Yüksek İdare Mahkemesi Numara 62/1993 Dava No 22/2001 Karar Tarihi 16.11.2001
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 62/1993 Dava No 22/2001 Karar Tarihi 16.11.2001
Numara: 62/1993
Dava No: 22/2001
Taraflar: Şule İsmail Keleşoğlu ve diğerleri ile İskan Bak.
Konu: Tahsi iptali istemi - Meşru menfaat
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 16.11.2001

-D.22/2001 YİM 62/93
Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Nevvar Nolan, Seyit A. Bensen.
Müstedi: 1. Şule İsmail K-eleşoğlu, 12, Kordonboyu Cad., Girne
2. Dr. Özgün Ahmet Mümtaz Soyer, Ersin Aydın
Sokak, Girne
3. İbrahim Hacı Şakiroğlu, Ersin Aydın Sok,. Girne
4. Mualla Tanlı, 14, Şehitler Cad., Girne
- ile -
Müstedaaleyh: 1. İsk-ân Bakanlığı vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa
2. İskân Bakanlığı, İskân ve Rehabilitasyon
Dairesi Müdürlüğü, Girne Şubesi vasıtasıyle
KKTC, Lefkoşa
3. İnceleme Dağıtım Komisyonu vasıtasıyle KKTC,
- Lefkoşa
A r a s ı n d a.
Müstediler namına: Avukat Mustafa Bülent Asena
Müstedaaleyhler namına: Başsavcı Yardımcı Muavini Mustafa Arıkan
İlgili Şahıs namına: Avukat Güneş Menteş.


--------------


H Ü K Ü M


Metin A. Hakkı: Müstediler 21.4.-1993 tarihinde, Anayasanın 152. maddesine istinaden Yüksek İdare Mahkemesi olarak oturum yapan Yüksek Mahkemede Müstedaaleyhler aleyhine dosyaladıkları yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen dava ile Mahkemeden aynen aşağıdaki şekilde karar talep ettiler:

- "Müstedaaleyh No.1 ve/veya Müstedaaleyh No. 2
- tarafından Müstedilere gönderilen 1.3.1993 tarih
ve GİD. 29/93-17 sayılı yazı ile Müstedilerin
bilgisine gelen ve Pafta/Harita XII.20.3.IV, Blok
B, Parsel 160 referanslı binanın bodrum katında
E.61 nolu seri plânda 2 nol-u dosya plânında 5
numara ile gösterilen yerin Müstedaaleyh No.3
tarafından alınan 4.3.1992 tarih ve R-9/92
sayılı karar ile Süleyman Akyıldız'a işyeri
olarak tahsis edildiğini içeren kararın ve bu
karar uyarınca yapılan işlem-lerin hükümsüz ve
etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
doğuramayacağına dair bir Mahkeme kararı"

Mezkûr davanın Müstedaaleyhlere tebliğini müteakip Müstedaaleyhler, 6.2.1996 tarihinde ön itiraz da içeren bir Müdafaa Takriri dosyalamışla-rdır. Müstedaaleyhler Müdafaa Takriri ve iptidaî itirazları ile başlıca şu 2 husus üstünde durmuşlardır:- Müstedilerin bu davayı dosyalamaya herhangi bir meşru menfaatları yoktur; Müstedilerin davasında yakınma konusu yaptıkları karar Müstedaaleyhlerin -bilgisine geldikten ve hak düşürücü süre geçtikten sonra dosyalandığı cihetle bu davanın masraflarla reddedilmesi gerekmektedir. Dava ile yakın ilgisi olduğu görülen Süleyman Akyıldız'da Mahkemece İlgili Taraf olarak davaya dahil edilmiş ve ilgili evrakla-rın kendine tebliğini müteakip avukatı vasıtası ile 17.1.1994 tarihinde bir itirazname dosyalayarak Müstedaaleyhlerin Müdafaa Takrirlerinde öne sürdükleri hususlara paralel iddialarda bulunup davanın masraflarla reddolunmasını talep etmiştir.

Davan-ın talimatı tüm ilgililerin temsilcileri huzurunda gerçekleştikten sonra duruşması ancak 6.6.2001 tarihinde gerçekleşip 7.6.2001 tarihinde duruşmaya devam edilip bu tarihte hitabeler de dinlendikten sonra dava karar için bilâmüddet ertelenmiş durumdadır. -Dava duruşma olarak ele alınmazdan önce müteaddid defalar mention olarak ele alınmış ve tarafların bu mention'lardaki talepleri doğrultusunda davanın Mahkeme harici hallolacağı beyanlarından hareketle dava birçok kez tehire uğramıştır. 24.12.1997 tarihind-e Müstedi 1,3 ve 4 davalarını geri çekmiş dolayısıyle onların davaları geri çekildiği cihetle Mahkemece iptal edilerek sadece Müstedi 2'nin Müstedi olarak kaldığı davanın duruşması yapılmıştır. Duruşma esnasında karşılıklı mutabakat çerçevesinde dosyada d-uran ve evraklardan oluşan 15 adet evrak Mahkemeye emare olarak ibraz edilmiştir. Duruşma esnasında Müstedi 2 bizzat şahadet vermiş ve ilâveten dava konusu binada yöneticilik görevi yapan Aysın Ersin isimli kişi de Müstedi tanığı olarak Mahkemede şahadet -vermiştir. Müstedaaleyhler ise halen İskân Bakanlığında Müdürlük görevi ifa eden Ergin Alasya'ya şahadet verdirip bundan başka herhangi bir tanık dinletme ihtiyacı duymamışlardır. İlgili Şahıs da duruşma esnasında Mahkemede hazır bulunmuş avukatının uygu-n gördüğü oranda Müstedi tanıklarını istintak etmiş ancak kendisi şahadet vermediği gibi herhangi bir tanık da dinletmemiştir.

Önümüzde ibraz olunan emareler ve şahadeti
değerlendirdikten sonra davanın kökeninde yatan olgular ile ilgili bulgularımız -şöyledir ve bu bulgularımızın büyük bir kısmı tarafların karşılıklı mutabakat çerçevesinde duruşma esnasında Mahkemeye ibraz ettikleri emarelerle desteklenmektedir: İlgili gayrımenkul Girne'de Kordon Boyu Caddesi üzerinde bulunmaktadır. Bu gayrımenkul 19-74 Barış Harekâtı öncesi Rum malı idi ve Barış Harekâtını müteakip Anayasa ve diğer mevzuat uyarınca mülkiyeti Devlete kalmış bodrum ve zemin kattan oluşan bir mal idi. Burada 8 iş yeri vardı ki bunların 4'ü birer adet olmak üzere Müstedilere Güney göçmen-i olmaları hasebi ile tahsis edilmiş ve Müstediler kendilerine tahsis edilen işyerlerinin koçanlarını da eşdeğer puanlarını yatırarak 1990 öncesi almışlardır. Davada yegâne Müstedi olarak kalan Müstedi No.2 kendine tahsis olunan işyerinin koçanını 1984 yı-lında almıştır. Geri kalan 8
işyerinin 3'ü de bu davada Müstedi olmayan başka hak sahiplerine yine 1990 öncesi Müstedaaleyhlerce tahsis edilmiştir. İhtilâf konusu ve emare 13 plânda 5 numaralı olarak görülen ve halen İlgili Şahsın tasarrufunda olan işye-ri 1990 öncesi askerin tasarrufunda olduğu cihetle hiçbir kimseye tahsis edilmemişti. Önümüzde emare 15 olarak duran evrağa göre İlgili Şahıs 1992 yılında kamu görevlisi idi ve ihtilâf konusu 5 numaralı işyeri askerin tasarrufunda olmasına rağmen İlgili Ş-ahıs orda teknisyen olarak dava konusu işyeri kendine 1992'de tahsis olunmadan önce görev ifa etmekte idi. Müstedi ve 1997'de davalarını geri çekmeden önce Müstedi durumunda olan kişiler, 1990 öncesi kendilerine Devletçe tahsis olunan işyerlerinin koçanla-rını aldıktan sonra Devletin izni ile bu gayrımenkul üzerinde kendi paraları ile 2 kat daha inşaat yapmışlar ve bu inşaatları da yine 1990 öncesi bitirip onların koçanlarını da almışlardır. Müstedi 2 durumunda bulunan ve neticede yegâne Müstedi olarak kal-an Müstedinin halen ilgili blokta zemin katta bir işyeri ve kendi imkânları ile bilâhare Müstedaaleyhlerin izni ile yaptırdığı 3 dairesi bulunmaktadır. Konu gayrımenkul apartman olması hasebi ile tüm koçanlar Fasıl 224 madde 6 hükümlerine tabiidir ki bu h-usus emare 4,5,6 ve 7 diye önümüzde duran koçanlarda da sarih olarak görülmektedir. Müstedi 2 eşdeğer alacaklısıdır. Dava tarihinde 7 milyon civarında eşdeğer puanı mevcuttu, duruşma günü de, geçen bu sürede veraset yolu ile intikal ettiği başka eşdeğer- puanları ile birlikte 14 milyon civarında eşdeğer puanına sahiptir.

Asker, tasarrufunda tuttuğu iş yerini 1990 yılında terk ettikten sonra Müstedaaleyhler bu işyerini İlgili Şahsa 4.3.1992 tarihinde emare 8 ve emare 9 ile tahsis etmişler, emare 10 -
ile de 21.7.1992 tarihinde İlgili Şahsın "T" cetveline işlemişlerdir. Müstedaaleyhler bu yere 1 milyon 567 bin 967 puan değer takdir etmişlerdir. İlgili Şahıs Kuzey göçmenidir, eşdeğer puanı yoktur, ancak Müstedaaleyhler kendine puan satın alması için g-erekli izni vermişler, fakat bu dava dosyalandıktan sonra Mahkemece verilen ara emri neticesi tüm ileri işlemler durdurulmuş durumdadır, dolayısı ile İlgili Şahıs henüz bu yerin koçanını alamamıştır. Emare 10 İlgili Şahsın "T" cetvelinin 2. sayfasında kon-u iş yerinin İlgili Şahsa yine Fasıl 224 madde 6 hükümlerine tabi olarak tahsis edildiğini göstermektedir. Bulgular safhasında bir hususun vurgulanması yerinde olur ki konu mal İlgili Şahsa Müstedaaleyhlerce 1992 yılında tahsis edilmeden önce pakete konma-mış dolayısıyle buna Müstedi veya başka herhangi bir kimsenin müracaat fırsatı olmamıştır. Müstedi, konu malın İlgili Şahsa tahsis edildiğini bilâhare kendi gayreti ile öğrenmiş bu davayı da 75 günlük hak düşürücü süre geçmeden dosyalamıştır.

Yukarı-daki gerçeklere istinaden İlgili Şahsın ve Müstedaaleyhlerin, Müstedinin bu davayı hak düşürücü süre geçtikten sonra dosyaladığı doğrultusundaki iddiasının daha ileri gitmeden reddedilmesi gerekir görüşündeyim. Bu durumda esas incelenip karara bağlanması -gereken husus Müstedinin bu davayı dosyalamaya herhangi bir meşru menfaatının olup olmadığıdır. Bu tezekkür edilmeden vurgulanması yerinde
olur ki Müstedaaleyhler bu yeri İlgili Şahsa tahsis ederken
İTEM Yasası hükümlerini gözardı etmişler ve ilgili tar-ihte kamu görevlisi olan İlgili Şahsa bu yeri bu gerçeğe rağmen tahsis etmişlerdir. İlgili Şahıs 1.2.1996 tarihinde yaş haddinden kamu görevinden emekli olmuş durumdadır. Yasal durumu daha da yakından incelemeye kalktığımızda, Müstedaaleyhler şikâyet kon-usu kararı 4.3.1992 tarihinde aldıklarında 27/82 sayılı Yasa ile tadil olunan İTEM Yasasının 3 ve 26. maddelerinin dava ile yakın ilgisi olduğu görülmektedir. İTEM Yasasının ilgili tarihte yürürlükte bulunan 26(3)(b) maddesi, herhangi bir vatandaşın işyer-i açısından hak sahibi olabilmesi için herhangi bir (yasadan alınan kelimelerle) "kamu veya iktisadi devlet kuruluşlarında görevli olmamak" şartını içerdiği görülmektedir. Bu durumda Müstedaaleyhler, İlgili Şahsa tahsis kararını alırken İTEM Yasasının yuka-rıda sözü edilen hükümlerine ters hareket ettiği ortadadır. Bu böyle olduğuna göre de Mahkemenin Yasaya ters olan bu kararı iptal etmesi, yetkisi dahilinde olduğu tartışma konusu olmayacak kadar sarihtir. Bu böyle olmasına rağmen Müstedi 2'nin bu dava il-e, bu kararı iptal etmeye hakkı var mıdır? Bir başka deyişle bu davayı ikame etmeye Müstedi 2'nin meşru menfaatı var mıdır? Sıddık Sami Onar, İdare Hukukunun Umumi Esasları, isimli eserinde (Bak: Cilt I sayfa 335) de aynen şöyle demektedir:

".....- böyle bir butlan mevcut olan hallerde
tasarruf mevcuttur, fakat çok ağır noksanlar
ve kusurlarla mağlul, derin ve esaslı bir
tarzda sakattır. Böyle bir tasarrufun devamı
umumi menfaatlar bakımından çok zararlıdır.
Bu hal yok-luğa yakın olmakla beraber tasarrufun
hukuk dünyasına doğmuş olması, hukuki varlığının
iktisap etmiş bulunması itibarı ile yokluktan
farklıdır. Ancak bu halde de herkes ve her
zaman tasarrufun iptalini isteyebilir. Bu
s-alâhiyet her makam ve herkes için mevcuttur
ve bu bir müddetle mukayyet değildir."
(underline supplied)


Yine Profesör Sıddık Sami Onar, yukarıda sözü edilen İdare Hukukunun Umumi Esasları isimli eserinde, Cilt 3, sayfa 1781'de konu -ile ilgili aynen şöyle demektedir:
-
"..... iptal dâvalarında menfaat şartı dâvanın
esasına taallûk etmiyen, dışında kalan ve sadece
dâvanın kabulû ve dinlenmesi için aranılan bir
usul ve şekil şartıdır: menfaatin ihlâl edilmiş
olması dâvanın neticesine tesi-r etmez. Yani
menfaatin ihlâl edilmemiş olması dâvanın reddi
veya ihlâl edilmiş olması dâvanın kabulü ile bu
menfaati ihlâl eden hukukî tasarrufun iptali
için bir sebep teşkil etmez. Bu şart dâvada
ciddiyeti temin etmek, a-lâkasız kimselerin
lüzumsuz müracaatlarla idarî kaza mercilerini
işgal etmelerine mâni olmak için konulmuş şekli
bir şarttır: Dâvacının kararla ciddî ve makul
bir alâkası olduğu ve binaenaleyh dâvasının
da ciddî ve samimî bu-lunduğu anlaşılan dâva
kabul edilir. Esas hakkındaki kararda artık
bu menfaat şartının hiç yeri ve tesiri yoktur;
menfaatin mevcudiyeti ve ihlâl edilmiş olduğu
sabit olsa ve fakat idarî kararda bir sakatlık,
bir iptal sebebi- bulunmasa iptal talebi redde-
dilir ve menfaati ihlâl eden karar yürürlükte
kalmakta devam eder.

Dâvanın dinlenmesi için dâvacıda aranılan
bu menfaatin maddî mahiyette olması, malî kıymeti
ve ehemmiyeti haiz bulunma-sı şart olmamak; ciddi
ve makul manevî bir alâka ve menfaat de dâvanın
kabulü için kâfi bulunmakla beraber meşru, şahsî
ve halen mevcut bir menfaat olması lâzımdır:

Menfaatin meşru sayılabilmesi için hukukî
bir durumdan çıkm-ası, böyle bir duruma dayanması
lâzımdır. Binaenaleyh anayasa, kanun, tüzük,
yönetmelik, idarî teamüller, içtihat, mukavele
veya diğer bir idarî karardan çıkan umumî veya
hususî bir hukukî duruma dayanan menfaatler
meşru sayılı-r."


Konu ile ilgili olarak Zaim Necatigil de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Anayasa ve Yönetim Hukuku isimli eserinde (1988) sayfa 94-96 "meşru menfaat" kavramını incelerken sayfa 95'de aynen şöyle demektedir:


"Menfaatin meşru sayılab-ilmesi için hukuki bir
durumdan çıkması veya böyle bir duruma dayanması
gerekir. Buna göre, Anayasa, Yasa, Tüzük,
Yönetmelik, Yönetsel Uygulamalar (Teamüller),
İçtihat, Sözleşme veya herhangi bir Yönetsel
karardan çıkan gene-l veya özel duruma dayanan
menfaatler meşru sayılabilir" demektedir.


Aynı yazar, Administrative Law (1974) isimli kitabında sayfa 257'de meşru menfaatın (legitimate interest) maddi menfaat ile sınırlı olmayıp moral bir menfaatı da kapsayabildi-ğini kabul etmektedir.

Bu prensipleri zihinde tutarak yukarıda özetlenen davanın olgularına ve mevzuatımıza baktığımızda Müstedi No.2'nin bu davayı dosyalayıp yürütmekte meşru menfaatının olduğu inancındayım çünkü Müstedi 2 eşdeğer alacaklısıdır, il-gili blokta başka malları vardır, apartmanın arsası ve girişi, esas merdivenler, temeller gibi diğer müşterek kısımlarda Fasıl 224 madde 6 hükümleri mucibince hissedardır, dolayısı ile bu davada meşru menfaatı vardır. Bu durumda Müstedaaleyhlerin şikâyet -konusu kararı aldıkları tarihte mevzuatı da gözardı edip mevzuata aykırı bir karar aldıkları ortada olduğundan Müstedi No.2'nin davası mucibince ilgili kararın iptal edilmesi gerektiği görüşündeyim. Dolayısıyle Talep Takriri mucibince Müstedi No.2'ye tale-p ettiği kararın verilmesi gerekir inancındayım.
-

Seyit A. Bensen : Müstediler Girne'de, Girne Kordonboyu Caddesinde apartman tipi özellik arzeden P/H.XII.20.3.IV, Blok B, Parsel 160 üzerinde inşa edilen bazı dükkan ve apartman dairelerinin kayıtlı mal sahipleridirler. Dava konusu taşınmaz mal yukarıda -referansları verilen Parsel 160, seri plan E.61, bodrum katta 2 nolu dosya planında 5 numara ile gösterilen bir odadan ibaret işyeridir. 4.3.1992 tarih ve R-9/92 sayılı karar ile Müstedaaleyh No.3 İnceleme ve Dağıtım Komisyonu dava konusu 5 numaralı işyeri-nin İlgili Kişi Süleyman Akyıldız'a tahsis edilmesi yönünde bir karar aldıklarından Müstediler bu davayı dosyaladılar ve işyeri olarak tahsis edildiğini içeren kararın ve bu karar uyarınca yapılan işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir son-uç doğuramayacağına karar verilmesini istediler.

Müstedaaleyhler dosyaladıkları itiraznamede, sair şeyler yanında, ön itiraz olarak Müstedilerin bu davayı dosyalamak için KKTC Anayasasının 152. maddesinde öngörüldüğü şekilde doğrudan doğruya etkilenen m-eşru menfaatlerinin olmadığını ileri sürdüler. Çünkü dava konusu yer Devlete ait çok katlı binanın bodrum katı olup, söz konusu bodrum katı 4.3.1992 tarihli İnceleme ve Dağıtım Komisyonu kararı ile Süleyman Akyıldız'a tahsis edildiğini, Müstedilerin ne söz- konusu tahsis tarihinden önce, ne de o tarihten sonra söz konusu bodrum katını talep ettiklerine dair herhangi bir müracaatları bulunmadığı gibi Müstedilerin söz konusu bodrum katı için herhangi bir belgeleri de bulunmadığını ileri sürdüler.

Müstedaale-yhler, yine ön itiraz olarak Müstedilerin davalarını KKTC Anayasasının 152. maddesinde öngörülen 75 günlük hak düşürücü sürede dosyalamadıklarını ileri sürdüler. Çünkü Süleyman Akyıldız 4.3.1992 tarihli İnceleme ve Dağıtım Komisyonu kararı ile anılan bodru-m katına girdiğini ve o tarihten beri anılan bodrum katında bulunduğunu, Müstedilerin bilâhare inşa ettikleri dairelerin koçanlarını aldıklarında Süleyman Akyıldız'ın anılan kaynakta olduğunu bildiklerini ve takriben 18.12.1992 tarihinde de yakınma konusu -yaptıkları kararın Müstedilerin bilgisine geldiğini ileri sürdüler.

Süleyman Akyıldız da İlgili Kişi sıffatıyle ayni mealde bir itirazname dosyalayarak davanın reddedilmesini istedi.

Davanın esas duruşmasından önce Müstedi No.1,3 ve 4 davalarını geri- çektikleri cihetle Mahkeme 24.12.1997 tarihinde vermiş olduğu emir uyarınca Müstedi No.1,3 ve 4 ile ilgili dava iptal edilmiştir. Bu durumda Müstedi No.2'nin Müstedi olarak kaldığı davanın duruşması yapılmıştır.

Davanın duruşmasında tarafların mutabaka-tı ile 13 adet belge emare 1-13 olarak ibraz edilmiştir. Davanın duruşması sırasında Müstedi No.2 ve bir tanığı şahadet vermiştir. Müstedaaleyhler de bir tanık çağırdılar. İlgili Kişi ise şahadet vermediği gibi lehine herhangi bir tanık da çağırmadı ve Müs-tedi No.2 ile tanığını istintak etmekle yetindi.

Müstedi No.2 şahadetinde, sair şeyler meyanında 14 milyona yakın eşdeğer puanına sahip olduğunu, bodrum ve zemin kattan oluşan apartman tipi binada kendisine bir dükkân tahsis edildiğini, tahsisten sonra -takriben 1990 yılında konu binanın üzerine diğer Müstediler ile birlikte müştereken üç kat daha inşaat başlattıklarını, inşa ettikleri dairelerden kendi hissesine düşen üç dairenin daha koçanlarını aldığını, konu koçanları almadan önce mal sahibi bulunduğu- ve dükkanına bitişik dava konusu 5 nolu dükkânın Askerin tasarrufunda bulunduğunu, Askerin tasarrufunda bulunan dava konusu dükkânın tahsisi için herhangi bir müracaatı bulunmadığı gibi konu dükkân için de herhangi bir tahsis belgesi bulunmadığını, dava k-onusu işyerinin tahsisi için İskân Dairesine müracaat ettiklerinde konu yerin İlgili Kişiye tahsisli olduğunu öğrendiklerini ve bunun üzerine de bu davayı dosyaladıklarını belirtti.

Müstedi No.2'nin 2. tanığı Aysın Ersin vermiş olduğu şahadette dava kon-usu yerin bulunduğu apartmanın yöneticisi olduğunu, 1976 yılından beri dava konusu yerle ilgisi olduğunu, konu yere ilâve inşaat yapan 7 kişiden bir tanesinin de
kendisi olduğunu, 1977 yılında dava konusu işyerinin Askerin tasarrufunda bulunduğunu ve İlgi-li Kişi'nin de bu yerde Askerin teknisyeni sıffatıyle orada bulunduğunu, ilâve inşaatı bitirdikten sonra İlgili Kişi'nin kendisine tahsisi olduğunu belirterek apartmandan hak talep ettiğini belirtti.

Çalışma, İskân ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında Müdür -olan Ergin Alasya 1988 - 1994 yılları arasında İnceleme ve Dağıtım Komisyonunda üyelik yaptığını, dava konusu 5 no'lu işyeri için Müstedilerin herhangi bir müracaatları olmadığını, bodrumdaki dükkânların Müstedilere ve İlgili Kişi'ye tahsis amaçlı verildiğ-ini, konu işyerinin rezerv bir kaynak olmadığından kaynak paketine girmediğini, 1992 yılında konu kaynağın İlgili Kişi'ye tahsis edildiğini ve "T" cetvellerine işlenip koçan alma aşamasına geldiğini belirtti.

Yukarıda özeti verilen şahadetten Müstedinin- 14 milyona yakın eşdeğer puanına sahip olduğu, davaya konu teşkil eden
5 no'lu işyerinin Müstedinin veya davalarını geri çeken diğer Müstedilerin herhangi birisinin tahsis veya kirasında olmadığı, hatta konu yerin kendilerine tahsisi için herhangi bir mü-racaatları dahi olmadığı görülmektedir. KKTC Anayasasının 152(2) maddesine göre Müstedinin Yüksek İdare Mahkemesine başvurabilmesi için şikâyet konusu ettiği karar veya işlemin alındığı veya yapıldığı tarihte mevcut olan meşru bir menfaatının olumsuz yönde- ve doğrudan doğruya etkilenmiş olması gerekir. Söz konusu madde aynen şöyledir:

"152(2) Böyle bir başvuru, sahip olduğu meşru
bir -menfaatı, bu gibi karar veya işlem veya
ihmal yüzünden olumsuz yönde ve doğrudan
doğruya etkilenen kişi tarafından yapılabilir."


Anayasanın 152(2) maddesinden görüleceği gibi; "Meşru Menfaat" Yüksek İdare Mahkemesine başvurabilmek için aran-ılan bir ön koşuldur. Yüksek İdare Mahkemesine başvuran kişinin önce meşru menfaati olduğunu kanıtlayabilmesi gerekir ki davada haklı olduğunu tartışabilsin. Meşru menfaat konusu incelenirken, Müstedinin eşdeğer alacaklısı olarak dava konusu taşınmaz malı -alacak kadar puanı olması yeterli değildir. Yakınma konusu malı eşdeğer olarak almada da en azından ilk nazarda bir hakkı olduğunu göstermesi gerekir. Gör: Birleştirilmiş YİM/İstinaf 13/89,15-19/89 (D.2/90).

Dava konusu 5 no'lu işyeri Müstedinin tah-sis veya kirasında bulunmadığına, hatta konu yerin kendisine tahsisi için herhangi bir müracaatı olmadığına göre bu yerin İlgili Kişi'ye verilmesi ile Müstedinin meşru bir menfaatının olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilendiği söylenemez, ve sadece bu n-oktadan davanın Müstedi No.2 açısından reddolunması gerekir.

Yukarıda belirtildiği şekilde varmış olduğum karar ışığında Müstedaaleyhler ve İlgili Kişi'nin 75 günlük hak düşürücü süre ile ilgili ön itirazlarının incelenmesine gerek kalmamıştır.

M-üstedi davasında, dava konusu taşınmaz malın Müstedaaleyh No.3 tarafından İlgili Kişi Süleyman Akyıldız'a işyeri olarak tahsis edilmesinin yasal olmadığını ve böyle bir tahsis yapmağa Müstedaaleyhlerin hiçbirisinin yasal hakkı olmadığını ileri sürdü. Çünkü-:

"(1) Süleyman Akyıldız, Çalışma ve Sağlık
Bakanlığında Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi
I.Derece teknisyen yardımcısı ve/veya kamu
görevlisi olarak çalıştığını ve kamu kuruluş-
larında görevli olanlara işyeri ta-hsisi
yapılamadığını;

(2) Müstedaaleyhler mezkûr taşınmaz malı eşdeğere
kaynak olarak pakete koymak zorunda olduklarını
ve mezkûr taşınmaz malın bulunduğu parselde
mal sahibi olan Müstedilerin öncelik hakları-nın
mevcut olduğunu ileri sürdüler.


Müstedaleyhler namına şahadet veren Çalışma, İskân ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müdürü Ergin Alasya şahadetinde Devlet memuru olanlara dükkân tahsisi yapılmadığını, ancak İlgili Kişinin ilgi tarihte Devlet -memuru olduğunun bilgilerinde olmadığını ve bu aşamada ne yapılabileceğini bilmediğini belirtti.

27/82 sayılı Yasa ile tadil olunan 41/77 sayılı İskân,
Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası'nın 26(3)(b) maddesine göre herhangi bir hak sahibinin küçük iş-yeri açısından hak sahibi olabilmesi için "Kamu veya İktisadi Devlet Kuruluşlarında görevli olmamak" şartını taşımaktadır. Mahkemeye emare 15 olarak ibraz edilen belgeye bakıldığında İlgili Kişi'nin tahsis tarihinden önce 13.10.1989 tarihinden itibaren Tıp- ve Sağlık Dairesi, Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi, I. Derece Teknisyen Yardımcısı Kadrosunda görevli olduğu görülmektedir. İnceleme ve Dağıtım Komisyonu, Devlet memuru olması nedeniyle, küçük işyeri açısından, hak sahibi olmayan İlgili Kişi'ye Yasanın -26(3)(b) maddesine aykırı olarak, dava konusu 5 no'lu işyerini tahsis etmiştir. Kanımca, İnceleme ve Dağıtım Komisyonu bu tahsisi yapmakla yasaya aykırı hareket etmiştir. Bu durumda açıktan açığa yasa dışı olan işlemlerin Mahkemece ele alınıp alınamayacağı- ile ilgili mevzuata bakmak gerekir.

Birleştirilmiş YİM/İstinaf 13,15-19/89 (D.2/90) sayılı kararda vurgulandığı gibi özel hukuk alanında, açılan davalarda, takrirlerde yer almasa bile açıktan açığa yasa dışı olan işlemler Mahkemelerin bilgisine geldiğ-i takdirde re'sen ele alınabilir. Bu prensibin idari davalarda da uygulanması doğru ve uygundur. Ancak, idari bir işlemin salt hukuka aykırılığı iddiası, iptal davasının açılabilmesi için yeterli olmayıp, ayrıca iptali istenen bu idari işlemle davayı açan -kişinin meşru bir menfaatinin doğrudan doğruya ve olumsuz yönde de etkilenmesi gerekmektedir.

Müstedi No.2'nin iddiasına benzer bir iddia yine Birleştirilmiş YİM/İstinaf 13, 15-19/89 (D.2/90) sayılı davalarda incelenmiş ve hükmün 6. sayfasında şöyle de-nmiştir:

"Bir kişinin Yüksek İdare Mahkemesine başvurabilmesi
için şikâyet konusu ettiği karar veya işlemin
alındığı veya yapıldığı tarihte mevcut olan meşru
menfaatının, doğrudan doğruya ve olumsuz yönde
etkilenmesi gerekir. B-aşvuruda bulunabilmek için
aranan bu koşul yoksa başka hiçbir işlem yapılmadan
başvurunun reddi gerekir. Müstedilerin meşru
menfaatleri olup olmadığına bakılmaksızın duruşma
esnasında meydana çıkabilecek yasa dışı karar veya
i-şlemler hakkında da Mahkemece hüküm verilebileceği
doğrultusundaki iddialarına itibar etmek olası
değildir. Bunun aksini düşünmek meşru menfaat
kavramını yok saymak demektir. Gör: YİM.4/77."


Bu durumda Müstediye ilişkin ve davanın ön k-abul şartları arasında bulunan meşru menfaatın mevcut olup olmadığını incelemeden yasa dışı işlemler hakkında karar vermek olası değildir.

Yukarıda da belirtildiği gibi dava konusu 5 no'lu işyeri üzerinde Müstedi No.2'nin, kendisine tahsis edilmediği ve-ya kiralanmadığı, hatta konu yerin tahsisi için herhangi bir müracaatı bulunmadığı cihetle, meşru bir menfaatı bulunduğu söylenemez.

Müstedi No.2'nin ikinci iddiası ise, konu işyerinin kaynak paketine konması gerektiği ve konu işyeri üzerinde kendisinin- öncelik hakkının mevcut olduğudur.

27/82 sayılı Yasa ile tadil olunan 41/77 sayılı İTEM Yasasının 24(1) maddesine göre hak sahibi tanımına girenlere tahsis amaçlı bir konut, bir küçük işyeri veya her ikisi birlikte tahsis edilebilir. Yine ayni Yasanın -25(1) maddesine göre de eşdeğer mal verme kapsamı dışında konut ve küçük işyerlerinin tesbit ve tahsisi, İskân işleriyle ilgili Bakanlık bünyesinde kurulan "İnceleme ve Dağıtım Komisyonu" tarafından, İskân işlerinden sorumlu Bakan'ın onayından sonra yapılı-r.

Yukarıdaki maddelerden görüleceği üzere "İnceleme ve Dağıtım Komisyonu, ilgili Bakan'ın onayından sonra hak sahibi olan kişilere eşdeğer mal verme kapsamı dışında küçük işyerlerinin tesbit ve tahsisini yapabilir. İnceleme ve Dağıtım Komisyonu, bu mad-deye dayanarak hak sahibi olan kişilere eşdeğer mal verme kapsamı dışında, kaynak paketine koymadan küçük işyeri tahsis etmeğe yetkili olduğu görülmektedir. Bu nedenle konu işyerinin kaynak paketine konmamasıyle Müstedi No.2'nin meşru bir menfaatının etkil-endiği söylenemez.

Yukarıda belirtilenler ışığında Müstedi No.2'nin davasında başarılı olamadığından davanın reddedilmesi gerekir.

Sonuç olarak davanın reddolunması gerektiği görüşündeyim.


Nevvar Nolan: Sayın Yargıç Seyit A. Bensen'in az önce oku-duğu kararı önceden okuma fırsatı buldum. Kararına katılırım.

Metin A. Hakkı: Netice olarak benim karşı oyum ve oyçokluğu ile Müstedi No.2'nin davası ret ve iptal olunur.

Masraflarla ilgili olarak oybirliği ile herhangi bir emir vermemeyi uygun gö-rdük.




Metin A. Hakkı Nevvar Nolan Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç Yargıç


16 Kasım, 2001



-




-1


15



-


Full & Egal Universal Law Academy