Yüksek İdare Mahkemesi Numara 78/1981 Dava No 33/1981 Karar Tarihi 01.09.1981
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 78/1981 Dava No 33/1981 Karar Tarihi 01.09.1981
Numara: 78/1981
Dava No: 33/1981
Taraflar: Hüseyin Çobanoğlu ile Ekonomi ve Maliye Bakanlığı
Konu: Üçlü kararname ile görevden alma
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 01.09.1981

-D.33/81 Y.İ.M. 78/81
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Şakir Sıdkı İlkay, N. Ergin Salâhi, Aziz Altay.

Müstedi: Hüseyin Çobanoğlu, Lefkoşa.
- ile --
Müstedaaleyh: K.T.F.D. Başkanı, Başbakanı ve/veya Ekonomi ve Maliye
Bakanı vasıtasıyle, Lefkoşa.

A R A S I N D A.

Müstedi namına: Kıvanç M. Riza.
Müstedaaleyh namına: Akın Sait.

Yasa Ma-ddesi: 53/1977 sayılı Yasanın 3(3) maddesi ile Anayasanın 93,
131 ve 114. maddeleri.

İstemin Özeti: 53/1977 sayılı Yasanın 3. maddesinin 3. fıkrası gere-
ğince Müstedinin Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürü mevkiinden
alınması ile ilgil-i üçlü kararnamenin etkisiz olduğuna ve herhangi
bir sonuç doğurmayacağına dair mahkeme kararı.

OLAY: Zamanın Amme Hizmeti Komisyonu tarafından Hazine ve Muhasebe
Dairesi Müdürü mevkiine atanan Müstedi, 53/1977 sayılı Yasanın
3(3) m-addesi uyarınca imzalanan üçlü kararname i1e görevinden
alındı. A.M.l9/80 de Amme Hizmeti Komisyonu tarafından atanmış
olanların, 53/1977 sayılı yasa ile görevden alınamayacakları
tebellür ettikten sonra, Müstedi eski mevkii-ne iade edilmesini
talep etti. Müstedaaleyh bu talebine verdiği cevapta 26.11.1979
tarihli kararnameye eklenecek herhangi bir hususun bulunmadığını
kendisine bildirdi.

Müstedaaleyh, Müstedinin başvuruda ileri sürdüğü iddiala-rına
karşılık 75 günlük sürenin geçtiğini bu nedenle başvurusunun ileri
gidemeyeceğini ileri sürerek itiraz etti. Müstedi süre ile ilgili
Müstedaaleyh tarafından ileri sürülenleri kabul etmekle birlikte
yeni faktörler ileri sürüldüğü-nü iddia ederek 75 günün buna göre
hesaplanmasını talep etti.

SONUÇ: Anayasanın 118. maddesi altında herhangi bir ihmalden bahsedi-
lebilmesi için yasanın gerektirdiği bir işlemi yapmayı idarenin
ihmal etmiş olması gerekir. Halbuki M-üstedaaleyhin konu kararna-
meyi iptal etmeyip Müstediyi konu edilen müdür mevkiine iade etme-
mekle böyle bir ihmalde bulunduğu söylenemez. Müstedinin ileri
sürdüğü ikinci husus ise Müstedaaleyhin üçlü kararnameyi çıkarmağa
yetkili- olmamaları nedeni ile yoklukla malûl olduğu, dolayısı ile
75 günlük süre ile sınırlı olmadığıdır. Üçlü kararname 53/1977
sayılı yasanın 3(3) ve 8. maddelerine dayanmaktadır. Anayasaya
aykırılığı, Yasa iptal edilmedikçe veya Anayasa-ya aykırı bulunma-
dıkça ileri sürülemez. Bu 53/1977 sayılı Yasanın 3(3) ve 8. madde-
leri iptal edilmediği gibi Anayasaya aykırı olduğuna dair karar da
verilmiş değildir. Bu böyle iken üçlü kararnamenin yoklukla malûl
olduğu ve 75 gün -ile sınırlı olmadığı iddiası geçerli sayılmaz.

Başvuru oy çokluğu ile reddolunur.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
Oğuz Özdeş ile Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı arasındaki 47/79
(D.37/80) sayılı YİM kararı.
2- 220/80 sayılı YİM kararı.-
3- 19/80 sayılı Anayasa Mahkemesi kararı.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
1- Necati on Administrative Law, P.234.

H Ü K Ü M

Şakir Sıdkı İlkay: Müstedi, yaptığı başvuru ile, (a) kendisini Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürü mevk-iinden alan 26.11.1979 tarihli üçlü kararname'nin (b) Ekonomi ve Maliye Bakanınca alınan ve sözü edilen ü üçlü kararname'nin iptalini reddeden 2.2.1981 tarihli kararın ve (c) müstedaaleylerin sözü edilen üçlü kararname'yi iptal etmemekle gösterdikleri ihma-lin yapılmaması gerektiğine karar verilmesini istemektedir.

Müstedi 1.4.1975 tarihinde Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürü mevkiine zamanın Amme Hizmeti Komisyonu tarafından atandı ve bu mevkii 27.11.1979 tarihine kadar tuttu. 26.11.1979'da ise müsteda-aleyhler tarafından, 53/1977 sayılı Yasanın 3(3) maddesi uyarınca, imzalanan üçlü bir kararname ile 27.11.1979 tarihinden itibaren bu görevden alındı.

Müstedi kendisinin taraf olmadığı YİM 220/80 sayılı başvuruda yapılan A.M.l9/80 sayılı havale üzeri-ne Yüksek Mahkemenin Anayasa Mahkemesi olarak 23.1.1981'de verdiği karardan sonra müstedaaleyhlere 2.2.1981 tarihli bir yazı göndererek Anayasanın yürürlüğe girmesinden önce Amme Hizmeti Komisyonu tarafından atanmış olanların 53/1977 sayılı Yasa uyarınca g-örevlerinden alınamayacaklarının tebellür etmiş olduğunu ifade ederek 26.11.1979 tarihli kararnamenin iptal edilmesini ve kendisinin Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdür mevkiine iade edilmesini talep etti. Müstedinin bu yazısına 16.2.1981 tarihli bir yazı ile- yanıt veren Ekonomi ve Maliye Bakanı 26.11.1979 tarihli kararnameye eklenecek herhangi bir hususun bulunmadığını kendisine bildirdi.

Başvuruda 53/1977 sayılı Yasanın, Anayasa yürürlüğe girmesinden önce Amme Hizmeti Komisyonu tarafından atanmış bulun-an amme memurlarının görevlerinden üçlü kararname ile alınmalarını öngördüğü nisbette, Anayasaya aykırı olduğu iddia edildi.

Başvuruya karşı müstedaaleyhler tarafından dosyalanan iti-raznamede ise, diğer şeyler meyanında, müstedinin Yasanın verdiği y-etki uyarınca görevinden alındığı, karar tarihinden itibaren 75 gün geçtiği cihetle başvurunun ileri gidemeyeceği, müstedinin 2.2.1981 tarihli yazısına verilen yanıtın yeni bir karar olmadığı ve müstedinin kendisine verilen yeni görevi kabul edip bir yıl b-eş ay süre ile ifa ettikten sonra görevinden alınmasını başvuru konusu yapamayacağı ileri sürüldü.

Başvuru, müstedaaleyhin müracaatı üzerine, ilkin 75 günlük sürenin geçirilmesi nedeni ile başvurunun ileri gidemeyeceği hususunda itiraznamede ileri sü-rülen ön itirazın dinlenmesi için tayin edildi.

Müstedi kendisini görevden alan karar tarihinden itibaren 75 gün geçtiğini kabul etmektedir. Ancak müstediye göre Emare II'de yeni faktörler öne sürüldüğü cihetle müstedaleyhin, bu faktörler ışığında üç-lü kararname'yi iptal etmemekle ve müstediyi söz konusu müdür mevkiine iade etmemekle ihmali mevcuttur ve 75 gün bu ihmal tarihinden itibaren sayılmalıdır.

Müstedi, ilâveten, kendisini görevden alan üçlü kararname ile Kamu Hizmeti Komisyonunun yetkil-erinin gaspedildiğini ve kararnamenin yoklukla malûl olduğunu ve bu nedenle başvurunun 75 günlük süre ile sınırlı olmadığını ileri sürdü. Yine müstediye göre üçlü kararnamenin üzerine dayandırıldığı 53/1977 sayılı Yasanın 3(3) ve 8. maddeleri Anayasanın 93- ve 131. maddelerine aykırıdır. Müstedi, bu hususta karar vermek üzere konunun Anayasa Mahkemesine havale edilmesini de istemiştir.

İlkin birinci hususu inceleyelim. Anayasanın 118. maddesi anlamında bir ihmalin söz konusu olabilmesi için yasanın ger-ektirdiği bir işlemi yapmağı İdarenin ihmal etmiş olması gerekir. Sair bir deyimle İdarenin, Yasaya göre, idari bir işlem yapması veya idari bir faaliyette bulunması gerekirse ve bunu yapmazsa Anayasanın 118. maddesi anlamında bir ihmal söz konusu olur. -G-ör: Necati on Administrative Law p.234; keza göre YİM 47/79 s.3. Müstedaaleyhin ise söz konusu üçlü kararname'yi iptal etmemekle veya müstediyi konu edilen müdür mevkiine iade etmemekle böyle bir ihmalde bulunmuş olduğu söylenemez.

Şimdi de ikinci hu-susun incelenmesi gerekir. Müstedi kendisini görevden alan üçlü kararname'nin, mustedaaleyhlerin bunu çıkarmağa yetkili olmadığı nedeni ile, yoklukla malûl olduğunu ve binaenaleyh başvurunun 75 günlük süre ile sınırlı olmadığını iddia etti. Halbuki müsteda-aleyhler tarafından çıkarılan üçlü kararname 53/1977 sayılı yasanın 3(3) ve 8. maddelerine dayanmaktadır. Müstedi bu maddelerin Anayasaya aykırı olduğunu iddia etmiş ise de bir yasa veya yasa kuralı, Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı olduğu ned-eni ile iptal edilmedikçe veya herhangi bir meselede yapılan havale üzerine Anayasaya aykırı bulunmadıkça, Anayasaya uygun olarak kabul edilir. Ancak, Anayasanın 114. maddesine göre herhangi belli bir meselede yapılan havale üzerine Anayasa Mahkemesinin ve-rdigi bir karar, bir iptal kararından farklı olarak, konuyu sunan Mahkemeyi ve tarafları bağlar ve bu karar herhangi bir yasa veya yasa kuralının Anayasaya aykırı olduğu yolunda ise, söz konusu yasa veya yasa kuralı sadece söz konusu meseledeki mahkeme işl-emine uygulanmaz. Anayasanın 114. maddesi şöyledir:

"Madde 114:

İstinaf işlemleri de dahil olmak üzere, herhangi bir mah-
keme işlemindeki bir taraf, bu işlemin herhangi bir safhasında,
işlemdeki uyuşmazlık konularından herhangi birinin karara- bağ-
lanmasında etkisi olabilen herhangi bir yasanın veya kararın
söz konusu yasa veya kararın herhangi bir kuralının Anayasaya
aykırılığını ileri sürebilir ve bunun üzerine, mahkeme bu konu-
yu, kararını vermek üzere, Yüksek Mahkemeye, Anayas-a Mahkemesi
olarak, sunar ve bu konu hakkında Mahkemece bir karar verilin-
ceye kadar sözkonusu işlemi durdutur.

Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi olarak, kendi kararına
sunulan bir konuyu, tarafları dinledikten sonra inceler ve
kararını ver-ir. Alınan karar konuyu sunan mahkemeye bildirilir.

Yüksek Mahkemenin, Anayasa Mahkemesi olarak, bu maddenin
(2). fıkrası gereğince verdiği herhangi bir karar, konuyu sunan
mahkemeyi ve ilgili tarafları bağlar. Alınan karar, yasanın veya kararın veya- söz konusu yasa veya kararın herhangi belli bir kuralının Anayasaya aykırı olduğu yolunda ise, söz konusu
yasa veya karar veya söz konusu yasa veya kararın herhangi belli bir kuralı, yalnız söz konusu mahkeme işlemine uygulanmaz."

Belli meseleler-de yapılan havale üzerine Anayasa Mahkemesi tara- fından verilen kararla ilgili hukuki durum yukarıda izah edildiği gibi olduğuna göre YİM 220/80 sayılı başvuruda yapılan A.M.l9/80 sayılı havale üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararın bu - başvu- ruya şümulü yoktur. Bu böyle olduğu için olacak ki müstedi 53/77 sayılı Yasanın 3(3) ve 8. maddelerinin Anayasanın 93 ve 131. maddele-rine aykırı olup olmadığına karar vermek üzere konunun Anayasa Mah- kemesine sunulmasını istedi. Ancak h-erhangi bir başvuru veya davada bu gibi bir havalenin yapılabilmesi işin herşeyden önce o başvuru veya davanın ileriye gidebilecek bir başvuru veya dava olması gerekir. Bu böyle olduğuna göre de ilkin başvurunun ileriye gidip gitmeyeceğinin kararlaştırılma-sı gerekir.

Müstedi, daha önce de belirtildiği gibi, kendisini görevden alan üçlü kararname tarihinden itibaren 75 gün geçtiğini kabul etti. Ancak kararnamenin, Anayasaya aykırı olduğunu iddia ettiği mevzuata dayandığı cihetle, yoklukla malûl olduğ-unu ve bu nedenle başvurunun 75 günlük süre ile sınırlı olmadığını ileri sürdü. Yine daha önce belirtildiği gibi bir yasa veya yasa kuralı, Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı olarak iptal edilmedikçe veya ilgili meselede Anayasaya aykırı olduğu -bulunmadıkça, Anayasaya uygun olarak kabul edilir. 53/1977 sayılı Yasanın ise sözü edilen 3(3) ve 8. maddeleri iptal edilmediği gibi Anayasaya aykırı olduğuna dair Anayasa Mahkemesinin bu başvuruya ilişkin olarak verdiği bir karar da mevcut değildir. Bu bö-yle olduğuna göre de söz konusu üçlü kararname'nin yoklukla malûl olduğu ve bu nedenle başvurunun 75 günlük süre ile sınırlı olmadığı iddiası geçerli sayılamaz.

Yukarıda söylenenler ışığında başvurunun ileri gidemeyeceği ve müstedi tarafından talep e-dilen havalenin yapılamayacağı görüşündeyim.

Son olarak, her ne kadar da belli bir meselede yapılan bir havale üzerine verilen Anayasaya aykırılık kararı başka meselelere şamil değilse de yine de buna uygun olarak hareket etmesi ve eski karar ve işle-mlerini de mümkün olduğu nisbette, buna göre düzeltmesi, hukuksal düzen icabı, Yönetimden beklenmekte olduğuna işaret etmek istiyorum.

N. Ergin Salâhi: Müstedi başvurusundaki taleplerini özetle üç başlık altında toplanmıştır.

(a) 53/1977 sayılı Yas-anın 3. maddesinin (3). fıkrası gereğince müstedinin 27.11.1977 tarihinden itibaren Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürü mevkiinden alınması ile ilgili üçlü kararnamenin etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair bir mahkeme kararı;
(b)- Müstedinin 2.2.1981 tarihli müracaatında serdettiği yeni olgular ışığında müstedinin yapmış olduğu bu müracaatı reddeden E.M.B./G.5 sayılı ve 16.2.1981 tarihli kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair bir mahkeme ka-rarı;
(c) Müstedinin 2.2.2981 tarihli yazısına ve/veya o müracaatına rağmen müstedaaleyhin yukarıda (a)'da belirtilen 27.11.1979 tarihli kararnameyi iptal etmemekle veya müstediyi Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürü mevkiine iade etmemekle bulunduğu ihm-alin yapılmaması gerektiğine ve söz konusu kararnamenin iptal edilmesi veya müstedinin Hazine ve Muhasebe Dairesi Müdürü mevkiine iade edilmesi gerektiğine dair bir mahkeme kararı isteminde bulunmuştur.

Başvurunun duruşmasında müstedaaleyh 27.11.1979- tarihinde alınan karardan sonra 75 günlük sürenin geçirildiğini, müstedinin ikinci yaptığı müracaata verilen yanıtın birinci kararın tekrarı olduğunu ve yeni bir karar olmadığını, bu nedenle 75 günlük sürenin ikinci karardan başlamaması gerektiğini ileri -sürerek başvurunun iptidai itiraz safhasında reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Müstedi avukatı ise özetle müstedinin yapmış olduğu 2.2.1981 tarihli müracaatında Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu karara değinerek 53/1977 sayılı Yasanın 3. maddesini-n (3). fıkrasının Anayasaya aykırı bulunduğunu ve bu hususu nazarı itibara alarak müstedaaleyhlerce değerlendirmeye tabi tutulması ve bir karara varılması gerektiğine, bu yapılmadığı cihetle de İdarece idari bir ihmal yapıldığını ve idari bir ihmal yapıldı-ğı cihetle de 75 günlük sürenin idari ihmalin yapıldığı gûnden itibaren başlaması gerektiğine değinmiştir. Ayrıca müstedi avukatı Yüksek Mahkemenin, Anayasa Mahkemesi olarak ilgili maddeyi Anayasaya aykırı bulduğu cihetle yapılan işlemin yoklukla malûl old-uğuna, konuya bu yönden bakıldığında yapılan idari işlem yoklukla malûl olduğu nedeniyle 75 günlük sürenin bu başvuruda söz konusu edilemeyeceği görüşünü ileri sürmüş ve 53/1977 sayılı Yasanın 3(3) ve 8. maddelerinin karara bağlanması için Anayasa Mahkemes-i olarak Yüksek Mahkemeye havale edilmesi isteminde bulunmuştur.

Üzerinde durulan ön itirazda yapılan müracaatları değerlendirmeye tabi tuttuğumda müstedaaleyh alınan 27.11.1979 tarihli karardan sonra 75 günlük sürenin geçirildiği sarih olarak görülm-ektedir. Ancak müstedi 2.2.1981 tarihinde yaptığı bir müracaat ile yeni hukuki olgular ve mülâhazalar ileri sürerek konunun yeniden tezekkür edilmesi isteminde bulunmuştur. Müstedaaleyh ise bu müracaatı hiç bir değerlendirmeye tabi tutmadan birinci kararı -tekrarlayarak 16.2.1981 tarihli yanıtı vermişlerdir. Kanımızca müstedinin serdettiği yeni hukuki olgular üzerine durulması ve bir değerlendirmeye tabi tutulması gerekecek nitelikte ve önemli olgulardır. Bunu yapmamakla ve bu olguları değerlendirerek yeni b-ir karara varmamakla ilk nazarda idari bir ihmal olabileceği söylenebilir.

Bu durumda başvurunun (b) ve (c) paragrafları süre bakımından reddedilmeden üzerinde durulması gerekir. Durum bu olduğuna göre müstedi avukatının yapmış olduğu Anayasa Mahkeme-sine havale müracaatı başvurunun (b) ve (c) paragrafları yönünden etkilidir ve konunun Yüksek Mahkemeye, Anayasa Mahkemesi olarak, havale edilmesi gerektiği görüşündeyim.

İşlemin yoklukla malûl olduğu iddiasına gelince Yüksek Anayasa Mahkemesinin ev-velce vermiş olduğu karar bir içtihat kararı olmakla beraber ancak o meselede tarafları bağlayan bir karardır ve 53/77 sayılı Yasanın ilgili maddelerini yürürlükten kaldırmış değildir. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi betekrar bir karara varmadan bu safhada yo-klukla malûl iddiasının ileri gidemeyeceği görüşündeyim. Yoklukla malûl olduğu hususunda yapılan iddia ancak Yüksek Anayasa Mahkemesinin kararından sonra tezekkür edilip karara bağlanması gereken bir hususdur.

Ayrıca şuna da değinmek gerekli olur. Sa-yın Yargıç Şakir Sıdkı İlkay'ın hükmünün son kısmında belirttiği ek görüşlere katılmaktayım. Ancak bunların sadece görüş olarak değil de kanımca İdarenin yapmış olduğu işlem veya eylemler ve verdiği kararların yasalara uygun olması gerektiği gibi Anayasaya- da uygun olması gerektiği idare hukukunun yerleşmiş prensiplerindendir ve yasalara uygun olmakla beraber Anayasaya aykırı olan işlem veya eylemler sakat idari işlemlerdir ve iptal edilmesi gerekir. Bak Nedjati, Cyprus Adminstrative Law, s.152 ve 153. Bu h-usustaki görüşü benimsemekle beraber sadece tavsiye olarak değil idari işlemlerin sakat olup olmadığı hususunda karara varılırken üzerinde durulması gereken bir kriter olarak kabul edilebileceği görüşündeyim.

Aziz Altay: Sayın Yargıç Şakir Sıdkı İlkay'ın -hükmünde belirtilen görüşlerle ve vardığı sonuç ile hemfikirim.

Şakir Sıdkı İlkay: Sonuç olarak başvuru, oyçokluğu ile, reddolunur.



(Şakir Sıdkı İlkay) (N. Ergin Salâhi)(Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç


1 Eylül 19-81





- 392 -



Full & Egal Universal Law Academy