Yüksek İdare Mahkemesi Numara 60/2015 Dava No 9/2015 Karar Tarihi 15.04.2015
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 60/2015 Dava No 9/2015 Karar Tarihi 15.04.2015
Numara: 60/2015
Dava No: 9/2015
Taraflar: Nafia Tijen Betoncu ile Kamu Hizmeti Komisyonu arasında
Konu: Ara emri - Ara emri kriterleri - Yürütmein durdurulması - Disiplin yargılaması sonucu iki ay yarı maaşla geçici olarak uzaklaştırma cezasının dava neticeleninceye kadar durdurulması talebi - Ara emri kriterleri ispat edilemediğinden istidanın reddi.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 15.04.2015

-D.9/2015YİM:60/2015
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152.Maddesi Hakkında
Yargıç Tanju Öncül huzurunda.

Davacı:Nafia Tijen Betoncu, Kooperatif Şirketler Mukayyitliği,
Lefkoşa
İle
-Davalı:Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanlığı vasıtası ile KKTC,
Lefkoşa
A r a s ı n d a

Davacı/Müstedi namına:Avukat Muhabbet Mevsimler
Davalı/Müstedaaleyh namına:Savcı Cemaliye Usanmaz Yüksel.
-----------
A R A K A R A R
-
-(Davacı/Müstedi Tarafından Yapılan 23.3.2015 Tarihli Ara Emri İstidası Hakkında)

Müstedi/Davacı;
"A)Davalının Davacı hakkında yapmış olduğu disiplin
kovuşturması ve/veya disiplin yargılaması işlemlerinin ve/veya disiplin yargılaması neticesinde takriben -16.3.2015 tarihinde almış olduğu ve Davacıya P/G.1063/A-324 Sayılı ve takriben 16.3.2015 tarihli yazı ile bildirilmiş olan ve Davacıyı aleyhindeki ithamnamede yer alan 4.davadan suçlu bulduğuna ve mahkûm ettiğine ve Davacıya 2 ay müddetle yarı maaşlı geçi-ci görevden çıkarma cezası verdiğine dair olan kararının ve/veya bu konudaki işlemlerinin tamamen geçersiz ve hükümsüz olduğuna ve/veya herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair Mahkemece karar verilmesini"

istediği davası altında dosyaladığı konu istida i-le;

"A)İşbu davanın nihai bir karara bağlanmasına değin
Davalının takriben 16.3.2015 tarihli ve P/G 1063/a-324 sayılı yazısı ile Davacı hakkında verilmiş olan disiplin yargılama ve/veya disiplin yargılaması neticesinde Davacının yarı aylıkla 2 ay süre il-e geçici olarak görevden uzaklaştırma kararının ve/veya hükmünün yürürlüğe girmemesi ve/veya uygulanmaması ve/veya dava sonuna değin durdurulması ve/veya bu aşamada uygulanmasının men edilmesine dair mütedair bir emir"

talebinde bulunmuştur.

İstidaya ek-li yemin varakası Davacı tarafından yapılmış ve yemin varakasında özetle, duruşma yöntemi kurallarına uyulmadığı, hangi davranışın, itham edilen suçu oluşturduğunun belirtilmediği, hangi hareketinin disiplin suçu oluşturduğunu bilmeden kendini savunmaya ça-lıştığı, ithamnamenin direkt olarak iptali gerektiği, Lefkoşa Kaza Mahkemesindeki 6346/2013 sayılı davadaki iddiaların ispatlanmadığı, orda bir taahhüdün söz konusu olduğu, disiplin yargılamasında şahadet ve emarelerin kurallara aykırı sunulup işlem gördü-ğü, kendinin sunduğu şahadetin hiç değerlendirilmediği, 4'üncü davadan suçlu bulunma kararının hukuki dayanağı olmadığı, ciddi ve haklı dava sebeplerinin mevcût olduğu, emir verilmezse geriye dönüşü mümkün olmayan veya telâfisi imkânsız zarar-ziyanla karş-ı karşıya kalacağı, yürütme durdurulmazsa iki ay geçici olarak görevden uzak kalıp, acı ve sıkıntı yaşayacağı, dava sebebinin mevcût olduğu iddialarına yer verilmiştir.

Konu istidaya karşı itiraz ihbarnamesi dosyalanmış ve itiraz ihbarnamesine ekli yemin -varakası da, Kamu Hizmeti Komisyonu Üyesi Nilgün Şefik tarafından yapılmıştır. Anılan yemin varakasında özetle, tüm görüş ve hususların, emarelerin, şahadetin dikkâte alınarak 4'üncü davadan Davacının suçlu bulunduğu ve mahkûm olduğu, mahkûm olunan davadan- verilebilecek en düşük ceza olan, iki ay yarı maaşla görevden geçici olarak uzaklaştırma cezasının Davacıya verildiği, Komisyon kararının istinafla kesinleşen bir karar niteliğinde olmadığı, kesinleşmiş ve uygulanması gereken bir karar olduğu, ithamnameni-n ise, suçun hangi tarihlerde işlendiğini ve hangi mevzuatın ihlâl edildiğini gösterir nitelik taşıdığı ileri sürülmüş, ayrıca, kararda herhangi bir hukuka aykırılık olmadığı, Davacının ciddi bir dava sebebi bulunmadığı, emrin verilmemesinin telâfisi imkân-sız herhangi bir zarar doğurmayacağı, eski hale dönüşün de imkânsız olmayacağı iddia edilmiştir. Belirtilenler yanısıra konu yemin varakasında, Davacının yemin varakasındaki iddialarının davanın esasına ilişkin oldukları, konu iddialarla ilgili karar veri-lmesi halinde davanın esasının çözümleneceği, Davacının, Komisyondaki yargılaması sırasında usule uygun itirazlarda bulunmadığı, Sanık lehine dikkâte alınabilecek tüm faktörlerin dikkâte alınarak gerekçeli ve hukuki dayanağa sahip bir karar verildiği de il-eri sürülmüştür.

İstidanın dinlenmesi sürecinde Davacı taraf tanık çağırmamış, Davalı taraf ise yemin varakasını yapan Nilgün Şefik'e şahadet sundurmuştur. Bu süreçte de, 4 adet evrak Mahkemeye emare olarak sunulmuştur. Ara emri verilmesi ile ilgili krite-rler son dönemde Birleştirilmiş YİM/İstinaf 5-6/2014, Dağıtım 1/2015'te incelenmiştir. YİM/İstinaf 1/2015, Dağıtım 4/2015'te de anılan 5-6/2014 sayılı karara atıflar yapılmış, bunun ötesinde YİM/İstinaf 1/2015'te " ilk Mahkeme, Yüksek İdare Mahkemesinde ge-çici emir verme koşullarına 'açıkça hukuka aykırılık' bulunması koşulunu da eklemekle hata yapmıştır. Bu husus, Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtiler bulunup bulunmadığı kriteri altında incelenecek bir husustur" denilmiştir.

YİM 18/2009, Dağı-tım 5/2009'da benim de benimsediğim şekilde "Bu durumda Mahkeme, huzurundaki tüm şahadeti değerlendirdikten sonra bu kriterlerin tatmin olduğuna kanaat getirmesi halinde madde 41(1) altında ara emri vermesi gerekir" görüşüne yer verilmiştir.

Hukuksal duru-m göz önünde bulundurularak huzurumdaki mesele incelendiğinde karşıma çıkan ilk gerçeklik, Davacının istidasına ekli yemin varakasında belirtilen ara emri kriterleri ile ilgili iddialarının, Davalının itiraznamesine ekli yemin varakası ile reddedildiği, bu-na karşın Davacının tanık dinletmediği noktasındadır.

Hukuk Muhakemeleri Usul Tüzüğü Emir 48 Nizam 4'deki düzenleme dolayısı ile, yemin varakalarında ihtilâf konusu olan hususların, Mahkeme huzurunda ispat ile yükümlü olan tarafça, ek şahadet ile ispatla-nması gereği vardır.

Yukarıda da vurgulandığı üzere, Davalılar tarafı, Davacının yemin varakasındaki ara emri kriterlerini reddederek, konu kriterlerin varlığını ihtilâflı hale getirmiştir. Buna karşın Davacı tarafı, bu kriterlerin varlığını ispatlamak v-eya bu olay açısından daha doğru bir anlatımla, Mahkemenin, konu kriterlerin varlığı hususunda kanaat getirmesine zemin yaratmak için tanık dinletmemiştir. Bunun doğal sonucu, konu kriterlerin varlığının, ispatla yükümlü olan Davacı tarafından kanıtlanmadı-ğıdır. Dolayısıyla sırf usul kuralları gereği, Davacının ara emri istidasında başarılı olamadığını söyleme gereği doğmaktadır.

Ancak olası bir istinafı, keza davanın idari bir dava olduğu gerçeğini düşünerek, huzurumda olan şahadet ve emareler ışığında -konu kriterlerin var olup olmadığını incelemekte de yarar ve gereklilik bulunmaktadır.

Davacının davası, 16.3.2015 tarihli karar uyarınca 4'üncü davadan aldığı iki ay süre ile yarı maaşlı geçici görevden uzaklaştırma cezasına dair karar veya işlemlerin h-ükümsüz sayılmasına yöneliktir. Dava, 20.3.2015 tarihinde, yani 75 günlük hak düşürücü süre dolmadan önce açılmış görünmektedir. Dava konusu incelendiğinde, Davacının kişisel menfaatinin doğrudan doğruya ve olumsuz yönde etkilendiği de ilk nazarda söyleneb-ilecek haldedir. Her ne kadar da Davacı, kesinleşmiş bir karar olmadığı iddiasını yapmış olsa da ve bu iddia dolayısı ile Davacının dava edebileceği idari bir karardan söz edilemeyeceği düşünülebilir hale gelse de, Davacı tarafından yapılan, kararın kesinl-eşmesi ile ilgili iddia, değer verilebilir konumda görünmediğinden, ilk nazarda kesin ve icrai bir kararın varlığından da söz edilebileceği ortaya çıkmaktadır.

Tüm bu nedenlerle yukarıda belirtilen ve usul gereği ortaya çıkan, ispat yükünün yerine getir-ilemediği gerçeği göz ardı edilerek olaya bakıldığında, karara bağlanması gereken konunun ciddi olduğundan söz edilebileceği sonucuna varılabilmektedir.

Yukarıda alıntılanan YİM/İstinaf 1/2015 sayılı kararda da vurgulandığı üzere, hukuka aykırılık, Davacı-nın davasında haklı olduğuna dair belirtiler bulunup bulunmadığı kriteri altında incelenmek durumundadır. Bu açıdan da yetki, şekil, sebep, konu ve amaç unsurlarında sakatlık bulunduğuna dair belirtilerin varlığı halinde, bu kriterin tatmin edildiği söylen-ebilir hale gelecektir.

Davacının temel argümanları, kararın gerekçesiz olduğu, ithamnamede hata bulunduğu, hangi davranışın konu suçu oluşturduğunun belirgin olmadığı, kararın hukuki dayanağı bulunmadığı, açıktan açığa hukuka aykırılık olduğu ve duruşma -kurallarına uyulmadığı özlüdür. Bu argümanlar çerçevesinde, ilk nazarda, şekil ve sebep unsurlarında sakatlıktan söz edilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafın şahadet sunmadığı gerçeği bir yana bırakılarak, mevcût emareler ve sunulan şahadetten -hareketle konu incelendiğinde, sırf karar içeriğinden hareketle kararın gerekçesiz olduğuna dair belirti bulunduğu söylenemeyeceğinden, ayrıca ithamname içeriği göz önüne alındığında, Davacı tarafın buna bağlı iddialarının belirti boyutunda varlığı kabul e-dilemeyeceğinden dolayı, Davacının davasında haklı olduğuna dair belirtiler bulunduğu noktasında kanaate ulaşmak yine de mümkün olamamaktadır. Belirtmekte yarar vardır ki, anılanlar dışındaki, kararı sakatladığı iddia edilen sair hususların da mevcût şaha-det ve emareler ışığında, belirti boyutunda varlığından söz etmek olası değildir.

Davacı, ara emri verilmezse, iki ayın yaşanıp biteceği ve bu nedenle geriye dönüşü mümkün olmayacak bir halin bulunduğu iddiasını yapmıştır. Davacının davasında başarılı ol-ması halinde, konu disiplin cezasının tüm sonuçları ile ortadan kalkacağı açıktır. Böylesi bir konumda, cezanın Davacının sicilinden silineceği ve eksik aldığı maaşlarının da kendisine ödeneceği anlaşılmaktadır. Bu haliyle bakıldığında, eski duruma dönüşün- çok zorlaşacağından söz etmek olanaklı değildir. Davacının iki ay işe gidememiş olacağı bir gerçek olmakla birlikte, bunun ileride Davacı açısından ne gibi telâfisi mümkün olmayacak bir zarara sebep olacağı veya eski duruma dönüşü çok zorlaştıracağı ise -izahsızdır. Bu nedenlerle, emir verilmezse, ileride telâfisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı hususlarında kanaate ulaşmak da mümkün olamamaktadır. Belirtilenlerin doğal sonucu ise, talep doğrultusunda bir -emir verilmesinin adil olmayacağı gerçeğidir.




Tüm bu nedenlerle Davacının istidası ret ve iptal edilir. Masraflara ilişkin herhangi bir emir verilmesi uygun görülmediğinden, masraf emri verilmez.

Tanju Öncül
Yargıç
15 Nisan, 2015


-


7






Full & Egal Universal Law Academy