararın telafisi güç veya tamiri imkânsız olması gerekmektedir.

Telafisi güç veya tamiri imkânsız zararı-n doğup doğmayacağı, her meselenin kendine has olguları içerisinde ve her olayda ayrıca incelenmelidir. Olaya ve Davacıyı etkileme durumuna göre, İdari karar veya işlemin yürütülmesi Davacıyı ileride telafisi güç veya tamiri imkânsız bir zarara uğratacaksa-, ara emri verilmesi için bu kriterin var olduğu
kabul edilmelidir.

Davacı davasında, 30/4/2014 tarihli 128/76/A-58 sayılı yazı ile aleyhine başlatılan disiplin işleminin ağır bir ihmal olduğuna dair karar verilmesini talep etmektedir. Bu istida ile- de aleyhine başlatılan disiplin işleminin ve/veya disiplin soruşturmasının men edilmesini talep etmektedir. Disiplin soruşturmasının durdurulmaması halinde ise, Davalının çalışma, aylık ücret ve/veya maaş ve diğer haklarını kaldırma niyetinde olduğundan, -telafisi imkânsız zarar-ziyana uğrayacağını ve geriye dönüşün mümkün olmayacağını ileri sürmektedir.

Davacının davasında ve istidasında belirttiği ve istidasına ekli olan 30/4/2014 sayılı yazı, soruşturma memuru atanan, Davalının Park Bahçeler Trafik- Aydınlatma Şube Amiri tarafından Davacıya yazılan ve hakkında başlatılan disiplin soruşturmasında soruşturma memuru tayin edildiğini ve 5 gün içinde Davacının savunmasını iletmesinin gerektiğini bildiren bir yazıdır. Bu yazının kesin, icrai nitelikli bir -karar olup olmadığını incelemekten kaçınarak içeriğini dikkate aldığım zaman, Davacıya, hakkında açılan disiplin soruşturması için, soruşturma memuru atandığının bildirilmesi ve savunmasının istenmesinin Davacının çalışma, aylık ücret (maaş) kazanılmış yas-al haklarını ortadan kaldıracağını, Davacıya telafisi imkânsız zarar-ziyana uğratacağını ve geriye dönüşün güç olacağı neticesini yaratacağını kabul etmek olası değildir.

Davacı-Müstedi Avukatı hitabında, Davacı-Müstedi aleyhine disiplin soruşturulm-ası başlatıldığını Davacıya bildiren yazıda, 65/2007 sayılı Belediye Personel Yasası'na atıfta bulunulduğunu, 65/2007 sayılı Yasa'nın 35. maddesinin 2. bendinde, basına demeç verme yasağının yasal olarak yapılan sendikal çalışmaları sınırlandırıcı ve suçla-ndırıcı yönde kullanılamaz şeklinde bir düzenleme olmasına rağmen, Davacı aleyhine başlatılan disiplin soruşturması nedeniyle, Davacının savunma vermek zorunda kalacağını, Davacının Belediye çalışanı olması yanında sendikanın Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu,- disiplin soruşturması devam ettiği sürece, sendikal faaliyet yapamayacağını ve sendikal faaliyetlerle ilgili basına açıklama yapamayacağını, bu nedenlerle telâfisi imkânsız zarar-ziyana uğrayacağını da iddia etmiştir. Aleyhine disiplin soruşturması başlat-ılması, Davacının yasal olarak yapılacak sendikal faaliyetlerini engelleyici bir sonuç doğurmamaktadır. Davacının bu davaya konu demecinin yasal olarak yapılan sendikal çalışmalarla ilgili olup olmadığı davanın esasında karara bağlanması gereken bir husust-ur. Davacı aleyhine açılan disiplin soruşturması yasal olarak yapılacak sendikal çalışmaları sınırlandıran bir netice doğurmamaktadır. Dolayısıyla Davacı Avukatının iddia ettiği şekilde, Davacının telâfisi imkânsız zarar-ziyana uğrayacağını kabul etmek ola-nağı yoktur.

Belirttiklerimden anlaşılacağı üzere, ara emri verilmesi için aranacak kriterlerden, açıkça hukuka aykırılık ve "ileride telafisi güç veya tamiri imkânsız zarar-ziyanın doğacağı ve geriye dönüşün zor olacağı" kriterleri bu meselede
-bulunmamaktadır. Dolayısıyla Davacı-Müstedinin ara emri talebinin reddedilmesi gerekmektedir.

Netice olarak, istida ret ve iptal edilir.




Mehmet Türker
Yargıç


27 Mayıs, -2014











8






Full & Egal Universal Law Academy