Yüksek İdare Mahkemesi Numara 90/2009 Dava No 22/2010 Karar Tarihi 30.06.2010
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 90/2009 Dava No 22/2010 Karar Tarihi 30.06.2010
Numara: 90/2009
Dava No: 22/2010
Taraflar: İsmet Oğuzhanoğlu ile Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürlüğü ve diğerleri arasında
Konu: Geçici hizmetlerin fiili hizmet olarak işlem görmesi talebi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 30.06.2010

-D. 22/2010 YİM 90/2009
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Necmettin Bostancı, Talat D. Refiker, Narin F. Şefik.
Davacı: İsmet Oğuzhanoğlu, Konak Sokak, No: 16, Sosyal Konut-lar-
Mağusa
- ile -
Davalı: 1. Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürlüğü vasıtasıyle KKTC
Lefkoşa
2. Maliye Bakanlığı vasıtasıyle KKTC-Lefkoşa
3. Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Boğaz - Girne
vasıtasıyle KKTC, Lef-koşa


A r a s ı n d a.


Davacı namına: Avukat Ali Fevzi Yeşilada
Davalılar naımına: Savcı İlter Koyuncuoğlu.


-----------


H Ü K Ü M


Necmettin Bostancı: Bu başvuruda Mahkemenin kararını Sayın Yargıç Narin Ferdi Şefik -okuyacaktır.

Narin F. Şefik: Davacı Mahkemeden aşağıdaki şekilde talepte bulunmuştur:

Davalılar tarafından münferiden ve/veya müştereken alınan ve Davalı No.1'in Davacıya muhatap HMD. D.9072-09/1016 sayı ve 29 Temmuz 2009 tarihli yazısında ifade edilen- ve Davacının 01.07.1978'den 01.12.1988'e kadar yapmış olduğu geçicilik hizmetlerinin fiili hizmet olarak işlem görmesi ile ilgili talebinin reddedilmesine ilişkin kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi;
-Davacının 29.06.2009 tarihli Davalı No.1'e muhatap dilekçesi ile 01.07.1978 den 01.12.1988'e kadar yapmış olduğu geçici hizmetlerinin fiili hizmet olarak işlem görmesi ve emekli maaş ve ikramiyesinin bu şekilde yeniden hesaplanarak düzenlenmesi ve geriye d-önük olarak gerek emekli maaş farklarının ve gerekse emekli ikramiyesi farkının ödenmesi hususundaki talebinin yerine getirilmemesinin yapılmaması gereken bir ihmal olduğuna karar verilmesini;

talep etmektedir.

Taraflar duruşma öncesi Mahkemeye 12 adet -Emare ibraz ettiler.

Müşterek olgu olarak taraflar aşağıdaki olguları sundular:
Davacı, 01.07.1978 tarihinde Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Sivil İşler Halkla İlişkiler Başkanlığı Mağusa Bölge Müdürlüğünde mukaveleli er olarak çalışmaya başlamış ve 01-.12.1988 de aynı yerde askeri memur olarak muvazzaf tekaüdiyeli kadroya geçmiştir.
Davacı 01.06.2003 tarihinde yaş haddi nedeniyle emekli olmuştur.
a. Davacı sadece 01.12.1988 tarihinden sonra, yani muvazzaf tekaüdiyeli kadroya geçtikten sonraki süre için -ikramiye almıştır.
b. Davacı kadrolanınca İhtiyat Sandığı Devlet katkısını devlete bırakmıştır.
c. Davacı 01.07.1978-30.11.1988 süresi için geriye dönük
olarak emeklilik iştirak payını ödemiştir.
Davacı 29.06.2009 tarihinde Davalı No.1'e bir yazı yazarak -Yüksek İdare Mahkemesinin 20.05.2009 tarihinde 58/2006 sayılı davada vermiş olduğu karar ışığında emekli maaşının yeniden hesaplanarak düzenlenmesini ve geriye dönük olarak gerek emekli maaş farklarını ve gerekse emekli ikramiyesinin farkının kendisine öde-nmesini talep etmiştir.
Davalı No.1 Davacıya yazdığı 29.07.2009 tarihli ve HMD. D.9072-09/1016 sayılı yazıda Yüksek İdare Mahkemesinin 20.05.2009 tarihinde vermiş olduğu 58/2006 sayılı karardan önce emekliye ayrılanlara bu kararın uygulanamayacağını ifade -etmiş ve Davacının taleplerini reddetmiştir.

Müşterek olgulara ilâveten Davacı şahsen şahadet vermiştir. İstintak edilmeyen Davacı şahadetinde 60 yaşını doldurduğu zaman emeklilik dilekçesini komutanlığa verdiğini, daha sonra Maliye Bakanlığına gitt-iği zaman orada kendisine vermiş olduğu dilekçe ile emekli maaşı alamayacağının söylendiğini ve başka bir dilekçe yaptığını söylemiştir. Davalılar tanık dinletmemişlerdir.

Davacının Talep Takririndeki 1. talebi 1.7.1978 ve 1.12.1988 tarihleri arası yapm-ış olduğu geçici hizmetinin fiili hizmet olarak işlem görmesi talebinin 29.7.2009 tarihli yazı ile Davalı 1 tarafından reddedilme kararının hükümsüz ve etkisiz olduğu doğrultusundadır.

Davacı 60 yaşını doldurunca emekli olma talebini Emare 2'ye ek yazısı-nda Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına vermiştir. Davacının 1.7.1978 ile 30.11.1988 tarihleri arası hizmetinin ancak 30/96 sayılı yasa altında tezekkür edileceği Emare 3 29.7.2003 tarihli Personel Dairesi tarafından Maliye Bakanlığına yazılan yazıdan görül-mektedir. Davacı sözlü şahadetini destekleyecek şekilde, geçici hizmeti fiili hizmet olarak kabul edilmediğinden 9.6.2003 tarihli Emare 6 Hizmetlerin Birleştirilerek Hesaplanması için Başvuru Formunu imzalamıştır. Yani Davacı 1.7.1978 ile 30.11.1988 tari-hleri arasındaki hizmetinin Davalılar tarafından fiili hizmet olarak kabul edilmediğini 9.6.2003'de en geç öğrenmişti. Davacı bu karara karşı 2003 yılında dava açmamıştır.
Yüksek İdare Mahkemesi 20.5.2009 tarihinde geçici hizmetlerin 26/77 sayılı Emeklil-ik Yasasının 3(10) maddesi altında fiili hizmet olarak kabul edilmesi gerektiğini belirten YİM 58/2006 sayılı kararını okumuştur. Bu karardan sonra Davacı Emare 11 yazısı ile Davalı 1'den geçici hizmetlerinin fiili hizmet olarak hesaplanmasını talep etmiş-tir.

Davacının Davalı 1'e hitaben yazdığı 29.6.2009 tarihli Emare 11 yazı aynen şöyledir:

"29 Haziran, 2009

Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürlüğü,
Emeklilik Şubesi,
Lefkoşa.

Ben aşağıda imza sahibi İsmet Oğuzhanoğlu.
GKK Sivil İşler Halkla- İlişkiler Başkanlığı, Mağusa
Bölge Müdürlüğünden 20.5.2003 tarihinde emekliye ayrılmıştım.

Yapılan işlemde sadece muvazzaf tekaüdiyeli
kadroya geçtikten sonraki hizmet süresi hesaplanmış;
ayni birimde geçici olarak 1.7.1978'den 1.12.1988'e
kadar y-apmış olduğum süre göz önünde bulundurulmamıştır.

Edindiğim bilgiye göre Yüksek İdare Mahkemesi'nin
58/2006 sayılı davada 20.5.2009 tarihinde vermiş olduğu
bir karar ile muvazzaf tekaüdiyeli kadroya geçmeden önce
geçici olarak yapılmış olan hizmeti-n de fiili hizmet
olarak işlem görmesi gerektiğini ve 25 yıllık ve/veya
hala göre 15 yıllık sürenin hesaplanmasında bu geçici
hizmetlerin de hesaplamaya dahil edileceğini hükme
bağlamış ve bu kararın ayni durumda olan tüm çalışanlar
bakımından da emsal -teşkil ettiğini vurgulamıştır.

Yüksek İdare Mahkemesi'nin bu kararı ışığında
emeklilik maaşımın yeniden hesaplanarak düzenlenmesini
ve geriye dönük olarak gerek emekli maaş farklarının
ve gerekse emekli ikramiyesi farkının tarafıma
ödenmesini rica -ederim.


Saygılarımla,


İsmet Oğuzhanoğlu"
Emare 11 ile Davacı Yüksek İdare Mahkemesinin 58/2006 sayılı davadaki kararı neticesinde kendi durumunun Davalı 1 tarafından yeniden gözden geçirilmesini talep etmektedir.

Davalı 1 Davacını-n bu talebine karşı 29.7.2009 tarihinde Emare 12 yazı ile cevap vermiştir. Emare 12 yazı aynen şöyledir:


"KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
MALİYE BAKANLIĞI
HAZİNE VE MUHASEBE DAİRESİ

Sayı: HMD.D.9072Tarih: 29 Temmuz 2009


Sayın İsme-t Oğuzhanoğlu,
Konak Sk.No.16
Sosyal Konutlar
Mağusa.

Konu: Geçici hizmetleriniz hk.
İlgi: 29 Haziran 2009 tarihli yazınız.


İlgi yazınız uyarınca dosyanız yeniden incelenmiş
olup 01 Haziran 2003 tarihinde 30/96 sayılı Hizmetlerin
Birleştirilmesi Ya-sası tahdında emekliye ayrıldınız. Geçici hizmetleriniz, ilgi yasa uyarınca Sosyal Sigortalar Dairesinden sayılmıştır.
İlgi yazınızda bahsetmiş olduğunuz 58/2006 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi'nin kararı konu kişiye ait olup
yine bu mahkeme kararında daha- önce emekliye ayrılanlara da uygulanacağını içermemektedir.
Bu durumda geçicilik hizmetleriniz ile ilgili taleplerinize olumlu yanıt vermek yasal olarak mümkün görülmemektedir.

Bilgi edinilmesi saygılarımla rica olunur.



FATMA GÖRENER
- Müdür
Hazine ve Muhasebe Dairesi"

Davalı 1, Yüksek İdare Mahkemesinin 58/2006 sayılı kararının o davayı ikame eden kişi için bağlayıcı bir karar olduğunu ve karardan daha önce emekliye ayrılanlara bu kararın aynen uygulanması gerektiği hususunun- kararda yer almadığını belirtmektedir.

Davacı, Davalı 1'in Emare 12 bu yazısını dava konusu yapmıştır. Emare 12'de Talep Takririnde belirtildiği gibi Davacının 1.7.1978-1.12.1988 arası geçici hizmetlerinin fiili hizmet olarak işlem görmesi ile ilgili b-ir talebin tezekkür edilerek reddedildiği yer almamaktadır. Emare 12'de eğer bir "karar" varsa bu YİM 58/2006'da verilen kararın Davacıya uygulanamayacağı doğrultusunda bir karardır.

Yüksek İdare Mahkemesi yetkilerini izah eden Anayasanın 152. maddesine- bakıldığı zaman Yüksek İdare Mahkemesinin yürütsel veya yönetsel yetki kullanan bir makamın karar ve/veya işlemini denetleme yetkisi olduğu görülür. Dava konusu yapılan Emare 12 yazıda yer alan yegane husus YİM 58/2006 sayılı kararın o davayı ikame eden -kişiye ait olduğu ve Mahkeme kararında daha önce emekliye ayrılanlara da bu kararın aynen uygulanması gerektiği hususunun kararda yer almadığıdır.

İçtihat kararlarına bakıldığı zaman Yüksek İdare Mahkemesinin idarenin ancak icrai nitelikte olan kar-arlarını denetlediğini görürüz. Emare 12 yazıda belirtilen hususun yürütsel ve/veya yönetsel yetki kullanan bir makamın kararı ve/veya işlemi kapsamına girdiğini söylemeye olanak var mıdır? İcrai kararın tanımı birçok kararda yapılmıştır. Bir kararın icr-ai bir karar olabilmesi için idarenin verdiği kararın Davacının hukuki durumunda kendiliğinden etkili olan bir karar olması gerekir. Bu konuda Sayın Zaim Necatigil'in KKTC'de Anayasa ve Yönetim Hukuku kitabının 83. sayfasında şu sözler yer alır:


"Yö-netsel karar veya işlem, kararın alındığı veya
işlemin yapıldığı zamanda belirli veya belirlenebilir
bir kişinin yasal hak veya menfaatlarını doğrudan
etkileyen bir işlemdir. Örneğin, belirli bir yolda
yayalar için trafik adacığı yapılmasına dair ka-rar
(21) veya bir kamu yolunun iptalini öngören karar,
yönetsel yargı denetimine bağlı değildir. Burada
söz konusu olan hukuksal etkidir. Kararın etkili
olması, ilgilinin hukuksal durumunda değişiklik
yapması, başka bir deyişle ilgiliyi hukuk yön-ünden
etkilemesidir. Bu güce sahip olmayan yönetsel
kararlar iptal davasına konu yapılamazlar. Yönetsel
kararın bu özelliğini belirtmek için "icrai karar"
("executory") deyiminin kullanıldığı görülmektedir
(22). "icrai karar" deyimi ile, "menfaat-ları ihlâl
eden kararlar" anlatılmak istenmektedir. Yönetsel
işlemin, yönetim tarafından "icrai" edilebilir, yani
yürütülebilir nitelikte olup olmadığı ayrı bir sorundur.
Bu nedenle yukarıdaki anlamda kullanılan "icrai karar"
deyimi "yürütülebilen- kararlar" anlamında değil, hakları
etkileyebilen kararlar olarak görülmelidir.
Bir de hakları etkileyen kararlar vardır ki bunlar
yönetsel yargı çerçevesinde iptal davasına konu
yapılamazlar. Örneğin, hazırlık aşamaları kendiliğin-
den iptal d-avasına konu edilemez. Yönetsel kararlar
iki aşamada alınırlar. Bunlardan biri, soruşturma ve
hazırlık aşaması, diğeri karar aşamasıdır. Yönetimin
işlemlerinden ikinci aşamaya gelmiş ve kişiler üzerinde
etki yapanlar ancak iptal davasına konu olurla-r.
Hazırlık aşamasında bir çok kararlar danışma kararı
niteliğindedir. "İstişari kararlar", savcılık
mütalaaları", "müfettiş raporları", "teftiş heyeti"
raporları kendiliğinden dava konusu yapılamaz.
Uygulama ile ilgili kararlar, örneğin önceden-
alınmış olan bir kararın tekrarlanması, hatırlatılması
ya da yorumlanmasını sağlayan kararlar iptal davasına
konu olamaz. Ancak uygulama ile ilgili kararlarda,
hukuksal durumu etkileyici yeni bir öge yer alırsa,
bu tür kararlar iptal davasına konu- yapılabilir".


İcrai kararın mahiyetine bakıldığı zaman, icrai karar neticesinde Davacının hukuki durumunun etkilenmesi gerekir. Emare 12'de Davalı 1 tarafından ifade edilen ile Davacının hukuki durumunda herhangi bir değişiklik olmuş değildir. Davacı-nın hukuki durumunun olumsuz yönde etkilenmesi idarenin 2003 yılındaki kararı ile meydana gelmiştir. Davacı emekliye çıktığı zaman Davacıya 26/77 sayılı Emeklilik Yasası hatalı uygulanmıştır. Davacının bu hatalı karara karşı dava açma süresi Anayasanın 15-2. maddesi altında 75 gün ile sınırlandırılmıştır ve Davacı bu şikayetini gündeme getirmek için bu süreyi çoktan geçirmiştir.

İdeal bir ülkede idarenin hatalı işlem yaptığını fark ettiği zaman vatandaşına karşı hatasını düzeltmesi gerekir. Ancak hatalı -bir kararını geri almak idarenin uhdesinde olan bir karardır. Yüksek İdare Mahkemesi Anayasanın 152. maddesi altında idareye hatalı olan bir kararını geri alması ile ilgili direktif veremez. Yüksek İdare Mahkemesinin idareyi denetlemesi ancak icrai bir k-ararının hükümsüz ve/veya etkisiz olduğunu belirtmekle yerine getirilir. Yüksek İdare Mahkemesinin idareye ne yapacağına dair direktif verme yetkisi Anayasanın 152. maddesi altında yoktur. Kısaca Emare 12'de Davalı 1'in Davacıya verdiği yanıtta Yüksek İd-are Mahkemesi tarafından denetlenecek icrai nitelikte bir karar yoktur.

Talep Takririnin B paragrafında Davacı yine Emare 11'de talep ettiği ve geçici hizmetlerinin fiili hizmet olarak işlem görmesi talebinin yerine getirilmemesinin Davalı tarafından yap-ılmaması gereken bir ihmal olduğunu ileri sürmektedir.

İdarenin bir ihmalinden bahsedilebilmesi için mevzuatın idareye yasa ile verdiği bir görevi idarenin yerine getirmemesi gerekir. İdarenin yapması gerekeni yapmaması veya yapmayı reddetmesi halinde a-ncak idarenin ihmalinden bahsedilebilinir. İdarenin yanlış verdiği bir kararı gözden geçirip geri alma yetkisi daima vardır. Bilhassa vatandaş aleyhine olan bir kararı idarenin geri almasında bir zaman kısıtlaması da söz konusu olamaz. Ancak idarenin ya-nlış bir kararını düzeltmemesi idarenin bir ihmali olarak kabul edilemez. Davalıların, Davacının bir başka kişi tarafından ikame edilen bir Yüksek İdare Mahkemesi davası neticesinin kendisine de uygulanması talebini yerine getirmesini gerektirecek herhang-i bir mevzuat yoktur.

İptal davalarının sonuçlarının ne olduğu Kemal Gözler'in İdare Hukuku Dersleri kitabında 2007 sayfa 812'de izah edilmiştir:

"İptal Kararının Sonuçları.- İptal kararı dava
konusu işlemi yapıldığı andan itibaren ortadan
- kaldırır. Yani iptal kararları geçmişe etkilidir.
İptal kararıyla birlikte işlem yapılmamış gibi eski
durum geriye gelir. İptal edilen işlem hiç yapılma-
mış sayılır. İptal edilen işlem ister bireysel,
ister düzenleyici işlem olsun, taraflar bakımın-dan
artık alındığı tarihten itibaren ortadan kalkar.
İptal kararının üçüncü kişilere etkisi bakımından ise,
bireysel idarî işlemler ile düzenleyici işlemler
arasında ayrım yapmak gerekir. Düzenleyici işlemler
(tüzük, yönetmelik) iptal edilmişse bund-an üçüncü
kişiler de yararlanır. Zira iptalden sonra bu işlemler
yürürlükten kalkarlar. Ancak, bir bireysel idarî işlem
iptal edilmişse, bundan kural olarak sadece davacı
yararlanır; iptal kararı aynı veya benzer durumda olan
dava açmamış üçüncü ki-şileri kural olarak etkilemez."


Tüm söylenenler ışığında Davalıların YİM 58/2006 sayılı kararı Davacı için uygulamamakla Davacıya karşı herhangi bir ihmalleri olduğunu kabul etmeye olanak yoktur.

Tekrarlamak grekirse Davacının esasen istediği 1.7.197-8-1.12.1988 tarihleri arasındaki geçici hizmetinin fiili hizmet olarak kabul edilmesidir. Ancak idare bu konudaki kararını 2003 yılında Davacı emekli olurken vermiştir ve Davacı bu karar aleyhine dava ikame etmek için 75 günlük hak düşürücü süreyi çoktan -geçirmiştir. Davacı Emare 11 yazıyı yazarak , buna verilen Emare 12 yanıt ile konuyu yasal süre içerisinde Mahkemeye intikal ettirme gayreti içerisindedir. Ancak yukarıda belirtilen prensipler çerçevesinde buna olanak yoktur.

Netice itibariyle Davac-ı davasında muvaffak olamaz ve davası red ve iptal edilir.

Davanın olguları ışığında dava masrafı ile ilgili emir verilmez.




Necmettin Bostancı Talat D. Refiker Narin F. Şefik
Yargıç Yargıç Yargıç


30- Haziran 2010











10






Full & Egal Universal Law Academy