Yüksek İdare Mahkemesi Numara 85/1998 Dava No 19/1998 Karar Tarihi 09.12.1998
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 85/1998 Dava No 19/1998 Karar Tarihi 09.12.1998
Numara: 85/1998
Dava No: 19/1998
Taraflar: Çile Paşa n/d Çile Uludağlı vd ile İskân Enc. Vd
Konu: Konutun kiralanması kararının iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 09.12.1998

-D.19/98 YİM 85/98
YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE.
ANAYASANIN 152.MADDESİ HAKKINDA.
Mahkeme Heyeti:Taner Erginel,Gönül Erönen,Seyit A.Bensen.
Davacı: 1. Çile Paşa n/d Çile Uludağlı,Bala-bayıs,Girne
2. Ergün Uludağlı, Balabayıs,Girne

ile -

Davalı: 1. İskân Encümeni ve/veya Başkanı vasıtasıyla
KKTC.,Lefkoşa
2. Çalışma ve İskân Bakanlığı vasıtasıyla
KKTC.,Lefkoşa
3. Gi-rne İskân Dairesi vasıtasıyla KKTC.,Lefkoşa
4. İskân ve Rehabilitasyon Dairesi Genel
Müdürlüğü vasıtasıyla, KKTC.,Lefkoşa
5. Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi ve/veya
Müdürü vasıtasıyla KKTC.,Lefkoşa
6. Girne -Tapu Dairesi ve/veya Amiri vasıtasıyla
KKTC.,Lefkoşa

A r a s ı n d a .
Davacılar namına: Avukat Ünsal Çağda
Davalılar namına: Savcı Ali Fevzi Yeşilada
İlgili Şahıslar namına: Avukat Gülsün Yücel.


-------------------

H Ü K Ü M

Taner Ergine-l:Davacılar Beylerbeyi köyünde bulunan A 62 nolu konutun İskân Encümeni tarafından İlgili Kişilere kiralanmasına karşı önümüzdeki davayı açmış bulunmaktadırlar ve sözkonusu kararın iptalini talep etmektedirler.

Dava konusu anlaşmazlıkla ilgili olgular ö-zetle şöyledir;
Beylerbeyi Köyünde bulunan A 62 numaralı konut, 1977 yılında Tatlısu göçmeni Fatma Hasan'a tahsis edildi. Tamire muhtaç olan bu konutu Fatma Hasan tamir ettiremedi ve vefat ettiği 1989 yılına kadar başka bir evde yaşadı. Refiye Küçük isim-li bir başka hanım boş duran konuttan yararlanmak istedi ve konutun bir bölümünü tamir ettirerek oraya yerleşti. Refiye Küçük, vefat ettiği 1995 yılına kadar konutun tamir ettirdiği bölümünde yaşadı. Refiye Küçük'ün ev üzerinde tahsis veya kira gibi yasa-l bir hakkı olmamasına rağmen evde oturduğu süre içinde evle ilgili herhangi bir anlaşmazlık çıkmadı. Refiye Küçük'ün vefatından sonra Davacılar ve İlgili Kişiler evi almak için çaba göstermeye başladılar. Davacı No.1 Fatma Hasan'ın torunudur. 12.6.1995- tarihinde Davalılara gönderdiği dilekçe şöyledir:

" 12/6/95
Ben Beylerbeyi sakinlerinden Çile Paşa beylerbeyinde bulunan A:62 Numaralı ev ninem Fatma Hasana tahsisli olup ninem öldükten sonra işgâl edildi ve şu an işgal eden kişi- ölmüştür.
Ben nikahlıyım ve bir eve ihtiyacım vardır. Ninem Fatma Hasan üzerindeki tahsisin bana verilmesini rica ederim

Yazan Çile Paşa"

- İskân Encümeni bu dilekçe üzerine herhangi bir karar vermedi. Daha sonra 28.10.1997 tarihinde İlgili Kişi No.1, Davalılara müracaatta bulunarak konutun kendisine kiralanmasını istedi. Bu müracaat şöyledir.
-


" 28/10/1997
Lefkoşa
İskân Dairesi Müdürlüğü
İskân Bakanlığı
Lefkoşa

Ben; halen Geçitkale köyünde ikâmet eden Hüseyin Soyal; bir süre önce aslen Tatlısu köyünden olan, halen Bey-lerbeyi köyünde ikâmet etmekte olan Nurcan Karanfiller ile nikâhlanmış bulunuyorum.
Eşimin babası Salih Karanfiller Beylerbeyi Köyünde Pafta No.Xll, Harita No.38 köy, Parsel No. 159'da ikâmet etmekte ve bu yerin koçanına sahip bulunmaktadır.
Bu p-arselin bitişiğinde 160 nolu parseli; devletten kiralamak istiyorum.
Kayınpederimin parseli ile bitişik olan bu alanda ev inşaatı yaparak evlenmek istiyorum. Kendi ailem de kayınpederimin ailesi de göçmendir ve eşdeğer puanına sahiptir.
Daha önce a-ynı yer için kayınpederim müracaatta bulunmuştu.
Konuyu yeniden değerlendirmenizi ve bağımsız olarak konut inşaatına yeterli olmayan bu alana, kayınpederime ait arsadan da bir miktar alarak inşaat yapabilmem için bana kiralanması konusunda tavassutunuz-u rica eder, saygılar sunarım.

Hüseyin Soyal
Geçitkale

(İmza)"

Yapılan bu müracaat üzerine 19.1.1998 tarihinde konuyu değerlendiren İskân Encümeni- konutun İlgili Kişiler Hüseyin Soyal ile Nurcan Karanfiller'e kiralanmasına karar verdi.

Davacılar kiralama kararının hatalı olduğunu ve daha önce Davacı 1'in nenesine tahsisli olduğuna göre evin onlara verilmesi gerektiğini iddia etmektedirler.

Önümü-zdeki davada 1977 yılında Fatma Hasan'a tahsis edilen, fakat Fatma Hasan'ın hiçbir zaman oturmadığı bir ev bulunmaktadır. Daha sonra Fatma Hasan vefat etmiş ve onun torunu bu tahsise dayanarak hak sahibi olmaya çalışmaktadır. Şu halde burada ilk akla gel-en soru Fatma Hasan'a yapılan tahsisin geçerliliğini koruyup korumadığıdır.

41/77 sayılı İTEM Yasasının 27. maddesi şöyledir;
"Tahsis 27. Hak sahiplerinin, meslek
hakkının ve sosyal durumları, istihdam
kaybolması - sahaları ve istekleri de
dikkate alınmak kaydıyle,
mevcut olanaklar dahilinde
kendilerine tahsisi öngörülen
bir veya birden fazla konut
- içinden, herhangi birini
kabul etmeleri esastır.
Kendilerine durum tebliğ
edildikten sonra en geç bir
ay içinde kabul etmemeleri
- veya tahsis edildikten sonra
aynı süre içinde kaynağın
bizzat kendileri tarafından
kullanılmaması halinde,
tahsis hakları kaybolur."

Görüleceği g-ibi yasa tahsis edildikten sonra 1 ay içinde kullanılmayan konutun tahsisinin kaybolacağını belirtmektedir. Fatma Hasan tahsisten sonra yıllarca, daha doğrusu hiçbir zaman konutu kullanmamıştır. Şu halde Fatma Hasan'a yapılan tahsisin ortadan kalktığı aç-ıktır. Buna rağmen Davacı avukatı ortadan kalkma nedenleri olsa bile tahsisi iptal eden bir karar verilmedikçe bu tahsisin geçerliliğini koruyacağını öne sürmüştür. Yasanın kaleme alınış şeklinin bu argümanı desteklediği şüphelidir. Yönetim hukuku ilkele-ri açısından soruna yaklaştığımızda bazı hallerde iptal kararı vermenin gerekli olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bunlar hak sahibinin aksini iddia edebileceği yani tahsisin kaybolmadığını öne sürebileceği haller olmalıdır. Örneğin yönetim, hak sahibinin ko-nutu
1 ay içinde kullanmaya başlamadığı görüşünde olsa, buna karşılık hak sahibinin bu iddianın doğru olmadığını öne sürme olasılığı bulunsa, böyle bir durumda tahsisin otomatik olarak kaybolmadığını ve bir iptal kararı vermek gerektiğini düşünebiliriz. -Ancak konutun hiçbir zaman kullanılmadığı ve kullanılmıyacağının açık olduğu bir durumda sırf formalite icabı iptal kararı verilmesi gerektiği görüşünde değiliz. Dolayısıyle Fatma Hasan'a yapılan tahsisin ortadan kalktığı kanısındayız.

Davada ikinci- karar vermemiz gereken konu İskân Encümeninin söz konusu konutu kiralamaya yetkili olup olmadığıdır.

41/77 sayılı İTEM Yasasının 40 A maddesi şöyledir;


Hak sahibi 40(1) Bu Yasa kuralları
olmayanlara bakımından tahsis hakkı 6/94 -
konut ve bulunmayan gerçek ve 52/95
küçük işyeri tüzel kişilerin bir küçük
kiralama işyeri veya 3'üncü madde
kuralları uyarınca "Aile"
- tanımı kapsamına giren
kişilerin bir konut kiralama
talebinde bulunmaları halinde,
bu mal kendilerine rayiç kira
bedeli üzerinden kiralanabilir."

Görüleceği gibi yasa ailelere konutların kiral-anmasına izin vermektedir.

Burada üzerinde durulması gereken bir nokta İlgili Kişilerin müracaat ettikleri tarihte henüz evli olmamalarıdır. Yasa "aile"den söz ettiğine göre müracaatçıların yasal bir evliliği olması gerekiyordu. İlgili Kişiler 16.11.-1997 tarihinde yani kararın verildiği 19.1.1998 tarihinden önce nikahlanmışlardır. Şu halde kararın yasaya ters olduğu söylenemez.

Yasada konutun ailelere kiralanabileceği belirtilmiş fakat iki müracaatçı olması halinde kimin tercih edileceği konusunda- bir ölçü konmamıştır. Yasa belli şartların gerçekleşmesi halinde Yönetimin karar verebileceğini belirtmiş fakat ayrıntıya girmeyerek yönetime takdir yetkisini kullanabileceği bir alan tanımıştır. Takdir yetkisi bulunan bir konuda acaba Yönetim nasıl kar-ar vermelidir? Diğer bir ifadeyle Yönetimin takdir hakkı olan bir konuda verdiği karara Mahkemeler hangi hallerde müdahale eder?

Yönetimin takdir yetkisine ilişkin YİM 121/92, D.4/97 sayılı başvuruda şunlar yer alıyor:

"YİM davalarında üzerinde duru-lması gereken bir nokta da şudur. Mahkeme hiç bir zaman kendini Yönetimin yerine koymamalıdır. Eşdeğer Tazmin Komisyonu yerinde Mahkememiz olsaydı muhtemelen farklı değerlendirme yapacak ve bu kaynakları farklı kişilere dağıtacaktı. Fakat bu durum alınan k-ararlara Yüksek İdare Mahkemesinin müdahale etmesi için yeterli değildir. Kararın iptali için yönetimin yasalara aykırı hareket etmesi, yetkilerini aşması veya kötüye kullanması gerekir. Kaynak paketlerinde karar verirken komisyonun uymak zorunda olduğu y-asa ve tüzük hükümleri vardır. Bu yasa ve tüzük hükümlerinin uygulamasında komisyona takdir hakkını kullanacağı bir alan tanımak ve Mahkemeyi Komisyonun yerine geçerek değerlendirme yapmaya davet etmemek gerekir.


Yönetsel Yargı, Şeref Gözübüyük sayfa -190'da ise şöyle denmektedir.

"Bilindiği gibi yönetimin görevi, hukuk kuralları içinde, kamu hizmetlerini yürütmektir. Kamu hizmetlerinin, hangi koşullar altında ve nasıl yürütüleceğini önceden saptama, bunları bir metinle düzenleme olanağı yoktur. Yöne-ticilere takdir yetkisi tanımak zorunludur. Yönetimin yetkiyi kullanıp kullanmamakta, ya da kullanılmasının gereklerini saptamada az, ya da çok serbest bırakılması durumunda takdir yetkisinden söz edilir. Takdir yetkisinde, yönetimin elinde birden çok çö-züm yolu vardır.
Yönetime belli konularda takdir yetkisinin tanınması, yönetimin "keyfi" olarak hareket edebileceği anlamına gelmez."


Aynı kitapta yönetimin takdir yetkisini nasıl kullanacağına ilişkin aşağıdaki görüşler yer alıyor:

"Yönetsel işlemler-in tek amacı vardır; o da kamu yararıdır. Yönetim, kendisine tanınan takdir yetkisini, kişisel ya da siyasal bir amaç için kullanamaz. Takdir yetkisinin kamu yararı dışında başka bir amaç için kullanılması, yetkinin niteliğine aykırı düşer."


Aynı yaza-rın Yönetim Hukuku isimli kitabının 181'inci sayfasında ise şöyle denmektedir.

"Yönetimin takdir yetkisi sınırlı bir biçimde aşağıda sıralanan açılardan denetlenebilir:
a)Yönetim takdir yetkisini kullanırken yasaların öngördüğü sınırlar içinde kalmış mıd-ır?
b) Yönetim takdir yetkisini kullanırken hukuka aykırı bir tutum ve davranış içine girmiş midir?
c) Yönetim takdir yetkisini kamu yararı için kullanmış mıdır?

Aynı konuda Zaim Necatigil'in Cyprus Administrative Law isimli kitabının 160. sayfas-ında şunlar söylenmiştir:

-"As long as a discretion is exercised in a valid manner, the Supreme Court will not interfere with the exercise of such discretion by the substitution of its own discretion for that of the authority concerned, even if in exercising its own discretion on th-e merits the Court could have reached a different conclusion."
-

Geçmiş içtihatlarımızdan YİM 8/82, D.29/83'de ise bu konuyla ilgili şunlar yer alıyor.

"Takdir yetkisinin kullanıldığı hallerde ilgili mevzuata uyulmuş, değerlendirmede ciddi ve bariz hatalar yapılmamışsa Yüksek İdare Mahkemesinin bu takdir yetkisine- müdahale etme yetkisi yoktur."

YİM 8/82, D.29/83 sayılı kararda yönetsel davalarda isbat yüküne de değinilmiştir.

"Geçmişte bir çok Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında vurgulandığı gibi başvuru konusu edilen idari bir kararın sakat veya yanlış olduğunu- isbat etmek yükümlülüğü başvuru sahibine aittir."

Önümüzdeki davada verilmiş yönetsel kararın hatalı olduğunu isbat etme yükümlülüğü Davacılardadır. Konutu kiralama konusunda İskân Encümeninin takdir hakkı vardır. Davacıların bu takdir hakkının hatalı- kullanıldığını gösteren argüman yapamadığı görüşündeyiz. Çünkü ev İlgili Kişilere değil de Davacılara kiralanmış olsaydı İlgili Kişiler benzer ve hatta daha güçlü argümanlar öne sürüp kararın iptalini talep edebileceklerdi. İskân Encümeninin yerinde Mah-kememiz olsaydı farklı bir tercih yapabilirdi. Fakat bu olasılık verilen karara müdahale etmemiz için yeterli değildir. Mahkememizin kendi takdirini Yönetimin takdiri yerine koymaması gerekir. Bu nedenlerle Davacının davasında başarılı olamadığı kanısın-dayız.

Yukarıdaki nedenlerle dava red ve iptal edilir. Masraflar için emir verilmez.




Taner Erginel Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


9 Aralık 1998


-1




2



-


Full & Egal Universal Law Academy