Yüksek İdare Mahkemesi Numara 87/1985 Dava No 16/1990 Karar Tarihi 10.04.1990
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 87/1985 Dava No 16/1990 Karar Tarihi 10.04.1990
Numara: 87/1985
Dava No: 16/1990
Taraflar: Hasan Arifoğlu ile İskân ve Reh. Bak. Vd
Konu: Tahsis iptali
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 10.04.1990

-D.16/90 YİM 87/85

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Celâl Karabacak huzurunda
Anayasanın 152. maddesi hakkında

Müstedi: Hasan Arifoğlu, -9 Vakıflar Çarşısı, Lefkoşa.
ile
Müstedaaleyh: 1. KKTC İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığı vasıtasıyle KKTC
c/o KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa.
2. KKTC İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığı, İnceleme ve
Dağıtım Komisyonu vasıtasıyle KKTC Başsavcıl-ığı, Lefkoşa.
A r a s ı n d a

Müstedi namına: Osman Örek
Müstedaaleyhler namına: Mehmet Ali Şefik
İlgili şahıs namına: Fuat Veziroğlu



Yasa Maddesi: 41/77 -sayılı İskân Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 26(3), 29, 38 ve 69(1) maddeleri ile 1978 İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğü.

İstemin Özeti: Müstedinin adına tahsisli yarım inşaatın tahsisini iptâl eden Müstedaaleyh karar ve/veya eyleminin tamamen -hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesi istemi.

OLAY: Hariç statüsünde kendisine yarım inşaat ev tahsis edilen Müstedi evi tamir edip ilgili şahsa satmıştır. Bir süre evde ikamet eden ilgili şahıs ve arkadaşları -daha sonra evi yurt dışına giderek boşaltmıştır. Yurt dışından gelen Müstedi de tahsisinin geçerliliğini İskân Dairesinden teyit ederek yeniden eve yerleşmiştir. İlgili şahıs evin tahliyesi için dava açmışsa da bilâhare geri çekmiştir.
Konutu ile ilgi-lenmesi için vekil bırakarak adadan ayrılan Müste-dinin evi tekrar ilgili şahıs tarafından işgal edilmiştir. Şikâyette bulunan Müstedinin vekiline İskân Bakanlığı verdiği yanıtta, Müstedinin adındaki tahsisi iptâl ettiğini bildirdi.
Yurt dışında sekiz a-y dört gün kaldıktan sonra Kıbrıs'a dönen Müstedi, işbu başvuruyu dosyaladı.

SONUÇ: Müstedi, Müstedaaleyhlerce alınan başvuru konusu kararın hatalı ve gayri meşru olarak alındığı hususunda mahkemeyi tatmin edememiştir. Başvuru reddolunur.

Atıfta Bulunul-an Yargısal İçtihatlar:
YİM 90/83 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.



H Ü K Ü M

İşbu başvuru ile Müstedi Hasan Arifoğlu, adına tahsisli bul-u-nan Boğaz Yolu No.2 Gazi Mağusa'daki yarım inşaatın tahsisini iptal eden, 11.3.1985 gün ve 6/9 - 1361 sayılı olup avukatına 13.5.1985 tarihinde ulaştırılan yazıda ifadesini bulan, Müstedaaleyh No.2 İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun 28.1.1985 gün ve (4) 78/-77-5 sayılı önerisi ve Müstedaaleyh No.1 İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığının onayı ile alınan karar ve/veya eylem ve/veya ihmalin tamamen hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesini Mahkemeden talep etmiştir.

Müs-tedi başvuruyu ispat için kendisi şahadet vermiş ayrıca Ali Kanlı, Ergin Alasya, Güner Göktuğ, Talay Ayhun, Alibey Ahmet, Altay Sayıl ve Mehmet Salih Sucuoğlu'nu tanık olarak dinletmiştir. Akçın Uçar, Fevzi Çakmak ver Önol Atalay ile Müstedaaleyhler namına- şahadet vermişlerdir. Başvuruya İlgili şahıs olarak katılan ve ayrı bir itirazname dosyalamayıp Müstedaaleyhlerin itiraznamelerini benimseyen Hasan H. Şehzade, bizzat şahadet vermiş, Oğuz Asil'i de tanık olarak çağırmıştır. Duruşma esnasında 27 adet belge-, emare 1-27 olarak, Mahkemeye sunulmuştur.

Huzurumdaki şahadeti bir bütün olarak tezekkür ettim. Ancak, her tanığın verdiği şahadeti ayrı ayrı burada tekrarlamayı gereksiz buluyorum. Şahadet veren tüm tanıkları şahadet verirlerken yakından müşahade altı-nda bulundurdurktan sonra, inandığım şahadete dayanarak olgular hususunda aşağıdaki bulguları yaparım:

Müstedi aslen Lârnaka Kazasına bağlı Anafodiya Köyünden olup, 1956 yılında Kıbrıs'tan ayrılarak İngiltere'ye yerleşmiştir. Bilâhare, Amerika Birleşik D-evletleri'ne giden ve Amerikan uyruğuna da geçen Müstedi, 1976 yılında yerleşmek amacıyla eşi ve 2 çocuğu ile birlikte Adaya gelmiştir.

Galatyalı olan İlgili şahıs da İngiltere'de ikâmet etmekte, zaman be zaman Kıbrıs'a gelip gitmekte olup emare 11 Mal D-eğer Belegsine göre, 20.12.1984 tarihinde satın almış olduğu 1.000.000 puanın sahibidir.

Mağusa Boğazı'nda, "Dokuz Evler" diye bilinen mevkide ve 2 Boğaz Yolu Sokağında bulunan yarım inşaat konut, terkedilmiş bir taşınmaz maldır. Bu taşınmaz malın puan -değeri hakkında huzurumda herhangi bir şahadet yoktur. Mezkûr yarım inşaat, İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun 2.2.1976 gün ve 210/76 sayılı kararı ile hariçten gelen bir şahıs olması nedeniyle Müstediye tahsis edilmişti (Gör.3.2.1976 tarihli emare 1 geçici -belge).

Tahsis edilen yarım inşaatın oturulabilir bir hale gelebilmesi için, 2684 KL'na ihtiyacı olduğu Plânlama ve İnşaat Dairesi yetkililerince ilgili zamanda yapılan keşif raporunda belirtilmiştir. Bu meblâğın 1000 KL'lık kısmının ise Plânlama ve İnşa-at Dairesi tarafından karşılandığı Gazi Mağusa İskân Şube Müdürü tanık Önol Atalay'ın belgelere dayanan şahadetinden anlaşılmaktadır. Bu durumda, Müstedinin konuta 1684 KL'lık tamirat masrafı yapması söz konusu idi. Müstedi, tamiratının 3-4 yıl devam etmes-i ve bu arada malzeme fiatlarının da artması yüzünden tamiratın 7000-8000 Sterline mal olduğunu söylemiştir. Başvurunun olgular kısmının 2. paragrafında konutu bir yıla yakın bir zamanda tamamlayarak oturulacak hale getirildiğini iddia eden Müstedi, Mahkem-edeki şahadetinde ise bunu 3-4 yılda tamamlandığından söz etmiştir. Halbuki, bitişik konutta ikâmet eden, emekli Kaymakam Muavini tanık Oğuz Asil şahadetinde, Müstedinin yarım inşaatı bir yılda tamamladığını vurgulamıştır. Belirtilenler ışığında, Müstedini-n konutu bir yılda tamamlayarak oturulabilir hale getirdiği sonucuna varır ve bu şekilde bulgu yaparım. Bu bir yıl içinde malzeme fiyatlarında bir miktar artış olması olası ise de, bu yükselmenin 2684 KL'lık bir tamiratta ve özellikle Müstediye kalan 1684 -KL'lık masraf üzerine yansıması ne ölçüde olmuştur? Şahadetinde konutu tamamlamak için, 7000-8000 Sterlin harcadığını söyleyen Müstedi, başvuruda bu tamiratın kendisine 5000 KL'na mal olduğunu iddia etmiş 1025/84 sayılı emare 22 davada ise, bu miktarı 10.0-00 Sterline çıkarmıştır. Bu çelişkiler bir yana, Müstedi şahadetini teyit etmek için malzemeyi satın aldığı şahıslar ile tamiratı yapan ustaları da tanık olarak celbetmemiştir. Bu durumda, Müstedi, yarım inşaatı tamamlamak için fazladan harcadığını iddia e-ttiği meblağı Mahkemeyi tatmin edecek bir şekilde ortaya koymamıştır.

Gazi Mağusa İskân Şube Müdürü Önol Atalay, 7.6.1978 tarihinde Müstediye emare 24 yazıyı göndererek tahsisli konutu boş olarak tuttuğunu bil- dirmiş ve Şubeye gelerek konu hakkında izah-at vermesini istemiştir. Müstedi bilâhare Şubeye giderek Önol Atalay'ı görmüştür.

Müstedinin babası İbrahim Arifoğlu, 22.12.1978 tarihinde emare 23 taahhütname ile, diğer şeyler meyanında, Müstedinin kendisine göstermiş olduğu hudutsuz şefkat ve muhabbet- ve yapmış olduğu tüm hizmetlerine karşılık Anafodiya Köyünde bulunan 8121 koçan numaralı hane ile 6001 koçan numaralı tarla ve 6239 koçan numaralı bağ ve tarlayı ona hibe etmeği kabul ve taahhüt ettiğini, politik durum nedeniyle bunları Müstediye tescil e-ttirmediğini, politik engellerin kalkması ve imkân doğması üzerine bu mallardaki mülkiyet hakkını en geç 1 ay zarfında aynen ifa etmeği kabul ve taahhüt ettiği bildirmiştir. Bunun üzerine Müstedi, 27.12.1978 tarihinde bu mallar için emare 20 İTEM 13 formla-rını doldurarak M.1651 ve M.2652 tahdında eşdeğer müracaatında bulunmuştur.

Konut daha sonra İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun 27.4.1979 gün ve 15/79 sayılı yeni bir kararı ile Müstediye tahsis edilmiş ve durum Gazi Mağusa İskân Şube Müdürü Önol Atalay ta-rafından 11.6.1979 tarihli emare 18 yazı ile ona bildirilmiştir. Emare 18 incelendiğinde, yazının bir kenarında kalemle yazılmış "Hariç Eşdeğer" kelimelerinin bulunduğu da görülmektedir.

Müstedi, bu konut ve müştemilâtını 5000 Sterlin mukabilinde İlgili -Şahsa sattığını 29.2.1980 tarihli emare 10 belge ile ilgililere duyururken daha sonra, 1.4.1980 tarihinde bir de taahhütname imzalamıştır. Mahkemeye emare 3 olarak ibraz edilen bu taahhütname aynen şöyledir:

" TAAHHÜTNAME

Ben aşağıda imza sahibi Hasan A-rifoğlu Hasan Halil Şe-hzadeden 1.4.1980 tarihinde 5350- Sterlin borç para aldım. Eğer bu borcumu vadesi olan 30.5.1980 tarihinde ödeyemeyecek olursam Hasan Halil Şehzadeye veya vekillerine 30.5.1980 tarihinden hemen sonra 2 Boğaz sahil evlerindeki ve Magosa Kazasındaki döşenmiş evimi birtamam eşya- ları ile bi-rlikte devredeceğime dair taahhüt ve imza ederim.

Lefkoşa: 1/4/1980
Taahhüdü Yapan
- (İmza)
Hasan Arifoğlu

Şahitler:
(İmza)
.......
(İmza)
........ "

Müstedi emare 3'de belir-tilen meblağı ne 30.5.1980 tarihinde, ne de daha sonra İlgili Şahsa ödemiştir.

Mezkûr konut 1980 yılında bir müddet İlgili Şahıs tarafından, 1981 yılında da takriben 3-3.5 yıl İlgili Şahıs namına kardeşi kızı Ayşe ile eşi Osman Özkoç tarafından kullanıld-ığı hususu Gazi Mağusa İskân Şube Müdürlüğünce de saptanmış ve hatta Müstediye 21.3.1984 tarihli bir de ikaz yazısı gönderilmiştir. Ancak, Müstedi Ada haricinde olduğundan, ilgili yazı geri gelmiştir.

Muhaceret Dairesi yetkilisi tanık Altay Sayıl'ın beli-rttiklerinden anlaşıldığına göre, Müstedi 1980 yılından itibaren sık sık Ada dışına çıkmıştır. Hatta, bir defasında 12.11.1980 tarihinden 21.8.1984 tarihine kadar 3 yıl 9 ay 9 gün gibi uzun bir süre Kıbrıs dışında kaldıktan sonra gelmiştir. Müstedi 21.8.19-84 tarihinde Kıbrıs'a döndüğünde konuta gitmiştir. Bu esanda Ayşe Özkoç ve eşi başka eve taşındığından, İlgili Şahıs da Ada dışında bulunduğundan konut boş vaziyette idi. Bu durumdan yararlanan Müstedi, konuta girerek evde kalmağa başlamış, hatta emare 21 -makbuzlara göre, 24.8.1984 tarihinde evin elektrik ve 11.9.1984 tarihinde de su parasını ödemiştir. Bu arada İskân ve Rehabilitasyon Dairesine de uğrayan Müstedi, 27.8.1984 tarihinde İnceleme ve dağıtım Şube Amiri Ergin Alasya'dan tahsisinin geçerli olduğu-na dair emare 1 belge üzerine mühürlü ve imzalı bir de yazı almıştır.

Müstedinin tekrar konuta girdiğini Londra'da iken öğrenen İlgili Şahıs, 12.9.1984 tarihinde avukatı vasıtasıyle Gazi Mağusa Kaza Mahkemesi nezdinde 1025/84 sayılı emare 22 davayı dosya-lamış ve Müstediden emare 3 taahhütna- medeki 5350 Sterlin alacağını, yasal faiz ve dava masraflarını talep etmiştir. Bu dava daha sonra 18.1.1985 tarihinde İlgili Şahıs tarafından geri çekilmişse de, tahsisli konutuna tecavüz edildiği iddiasıyle Müstedi t-arafından 8.9.1987 tarihinde dosyalanmış bulunan mukabil talep halen askıda bulunmaktadır.

Müstedi, konutu Avukat Güner Göktuğ'a emanet ederek konutun bakım ve onarımını yapması, haksız işgalcilere mani olup her türlü şikâyette bulunması, dava açması ve -konutu eşdeğer mal olarak alması için emare 12 olarak ibraz edilen 14.9.1984 tarihli vekaletnameyi de vermiştir. Birkaç gün sonra, 19.9.1984 tarihinde Kıbrıs'tan tekrar ayrılmıştır.

Mezkûr konutla ilgilenmesi için balıkcı Remzi Yamık'a ricada bulunan tan-ık Güner Göktuğ, bazı hafta sonlarını da bu konuta gelerek geçirmişse de, İlgili Şahsın kardeşi Salih Şehzade bu arada konuta girip yerleşmiştir. Konuta yerleşildiğini öğrenen Güner Göktuğ, Aralık 1984 ayı içinde durumu Gazi Mağusa Polis Müdürüne sözlü ola-rak bildirerek şikâyette bulunmuştur. Ayni tanık, şikâyetini 28.1.1985 tarihli emare 6 yazı ile yinelemiş, hatta yazının bir suretinin dağıtımını da İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığına yapmıştır.

İnceleme ve Dağıtım Komisyonu 28.1.1985 tarihinde toplanmı-ş ve diğer şeyler meyanında, başvuru konusu konutun tahsisinin iptal edilip edilmiyeceği durumu da görüşmüştür. Bu esanda Komisyon huzurunda konutun yarım inşaat olarak tahsis edildiği, İlgili Şahsın konutu kullandığı, Müstedinin Ada dışında bulunduğu ve M-üstedinin eşdeğere müracaatı olduğuna ilişkin bilgiler ile rapor ve emare 3 senet bulunmaktaydı. Bununla beraber, toplantı tarihi ile ayni tarihi taşıyan Müstedi vekili Güner Göktuğ'un emare 6 şikâyet yazısı Bakanlıktan henüz Komisyona aktarılmış değildi.
-
Gerekli inceleme, araştırma sonucu durumun değerlendirmesini yapan Komisyon, (4) 78/77-5 sayılı emare 5 kararla, 27.4.1979 gün ve 15/79 sayılı tahsisi alan Müstedinin söz konusu konutu amaca uygun olarak çok uzun zamandan beri hiç kullanmaması ve/veya ba-şkalarının tamamen işgaline sebebiyet vermesi gerekçesiyle tahsisinin iptalini önermiştir. İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun bu önerisi aynı gün İskân ve Rehabilitasyon Bakanınca da onaylanmıştır. Hemen ilâve etmeliyim ki, İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Müst-edinin mezkûr konuta yaptığı masrafları ve bunların Müstediye iadesi hususunu bu toplantıda görüşmüş değildir.

İskân Bakanlığı, İskân ve Rehabilitasyon Dairesi Hukuk İşleri Amiri, aradan bir müddet geçtikten sonra, Müstedi vekiline bir yazı göndermiştir.- mahkemeye emare 7 olarak sunulan bu yazı aynen şöyledir:

-"KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ İSKAN BAKANLIĞI İSKAN VE REHABİLİTASYON DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ
-
Sayı: 6/9 - 1361
Konu: Konut tahsisi iptali hk. Lefkoşa: 11 Mart,85

Sayın A. Güner Göktuğ
Müftü Raci Sok.
Ontaş İş Hanı Kat I B 8
Lefkoşa

İlgi: Magosa Emniyet Müdürlüğüne muhatap 28.1.85
tarihli yazınız hk.

İlgi yaz-ınızda müvekkiliniz Hasan Arifoğlu'nun rızası hilafına konutunun işgal edildiğini iddia etmektesiniz.

Ancak Magosa Boğaz sahil evleri No.2 adresindeki sözkonusu konutta ilişkin tahsis müvekkiliniz Hasan Arifoğlu'nun adından şahsın sözkonusu konutu amacın-a uygun olarak çok uzun zamandan beri hiç kullanmaması ve/veya başkalarının tamamen işgaline sebebiyet vermesi gerekçelerine atfen İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun 28.1.85 tarih ve (4) 78/77-5 sayılı iptal önerisi ve ayni tarihli Bakanlık onayı ile iptal e-dilmiştir. Bu nedenle müvekkilinizin konu ev üzerinde herhangi bir yetkisi kalmamıştır.

Bilgi edinmenizi saygı ile rica ederim.

Alibey Ahmet
- Hukuk İşleri Amiri

Dağıtım: 1. İskân Bakanlığı -
(İİR.7.10.123/440 sayı ve 1.2.85 tarihli yazınız)
2. İnceleme Değerlendirme Şube Amirliği
3. Magosa İskân Şube Md. -
4. Emniyet Md. - Magosa"

Gazi Mağusa P-olis Müdürlüğü de bilahare Güner Göktuğ'a şikâyeti ile ilgili olarak 21.3.1985 tarihli emare 8 yazıyı göndermiştir.

8 ay 4 gün Ada haricinde kaldıktan sonra, 23.5.1985 tarihinde Kıbrıs'a dönen Müstedi, 27.5.1985 tarihinde bu başvuruyu dosyalayarak yeterl-i araştırma yapılmadan, olguların tümü dikkate alınmadan ve Müstediye savunma hakkı tanınmadan alınan karar ve/veya yapılan eylem ve/veya ihmalin yasalara, İdare Hukukunun temel ilkelerine ve yerleşmiş içtihat kararlarına aykırı olduğunu iddia etmiş ve yuk-arıda belirtilen talepte bulunmuştur.

Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu, Müstedinin emare 20'deki eşdeğer müracaatını 2.4.1985 tarihinde değerlendirmiş ve mezkûr taşınmaz malların adına kayıtlı olmadığı gerekçesiyle müracaatını reddederek mallar-ın puanlarını kayıtlı mal sahibi olan babası İbrahim Arifoğlu'nun ismine çıkarmıştır. Adıgeçen şahısların yapılan bu işleme itiraz ettikleri veya işlem aleyhine Mahkemeye başvurdukları hususunda huzurumda herhangi bir şahadet yoktur.

Başvurunun dosyalanm-asından yıllarca sonra, 21.12.1987 tarihinde İbrahim Arifoğlu Müstediye 900.000 puan hibe etmiştir. Müstedinin bu puanları emare 13 Mal Değer Belgesinde görülmektedir.

Müstedi başvuruda ara emri almadığından, mezkûr konut başvurudan sonra, 7.8.1985 tarih-inde emare 9 Konut Kira Sözleşmesi ile 1.8.1985 tarihinden 31.7.1986 tarihine kadar, bir yıllığına konutta bulunan İlgili Şahsa kiraya verilmiştir. Müstedi bu kiralama karar veya işlemini başvuru konusu yapmamıştır.

İlgili Şahsa yapılan bu kira sözleşmes-i sona ermiş, sürenin uzatılmayacağı ve konutu tahliye etmesi 19.3.1987 gün ve emare 27 yazı ile ona ihbar edilmiştir. Buna rağmen, konut İlgili Şahıs namına kardeşi Salih Şehzade tarafından kullanılmağa devam edilmektedir. Savcılık henüz İlgili Şahıs ve/v-eya Salih Şehzade aleyhine herhangi bir yasal işlem başlatmamıştır.

İdare Hukuku ilkelerine göre, bir idari karar veya işlem aksi kanıtlanıncaya kadar doğru ve meşru sayılır. Bu gibi bir karar veya işlemin hatalı ve gayrımeşru olduğunu kanıtlamak iddiay-ı yapana düşmektedir (Gör, YİM 4/85 Erdoğan Bilâl n/d Erdoğan Soygür ile Kamu Hizmeti Komisyonu vasıtasıyle KKTC., sayfa 3).

Bir konut ile ilgili tahsisin hangi durumlarda iptal edileceği değiştirilmiş şekliyle 41/1977 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşd-eğer Mal Yasasının 29. maddesinde belirtilmektedir. Bu maddenin ilgili kısımları şöyledir:

" 29. Bu Yasanın yürülüğe girdiği tarihten önce ve sonra;

.........................
........................

Kendisine tahsis edilen konut veya işyerini kullanm-ayan, başkasına devir ve satışını yapanlar,

(3) ........................
........................

(4) .......................
.......................

(5) ........................
.......................

İmar, İskân ve Rehabilitasyon -işlerinden sorumlu bakanlığın yazılı tebligatını müteakip en geç 1 ay içinde, sözü edilen konut veya işyerini herhangi bir hasara meydan vermeden tahliye etmek zorundadırlar. Tahliye etmedikleri takdirde ilgili bakanlık 30 gün içinde tahliye davası açmakla- yükümlüdür."

Değiştirilmiş şekliyle 1978 İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğünün 14. maddesinin ilgili kısımları ise şöyledir:

" 14. 41/77 sayılı Yasanın yürülüğe girdiği tarihten önce veya sonra ayrıca 27/82 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten -sonra;

Kendisine tahsis edilen konut, küçük işyeri ve benzeri taşınmaz malı, uygun gerekçe göstermeksizin;

Makûl bir süreden fazla bir zaman bizzat kullanmayan,

(b) .......................
......................

(c) Kısmen veya tamamen başkasına- satış veya çeşitli şekillerde devreden,

(d) ......................
......................

Ayni veya değişik yerlerde, istihkak dışında taşınmaz malı kullanma durumunda olanların haksız tahsisleri Komisyonun önerisi ve ilgili Bakanın kararı ile ipta-l edilir. Bu durum İskân ve Rehabilitasyon Dairesi Merkez veya mahalli örgütlerince tahsisi iptal edilen kişiye yazılı ve taahhütlü olarak bildirilerek kaynağın tebliğ tarihinden itibaren en geç 1 ay içerisinde tahliyesi istenir."

Olgulardan görülebileceğ-i gibi, bu meselede İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun 28.1.1985 tarihli emare 5 iptal kararı, Müstedinin başvuru konusu konutu amaca uygun olarak çok uzun zamandan beri hiç kullanmaması ve/veya başkalarının tamamen işgaline sebebiyet vermesi gerekçe veya ge-rekçelerine dayanmaktadır. Şimdi bu gerekçeleri sıra ile incelemeğe çalışacağım.


I . Konutu amaca uygun kullanmama:

Konut tahsisinin amacı, tahsis sahibinin konutta bizzat ikâmet etmesi, konutu kullanmasıdır. Yukarıda alıntısı yapılan yasa ve tüzük hük-ümlerine göre, hak sahibi konutu makûl bir süreden fazla kullanmaz ve kullanmamasını uygun bir gerekçeye dayandırmazsa, tahsisi belirten usul uyarınca iptal edilir.

Olgulardan görülebileceği gibi, başvuru konusu konut hariçten Kıbrıs'a yerleşmek maksadıy-le gelen Müstediye 1976 yılında tahsis edilmişti. O zaman konut tamamlanmış değildi. Müstedi bir yıla yakın bir çalışma sonucu konutu oturulabilecek hale getirmiştir. Konut oturulacak bir duruma geldikten sonra, Müstedi bunu kullanmadığı ve boş bıraktığı i-çin daha 1978 yılında kendisine Gazi Mağusa İskân Şube Müdürlüğü tarafından emare 24 ikaz yazısı gönderilmiştir. Muhaceret yetkilisi Altay Sayıl'ın belirttiğine göre, Müstedi sık sık Kıbrıs dışına çıkmıştır. Hatta, bir defasında 12.11.1980 tarihinden 21.8.-1984 tarihine kadar 3 yıl 9 ay 9 gün Ada dışında kalmıştır. Kıbrıs dışında bulunan Müstedi, elbette ki, bu süreler zarfında konutu bizzat kullanmamıştır.

Müsetdi, emare 1 üzerindeki "geçerlidir" kelimesi ile "27.8.1984" tarihine dayanarak 27.8.1984 tarih-inden önce Ada haricinde bulunduğu sürelerin dikkate alınmaması gerektiğini iddia etmiştir. M/aleyhler ile İlgili Şahıs ise, bu iddiayı reddetmişlerdir.

Emare 1 belge üzerine "geçerlidir" sözcüğünü yazan Müstedi tanığı Ergin Alasya, şahadetinde, bu işlem-i ne sebeple yaptığını açıklarken, Müstedinin 27.8.1984 tarihinde Daireye geldiğini, kayıtlara göre o tarihte tahsisinin geçerli olduğunu, bu nedenle tahsis belgesi üzerine "geçerlidir" diye kayıt düşüp o günkü tarihi yazdığını söylemiştir. Olgulardan görü-lebileceği gibi, 27.8.1984 tarihinde Müstedinin tahsisi, İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun önerisi ve ilgili Bakanın onayı ile iptal edilmiş değildi. Bir başka deyişle Müsetdiye yapılan konut tahsisi, 27.8.1984 tarihinde kayıtlara göre geçerli idi. Tanık Er-gin Alasya da kayıtlara dayanarak bu hususu emare 1 üzerine yazmıştır. Bu belge, Müstedi tanığı Mehmet Salih Sucuoğlu'na da gösterilmiş ve o da bunun böyle olduğunu doğrulamıştır. Mehmet Salih Sucuoğlu daha da ileri giderek, uzun süre Ada dışına çıkacak ol-an bir şahsın tahsisinin iptal edilmemesi için İskân'dan izin alması gerektiğini, izin için yapılacak müracaatın yazılı yapıldığını, yanıtının da yazılı olarak verildiğini, iznin hiçbir zaman tahsis belgesi üzerine yazılmadığını, emare 1 üzerindeki "geçerl-idir" kelimesinin de Müstedinin böyle bir izin aldığı ile ilgili bir yazı olmadığını söylemiştir. Esasen izin, birşey yapmak için önceden alınan bir özgürlüktür. Belirtilenler ışığında, emare 1 üzerindeki bu yazının Müstedinin tahsisinin 27.8.1984 tarihi i-tibarıyle iptal edilmemiş ve geçerli olduğunu gösterdiği, bunun o tarihten önce Ada haricinde bulunan Müstedi için M/aleyhlerce verilmiş bir izin mahiyetinde olmadığı sonucuna varır, bu şekilde bulgu yaparım.

Olgulara göre, Müstedi 19.9.1984 tarihinde yi-ne Kıbrıs'tan ayrılmış ve 8 ay 4 gün geçtikten sonra, 23.5.1985 tarihinde Adaya dönmüştür. Dolayısıyle, bu süre içinde yine konutu bizzat kullanmamıştır. Bu müddet esnasında Müstedi vekili Güner Göktuğ'un birkaç hafta sonu tatili için konutu kullanmış olma-sının da durumu değiştiremeyeceği kanısındayım. Müstedinin bu süre için de İskân'dan izinli olduğuna dair huzurumda ne bir iddia, ne de herhangi bir şahadet vardır.

Yukarıda belirtilenler ışığında, Müstedi 4 yılı aşkın bir zaman kendisine tahsisli konutt-a ikâmet etmeyerek onu bizzat kullanmamıştır ki, bu kullanmama süresinin makûl bir süre olmayıp, makûl süreden çok fazla bir zaman olduğu kanısındayım.

Başvuruda ticaretle iştigali nedeniyle devamlı seyahatler yaptığını iddia eden Müstedi, şahadetinde bu-nu tekrarlamış, devamla oğlunun esrar müptelâsı olduğunu, onun arkasından memleket memleket gezdiğini, üzüntü ve yorgunluktan kendisinin de kalp hastası olduğunu, bu nedenlerle daha sık Kıbrıs'a gelmeyip aylarca hatta yıllarca Ada dışında kaldığını ve konu-tu bizzat kullanmayıp boş bıraktığını söylemiştir. Bu şahadetten de görülebileceği gibi, Müstedi konutu çok uzun bir zaman bizzat kullanmamasını mesleğine ve zorlayıcı bazı sebeplerle dayandırmak istemektedir. 4 yıla yakın bir zaman Kıbrıs dışında kalmayı -gerektiren bu ticaretin ne olduğunu da anlayamadığımı belirtmek isterim. Bu bir yana, Müstedi oğlunun alışkanlığı ile ilgili olarak söylediklerini desteklemek için bir doktor raporu veya başka bir belge de sunmamıştır. Acaba, Müstedinin oğlu yurt dışında n-e gibi tedavi görmüştür? Tedavi ne kadar zaman sürmüştür? Bu tedavi boyunca oğluna memleket memleket refakat etmesi zorunlu muydu? Kendisi ne zaman kalp hastası olmuş ve tedavisi ne kadar sürmüştür? İlgili doktor raporları mevcut mudur? Bunların yanıtları -olmadığına göre bu hususlar hep karanlık kalmıştır. Kaldı ki, şahadet verirken yakından müşahade altında bulundurduğum Müstedi, istintakı esnasında inanılabilirliğini ölçmek için sorulan en basit sorulara dahi "bilmiyorum", "hatırlamam", "kesin- likle hat-ırlamam" gibi kaçamak cevaplar vermek suretiyle, üzerimde doğruyu söyleyen bir tanık intibaı de uyandırmamıştır. Belirtilenler ışığında, Müstedinin bu konudaki şahadetine inanmıyorum.

Yukarıda söylenenler muvacehesinde, Müstedi uzun süre Ada dışında bulu-nuşunu haklı göstermek için ileri sürdüğü gerekçeleri Mahkemeyi tatmin edecek şekilde ispat edememiştir.


II. Başkalarının tamamen işgaline sebebiyet verme:

Yukarıda değinilen yasa ve tüzük maddelerinden görülebileceği gibi, bir konut için kendi adına t-ahsis alan bir kimsenin konutu bizzat kullanması ve bunu kısmen veya tamamen başkasına satmamas-ı veya çeşitli şekillerde devret-m-eme-si g-erekmektedir. Yasa ve tüzüğün bu- hükmüne aykırı hareket de, ilgili Bakanlığa tahsisi iptal etme hakkı vermektedir.

Müstediye tahsisli bulunan konu konutun, önce İlgili Şahıs tarafından, müteakiben de İlgili Şahıs namına akrabaları Ayşe Özkoç ve Salih Şehzade tarafından kullanıldığına h-atta, Müstediye bu hususta 21.3.1984 tarihinde bir de ikaz yazısı gönderildiğine hükmün olgular kısmında değinmiştim. Müstedi, konutun kendisinin yokluğundan yararlanılarak zorla ele geçirilip kullanıldığını iddia ederken, M/aleyhler ve İlgili şahıs konutu-n Müstedi tarafından devredil-diğini savunmuşlardır.

Müstedi şahadetinde, diğer şeyler meyanında, konutu kendisinin devretmediğini, İlgili Şahsın zorla konuta girdiğini, bunu 1981 yılında Amerika Birleşik Devletlerinde iken öğrendiğini, ayni yıl içinde İ-skele Polisine şikâyette bulunduğunu, İskân Dairesine de bu hususta birçok yazıları olduğunu söylemiştir. Müstedi bu hususu 1981 yılında öğrendiğine göre, niye o zaman tahsisli konutuna zorla girdiğini iddia ettiği İlgili Şahıs veya akrabaları aleyhine dav-a açmamıştı? Niçin 24.8.1984 tarihinde Kıbrıs'a döndükten hemen sonra bu konu üzerine gitmeyerek 8.9.1987 tarihinde değin beklemeyi tercih etmiştir? Müstedinin söyledikleri ile davranışlarını bağdaştırmak cidden mümkün olmadığı gibi, kendi söylediklerini d-e teyit ettirmek için hiçbir gayret sarfetmediği açıkça ortadadır. Örneğin, bu konuda 1981 yılında yaptığını iddia ettiği şikâyet için İskele Polis Karakolundan bir görevli polis celbedebilirdi. Halbuki, Müstedi bunu yapma yoluna gitmemiştir. Öte yandan, İ-lgili Şahıs şahadetinde, diğer şeyler meyanında, konutun emare 3 nedeniyle Müstedi tarafından kendisine devredildiğini belirtmiştir. Müstedi de İlgili Şahıstan para borçlandığını ve emare 3'e göre, Müstedi İlgili Şahıstan 5350 Sterlin borçlanmıştır. Başvur-unun 4. paragrafında Müstedinin tahsisili konutunun kullanımını karşılık göstererek bu borçlanmayı yaptığı iddiası da vardır. Emare 3, borcun 30.5.1980 tarihine kadar ödenmemesi durumunda, Müstedinin mezkûr konut ile eşyaları bu tarihten hemen sonra İlgili- Şahıs veya vekillerine devredeceğine dair bir de taahhüt içermektedir. Tüm bu hususlar ve borcun ödenmemiş olması, konutun ise İlgili Şahıs ve akrabaları tarafından kullanıldığı gerçeği İlgili Şahsın söylediklerini destekler mahiyettedir. Bu durumda, İlgi-li Şahsın başka şahadet ve emarelerle desteklenen bu konudaki şahadetini, Müstedinin tereddütlü şahadetine tercih ederim. İnandığım bu şahadete dayanarak, konu konutun Müstedinin devretmesi sonucu İlgili Şahıs ve onun namına akrabaları tarafından kullanıld-ığı sonucuna varır, bu şekilde bulgu yaparım.

Müstedinin 24.8.1984 tarihinde konutu boş bularak çok kısa bir zaman için tekrar konuta girmiş olması da, devretme durumunu ortadan kaldırmadığı kanısındayım. Nitekim, daha sonra Salih Şehzade emare 3'e dayan-arak konutu tekrar İlgili Şahıs namına kullanmayı sürdürmüştür.

Müstedi kendisine tahsis edilen konutu başkasına devrettiğine göre, haliyle devralan şahsın Devlete ait konutu tahsis belgesi olmaksızın işgal etmesine de sebebiyet vermiştir.

Hükmün I. ve- II. konu başlığı altında incelenen gerekçelerde söylenenler ile yapılan bulgular, kanımca, Müstedinin konu konutu amaca uygun olarak çok uzun zamandan beri hiç kullanmaması ve/veya başkalarının tamamen işgaline sebebiyet vermesi gerekçesiyle, tahsisinin i-ptali doğrultusunda M/aleyh No 2'nin önerisi ve M/aleyh No 1'in de onayı ile alınan kararı haklı kılmaktadır. Elbette ki, M/aleyhler gerekli inceleme ve araştırmaları yaparak, sağlıklı bir durum değerlendirmesi sonucu bu karara varmışlardır.

Müstedi, ipt-al kararı alınırken kendisine söz hakkı verilmediğinden de yakınmıştır. Hakikaten, M/aleyhler başvuru konusu yapılan iptal kararını alırken Müstediyi sözlü olarak dinlememişlerdir. Ayrıca, Müstedi vekilinin emare 6 şikâyet yazısı da Komisyona ulaşmış değil-di.

Doğal adalet ilkesi, suçlu durumda olan kişiye işitilme hakkı tanınmasını gerektirir. Bu ise cezai ve disiplin meselelerinde söz konusudur. Halbuki, buradaki işlem ne bir ceza davası ne de bir disiplin işlemi olup, bu mesele tamamen idari mahiyette b-ir karardır. İdare Hukukunun yerleşmiş ilkelerine göre de, bu tür kararlar alınmadan önce ilgiliye söz hakkı verilmesi zorunluluğu yoktur, meğer ki yasa veya tüzükte bu hususta sarih kural bulunsun. Değiştirilmiş şekliyle 41/1977 sayılı İskân, Topraklandır-ma ve Eşdeğer Mal Yasası ile 1978 İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğü incelendiğinde, iptal meselelerinde tahsis sahibine söz hakkı verilmesi gerektiğine ilişkin herhangi bir kural içermediği görülecektir. Yasal durum böyle olduğuna göre, bu meselede ipta-lden önce Müstedinin işitilmemesinin ve/veya emare 6 şikâyet yazısının M/aleyh No 2 Komisyon huzuruna gelmemesinin hukuka aykırılık teşkil etmediği kanısındayım.

Tahsisi iptal edilen Müstedi, konutun iptalden sonra değiştirilmiş şekliyle 41/1977 sayılı -Yasanın 38. maddesinin 2. fıkrasının şart bendi uyarınca eşdeğer mal olarak kendisine verilmesi gerektiğini de iddia etmiştir.

Değiştirilmiş şekliyle 41/1977 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasasının 38. maddesinin 2. fıkrası şöyledir:

"38(2-) Esas Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce ve esas Yasa yürür- lüğe girdikten sonra Yasa kurallarına uyulmadan yapılan konut, küçük işyeri, tesis, dükkân, sınai, ticaret, turistik ve tarımsal işletmeler, arsa ve arazi tahsisleri; iptal edilmiştir. Yasa- kuralla- rına uyulmadan veya idari hatalar sonucu yapılmış bulunan tahsisler muktesep hak konusu olamaz.

Yasa kuralları uyarınca ellerinde hak sahibi olamaya-cakları taşınmaz mal bulunduranlar, kendilerine Bakanlıkça yapılacak taahhütlü tebligatta bel-irtilen ve 30 günü aşmayan bir süre içinde sözkonusu taşınmaz malı fiilen tahliye etmekle yükümlüdürler.

Ancak, tahsisi iptal edilenlerden tasarrufunda bu Yasa kuralları uyarınca hak sahibi olabileceği taşınmaz mallar bulunduranlara, bu mallardan hak s-ahibi olabileceği kadarı öncelikle yeniden tahsis edilir veya eşdeğer mal olarak verilir."

Yukarıda alıntısı yapılan fıkradan görülebileceği gibi, madde 38(2) kapsamına giren iptaller, Yasaya uyulmadan yapılan tahsislerin Yasa tarafından yapılan iptaller-dir. Bu fıkranın şart bendinde "tahsisi iptal edilenler" sözcükleri yer almaktadır. Beal's Cardinal Rules of Legal Interpretation, 3. baskı, sayfa 302'de "a proviso must be construed with is appended, -Ex parte Partington (1844), 6 Q.B. 649 at p 653" denil-mektedir. Bu tefsir kuralı ışığında, şart bendinde geçen "tahsisi iptal edilenler" sözcüklerinden, tahsisleri Yasanın 38. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen ve Yasa kurallarına uyulmadan yapılan tahsisleri Yasa tarafından iptal edilen şahıslar anlaşılmalı-dır. Bu durumda ancak, Yasaya uyulmadan yapılan ve tahsisi Yasaca iptal edilen hak sahibine maddenin şart bendi uyarınca tasarrufunda bulundurduğu mallardan hak sahibi olabileceği kadarı öncelikle yeniden tahsis edilebilir veya eşdeğer mal olarak verilebil-ir. Halbuki bu başvuruda Müstedinin tahsisi Yasa tarafından değil de, İnceleme ve Dağıtım Komisyonunun önerisi ve İskân Bakanının onayı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçe ve/veya gerekçeleri ise tahsisli konutu amaca uygun olarak çok uzun zamandan beri hi-ç kullanmama ve/veya başkalarının tamamen işgaline sebebiyet vermedir. Belirtilenler ışığında, yasanın 38. maddesinin 2. fırkasının şart bendinin bu meseleye uygulama olanağı olmadığı kanısındayım.

Herhangi bir şahsın konut ve işyeri tahsisinden yararlan-abilmesi için, Yasanın 3. maddesinde aranan "hak sahibi" kriterleri yanında ayni Yasanın 26. maddesinde belirtilen şartları da haiz olması gerekir. Bu şartlar arasında, 3. fıkrada ".. konut ve işyeri tahsislerinden yararlanıp da başkasına kiralamış, para k-arşılığında konut veya işyerini tahliye etmiş, hileli şekilde satışını yapmış veya tahsis amaçları dışında kullanmış olmamak" da vardır. Bir başka deyişle, konutunu tahsis amaçları dışında kullanan veya para karşılığı devreden sahsa 26. maddenin 3. fıkrası- gereğince yeniden tahsis yapılması olanaksızdır. Bu husus Yasanın 38. maddesinin (2). fıkrasının şart bedinin Müstedi ile ilgili bu meseleyi kapsamadığı hususunda yukarıda belirtmiş olduğum görüşümü sarih bir şekilde destekler mahiyettedir.

Bu meseledek-i görüşüm yukarıda belirttiğim şekilde olmamakla beraber, Yüksek İdare Mahkemesinin Yim 90/83 sayılı başvuruda, oyçokluğu ile vermiş olduğu kararda, taşınmaz malı tahsis amacına uygun olarak kullanmadığı nedeniyle tahsisi iptal edilen şahsın Yasanın 38. ma-ddesinin 2. fıkrasının şart bendinden yararlanabileceğini hükme bağlanmıştır. Yüksek İdare Mahkemesinin bu kararı ışığında incelemeğe çalışacağım.

Olgulardan görülebileceği gibi, Müstedi 27.12.1978 tarihinde emare 20 ile eşdeğer mal almak için müracaatta- bulunmuştu. Böyle bir müracaat, ilk nazarda, onun eşdeğer mal açısından hak sahibi olabileceğini göstermektedir. Nitekim, emare 18 yazı üzerindeki "Eşdeğer" kelimesi de Müstedinin İskân Dairesince böyle kabul edildiğini göstermektedir. İnceleme ve Dağıtım- Komisyonu Üyesi Ergin Alasya da şahadetinde, Müstedinin "eşdeğerci" olduğunu bildiğini söylemiştir. Başvuru konusu iptal kararı alındığında da, Müstedinin bu müracaatı henüz neticekenmiş değildi. Bilindiği gibi, İdare Hukukunda kararın alındığı tarihteki -durumlar dikkate alınır. yasanın 38. maddesinin 2. fıkrasının şart bendinden yararlanabilmek için, eşdeğer mal açısından hak sahibi olması yanında, tasarrufunda da hak sahibi olabileceği kadar taşınmaz mal bulunması gerekmektedir. Halbuki, Müstedinin tasar-rufunda herhangi bir taşınmaz mal yoktu. Yukarıda yaptığım bulguya göre, Müstedi kendine tahsisli yegane taşınmaz mal olan konutunu İlgili Şahsa devretmişti. Durum böyle olduğuna göre, bu taşınmaz malın Yasanın 69(1) maddesi uyarınca Müstedinin T cetveline- işlenmesi, dolayısıyle bunun ona eşdeğer mal olarak verilmesi de imkânsızdı. Belirtilenler ışığında, tahsisi iptal edilen Müstediye, başvuru konusu konut, Yasanın 38. maddesinin 2. fıkrasının şart bendi uyarınca da eşdeğer mal olarak öncelikle yeniden ver-ilemezdi. Nitekim, M/aleyhler de, haklı olarak konutu ona eşdeğer mal olarak vermemişlerdir.

Müstedinin başvuru konusu konuta yaptığı tamirat masraflarının iadesi hususuna gelince:

Müstedinin yarım inşaat olan konutu, oturulabilecek hale getirebilmek i-çin bir miktar masraf yaptığı bir gerçek olmakla beraber, Müstedi konuta yaptığı masrafların miktarını kesinlikle ortaya koymamıştır. Bu bir yana, değiştirilmiş şekliyle 41/1977 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası tahsisin iptali halinde bu -masrafların ilgiliye iade edileceği hususunda herhangi bir kural da içermemektedir. Bunun bilincinde olan M/aleyhler, tamirat masrafları konusunu ve bunu Müstediye iade edilmesi hususunu görüşüp karar- laştırmış değillerdir. Müstedaaleyhler bu şekilde davr-anmakla da hatalı değil, bilâkis doğru harket etmişlerdir.

Hemen ilâve etmeliyim ki, Müstedi tamirat masrafları konusunda ısrarlı ise, çaresini sivil yargı mercileri nezdinde aramakta tamamen serbesttir.

Yukarıda belirtilen tüm hususlar ışığında, Müste-di M/aleyhlerce alınan başvuru konusu kararın hatalı ve gayrımeşru olarak alındığı hususunda Mahkemeyi tatmin edememiştir. Bu nedenle, başvurunun reddedilmesi gerekmektedir.

Müstedi konutun İlgili Şahsa kiralanması karar veya işlemini başvuru konusu yapm-adığına göre, Mahkeme işbu başvuruda bu kira karar veya işleminin hatalı olup olmadığı hususunu inceleyemez kanısındayım. Bu nedenle, kiralama konusunda daha fazla birşey söylemek istemiyorum.

Sonuç olarak başvuru reddolunur.

Meselenin tüm ahval ve şer-aiti nazarı itibare alınarak masraflar husu-sunda herhangi bir emir verlimez.


(Celâl Karabacak)
Yargıç

10 Nisan 1990



-


-153-



-


Full & Egal Universal Law Academy