Yüksek İdare Mahkemesi Numara 72/1998 Dava No 9/2002 Karar Tarihi 18.04.2002
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 72/1998 Dava No 9/2002 Karar Tarihi 18.04.2002
Numara: 72/1998
Dava No: 9/2002
Taraflar: Halil Hasan ile Çalışma ve İskan Bakanlığı
Konu: Gayrimenkullerin Davacının T cetveline işlenmesi talebi - Hak düşürücü süre
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 18.04.2002

-D.9/2002 YİM 72/98
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Mustafa H. Özkök, Seyit A. Bensen.
Davacı: Halil Hasan n/d Halil Hasan Müezzinler, 43 Karaoğlanoğl-u
- ile -
Davalı: 1. Çalışma ve İskan Bakanlığı vasıtasıyle KKTC Lefkoşa
2. Saptama Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu vasıtasıyle
KKTC., Lefkoşa
3. İskan Encümeni vasıtasıyle KKTC., Lefkoşa
4. Kaza Tapu Amirliği Girne vas-ıtasıyle KKTC., Lefkoşa
A r a s ı n d a.
Davacı namına: Avukat Sadi Çelebi
Davalılar namına: Savcı Fatma Ertuğrul
İlgili Şahıs namına: Avukat Gözel Halim.


------------------


H Ü K Ü M


Metin A. Hakkı: Davacı, 24.4.1998 tarihinde, Anayasanın 152. madd-esine istinaden Yüksek İdare Mahkemesi olarak oturum yapan Yüksek Mahkemede, Davalılar aleyhine dosyaladığı yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen dava ile Mahkemeden 3 ayrı talepte bulundu. Davacının ilk talebi, Talep Takririnden alınan kelimelerle aynen şö-yledir:

"A) Girne Karaoğlanoğlu Pafta/Harita XII.11.W. 2'de kâin
168/2 nolu parselin Davacı dışındaki herhangi
birisinin ve/veya Şenay Tevfik'in "T" cetveline
işlenmesine ve/veya dahil edilmesine ve/veya
taşınmaz -mal koçanı verilmesine mütedair olarak
Davalılarca müştereken ve/veya münferiden alınan
karar ve/veya kararların ve/veya yapılan
işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi
bir sonuç doğuramayacağına ve/veya ip-tallerine
dair bir Mahkeme kararı."

Davacının diğer talepleri yukarıda alıntısı yapılan ilk talebine alternatif mahiyette olup sözü edilen gayrımenkulün kendi "T" cetveline işlenmemesinin Davalılarca yapılmaması gereken bir ihmal teşkil etti-ği ve/veya işlenmesi gerektiği doğrultusundadır.

Mezkûr davanın Davalılara tebliğini müteakip Davalılar herhangi bir Müdafaa Takriri dosyalamamışlardır. Dava ile yakın ilgisi olduğu görülen Şenay Tevfik ise muayyen bir safhada davaya İlgili Şahıs -olarak Mahkemece dahil edilmiş ve tüm lâyihaların kendine tebliğini müteakip avukatı vasıtası ile 17.2.1999 tarihinde bir Müdafaa Takriri dosyalamıştır. İlgili Şahıs Müdafaa Takririnde Davacının talep ettiği kararları almaya hakkı olmadığını iddia etmiş, -ve özellikle şu iddialarda bulunmuştur: Davacı davasında, yakınma konusu yaptığı işlemler bilgisine geldikten sonra 75 gün içinde davasını dosyalamamış, 75 gün geçtikten sonra dosyalamış olduğu cihetle davasının zaman aşımına uğradığı iddia edilmekte ve i-ptali talep edilmektedir. İlgili Şahıs ilâveten Davacının daha önce Yüksek İdare Mahkemesinde aynı konuda YİM 110/95 sayılı bir dava ikame ettiğini, bilâhare bu davasını geri çektiğini, dolayısıyla talebinin "res judicata" teşkil ettiğini, bu nedenle bu d-avanın daha ileri gitmeden iptali gerektiğini iddia etmiştir. İlgili Şahıs yine ek olarak Davacının bu davayı dosyalamada herhangi bir meşru menfaatı olmadığını da öne sürüp bu nedenle de bu davanın iptalini talep etmektedir.

Davanın talimatı tüm -tarafların huzurunda 11.4.2000 tarihinde gerçekleşmiş ve duruşması da müteaddit tehirlerden sonra 20.2.2002 tarihinde yapılmıştır. 20.2.2002 tarihinde davanın duruşması ele alındığında taraflar davanın olguları ile ilgili olarak aralarında büyük ölçüde ih-tilâf olmadığını Mahkemeye beyan etmişler, müşterek olarak kabul ettikleri olguları Mahkemeye aktarmışlar ve davanın kökeninde yatan ve evraklardan oluşan 21 adet emareyi de karşılıklı muvafakat çerçevesinde emare olarak Mahkemeye ibraz etmişlerdir. Akabi-nde Davacı tarafı geçmişte İskân Encümeni Başkanlığı da yapan ve halen avukatlık mesleğini icra eden Güner Çakın'ı tanık olarak dinletmiş, İlgili Şahıs ise şahsen kısa bir şahadet vermiştir. Davalılar herhangi bir şifahi şahadet ibraz etmemiştir. Davanın- duruşması bittikten sonra taraflar Mahkemeye hitabelerini yapmışlar ve dava karar için bilâmüddet tehir edilmiş durumdadır.

Önümüzde tarafların karşılıklı muvafakat çerçevesinde Mahkemeye ibraz ettikleri emareleri, Mahkemeye aktardıkları müşterek -olguları ve önümüzde ibraz edilen şifahi şahadeti değerlendirdikten sonra davanın kökeninde yatan olguları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

Girne Kazasında, Karaoğlanoğlunda, Pafta/Harita XII/11.W.2 Parsel 168, 1974 Barış Harekâtı öncesi Rum ma-lı idi. Bu parsel üzerinde 2 konut mevcuttur. 41 no'lu konut, Barış Harekâtından sonra 1975 yılında İlgili Şahıs Şenay Tevfiğ'e, 43 no'lu konut da, ilgililerce Davacıya tahsis edildi. Tahsis kararları maalesef Mahkemeye ibraz edilmiş değildir. Gerek Da-vacı, gerekse İlgili Şahıs Güney göçmenidirler. Bilâhare 168 no'lu parsel ilgililerce ifraz edilerek 3 parçaya ayrıldı. 168/1 no'lu parselde İlgili Şahıs Şenay Tevfiğ'in konutu, 168/3 no'lu parselde Davacının konutu bulunmaktadır. 168/2 parsel de bu 2 p-arsel arasında kalan gayrımenkulü oluşturmaktadır. Gerek Davacı, gerekse İlgili Şahıs her ikisi de eşdeğerden hak sahibidirler. 17. kaynak paketi ilân edileceğinde Davalıların bu doğrultuda aldıkları ve maalesef emare olarak Mahkemeye ibraz edilmeyen bir- karara göre, parsel 168/2, 3034 sıra numarası ile 17. kaynak paketinde eşdeğer verme maksatları bakımından ilân edildi, ancak gerek Davacının, gerekse İlgili Şahsın çabaları neticesi herhangi bir yetkili makamın kararı olmadan parsel 168/2 17. kaynak pake-tinden kimseye verilmeden çıkarıldı. Önümüzde emare 10 olarak duran emareye göre Davalılar parsel 168/2'yi ifraz ederek 2'ye bölmeyi ve bir kısmını 168/1'e diğerini de 168/3'e amalgame etmeyi düşünürlerken, Davalıların ilgili Bakanlığın Müsteşarının bu hu-susta bir yazısı uyarınca parsel 168/2'yi daha önceki karar iptal edilmeden İlgili Şahsın "T" cetveline işlenme yönüne gitmiş ve İlgili Şahsın "T" cetveline bu parsel işlenmiştir. Bu işlem, 29.11.1993 tarihinde yapıldı ve 12.12.1993'te seçim yasaklarının -yürürlükte olduğu bir devrede İlgili Şahsa "T" cetveli gönderildi. Bu gerçeğe göre bu konuda doğrudan doğruya mevzuata ters bir durum vardır, çünkü ilgili tarihte kaynak paketi ile dağıtılacağı ilân edilen kaynakları dağıtma yetkisi Eşdeğer Tazmin Komisyo-nunda idi ve buna rağmen bu komisyonun konu kaynağı kaynak paketinden çıkarmağa yönelik herhangi bir kararı yokken konu mal mevzuata aykırı olarak İlgili Şahsın "T" cetveline Eşdeğer Tazmin Komisyonunun herhangi bir kararı almamasına rağmen işlendi. Davac-ı bu işlemi öğrendikten sonra Yüksek İdare Mahkemesinde YİM 110/95 sayılı bir dava ikame etmiş ancak bu davayı Mahkemeye söylenmeyen nedenlerle ve önümüzde emare 11 olarak duran belgeye göre 16.2.1998 tarihinde "haklarına halel gelmeksizin" geri çekmiş, ak-abinde de şimdi önümüzde duran davayı dosyalamıştır. Davacının YİM 110/95 sayılı davayı hangi tarihte dosyaladığı bizce meçhuldür. Duruşma esnasında sabit olmuştur ki halen karara bağlanmaya çalışılan önümüzdeki bu dava, Davacının bu dava ile yakınma kon-usu yaptığı ve iptalini talep ettiği karar ve işlemler Davacının bilgisine geldikten sonra 75 günün haricinde dosyalanmış olmalıdır, çünkü Davacının yakınma konusu yaptığı karar en geç 1995'de bilgisine gelmiştir ki 1995 yılında YİM 110/95 sayılı, sonradan- geri çektiği davayı açtı. Bunun ne derece önem arzettiği aşağıda tartışılacaktır.

Tarafların puan durumları ise şöyledir. İlgili Şahsın eşinin Güney mal varlığı 354 bin 775 puan, Kuzeyde tasarruf ettiği malların puan değeri 1 milyon 034 bin 850 pu-an'dır. Bu durumda İlgili Şahsın eşinin Devlete 680 bin 075 puan borcu vardır ki bu "T" cetveli İlgili Şahsın eşine tebliğ edilmiş ve İlgili Şahsın eşi öngörülen süre zarfında buna itiraz etmemiştir. İlgili Şahsın Güneyde terkettiği malların puan değeri -583 bin 803, Kuzeyde tasarruf ettiği malların puan değeri 1 milyon 043 bin 392'dir. Yani İlgili Şahsın da Devlete 459.589 puan borcu vardır. Ancak İlgili Şahıs, emare 20 ve 21'de görüldüğü gibi toplam 548.777 mücahit puanına sahiptir. Bunlar da gözönünd-e bulundurulduğunda İlgili Şahıs ile eşinin Devlete 590.887 puan borçlu oldukları Mahkemeye aktarılan müşterek olgulardan sabittir. Buna karşılık olarak Davacının Güney mal varlığı 1 milyon 598 bin 948 puandır, Kuzeyde tasarruf ettiği malların toplam pua-n değeri ise 1 milyon 513 bin 469'dır. Bu durumda Davacı 85.515 puan artıdadır. Tüm tarafların Mahkemeye yaptıkları beyanlardan ise sabit olmuştur ki dava konusu parsel 168/2'nin puan değeri 1 milyon 043 bin 392'dir. İhtilâf ve dava konusu parsel 168/2-'yi almak için ne Davacı ne de İlgili Şahsın puan satın almak için Devlete başvurduklarına ve izin aldıklarına dair önümüzde herhangi bir şahadet yoktur.

Davanın olgularını özetlerken bir hususa daha değinmek yerinde olacaktır. Şöyle ki; önümüzde t-ekzip edilmeyen Güner Çakın'ın şahadetine göre Kasım 1993 tarihinde eşdeğer olarak arsa dağıtma yetkisi sadece Eşdeğer Tazmin Komisyonunda idi. Bu şahadet ışığında önümüzde emare 8 olarak duran ve Davacının bu dava ile yakınma konusu yaptığı karara bakıld-ığında dava konusu gayrımenkul olan parsel 168/2 "arsa" diye vasıflandırılmakta ve yakınma konusu kararı alan makamın Eşdeğer Tazmin Komisyonu olmadığı açıkca görülmektedir. Bir başka deyişle dava konusu gayrımenkulün İlgili Şahsın "T" cetveline işlenmesi- ile ilgili olarak işlemi yapan makam Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu, ilgili malın 17'inci kaynak paketinden çıkarılmasına yönelik Eşdeğer Tazmin Komisyonunun kararı olmadan yapılmıştır. İlgili tarihte "T" cetveli tanzim yetkisi Saptama Değerl-endirme ve Tazmin Komisyonunda olduğu doğru olmakla beraber, Eşdeğer Tazmin Komisyonu konu malı pakete koymaya karar aldıktan sonra bu karar geri alınmadan Saptama Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu bu malın İlgili Şahsın "T" cetveline işlenmesine karar alm-ıştır. Bu husus emare 8 ile sarihtir.

Yukarıda özetlenen davanın olgularına, uygulamakla yükümlü olduğumuz mevzuatı uygulayıp davayı karara bağlamak görevimizdir. Bunu yaparken öncelikle İlgili Şahsın öne sürdüğü iptidaî itiraz mahiyetindeki iddial-arın incelenip karara bağlanması yerinde olacaktır. İlk olarak İlgili Şahsın ve keza Mahkemeye yaptığı hitabesi esnasında Savcının öne sürdüğü "res judicata" iddiasını değerlendirmek uygundur. Bilindiği gibi "res judicata" aynı taraflar arasındaki bir da-vanın, yetkili bir Mahkeme tarafından, dinlenip karara bağlanan bir ihtilâftan doğar. Nitekim "res judicata" The Dictionary of English Law, Earl Jowitt, vol 2, sayfa 1534'de şöyle izah edilmiştir:

"A final judgment already decided between the same
- parties or their privies on the same question by
a legally constituted court having jurisdiction
is conclusive between the parties, and the issue
cannot be raised again."


Bu tefsir birçok yerli içtihat ile de geçmişte benimse-nmiştir. İlgili Şahsın "res judicata" ile ilgili iddiasını destekleyen olgu önümüzde emare 11 olarak duran YİM 110/95 sayılı davanın sadece 16.2.1998 tarihli tutanaklarıdır. Emare 11 incelendiğinde Davacının (ki öyle anlaşılmaktadır ki o davadaki Davacı -ile bu davadaki Davacı aynıdır) YİM 110/95 sayılı davasını haklarına halel gelmeksizin geri çektiği görülmektedir. Bu durumda o davanın "res judicata" teşkil ettiği söylenemez çünkü "res judicata" teşkil edebilmesi için gereken kriterlerin tümü yoktur ve -İlgili Şahsın ve keza Savcılığın bu iddiası kanımca reddedilmelidir.

İlgili Şahsın müruru zaman ile ilgili iddiası tezekkür edildiğinde ise Davacının davasını yakınma konusu yaptığı karar ve işlem bilgisine geldikten 75 gün haricinde dosyaladığına yu-karıda değinmiştim. Bu böyle olmakla beraber işlemi yapan makamın yetkili makam olmadığı ve yapılan işlemin de seçim yasaklarının yürürlükte olduğu bir zamanda yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda eylemin yoklukla malül olduğu dolayısıyle 75 günlük hak -düşürücü sürenin konuya şamil olmadığı kabul edilmelidir. Tarih itibarı ile davaya şamil mevzuat incelendiğinde 18.3.1991 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 24/91 sayılı İTEM Tadilât Yasası kaynak paketinden mal dağıtma yetkisinin Eşde-ğer Tazmin Komisyonunda olduğu (Madde 7), "T" cetveli tanzim yetkisinin ise aynı 24/91 sayılı Yasa hükmüne göre Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonunda olduğu görülmektedir (Madde 5). Dolayısıyle ilgili kaynağın 17'inci kaynak paketinden Eşdeğer Taz-min Komisyonunun kararı olmadan çıkarılıp, Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu kararı ile İlgili Şahsın "T" cetveline işlenmesi hatalıdır.

İlgili Şahıs bir de Davacının bu davayı dosyalamaya meşru menfaatı olmadığı iddiasında bulunmuştur, b-u nedenle bu iddianın da tezekkür edilip karara bağlanması gerekmektedir. Önümüzdeki bulgulardan sarihtir ki, Davacı eşdeğer alacaklısıdır. Dava konusu parsel 168/2 arsaya müracaat edip onu eşdeğer maksatları bakımından alma arzusu içindedir. Bu dava il-e Davacının yakınma konusu yaptığı emare 8 karar Davalıların yetkili merci olan Eşdeğer Tazmin Komisyonu kararı olmadan arsa dağıtmaya ilgili tarihteki mevzuata göre yetkisi olmayan başka bir makam tarafından yapılmıştır, üstelik Mahkemeye müştereken aktar-ılan olgulardan sabittir ki, bu karar seçim yasaklarının olduğu bir dönemde alınıp konu gayrımenkul İlgili Şahsın "T" cetveline işlenmiştir. Bu davanın kararının hazırlanma aşamasında bizim yaptığımız çalışmada yakınma konusu yapılan kararın seçim yasakla-rı içinde alındığı iddiası ile ilgili olarak ortaya enteresan bir durum çıktı. Şöyle ki; karar alındığında Seçim ve Halk Oylaması Yasasını tadil eden 48/98 sayılı Yasa henüz yürürlükte değildi. Bu Tadilât Yasası 13.10.1998 tarihli Resmi Gazete'de yayınla-narak yürürlüğe girdi ve seçim döneminde bazı işlemlerin yapılmasını yasaklarken bu davayı ilgilendiren kaynak dağıtımını da yasakladı. Dava konusu karar alındığında kararın alınmasını engelleyen bir yasa maddesi yoktu. Ancak esas diye vasıflandırabilece-ğim Seçim ve Halk Oylaması Yasası da 1998 yılından önce ve bu dava konusu kararın alındığı ve işleme konduğu tarihte bu tip işlemlerin yapılmasını durduracak veya yasaklayacak karar alma yetkisi Yüksek Seçim Kuruluna verilmişti. Her seçim döneminde Yüksek- Seçim Kurulu bazı işlemlerin yapılmasını durduracak yetkiye haizdir. Bu dava konusu karar alınıp işleme konduğunda Yüksek Seçim Kurulunun konu kararın alınıp işleme konulmasını yasaklayıcı herhangi bir karar alıp almadığı bizce meçhuldür. Bu konuda önüm-üzde herhangi bir şahadet yoktur. Yüksek Seçim Kurulunun aldığı kararlar dar anlamda "Yasa" değildir ki Mahkeme bunlardan adli ihbar alabilsin (Judicial Notice) ancak duruşma esnasında Mahkemeye aktarılan müşterek olgular arasında dava konusu işlemin seçi-m yasakları içinde yapılıp işleme konduğu bir müşterek olgu olarak Mahkemeye söylenmiştir. Kanımca Mahkeme içinde bulunduğu durumda, müştereken Mahkemeye aktarılan bu hususu bir olgu olarak kabul edip kararını o çerçeve içinde vermekle mükelleftir. Bir b-aşka deyişle şikâyet konusu eylemin seçim yasakları içinde yapıldığını Mahkeme kabul edip bu davanın kararını bu çerçeve içinde vermelidir. Bu durumda konu işlem, mevzuata aykırı olarak yapılmış olması hasebi ile sakattır ve yoklukla malûldür. Bu husus b-u davayı nasıl etkiler? Sıddık Sami Onar, İdare Hukukun Umumi Esasları, isimli eserinde (Bak: Cilt 1 sayfa 335) aynen şöyle demektedir:

"..... böyle bir butlan mevcut olan hallerde
tasarruf mevcuttur, fakat çok ağır noksanlar
ve kus-urlarla mağlül, derin ve esaslı bir
tarzda sakattır. Böyle bir tasarrufun devamı
umumi menfaatlar bakımından çok zararlıdır.
Bu hal yokluğa yakın olmakla beraber tasarrufun
hukuk dünyasına doğmuş olması, hukuki varlığının
- iktisap etmiş bulunması itibarı ile yokluktan
farklıdır. Ancak bu halde de herkes ve her
zaman tasarrufun iptalini isteyebilir. Bu
salâhiyet her makam ve herkes için mevcuttur
ve bu bir müddetle mukayyet değildir."
(underl-ine supplied)


Yine Profesör Sıddık Sami Onar, yukarıda sözü edilen İdare Hukukunun Umumi Esasları isimli eserinde, Cilt 3, sayfa 1781'de konu ile ilgili aynen şöyle demektedir:
-
"..... iptal dâvalarında menfaat şartı dâvanın
esasına taallûk etmiyen, dışında kalan ve sadece
dâvanın kabulû ve dinlenmesi için aranılan bir
usul ve şekil şartıdır: menfaatin ihlâl edilmiş
olması dâvanın neticesine tesi-r etmez. Yani
menfaatin ihlâl edilmemiş olması dâvanın reddi
veya ihlâl edilmiş olması dâvanın kabulü ile bu
menfaati ihlâl eden hukukî tasarrufun iptali
için bir sebep teşkil etmez. Bu şart dâvada
ciddiyeti temin etmek, a-lâkasız kimselerin
lüzumsuz müracaatlarla idarî kaza mercilerini
işgal etmelerine mâni olmak için konulmuş şekli
bir şarttır: Dâvacının kararla ciddî ve makul
bir alâkası olduğu ve binaenaleyh dâvasının
da ciddî ve samimî bu-lunduğu anlaşılan dâva
kabul edilir. Esas hakkındaki kararda artık
bu menfaat şartının hiç yeri ve tesiri yoktur;
menfaatin mevcudiyeti ve ihlâl edilmiş olduğu
sabit olsa ve fakat idarî kararda bir sakatlık,
bir iptal sebebi- bulunmasa iptal talebi redde-
dilir ve menfaati ihlâl eden karar yürürlükte
kalmakta devam eder.

Dâvanın dinlenmesi için dâvacıda aranılan
bu menfaatin maddî mahiyette olması, malî kıymeti
ve ehemmiyeti haiz bulunma-sı şart olmamak; ciddi
ve makul manevî bir alâka ve menfaat de dâvanın
kabulü için kâfi bulunmakla beraber meşru, şahsî
ve halen mevcut bir menfaat olması lâzımdır:

Menfaatin meşru sayılabilmesi için hukukî
bir durumdan çıkm-ası, böyle bir duruma dayanması
lâzımdır. Binaenaleyh anayasa, kanun, tüzük,
yönetmelik, idarî teamüller, içtihat, mukavele
veya diğer bir idarî karardan çıkan umumî veya
hususî bir hukukî duruma dayanan menfaatler
meşru sayılı-r."


- Konu ile ilgili olarak Zaim Necatigil de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Anayasa ve Yönetim Hukuku isimli eserinde (1988) sayfa 94-96 "meşru menfaat" kavramını incelerken sayfa 95'de aynen şöyle demektedir:
-
"Menfaatin meşru sayılabilmesi için hukuki bir
durumdan çıkması veya böyle bir duruma dayanması
gerekir. Buna göre, Anayasa, Yasa, Tüzük,
Yönetmelik, Yönetsel Uygulamalar (Teamüller),
İçtihat, Sözleşme veya herhangi bir Yöne-tsel
karardan çıkan genel veya özel duruma dayanan
menfaatler meşru sayılabilir"


- Aynı yazar, Administrative Law (1974) isimli kitabında sayfa 257'de meşru menfaatın (legitimate interest) maddi menfaat ile sınırlı olmayıp moral bir menfaatı da kapsayabildiğini kabul etmektedir.

Yukarıdaki prensipleri zihinde tutarak davanın o-lgularına bakıldığında kanımca Davacının bu davayı dosyalayıp yürütmekte meşru bir manfaatı olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla İlgili Şahsın, Davacının bu davayı dosyalayıp yürütmekte meşru menfaatı olmadığına yönelik iddia ve görüşünü paylaşmama olana-k yoktur. Üstelik bilhassa Güner Çakın'ın şahadetinden sabit olmuştur ki, Davacının bu dava ile yakınma konusu yaptığı işlemi, ilgili tarihte yapma yetkisi olmayan bir makam yapmıştır. Bu hususu da gözönünde bulundurarak ve netice olarak Davacının davası-nın kabul olunması ve Talep Takriri mucibince:

Girne Karaoğlanoğlu Pafta/Harita XII.11.W2'de kâin 168/2 no'lu parselin bu davada İlgili Şahıs durumunda bulunan Şenay Tevfik'in "T" cetveline işlenmesine, Davalılarca yapılan işlemlerin hükümsüz ve etki-siz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi gerektiği görüşündeyim.

- Kanımca dava konusu kaynak tekrar pakete konup eşdeğer maksatları bakımından hak sahiplerine sunulmalıdır.
Mustafa H. Özkök: Davacı, dosyalamış olduğu işbu davası ile aşağıdaki taleplerde bulunmuştur:

"A. Girne-Karaoğlanoğlu Pafta/Harita XII.11-.W.2'de
kain 168/2 nolu parselin Davacı dışındaki her-
hangi birisinin ve/veya Şenay Tevfik'in T
Cetveline işlenmesine ve/veya dahil edilmesine
ve/veya taşınmaz mal koçanı verilmesine mütedair
olarak Davalılar-ca müştereken ve/veya münferiden
alınan karar ve/veya kararların ve/veya yapılan
işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve
herhangi bir sonuç doğuramayacağına ve/veya
iptallerine dair bir Mahkeme kararı;

B. Girn-e-Karaoğlanoğlu Pafta/Harita XII.11.W.2'de
kain 168/2 nolu parselin Davacı Halil Hasan n/d
Halil Hasan Müezzinlerin T Cetveline işlenmemesine
ve/veya dahil edilmemesine ve/veya taşınmaz mal
koçanı verilmemesine mütedair- olarak Davalılarca
müştereken ve/veya münferiden aldıkları karar
ve/veya kararların ve/veya yapılan işlemlerin
hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir
sonuç doğurmayacağına ve/veya iptaline dair bir
Mahkem-e kararı;

C. Girne-Karaoğlanoğlu Pafta/Harita XII.11.W.2'de
kain 168/2 nolu parselin Davacı Halil Hasan n/d
Halil Hasan Müezzinler'in T Cetveline işlenmesini
ihmal eden Davalıların müştereken ve/veya münfe-
riden- ihmallerinin yapılmaması gerektiğine ve/
veya ihmal olunan işlemlerin yapılmasına mütedair
Mahkeme kararı;

D. İşbu dava masraflarıdır."

Davalı taraf davaya herhangi bir müdafaa dosyalamamıştır.
Davaya İlgili Şahıs olarak dah-il edilen Şenay Tevfik ise müdafaa takriri dosyalamış ve müdafaasında iki ön itiraz ileri sürmüştür. Ön itirazlardan birincisi özetle; Davacının aynı konuda YİM 110/95 sayılı davayı dosyalayıp daha sonra haklarına halel gelmeksizin geri çektiği cihetle k-esinleşmiş bir karardan dolayı işbu davanın tekrar açılamayacağı, ikinci ön itirazı ise Davacının 75 günlük süreyi geçirdiği yönündeydi. Lâyihaların tamamlanmasından sonra davanın talimatı yapılmış ve evrak teatisini müteakip davanın duruşması 20.2.2002 t-arihinde yapılmıştır. Taraflar müştereken 1'den 21'e kadar işaretli evrakları emare olarak ibraz etmişlerdir. Tarafların müşterek olguları izah etmesinden sonra Davacı taraf 1 tanık dinletmiş, Davalı taraf ise herhangi bir şahadet dinletmemiştir. İlgili- Şahıs ise bizzat şahadet vermiştir. İbraz edilen emareler, izah edilen müşterek olgular ve sunulan şahadet incelendikten sonra meselenin olguları kısaca şöyle özetlenebilir.

Davacı ile İlgili Şahıs Güney göçmeni olup her ikisi
de Karaoğlanoğlu Gir-ne'de iskân edildiler ve Parsel 168 üzerindeki 43 numaralı konut Davacıya, 41 numaralı konut ise İlgili Şahsa tahsis edilmiştir. Tahsis belgeleri Mahkemeye ibraz edilmediği cihetle tafsilâtları verilmemiştir. Bilâhare Parsel 168 İdare tarafından 3'e ifra-z edilerek Parsel 168/1 İlgili Şahsa, Parsel 168/3 Davacıya bırakılmış, Parsel 168/3 daha sonra Davacının "T" cetveline, Parsel 168/1 ise Münevver Şenay'ın (Muhtemelen İlgili Şahsın hanımının (Emare 19) ) "T" cetveline işlenmiştir. Parsel 168/2 ise önce 1-7. Kaynak Paketine konmuş, bilâhare kaynak paketinden çıkarılmış ve 30.11.1993 tarihinde 2 ve 3 numaralı Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonlarının yapmış olduğu toplantıda emare 8 karar ile İlgili Şahsın "T" cetveline işlenmesine karar verilmiş; bil-âhare emare 7'de görüldüğü gibi 3.12.1993 tarihinde İlgili Şahsın "T" cetveline işlenmiştir. Bu durumu öğrenen Davacı, 13.5.1994 tarihli bir şikâyet mektubu ile İskân Encümeni'ne müracaat edip kendisine yapılan haksızlığın giderilmesini talep etmiş; İskân- Encümeni Başkanı bu durumu inceledikten sonra 25.4.1995 tarihli emare 10 cevabi yazıyı Davacıya göndermiştir. Emare 10 cevabi yazıda, sair şeyler yanında İskân Encümeni'nin Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonunun yasal yetkisinde bulunan konuya müd-ahale ile başkasının "T" cetveline işlenen bir kaynak hakkında karar verme yetkisinin olmadığını, 168/2 numaralı kaynağın İlgili Şahıs Şenay Tevfik'in "T" cetveline işlenmiş olduğunu resmen duyurduğunu belirterek kendisini mağdur hissetmesi halinde Saptama-, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonunun kararına karşı 75 gün süre zarfında Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkı olduğu Davacıya bildirilmiştir. Bu yazıyı alan Davacı ise Yüksek İdare Mahkemesine 110/95 sayılı davayı dosyalamış ve bu davasını 16.2.1998 -tarihinde haklarına halel gelmeksizin geri çektiği cihetle davası ret ve iptal olunmuştur. Davacı, huzurumuzdaki davayı ise 24.4.1998 tarihinde dosyalamış ve yukarıda belirtilen taleplerde bulunmuştur.

Davanın esasını incelemeye geçmezden önce İlgil-i Şahsın ön itiraz olarak ileri sürdüğü, ikinci ön itirazının yani davanın 75 günlük yasal süre içerisinde açılmadığı yönündeki ön itirazını incelemek uygun olacaktır kanaatindeyim. Anayasanın 152. maddesi şöyledir:

"Madde 152.
Yüksek İdare Mahkemes-i, yürütsel veya yönetsel
bir yetki kullanan herhangi bir organ, makam
veya kişinin bir kararının, işleminin veya
ihmalinin, bu Anayasanın veya herhangi bir
yasanın veya bunlara uygun olarak çıkarılan
mevzuatın kurallarına aykırı olduğu veya bun-
ların sö-zkonusu organ veya makam veya kişiye
verilen yetkiyi aşmak veya kötüye kullanmak
suretiyle yapıldığı şikâyeti ile kendisine
yapılan başvuru hakkında, kesin karar vermek
münhasır yargı yetkisine sahiptir.

Böyle bir başvuru, sahip olduğu meşru bir
menfaatı-, bu gibi karar veya işlem veya ihmal
yüzünden olumsuz yönde ve doğrudan doğruya
etkilenen kişi tarafından yapılabilir.

Söz konusu başvuru, karar veya işlemin yayın-
lanması tarihinden veya yayınlanmadığı takdirde
veya bir ihmal halinde, başvuran kişinin
- bunu öğrendiği tarihten başlayarak yetmiş
beş gün içinde yapılır."


Bu maddeden de anlaşılacağı gibi İdarenin karar veya işleminden ve/veya ihmalinden dolayı meşru bir menfaatı haleldar olan kimse kararın ve/veya işlemin ve/vey-a ihmalin bilgisine geldiği tarihten itibaren 75 gün zarfında Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkı vardır ve bu süre hak düşürücü bir süredir. Anayasa maddesini meselemize uyguladığımız zaman dava konusu karar emare 8'de görüldüğü gibi 29.11.1993 tarih-inde alınmıştır ve 3.12.1993 tarihinde emare 7'de görüldüğü gibi konu taşınmaz İlgili Şahsın "T" cetveline işlenmiştir. Davacının bilgisine 13.5.1994 tarihinde geldiği İskân Encümenine yazdığı şikâyet mektubunda bu durumun düzeltilmesini talep ettiği emar-e 10 yazının 1. paragrafından anlaşılmaktadır. Bu paragraf aynen şöyledir:

"1. İlgi şikayetiniz ile, 1975 yılından beri
kullanımınızda olup konutunuzun bulunduğu parsel-
den ifraz edilip T Cetvelinize işlenmesi talebinde
bulunduğu-nuzu iddia ettiğiniz Karaoğlanoğlunda P/H
XII.II.W.2' de kain 168/2 no'lu parselin komşunuz
Şenay Tevfik'in T Cetveline işlendiğini beyanla
düçar kaldığınız haksızlığın giderilmesi talebinde
bulundunuz."


Emare 10 yazıda Dava-cıya dava konusu ile ilgili yetkili organ olan Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu tarafından İlgili Şahsın "T" cetveline işlendiği resmen tebliğ edilmiştir. Bu husus da aynı yazının 4. sayfasının son paragrafında açıkça görülmektedir. Davacı bu -yazıyı aldıktan sonra YİM 110/95 sayılı başvuruyu dosyalamış ve bu başvuruyu 16.2.1998 tarihinde geri çektiği emare 11'den görülmektedir. Huzurumuzdaki davanın ise 24.4.1998'de açıldığı yine dava dosyasından açık ve sarihtir. Davacının dava konusu kararı- 1995 yılı içerisinde ve emare 10'un kendisine tebliğinden öğrendiği ve YİM 110/95 sayılı davayı dosyaladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda her halükârda kesin tarih şahadet olarak önümüze gelmemekle beraber Davacının dava konusu kararı 1995 yılı içerisinde ö-ğrendiği anlaşılmaktadır. Huzurumuzdaki dava ise 24.4.1998 tarihinde dosyalanmıştır. Yani 1995 yılının son gününü öğrenme tarihi olarak kabul etsek dahi aradan 2 yıldan fazla bir zaman geçtikten sonra işbu davayı dosyaladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda -da 75 gün süreyi çoktan geçirmiştir. Bu nedenle İlgili Şahsın iptidai itirazını kabul ederek davanın daha ileri götürülmeden reddedilmesi gerekir kanaatindeyim ve bu hususta bulgu yaparım.

Bu bulguya vardıktan sonra Davacının dava konusu kararın yo-klukla malül olduğu yönündeki iddiasının da incelenmesi gerekir kanaatindeyim. Davacının iddiası dava konusu kararın yasal olmadığını ve yoklukla malül olduğu cihetle sürenin aşılmadığını ve 75 günlük süre aşılsa bile davanın dosyalanabileceği yönündedir.-

Bu husus incelendiği zaman bir kararın veya işlemin yoklukla malül olabilmesi için yetkisiz bir organ tarafından alınmış olması veya açıktan açığa yasaya aykırı olması gerekmektedir. Bu prensibi meselemize uyguladığımız zaman yukarıda arzettiğimi-z gibi Parsel 168/2'nin İlgili Şahsın "T" cetveline işlenmesi kararı, yani emare 8 kararı alan makam Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonunun "T" cetvelini düzenleme yetkisinin yegane Komisyon da olduğu, şahadetle ve emare olarak sunulan "T" cetveller-inden, keza Encümen Başkanlığı yapmış olan Güner Çakın'ın emare 10 olarak Davacıya göndermiş olduğu yazıdan da "T" cetveline işleme yetkisinin Saptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonun da olduğu açıkça ifade edilmektedir. Yasal durum bu şekilde olduğu c-ihetle kararın yetkisiz bir makam tarafından alındığını söyleme olanağı yoktur. Bu nedenle bu yöndeki iddiaya katılma olanağı yoktur.

Kararın yasal olup olmadığı incelendiği zaman ise Davacı her ne kadar da hangi yasaya aykırı olduğunu belirtmemiş- ise de müşterek olgulardan seçim yasakları döneminde alındığı cihetle kararın yasaya aykırı olduğu ileri sürülmüştür. Bu hususta şahadet veren eski Encümen Başkanı ve halen avukat olarak icrai meslek yapan Güner Çakın, yetkili organ olan Saptama, Değerle-ndirme ve Tazmin Komisyonunun seçim yasakları döneminde de karar alabileceğini ancak kararın dağıtımının yapılmasının uygun olmadığını belirtmiştir. Bu şahadet ışığında yasal durum incelendiği zaman 1993 seçimlerinin yapıldığı dönemde yürürlükte olan Seçi-m ve Halk Oylaması Yasasının seçim süresince yapılamayacak işleri içeren 79. maddesi aynen şöyledir:

"79. (1) Devlet, Kamu İktisadi Teşebbüsleri, yerel
kuruluşlar ve bunlara bağlı daire ve
müesseseler ve ortaklıklar ile di-ğer kamu
tüzel kişiliğine sahip kuruluşlar ve
Siyasal Partiler Yasasının 10. maddesi
kapsamına girenler, halkoylamaları ile
seçimlerde tarafsızlıklarını korumak
zorundadırlar.

- (2) Yukarıdaki (1). fıkrada yazılı olanların:
Siyasal partilere veya adaylara her
ne nam ile olursa olsun bağış ve
yardımda bulunmaları;
Her türlü araç, gereç ve olanakla-
rını bir siyasal partinin veya adayın
emrinde veya herhangi bir siyasal
faaliyett-e çalıştırmaları, kullanma-
ları veya kullandırmaları yasaktır.

(3) (1). fıkrada yazılı olanların, bir siyasal
partinin veya herhangi bir adayın
lehinde veya aleyhinde veya yurttaşın
oyunu etkilemek- amacıyle her türlü
yayında bulunmaları yasaktır. Daha
önce basılmış veya yayınlanmış ve
yukarıdaki fıkradaki niteliği taşıyan
her türlü kitap, broşür, afiş ve
- bunlara benzer yayınlar da aynı kurala
bağlıdır.

(4) Bu madde kuralları seçimlerde aday
olanlara uygulanmaz."


Yasa maddesi ve bu yasakları içeren madde incelendiğinde İskân işleri ile ilgili Sa-ptama, Değerlendirme ve Tazmin Komisyonunun "T" cetvellerine düzenleme veya "T" cetveline işleme kararı alma yetkisi olmadığı veya bu hususun seçim yasaklarına girdiği görülmemektedir. 48/98 sayılı Tadilât Yasasının 79. maddenin (4). fıkrasının (B) paragr-afı aynen şöyledir:
"(B) İskan, Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası
kuralları uyarınca başlanmış kaynak paketin-
deki kaynak dağıtımı, münferit kaynak dağıtımı,
yeni kaynak paketi açılması, yeni kiralama ve
yen-i tahsis ile ilgili işlemlerin yapılması
durdurulur;"

(B) paragrafında görülebileceği gibi iskânla ilgili işleri de seçim yasakları içerisine almıştır. Bu yasa 1998'de yürürlüğe girmiş ve dava konusu karar yukarıda belirtildiği gibi 3.11.1-993 tarihinde alındığı cihetle seçim yasaklarına girmemektedir. Dolayısıyle kararın yasaya aykırı alındığı söylenemez. Çünkü yasaya herhangi bir aykırılık söz konusu değildir. Bu nedenle bu açıdan da kararın yoklukla malül olduğu söylenemez. Ancak Anay-asanın 152. maddesi anlamında karar iptal edilebilir bir karar olabilir.

Davacının ileri sürdüğü diğer bir husus ise dava konusu parsel yani Parsel 168'in kendine tahsis edildiği ve bu tahsisin iptal edilmediği ve bu nedenle de kararın yoklukla mal-ül olduğu yönündedir. Bu husus incelendiği zaman müşterek olgulardan anlaşılacağı gibi taraflara tahsis edilen yani Davacı ile İlgili Şahsa, Parsel 168 üzerinde birer konut olduğu ve daha sonra yapılan tahsise konu konutların sırasıyle Davacının ve İlgili- Şahsın hanımının "T" cetveline işlendiği yukarıda arzedilmiştir. Parsel ifraz edildikten sonra Parselin ifrazına İlgili Şahıs ve Davacının herhangi bir itirazı olduğu yönünde huzurumuzda şahadet yoktur. Keza Parsel 168'in Davacıya tahsis edildiği yönünd-e de bir şahadet ve bir emare mevcut değildir. Bir an için Davacı avukatının ileri sürdüğü hususu doğru kabul etsek dahi müşterek olgulardan izah edildiği gibi Parsel 168 içerisinde bulunan 41 numaralı konut öncelikle İlgili Şahsa tahsis edilmiş ve İlgili- Şahıstan daha sonra iskân edilen Davacıya ise aynı Parsel üzerinde 43 numaralı konut tahsis edilmiştir. Eğer Davacının iddiasını doğru kabul edecek olursak İlgili Şahsa konut tahsis edildiği zaman Parsel 168'in de doğrudan tahsis edilmiş olması gerekirdi-. Bu nedenle Davacıya daha sonra aynı Parsel üzerinde konut tahsis etme imkânı olmazdı. Halbuki müşterek olgularda belirtildiği gibi taraflara sadece Parsel 168 üzerinde birer konut tahsis edildi ve bilâhare ifrazdan sonra "T" cetveline işleme sırasında -kendilerine ait Parsel 168/3 Davacıya, Parsel 168/1 ise İlgili Şahsın hanımının "T" cetveline işlenmiştir. Dava konusu Parsel 168/2 ise doğrudan İdarenin kontrolüne geçmiş; önce kaynak paketine konup daha sonra çıkarılmış ve emare 8 karar ile İlgili Şahsın- "T" cetveline işlenmiştir. Bu nedenle de Davacıya yapılan tahsisin iptal edilmediği cihetle kararın üretilemeyeceği yönünde Davacının iddiasına katılma olanağım yoktur.

Yukarıda söylenenler ve varılan bulgular ışığında davanın ret ve iptal edilme-si gerektiği görüşündeyim.

Seyit A. Bensen: Sayın Mustafa H. Özkök'ün kararına katılırım.

Metin A. Hakkı: Netice olarak benim karşı oyum ve oyçokluğu ile dava ret ve iptal olunur.

Masraflarla ilgili olarak oybirliği ile herhangi bir emir veri-lmez.




Metin A. Hakkı Mustafa H. Özkök Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


18 Nisan 2002
-


18



-


Full & Egal Universal Law Academy