Yüksek İdare Mahkemesi Numara 68/2016 Dava No 11/2020 Karar Tarihi 18.06.2020
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 68/2016 Dava No 11/2020 Karar Tarihi 18.06.2020
Numara: 68/2016
Dava No: 11/2020
Taraflar: Mehmet Deveci ile KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyla KKTC ve diğerleri arasında.
Konu: Tutuklama ve ihraç emri - 75 günlük hak düşürücü sürenin başlangıcı - yokluk halinin hangi durumlarda varolduğu - davanın reddi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 18.06.2020

-D.11/2020 YİM: 68/2016


Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında


Mahkeme Heyeti: Mehmet Türker, Tanju Öncül, Beril Çağdal


Davacı: Mehmet Deveci, Çarşamba Sokak, Atikali Mahallesi,
No:118/A,- Fatih, İstanbul-Türkiye.


ile -


Davalı: No.1- KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyla KKTC,
Lefkoşa.
No.2- KKTC İçişleri ve Çalışma Bakanlığı vasıtasıyla
KKTC, Lefkoşa.
No.3- Muhaceret Dairesi Müdürlüğü vasıtasıyl-a KKTC,
Lefkoşa.
No.4- Baş Muhaceret Memuru vasıtasıyla KKTC, Lefkoşa.
No.5- Polis Genel Müdürlüğü vasıtasıyla KKTC, Lefkoşa.


A r a s ı n d a


Davacı namına: Avukat Burak Taş
Davalılar- namına: Savcı Cemaliye U. Yüksel


----------------


K A R A R



Mehmet Türker: Davacı, Davalılar aleyhine ikame ettiği bu dava ile aşağıdaki şekilde talepte bulunmuştur:

"A) S(K-11)561-2006 s-ayı ve 20/12/2006 tarihli No.'lu
Davalı No.1 kararı ile ve/veya bu karara atfen
Davalı No.3 ve/veya Davalı No:4 ve/veya Davalılar
tarafından 22/12/2006 tarihinde alınmış bulunan
MHD 0.00-117-76 sayılı ve/veya sair sayılı,
- Davacıyı da kapsayacak şekilde toplam 27 kişinin
yasaklı göçmen ilan edilerek yurt dışına ihracı
sonucunu doğuran kararlarının ve/veya Davalı
No:1'in S(K-11)561-2006 sayı ve 20/12/2006 tarihli
kararının ve/veya Davalı No:3'ün- MHD 0.00-117-76
sayılı kararının ve keza bu kararlara ve/veya
işlemlere binaen ve/veya bu kararların
uygulanmaları amacı ile Davalı No.2 ve/veya
Davalı No.3 ve/veya Davalı No.4 ve/veya Davalı
No.5 tarafından alınmış ve/ve-ya yapılmış olan
kararların ve/veya işlemlerin, Davacıyı
ilgilendirdiği oranda hükümsüz ve/veya etkisiz
olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına
ve/veya bu kararların iptal edilmesine ve/veya
yoklukla malul olduğunu -ve/veya yok hükmünde
olduğuna dair bir Mahkeme emri ve/veya hükmü
verilmesi; ve

B) Davalı No:1'in ve/veya Davalıların, Davacı hakkında
alınan Tutuklama-İhraç Emrini kaldırmayı ve/veya
iptal etmeyi ve Davacıya KKTC'ye giriş izni-
verilmesini reddeden ve/veya uygun görmeyen
kararının ve/veya işlemlerinin hükümsüz ve/veya
etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
doğuramayacağına ve/veya bu kararların iptal
edilmesine ve/veya yoklukla malul olduğunu ve/v-eya
yok hükmünde olduğuna dair bir Mahkeme emri
ve/veya hükmü verilmesi; ve

C) Davalı No:2 ve/veya Davalı No:3 ve/veya Davalı No:4
tarafından verilmiş olan 22/12/2006 tarihli
ve/veya sair tarihli Tutuklama-İhraç Emrinin ve
- KKTC'ye tekrar girişine izin verilmemesi yönündeki
kararların ve/veya işlemlerinin tamamen hükümsüz
ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
doğurmayacağına ve/veya bu kararların iptal
edilmesine ve/veya yoklukla malul olduğunu
- ve/veya yok hükmünde olduğuna dair bir Mahkeme
emri ve/veya hükmü verilmesi; ve

D) Davalı No:1'in ve/veya Davalı No:2'nin ve/veya
Davalıların, Davacının KKTC'ye giriş yapmasına
izin verilmesine ve/veya gıyabında verilmiş olan
- yasaklı göçmen ve/veya ihraç emrinin kaldırılması
yönündeki talepleri içeren dilekçesine cevaben
verilmiş olan 30/11/2015 tarihli İBK.0.00/22/77/A-
131-15/4971 sayılı kararın tamamen hükümsüz ve
etkisiz olduğuna ve herhangi bi-r sonuç
doğurmayacağına ve/veya bu kararların iptal
edilmesine ve/veya yoklukla malul olduğuna
ve/veya yok hükmünde olduğuna dair bir Mahkeme
emri ve/veya hükmü verilmesi; ve
E) Davalı No:1'in ve/veya Davalı No:3'ün ve/veya
- Davalı No:4'ün ve/veya Davalıların, Davacının
gıyabında ve haberi olmaksızın Davacı ile ilgili
karar almasının ve/veya işlem yapmasının ve/veya
Davacı ile ilgili aldığı kararları ve/veya
yaptığı işlemleri Davacının bilgisine
- getirmemesinin ve/veya Davacıya tebliğ
etmemesinin yapılmaması gereken bir hata
ve/veya ihmal olduğu ve Davacının gıyabından
ve bilgisi dışında alınan kararların hükümsüz
ve/veya etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
do-ğuramayacağına ve/veya bu kararların iptal
edilmesine ve/veya yoklukla malul olduğunu
ve/veya yok hükmünde olduğuna dair bir Mahkeme
emri ve/veya hükmü dair Mahkeme kararı."


Davalılar Davacının Talep Takririne karşı dosyaladıklar-ı Müdafaa Takriri ile Davacının iddialarını reddedip, Davacının davasının reddedilmesini talep etmişlerdir.

Davanın duruşmasında taraflar herhangi bir tanık celbetmemişlerdir. Tarafların mutabakatı ile 16 adet evrak
Emare 1- 16 olarak numaralandırıl-dıktan sonra sunularak kaydedilmiştir.

OLGULAR:
Tarafların beyanları, sunulan emareler ve lâyihalara göre dava ile ilgili olgular özetle şöyledir:

Davacı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir kimse olup ilgili zamanlarda Deniz Kızı Casinoyu çalıştı-ran Turpet Import - Export Co. Ltd.'te 5/7/2006 ile 5/7/2007 tarihleri arasında çalışma izinli olarak kamera teknisyeni statüsünde çalışan birisiydi.

Davacı 15 Kasım 2006 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden çıkış yaptı ve o tarihten beridir- ülke dışındadır.

Deniz Kızı Casino çalışanları ile Ruby Casino çalışanları arasında 19 Aralık 2006 tarihinde silahlı bir çatışma yaşanmış ve bunun neticesinde 2 kişi hayatını kaybetmiştir.

Davacı 19 Aralık 2006 tarihli çatışma sonucundan Dava-lı
No.1 Bakanlar Kurulunun 20 Aralık 2006 tarihinde
S(K-11)561-2006 tarihli kararıyle 19 Aralık 2006 tarihli olay sebebiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde kamu düzenini bozucu tutum ve davranışlar içinde bulunduğu sebebine binaen Fasıl 105 Yabancılar -ve Muhaceret Yasası'nın 6(1)(g) maddesi uyarınca yasaklı göçmen ilan edilmiştir. Bu karar
22 Aralık 2006 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Davalı No.3 Muhaceret Dairesi Müdürlüğü MHD 0.00-117-76 Numaralı 22 Aralık 2006 tarihli tutuklama ve ihr-aç kararı tahtında Davacının tutuklanıp Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden ihraç edilmesine ve tekrar KKTC'ye girişine izin verilmemesine karar vermiştir.

Davacı 14/10/2015 tarihinde Avukatı vasıtasıyle Davalı No.2'ye yaptığı dilekçe ile Kuzey Kıbrı-s Türk Cumhuriyeti'ne gelişi ile ilgili aleyhinde bir engel veya kararın bulunup bulunmadığını, var ise bu kararın numarasını, hangi tarihte verildiğini ve kararın verilme sebebi hakkında bilgi verilmesini talep etmiştir.

Davalı No.2 Davacı Avukatını-n 14/10/2015 tarihli dilekçesine cevaben vermiş olduğu 22/10/2015 tarihli
İBK.0.00/22/77/A-131-15/4078 sayılı yazı ile Davacı aleyhine 20/12/2006 tarihinde tutuklama-ihraç emri düzenlendiğini bildirmiştir.



Davacı 17/11/2015 tarihinde Avukatı vası-tasıyla Davalı
No.1 ve No.2'ye bir dilekçe ile başvurarak aleyhine verilen ihraç emrinin hatalı olduğunu ifade ederek geri alınmasını talep etmiştir.

Davalı No.1 5/1/2016 tarihli yazısı ile ve bu yazıya ek yapılmış olan Davalı No.2'ye ait 30/11/2015- tarihli bir yazı ile Davacının talebini reddetmiştir.

İNCELEME:
Davacı Avukatı Talep Takririndeki iddialarına uygun olarak, Davalıların Davacı aleyhine aldığı yasaklı göçmen ve tutuklama ve ihraç kararları ile bu kararların kaldırılması ile ilgili D-avalılara yaptığı başvuruyu reddeden Davalıların kararının yasaya aykırı ve yoklukla malul olduklarından iptal edilmeleri gerektiğini ileri sürerken, Davalılar adına bulunan Savcı ise Davalıların kararlarının iptalini talep eden bu davanın, Anayasa'nın 152-. maddesinde öngörülen 75 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra ikame edildiğinden ve kararlar yok hükmünde olmadığından ileri gidemeyeceğini iddia etmektedir.

Davalılar tarafından alınan kararlara karşı açılan bu davanın 75 günlük hak düşürücü sü-re geçtikten sonra açıldığı ve ileri gidemeyeceği iddia edildiği ve bu husus davanın ileri gidebilmesi için bir ön koşul olduğundan, öncelikle davanın 75 günlük hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının incelenmesi gerekmektedir. Bu inceleme neticesind-e davanın 75 günlük süre sonunda açıldığı saptamasının yapılması halinde, Davacının yokluk ve hukuka aykırılık iddiasının yasal durum ve idare hukukunun bu husustaki prensipleri çerçevesinde incelenmesi gerekmektedir.


Yüksek İdare Mahkemesi bir id-ari kararın öğrenilmesi ve 75 günlük hak düşürücü sürenin başlama tarihi ile ilgili olarak YİM 226/2012 D.7/2016 No.lu davada şöyle demektedir:

"Anayasa'nın 152. maddesinin 3. fıkrasına göre; bir
karar veya işlemle ilgili Yüksek İdare Mahkemesine-
yapılacak başvurunun, karar veya işlemin yayınlanması
tarihinden veya yayınlanmadığı takdirde veya bir ihmal
halinde, başvuran kişinin bunu öğrendiği tarihten
itibaren 75 gün içinde yapılması gerekmektedir. Ancak
içtihat kara-rlarıyla yerleşmiş bu husustaki İdare Hukuku
prensiplerine göre, bir karar veya işlem "yoklukla malul"
ise bu karar veya işlem aleyhine 75 günlük süre geçse de
dava açılabilir (Gör.KKTC'de Anayasa ve Yönetim Hukukunun
Esasları Zaim -Necatigil sayfa 235-237, KKTC İdari
Yargılama Hukuku, Tufan Erhürman sayfa 388-389).
.......................................................
Anayasa'nın 152. maddesinin 3. fıkrasına göre bir
idari karar Resmi Gazetede yayınlandığı takd-irde, yine
aynı maddede belirtilen 75 günlük hak düşürücü süre
kararın Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten başlar.
Anayasa'daki bu düzenlemeye göre, karardan etkilenen
kişinin bu karardan bilgisi olup olmadığına veya ne
zam-an bilgisine geldiğine bakılmaksızın kararın
yayınlanma tarihi 75 günlük sürenin başlangıcı sayılır
(Gör.YİM 131/1988 D.6/1990, KKTC'de İdari Yargılama
Hukuku, Tufan Erhürman sayfa 388."

Tarafların da kabul ettikleri ve saptadığımız olg-ulara göre Bakanlar Kurulu 20/12/2006 tarihinde aldığı karar ile Davacı dahil 27 kişiyi Fasıl 105 madde 6(1)(g) uyarınca yasaklı göçmen ilan etmiştir. Bu karar 22/12/2006 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanmıştır (Emare 14).

Hak düşürücü süre ile ilgi-li aktardığımız Anayasal kural, bu hususta yerleşmiş içtihat kararları ve idare hukuku prensiplerine göre, Davacı, kendisini yasaklı göçmen ilan eden Bakanlar Kurulunun 20/12/2006 tarihli kararını Resmi Gazetede yayımlandığı 22/12/2006 tarihinde öğrenmiş s-ayılır. Davacının bu tarihte yurt dışında olması bu karardan bilgisi olup olmaması veya bilgisine ne zaman geldiğinin belli olmaması 75 günlük hak düşürücü sürenin başlamasını durdurmamaktadır.
Davacının Bakanlar Kurulunun 20/12/2006 tarihli kararının- iptalini talep eden bu davayı 21/3/2016 tarihinde ikame ettiği dikkate alındığında Davacının davayı 75 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açtığı ortaya çıkmaktadır. Böyle bir durumda Davacının iptalini talep ettiği Bakanlar Kurulunun Davacıyı yasakl-ı göçmen ilan ettiği 22/12/2006 tarihli kararın hukuka aykırılık nedeniyle iptali ile ilgili davanın ileri gitmesi imkânı yoktur ve Davacının bu kararın hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptali ile ilgili talebinin reddedilmesi gerekmektedir.

Davalılar- adına bulunan Savcı Davacının Muhaceret Dairesi Müdürünün 22/12/2006 tarihli tutuklama ve ihraç kararını 22/10/2015 tarihinde öğrendiğini davanın ise 21/3/2016 tarihinde açıldığını dolayısıyla bu karara karşı açılan davanın da 75 günlük hak düşürücü süre -geçtikten sonra açıldığını ve ileri gidemeyeceğini ileri sürmüştür. Davacı bu iddiayı reddetmediği gibi kararı başka bir tarihte öğrendiğine veya kararın başka bir tarihte bilgisine geldiğine dair bir iddia da ileri sürmemiştir. Tam aksine, Avukatı vasıtas-ı ile Bakanlar Kuruluna yaptığı ve bu kararın geri alınmasını talep ettiği Emare 8 17/11/2015 tarihli başvurusunda, bu kararı İçişleri Bakanlığının 14/10/2015 tarihli dilekçesine verdiği 22/10/2015 tarihli cevap yazısı ile öğrendiğini belirtmektedir. Bu ne-denle Davacının Muhaceret Dairesi Müdürünün 22/12/2006 tarihli tutuklama ve sınırdışı etme kararını 22/10/2015 tarihinde öğrendiği tartışmasızdır. Davacı bu kararı 22/10/2015 tarihinde öğrenmiş ancak kararın iptalini talep eden davayı 75 günlük hak düşürüc-ü süre geçtikten sonra 21/3/2016 tarihinde ikame etmiştir. Bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğu nedeniyle iptal edilmesi talebinin dava 75 günlük hak düşürücü süre sonunda ikame edildiğinden reddedilmesi gerekmektedir. Ancak, bu saptamadan sonra Davacın-ın her iki kararın da yoklukla malul olduğu iddiasının incelenmesi gerekmektedir. Bu inceleme sonucunda kararların yoklukla malul olduğu tespit edilirse bu kararların iptali için açılan dava 75 günlük hak düşürücü süreye tabi olmayacağından Davacının taleb-inin kabul edilmesi ve kararların iptal edilmesi gerekecektir.

Davacı Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası'nın 6(1)(g) maddesine istinaden Bakanlar Kurulu tarafından alınan 20/12/2006 tarihli karar ile yasaklı göçmen ilan edilmiştir. Bakanlar Ku-rulunun kararından sonra karar uyarınca Başmuhaceret Memuru ve/veya Muhaceret Dairesi Müdürü Yasa'nın yine 6(1)(g) ve 14(1) maddesine dayanarak Davacı ve diğer kişiler hakkında tutuklama ve ihraç emri kararı vermiştir.

Davacı Avukatı Davalıların kara-rlarında sebep olarak aldıkları Deniz Kızı Casino ile Ruby Casino çalışanları arasında çıkan ve 2 kişinin ölümü ile neticelenen çatışmanın meydana geldiği 19/12/2006 tarihinde Davacının KKTC'de olmadığını, 35 gün önce KKTC'den ayrıldığını, polis raporunda -belirtilen ve Davacının KKTC'de çalıştığı iş yerindeki patronları olan Ahmet Turgut ve Melih Turgut'un her türlü direktifini yerine getirecek karaktere sahip olduğu saptamasının sadece istihbari bilgilere dayandığını, somut hukuki delile dayanmadığını, ola-y zamanı KKTC'de bulunmayan Davacının KKTC'de barışı, iyi düzeni, iyi yönetimi, kamu töresini tehlikeye sokucu eylem veya davranışlar içinde olmasının fiziken mümkün olmadığını, bu nedenlerle Bakanlar Kurulunun aldığı ve Davacıyı yasaklı göçmen ilan eden k-ararın sebepsiz olduğunu ve kararın sebep unsuru açısından sakat olduğunu ve bu sakatlığın kararı yoklukla malul hale getirdiğini iddia etmektedir. Buna bağlı olarak Muhaceret Dairesi Müdürünün kararının da yoklukla malul olduğunu iddia etmektedir.

Y-oklukla malul kararlar ve bunların tespiti ile ilgili olarak YİM 226/2012 D.7/2016 sayılı kararda Yüksek İdare Mahkemesi şöyle demektedir:

"Bir karar veya idari işlemin hangi hallerde
yoklukla malul sayılacağı gerek İdare Hukuku ile
ilgili öğr-etide, gerekse içtihat kararlarında
belirlenmiştir. KKTC Yüksek İdare Mahkemesinin
de bu hususta birçok içtihadi kararı bulunmaktadır.
Bu kararlarda bir idari karar veya işlemin yoklukla
malul olup olmadığının nasıl saptanacağı belirtilmek-tedir.

YİM 80/2011 D.18/2012 sayılı kararda bu hususta şöyle
denmektedir:

'İdare hukuku ilkelerine göre, idare, yetkilerini
bir makam veya organ vasıtasıyla kullanmaktadır.
Böyle bir makam veya organ ise yetkilerini yasa,
-tüzük veya yönetmeliklerden almaktadır. Yasa,
tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen yetki dışında
yapılan tüm işlemler hukuka aykırı olması sebebiyle
yoklukla maluldur. Eğer bir makam veya organ açıktan
açığa yetkisi olmadan herhangi bi-r karar alır veya
işlem yaparsa, bu gibi kararın veya işlemin esaslı
bir şekilde sakat olmasından dolayı doğmamış
addolunması ve yok sayılması gerekir. Açıktan açığa
yasaya aykırı veya tamamıyla görev ve yetki dışı
tasarruflar hüküm-süzlükle malul olduklarından bunlar
hiçbir zaman sıhhat iktisap edemeyeceklerinden her
zaman ortadan kaldırılabilir (Gör. YİM 224/07 D.24/09,
YİM 91/08 D.2/2010, YİM 201/80 D.30/80, YİM 5/76).'

YİM 142/2011 D.10/2013 sayılı kararda ise- şöyle
denmektedir:

'Bir idari karar veya işlemin yok hükmünde
sayılabilmesi için, idare hukukunun temel prensipleri
çerçevesinde yetki gasbı, ağır şekil sakatlıkları,
fonksiyon gasbı ve diğer unsurlar bakımından ağır
sakatlık hali içermesi gere-kmektedir.

Bunun yanı sıra idarenin, kişilerin temel hak ve
hürriyetlerine yönelik ağır ve apaçık bir şekilde
hukuka aykırı olarak müdahale etmesi, yokluk sonucunu
doğuran ağır sakatlık hali sayılmıştır.(Bkz.Kemal
Gözler, İdare Hukuk-u 2. baskı sayfa 1017)

İdarenin açıkça yasaya aykırı veya idarenin hiç
yapamayacağı işlemlerden olan bir işlemi yapması,
Türkiye Danıştayı tarafından yokluk halinin oluşması
için yeterli sayılmıştır.

Danıştay 10.D, 20.5.1997 tarih ve E.1995/-397,
K 1997/1911 sayılı kararında şöyle denmektedir:


'Bazı idari işlemler vardır ki, idare hukukunda 'yok
hükmünde' olan idari işlemler denilen, sakatlıkları
çok ağır olan ve hukuk dünyasında hiç doğmamış kabul
edilen 'batıl'- işlemlerdir. Bu tür batıl işlemler,
ilgililer hakkında hüküm ifade etmezler, hukuksal
durumda değişiklik yaratmazlar, çünkü hiç var olmamış
sayılırlar.
Bir idari işlem, açıkça yasaya aykırı veya idarenin
hiç yapamayacağı i-şlemlerden ise, yok hükmünde bir idari
işlemden söz ediliyor demektir. Yok hükmünde olan bir
idari işlemin iptali için idari yargıda dava açmaya
esasen gerek bulunmamaktadır. Fakat, idarenin işlemini
yok hükmünde saymayıp yürütm-eye devam etmesi, ilgili bu
işlemin iptali için dava açmaya zorunlu bırakabilir.Bu
gibi durumlarda, idari yargı yerinin, dava konusu
işlemin yok hükmünde olduğunu saptayıp uyuşmazlığı
çözmesi, idarenin her türlü eylem ve işlemin -yargısal
denetime bağlı tutulmasını gerektiren 'Hukuk Devleti'
ilkesine de uygun düşmektedir.'"


Yönetsel işlemlerdeki sakatlığın ağırlık derecesine göre işlemde yaratabileceği sonuçlarla ilgili olarak YİM 9/2004 D.18/2007 No.lu kararda- ise şöyle denmektedir:

"Yönetsel işlemde sakatlık varsa, sakatlık, ağırlık
ve açıklık derecesine göre işlemi etkiler. Sakatlığı
ağır olmayan yönetsel işlemler, yönetim tarafından
geri alınıncaya veya yargı yerinde iptal edilinceye
- dek, geçerli olurlar, hüküm ifade ederler; bunlara
iptali istenebilen veya bozuk işlemler denir. Bu
işlemlerdeki sakatlık iptali gerektiren sakatlıktır.
Sakatlığı ağır ve açık olan yönetsel işlemler ise
yok hükmünde sayılırlar; bu tü-r sakatlığı olan
işlemler hukuk aleminde doğmamış sayılırlar ve
herhangi bir hüküm ifade etmezler. Bu tür işlemlerdeki
sakatlık yokluk yaratan sakatlıktır. Yönetsel işlemin
esaslı bir unsurdan yoksun olduğu hallerde o işlemin
ağı-r sakatlığı olduğu kabul edilir. Sakat bir işlemin
yok hükmünde sayılması için sakatlığın ağır olması
yanında açık, hatta oldukça açık, apaçık olması
gerekir. Ağır sakatlık, sıradan bir kişi tarafından,
ilk bakışta, yüzeysel bir bakışl-a görülebilecek,
anlaşılabilecek, bir tereddüte yer vermeyecek kadar
açık, bariz olmalıdır. Yokluk halinin bir zaman
sınırlandırması olmadan, her zaman ileri sürülebilir
olması, sakatlığın, ağırlığın yanında, oldukça açık
olmasını,- ilk bakışta görülebilecek kadar apaçık
olmasını gerekli kılmaktadır."


Yukarıda aktardığımız YİM 226/2012 D.7/2016 ve YİM 9/2004 D.18/2007 sayılı kararlar ve yine bu YİM kararlarının atıfta bulunduğu tüm diğer YİM kararlarından ve bu husustaki -öğretiden anlaşılacağı gibi, yasa tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen ve idareye verilen yetki dışında, idarenin yaptığı tüm işlemler veya aldığı kararlar hukuka aykırı olması nedeniyle sakat olabileceği gibi hukuka aykırılık nedeniyle oluşan sakatlığın de-recesine veya ağırlığına göre yoklukla malul da olabilmektedir. Bir idari işlemin oluşması için gerekli olan esaslı unsurlardan herhangi birinden yoksun olması halinde de o işlemde ağır sakatlık oluşmakta ve yok hükmünde sayılabilmektedir.

Bakanl-ar Kurulunun aldığı ve Davacıyı yasaklı göçmen ilan eden 20/12/2006 tarihli karar aynen şöyledir:

"KARAR NUMARASI:S(K-II)561-2006
27 KİŞİNİN YASAKLI GÖÇMEN İLAN EDİLMESİ

(Önerge No:2479/2006)
- (İ.B.)

Bakanlar Kurulu, KKTC'nde kamu düzenini bozucu,
tutum ve davranışlar içerisinde bulunan, önergeye
ekli Polis Genel Müdürlüğü'ne ait belgelerde
kimlikleri detaylandırılan ekte- isimleri belirtilen
27 kişinin Fasıl 105 sayılı Yabancılar ve
Muhaceret Yasası'nın 6(1)(g) maddesi uyarınca
yasaklı göçmen ilan edilmelerine karar verdi.


20.12.2006"
Bakanlar Kurulunun kararını dayandırdığı Fasıl 105 m-adde 6(1)(g) şöyledir:

"6(1) Aşağıdaki kişiler, yasaklı göçmen sayılırlar
ve bu Yasada veya bu Yasa uyarınca çıkarılan
herhangi bir Tüzükte veya Bakanlar Kurulunca
ısdar edilen herhangi bir emirnamede öngörülen
- durumlar dışında, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine
girmelerine izin verilmez:
.........................................
.........................................
.........................................
.....................................-....
.........................................
.........................................
Barışı, kamu düzenini, yönetsel düzeni veya
genel ahlakı tehlikeye sokacak biçimde
davranması veya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
halkı arasında ve Devlete karşı düşman-lık
uyandırması veya Devletin yetki ve gücüne
karşı entrika çevirmesi olasılığı bulunduğu,
Bakanlar Kurulunu tatmin edecek delillerle
kanıtlanmış görülen herhangi bir kişi;"


Muhaceret Dairesi Müdürünün tutuklama ve ihraç kararını dayandırdığı aynı Y-asa'nın 14(1) maddesi ise şöyledir:

"14.(1) Bu Yasa kurallarına ve bu Yasa veya bu Yasa
uyarınca çıkarılan herhangi bir Tüzük
gereğince verilen herhangi bir ruhsat veya
izindeki kayıtlara bağlı kalın-ması koşuluyla,
Baş Muhaceret Memuru, yasaklı göçmen olan
herhangi bir yabancının veya Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetine sınırlı bir süre kalmak
üzere izinli olarak giren, ancak o süre
- bittikten sonra Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinde kalmaya devam eden herhangi
bir kişinin veya 6'ncı maddenin (1)'inci
fıkrasının (i) bendinde gösterilen
kategoriye giren herhangi b-ir kişinin,
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinden sınır dışı
edilmesini ve bu arada, sınır dışı edilinceye
kadar muhafaza altında alıkonmasını
emredebilir."


Fasıl 105 Yabancılar ve M-uhaceret Yasası'nın 6(1)(g) maddesi altında Bakanlar Kurulunun herhangi bir yabancının yasaklı göçmen olduğuna karar verebilmesi yabancı kişinin;

1. KKTC'deki barışı, kamu düzenini, yönetsel düzeni veya genel ahlakı tehlikeye sokacak biçimde davranma-sı,
2. KKTC halkı arasında Devlete karşı düşmanlık uyandırması veya,
3. Devletin yetki ve gücüne karşı entrika çevirmesinin ihtimal dahilinde olduğu hususlarının Bakanlar Kurulu'nu tatmin edici delillerle kanıtlanmış olması gerekir.

Bakanla-r Kurulunun Yasa'nın 6(1)(g) maddesinde belirtilen ve yasaklı göçmen ilan etme kararının sebebini oluşturacak
üç durum veya koşulun olup olmadığını saptarken kararını dayandırdığı sebep hatalı ise aldığı yasaklı göçmen kararı sebep unsuru açısından sakat -ve hukuka aykırı bir hale gelmektedir. Davacı Avukatının Bakanlar Kurulunun Davacı aleyhine aldığı yasaklı göçmen kararının sakatlığı ile ilgili söylediklerinin doğru kabul edilmesi halinde kararda sebep unsuru açısından bir sakatlık oluşup kararın hukuka -aykırı hale geleceği bir gerçektir. Ancak hukuka aykırılık nedeniyle kararların iptali için 75 günlük hak düşürücü süre içinde dava açılmamıştır.

Bakanlar Kurulunun Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası'nın 6(1)(g) maddesindeki sebeplere dayanarak- bir yabancı kişiyi yasaklı göçmen ilan etme yetkisi vardır. Bakanlar Kurulu Yasa'nın verdiği bu yetkiye dayanarak Davacıyı yasaklı göçmen ilan eden kararı almıştır. Muhaceret Dairesi Müdürünün ise aynı Yasa'nın 14(1) maddesi gereğince bir yabancı kişinin -tutuklanıp sınırdışı edilmesine emir verme yetkisi bulunmaktadır. Muhaceret Dairesi Müdürü de Yasa'nın verdiği bu yetkiye dayanarak ve Bakanlar Kurulunun kararı uyarınca Davacıyı tutuklama ve sınırdışı etme kararı almıştır.
Bu yasal duruma göre Bakanlar Ku-rulunun almış olduğu, Davacıyı yasaklı göçmen ilan eden kararın ve Muhaceret Dairesinin Davacının tutuklanıp, sınırdışı edilmesi kararının
alınmasında İdare, Yasa'nın verdiği yetkiye dayanarak bu kararları aldığından, kararlarda herhangi bir yetkisizlik, y-etki gasbı veya açıktan açığa yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Alınan bu kararlar idarenin hiç yapamayacağı kararlar da değildir. Dava konusu olup iptali istenen Bakanlar Kurulu Kararı ve Muhaceret Dairesi Müdürünün kararı hukuka aykırı olsa bile yok hükm-ünde ve/veya yoklukla malul kararlar değildirler. Bu nedenle Davacıyı yasaklı göçmen ilan eden Bakanlar Kurulu kararı ve Muhaceret Dairesi Müdürünün Davacıyı tutuklama ve sınırdışı etme kararı yok hükmünde ve/veya yoklukla malul olmadığından ve daha önce b-ulguya vardığımız gibi bu kararlar aleyhine olan dava 75 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra ikame edildiğinden Davacının bu kararlarının hükümsüz ve etkisiz olduğuna karar verilmesi taleplerinin ve dolayısıyla davasının reddedilmesi gerekmektedir.

- Davacı 17/11/2015 tarihinde Bakanlar Kuruluna yazdığı bir yazı ile Davacıyı yasaklı göçmen ilan eden 20/12/2006 tarihli Bakanlar Kurulu Kararının ve Muhaceret Dairesi Müdürünün Davacının yurt dışına ihraç edilmesi kararının iptal edilmesini veya kaldır-ılmasını talep etmiştir. Bakanlar Kurulu Genel Sekreterinin bu yazıyı İçişleri Bakanlığına iletmesi üzerine İçişleri Bakanlığı bu başvuruya 30/11/2015 tarihli bir cevap vermiştir. Bakanlar Kurulu Genel Sekreteri tarafından Davacı Avukatına gönderilen bu ya-zı aynen şöyledir:



"KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ
İÇİŞLERİ VE ÇALIŞMA BAKANLIĞI


Sayı : İBK.0.00/22/77/A-131-15/4971 Lefkoşa: 30 Kasım, 2015
Konu : Mehmet Deveci hk.

K.K.T.C. Başbakanlığı,
Bakanlar Kurulu Genel Sekre-terliği,
Lefkoşa.

İlgi: 20/11/2015 tarih ve BGS.0.00-2/08/(16)-15/330
sayılı yazıları.

Mehmet Deveci'nin yasaklı göçmen ilan edilmesi ve/veya
KKTC'ne giriş yapmasına engel teşkil eden tüm karar ve
işlemlerin iptal edilmesi ve/vey-a geri alınması talebini
konu alan ilgi yazılarına atfen Bakanlığımızca Muhaceret
Dairesi Müdürlüğü nezdinde gerekli araştırma yapılmıştır.

Yapılan araştırma sonucunda, S(K-11)561-2006 sayı ve
20/12/2006 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile aralarında-
Mehmet Deveci'nin de bulunduğu 27 kişinin Fasıl 105
Yabancılar ve Muhaceret Yasasının 6(1)(g) maddesi
uyarınca yasaklı göçmen ilan edilmesi ve durumun
Muhaceret Dairesine bildirilmesi üzerine kişiler aleyhine
Tutuklama-İhraç Emri düzenlendiği tespit- edilmiştir.

Yukarıda belirttiğimiz nedenden dolayı, sözkonusu kişi
hakkında alınan Tutuklama-İhraç Emrinin kaldırılması
Bakanlığımızca uygun görülmemiştir.

Bilgilerini saygılarımla arz ederim.


Hasan ALİCİK
- Müsteşar"


Davalılar 30/11/2015 tarihli yazının durum bildiren, Davacının hukuki durumunda değişiklik ve etki yapmayan, icrai niteliği olmayan ve iptal davasına konu olamayacak bir karar olduğunu iddia etmişlerd-ir.

Bir idari kararın iptal davasına konu olabilmesi için, kişinin hukuksal durumunda değişiklik yapan hukuki durumunu etkileyici nitelikte olması gerekmektedir. İdare bir karar aldığı zaman kişinin menfaatleri etkilenir ve hukuki durumunda bir değiş-iklik yaratırsa bu karar icrai nitelikte bir karar olarak ortaya çıkar ve iptal davasına konu edilebilir. Kişinin hukuki durumunda değişiklik yapmayan, hukuki durumunu ve menfaatlerini etkilemeyen, kişinin mevcut durumunu teyit eden ve durum bildiren veya -bilgilendirici nitelikteki idari kararlar icrai nitelik taşımaz ve iptal davasının konusu olamazlar (Gör.YİM 142/2011 D.10/2013).

Davacının iptalini talep ettiği İçişleri Bakanlığının 30/11/2015 tarihli yazısı ve/veya kararı; Davacı aleyhine verilmiş- ve Davacıyı Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası'nın 6(1)(g) maddesi uyarınca yasaklı göçmen ilan eden 20/12/2006 tarihli bir Bakanlar Kurulu Kararı ve bu karar gereğince Muhaceret Dairesi tarafından alınmış bir tutuklama ve ihraç emri bulunduğunu Dav-acı ve/veya Avukatına bildiren, daha önce alınan kararları tekrarlayan ve Davacı hakkında halen var olan tutuklama ve ihraç emrinin kaldırılmasının uygun olmadığını bildiren bir karardır. Bu yazı ve/veya karar Davacıya, Bakanlar Kurulu tarafından aleyhine -yasaklı göçmen olduğuna dair bir karar verildiğini ve Muhaceret Dairesinin de aleyhine tutuklama ve ihraç emri verdiğini bildiren, Davacının yasal hak ve menfaatlerini etkilemeyen halen mevcut hukuki durumunda değişiklik yaratmayan, yeni herhangi bir hukuk-i sonuç doğurmayan, durum belirten, bilgi verici nitelikte ve icrai niteliği olmayan bir karardır. Bu nedenlerle Davacının bu kararla ilgili talebinin de reddedilmesi gerekmektedir.

Davacı, Davalıların gıyabında aleyhine almış olduğu, yasaklı göçmen -kararı ve tutuklama ve ihraç kararının kendisine tebliğ edilmemesi nedeniyle de hukuka aykırı ve/veya yok hükmünde olduğunu ileri sürmüştür.

Fasıl 105 Yabancılar ve Muhaceret Yasası'nın 20. maddesi altında çıkarılan Yabancılar ve Muhaceret Tüzüğünün -18. maddesine göre, bir kişinin yasaklı göçmen olduğuna karar veren Muhaceret Memuru ilgili kişiye bu hususu Tüzükte belirtilen bir form ile tebliğ eder. Bu tebliğin amacı, karardan etkilenecek kişiyi bu karardan haberdar etmek ve kararın hukuka uygun olma-dığı iddiasında ise hukuki yollara başvurma hakkını kullanmasına fırsat vermektir. Bu meselede yurt dışında olan Davacıya Tüzüğün öngördüğü şekilde bir tebliğ yapılmamasına rağmen alınan yasaklı göçmen kararı Resmi Gazetede yayımlanmış olduğundan Davacının- bilgisine gelmiş sayılmaktadır. Bu nedenlerle alınan yasaklı göçmen kararının Tüzüğün aradığı şekil ve prosedür ile Davacıya tebliğ edilmemesi kararda herhangi bir hukuka aykırılık veya yoklukla malullük durumu yaratmamaktadır.

Tanju Öncül: YİM 142/2011 -Dağıtım 10/2013'de dile getirilen;
"...diğer unsurlar bakımından ağır sakatlık hali içermesi gerekmektedir... " ve;
YİM 9/2004 Dağıtım 18/2017'de dile getirilen; "...Yönetsel işlemin esaslı bir unsurdan yoksun olduğu hallerde o işlemin ağır sakatlığı olduğ-u kabul edilir."
şeklindeki görüşlere ve bunlara bağlı olarak Sayın Meslektaşımın belirttiği;
"...Bir idari işlemin oluşması için gerekli olan esaslı unsurlardan herhangi birinden yoksun olması halinde de o işlemde ağır sakatlık oluşmakta ve yok hükmünde -sayılabilmektedir."
şeklindeki değerlendirme veya sonuca, idari işlemin bütün unsurlarındaki sakatlıkların yokluğa sebep olabileceği özlü bir sonuca varma olasılıklarından dolayı, büyük oranda benimsediğim, Kemal Gözler, İdare Hukuku, 2'nci baskı, cilt 1,- sayfa 1005'ten 1040'a kadar ki incelemelerle bağdaştırılmaları olanaklı olmadığı için katılmadığımı, bu aşamada belirtmekte fayda görürüm.
Bunun dışında Sayın Meslektaşımın dava ile ilgili olarak kaleme aldığı kararda yer verdikleriyle ve vardığı sonuçla- hemfikirim.

Beril Çağdal: Talep Takririnin A,B ve C paragraflarındaki taleplerin; Davacıyı yasaklı göçmen ilan eden Bakanlar Kurulu kararı ve Muhaceret Dairesi Müdürü'nün Davacıyı tutuklama ve sınırdışı etme kararlarında bir yetkisizlik veya yetki gasbı -bulunmadığı ve belirtilen kararların idarenin hiç yapamayacağı kararlar da olmadıkları gerekçesiyle ilgili Bakanlar Kurulu kararı ve Muhaceret Dairesi Müdürünün Davacıyı tutuklama ve sınırdışı etme kararlarının yok hükmünde olmadığı nedeniyle reddi gerekti-ği görüşüne katılmaktayım. Talep Takririnin D ve E paragraflarındaki taleplere ilişkin ise Sayın Mehmet Türker'in kararında belirtilen hususlarla hemfikir olduğumdan Talep Takririnin D ve E paragraflarında yer alan taleplerin de reddedilmesi gerekmektedir.- Bu nedenlerle, Davacının davasının ret ve iptal edilmesi sonucuna katılmaktayım.

Mehmet Türker: Netice itibarı ile yukarıda tüm belirtilenler ışığında Davacı davasında başarılı olmadığından dava ret ve iptal edilir.

Dava masrafları Davacı tarafında-n ödenecektir.



Mehmet Türker Tanju Öncül Beril Çağdal
Yargıç Yargıç Yargıç


18 Haziran, 2020













17






Full & Egal Universal Law Academy