Yüksek İdare Mahkemesi Numara 59/1998 Dava No 2/2003 Karar Tarihi 25.03.2003
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 59/1998 Dava No 2/2003 Karar Tarihi 25.03.2003
Numara: 59/1998
Dava No: 2/2003
Taraflar: Mehmet S. Uğraşın ile Sayıştay Başkanı
Konu: Dilekçesine 30 gün geçmesine rağmen cevap alamama - Anayasaya havale istemi - Havale isteminin reddi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 25.03.2003

-D.2/2003 YİM 59/98

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Mustafa H. Özkök, Seyit A. Bensen, Şafak Öneri.
Davacı: Mehmet S. Uğraşın, Sayıştay, Lefkoşa
ile -
Davalı: K.K.T.C-. Sayıştay Başkanı vasıtasıyle K.K.T.C.,
Lefkoşa
A r a s ı n d a.
Davacı namına: Mehmet S. Uğraşın şahsen
Davalı namına: Başsavcı Yardımcı Muavini Müjgan Irkad.


- ---------------


K A R A R


Mustafa H. Özkök: Davacı, dosyalamış olduğu YİM 59/98 sayılı
işbu davasında aşağıdaki taleplerde bulunmuştur:

"(1). 12 Ocak 1998 tarihli davacı dilekçesinin
konusunu oluşturan ve Kamu Görevlileri
- Yasasının 114(3) maddesinin kendisine
uygulanmasını talep eden dilekçesine
olumlu yanıt vermeme kararının;

(a). Hiçbir gerekçeye dayanmayan, keyfi,
yasanın sözüne ve özüne aykırı,
- hukuk dışı bir karar olması dolayı-
sıyla tamamen hükümsüz, etkisiz ve
hiçbir hukuki hükmü olmadığı
hususunda karar vermesini,

(b). Yasanın öngördüğü ve/veya belli
koşullara bağladığı ve davalının
y-apmayı ihmal ettiği dilekçeye konu
işlem ve/veya eylemlerin yapılması
gerektiği hususunda karar vermesini,


(c). Mahkemece uygun görülecek başka bir
çare bulunmasını talep eder."

Dava ile ilgili olgular ise özetle şöyledir: Davacı
yeni yasa uyarınca- Kamu Görevlileri Yasasının 114(3) maddesinin kendisine uygulanmasını talep eden 12.1.1998 tarihli dilekçesine 30 günü mütecaviz bir süre zarfında talebine olumlu veya olumsuz bir yanıt alamadığını bu
nedenle işbu dava ile Yüksek Mahkemeye başvurduğunu bel-irtmektedir.

Davalı taraf ise dosyalamış olduğu müdafaa takririnde iptidai itiraz olarak;

Kamu Görevlileri Yasasının 114(3) maddesinin Sayıştay
kadrolarına uygulanmasının mümkün olmadığını;

2. Keza Davacıya dilekçesini tezekkür ettikten- sonra olumlu yanıt vermenin mümkün olmadığını, gerekçeleri ile şifahi olarak Davacıya bildirildiği nedeniyle davanın daha ileri götürülmesine gerek olmadığını ileri sürmüştür.

Müdafaasında olgular kısmında ise özetle, Kamu Görevli-leri Yasasının 114-(3) maddesinin Davacının yaptığı görevin
bir hizmet sınıfı olmadığı nedeniyle uygulanamayacağını, dolayısıyle Davacıya kademe ilerlemesi yapılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek Davacının davasının reddini talep etmiştir.

Davanın duruşması 27.5.-2002 tarihinde yapılmış ve dava karar için süresiz ertelenmiştir. Dava karar okunması aşama-
sında iken Davacı 4.6.2002 tarihinde dosyalamış olduğu bir istida ile aşağıdaki soruların sorulması için konunun Anayasa Mahkemesine havalesini talep etmiştir. D-avacının talepleri
şöyledir:
-44/1982 sayılı yasa ile değiştirilmiş 7/1979
sayılı Kamu Görevlileri Yasasının değişik
maddelerinde yer alan 'hizmet sınıfı' ve/veya
'sınıf' ibaresine, değişik maddelerde, değişik
zamanlarda ve değişik kişiler için, özellikle
'Sayıştay kadrolarına' uygulan-ması sırasında,
keyfi olarak 'maddi' veya 'ismi' (nominal)
hizmet sınıfı anlamı yüklenmesinin;

44/1997 sayılı yasa ile değiştirilmiş 18/1978
sayılı Sayıştay Yasasının bütünü ve özellikle
3., 4., 5., 8., 10., 11., 12., 13., 14., 15.,
16., 23., 24., 25., -26., 27., 39., 40. ve 41.
maddeleri altında oluşturulmuş "Sayıştay kadro-
ları" tasnifine, 44/1997 sayılı yasa ile
7/1979 sayılı yasa kapsamına alındıktan sonra
dahi, ismen ve cismen bir hizmet sınıfı anlamı
yüklenmemesinin;

'Yasaların genelliği ve s-oyutluğu' ilkesini içeren
'hukuk devleti' niteliğini barındıran K.K.T.C.
Anayasasının 1. maddesine, 'eşitlik' ilkesini
barındıran 8. maddesine, 120. ve 121. maddelerin
öngördüğü 'yasallık ilkesine', bu arada yasaların
mümkün olduğu- ölçüde Anayasanın şümulünde ve
Anayasaya uygun olarak yorumlanmasını öngören
Anayasa Yargısı içtihatlarına, aykırı olup olmadığı
hususu sorulmak üzere, konunun Anayasa Mahkemesine
havalesidir" -
-

Davalı ise dosyalamış olduğu itiraznamesine ekli yemin varakasında, sair şeyler meyanında Davacının davasında Anayasanın 76. maddesine dayanarak 30 günlük süre zarfında cevap verilmemesinden yakındığını, 27.5.2002 tarihinde ise yani davanın duruşmas-ına geçileceği gün Davacıya yazılı cevabın verildiği cihetle dava konusunun ortadan kalktığını, keza Davacının ileri sürdüğü 1, 8, 120 ve 121. maddenin davanın karara bağlanmasında konuyla ilgisi olmadığı cihetle havale talebinin reddini istemiştir.

- İstidanın duruşması yapılmıştır.

Duruşma sırasında taraflar sadece Mahkemeye hitap etmekle yetinmişlerdir.

Davacı-Müstedi yaptığı hitabesinde özetle; Sayıştay Yasasında hizmet sınıfı olmadığı yönündeki uygulamasına ve Kamu Görevlileri Ya-sasının 114(3) maddesinin bu şekilde yorumlanıp kendine uygulanmamasının Anayasa yargısına aykırı olduğunu ileri sürerek havale talebinin kabul edilmesini
talep etmiştir.

Başsavcılık adına bulunan Savcı ise yapmış olduğu hitabesinde, Davacının dav-a sebebinin ortadan kalktığını ve
bu nedenle meşru menfaatı kalmadığı cihetle havale talebinin reddedilmesini istemiştir.

Anayasa Mahkemesine havaleyi düzenleyen 148. madde aynen şöyledir:

"Madde 148.
(1) İstinaf işlemleri de dahil olmak üze-re,
herhangi bir mahkeme işlemindeki bir taraf,
bu işlemin herhangi bir safhasında bu
işlemdeki uyuşmazlık konularından herhangi
birinin karara bağlanmasında etkisi olabilen
herhangi bir yasanın veya kararın veya
sözkonusu yasa ve-ya kararın herhangi bir
kuralının Anayasaya aykırılığını ileri
sürebilir ve bunun üzerine, mahkeme bu
konuyu, Anayasa Mahkemesine sunar ve bu
konu hakkında Anayasa Mahkemesince bir karar
verilinceye kadar sözkonusu işlemi durdurur.
- Ancak Anayasa Mahkemesince herhangi bir
yasanın veya kararın veya sözkonusu yasa
veya kararın herhangi bir kuralının Anaya-
saya aykırılığı konusunda aynı veya benzeri
bir konuda daha önce karar verilmişse,
mahkeme konunun Anaya-sa Mahkemesine iletil-
mesinin reddine karar verebilir.
(2) Anayasa Mahkemesi kendi kararına sunulan bir
konuyu, tarafları dinledikten sonra inceler
ve kararını verir. Alınan karar konuyu
sunan mahkemeye bildirilir.
(3) Anayasa Mahkeme-sinin, bu maddenin (2). fıkrası
gereğince verdiği herhangi bir karar, konuyu
sunan mahkemeyi ve ilgili tarafları bağlar.
Alınan karar, yasanın veya kararın veya
sözkonusu yasa veya kararın herhangi belli
bir kuralının Anayasaya ay-kırı olduğu yolunda
ise, sözkonusu yasa veya karar veya sözkonusu
yasa veya kararın herhangi belli bir kuralı,
Anayasa Mahkemesince aksine karar verilmedikçe
yalnız sözkonusu mahkeme işlemine uygulanmaz."


Bu maddeden de anlaşılac-ağı gibi herhangi bir Mahkeme işlemindeki bir taraf işlemin herhangi bir safhasında, uyuşmazlık konusunun karara bağlanmasında etkisi olabilecek herhangi bir yasasının veya kararın veya yasa veya kararın herhangi bir kuralının Anayasaya aykırı olduğunu ile-ri sürebilir ve Mahkeme de konuyu Anayasa Mahkemesine sunar. Görüleceği gibi bir yasa veya kararın veya yasa veya kararın herhangi bir kuralının davadaki uyuşmazlık konusunun karara bağlanmasında etken olması halinde konunun Anayasa Mahkemesine havale edi-lmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu durumda incelenmesi gereken husus Anayasa Mahkemesine havalesi
istenen yasa maddelerinin huzurumuzdaki uyuşmazlık konusunun karara bağlanmasında etken olup olmadığıdır. Bu soruya cevap ararken Davacının 4.6.2002 tari-hinde dosyalamış olduğu istidasındaki talepleri incelemek gerekir. İşbu istidadaki talepler incelendiği zaman, Davacının Anayasa Mahkemesine havale gibi görülen taleplerinin aslında 44/82 sayılı Yasa
ile değiştirilen 7/79 sayılı Yasadaki hizmet sınıfı ve-ya sınıf ibaresinin Sayıştay kadrosuna uygulanması sırasındaki bu anlamının yükletilmemesini ve ikinci talebi ise yine 44/97 sayılı Yasa ile tadil edilen 18/78 sayılı Yasanın ilgili maddelerinde oluşturulan Sayıştay kadroları tasnifinde 44/97 sayılı Yasa i-le 7/79 sayılı Yasa kapsamına alındıktan sonra dahi ismen ve cismen hizmet sınıfı anlamının yükletil-memesinden yakınılmaktadır. Taleplerinde de görüleceği gibi 44/82 sayılı Yasa ile tadil edilen 7/79 sayılı Yasa ve 44/97 sayılı Yasa ile tadil edilen 18/7-8 sayılı Yasanın ilgili maddelerinin hizmet sınıfı ile ilgili yorumunun Sayıştay kadroları için yanlış yapıldığını ileri sürmektedir. Yasaların yorumlanması ise davayı gören İlk Mahkemelerin işidir. Dolayısıyle bu meselede işbu Yasaların yorumu Yüksek İd-are Mahkemesinde yapılması gerekmektedir. Davacının talep-leri incelendiğinde ise taleplerinde sadece Anayasanın 76. maddesinde öngörülen cevap verilmemesinden yakınılmaktadır.

Anayasanın 76. maddesi aynen şöyledir:


"Madde 76.
(1) Her-kes, kendileriyle veya kamu ile ilgili
dilek ve şikâyetleri hakkında tek başına
veya topluca, yetkili makamlara yazı ile
başvurma ve bunların süratle incelenmesi
ve karara bağlanması hakkına sahiptir.
-Gerekçeye dayanacak olan bu karar, en
geç otuz gün içinde, dilek ve şikâyet
sahibine yazılı olarak bildirilir. Böyle
bir karardan zarar gören herkes veya otuz
gün içerisinde kendisine bir karar bil-
diril-meyen her ilgili, dilek ve şikâyet
konusu hakkında yetkili mahkemeye baş-
vurabilir.

(2) Yurttaşlar, tek başlarına veya topluca
Cumhuriyet Meclisine yazı ile başvurma
hakkına sahiptir. Bu hakkın kullanılma
biçimi yasa- ile düzenlenir."



Bu maddeden de görüleceği gibi yetkili makama yazılı olarak yapılan bir dilekçe veya şikâyete, gerekçeye dayanan kararın 30 gün zarfında dilekçe veya şikâyet sahibine yazılı bildirilmesi gerekmektedir. Böyle bir karardan zarar gö-ren herkes veya 30 gün içerisinde cevap alamayan herhangi bir kimse dava açma hakkına haizdir. Bu meselede Davacı Anaya-sanın bu maddesindeki haklarını kullanarak 12.1.1998 tarihli dilekçesine cevap istemiş ancak 30 gün zarfında yazılı gerekçe içeren bir -cevap alamadığını ileri sürerek işbu davayı dosyalamıştır.

Birçok içtihat kararında da belirtildiği gibi havale
yapılacağı sırada Davacının meşru menfaatinin devam etmesi gerekmektedir. Bu meselede davanın esası dinlendikten sonra işbu havale tale-binde bulunulduğu cihetle dava ile ilgili
tüm şahadet ve olgular ile ibraz edilen emareler Mahkeme huzurunda bulunmaktadır. İzah edilen yukarıdaki olgulardan anlaşıldığı gibi Davacının yakınması 12.1.1998 tarihli dilekçesine olumlu veya olumsuz yanıt ala-maması ile ilgilidir. Mahkeme huzurunda bulunan Emare 6, 27.5.2002 tarihli yazı ile Davacıya 12.1.1998 tarihli dilekçesine yazılı bir cevap verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda Davacının 12.1.1998 tarihli dilekçesine cevap alamadığı yönündeki yakınma ne-deni ortadan kalkmıştır. Davacı dilekçesine aldığı cevaptan
sonra bu karardan memnun değilse Mahkemeye başvurma hakkı mevcuttur. Dava sebebi ortadan kalktığı cihetle bu safhadan sonra Davacının meşru menfaatinden söz etme olanağı kalmamış-tır. Meşru me-nfaati kalmadığı cihetle Anayasa Mahkemesine havale yapılmasına gerek yoktur kanaatindeyiz ve bu hususta bulgu yaparız.

Varılan bu bulgular ışığında Davacının davasında dava
sebebi ortadan kalktığı cihetle meşru menfaati kalmadığı
sonucuna varıldığı-ndan esas davanın da reddilmesi gerekir
kanaatindeyiz ve bu hususta da bulgu yaparız.

Netice itibarıyle yukarıda söylenenler ışığında Davacının
Anayasa Mahkemesine havale istemi ve davası reddolunur.





Meselenin özelliği dikkate alınarak m-asraflar için
herhangi bir emir verilmez.




Mustafa H. Özkök Seyit A. Bensen Şafak Öneri
Yargıç Yargıç Yargıç


25 Mart 2003
-


5



-


Full & Egal Universal Law Academy