Yüksek İdare Mahkemesi Numara 79/2016 Dava No 16/2016 Karar Tarihi 06.05.2016
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 79/2016 Dava No 16/2016 Karar Tarihi 06.05.2016
Numara: 79/2016
Dava No: 16/2016
Taraflar: Barışcan Yıldız ile Orta Doğu Teknik Üniversitesi arasında
Konu: Ara emri - Disiplin cezasının dava neticeleniceye kadar durdurulması talebi - Ara emri verilmeisndeki kritereler.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 06.05.2016

-D.16/2016 YİM 79/2016

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Yargıç Beril Çağdal huzurunda.


Davacı:Barışcan Yıldız,Meryem Apartmanı,No:7,Kalkanlı-Güzelyurt


- ile -


Davalı:Orta Doğu Te-knik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs Kampüsü,
Kalkanlı-Güzelyurt.

A r a s ı n d a.

Davacı/Müstedi namına: Avukat Cemal Gündüz
Davalı/Müstedaaleyh namına: Avukat Serhan Çinar

-------------

(14.4.2016 tarihli ihbarlı ara emri istidası)


K -A R A R

Davacının Davalı aleyhine dosyaladığı davadaki talebi şöyledir:
"A. Davalı Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs
Kampüsü Disiplin Kurulu 31/03/2015 tarih ve 2015/3 numaralı ODTÜ Senatosunda 6.Karar olarak onaylanmış ODTÜ Kuzey Kı-brıs Kampüsü Öğrenci Disiplin Yönergesi'nin 7(1)(c)maddesi tahtında Davacı aleyhine vermiş olduğu 29/03/2016 tarih ve 62297987-302.12.01-16-002028 sayılı cezanın ve/veya ceza kararının ve/veya cezai işlemin tamamen hükümsüz ve/veya etkisiz olduğuna ve/veya- herhangi bir sonuç doğuramayacağına ve/veya iptaline dair Mahkemece bir hüküm ve/veya karar verilmesi.

B. Davalı tarafından 2015-2016 Akademik Yılı Bahar Döneminden başlamak üzere 29/03/2016 tarih ve 62297987-302.12.01-16-002028 numaralı kararın Da-vacının 1 yarı yıl okuldan uzaklaştırılmasını öngören karara istinaden bu yöndeki bir kararın ve/veya icraatın yanlış yapıldığı ve/veya eksik ve/veya hatalı ve/veya yapılmaması gereken bir husus olduğu yönünde hüküm ve/veya emir.

Dava ile aynı gün do-syalanan tek taraflı istida ile dava konusu kararın yürütmesinin durdurulması talep edilmiştir. İstidanın Davalıya tebliği uygun görüldüğünden, bu yönde verilen emir neticesinde Davalı tarafından itiraz dosyalanarak 13.4.2016 tarihinde istidanın duruşmasın-a başlanmıştır.

Duruşma safhasında, Davacının yemin varakasında ileri sürdüğü iddiaları tadil etme gerekliliği ortaya çıktığından, duruşmaya verilen arada istida geri çekilerek gündemdeki istida çift taraflı olarak dosyalanmıştır. İstidadaki talep şöyle-dir:

"1) İşbu dava neticeleninceye kadar Müstedaaleyh Davalının
29/03/2016 tarihinde uygulamaya koyduğu ve Müstedinin
cezalı olduğu süre boyunca öğrencilik haklarından
yararlanmasını engelleyen ve/veya 2015-2016 Akademik
- Yılı Bahar Döneminde uygulanmak üzere yüksek öğrenim
kurumundan bir yarı yıl uzaklaştırma cezasının
ve/veya kararının uygulanmaması ve/veya askıya
alınması yönünde bir emir."

Çift taraflı istidanın ilk tayin günü olan- 19.4.2016'da itiraz dosyalanmış ve aynı gün istidanın duruşmasına başlanmıştır.

İstidaya ekli yemin varakasında, özetle: 26.2.2016 tarihinde aynı tarihli yazının Müstediye tebliğ edildiği ve hakkında kurum öğrencilerine saldırıda bulunmak ve darp etmek- iddiasıyla okulun disiplin yönergesi uyarınca soruşturma başlatıldığı ve 8.3.2016 tarihinde en geç 12.00'ye kadar yazılı savunmasını yazması ve aynı gün 13.30'da sözlü savunmasını yapmak üzere hazır olması gerektiği bildirildiği, yazılı savunmasını iletti-ği ve sözlü savunma yapmak üzere belirtilen gün ve saatte hazır olduğu, avukata ihtiyaç duyulmadığı şeklinde yanlış yönlendirildiği, 29.3.2016 tarihinde okul öğrencisine fiili saldırıda bulunduğu iddiası ile hakkındaki disiplin soruşturmasının neticelendiğ-i ve Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Ali Yıldırım tarafından imzalanan 29.3.2016 tarihli disiplin kurulu kararının tebliğ edildiği, yazıda öğrenci numarasının yanlış yazıldığı, bunu ilgililere ilettiği, bunun üzerine 31.3.2016 tarihinde Prof.Dr. Ali Yıldırım im-zalı 29.3.2016 tarihli disiplin kurulu kararını içeren yazının öğrenci işleri tarafından tebliğ edildiği, bu yazıyla 2015-2016 Akademik Yılı Bahar Döneminde uygulanmak üzere yüksek öğretim kurumundan yarı yıl uzaklaştırma cezası aldığını öğrendiği ifade ed-ilmektedir.

Davacı, olayın okul hudutları dışında olduğunu ve polise yansımadığını, olayla ilgili hiçbir resmi belge düzenlenmediğini, okul disiplin yönergesinin sadece okul hudutları içerisinde uygulanır olmasına karşın okul idaresinin polisi bilgilend-irmediğini ve yetkisini aşarak okul hudutları dışında vuku bulan olay iddiasını gündemine alarak Müstedi hakkında soruşturma başlattığını, Gamze Akbulut ve Begüm Evirgen isimli kişilerle halen görüşmekte olduğunu ve bu kişilerin disiplin soruşturmasında ye-r alan görevlilerin şikâyetçi olmaları hususundaki tüm telkin ve yönlendirmelere rağmen şikâyetçi olmadıklarını iddia etmekte, yönergenin 7(1)(c) maddesinde şikâyet olup olmaması ve olayın okul hudutları dışında vuku bulup bulmadığı hususları ile ilgili aç-ıklama yer almadığını, şikâyet olmadan soruşturma başlatabilmenin ve okul hudutları dışında vuku bulan
olayların disiplin yönergesi tahtında dikkate alınıp değerlendirilebileceği hususlarının dayanağının olmadığını iddia etmektedir.

Yemin varakasında, -devamla, uygulanmaya konan kararla öğrencilik haklarının askıya alındığı ve sınavlara giremediği nedeniyle geri dönüşü zor zararla karşı karşıya olduğu,
kararın uygulanması ile KKTC'de yaşayan ve okulunu bitirmek üzere olan bir öğrenci olarak kurduğu ekono-mik, sosyal ve akademik düzeninin ve gelecek planlarının bozulacağı ve hayatının alt üst olacağı iddialarıyla istida gereğince emir talep edilmektedir.

Davalı tarafından dosyalanan itiraznameye ekli yemin varakası, Üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof.Dr-.Ali Yıldırım tarafından düzenlenmiş olup, özetle: Davacı aleyhine başlatılan disiplin soruşturmasının 26.2.2016 tarihli yazı ile kendisine tebliğ edildiği ve yönergede tarif edilen süreçlerin tamamlanıp 29.3.2016 tarihli yazıda belirtilen disiplin kurulu -kararının 31.3.2016'da Davacıya tevdi edildiği, Davacının disiplin soruşturmasından ve işlemlerinden haberdar olduğu ve bu maksatla yazılı ve soruşturma komisyonu ve disiplin kurulu huzurunda sözlü ifadeler verdiği, Davacıya soruşturma ile ilgili haklarını-n bildirildiği ve soruşturmanın ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Öğrenci Disiplin Yönergesi kapsamında açılacağının belirtildiği, Davacının haklarını kullanma konusunda engelleme yapılmadığı iddia edilmektedir. Davalı tarafından dosyalanan yemin varakasında devam-la, Disiplin Yönergesinde bazı suçların üniversite içinde işlenmiş olması durumunun açıkça belirtildiği; kurum öğrenci ve personeline fiili saldırıyı düzenleyen 7(1)(c) maddesindekiler de dahil bazı suçlar için üniversite içinde işlenmiş olması sınırlaması- getirilmediği, yönergeye göre disiplin suçu oluşturan bir eylemin varlığının disiplin kovuşturması açılmasını gerektirdiği, mağdurun şikâyetçi olmasının ise disiplin kovuşturması açılması ve sonuçlandırılması için bir ön koşul olmadığı, gerek soruşturma k-omisyonu gerek disiplin kurulu tarafından yürütülen süreçlerde olayın mağdurunun şikâyetçi olmak istemediğini belirttiği ancak fiili saldırı ve darbı teyit ettiği, cezanın verilmesinde "fiili saldırı" eyleminin sabit olup olmadığının dikkate alındığı, kara-rın ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Öğrenci Disiplin Yönergesinin verdiği yetkiye dayandığı, istida gereğince emir verilmesi halinde Davalının telâfisi imkânsız durumla karşılaşacağı, üniversite düzeninin bozulacağı, Davacının ise telâfisi imkânsız zarara
uğraya-mayacağı iddialarıyla istidanın reddi talep edilmektedir.

İstidanın duruşmasında Davacı kendisi şahadet verirken, Begüm Evirgen ve Gamze Akbulut'u tanık olarak dinletti. Davalı Üniversite içinse Selim Sergey, Onur Taylan ve Prof.Dr.Ali Yıldırım şahadet s-undu. Toplam 14 adet belge, emare olarak ibraz edildi.

Yüksek İdare Mahkemesinin geçici emir verme yetkisi
1997 Yüksek İdare Mahkemesi Tüzüğü'nün 11.maddesinde düzenlenmiştir. İlgili Tüzüğün 11(1) maddesi şöyledir:

"11(1) Mahkeme, Anayasanın 152'nci ma-ddesi gereğince
yapılan işlemlerde Mahkeme veya bir Yargıç,
işlemin herhangi bir safhasında, kendiliğinden
veya herhangi bir tarafın istemi üzerine, davanın
adilane bir şekilde kararlaştırılması icap
ettirirse, davay-ı esasında sonuçlandırmayan geçici
bir emir verebilir."

Görülebileceği gibi geçici emir verilirken göz önünde bulundurulması gereken kriterler:
Davanın adilane bir şekilde karara bağlanmasını icap ettiren bir hal olması ve
Verilecek emrin davayı -esastan sonuçlandırmaması
şeklindedir.

Yüksek İdare Mahkemesi içtihatlarında, Tüzükte yer alan
"davanın adilane bir şekilde karara bağlanmasını icap ettiren bir hal olması" koşulunun 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası madde 41 altında, hukuk davalarında ar-a emri verilmesi için aranan kriterlerin var olması halinde tatmin olduğu kabul edilmektedir. YİM İstinaf 1/2015 D.4/2015'te, ara emri verilmesi ile ilgili kriterlerle ilgili şu görüş yer almaktadır:

"Ara emri verilmesi ile ilgili kriterler en son
Birle-ştirilmiş YİM-İstinaf 5-6/2014 (D.1/2015)'de sayfa 10'da açıkça şöyle izah edilmiştir:

"Yüksek İdare Mahkemesinde, yürütmeyi durdurma emri verilmesi için tatmin edilmesi gerekli unsurlar birçok içtihat kararında yer almıştır. Yüksek İdare Mahkemesi T-üzüğü'nün 11. maddesi tahtında, Yüksek İdare Mahkemesine geçici emir verme yetkisi verilmiştir. Tüzükte, geçici emir verilmesi için gerekli tek koşul, davanın adilane bir şekilde kararlaştırılabilmesi için, böyle bir emrin verilmesine ihtiyaç duyulduğuna m-ahkemenin kanaat getirmesidir.

İçtihatlara bakıldığı zaman, bu tek koşulun, 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 41. maddesi altında ara emri verilmesi için aranan kriterlerin var olduğunun kabul edilmesi halinde, tatmin edildiğinin kabul edildiği gö-rülmektedir.

İdarenin icra edilebilir bir işleminin açıkça hukuka aykırı olması ve bunun icra edilmesi durumunda, telafisi güç veya imkansız zararların doğabilecek olması karşısında, davayı esastan çözmeyecek, yürütmenin durdurulması niteliğinde bir -ara emri verilebilir. İçtihatlar, açıkça hukuka aykırılık hali ile yokluk sonucunu doğuran yasa dışılık veya ağır yetki gasbı hallerinde de telafisi imkansız zarar doğup doğmayacağını incelemeden ara emri verilebileceğini belirtmektedir.

.................-............................................
.............................................................
.............................................................

Yüksek İdare Mahkemesi içtihatlarında, Tüzükteki bu tek koşulun 9/1976 sayılı Mahkemel-er Yasası madde 41 altında hukuk davalarında ara emri verilmesi için aranan kriterlerin var olması halinde tatmin olduğu kabul edilmektedir.

İlke bu olmakla birlikte, Yüksek İdare Mahkemesinde görülen davaların niteliği gereği, açıkça hukuka aykırılı-k bulunan davalarda, geçici bir emir verilmesi için 9/76 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 41'inci maddesindeki 3. unsurun, yani telafisi imkansız zarar ve/veya geriye dönüşün zorlaşacağı unsurunun aranmasına gerek olmadığına dair içtihat vardır. Yine içtihatla-rda, yokluk sonucu doğuran yasa dışılık veya ağır yetki gasbı halinde de 9/1976 sayılı Mahkemeler Yasası'nın 41'inci maddesindeki 3. unsurun tatmin edilmesi gerekmediği yer almaktadır."

Yukarıda ifade edildiği şekilde, idari davalarda ara
emri verilmes-inin, davanın adilane bir şekilde kararlaştırıla- bilmesi için gerekli olduğuna kanaat getirilmesi; bu koşulun var olması için 9/76 sayılı Yasanın 41.maddesinde yer alan:
Karara bağlanması gereken konunun ciddi olması;
Davacının iddiasında haklı olduğuna -dair belirtiler bulunması;
Geçici ara emri verilmezse ileride telafisi mümkün olmayacak bir zarar doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı
kriterlerinin mevcut olması gerekmektedir. İdari davaların niteliği gereği; yokluk sonucu doğuran yasa dışıl-ık ve ağır yetki gasbı halinde telafisi imkânsız zarar unsuru aranmaksızın geçici ara emri verilebilmektedir.

İstidaya ilişkin incelemeye geçmeden önce disiplin hukukunun ilkelerine kısaca temas etmeyi uygun görmekteyim.
Bu hususta YİM 27/2013 D.3/2014-'te şu görüşlere yer verilmiştir:

"Disiplin cezası, bir kurumda çalışan memurların
veya kurumun üyelerinin, kurumun düzenini bozucu davranışlarına karşı uygulanan yaptırımlardır. (Bkz.Prof Dr.A.Ş.Gözübüyük ve Prof.Dr.Turgut Tan, İdare Hukuku, Cilt 1-)

Disiplin hukukunun temel niteliklerinden birisi, Yasallık ilkesidir. Disiplin cezasını gerektirecek davranışlar ve bu davranışlara uygulanacak disiplin cezaları önceden belirtilmelidir. Suç ve cezanın hukuksal bir dayanağının bulunması gerekmektedi-r. Ceza hukukundan farklı olarak disiplin suçları yasalarda ayrıntılı olarak belirtilmemiştir. Bir kurumun düzenini bozacak davranışların ayrıntılı olarak düzenlenmesine hem olanak hem de gerek yoktur. (Bkz. Prof Dr.A.Ş.Gözübüyük ve Prof.Dr.Turgut Tan, İda-re Hukuku, Cilt 1, sayfa 1019)

Disiplin hukuku bakımından diğer önemli bir husus, oransallık ilkesidir. Fiilin ağırlığı ile karşılığı cezayı saptamada idareye tanınan takdir yetkisinin makûl ölçüler içerisinde kullanılması hukukun genel ilkelerindedi-r. (Bkz. T.C.Danıştay 8.HD.14.11.1995, E 995/3706-K,955/3622 sayılı karar)

İdari nitelikli olarak kabul edilen disiplin işlemleri, nitelikleri itibarıyla diğer idari işlemlerden farklıdır. Kamu hizmetlerinin belli bir düzen içerisinde yürütülmesi içi-n gerekli önlemlerden olan disiplin cezası, disiplin cezası vermeye yetkili organlar tarafından ısdar edilebilir. Bu organların oluşumu, çalışma usulü, karar oluşturulması, bu kararlara itiraz ve bütün bu sürecin her aşaması için öngörülen süre koşulları i-le disiplin işlemi sıkı şekil şartına bağlı olarak uygulanabilmektedir. (Bu konuda Bkz. Danıştay 8.Dairesinin 10.11.98 tarihinde okunan E966/866 -K998/3620 sayılı kararı)

Disiplin yargılamalarında doğal adalet ilkeleri yargılama sürecinden sarfı naza-r edilemez. (Bkz.Iordanous v.R(1974) 3 CLR 194.) Diğer idari işlemlerden ayrılan disiplin işlemlerinde, örneğin savunma hakkı tanınmadan ceza verilmesi veya kararın gerekçesiz olması veya kişinin aleyhindeki ithamı bilmemesi v.b. birçok sebep yapılan idari- işlemi veya kararı sakat hale getirebilir. Bunun dışında bazı usulsüzlükler yargılanan kişinin haklarına olan etkisi bakımından değerlendirilir ve o şekilde sonuca ulaşılır. Bu bakımdan disiplin yargılaması ile ceza yargılaması benzerlikler gösterir."

- Disiplin işleminin genel esaslarını bu şekilde belirttikten sonra, öncelikle istidadaki talebi ilgilendirdiği oranda olguların belirlenmesi gerekmektedir. İstida ve itiraznameye ekli yemin varakaları ve Mahkemeye sunulan şahadet değerlendirildiği zaman-, mesele ile ilgili ihtilafsız olguların aşağıdaki gibi olduğu görülmektedir:

26.2.2016 tarihli bir bildirimle Davacıya, hakkında bir disiplin soruşturması açılacağı bildirilirken, 8.3.2016 tarihinde saat 12.00'ye kadar yazılı savunmasını vermesi, aynı g-ün saat 13.30'da sözlü savunmasında hazır bulunması istendi.
Davacı 8.3.2016 tarihine kadar yazılı savunmasını verdi, ve sözlü savunmasında hazır bulundu.
Davacı, "kurum öğrencisine saldırıda bulunmak ve darp etmek" iddiasıyla aleyhine başlatılan disiplin -soruşturmasının "üniversiteden bir yarı yıl uzaklaştırma cezası" ile sonuçlandığı hususunda 29.3.2016 tarihinde bilgilendirildi.
Davalı tarafından soruşturma konusu yapılan olay, kampüs dışında, Kalkanlı'da meydana geldi. Olayla ilgili polise herhangi bir -şikâyet yapılmadı.

Bu meselede ilk nazarda, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir
idari karar bulunduğu, Davacının güncel meşru menfaatinin bu karardan doğrudan doğruya etkilendiği ve davanın 75 günlük hak düşürücü süre dolmadan açılmış olduğu gerçekleri- ışığında, yine ilk nazarda, Davacının ciddi bir davası olduğu sonucuna varılması gerekli görülmekle birlikte, Davacının davasında haklı olduğuna dair belirti bulunup bulunmadığı değerlendiril-dikten sonra, karara bağlanması gereken konunun ciddi olup olma-dığına karar verilmesi gerekmektedir.

Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtiler olup olmadığı irdelenirken, Davacının bu konudaki iddialarının ne olduğuna bakılmalıdır. Davacının iddialarını bu şekilde değerlendirdiğim zaman, Davacının disiplin -soruşturması ve soruşturmanın nasıl yürütüldüğü ile ilgili bir şikâyeti olmadığı, şikâyetinin:
1)Olayın kampüs dışında meydana geldiği;
2)Olayla ilgili herhangi bir şikâyet olmadığı
nedenleriyle disiplin soruşturmasına konu olmaması gerektiği yönünde oldu-ğu görülmektedir.

Davacıya göre, disiplin yönergesinin 7(1)(c) maddesinde, maddenin okul dışında meydana gelen olaylarla ilgili uygulanabilir olup olmadığına dair bir ifade yer almadığından, ilgili maddenin dar kapsamda yorumlanıp kampüs dışında yaşanan -ve şikâyet konusu yapılmamış, hatta polise intikal etmemiş olaylarla ilgili soruşturma başlatılmasına imkân vermemesi gerekmektedir.

ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Öğrenci Disiplin Yönergesi
Emare No.4 olarak ibraz edilmiştir. Yüksek öğretim kurumundan -bir yarı yıl için uzaklaştırma cezasını gerektiren disiplin suçları başlığı altında yer alan 7(1)(c) maddesi şöyledir:

"MADDE 7-(1)Yükseköğretim kurumundan bir yarıyıl için
uzaklaştırma cezasını gerektiren eylemler şunlardır;
a).........-.................................
b)..........................................
c)Kurum personeli ve öğrencilerine fiili saldırıda
bulunmak,"

Davacının iddiaları doğrultusunda Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtiler bulunup -bulunmadığı irdelenirken, Davalının, istida konusu disiplin işlemlerini yürütürken, yönergenin 7(1)(c) maddesine aykırı davranıp davranmadığı değerlendirilmelidir. İlgili maddede, kurumun personeline ve öğrencilere fiili saldırıda bulunmanın yüksek öğretim- kurumunda bir yarı yıl için uzaklaştırma cezası gerektiren eylemler arasında olduğu görülmektedir. Bu noktada, disiplin soruşturmasına konu olan "fiili saldırı" ile ilgili sunulan şahadetin ne olduğuna baktığım zaman Davacının soruşturmaya konu olayı hatı-rlamadığını, ilgili zamanda aşırı alkollü olduğunu söylediği, müşteki konumunda olan Begüm Evirgen'in ise Davacının kendisine karşı şiddet kullandığı, vurma/darp boyutunda bir kargaşa yaşandığı, Tanık Gamze Akbulut'un ise Begüm Evirgen'in şahadetini teyit -eder yönlü bir şahadetinin Mahkeme huzurunda olduğunu gözlemlemekteyim. Saldırının kampüs içinde veya dışında olması hususunda ilgili maddede bir düzenleme yer almamaktadır. Bu gerçek ışığında Davacının iddiası doğrultusunda maddenin dar bir yorumlamaya ta-bi tutularak, "fiili saldırının" kampüs içerisinde meydana gelmemesi halinde disiplin suçu oluşmayacağı neticesine varılmasının doğru bir yaklaşım olup olmayacağı sorusu gündeme gelmektedir. Bu soru yanıtlanmadan önce, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Öğrenci Disiplin Yö-nergesinin amacı ve kapsamının ne olduğu değerlendirilmelidir. Yönergenin 1.maddesi şöyledir:

"Amaç ve kapsam
MADDE 1-(1)Bu Yönergenin amacı, ODTÜ Kuzey Kıbrıs
Kampüsü öğrencilerine verilecek disiplin cezaları ile
soruşturma usul -ve esaslarını düzenlemektir."

Yukarıda, Disiplin Hukukunun genel esaslarında temas edildiği şekilde, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Öğrenci Disiplin Kurulunun verdiği disiplin cezasının amacının üniversitedeki öğencilerin üniversitenin düzenini bozucu davranışlarına -karşı uygulanan yaptırımlar olduğu kuşkusuzdur.

Bir öğrenci veya personele fiili saldırıda bulunmanın üniversitenin düzenini bozacak bir davranış olduğuna şüphe yoktur. Fiili saldırının üniversitenin içinde olduğu zaman düzeni bozucu bir davranış olduğun-u; dışında meydana geldiği zaman ise düzeni bozucu bir hareket olmadığını söylemek kanımca mümkün değildir. Başka bir anlatımla, 7(1)(c) maddesinde fiili saldırıda bulunmanın okul içinde veya dışında olmasının belirtilmemesinin, sadece okul içinde meydana -gelen fiili saldırı olaylarına yönelik olduğu sonucuna varılmasını gerektirmemektedir. Böyle bir bakış açısı, okul içinde meydana gelen bir fiili saldırının okuldaki düzeni bozduğu, dışında gerçekleşen bir fiili saldırının ise düzeni bozmadığı kesin ayırım-ı yapılmış olması sonucunu doğuracaktır ki, kanımca bu anlamsız kalacak ve üniversitede var olan düzenin korunmasına yönelik bir bakış açısı olmayacaktır.

Davacının hiçbir şikâyet olmaksızın disiplin soruşturması başlatılmasının yanlış olduğu yönlü argüm-anını değerlendirdi-ğim zaman, yönergenin hiçbir maddesinde yapılacak olan disiplin soruşturmasının şikâyete bağlı olduğuna dair bir düzenleme olmadığı gerçeği ile karşılaşmaktayım. Yönergenin 17.maddesi ise şöyledir:

"MADDE 17-(1)Aynı olaydan dolayı-, öğrenci hakkında
ceza kovuşturmasının başlamış olması, disiplin
soruşturmasını geciktirmez. Öğrenci hakkında ceza
kovuşturması açılmış olması, kanuna göre mahkûm olması
veya olmaması disiplin cezasının verilmesine engel
- teşkil etmez."

Bu maddeden, disiplin ve cezai kovuşturmanın birbirinden bağımsız şekilde yürütülebileceği sonucuna varılması kaçınılmaz görülmektedir.

Meselenin esasını neticelendirmeyecek şekilde yaptığım değerlendirmeler ışığında, Davalı tarafından- Davacı aleyhinde yürütülen disiplin soruşturmasının ODTÜ Kuzey Kıbrıs Öğrenci Disiplin Yönergesine aykırı olarak yürütüldüğüne dair Davacının davasında haklı olduğuna dair belirti bulunduğunu söylemek mümkün değildir. Bu doğrultuda Davacının ara emri veri-lebilmesi için gerekli olan, ciddi bir davası olduğuna ve haklı olduğuna dair belirtiler olduğu yönlü kriterleri ispat edemediğinden, istidanın reddedilmesi gerekmektedir.

Bu görüşüme rağmen, Davacının telafisi imkânsız zarara uğrayacağına veya eski dur-uma dönüşün çok zor olacağına kanaat getirilmesi kriterini ispat edip etmediği değerlendirilmeli-dir.
Davacının 'telafisi imkânsız zarar'la ilgili yemin varakasında yer alan iddiaları, sınavlarına giremediği ve ekonomik, sosyal ve akademik düzenini de-vam ettirmesinin imkânsızlaştığı şeklindedir. Şahadetinde ise Davacı, bu sene aldığı dersleri geçememesi halinde, bunların seneye ikinci dönem açılacağından, bir dönem uzaklaştırma cezası verilmesine rağmen, kaybının bir - bir buçuk sene olacağı ve askerli-kten dolayı yaş sınırının gelmekte olduğu yönündedir. Davacı şahadetinde okul hayatını zaten uzatmışlığı bulunduğunu, 8 yıldır üniversiteye devam ettiğini söylemiştir.

8 yıldır üniversitede okuyan ve halen son sınıf öğrencisi olan Davacının üniversite ha-yatının bir - bir buçuk sene uzamış olmasının telafi edilemez bir zarar olacağı hususunda ikna olmakta zorlanmaktayım. Askerlik konusunda ise 'yaş sınırının geldiği' ifadesinin ötesinde bir şahadet yokluğunda, bu husustaki imkânsızlık boyutunu da anlayabil-miş değilim. Bu kanaatime rağmen Birleştirilmiş YİM İstinaf 5-6/2014 D.1/2015'te vurgulanan:
"Geçici bir emir verilmesi için 3.kriter
maksatları bakımından, geçici emrin verilmemesi
halinde ileride telâfisi mümkün olmayacak bir
z-ararın doğacağına veya eski duruma dönüşün çok
zorlaşacağına kanaat getirilmesi gerekir. Bu kriter
incelenirken, Davacının emir verilmemesi halinde
düçar kalacağı zarar ile Davalının emir verilmesi
halinde düçar kalacağı zarar d-a değerlendirilmelidir."

yönlü görüş de dikkate alınıp meselenin bu açıdan da değerlen-
dirilmesi gerekmektedir. Özellikle son sınıf öğrencilerinin almış oldukları disiplin cezalarının yürütmesinin durdurulma-sı, öğrencinin mezun olup gitmesi, cezasını çe-kmemesi anlamına gelecektir. Böylesi bir durumda, üniversitenin disiplin düzeninin sarsılacağı kaçınılmazdır.

Üniversite düzeninin bozulması durumunda, bu meseledeki Davalının düçar kalacağı zararın yürütmenin durdurulmaması halinde Davacının uğrayacağı- zarardan daha büyük ve telâfisi imkânsız bir zarar olacağı hususunda şüphem yoktur. Başka bir anlatımla, Davacı telâfisi imkânsız kriterle ilgili ispat külfetini de yerine getirememiştir.

Sonuç olarak, tüm yukarıda ifade edilenler ve varılan bulgular ış-ığında, Davacının istidada talep ettiği şekilde bir emir verilmesinin adil olmadığı ve emir verilmesi için gerekli kriterler ispatlanamadığı nedeniyle istida ret ve iptal edilir.

İstida masrafları Davacı tarafından ödenecektir.




- Beril Çağdal
Yargıç


6 Mayıs, 2016











14






Full & Egal Universal Law Academy