Yüksek İdare Mahkemesi Numara 68/2002 Dava No 8/2014 Karar Tarihi 19.03.2014
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 68/2002 Dava No 8/2014 Karar Tarihi 19.03.2014
Numara: 68/2002
Dava No: 8/2014
Taraflar: Mehmet Uğraşın ile Bakanlar Kurulu ve diğeri ile İlgili Şahıslar arasında
Konu: Sayıştay Başkanlığı ve Sayıştay Üyeliği seçimi - Davacının, İlgili Şahısların Sayıştay Başkanlığına ve Sayıştay Üyeliğine seçilmelerinin Anayasa ve İdare Hukuku iklelerine aykırı olduğunu öne sürerek atama kararlarının iptali için dava açması. Meşru menfaat - Davacının davada meşru menfaati olmadığı nedeniyle davanın reddi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 19.03.2014

-D. 8/2014 YİM 68/2002

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. maddesi hakkında.

Mahkeme Heyeti: Şafak Öneri, Hüseyin Besimoğlu, Ahmet Kalkan.

Davacı: Mehmet Uğraşın, Lefkoşa

- ile -

Davalı: -1- KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyla KKTC Lefkoşa 2- KKTC Cumhurbaşkanlığı vasıtasıyla KKTC Lefkoşa

İlgili Şahıslar: 1- Soner Vehbi, Sayıştay
2- İsmet Akim, Sayıştay

A r a s ı n d a.

Davacı şahsen hazır
Davalılar n-amına: Başsavcı Yardımcısı Muavini Behiç Öztürk
İlgili şahıslar namına: Kimse yok.

---------


K A R A R


Şafak Öneri: Bakanlar Kurulu, davacının Sayıştay Denetçisi olarak kamu görevi ifa ettiği bir sırada, 28 Mart 2002 tarihli E.577/2002 sayıl-ı bir kararla, Soner Vehbi ve diğer bir kişiyi 5/2002 sayılı Yasa ile değiştirilen 18/1978 sayılı Sayıştay Yasası'nın 6. maddesi uyarınca Sayıştay Başkanlığına; 7. maddesi uyarınca da İsmet Akim ve diğer bir kişiyi Sayıştay Üyeliğine önerdi. Öneriyi değerl-endiren Cumhurbaşkanı, Soner Vehbi'yi Sayıştay Başkanı, İsmet Akim'i ise Sayıştay Üyesi olarak atadı.

Gerek Bakanlar Kurulunun önerme, gerekse Cumhurbaşkanının atama işlemlerinin, Anayasaya, keza İdare Hukuku ilkelerine aykırı olduğu nedeniyle geçersiz, -hükümsüz ve yoklukla malul olduğunu iddia eden davacı, huzurumuzda bulunan bu davayı dosyaladı.
Davanın duruşmasına başlandığında, davacı, 5/2002 sayılı Yasa ile değiştirilen 18/1978 sayılı Sayıştay Yasası'nın 6(1) ve 7(1) maddelerinin, Anayasa'ya aykırı o-lduğunu iddia etmesi üzerine, konu karara bağlanmak üzere Anayasa Mahkemesine hava-le edildi. Konunun Anayasa Mahkemesinde henüz askıda bulunduğu bir sırada davacı, Bakanlar Kurulu tarafından mecburi emekliye sevkedildi. Davacı, bu kararın iptali için, YİM-'e 119/2003 sayılı davayı dosyaladı. 1/2003 sayılı Anayasa Mahkemesi dava-sı, YİM 119/2003 sayılı davanın sonucuna kadar askıya alındı.
Uzun bir süreç sonucunda, YİM 119/2003 sayılı dava, 22/4/2009 tarihinde lehine sonuçlanması üzerine, davacı, Sayıştayda-ki denetçi görevine geri döndü.
Bu süreç yaşanırken, huzurumuzda bulunan bu davadaki alakadar şahıslardan olan Sayıştay Başkanı Soner Vehbi emekli oldu. Soner Vehbi'nin emekli olmasını müteakip, bu davadaki diğer alakadar şahıs İsmet Akim, Sayıştay Başkanl-ığına seçildi. Bilahare İsmet Akim de emekli oldu. Yine bu süreçte, 18/1978 sayılı Sayıştay Yasası'nın bu davanın konusu olan 6 ve 7. maddeleri, 49/2007 sayılı Yasa ile değiştirilerek, Sayıştay Başkan ve Üyelerinin Cumhuriyet Meclisi tarafından seçilmesi k-uralı getirildi. Yasadaki bu değişikliğin yapılmasına, Anayasa Mahkemesinin bir başka meselede Cumhurbaşkanına ver-diği görüşte, Sayıştay Başkan ve Üyelerini seçebilecek en uygun makamın, Cumhuriyet Meclisi olduğuna dair görüşü etken olmuştur.
Davacının Sa-yıştaydaki Denetçilik görevine geri döndüğü tarih-te, Sayıştay Başkanlığı boş durumdaydı. Bilahare Cumhuriyet Meclisi, Sayıştay Başkanlığı için münhal ilan ederek, müracaat kabul etmesine rağmen, davacı bu münhale müracaat etmedi. Cumhuriyet Meclisi müraca-atçılar arasından halen görevde bulunan Osman Korahan'ı, Sayıştay Başkanı olarak seçti.

YİM 119/2003 sayılı davanın, davacı lehine sonuçlanma-
sını müteakip, Anayasa Mahkemesi 1/2003 sayılı dava, Anayasa Mahkemesi tarafından ele alındığında, yukarıda öze-tlenen gelişmeler sonucunda, davacının meşru menfaatinin devam edip etmediği tartışma konusu olması üzerine, Anayasa Mahkemesi öncelikle bu hususta bir karar üretilmesi için dosyayı yetkili Mahkeme olan Mahkememize gönderdi.

Meşru menfaat konusu ile sın-ırlı olarak yapılan duruşmada, taraflar, Mahkemeye argümanlarını sunmakla yetinmişlerdir.
Huzurumuzdaki bu meselede, davacının dava açtığı tarihte meşru menfaatinin mevcut olduğu ihtilaf konusu değildir. Dosyanın tetkikinden, davanın açıldığı tarihte, dav-acının meşru men-faati olduğu görülmektedir.

Davalıları temsil eden savcının iddialarına göre, dava konusu yasa maddelerinin bilahare değiştirilmek suretiyle yürürlükten kaldırılması, davacının yeni yasaya göre açılan münhale müracaat hakkı varken mür-acaat etmemesi, ilgili şahıs-ların ve davacının halen emekli olması meşru menfaati ortadan kaldırmaktadır.

Davacı ise, dava konusu işlemin temel hak ve özgürlük-lerine açıkça aykırı olduğunu, temel hak ve özgürlüklerine bu işlemle getirilen kısıtlamanın- ortadan kalkmadığını, bu neden-le emekli olmasına rağmen, meşru menfaatinin devam etmekte ol-duğunu iddia etmektedir.
Davacı bu cümleden olmak üzere, dava konusu işlemlerin, eşit-lik ve fırsat eşitliği ilkesine; kamu görevine girme hakkına bağlı olarak k-amu görevinde yükselme hakkına; kamu görevine girişte ve yükselişte liyakat ilkesine açıkça aykırı olduğunu ileri sürmektedir. Davacıya göre, münhal ilan edilmeden ve sınav yapılmadan atama işlemi yapılması liyakat ilkesine ve Anayasa'nın 72. maddesi altın-da düzenlenen hizmete alınmada ödevin getirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetileme-yeceğine dair kurala aykırıdır.
Davacı, mahkemece meşru menfaatinin devam ettiğine dair karar verilmesi halinde, Anayasa Mahkemesi 1/2003 sayılı davadaki havale kon-usuna ilaveten, 5/2002 sayılı Yasa ile değiştirilen 18/1978 sayılı Sayıştay Yasası'nın 6(1) ve 7(1) maddelerinin, Anayasa'nın 72 ve 121. maddeleri ile 27/2004 sayılı Ekonomik, Toplumsal ve Kültürel Haklar Uluslararası Sözleşmesi (Onay) Yasası'nın 7. maddes-ine aykırı olup olmadığının tesbiti için, Anayasa Mahkemesine havale edilmesini talep etmiştir.

İnceleme:
İdare Hukuku alanında tek taraflı irade açıklaması ile kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen idari işlemlerin hukuka uygunluğunun ya-rgısal denetimi, Anayasa'nın 152. maddesinde düzenlenen normlara uygun şekilde gerçekleşir. İdari davaların kimler tarafından açılabileceği, Anayasa'nın 152(2) maddesinde gösterilmektedir. Anayasa'nın 152(2) madde-sine göre, idari bir karar veya işlemin ip-tali için dava aça-bilecek kişi, sahip olduğu meşru bir menfaati o karar veya işlemden olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenen kişidir. 2. fıkraya göre, önceki bir çok YİM kararında kısaca "meşru menfaat şartı" olarak belirtilen dava açma ehliyeti (sub-jektif ehliyet), iptal davasının ön koşullarından biridir.

Meşru menfaat konusunda TC mevzuatı, mevzuatımızla benzer hükümlere sahiptir. Tecrübelerinden ağırlıklı olarak yararlan-dığımız, çok yakın İdare Hukuku sistemini uyguladığımız TC İdare Hukuku d-oktrin ve içtihatları subjektif, dava açma ehli-yeti (menfaat ihlali - meşru menfaat) konusunda iyi yerleşmiş prensipler içermektedir.

Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu E.1999/1261, K.2000/168 sayılı davada şu görüşler yer almaktadır:

"Taraf i-lişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat alakasının varlığı, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlenmekte, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin bulunduğunun- anlaşılması, dava açma ehliyeti için yeterli sayılmaktadır.
Ayrıca, iptal davaları ile idari işlemleri hukuka uygun olup olmadığının saptanmasına, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının belirlenmesine, sonuçta hukuk de-vleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlandığından bu davalarda menfaat ilişkisinin bu amaç doğrultusunda yorumlanması gerekmektedir."


Yukarıda iktibas ettiğimiz görüşleri aynen benimser ve katı-lırız.

Bu görüşler ışığında, Anayasamızın 152-(2) maddesi altında, bir iptal davasında dava açma ehliyetinin, yani meşru menfaatin varlığından söz edilebilmesi için, aşağıdaki şartların kümüla-tif olarak görülmesi gerekir:
1- İptali istenen idari karar veya işlem tarafından etkilenen menfaat kişisel, -meşru ve güncel olmalıdır.
2- İptali istenen karar veya işlemin davacı ile ciddi ve makul, maddi veya manevi bir ilişkisi olmalıdır.
3- İptali istenen karar veya işlem davacının menfaatlerini doğ-rudan doğruya ve olumsuz yönde etkilemiş olmalıdır.
(Bak:- YİM 177/2007)

Yukarıda bahsedilen "menfaat", davacı ile iptalini iste-diği idari işlem arasındaki bağı anlatır. İdari işlem ile davacı arasında, geçerli (meşru) güncel ve ciddi bir ilişki söz konusu ise, davada menfaat bağı bulunduğu kabul edilir. (Bak-: TC Anayasa Mahkemesi E.1995/46, K.1995/49 sayılı kararı)

Doktrinde tartışmalı olmakla birlikte, şu andaki içtihadi hakim görüşe göre, meşru menfaatin hem iptal davası açıldığı zamanda, hem de davanın duruşması esnasında mevcut olması, di-ğer bir deyiml-e aktüel, güncel olması, yani davacının iptali talep edilen işlemle, başlangıçta var olan ciddi ve makul ilgi-sinin devam etmesi gerekir. (Bak: YİM 93/1983)

Genel bir ifade ile, davanın devam ettiği bir sırada, dava konusu işlemin bütün hüküm ve sonuçlar-ı doğmuşsa, davacının iş-lemle olan ciddi ve makul ilgisinin ortadan kalktığı varsayı-lır. Bu durumda, menfaatin güncelliğini yitirmesi nedeniyle dava iptal edilmelidir.
Ancak bütün hüküm ve sonuçlarını doğurmuş bir işlemin davacı üzerindeki etkileri ve so-nuçları, işlem iptal edilmediği tak-dirde devam ediyorsa, menfaatin güncelliğini sürdürdüğü kabul edilir. (Bak: YİM 146/1986)
Bunun gibi ilk bakışta bütün hüküm ve sonuçlarını doğurduğu görülen bir işlem, davacıyı maddi zarara uğratmışsa, davacının bu madd-i zararının tazmini için Anayasa'nın 152(6) maddesi kapsamında tazminat davası açabilmesi, mezkûr işlemin iptali koşuluna bağlı olduğundan, bu halde de menfaatin güncelliğini sürdürdüğü kabul edilir. (Bak: YİM 189/2007)


Huzurumuzda bulunan bu davada, il-gili şahısların emekliye ayrılmaları, dava konusu mevzuatın değiştirilerek yürürlükten kaldırıldıktan sonra yeni mevzuat altında başka bir 3. şahsın Sayıştay Başkanı atanması ile dava konusu işlemin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurduğu, keza davacının emek-liye ayrılması ile, dava konusu işlemlerle ilk nazarda ciddi ve makul ilgi-sinin kalmadığı görülmektedir.

Davacı, dava konusu işlemlerin, temel hak ve özgürlük-lerini etkilediğini, bu nedenle meşru menfaatinin devam etmekte olduğunu iddia etmektedir.
-YİM 189/2007 sayılı davada verilen çoğunluk kararına göre, süreli bir idari işlem doğrudan davacının temel hak ve özgür-lüklerine ilişkin ise, sürenin sona ermesi veya işleme konu ihlalin ortadan kalkması halinde dahi, davacının işlem ile olan güncel ilgis-i devam ettiği kabul edilir.
Huzurumuzdaki davaya konu işlemler, davacının temel hak ve özgürlüklerini hedef alan, temel hak ve özgürlüklerine ilişkin işlemler değildir.

Yukarıdakiler ışığında, davacının dava konusu işlemlerle, dava açtığı tarihte mevc-ut olan ciddi ve makul ilgisinin, dava-nın duruşması safhasında devam etmediği bulgusuna varırız.

Sonuç olarak, davacının davada meşru menfaati kalmadığın-dan, dava ret ve iptal edilir.

Dava masrafları ile ilgili emir verilmez.-





Şafak Öneri Hüseyin Besimoğlu Ahmet Kalkan
Yargıç Yargıç Yargıç


19 Mart 2014












2






Full & Egal Universal Law Academy