Yüksek İdare Mahkemesi Numara 62/2003 Dava No 10/2011 Karar Tarihi 29.04.2011
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 62/2003 Dava No 10/2011 Karar Tarihi 29.04.2011
Numara: 62/2003
Dava No: 10/2011
Taraflar: Nesrin Atalay ile Kuzey Kınrıs Eğitim vakfı ve/veya DAÜ Vakıf Yöneticiler Kurulu ve Doğu Akdeniz Üniversitesi arasında
Konu: Meşru menfaat - Sözleşme - Hizmet sözleşmesi - Hizmet sözleşmesinin uzatılmamasına ilişik kararın hükümsüz ve etkisiz olduğna dair mahkeme emri talebi - İstinafın kabul edilerek kararın hükümsüz olduğuna karar verilmesi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 29.04.2011

-D.10/11 YİM:62/2003


Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Yargıç Necmettin Bosta-ncı Huzurunda.


Davacı: Nesrin Atalay,Bayraktar Yolu No.31,Baykal-Gazi Mağusa

- ile -

Davalı: 1.Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı ve/veya DAÜ Vakıf
Yöneticiler Kurulu-Gazi Mağusa
2.Doğu Akdeniz Üniversitesi ve/veya DAÜ Rektörlüğü-
- Gazi Mağusa

A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Özben Atalay
Davalılar namına: Avukat Oktay Feridun adına Avukat Hale Ahmet Raşit.


Tek yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi'nin verdiği hükümden istinaf dosyalandı ve -YİM/İstinf Mahkemesi, davayı tekrar incelenmesi ve meşru menfaat iddiasının değerlendirilmesi için dosyayı tek yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi'ne iade etti - Tek yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi, meşru menfaat kararını inceledi - Vakıf Yöneticiler Kurulu ka-rarı ile Davacı arasında ciddi ve makul bir alaka olduğunu belirterek Davacının meşru menfaatinin bulunduğu sonucuna vardı - Tek yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi, Vakıf Yöneticiler Kurulu kararının süresi içerisinde alınmadığı nedeniyle yetki yönünden sakat- olduğunu belirterek kararı iptal etti.

Meşru menfaat - Meşru menfaatın davayı ikame eden açısında şahsi, meşru ve halen mevcut olması gereği - Menfaatin Anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik veya sözleşmeden doğması gereği - Menfaatin dava açıldığı ve davanı-n görüldüğü zaman mevcut olması gereği - Muhtemel olan menfaat dava ikamesi için yeterli değildir - Vakıf Yöneticiler Kurulu kararıyla Davacı arasında makul ve ciddi bir alakanın bulunması - Davalı tarafın süresinde cevap vermemesi nedeniyle Davacının menf-aatini haleldar etmesi.
Yetki - Zaman yönünden yetkisizlik - İdareye yasayla yetki belli bir süre için verildiğinde bu yetkinin süresi içerisinde kullanılması gereği - Vakıf Yöneticiler Kurulunun kararı süresi içerisinde alınmadığı nedeniyle kararın yetki- yönünden sakat olması.

Dosyanın İlk Mahkemeye iade edilmesi - YİM/İstinaf Mahke-mesi'nin meşru menfaat iddiasının incelenmesi ve bulgu yapılması amacıyla dosyayı tek yargıçlı Yüksek İdare Mahkemesi'ne iade etmesi.

Atıfta Bulunulan Bilimsel İçtihatlar:
-Ord. Prof. Sıddık Sami Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasları, 3. cilt, sayfa 1780 -1782.
Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, 27. baskı, sayfa 169, 205.

___________________

H Ü K Ü M

Huzurumdaki davada yapılan duruşma sonunda, 3.12.2008 tarihin-de bir hüküm verilmiştir. Davalılar bu hükümden istinaf dosyalamışlar, davayı gören YİM İstinaf sair istinaf sebepleri yanında meşru menfaat ile ilgili yapılan istinafı değerlendirdikten sonra 3.12.2008 tarihli hükmün talep takririnin (b) paragrafı uyarınc-a verilen kısmını iptal etmiş ve (b) paragrafı ile ilgili meşru menfaat iddiasının değerlendirilmesi ve bulgu yapılması amacı ile dosya bu Mahkemeye iade edilmiştir.

İade kararından sonra meselenin ele alındığı ve tarafların hazır bulunduğu 9.11.2010 tar-ihinde Davacı Avukatı Mahkemeye bir beyanda bulunarak celse öncesinde karşı taraf Avukatı ile konuyu be tekrar görüştüklerini, talep takririnin (b) paragrafında yer alan "uzatılmaması" kelimesinin talebin bütünü içerisinde bir yanlış anlamaya meydan verece-k şekilde değerlendirilebileceğini, kendilerinin taleplerinin 9.1.2003 tarihli kararın hükümsüz ve etkisiz olduğunu, "31.12.2002 tarihinde sona eren sözleşme ve/veya hizmet süresinin uzatılmamasına ilişkin" kelimelerini, kendilerine tebliğ edilen kararda b-u ifadeler kullanıldığı için talep takririnde kullandıklarını, yanlış anlamayı önlemek için (b) paragrafının 4. satırında yer alan "uzatılmamasına" kelimesinin "uzatılmadığına" olarak değiştirilmesi şeklinde bir tadilât yapmak için Mahkemeden izin talep ed-ilmiş, tadilâta izin verilmesi üzerine talep takririnin (b) paragrafının 4. satırında yer alan "uzatılmaması" kelimesi çıkarılmak ve yerine "uzatılmadığına" kelimesi konmak sureti ile tadil edilmiştir.

Meşru menfaat İdare Hukukunda davanın kabulü için b-ir ön şarttır. Meşru menfaatin davanın esası ile ilgisi olmadığı gibi esas davaya, davayı sonuçlandırmak açısından bir tesiri de yoktur. Meşru menfaatin, davayı ikâme eden açısından şahsi, meşru ve halen mevcut bir menfaat olması gerekir.

Menfaatin meşru- olabilmesi için hukuki bir durumdan çıkması veya hukuki bir duruma dayanması gerekir. Buna göre menfaatin meşru olabilmesi için Anayasa, yasa, tüzük, yönetmelik veya sözleşmeden doğması gerekir.

Menfaatin şahsi olması demek, kişinin dava konusu karardan- doğrudan doğruya etkilenmesi demektir.

Menfaatin, dava açıldığı zaman, hiç olmazsa davanın görüldüğü zaman mevcut olması gerekir. İlerde gerçekleşecek olan veya muhtemel olan menfaat ihlâli idari dava ikâmesine yetki vermez.

Sözü edilen menfaat ile d-avayı ikâme eden arasında ciddi ve makul bir ilginin olması gerekir. Bu nedenle menfaat maddi olabileceği gibi manevi bir ilgi de olabilir. Dava konusu kararın menfaati doğrudan doğruya haleldar etmesi gerekir. Dolayısıyle dolaylı bir etkileşimle sırf vata-ndaş olma hasebi ile doğan bir etkileşim idari davaya konu olmaz.

Yukarıda belirttiklerimi teyit için aşağıdaki iktibasları yapmayı uygun gördüm:

Ord.Prof.Sıddık Sami Onar İdare Hukukunun Umumi Esasları isimli eserinin 3.cildinde sayfa 1780'de şöyle de-mektedir:

"Bilindiği gibi her menfaat hak kuvvet ve mahiyetinde olmadığından bundan maksat kararın sübjektif bir hakkı ihlâl etmesi değildir. Buradaki menfaatten maksat ciddî ve makul bir alâkadan ibarettir. Binaenaleyh menfaatin mutlaka para vesair madd-i bir kıymet ölçüsü ile ölçülebilecek mali bir mahiyeti haiz olması lâzım değildir. Ciddi ve makul olmak şartı ile manevi bir alâka ve menfaatin ihlâl edilmiş olması da bu şartın tahakkuku bakımından kâfidir."


Sayfa 1781'de;

"Menfaatin meşru sayılabilm-esi için hukukî bir durumdan çıkması, böyle bir duruma dayanması lâzımdır. Binaenaleyh Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik, idarî teamüller, içtihat, mukavele veya diğer bir idarî karardan çıkan umumî veya hususî bir hukukî duruma dayanan menfaatler meşru -sayılır." demektedir.

Ayni eserin 1782'nci sayfasında;

"Halbuki iptal davalarında menfaat şartı davanın esasına taallûk etmiyen, dışında kalan ve sadece davanın kabulû ve dinlenmesi için aranılan bir usul ve şekil şartıdır: menfaatin ihlâl edilmiş olması- davanın neticesine tesir etmez. Yani menfaatin ihlâl edilmemiş olması davanın reddi veya ihlâl edilmiş olması davanın kabulü ile bu menfaati ihlâl eden hukukî tasarrufun iptali için bir sebep teşkil etmez. Bu şart davada ciddiyeti temin etmek, alâkasız ki-mselerin lüzumsuz müracaatlarla idarî kaza mercilerini işgal etmelerine mâni olmak için konulmuş şeklî bir şarttır: Davacının kararla ciddî ve makul bir alâkası olduğu ve binaenaleyh davasının da ciddî ve samimî bulunduğu anlaşılan dava kabul edilir. Esas -hakkındaki kararda artık bu menfaat şartının hiç yeri ve tesiri yoktur; menfaatin mevcudiyeti ve ihlâl edilmiş olduğu sabit olsa ve fakat idarî kararda bir sakatlık, bir iptal sebebi bulunmasa iptal talebi reddedilir ve menfaati ihlâl eden karar yürürlükte- kalmakta devam eder."


Ayni eserin ayni sayfasında;
"Menfaatin halen mevcut olması, davanın ikâmesi ve hiç olmazsa intacı zamanında mevcut ve tahakkuk etmiş olması demektir. İleride husulü melhuz olan, düşünülen, ihtimal dahilinde bulunan bir menfaat ipt-al davası açma salâhiyeti vermez."

Şeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı isimli eserinde, 27. baskı sayfa 169'da TC Danıştayının 6. dairesinin 15.12.1993 tarihli kararından yaptığı iktibasta ilgili kısımda şöyle demektedir:

"İdari işlemlerin hukuka uygunluğun-un yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davalarında davacının subjektif ehliyet şartı olan "menfaat ilgisinin" bulunup bulunmadığı yargı yerince takdir edilecektir. Yasada menfaat ihlali koşulunun getirilmiş olması karşısında, salt vatandaşlık sıfatı,d-avacıyla hukuka aykırı olduğu öne sürülen işlem arasında menfaat ilgisi kurulması için yeterli görülemez.

İptali istenilen işlemle davacı arasında menfaat ilgisinin kurulabilmesi ancak kişisel- meşru-güncel bir menfaatin varlığıyla mümkündür. Aksi halde,- kişilerin kendi menfaatini etkilemeyen, ciddi ve makul bir ilişkisinin bulunmadığı idari işlemlere karşı iptal davası açabilmesi idarenin işleyişini olumsuz yönde etkileyecektir."

Huzurumdaki meselede davaya konu kararın kaynağı bir sözleşmedir. Sözleşm-eye göre istihdam edilen, hizmet süresinin uzatılmasını arzu ediyorsa bu isteğini sözleşme hitam tarihinden en az 3 ay önce karşı tarafa ihbar eder. İşveren, müstahdemin hizmete devam etmek istediği yönündeki talebini kabul etmek niyetinde ise bunu karşı t-arafa en az sözleşme hitam tarihinden 2 ay önce bildirir. Davalı Vakıf Yöneticiler Kurulu, sözleşme hitam tarihinden sonra 9.1.2003 tarihinde Davacıyı sözleşme hitam tarihinden sonra istihdam etmeyeceğine ilişkin karar almıştır. Davacının talep takririnin -(b) paragrafında hükümsüz ve etkisiz olduğuna dair hüküm talep ettiği bu karar ile Davacı arasında ciddi ve makul bir alâka vardır. Bu karar doğrudan doğruya Davacıyı hedef almaktadır.

Davacının, sözleşmeye göre hitam tarihinden önceki 2 ay içinde bir ce-vaba muhatap olma hakkı vardı veya en azından sözleşmeden doğan bir beklentisi vardı. Cevap, sözleşmenin öngördüğü sürede verilmemiştir. Yukarıda belirtilen ihbarlar için süre öngörülürken, sözleşmenin, tarafların hizmet süresi devam etmeyecekse tedbirleri-ni almalarını amaçladığı, yoruma gerek bırakmayacak kadar açıktır. Davalı taraf, süresinde cevap vermemekle Davacının bu açıdan menfaatını haleldar etmiştir.

Görüldüğü gibi dava konusu kararla ilgili Davacının meşru menfaati vardır. Eğer Davacı sözleşme -hitam tarihinden önceki 3 aylık süre içerisinde başka bir ifade ile 3 aydan daha kısa bir süre içerisinde ihbarda bulunsaydı hali ile meşru menfaatinden bahsedilemeyecekti. Keza Davalı, sözleşmenin uzatılmayacağına ilişkin kararını sözleşme hitam tarihinde-n önceki 2 ay içerisinde almış olsaydı yine Davacının meşru menfaati sözkonusu olmayacaktı.

İstinaf Mahkemesi, bu davayı alt Mahkemeye iade ederken talep takririnin (b) paragrafı ile ilgili olarak hükmü bozmuştur. Hâl böyle olunca (b) paragrafı ile ilgi-li talebi de yeniden değerlendirmek gerekecektir. (b) paragrafındaki talep aynen şöyledir:

"b) Davalı No 1 ve/veya davalılar tarafından alınan ve davacının bilgisine takriben 18 Nisan 2003 tarihinde gelen ve/veya getirilen takriben 9 Ocak 2003 tarihli ve-/veya 02-03/13-2 sayılı olup davacının 31/12/2002 tarihinde sona eren sözleşme ve/veya hizmet süresinin uzatılmadığına ilişkin kararın tamamen etkisiz ve hükümsüz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair mahkemece hüküm ve/veya karar verilmesi-,"

Talep Takririnin (b) paragrafına konu olan kararın kaynağı, 1/1/2000 - 31/12/2002 dönemini kapsayan Davacı ile Davalı arasındaki hizmet sözleşmesidir. Hizmete devam edebilme açısından sözleşme, yukarıda belirttiğim süreleri öngörmektedir. İdari kararın- kaynağı, o kaynak uyarınca alınacak bir karar için bir süre öngörüyorsa idari karar alma açısından kararı alan o süre ile bağlıdır. Bu bakımdan süresi içerisinde alınmayan karar, yetki yönünden sakat bir karar olacaktır. Bu konuda Prof.Dr. A.Şeref Gözübüy-ük, Yönetsel Yargı isimli eserinin 27.bası sayfa 205 paragraf 225'de şöyle demektedir:

"225.-Zaman yönünden yetkisizlik. Yönetimin, ya da kamu görevlilerinin yetkileri, zaman yönünden de sınırlandırıl-mıştır. Kimi durumlarda, yönetime yetki, yasa ile be-lli bir süre için tanınmıştır. Yönetim, yetkisini ancak, bu süre içinde kullanır. Bu sürenin dışına çıkarak yaptığı işlemler, zaman yönünden yetkisizlik durumunu oluşturur."

Davalı Vakıf Yöneticiler Kurulu, dava konusu kararlardan olan (b) paragrafındak-i kararı süresi içerisinde almadığı için bu karar yetki yönünden sakat bir karardır. Bu nedenle 9.1.2003 tarihli ve 02-03/13-2 sayılı olan Davalı 1 Vakıf Yöneticiler Kurulu kararının hükümsüz ve etkisiz olduğu sonucuna varmak gerekir.

Bu davayı sonlandı-rmadan önce bir hususa daha temas etmek gerekir. Müstahdemi gelecek zamanda istihdam etmek niyetinde olmadığını bildirmek keza müstahdemin devam etmek niyetinde olmadığını bildirmek yükümlülüğü sözleşmenin amir hükümlerindendir.

Karara kaynak olan sözle-şmenin amir hükmüne riayet etmeme, yapılması gereken bir şeyi yapmamaktır. Başka bir ifade ile İdare Hukuku açısından bir ihmaldir. Vakıf Yöneticiler Kurulu Davacı ile ilgili kararı 31.12.2002 tarihine kadar alması gerekirken, almamakla bir ihmalde bulunmu-ştur. Meselede bir ihmal söz konusu olmakla birlikte, Davacı 9.1.2003 tarihli kararla ilgili talep takririnde ihmale ilişkin bir talepte bulunmadığı ve böyle bir husus talep takririnde yer almadığı için bu konuyu inceleme olanağı yoktur.

Netice olarak D-avalı 1'in 9.1.2003 tarih ve 02-03/13-2 sayılı kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna, herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar veririm.


Necmettin Bostancı
- Yargıç

29 Nisan, 2011














36






Full & Egal Universal Law Academy