Yüksek İdare Mahkemesi Numara 48/2014 Dava No 28/2014 Karar Tarihi 27.06.2014
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 48/2014 Dava No 28/2014 Karar Tarihi 27.06.2014
Numara: 48/2014
Dava No: 28/2014
Taraflar: Müzeyyen Yeşilada ile Sosyal Sigortalar Dairesi Müdürlüğü arasında
Konu: İptal davası - Yaşlılık aylığı - Yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli süre - Davacıya yaşlılık aylığı bağlanmama kararının iptali için açılan dava - İdari karar - İdari kararın özellikle sebep ve konu unsurları üzerinde durulması gereği - İdare hukuku prensipleri - Eşitlik ilkesi - Yaşlılık aylığı bağlanmasını reddeden kararın iptali.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 27.06.2014

-D.28/2014 YİM:48/2014
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152.Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Talât D.Refiker, Ahmet Kalkan, Mehmet Türker.

Davacı:Müzeyyen Yeşilada, Gönyeli-Lefkoşa
-ile-
Davalı:Sosyal Sigortalar -Dairesi Müdürlüğü vasıtasıyla KKTC-
Lefkoşa
A r a s ı n d a.

Davacı namına:Avukat Ali Fevzi Yeşilada
Davalı namına:Kıdemli Savcı İlter Koyuncuoğlu.

---------
K A R A R

Talât D.Refiker:1975 yılında geçici memur statüsü ile kamu görevine giren ve- Değiştirilmiş Şekliyle 16/1976 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'na tabi olmaya başlayan ve Sosyal Sigortalar Dairesine kendisi için prim yatırılmasına karşın, 1.1.1978 tarihinde asaletinin onaylanması ile birlikte muvazzaf tekaüdiyeli olan ve bu statü deği-şikliğine bağlı olarak 1.1.1978 tarihinden itibaren mezkûr Yasaya tabi olmayan Davacı için, geçici memur statüsünde iken 6 ay süre ile Sosyal Sigortalar Dairesine kendisi için prim yatırıldığı, Davacının 20.8.1995 tarihinde devletten emekli olduğu, 2000 yı-lında avukatlık yapmaya başladığı, 29.1.2008 tarihinden itibaren de 6 yıl süre ile Kamu Hizmeti Komisyonu Üyeliği görevinde bulunduğu ve bu süreçte kendisi için 12 yılı aşkın bir süre Sosyal Sigortalar Dairesine prim yatırıldığı ve bu süreye, yani 12 yıla- devlette geçirdiği ve sigortalı olmadığı 18 yıllık hizmet süresinin de ilave edilmesi suretiyle sigortalılık süresinin 37 yıl olarak kabul edilmesi sonucunda, her takvim yılı için ortalama 150 günlük bir yatırımının bulunmadığı bulgusuna varan Davalının, -kendisine yaşlılık aylığı bağlamaması üzerine, Davacı, Davalı aleyhine ikâme ettiği bu davada aşağıda belirtildiği şekilde;

(A)Davacı , 60 yaşını doldurduğu ve 12 yılı aşkın bir süre sosyal sigorta primlerini yatırmış olmasına rağmen, Davalının, Davacını-n yaşlılık aylığı bağlanması talebini reddetmesi hususun-daki Davacıya 29.1.2014 tarihinde veya o tarihlerde Sosyal Sigortalar Dairesi Müdürü tarafından sözlü olarak bildirilen karar ve/veya işleminin yoklukla sakat olduğuna ve/veya hükümsüz ve etkisiz ol-duğuna ve hiçbir sonuç doğuramayacağına dair;
(B)Davalının, Davacının yukarıda (A) paragrafında belirtilen kararından ve/veya işleminden sonra Davacının haklarını mahfuz tutarak talepte bulunmasından sonra Davacıya 30/1996 sayılı Sosyal Güvenlik Kuruml-arına Tabi Hizmetlerin Hesaplanması Yasası altında, 16/1976 sayılı Sosyal Sigortalar Yasasına tabi hizmetlerine karşılık ödenecek maaşı hesaplarken 60 yaşını doldurduktan sonraki süredeki fiili hizmetini ve/veya yatırmış olduğu primleri gözönünde bulundurm-adan sadece 60 yaşını doldurmadan önceki süredeki fiili hizmetini ve/veya yatırmış olduğu primleri gözönünde bulundurarak hesaplaması ve maaşını bu kıstaslar çerçevesinde belirlemesi hususunda ve Davacıya 29.1.2014 tarihinde veya o tarihlerde Sosyal Sigor-talar Dairesi Müdürü tarafından sözlü olarak bildirilen kararının ve/veya işleminin yoklukla sakat olduğuna ve/veya hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve hiçbir sonuç doğuramayacağına dair;
(C)Ahar bir çözüm,
(D)İşbu dava masraflarının Davalı tarafından ö-denmesi
için hüküm verilmesi talebinde bulunmuştur.

Davalı ise, Müdafaa Takririnde ön itiraz olarak, Davacının kendisine, yaşlılık aylığı bağlanması için Davalıya yazılı başvuruda bulunmaması, sözlü olarak yaptığı talebinin ise reddedilmesi hususunda, -Davalının dava konusuna esas teşkil eden idari bir kararı bulunmadığını iddia etmekte ve davanın bu noktadan reddedilmesini talep etmektedir. Davacının iddialarına cevaben de, Davacının 12 yılı aşkın bir süre sigortalı olduğunu, yaşlılık aylığı bağlanmasın-ı istediği tarihten önceki son 5 takvim yılında ise 600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemesini gerçekleştirmiş olduğunu kabul etmekle birlikte, Davacının yıllık ortalama 150 gün prim yatırımı bulunmaması nedeniyle, Davacıya yaşlılık ayl-ığı bağlanmasının yasal olarak mümkün olmadığını ve bu sebeple davanın ret ve iptalini talep etmektedir.

Davanın yapılan duruşmasında taraflar tanık dinletmeyip, Mahkemeye hukuki argümanlarını sunmakla yetinmişlerdir. Hemen belirtmeliyiz ki, Davalı ön it-irazında ısrarlı olmadığından, ön itirazı incelenmeksizin reddolunmuştur.

Kararımızın bundan sonraki bölümünde Değiştirilmiş Şekliyle 16/1976 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası sadece yasa olarak anılacaktır.

Tarafların yukarıda yer alan iddia-larından da görüleceği üzere, Davacının, 60 yaşını dolduran bir sigortalı kadın olarak Sosyal Sigortalar Dairesine 4500 gün civarında yatırım yaptığı, 12 yılı aşkın bir süreden beri sigortalı olduğu ve kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını talep ettiği ta-rihten önceki son 5 takvim yılında 600 günün üzerinde yatırımı bulunduğu Davalı tarafından da kabul edilmesine karşın, Yasa'nın 6'ncı maddesinin (1)'inci fıkrasının (C)bendine göre yıllık ortalama en az 150 gün prim yatırımı olmadığı gerekçesiyle, Davacın-ın yaşlılık aylığı bağlanma istemi, Davalı tarafından reddedilmiştir.

Davalı, mezkûr Yasa maddesi tahtında, Davacının yıllık ortalama en az 150 gün prim yatırmadığı bulgusuna, mezkûr Yasanın 115'inci maddesinde bahsi geçen sigortalılık süresine Davacının- muvazzaf-tekaüdiyeli kamu görevlisi olarak çalıştığı 18 yılı da eklemesi sonucunda vardığını belirtmekte ve bu bağlamda, Yasaya aykırı bir durumun söz konusu olmadığını iddia etmektedir.

Davacı ise, geçici memur olarak çalıştığı süre haricinde, devlette- çalıştığı 18 yıl boyunca Sigorta Yasası'na tabi olmadığını ve buna bağlı olarak da Sosyal Sigortalar Dairesine malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi yatırmadığını, kendisine yaşlılık aylığının bağlanmasında esas alınacak sigortalılık süresinin tespit-inde, devlette çalıştığı sürenin, yani 18 yılın nazar-ı itibara alınmaması gerektiğini ve buna itibar edilmesi halinde, 12 yıllık sigortalı olarak Sosyal Sigortalar Dairesine 4500 gün civarında yatırım yaptığı ve yaşlılık aylığı bağlanmasını talep ettiği t-arihten önceki son 5 takvim yılında da 600 günün üzerinde yatırımı bulunduğu ve buna bağlı olarak yıllık ortalama en az 150 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olması nedeniyle, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığını iddia etmektedir.
-
Kararın bu bölümünde, tarafların iddia ve hukuki argümanlarında bahsi geçen Yasa maddelerine temas etmeyi uygun görmekteyim.

Değiştirilmiş Şekliyle 16/1976 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası'nın 4'üncü maddesi şöyledir:

" Kapsam
4.Aşağıda- yazılı kişiler bu Yasaya göre sigortalı olurlar:
(1)Kamu görevleri kadrolarında hizmete alınma şart tasarruflarına dayanarak çalıştırılanlar (Atama veya seçilme suretiyle siyasal görevlerde bulunanlar dahil),
(2)bir hizmet veya çıraklık akdine d-ayanarak çalıştırılanlar (Tarım, Orman ve hayvancılık kesimi dahil),
(3)kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar (Tarım, orman ve hayvancılık kesimi dahil),
(4)işveren durumundaki Çiftçiler, (Tarım, Ormancılık ve hayvancılık kesimlerinde Ortakçı-, yarıcı, müstecir ve benzerleri dahil)."
Yukarıda yer alan Yasanın (1)'inci paragrafında bahsi geçen şart tasarrufu ise, geçici memur olarak alınan kamu görevlisinin daimi kadroya alınması süreciyle alakalıdır ve geçici memur iken, Sosyal Sigortalar Ya-sası'na göre, Sosyal Sigortalar Dairesine prim ödenmesinin yasal alt yapısı bu madde ile oluşturulmuştur.

Aynı Yasa'nın geçici 5'inci maddesi ise şöyledir:
"5. (1)Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yasa ve kurallarına göre
emeklilik hakkı kazandıran bir i-şte çalışanların, bu işleri itibarıyla bu Yasa kapsamına alınıp alınmamaları
kendi tercihlerine bağlıdır. (2)Bu tercih hakkı sadece emeklilik hakkı veren iş itibarıyla olduğundan, bu Yasa kapsamında sigortalı olması gereken diğer bir iş yapan ve-ya diğer bir işte çalışan kimse, emeklilik hakkı kazandıran işi itibarıyla tercih hakkı bulunduğuna bakılmaksızın, diğer işi itibarıyla sigortalı olmak zorundadır.
(3)(l). Fıkrada öngörülen tercih haklarının nasıl kullanılacağı, Kuzey Kıbrıs -Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisince onaylanacak bir tüzükle saptanır."
Yukarıda yer alan 5(1) maddesinden de görüleceği üzere, emeklilik hakkı kazandıran bir işte çalışanların bu işleri itibarıyla aynı zamanda Sosyal Sigortalar Yasası'na tabi olma z-orunlulukları yoktur; bilâkis bu konuda tercih hakları vardır.

Aynı Yasanın 61 A maddesinin (1)'nci fıkrasının (C) bendi ise aynen şöyledir:


"61 A
(1)................................................
.......................................-.........
(A)................................................
................................................
(B).................................................
.................................................
(C)1.6.1977 tarihinden so-nra bu Yasa altında olmak üzere,
sigortalılık süresi kadınlar için 12 yıldan ve erkekler
için 15 yıldan fazla olanlar- ve yıllık ortalama en az yüz
elli gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi
ödemiş ve yaşlılık aylığı bağlanması isteğinde bulunduğu
tarihten önceki son 5 takvim yılında en az altı yüz gün
malullük, yaşlılık ve ölüm sigortal-arı primi ödenmiş ve 60
yaşını doldurmuş,
olmaları koşuluyla yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanırlar.
.........................................................................................................."

Aynı Yasa'nın 115'inci madde-si şöyledir:

"Sigortalılık
süresi115Malûllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, bu Yasaya tâbi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.
Tahsis işlerinde nazara a-lınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih ; ölüm sebebiyle tahsis için istekte bulunamayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir."
Davacı, Aralık -1975 tarihinde geçici memur statüsü ile kamu görevine girmesine müteakiben, Değiştirilmiş Şekliyle 16/1976 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'na tabi olarak Sosyal Sigortalar Dairesine kendisi için prim ödenmesine başlanmıştır. 1.1.1978 tarihinde ise asâletin-in onaylanma-sından ve muvazzaf tekaüdiyeli kamu görevlisi statüsüne geçmesinden sonra ise, mezkûr Yasaya tabi olmasının ve malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödemesinin sonlandırılmış olduğu ve buna bağlı olarak da, devletteki görev süresi boyunca-, 16/1976 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'na tabi olmadığı görülmektedir.

Yukarıda yer alan 115'inci maddede, sigortalılık süresinin başlangıcının, sigortalının bu yasaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarih olduğu belirtildikten sonra, tahsis -işlerinde ise sigortalılık sürelerinin nazar-ı itibara alınacağı vurgulanmaktadır. Sigortalılık süresinin ise, Sosyal Sigortalar Yasası'na tabi olarak, sigorta primi yatırılması gereken süreler olduğuna kuşku yoktur. Dolayısıyla, bu maddeye göre Davacının -devlette çalıştığı 18 yıl boyunca sigortalı olmaması nedeniyle, bu sürenin yani 18 yılın, Davacının sigortalılık süresine ilave edilmesi bu maddeye aykırıdır.

Diğer yandan kadrolu muvazzaf tekaüdiyeli bir kamu görevlisinin kamu görevinin devamı süresinc-e, hem 16/1976 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'na ve hem de emeklilik iştirak payının esas alındığı Emeklilik Yasası'na tabi olmasını zorunlu kılan yasal bir mevzuat bulunmamaktadır. Aksine yukarıda yer alan Yasanın geçici 5'inci maddesinin (1)'inci fıkras-ına göre, ilgili kişilerin bu konuda tercih hakları bulunmaktadır. Dolayısıyla, Davacının 1.1.1978 tarihinde asâletinin onaylanmasından ve muvazzaf tekaüdiyeli kamu görevlisi statüsüne geçmesinden sonra, Değiştirilmiş Şekliyle 16/1976 sayılı Sosyal Sigorta-lar Yasası'na tabi olmadığının, keza tabi olması yönünde de bir istemi olmadığının ve bu bağlamda Sosyal Sigortalar Dairesine malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi ödeme mükellefiyetinin de olmadığının ve buna bağlı olarak, Değiştirilmiş Şekliyle 16/1-976 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'na tabi olmadan ve aksi yönde bir istemde de bulunmadan devlette geçirdiği 18 yıllık hizmet süresinin yaşlılık aylığının tespit edilmesine esas teşkil edecek olan ve mezkûr Yasanın 115'inci maddesinde ifadesini bulan sig-ortalılık süresine dahil edilemeyeceğinin ve bu takdirde mezkûr Yasanın 61 A(1)(C) maddesine göre, yıllık ortalama 150 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olduğunun kabul edilmesiyle ve Davacının 12 yılı aşkın bir süre sigortalı olarak,- Sosyal Sigortalar Dairesine toplam 4500 gün yatırımı bulunması ve yaşlılık aylığı bağlanması isteğinde bulunduğu tarihten önceki son 5 takvim yılında, en az 600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmesi sonucunda, 60 yaşını da doldurması n-edeniyle yukarıda yer alan Yasanın 61 A(1)(C) maddesine göre, yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı ve buna bağlı olarak Davalının Davacıya yaşlılık aylığı bağlaması gerektiği sonucuna varmaktayız. Bu bağlamda ise, Talep Takririnin (A) paragrafı gereğince h-üküm verilmesi gerekmektedir.
Davacının Talep Takririnin (B) paragrafındaki talebine gelince:
Talep Takririnin talep kısmından da görüleceği üzere, Davacının Talep Takririnin (B) paragrafındaki talebinin,(A) paragrafındaki talebinin Davalı tarafından ka-bul edilmemesi sonucunda oluştuğu ve yukarıda belirtilenler ışığında ise, Talep Takririnin (A) paragrafı gereğince, Davacı lehine karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, Davacının (B) paragrafındaki talebinin ayrıca incelenmesine gerek kalmaksızı-n ret ve iptal edilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, yukarıda belirtilenler ışığında, Talep Takririnin (A) paragrafı gereğince, Davacının yaşlılık aylığı bağlanması talebinin reddedilmesine ilişkin olan ve Davacıya 29.1.2014 tarihinde veya o tarihlerde Da-valı veya Davalının Müdürü tarafından sözlü olarak bildirilen kararın hükümsüz, etkisiz olduğuna ve hiçbir sonuç doğuramayacağına karar verilir.

Davacının (B) paragrafındaki talebi ise ret ve iptal edilir.

Talep Takririnin (D) paragrafı gereğince, Muka-yyit tarafından tesbit edilecek dava masraflarının ise, Davalı tarafından ödenmesine emir verilir.


Ahmet Kalkan : Davacı, Davalı tarafından yaşlılık aylığı bağlanması talebinin reddedilmesi üzerine, bu davayı dosyaladı.
Davacının talepleri aynen şöyledi-r.
TALEP:
Davacı 60 yaşını doldurduğu ve 12 yılı aşkın bir süre sosyal sigorta primlerini yatırmış olmasına rağmen, Davalının, Davacının yaşlılık aylığı bağlanması talebini reddetmesi hususundaki Davacıya 29.1.2014 tarihinde veya o tarihlerde Sosyal Sigor-talar Dairesi Müdürü tarafından sözlü olarak bildirilen karar ve/veya işleminin yoklukla sakat olduğuna ve/veya hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve hiçbir sonuç doğurmayacağına dair bir Mahkeme Hükmü;
Davalının, Davacının yukarıda A paragrafında belirtilen ka-rarından ve/veya işleminden sonra Davacının haklarını mahfuz tutarak talepte bulunmasından sonra Davacıya 30/1996 Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Hizmetlerin Hesaplanması Yasası altında, 16/1976 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'na tabi hizmetlerine karşılı-k ödenecek maaşı hesaplarken 60 yaşını doldurduktan sonraki süredeki fiili hizmetini ve/veya yatırmış olduğu primleri gözönünde bulundurmadan sadece 60 yaşını doldurmadan önceki süredeki fiili hizmetini ve/veya yatırmış olduğu primleri gözönünde bulundurar-ak hesaplaması ve maaşını bu kıstaslar çerçevesinde belirlemesi hususunda ve Davacıya 29.1.2014 tarihinde veya o tarihlerde Sosyal Sigortalar Dairesi Müdürü tarafından sözlü olarak bildirilen kararın ve/veya işleminin yoklukla sakat olduğuna ve/veya hüküms-üz ve etkisiz olduğuna ve hiçbir sonuç doğurmayacağına dair bir mahkeme hükmü.

TALEP TAKRİRİ:
Davacı, Talep Takririnde, davasını dayandırdığı hukuki esasları belirttikten sonra, özetle, 15.4.1949 doğumlu olduğunu, Ankara Hukuk Fakültesinden mezun, Baro-ya kayıtlı bir avukat olduğunu, 1975 tarihinde geçici memur statüsü ile kamu görevine girdiğini, 1.1.1978 tarihinde asaleti onaylanmadan önce 6 ay süre ile sosyal sigortalara prim yatırdığını, asaleti onaylandıktan sonra muvazzaf tekaüdiyeli statüde olduğu-ndan prim yatırmadığını, 20.8.1995 tarihinde emekli olduğunu, 2000 yılında avukatlık yapmaya başladığını, Sosyal Sigortalar Dairesine 10.3.2002 tarihinden itibaren prim yatırmaya başladığını, 29.1.2008 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından 6 yıllığına Kamu Hi-zmeti Komisyonu üyeliğine atandığını, bu sürede Sosyal Sigortalara prim yatırmaya devam ettiğini, 60 yaşını doldurduğunda, 12 yılı aşkın bir süre prim yatırdığını, bu nedenle de yaşlılık aylığı bağlanması için müracaat ettiğini, 1977 mevcut ilk kayıt tarih-i ile 2014 yılı arasındaki sürede her yıl için ortalama 150 günlük bir yatırımının bulunmadığı gerekçesi ile müracaatının reddedildiğini, bu ret kararından sonra haklarını saklı tutarak ve/veya protesto tahtında yatırmış olduğu primlere karşılık, 30/1996 s-ayılı Yasa altında kendisine maaş bağlanmasını talep ettiğini, Davalının 60 yaşını doldurduktan sonra yatırdığı primleri nazara almadan müracaatı reddettiğini, hukuka aykırı alınmış her iki kararın iptal edilmesi gerektiğini ileri sürerek, Davalının ret ka-rarlarının iptalini talep etmiştir.

MÜDAFAA TAKRİRİ:
Davalı, Başsavcılık vasıtasıyla dosyaladığı Müdafaa Takririnde, özetle, Davacının 1.6.1977 tarihinde sigortalı olduğunu, toplam 4457 gün prim yatırımı bulunduğunu, Yasanın aradığı şarta bağlı olarak -yıllık ortalama en az 150 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bulunmadığını, 30/96 sayılı Yasa kuralları gereği 60 yaşından sonraki yatırımlar dikkate alınmadığından, mezkur Yasa kapsamında aylık bağlanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, da-vanın reddini talep etmiştir.

OLGULAR:
Davanın duruşmasında taraflar tanık çağırmayıp, müşterek olguları belirlediler ve (1)'den (6)'ya kadar sıralanmış yazılı belgeyi emare olarak ibraz etmek suretiyle, Mahkemeye hitap ettiler.

Tarafların müşterek b-eyanı, dava layihaları ve ibraz edilen emareler ışığında, dava ile ilgili olguları aşağıdaki gibi tespit ederiz:
Davacı, 15.4.1949 doğumludur.
Davacı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduktan sonra Baroya kaydolmuş bir avukattır.
Davacı, 1-977 tarihinde geçici memur olarak göreve başlamıştır.
Davacı, geçici memur olduğu dönemde, 1.6.1977 tarihinden 31.12.1977 tarihine kadar sosyal sigortalara prim yatırmış, ancak bu döneme ait Haziran 1977 primlerine, yatırımlarda rastlanmamıştır.
Davacı, -1.1.1978 tarihinden itibaren muvazzaf - tekaüdiyeli kadroya geçmiştir.
Davacı, muvazzaf kadroya geçtikten sonra yasa cevaz vermediğinden prim yatırımları durmuştur.
Davacı 20.8.1995 tarihinde kamu görevinden emekli olmuştur.
Davacı, Mart 2002 tarihinden- itibaren işveren sıfatı ile Sosyal Sigorta primi yatırmaya başlamıştır.
29.1.2008 tarihinde Kamu Hizmeti Komisyonu üyesi olarak atanan Davacı, ilgili Yasa gereği 6 yıl görev yapmış, bu süre zarfında da Sosyal Sigorta primlerini yatırmıştır.
Davacı, 27.1.-2014 tarihinde Davalıya bir yazı yazarak, 12 yılı aşkın bir süre sigortalılığı olduğunu, 16/76 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası'nın 61(2) maddesi altında kendisine yaşlılık aylığı bağlanmasını talep etmiştir.
Davalının Daire Müdürü, 29.1.2014 t-arihinde, Davacıya yaşlılık aylığı bağlanması isteminin reddedildiğini, sözlü olarak bildirmiştir.
Davacı, Davalı Daire Müdürünün önerisi üzerine ve haklarını saklı tutarak, Hizmetlerin Birleştirilmesi Yasası çerçevesinde kendisine aylık bağlanması talebi-nde bulundu.

Davalı, Davacının bu talebine karşılık, sözlü olarak, 60 yaşın üzerindeki yatırımlarının dikkate alınamayacağı cevabını verdi.
Davacı 60 yaşını doldurmuş olup, 5 yılda 600 günün üzerinde yatırımı vardır.
Davacının toplam 4457 gün yatırımı -bulunmaktadır.
Davacının, yaşlılık aylığı bağlanması talebinin reddedilmesinden sonra yaptığı yatırımlar da dahil, toplam yatırım günü sayısı 4498'dir (Emare No.6)

TARAFLARIN HUKUKİ ARGÜMANLARI:
Bu meselede taraflar arasındaki ihtilafın esası, ilgili y-asa maddelerinin yorumundan ve uygulanmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle tarafların hukuki argümanlarına kısaca temas etmeyi gerekli gördüm.
Davacı Avukatı, Davacının 60 yaşını doldurmuş bir sigortalı kadın olduğunu, Sosyal Sigortalara 4500 gün civar-ında yatırım yaptığını, 12 yılı aşkın bir süre sigortalı olduğunu, son 5 yılda 600 günün üzerinde yatırımı bulunduğunu, bu koşullarda 16/76 sayılı SSK Yasası'nın 61 A maddesinin (1)(C) fıkrasının aradığı şartların yerine geldiğini, dolayısıyla, yaşlılık ay-lığı bağlanması talebinin reddedil-mesinin hukuka aykırı olduğunu; Davacının 12 yıl ortalama 150 değil, 9 yılın tamamını kapsayacak şekilde yıllık 365 gün yatırımı olduğunu, Yasanın 61 A maddesine göre; minimum 1800 gün yatırımı olan bir kadın yaşlılık ayl-ığı alabilecekken, 12 yılda 4500 gün yatırımı olan bir kadının yaşlılık aylığı alamayacağı şeklindeki bir yorumun hukuka uygun kabul edilmesinin mümkün olmadığını; Davalının ret gerekçesine göre, 16/76 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası'nın 115. m-addesi altında nazara alınan sigortalılık süresinin, ilk işe başlama tarihi ile yaşlılık aylığı almak için müracaat edilen tarih arasında geçen süre olduğunu, Davacının 1977 yılında 6 aylık sigortalılığı bulunduğundan sürenin 1977 ile 2014 yılları arasına -denk gelen 37 yılı kapsadığını, bu dönem itibarı ile ortalama 150 gün esasından yatırımın eksik olduğunu ve bu nedenle yaşlılık aylığının bağlanamayacağının belirtildiğini, böyle bir yorumun, yorum kurallarına uymadığını, Yasanın amacını anlamsız ve absürd- hale getirdiğini, Davacının 1977-1995 tarihleri arasında muvazzaf memur olduğunu, 18 yıl bu nedenle yatırımın yapılmadığını, yasal olarak prim yatırmanın mümkün olmadığını, yasal olarak yatırım yapılamayacağı bir dönemi dikkate alarak yaşlılık aylığının r-eddedilmesinin hukuka uygun olmadığını iddia etmiştir.
Davacı Avukatının (A) paragrafındaki talebi ile ilgili bir diğer iddiası, 16/76 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası'nın 4. maddesine göre, şart tasarruflara dayanarak kamu kurumları tarafından- çalıştırılan kesimlerin sigortalı olmaları gerektiğini, Yasanın geçici 5. maddesinde yer alan tercih hakkının kullanılmasına ilişkin tüzüğün çıkarılmaması sebebiyle bu tercihlerini yapamadıklarını, dolayısıyla kamu görevlisi olduğu dönemde prim yatıramama-sının kusurunun kendilerinde olmadığını, bu nedenle yaşlılık aylığı alma hakkından mahrum edilemeyeceklerini ileri sürmüştür.
Davacı Avukatı son olarak, (B) paragrafındaki talebi ile ilgili Hizmetlerin Birleştirilmesi Yasası kapsamında, 60 yaş üzeri ödeme-lerin hesaplanmamasının hata olduğunu, fiili hizmet süresinin tanımına göre Yasanın böyle bir amacı düzenlemediğini ileri sürerek, taleplerindeki haklılığı ortaya koymaya çalışmıştır.
Davalıyı temsilen Başsavcılık, Davacının (A) paragrafındaki talebi ile -ilgili, 16/76 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası'nın 61 A maddesinin (1). fıkrasına değinerek, (A),(B) ve (C) bentlerini izah ettikten sonra, yaşlılık aylığının amacının, yaşı ilerlemiş kişilere çalışma gücünün azalması ve kaybından dolayı bir yar-dım ve güvence olduğunu, yaşlılık aylığının bağlanabilmesi için sigortalılık süresinin ve yatırılan primlerin önemli olduğunu, Davacının 60 yaşında olduğunu, 12 yılı aşkın süre prim yatırdığını, son 5 yılda yatırılmış 600 günü bulunduğunu, ancak sigortalıl-ık süresince her yıla denk gelen ortalama 150 gün prim yatırmadığını, buna göre yaşlılık maaşı alamayacağını, Yasanın yoruma gerek olmayacak kadar açık olduğunu, Yasanın 115. maddesindeki düzenleme ile birlikte Davacının yatırdığı prim tutarının eksik oldu-ğunu, Yasanın kamu görevlileri için istisna hüküm getirmediğini, Sosyal Sigortalar Yasası'nın amacının kamu görevinden emekli olan ve emekli maaşı alan kişilerin tekrar emekli olmalarına yönelik olmadığını, dolayısıyla, Davacının durumuna bakarak bir yorum- yapılamayacağını, Yasanın ilgili 61 A maddesinin diğer (1)(A) ve (B) fıkralarına bakıldığında çok daha uzun prim ödenmesi şartı getirildiğini, Davacı Avukatının iddialarının kabul görmesi halinde, kamu görevinden emekli olan kişilerin çok daha az bir süre-de ve daha az prim yatırarak hak sahibi olacaklarını, Yasanın böyle bir amaç gütmediğini, Davacının (A) paragrafındaki talebinin reddi gerektiğini ileri sürmüştür.
Başsavcılık, Davacının (B) paragrafı ile ilgili olarak, Davacının, Hizmetlerin Birleştirilm-esi Yasası'nın protestolu olarak, prorata usulü emeklilik maaşı aldığını, (B) paragrafı ile ilgili yazılı müracaatı olmadığı için Mahkemenin bu doğrultuda karar veremeyeceğini, Hizmetlerin Birleştirilmesi Yasası'na göre 60 yaş üzeri yapılan prim ödemelerin-in, hizmetlerin birleştirilmesi bakımından sayılmamasının doğru olduğunu, Davacının davasının reddi gerektiğini ileri sürmüştür.

İLGİLİ YASA MADDELERİ:
Uyuşmazlık konusunun daha iyi anlaşılabilmesi için, ilgili maddeleri kararımıza aktarmayı uygun buldum-.
16/1976 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası'nın 4. maddesi şöyledir:

"4. Aşağıda yazılı kişiler bu Yasaya göre sigortalı
olurlar:
(1) Kamu görevleri kadrolarında hizmete alınma şart
tasarruflarına dayanarak çalıştırılanlar (A-tama
veya seçilme suretiyle siyasal görevlerde
bulunanlar dahil),
(2) bir hizmet veya çıraklık akdine dayanarak
çalıştırılanlar (Tarım, Orman ve Hayvancılık kesimi
dahil),
(3) kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar.-(Tarım,
orman ve hayvancılık kesimi dahil)
(4) İşveren durumundaki Çiftçiler, (Tarım, Ormancılık ve
Hayvancılık kesimlerinde ortakçı, yarıcı, müstecir
ve benzerleri dahil)"


Aynı Yasanın, 1 Şubat 2012 tarihinden önce, Sigortalı- olarak çalışanlara uygulanacak yaşlılık aylığından yararlanma koşullarına ilişkin kuralları düzenleyen 61 A maddesi şöyledir:


"61 A 1 Şubat 2012 tarihinde;
Bu Yasa kurallarına göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar, toplam en az dok-uz bin gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş olanlar ile 45 yaşını doldurmuş olanlar;
(A) 25 yıldan beri sigortalı bulunmak ve
beş bin dört yüz günü 1.6.1977 tarihinden
sonra bu Yasa altında olmak üzere en az
do-kuz bin gün malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları primi ödenmiş ve 50 yaşını
doldurmuş veya;


(B) Kadın ise en az 20 yıldan beri sigortalı
bulunmak ve üç bin günü 1.6.1977 tarihinden sonra bu Yasa altında olmak üzere en az yedi bin iki yü-z gün, erkek ise en az 25 yıldan beri sigortalı bulunmak ve üç bin günü 1.6.1977 tarihinden sonra bu Yasa altında olmak üzere en az dokuz bin gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödenmiş veya 1.6.1977 tarihinden sonra bu Yasa altında en az beş -bin dört yüz gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş ve yaşlılık aylığı bağlanması isteğinde bulunduğu tarihten önceki son 5 takvim yılında en az altı yüz gün malullük yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş ve 55 yaşını doldurmuş veya
(-C) 1.6.1977 tarihinden sonra bu Yasa
altında olmak üzere, sigortalılık süresi kadınlar için 12 yıldan ve erkekler için 15 yıldan fazla olanlar ve yıllık ortalama en az yüz elli gün malullük, yaşlılık ve ölüm
sigortaları primi ödemiş ve yaşlılık aylığı b-ağlanması isteğinde bulunduğu tarihten önceki son 5 takvim yılında en az altı yüz gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş ve 60 yaşını doldurmuş
olmaları koşuluyla yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanırlar."


Aynı Yasanın 115. maddesi -bu meselenin çözümünde esaslı noktalardan biri olan, "sigortalılık süresi"ni düzenlemektedir. Madde aynen şöyledir:

"115. Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortalarının
uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık
süresinin başlangıcı, sigortalının, bu Y-asaya tabi
olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.
Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık
süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile
sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte
bulunduğu tarih; ölüm sebebiyle, tahsis için -
istekte bulunamayan sigortalılar için de ölüm
tarihi arasında geçen süredir."


Tercih haklarını düzenleyen geçici 5. maddenin 1. fıkrası şöyledir:
"5(1) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yasa ve kurallarına
göre emeklilik hakkı kazandıran bir işte ç-alışanların, bu işleri itibarıyla bu Yasa kapsamına alınıp alınmamaları kendi tercihlerine bağlıdır."
Bu tercih hakkı sadece emeklilik hakkı veren iş itibarıyla olduğundan, bu Yasa kapsamında sigortalı olması gereken diğer bir iş yapan veya diğer bir işte -çalışan kimse, emeklilik hakkı kazandıran işi itibarıyla tercih hakkı bulunduğuna bakılmaksızın, diğer işi itibarıyla sigortalı olmak zorundadır.
(1).Fıkrada öngörülen tercih haklarının nasıl kullanılacağı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisin-ce onaylanacak bir tüzükle saptanır.


30/1996 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Hizmetlerin Hesaplanması Yasası'nın 4. maddesi hizmet sürelerinin hesaplanmasını düzenlemektedir. Mezkur maddenin ilgili kısımları şöyledir:

"4.(1)(A) Aynı sosyal güv-enlik kurumuna tabi fiili hizmet
süreleri; ve
(B) Farklı sosyal güvenlik kurumlarına tabi fiili
hizmet süreleri, kesintili olup olmadığına ve
başka herhangi bir yasada aksine kural bulunup
bulunmadığın-a bakılmaksızın aşağıdaki fıkralarda
öngörülen esaslara göre işlem görür.
(1)'inci fıkrada belirtilen birleştirile-bilecek fiili hizmet süreleri dikkate alınarak bu Yasa kurallarına uygun olarak hak sahibine emeklilik, yaşlılık, malullük ve/v-eya ölüm aylığı bağlanabilmesi için hak sahibinin elli beş yaşını doldurmuş ve elli altıncı yaştan gün almış olması ve birleştirilebilecek fiili hizmet süreleri toplamının en az yirmi beş yıl olması koşuldur.
Ancak altmış yaşını doldurmuş ve altmış -
birinci yaştan gün almış olanlar,
birleştirilmiş fiili hizmet süreleri toplamı en
az 20 yıl ise, sosyal güvenlik kurumunun özel
yasasında emeklilik, yaşlılık, malullük ve/veya
ölüm aylığı bağlanabilmesi için aranan fiili
hizmet sürecine ilişkin- akine kural bulunup
bulunmadığına bakılmaksızın, hak sahibi olurlar
ve bu gibi hak sahiplerine bu Yasa kuralları
uyarınca emeklilik, yaşlılık, malullük ve/veya
ölüm aylığı bağlanır.
(3) .............................................
- (4) .............................................
(5) .............................................
(6) .............................................
(7) Bu Yasanın diğer kurallarına bakılmaksızın 60
yaşını doldur-muş ve 61'inci yaştan gün almış
olanlar, herhangi bir Sosyal Güvenlik
Kurumundan emeklilik maaşına hak kazanmamış
olmak kaydıyla birleştirilmiş fiili hizmet
süreleri en az 15 yıl olması halinde hak sahibi
olurlar ve bu gibi hak sahiplerine bu Yas-a
kuralları uyarınca emeklilik, yaşlılık,
malullük veya ölüm aylığı bağlanır. Bu fıkra
kuralları emekli maaşı almakta olan kişilere
uygulanmaz. Bu fıkra kurallarından yararlanacak
olan kişilere hiçbir nam altında geriye dönük
olarak ikramiye ve-ya başka bir maddi menfaat
verilmez."

İNCELEME:
Dava layihalarını, davanın olgularını, tarafların hukuki argümanlarını ve yasal durumu inceleyip değerlendirdim.
Yukarıda geniş özetini verdiğim tarafların hukuki argümanlarından anlaşılacağı üzere, öz-ellikle hukuki noktalarda taraflar arasında esaslı ayrılıklar bulunmaktadır.
Burada unutulmaması gereken husus, Davalının, Davacı aleyhine aldığı olumsuz kararın, İdare Hukuku ilkelerine göre yargısal denetiminin yapılacağı ve ret kararının idari işlem un-surları bakımından hukuka uygunluğunun inceleneceğidir.
Taraflar hitaplarında, sadece ilgili kanun metinleri ve yorum kuralları üzerinde durmuşlar, idari işlem unsurları bakımından alınan kararın unsurlarına değinmemişlerdir. Bununla birlikte tüm söylenen-lerden çıkarılabilecek sonuç, Davacının temel iddiasının, Davalı tarafından alınan ve Davacıya yaşlılık aylığı bağlanmasını reddeden kararının, kanuna aykırı olarak alındığıdır.
Kanuna aykırılık iddiasının yapıldığı hallerde, idari kararın özellikle seb-ep ve konu unsurları üzerinde durulması gerekmektedir.
İdare Hukuku prensiplerine göre, idari bir işlemin sebep unsuru bakımından hukuka uygun olabilmesi için, İdarenin gösterdiği olayların sadece "gerçekten" mevcut olması yetmez, aynı zamanda bu olayları-n hukuki niteliğinin (tavsifinin) doğru olarak yapılması gerekir. İdare, hukuki nitelendirmeyi doğru yapamamış ise ortada hata olduğu sonucuna varılabilmektedir.
Kemal Gözler, İdare Hukuku Cilt I. adlı eserinin 922. sayfasında, bu hususun sebep ve konu un-surları ile olan bağlantısını şöyle izah eder:
"Açık değerlendirme hatası, sebebin nitelendirilmesinde,
yani idari işlemin "sebep unsurunda" ortaya çıkabileceği gibi, idari işlemin "konu unsurunda" da ortaya çıkabilir. Zira sebep konusunda yapılan bir d-eğerlendirme aslında idari işlemin konusunu etkiler. İdare, bu değerlendirmeye dayanarak alması gereken kararı almayabilir; veya almaması gereken kararı alabilir."

Sebep unsurunun "eşitlik" ilkesine aykırı şekilde uygulanmasından kaynaklanan hukuka aykır-ılık hallerinde de, mahkeme, İdarenin işleminin iptaline karar verebilir. Dolayısıyla, ortada mevcut ve geçerli bir sebep olsa bile, İdare, eşitlik ilkesine uygun davranmalıdır.
Bir hukuki işlemin konusunun doğurduğu hukuki sonuç, yani hukuk aleminde meyd-ana getirdiği değişiklik, bu anlamda sebep unsuru ile çoğu zaman paralellik taşımaktadır.
İdare Hukuku prensiplerine göre, İdarenin işlemlerinin konusu hukuka, genel ahlaka aykırı veya imkânsız olmamalıdır. Dolayısıyla, konunun imkânsız olması veya kanuna- aykırılık gibi haller, kararın iptali sonucuna yol açabilmektedir.
Huzurumuzdaki davada, Davacı Avukatı, İdarenin Davacıya yaşlılık aylığı bağlanması müracaatını reddederken değerlendirme hatası yaptığı, kanuna aykırı bir şekilde karar aldığı, kanun mad-delerini yanlış yorumladığı iddialarında bulunduğundan, öncelikle dava konusu olan Yasanın 61 A (1)(C) maddesi kapsamında yaşlılık aylığı bağlanma koşullarını belirlemem gerekmektedir.
Yukarıda iktibas ettiğim 16/76 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Ya-sası'nın 61 A maddesinin (1)(C) fıkrasına göre, bir sigortalıya yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için:
"a-1.6.1977 tarihinden sonra bu Yasa altında
Kadınlar 12 yıldan,
Erkekler 15 yıldan fazla
Yıllık ortalama en az 150 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigor-tası primi ödemiş olmaları,
Yaşlılık aylığı bağlanması isteminde bulunduğu tarihten önceki son 5 takvim yılında en az 600 gün malulluk, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş, ve
60 yaşını doldurmuş olmaları,
gerekmektedir."

Huzurumuzdaki dava-nın olgularına göre, sigortalı bir kadın olan Davacı, 60 yaşını doldurmuş, 12 yıldan fazla bir sürede, toplam 4500 gün yaşlılık sigortası primi ödemiş ve yaşlılık aylığı bağlanması için müracaat ettiği, 27.1.2014 tarihinden önceki 5 takvim yılında, 600 g-ün prim ödemiş bir kişidir.
Hal böyleyken, Davalı, Davacının ilk kez sigortalı olduğu 1.6.1977 tarihinden, yaşlılık aylığı almak için müracaat ettiği 27.1.2014 tarihi arasındaki 37 yıl süresince yatırdığı toplam 4500 gün prim tutarı, yıllık ortalama en az- 150 günü tutmadığı için yaşlılık aylığı bağlamayı reddetmiştir.
Yukarıda özet olarak iktibas ettiğim Davacı Avukatının iddialarına göre, Davacının kamu görevinde muvazzaf olduğu 1978 yılından emekli olduğu 20.8.1995 tarihine kadar olan dönemde, prim yatı-rmasına yasa cevaz vermediğinden, kamu görevindeki 18 yıllık sürenin, yaşlılık aylığı bakımından hesaplanmaması gerekir.
Buna göre,taraflar arasındaki uyuşmazlığı karara bağlayabilmek için:
Davacı bakımından dikkate alınması gereken sigortalılık süresinin- ne kadar olduğunu,
Belirlenecek sürede yıllık ortalama en az 150 günden yeterli miktarda prim yatırılıp yatırılmadığını saptamam gerekmektedir.
16/76 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası'nın
yukarıda iktibas ettiğim 115. maddesine göre, yaşlılık,- malullük ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının bu Yasaya tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.
Huzurumuzdaki olgulara göre, Davacının ilk defa çalışmaya başladığı tarih, geçici -memur olduğu 1.6.1977 tarihidir.
Yine aynı maddenin 2.fıkrasına göre, tahsis işleminde nazara alınacak süre, sigortalılığın başlangıç tarihi ile sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için istekte bulunduğu tarih arasındaki zaman dilimidir.
Bu tabloya g-öre, Davacı bakımından, ilk sigortalı olduğu 1.6.1977 tarihi ile yaşlılık aylığı bağlanması için müracaat ettiği 27.1.2014 tarihi arasındaki 37 yıllık süre, tahsis için nazara alınması gereken süredir.
Davacının bu süre içerisinde 18 yıl kamu görevinde ça-lışmış olması ve prim yatırmasına yasanın cevaz vermemesi karşısında, kamu görevinde geçen 18 yıllık sürenin yaşlılık aylığı bakımından hesaba katılıp katılmayacağını belirlemem gerekir.
İdare Hukuku prensiplerine göre, belirli bir husus için kanun-la öngörülmüş olan konu, kanunun öngörmediği bir başka husus için uygulandığında, kanunun uygulama alanı genişlemiş olur, böyle bir uygulama yapılan işlemin kanuna aykırı olmasına yol açar. (Bkz.K.Gözler İdare Hukuku Cilt 1 sayfa 935, Onar, Cilt 1 sayfa 31-4, Gözübüyük ve Tan, Cilt II sayfa 494)
Yasanın yaşlılık aylığı bağlanması için belirlenecek süreyi düzenleyen 115. maddesi, kamu görevinde geçen sürenin hesaplanmayacağı kuralını veya kamu görevlilerinin bu maddeden istisna tutulacağı düzenlemesini getir-mediğinden, Müdürün bu madde kapsamını yorumla daraltma veya genişletme hakkı yoktur. Dolayısıyla Müdürün, Davacının yaşlılık aylığı alması için, Yasanın öngördüğü ilk sigortalılık tarihi ile yaşlılık aylığı bağlanması için müracaat edilen tarih arasındaki- zaman dilimini esas alarak yaptığı hesaplamada kanuna aykırılık yoktur.
Ancak yapılan işlemin hukuka uygun olduğuna karar verebilmesi için "eşitlik" ilkesinin ihlâl edilip edilmediğini değerlendirmem gerekmektedir.
Yasanın 61 A ve 115. maddeleri birlik-te okunduğunda, Davacı ile aynı tarihte sigortalı olan ve kamu görevine girmeyen bir sigorta yükümlüsünün, aynı koşullar altında 2014 yılında yaşlılık aylığı almak için başvurduğunda, yaşlılık aylığı için hesaplanacak süre ve prim tutarı aynı esas üzerinde-n ortalama her yıla en az 150 gün prim yatırmış olması şartı aranacağından, uygulama açısından sigortalılar arasında bir eşitsizlik bulunmamaktadır.

Yasanın 61 A (1)(C) maddesindeki düzenleme, aynı maddenin (A) ve(B) fıkraları ile karşılaştırıldığında, (-C) fıkrasında, (A) ve (B) fıkralarına göre çok daha az prim yatırılması şartı getirildiği açıktır. Bu durumu, Yasanın 115. maddesinde belirlenen sigortalılık süresi ile birlikte değerlendirdiğimde, Yasa koyucunun 61 A(1)(C) maddesindeki düzenleme ile ileri- yaşlarda ilk defa sigortalı olan ve yeterince prim yatırmamış olan sigortalılara yaşlılık güvencesi sağlamaya çalıştığı, yıllık ortalama en az 150 gün prim yatırılması şartını getirerek kolaylık sağlamayı amaçladığı açıktır. Bu anlamda, düzenlemenin yorum-unun imkânsız ve absürd bir sonuç içerdiği sonucuna ulaşmak imkansızdır.
Davacı Avukatı, Yasanın yukarıda iktibas ettiğim 4. maddesine göre, kamu görevlilerinin sigortalı sayıldıklarını, ancak geçici 5. madde altında çıkarılması gereken tüzük çıkarılmadı-ğı için, Davacının tercih hakkını kullanamadığını, bunun eksikliğinin sonuçlarını Davacının ödemesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.
Yasanın geçici 5. maddesi altında tüzük çıkarılmaması, düzenleyici işlem eksikliğidir. Böyle bir tüzüğün yapılma-ması, Davacının mevcut Yasa altındaki statüsünü değiştirmez. Düzenleyici işlemin getireceği tercih şartının Davacıya ne şekilde yansıyacağını bilmeden, tüzük çıkarılmamasını hukuka aykırılığın unsuru olarak kabul edemeyiz. İdare Hukukunda, olmayan düzenlem-eden statü kazanılmayacağına göre, Davacının statüsünü mevcut Yasada düzenlendiği gibi kabul etmek esastır.
Bu anlamda tüzüğün çıkarılmamasından kaynaklanan hukuka aykırılık yoktur.
Bu şartlar altında, Davalının, yaşlılık aylığı kriterlerini 16/76 sayılı- Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası'nın 61 A(1)(C) maddesi ve 115. madde kapsamında doğru uygulandığı ve 1.6.1977 ile 27.1.2014 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan prim ödemelerinin yıllık ortalama en az 150 gün esasına göre eksik olduğu ve bu nedenle D-avacıya yaşlılık aylığı bağlanmasının reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varmış bulunmaktayım.
Yukardakiler tahtında, Davacının (A) paragrafındaki talebinin reddi gerekir.
Davacının (B) paragrafındaki taleple ilgili Yargıç Talat D.Ref-iker'in okuduğu karar ile hemfikirim.

Mehmet Türker:Davacının Talep Takririnin (A),(B) ve (D) paragrafları ile alakalı olarak Yargıç Talat Refiker'in kararında belirttiği hususlara ve vardığı sonuca aynen katılırım.

Mahkeme:Sonuç olarak; Talep Takririn-in (A) paragrafı gereğince Davacının yaşlılık aylığı bağlanması talebinin reddedilmesine ilişkin olan ve Davacıya 29.1.2014 tarihinde veya o tarihlerde Davalı veya Davalının Müdürü tarafından sözlü olarak bildirilen kararın hükümsüz, etkisiz olduğuna ve hi-çbir sonuç doğuramayacağına oy çokluğu ile karar verilir.

Davacının (B) paragrafındaki talebi ise oy birliği ile ret ve iptal edilir.

Talep Takririnin (D) paragrafı gereğince Mukayyit tarafından tespit edilecek dava masraflarının ise Davalı tarafından- ödenmesine oy çokluğu ile emir verilir.


Talât D.RefikerAhmet KalkanMehmet Türker
Yargıç Yargıç Yargıç


27 Haziran, 2014




24






Full & Egal Universal Law Academy