Yüksek İdare Mahkemesi Numara 60/1995 Dava No 8/1996 Karar Tarihi 05.02.1996
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 60/1995 Dava No 8/1996 Karar Tarihi 05.02.1996
Numara: 60/1995
Dava No: 8/1996
Taraflar: Kıbrıs Ticaret Bankası Ltd. İle Lefkoşa Kaza Tapu
Konu: İpotekli alacaklarda öncelik sırası – Kurumlar vergisi alacağı, haczedilen ve satılan maldan kaynaklanmıyorsa Devletin, ipotekli alacaklıya önceliği yoktur
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 05.02.1996

-D.8/96 YİM 60/95

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda.
Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Nevvar Nolan, Seyit A. Bensen.

Müstedi: Kıbrıs Ticaret Banka-sı Ltd., Lefkoşa.
ile
Müstedaaleyh: Lefkoşa Kaza Tapu Amiri vasıtası ile KKTC. Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Avukat Kıvanç M. Riza.
Müstedaaleyh namına: -Başsavcı Yardımcısı Muavini Mehmet A. Şefik.



H Ü K Ü M

Metin A. Hakkı: Önümüzdeki işbu başvuru 22 Kasım 1995 tarihinde ele alınarak dinlenmiştir. Başvurunun duruşmasında taraflar hiçbir şahadet ibraz etmedikleri gibi, olguların lâyihalarda iddia edildi-ği gibi olduğunu ve bu konuda aralarında bir görüş ayrılığı olmadığını da beyan etmişlerdir. Aralarındaki yegâne ihtilâfın 28/85 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü (Değişiklik) Yasası ile tadil edilen 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasa-sının 46. maddesinin tefsiri ile sınırlı olduğunu belirten taraflar, meselenin kökeninde yatan ve mutabık kalınan olguları özetleyip Mahkemeye hitap etmekle yetinmişlerdir.

Başvurudaki ihtilâfsız olguları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür:

Müstedi -kayıtlı bir şirket olup Bankacılıkla iştigal etmektedir. Takriben 3.3.1995 tarihinde Lefkoşa'da yapılan bir borç senedi ile Haskonut İnşaat Şirketi Ltd.'e ilk talepte ödenmek üzere, 8851 Sterling tutarında borç para verirken mezkûr borcun faizleri ile öden-mesine teminat olmak üzere Gönyeli'de Mediha mevkiinde kâin 1265 numaralı koçan tahtında kayıtlı bulunan taşınmaz malın Haskonut İnşaat Şirketi Ltd.'e ait olan 2/9 hissesini lehine ipotek aldı. Öyle anlaşılıyor ki sözü edilen borç zamanında ödenmemiş ve Mü-stedi, Lefkoşa Kaza Mahkemesinde borçlu diye vasıflandırılabilecek Haskonut İnşaat Şirketi Ltd. aleyhine 894/94 sayılı bir dava ikame edip 3.5.1995 tarihinde Lefkoşa Kaza Mahkemesinden, diğer şeyler meyanında, Gönyeli'de ipotekli gayrımenkuldeki hükümlü bo-rçluya ait hissenin aleni müzayede ile satılarak mezkûr satıştan elde edilen miktarın dava konusu borca mahsup edilmesi yönünde bir emir sağlamıştır. Lefkoşa Kaza Tapu Amiri ise işbu Mahkeme emri uyarınca ipotek konusu hisseleri 22.1.1995 tarihinde usule u-ygun olarak ve açık artırma usulü ile 301,000,000 TL. karşılığında bir üçüncü şahsa satmıştır. Bu şekilde tahsil edilen 301,000,000 TL'sından, 736,000 TL masraf, 10,535,000 TL. stopaj vergisi ve 111.353,125 TL. gelir ve kurumlar vergisi ile 36.176,875 TL. -gecikme zammı kestikten sonra geri kalan 142,199,000 TL'yi Müstediye vermeyi kararlaştıran Lefkoşa Kaza Tapu Amiri bunu gerçekleştirmiş ve söz konusu kararını esas başvuruya ekli Ek 1'de görülen 15 Şubat 1995 tarihli bir yazı ile Müstedi Bankaya bildirmişt-ir. Bu şekilde verilen parayı alelhesap alan Müstedi Banka ise sözü edilen kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair bir karar talep ederek yukarıdaki başvuruyu dosyalamıştır.

Müstedi, dosyaladığı başvuruda, Lefkoşa- Kaza Tapu Amirinin tadil edilmiş şekli ile 48/77 sayılı Yasanın ilgili 46. maddesini yanlış tefsir ettiğini iddia etmiştir. Müstediye göre Devletin Haskonut İnşaat Şirketi Ltd'den alacağını kendisinden önce alabilmesi için Devletin alacağının satılan gayr-ımenkulden kaynaklanmış olması gerekirdi ki kendi meslelerinde Devletin ilgili Şirketten olan alacağı, satılan aynı gayrımenkulden gelmemektedir. Müstedi, bunun yanında, Yasanın mezkûr maddesinin Savcılık veya Müstedaaleyçe tefsir edilmesi halinde ipotek t-eminatına halel geleceği bir yana, mevcut düzeninin de alt-üst edileceği ve ipotek karşılığı teminat altına alınan borçların, borçlunun devlete karşı borcu olması halinde, hiçbir kıymeti kalamayacağını da iddia etmiştir.

Savcılık ise, sözü edilen maddeni-n anlamının açık olduğunu, ilgili gayrımenkulün satılıp paraya çevrilmesinde önce, Devlet tarafından ilgili kişi veya şirket aleyhine haciz muamelesi başlatılması kamu alacaklarına Yasa gereği öncelik tanındığını iddia etmiştir.

28/85 sayılı Yasa ile ta-dil edilen 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasasının konumuzu ilgilendiren yeni 46. maddesi aynen şöyledir:

-"46. Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o mal üzerinde kamu alacağı için de haciz konulursa, bu alacak da hacze iştirak eder ve satış bedeli aralarında alacaklarına oranla eşit şekilde bölüşülür.

Rehinli alacaklıların h-akları saklıdır. Ancak, gelir vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zamları, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları o eşya ve taşınmaz malın bedeli-nden tahsilinde rehinli alacaklardan önce gelir." (underline supplied).

İlgili madde yüzeysel olarak ve yalnız başına incerlenecek olursa Savcılığın iddia ettiği tefsir edilebileceği görülmektedir. Ancak bir yasa maddesine hak ettiği doğru anlamı verebil-mek için mevcut düzen ile yasal durumun göz önünde bulundurulması ve ilgili yasanın tefsir kuralları dikkate alınarak daha geniş çerçeve içinde tefsir edilmesi yerleşmiş bir prensiptir. Sözü edilen prensip Lord Devil'in sözleri ile şöyledir: (Bak: Nationa-l Assistance Board v. Wilkinson (1952) 2 Q.B. 648 at page 661).

"It is a well-established principle of construction that a statute is not to be taken as effecting a fundamental alteration in the general law unless it uses words that point unmistakably to -the conclusion"

Yeri gelmişken mevcut düzenin ne olduğuna da bir göz atalım. Çok eski zamanlardan ve 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyetinin kurulmasından bu yana Kıbrıs'ta ve bugün KKTC'de gayrımenkulle ipotek karşılığı borç verilmesi, alınan borca en emin t-eminatı teşkil etmektedir. 20.5.1890'da yürürlüğe giren ve Kıbrıs Cumhuriyeti ilân olunduğunda yürürlükte bulunan Fasıl 233 bu düzeni getirmiştir. Gayrımenkullerin ipoteklerini düzenleyen mevzuat bugün 11/78 sayılı Taşınmaz Mal (Devir ve İpotek) Yasasına b-ırakmış olup bu Yasanın 55. maddesi ile Yasaya ekli III. cetveli Fasıl 233'ü tamamen ilga etmiş durumdadır. 11/78 sayılı Yasanın 23(1) maddesinin ilk paragrafı aynen şöyledir:

"23.(1) Bir taşınmaz mal ile ilgili olarak ipotek takrirnamesi kabul edilmesi -üzerine bu ipotek, alınan borcun ödenmesi için o taşınmaz mal üzerinde bir yükümlülük olacak ve bu yükümlülük, ipotekli borçlu veya ilgili zamanda taşınmaz mal sahibinin diğer harç ve yükümlülüklerine oranla, önceliği olacaktır. Ancak aynı taşınmaz malın d-aha önce ipotek edlmesi yoluyla teminat altına alınan bir borcun ve yürürlükte olan herhangi bir yasa uyarınca diğer tüm yükümlülük ve mükellefiyetlere göre öncelik taşıyan bir yükümlülüğün önceliği saklıdır."

Yine aynı Yasanın 30. maddesine bakıldığında-, gayrımenkul üzerinde birden fazla ipotek olması halinde bunların önceliklerinin Tapu'da yapılan takrir sırasına göre düzenleneceği belirtilmektedir.

Yukarıdakilerden de görülebileceği gibi borç, bir gayrımenkulün ipoteği altında teminata alınmış ise bu- o borca emin bir teminat teşkil etmeketdir. Kamu Alacakları Tahsisli Usulü Yasası 1977 yılında yürürlüğe girerken bu duruma bir kısıtlama getirilmiş ve kamu alacaklarının da ilgili gayrımenkul satılıp paraya çevrilirken, Devletin de ilgili ipotek altında- bulunan gayrımenkulden alacağı olması halinde, develtin alacağına öncelik tanınmıştır. 48/77 sayılı yasnın bugün yürürlükte olmayan 46. maddesi aynen şöyle idi:

"46. Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o mal üzerinde kam-u alacağı için haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak eder ve satış bedeli aralarında, alcaklarına ornala eşit şekilde bölüşülür.

Rehinli alacaklıların hakları saklıdır. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve taşınmaz malın aynından -doğan kamu alacakları o eşya taşınmaz malın bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan önce gelir." (underline supplied).

Nitekim 28/85 sayılı Yasa ile tadilâta uğrayan 48/77 sayılı Yasanın 46. maddesinin 2. paragrafının yine "rehinli alacakların hakları- saklıdır." şeklinde başladığı, "o eşya ve taşınmaz malın aynından doğan" söz dizisinin aynen yeni maddeye aktarıldığı görülmekte olup sadece 2. paragrafta "gelir vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zaml-arı" eklenerek genişletilmiş durumdadır.

Yeni yapılmış bir yasa tefsir edilirken bu yeni yasanın ondan önce yürülükte bulunan yasalardan doğan düzeni bozmayacağı varsayımı ile (presumtion) hareket edileceği çok eski ve yerleşmiş bir prensip olup yerini b-irçok içtihatta ve hukuk kitabında bulmuştur. (Örnek olarak Bak: Maxwell on The Interpretation of Statutes, 10th Ed. 1953 page 81).


"One of these presuöptions is that the legislature does not intedned to make any substantial alteration in the law beyon-da what it explicitly declares, either in express terms or by clear implication, or, in other words, beyonda the immediate scope and object of the statute. In all general matters outside those limits the law remains undisturbed. It is in the last degree i-mprobable tahat the legislature would ıverthrow fundamental principles, infringe rights, or depart from the generals ystem of la-w, without expressing its intention with irresistible clearness, and to give any such effect to general words, simply because they have a meaning that would lead thereto when used in either their widest, their usual, or their natural sense, would be to giv-e them a meaning other that that which was actually intended. general words and phrases, therefore, however wide and comprehensive they may be in their literal sense, must, usually, be construed as being limited to the actual objects of the Act."

-İlâve etmek gerekir ki, bir maddenin tefsirinde mantık da göz önünde bulundurulur. Bugün tadil edilmiş şekli ile yürürlükte bulunan Kamu Alacaklarının Tahsisli Usulü Yasasının konumuzu ilgilendiren hükümlerine göre, bir özel kişinin diğer bir kişiden alac-ağı ipotekle teminat altına alınmamışsa, bu alacağını icra yolu ile temin etmeye çalıştığında Devletin de ayni kişiden kamu alacağı olması halinde, satış bedeline Devletin de iştirak edip alacağın özel şahısla birlikte "pro rata" tahsil edebileceği görülür-ken ipotekli teminat altında bulunan borç Devletin de alacaklı olduğu aynı satılan gayrımenkulden kaynaklanmazsa, ilgili şahsın alacağı ipoteksiz alacaklıdan daha kötü bir durumda olmamalıdır. Bunun aksini düşünmek mantıksızlık olur. Bu prensip de hukuk li-sanında 'construction of avoid absurdity' olarak yerini korumaktadır. (Bak: Odgers' Construction of Deeds and Statutes, 5th Ed., by G. Dworkin page 263). Dolayısıyle Devletin ipotekli alacaklıdan önce alacağını alabilmesi için onun alacağının da satılan ga-yrımenkulden kaynaklanması ve sözü edilen 46. maddenin bu şekilde tefsir edilip kısıtlanması doğaldır. Bunun aksini düşünmek yanlış olacağı bir yana vurgulanmaya çalışıldığı gibi mantıksızlık da olur. Dolayısıyle ilgili madde hem Müstedinin hem de Müstedaa-leyhin iddia ettiği gibi 2 türlü tefsire açık da olsa, mantık ile daha iyi bağdaşan Müstedinin tefsirinin kabulü kanımca daha uygundur.

Tüm yukarıda söylenenler ışığında meselenin olgularına ve iptali istenen kararı ihtiva eden Ek 1'e bakıldığında Devle-tin direkt olarak satılan maldan kaynaklanan ve stopaj vergisi, satış masrafı diye vasıflandırılan vergi ve masraf tutarı olarak sadece 11,271,000 TL. alacağı vardır. Diğer alacakları direkt olarak ilgili maldan kaynaklanmamaktadır. Bu durumda 24/82 sayılı- Gelir Vergisi Yasasının 4(1)(f)(i) maddeleri, tadil edilmiş şekli ile 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasasının 46. maddesi ile birlikte okunduğunda, stopaj vergisi olan 11,271,000TL. ile icra masraflarının satılan maldan kaynaklandığına gör-e Devletin alacağının Müstedinin alacaklarından önce geldiği ve onların alacağına oranla öncelikli olduğu doğrudur. Ancak diğer kamu alacakları yukarıdaki evsafa haiz olmadığından Müstedinin ipotekle teminat altında bulunan alacağından önce gelmemktedir.

-Yukarıdakilerden anlaşıldığı üzere Müstedi başvurusunda kısmen haklıdır ve Müstedaaleyhin Ek 1'de görülen 15.2.1995 tarihli kararının (11.271.000TL. stopaj vergisi ve masraf ötesindeki ceman 111,353,125 TL. gelir ve kurumlar vergisi ile 36,176,875 TL geci-kme zammı) yasal dayanağı olmadığından veya ilgili madde Müstedaaleyhçe yanlış tefsir edildiğinden bu bölümü içeren ksımının reddedilmesi gerektiği görüşündeyim.

Nevvar Nolan: Müstedi banka bir şirkete kredi verdi, teminat olarak da şirketin 2/9 hissesine- sahip olduğu bir taşınmaz malı ipotek aldı. Şirketin borcunu müstedi bankaya ödeyememesi üzerine müstedi banka şirket aleyhine Lefkoşa Kaza Mahkemesinde bir dava açtı ve hüküm aldı. Kaza Mahkemesi 3.5.1994 tarihli hükümde, başka hususlar yanında, müstedi -banka lehine ipotek verilen taşınmaz maldaki 2/9 hissenin açık artırma usulü ile satılarak satıştan elde edilecek miktarın dava konusu borca tahsis ve/veya mahsup edilmesini emretti. Devlet bu şirketin gelir vergisi, kurumlar vergisi brocunu tahsil amacı i-le Lefkoşa Kaza Mahkemesinde bir istida dosyaladı; Kaza Mahkemesi de 16.1.1995 tarihinde şirketin gerek kendi gerekse üçüncü şahıslar elindeki taşınır ve taşınmaz mallarının haciz edilmesi emrini verdi.

Lefkoşa Kaza Mahkemesinin müstedi banka lehine olan- 3.5.1994 tarihli hükmünde verdiği emir gereği, borçlu şirketin müstedi bankaya ipotek verdiği taşınmaz maldaki 2/9 hissesi 22.1.1995 tarihinde açık artırma usulü ile 301,000,000.-TL'na satıldı. Lefkoşa Kaza Tapu Amirinin müstedi bankaya gönderdiği 15.2.19-95 tarihli yazısında şirketin gelir vergisi, kurumlar vergisi borcu olan 147,530.000.-TL'nın ve 11.271.000.-TL. masraf ve stopaj vergisinin satış bedelinden kesileceği ve kesintiden sonra kalan 142, 199,000.-TL'nın ipotekli alacaklı olan müstedi bankaya öd-eneceği bildirilmektedir; nitekim müstedi bankaya satış bedelinden sadece 142,199,000.-TL. ödenmiştir.

Müstedi bankaya ödenen miktar bankanın hükümlü alacağını karşılamadığı için işbu başvuru dosyalandı. Müstedi banka bu başvuru ile Yüksek İdare Mahkemes-inden, müstedaaleyhin 15.2.1995 tarihli yazıda ifadesini bulan kararının ve bu karar gereği yapılan işlemlerin hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair karar talep etmektedir.

Müstedaaleyhe göre 28/85 sayılı Yasa ile değiş-tirilen 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasasının 46. maddesi altında, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen bir mal paraya çevrilmeden önce, devlet de kamu alacağı olan gelir vergisi, kurumlar vergisi alacağı için, o mal üzerine haciz koyars-a, devletin alacağı o malın bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan önce gelir. Müstedi banka ise müstedaaleyhin bu görüşüne katılmamaktadır. Müstedi bankaya göre 48/77 sayılı Yasanın 46. maddesi altında, gelir vergisi, kurumlar vergisi alacağı, ancak h-aczedilen ve satılan eşya veya taşınmaz malın aynından doğmuş olması halinde, o eşya veya taşınmaz malın bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan önce gelir.

Görülebileeği gibi müstedi banka ile müstedaaleyh 28/85 sayılı Yasa ile değiştirilen 48/77 say-ılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasasının 46. maddesini farklı yorumlamaktadırlar. Bu başvurunun sonucu Mahkemenin konu yasa maddesine getireceği yoruma bağlıdır.

28/85 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü (Değişiklik) Yasasının 6. maddesi ile de-ğiştirilen 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsili Usulü Yasasının 46. maddesi aynen şöyledir:

"46. Üçüncü şahıslar tarafında haczedilen mallar paraya cevrilmeden önce o mal üzerinde kamu alacağı için de haciz konulursa, bu alacak da hacze iştirak eder ve- satış bedeli aralarında alacaklarına oranla eşit şekilde bölüştürülür.

Rehinli alacaklıların hakları saklıdır. Ancak, gelir vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zamları, gümrük resmi, bina ve arazi ver-gisi gibi eşya ve taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları, o eşya ve taşınmaz malın bedelinden tahsilinde rehinli alacaklarından önce gelir."

Müstedaaleyhe göre üçüncü şahıslar tarafından haczedilen bir mal paraya çevrilmeden önce o mal üzerine gel-ir vergisi, kurumlar vergisi alacağı için Devlet de haciz koyarsa, devletin gelir vergisi, kurumlar vergisi alacağı o malın satış bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan önce gelir. Malı haczeden üçüncü şahısların malı önceden alacaklarına karşılık rehi-n olarak almış olmaları, üçüncü şahısların rehinli alacaklı olmaları, gelir vergisi, kurumlar vergisi alacağının tahsilinde Devletin önceliğini etkilememektedir.

Müstedi bankaya göre ise Devletin rehinli alacaklıya önceliği olabilmesi için, Kamu alacağın-ın, haczedilen, rehne konu malın aynından doğmuş olması gerekir. Müstedi banka şirkete verdiği krediye karşılık teminat olarak şirketin bir taşınmaz maldaki 2/9 hissesini ipotek aldı. Devletin şirketten olan gelir vergisi, kurumlar vergisi alacağının konu- taşınmaz maldaki 2/9 hissenin bedelinden tahsilinde, bankanın ipotekli alacağına önceliği olabilmesi için, Devletin gelir vergisi, kurumlar vergisi alacağının satılan malın aynından doğmuş olması gerekir; eğer devletin gelir vergisi, kurumlar vergisi alac-ağı haczedilen ve satılan maldan kaynaklanmıyorsa Devletin ipotekli alacaklıya önceliği yoktur.

28/85 sayılı Yasa ile değiştirilmezden önce 48/77 sayılı Yasanın 46. maddesi aynen şöyle idi:

"46. Üçüncü şahılar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilm-eden önce o mal üzerinde kamu alacağı için de haciz konulursa, bu alacak da hacze iştirak eder ve satış bedeli aralarında alackarına oranla eşit şekilde bölüşülür.

Rehinli alacaklıların hakları saklıdır. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eş-ya ve taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları o eşya ve taşınmaz malın bedelinden tahsilinde rehineli alacaklardan önce gelir."

Görülebileceği gibi 46. maddenin birinci paragrafında kamu alacağına bir ayrıcalık tanınmıştır. Bir alacaklı tarafından -haczedilen mal paraya çevrilmeden önce mal üzerine bir başkası da kamu alacağı olmayan bir alacak için haciz koyarsa, ilk haciz koyan alacaklının, sonradan haciz koyan alacaklıya önceliği vardır. 46. maddenin birinci paragrafı ise, haczedilen ancak henüz p-araya çevrilmeyen bir mal üzerine sonradan kamu alacağı için de haciz konması halinde, iki alacaklının satış bedelini aralarında alacaklarına oranla eşit şekilde bölüşmelerini öngörerek, kamu alacağı için bir ayrıcalık yaratmaktadır.

48/77 sayılı Yasanın- 46. maddesinin ikinci paragrafı "Rehinli alacaklıların hakları saklıdır" cümlesi ile başlamaktadır. Bu cümle yukarıda birinci paragrafta kamu alacağına tanınan ayrıcalığa bir sınır getirmektedir. Buna göre eğer haczedilen mal, alacaklıya alacağına karşılı-k rehin verilmiş bir mal ise, yani, alacaklı rehinli alacaklı ise ve kendisine rehin olarak verilen malı haczedilmiş ise, sonradan o mal üzerine kamu alacağı için de haciz konsa dahi kamu alacağı hacze iştirak etmez, haczedilen malın satış bedeli rehinli a-lacaklı ile kamu alacaklısı arasında alacaklarına oranla eşit şekilde bölüşülmez. Kamu alacağı için sonradan haciz rehinli alacaklıyı etkilemez. Rehinli alacaklı, alacağını, haczedilen malın bedelinden, kamu alacağından önce tahsil eder. 46. maddenin ikinc-i paragrafı rehinli alacaklıların haklarını saklı tutan cümle ile başlamasına rağmen, devamında, haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğan gümrük resmi, bina ve arzi vergisi gibi kamu alacaklarının o eşya veya taşınmaz malın bedelinden tahsilinde -rehinli alacaklardan önce geldiğini ifade etmektedir. İkinci paragraf kamu alacağının rehinli alacaklıların haklarını etkilemeyeceğini ifade ederek başlamasına rağmen, devamında, kamu aalcağının haczedilen malın aynından doğan bir alacak olması halinde, bu- kamu alacağının, haczedilen malın bedelinden tahsilinde, rehinli alacaklıya önceliği olacağını da söylemektedir. Kamu alacağı haczedilen malın aynından doğmuş ise rehinli alacaklıların hakları saklıdır; ancak kamu alacağının haczedilen eşya veya taşınmaz -malın aynından doğan bir alacak olması halinde kamu alacağının o eşya veya taşınmaz malın bedelinden tahsilinde rehinli alacaklıya önceliği vardır.

48/77 sayılı Yasanın 28/85 sayılı Yasa ile değiştirilmezden önceki 46. maddesi altındaki durumu aşağıdaki -şekilde toparlayabilirim.

Bir alacaklı tarafından haczedilen mal paraya çevrilmeden önce o mal üzerine kamu alacağı için de haciz konulursa, alacaklının kamu alacağının niteliklerinin belirleyici olacağı, aşağıdaki üç sonuçtan biri gerçekleşecektir:

Ala-caklı rehinli değilse, her iki alacaklı, satış bedelini aralarında alacaklarına oranla eşit şekilde bölüşürler.

Alacaklı rehinli alacaklı ise, kamu alacağı için sonradan konan haciz alacaklının haklarını etkilemez; rehinli alacaklının,kamu alacağından önc-e, alacağını satış bedelinden tahsil etme hakkı vardır.

Kamu alacağının haczedilen malın aynından doğan bir alacak olması halinde, alacaklı rehinli alacaklı olsun veya olmasın, kamu alacağının, satış bedelinden tahsilinde, önceliği vardır.

Bu başvuru değ-işiklikten önceki 46. madde altında karara bağlanacak olsaydı, borçlu şirketin haczedilen taşınmaz maldaki 2/9 hissesinin satışından elde edilen miktardan, öncelikle Devletin borçlu şirketten olan gelir vergisi, kurumlar vergisi alacağının tahsil edilmesi -kararı veya işlemi, hukuken hatalı, sakat bir karar veya işlem olurdu. Devletin borçlu şirketten gelir vergisi, kurumlar vergisi alacağının haczedilen taşınmaz malın aynından doğan bir alacak olmadığı tartışma konusu değildir. Müstedi banka rehinli alacak-lı olduğuna, devletin alacağı da haczedilen taşınmaz malın aynından doğmadığına göre müstedi bankanın alacağının satış bedelinden öncelikle tahsil etme hakkı vardı; bir başka ifade ile bu kamu alacağının rehinli alacağa önceliği yoktu.

Yukarıda da ifade -ettiğim gibi 48/77 sayılı Kamu Alacaklarının Tahsisli Usulü Yasasının 46. maddesi 28/85 sayılı Yasa ile değiştirildi. 46. maddeinin birinci paragrafında herhangi bir değişiklik yoktur, sadece ikinci paragrafta "Ancak" ile "gümrük resmi" sözcükleri arasına -"gelir vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zamları" sözcükleri de eklendi.

Kamu alacağı olan gümrük resmi, bina ve arazi vergisi alacakları mutlaka bir eşya veya taşınmaz maldan doğar; 46. madde de diy-or ki haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları, o eşya veya taşınmaz malın bedelinden tahsilinde, rehinli alacaklılardan önce gelir. Hangi eşya veya taşınmaz malın bedelinden? Aynından kamu alacağı doğmuş olan ve haczedilen eşya v-eya taşınmaz malın bedelinden. kamu alacağı, haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğmuş ise, bu alacağını, haczedilen ve satılan eşya veya taşınmaz malın bedelinden tahsiline, rehinli alacaklıya dahi önceliği vardır. Bir taşınmaz mal üzerine, ara-zi vergisi alacağı için haciz konulması halinde, eğer arazi vergisi alacağı haczedilen taşınmaz malın aynından doğmuş ise, bu alacağın haczedilen taşınmaz malın satış bedelinden tahsiline, haczedilen taşınmaz mal önceden bir başka borca karşılık teminat ol-arak ipotek verilmiş olsa dahi, ipotekli alacağa, önceliği vardır. Gümrük resmi alacağı, haczedilen eşyanın aynından doğmuş bir kamu alacağı ise, bu alacağın, o eşyanın satış bedelinden tahsiline rehinli alacaklıya önceliği vardır. Buraya kadar maddenin an-lamını kavramakta pek bir sorun yoktur.

28/85 sayılı Yasa ile 46. maddenin ikinci paragrafına "Ancak" ile "gümrük resmi" sözcükleri arasında eklenen "gelir vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zamları" -sözcükleri bu paragrafın anlamına ne katmıştır?

Müstedi bankaya göre, 46. madde, gelir vergisi veya kurumlar vergisi alacağının, haczedilen eşya veya taşınmaz malın bedelinden tahsilinde rehinli alacaktan önce gelebilmesi için, gelir vergisi veya kurumla-r vergisi alacağının haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğmuş olması koşulunu içerir. Müstedaaleyhe göre ise 46. madde böyle bir koşul içermemektedir. Kamu alacaklarından olan gelir vergisi veya kurumlar vergisi alacağı, haczedilen malın bedelin-den tahsiline, rehinli alacaklardan önce gelir. "Eşya ve taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları" söz dizisi sadece "gümrük resmi, bina ve arazi vergisi" ile bağlıdır; gelir vergisi, kurumlar vergisi bu söz dizisi ile bağlı değildir. 46. madde gelir -vergisi alacağının rehinli alacaktan önce tahsilini, bu alacağın, haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğması koşuluna bağlama-maktadır; gelir vergisi, kurumlar vergisi ile aynından doğam sözcüklerinin birbirleri ile bağlanmaması gerekir.

Genel -yorum ilkelerine göre bir yasa maddesi yasa koyucunun yasada kullanılan sözcüklerden çıkarılacak niyetine uygun olarak yorumlanır. Değiştirilmiş şekli ile 46. maddenin ikinci paragrafının iyi kaleme alınmadığı görülmektedir. Değişiklikten önce anlamı açık -ve net olan, iyi kaleme alındığını söyleyebileceğim bu paragraf, değişiklik ile sorun yaratmıştır. Bir eşya veya taşınmaz malın aynından doğan bir kamu alacağı, adı ne isterse olsun, o eşya veya taşınmaz malın bedelinden tahsilinde rehnli alacaktan önce ge-lir. Değişiklik Yasası ile ikinci paragrafta eklenen, örneğin , gelir vergisi alacağının, müstedi banka avukatının iddia ettiği gibi, rehinli alacaktan önce tahsisli, bu alacağın haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğmuş olması koşuluna bağlı ola-caksa, getirilmiş olan değişikliğe gerek olmazdı. Yukarıda da ifade ettiğim gibi zaten değişiklikten önce de, bu madde altında, eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacağının, bu alacağın adı ne isterse olsun, rehinli alacaklara önceliği vardı. Re-hinli alacaklardan önce tahsil edilebilmeleri için, haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğmuş olma koşulu aranacaksa, o zaman, bir değişiklik yasası ile "gelir vergisi, kurmlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzük cezaları ile bunların gecikme- zamları" sözcüklerinin 46. maddenin ikinci paragrafına eklenmesine ne gerek vardı? "Eşya ve taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları" söz dizisi sadece, mutlak surette bir eşya veya taşınmaz maldan doğan, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi ile bağlı-dır. Bir gelir vergisi "eşya ve taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları" söz dizisi ile bağlı değildir ve o söz dizisi ile birlikte okunmaz. "Ancak, gelir vergisi .. gibi eşya ve taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları" ifadesi doğru bir anlatı-m olamaz. Eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları, o eşya veya taşınmaz malın bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan önce gelir. Hangi kamu alacakları? Adı ne isterse olsun, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi "eşya veya taşınmaz m-alın aynından doğan" kamu alacakları. Paragrafın "gelir vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zamları" gibi eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları diye okunması bence doğru bir yaklaşım, d-oğru bir yorum olamaz. Birer kamu alcağı olan gelir vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zamlarının nasıl bir eşya veya taşınmaz malın aynından doğabileceğini çözebilmiş değilim; bu sıralananlar gümrük re-smi, bina ve arazi vergisi gibi eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları değildirler. "Gelir vergisi" gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi bir eşya veya taşınmaz maldan doğan bir kamu alacağı değildir.

İkinci paragrafa gelen değişikli-k ile ortaya çıkan tablo aşağıdaki gibidir. Rehinli alacakların öncelik hakları iki ayrı durumda yitirilmektedir:

Değişiklikten önce de olduğu gibi, kamu alacağının haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğduğu durumlarda; ve

Kamu alacağının "geli-r vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zamları" olduğu durumlarda.

Yasa maddesinde kullanılan sözcüklerden o maddenin taşıdığı anlam açıkça algılanabiliyorsa, doğacak sonucun makûl, adil olup olmadığına -bakılmaksızın yasa maddesine o anlamın verilmesi gerekir. Eğer yasa koyucunun kullandığı ifadeden bir yasa maddesinin anlamı iki farklı yoruma açık ise bulardan biri gülünç, saçma, makûl olmayan, adil olmayan bir sonuç; diğeri ise daha makûl, adil bir sonu-ç ortaya çıkarıyorsa makûl, adil sonuç veren yorum tercih edilmelidir.

Rehinli alacakların 46. maddenin birinci paragrafındaki düzenlemeden olumsuz etkilenmemeleri için "rehinli alacaklıların hakları saklıdır." cümlesi ile başlayan ikinci paragraf, değiş-iklikten önce de devamında, haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları karşısında, rehinli alacağın önceliğini yitirdiğini ifade etmekte idi. 28/85 sayılı Değişiklik Yasası ile 46. maddenin ikinci paragrafına eklenen "gelir vergisi,- kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zamları" sözcükleri nedeni ile değişiklikten sonra, birer kamu alacağı olan gelir vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlük cezaları ile bunların gecikme zaml-arı karşısında da, haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacaklarında olduğu gibi, rehinli alacaklar önceliklerini yirimişlerdir.

Cap.6 Civil Procedure Law, madde 28 ile 11/78 sayılı Taşınmaz Mal (Devir ve İpotek) Yasası, madde 23 altı-nda ipotekli alacaklar teminat altına alınmıştır. İpotek, alınan borcun ödenmesi için ipotek verilen taşınmaz mal üzerinde bir yükümlülüktür ve ipotekli alacağın, o taşınmaz malın bedelinden tahsilinde, ipotekli borçlunun diğer yükümlülüklerine önceliği v-ardır. Yasa koyucu değişiklik yasaları ile veya başka yasalar ile ipotekli alacaklıların bu yasalar altında sahip oldukları hakları olumsuz etkileyecek düzenlemeler getirebilir. Yasaları uygulamakla yükümlü olan Mahkemeler ipotekli alacaklıların haklarına -getirilen değişiklikleri, makûl, adil olup olmadıklarını sorgulamaksızın uygulamak durumdadırlar. Haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacakları yanında, bunlara ek olarak, gelir vergisi, kurumlar vergisi, kaçakçılık, kusur ve usulsüzlü-k cezaları ile bunların gecikme zamları da rehinli alacaklardan önce tahsil edilecekse "rehinli alacaklıların hakları saklıdır." cümlesi ile başlayan bu paragraf, sonuna vardığımızda amacına ne kadar hizmet eder diye düşündürücüdür.

Tapu Dairesinden üzer-inde herhangi bir yükümlülük olmadığı saptanan ve bunun ışığında verilecek borca karşı yeterli teminat olarak görülüp ipotek alınan bir taşınmaz mal, ipotekli borçlunun gelir veya kurumlar vergisi borcu için satılır ve gelir veya kurumlar vergisi alacağı s-atış bedelinden rehinli, ipotekli alacaktan önce tahsil edilirse, borç veren kişi veya kuruluşun, verdiği borcun kendisine dönmesini teminat altına almak için ipotek aldığı taşınmaz malın teminatı ne ölçüde amacına hizmet eder, "teminat" özelliğini ne ölçü-de taşır? Teminat nerede? Şahsen bu düzenlemeyi makul, adil bulduğumu, benimsediğimi söyleyemem. Bu düzenlemenin teminat karşılığı kredi veren bankaları, finans şirketlerini sarsacağı, bu alanda mevcut düzeni kökten sarsacağı ortadadır. Buna rağmen ikinci -paragraftaki anlamı maklûl, adil olmayan bir sonuç doğurduğu düşüncesi ile bana göre anlamı açık olan bu paragrafı farklı yorumlayıp, paragrafa makûl, adil olabilecek bir yorum, anlam getiremem. Bana göre makûl olmayan, adil olmayan yasa koyucuya göre makû-l, adil olabilir. Yasa koymak, değiştirmek yasa koycunun yani Cumhuriyet Meclisinin görev ve yetkileri arasındadır. Anlamı açık oldukça, bir yasa maddesinin sözcüklerine, o maddede kullanılan ifadelere, ne bir eksikliğin tamamlanması için doğal anlamlarınd-an öte anlam kazandırılması ne de bir konuda adil sonuç sağlanması için o sözcüklerin ve ifadelerin zorlanması doğru değildir. Bu tür yaklaşım yasanın yorumlan-masından oldukça öte yasanın değiştirilmesidir, bu da Mahkemelerin görevi değildir.

Söz konusu- 46. maddenin ikinci paragrafı çok iyi kaleme alınmış olmamasına rağmen yukarıda daha önce açıkaldığım anlamı taşımaktadır. Bu paragraf, müstedi bankanın ileri sürdüğü gibi, gelir vergisi veya kurumlar vergisi alacağının, ancak haczedilen eşya veya taşınma-z malın aynından doğmuş olması koşulu ile, o eşyanın bedelinden tahsilinde, rehinli alacaklardan önce geleceği şeklinde yorumlanmaya açık değildir; böyle bir yorum bu sonuca varılması için ikinci paragrafta kullanılan ifadenin aşırı zorlanması olur. Müsted-i bankanın ileri sürdüğü gibi böyle bir düzenleme daha adil olabilir, daha doğrusu, değişiklikten önce olduğu gibi, sadece haczedilen eşya veya taşınmaz malın aynından doğan kamu alacaklarının rehinli alacaklara önceliği olması makûl kabul edilebilir, anca-k bu yasa koyucunun yani Cumhuriyet Meclisinin takdirinde olan bir konudur. Cumhuriyet Meclisi de mevcut 46. maddenin makûl, adil olmadığı görüşünü paylaşıyor ise, bir değişiklik yasası ile, konu maddeyi takdirine göre makûl, adil olacağı şekilde yeniden d-üzenleyebilir.

Yukarıda belirttiklerimin tümü ışığında başvurunun masrafsız redde-dilmesi görüşündeyim.

Seyit A. Bensen: Sayın Yargıç Metin A. Hakkı ile Sayın Yargıç Nevvar Nolan'ın kararlarını daha önce okudum. Sayın Yargıç Metin A. Hakkı'nın varmış o-lduğu neticeye katılırım.

Metin A. Hakkı: Netice olarak Sayın Yargıç Nevvar Nolan'ın karşıoyu ve oyçokluğu ile Müstedinin başvurusu kabul edilir ve Müstedaaleyhin Ek 1'de görülen MES 15/94 sayılı ve 15.3.1995 tarihli yazı altında Müstediye bildirilen kara-rının 10,535,000TL.- stopaj vergisi ve 736,000TL.- masraf toplamı olan 11,271,000TL.- dışındaki ceman 111,353,125TL.- tutarındaki gelir ve kurumlar vergisi ile 36,176,875TL.- gecikme zammından oluşan miktarın malın aynından kaynaklanmadığı ve yasal dayanağ-ı olmadığı nedeni ile bu bölümü içeren kısmının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurama-yacağına karar verilir.

Masraflarla ilgili herhangi bir emir verilmez.


(Metin A. Hakkı) (Nevvar Nolan) -(Seyit A. Bensen)
Yargıç Yargıç Yargıç

5 Şubat 1996
























-





-


1



-


Full & Egal Universal Law Academy