Yüksek İdare Mahkemesi Numara 46,73,80/1987 Dava No 27/1988 Karar Tarihi 09.09.1988
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 46,73,80/1987 Dava No 27/1988 Karar Tarihi 09.09.1988
Numara: 46,73,80/1987
Dava No: 27/1988
Taraflar: Mustafa K. Berberoğlu ile İsk. Ve Reh. Dai. Md.
Konu: Koçan iptali istemi – Nısfete gelen temiz ellerle gelmelidir.
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 09.09.1988

-D.27/88 Birleştirilmiş
YİM 46/87, 73/87 ve 80/87

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Salih S. Dayıoğlu Huzurunda
Anayasanın 152. Maddesi hakkında

YİM 46-/87

Müstedi: Mustafa Kemal Berberoğlu, Girne.
- ile -
Müstedaaleyh: İskân ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü ve/veya KKTC
İskân Bakanlığı, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müste-di namına: Ahmet M. Berberoğlu
Müstedaaleyh namına: Mustafa Arıkan


YİM 73/87

Müstedi: 1. Mustafa İskender, Alayköy
2. Emel İsmail Hakkı, Alayköy )Bu vekâletname vekilleri sıfatı
3. Yücel İsmail Hakkı, Alayköy )ile Mustafa İskender, Alayköy
- 4. Yüksel (İsmail) Akar, Alayköy )
- ile -
Müstedaaleyh: İskân ve Rehabilitasyon Dairesi Müdürlüğü ve/veya KKTC
İskân Bakanlığı vasıtası ile KKTC Lefkoşa.
- A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Menteş Aziz adına İlker Sertbay
Müstedaaleyh namına: M. Arıkan


YİM 80/87

Müstedi: 1. Mustafa Kâmil ve/veya Mustafa Kâmil Yarman B-6 Karaoğlanoğlu,
Girne.
2. Suzan H. Kişi, -Güzelyurt ve halen Karaoğlanoğlu, Girne
- ile -
Müstedaaleyh: 1. İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığı ve/veya (ona bağlı)
Saptama Değerlendirme ve Tazmin Komisyonu ve/veya
Komisyonları vasıtası ile KKTC, c-/o Başsavcılık, Lefkoşa.
2. Maliye Bakanlığı, Devlet Emlâk ve Malzeme Dairesi
Müdürlüğü vasıtası ile KKTC, Lefkoşa.
A r a s- ı n d a.

Müstedi namına: Osman Örek
Müstedaaleyh namına: Mustafa Arıkan.




Yasa Maddesi: 41/77 sayılı İskân Topraklandırma ve Eşdeğer Mal Yasası.

İstemin Özeti: YİM 46/87 sayılı başvurudaki Müstedi başvuru konusu bahçenin kendisine verilmesinde Müsted-aaleyhlerce gösterilen ihmalin yapılmaması gerekli bir ihmal olduğuna,
YİM 80/87 sayılı başvuruda ise Müstediler başvuru konusu bahçenin Mustafa İskender ve üç akrabasına kesin tasarruf belgesi verilmek amacı ile kiralanması işleminin iptâl edilmesi ger-ektiğine;
YİM 73/87 sayılı başvurudaki Müstediler de konu bahçenin kendilerine icar edildikten sonra kesin tasarruf belgesi verilmesi işlemlerinin durdurulması için alınan kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına;
Kar-ar verilmesi isteminde bulundular.

OLAY: Güney göçmeni olan ancak şahadete göre eşdeğer mal açısından hak sahibi olmayan 80/87 sayılı başvurudaki Müstediye başvuru konusu arazi tahsis edildi. Bu şahıs konu araziyi 80/87 sayılı başvurudaki 2. Müstediye beş- yıllığına kiraladı.
-Bilâhare 2. Müstedi ve 46/87 sayılı başvurudaki Müstedi konu malın kendilerine tahsisi için İskân Bakanlığına müracaat ettiler. İskân Bakanlığı konu malı bunların hiçbirine tahsis etmemiş, aksine İskân Bakanlığında sorumlu bir mevkide bulunan Mustafa İs-kender ve diğer üç akrabasına önce kira daha sonra da ¼ oranında hisseli karar çıkartılmıştır.
-Başvurular bu karadan sonra yapılmıştır.

SONUÇ: 80/87 sayılı başvurudaki 1. Müstedi konu bahçenin ilk ve yegâne yasal tahsis sahibidir. Ancak tahsis süresi çoktan geçtiği ve konu malı başkasına devrettiği için meşru menfaatı olduğundan söz edilemez. 2.- Müstedinin ise devlete karşı statüsü bir mütecavizden başka birşey değildir ve yasal tasarruf sahibi olmadığı sürece bu malın T cetveline işlenmesine olanak yoktur.
73/87 sayılı Müstedilerin durumu ise ilginç olduğu kadar üzücüdür de. Bu başvurudaki Mü-stediler tek tek eşdeğer puanları konu malı almağa kâfi gelmediği için hisse sahibi olmak suretiyle konu bahçeye sahip çıktılar. İskânda sorumlu bir mevkide bulunan 1. Müstedi konu bahçe ile ilgili tüm yazışmalardan haberdardı ve buna rağmen konu malı kend-isine ve üç akrabasına önce kira sonra da eşdeğerine karşılık verilmesini sağlaması, mevkiini suistimal edip gerçekleri üstlerinden gizlemek suretiyle menfaat elde etmesine göz yummak da idare hukukunun önde gelen kavramlarını inkâr etmek olur. Sorumlu ki-şilerin pervasız hareketleri toplumun idareye olan gerekli güven ve saygınlığını yitirmesine neden olur.
Yukarıdaki nedenlerle her üç başvuru da reddolunur.



H Ü K Ü M

Salih S. Dayıoğlu: Birleştirilerek dinlenen işbu başvurularda olgular kronolojik s-ıraya göre özetle şöyledir:

Girne Kazasına bağlı, Edremit toprağında kâin Pafta Harita XII, 10, E.1 ve E.2 parsel 73(1)'de bulunan yaklaşık 11 dönümlük bir limon bahçesi takriben Mayıs 1975 yılında 80/87 sayılı başvuruda müstedi olan Mustafa Kâmil Yarman-'a tahsis edilmişti. Bu şahıs güney göçmeni olup, ibraz edilen şahadete göre eşdeğer mal açısından hak sahibi değildir.

Takriben Mart 1984 tarihinde Mustafa Yarman sözü edilen bahçeyi Alsancak sakinlerinden Günay Hidayet'e beş yıllığına icar etti. Daha s-onra 7.5.1986'da ise Yarman yukarıda sözü edilen icar sözleşmesini feshetti ve bahçeyi yine beş yıllığına 80/87 sayılı başvuruda 2. Müstedi olan Suzan Kişi'ye 800,000TL'na icar etti. 7.5.1986 tarihli bir feragatname ile Yarman başvuru konusu bahçe ve içind-eki kuyudan Suzan Kişi lehine feragat ettiğini bildirdi. Suzan Kişi, İskân Bakanlığına yazdığı 7.5.1986 tarihli bir yazı ile konu malın kendisine eşdeğer olarak verilmesini talep etti. Suzan Kişi ve kocası eşdeğer mal açısından hak sahibidirler. Suzan Kişi- 7.5.1986 tarihli müracaatına herhangi bir yanıt almadı. Bu safhada bir hususu açıklığa kavuşturmak isterim. Müstedi Suzan Kişi YİM 80/87 sayılı başvurusunda konu bahçeyi 1986'dan beri Mustafa Yarman ile ortaklaşa işlettiğini iddia etmişse de bu iddiayı re-ddederim. Mustafa Yarmanın konu bahçeden feragat ettiğini ve onu yasalara aykırı bir şekilde Suzan Kişi'ye devrettiğini bir bulgu olarak bulurum.

Öte yandan YİM 46/87 sayılı başvurudaki müstedi güney göçmeni olup eşdeğer mal açısından hak sahibidir. Onun- da konu malla ilgisi şu şekilde özetlenebilir:

Bu başvuruda müstedi olan Mustafa Berberoğlu İskân Bakanlığına yazdığı 24.1.1985 tarihli bir yazı ile konu bahçenin kendisine eşdeğer olarak verilmesini istedi. Bu meyanda aynı bahçe Meral Aydın Aygın ve Öm-er Ömer isimli şahıslar tarafından talep edildi. Mahkemeye Emare XXIV olarak ibraz edilen yazıdan anlaşıldığı kadarıyle bu iki şahıs daha sonra konu malı talep etmekten vazgeçtiler. 1985 yılı süresince Mustafa Berberoğlu, bu talebini İskân Bakanı da dahil -Bakanlığın her kademesinde sürdürmesine rağmen bu konuda Bakanlıktan olumsuz bir yanıt almadı. Bunun aksine, şahadetine inandığım Mustafa Berberoğlu'na göre Bakanlıkça yaptığı tüm temaslarda, konu malın kendisine verileceği izlenimi yaratılmıştı.

YİM 73/-87 sayılı başvuruda 1. Müstedi olan Mustafa İskender tüm ilgili zamanlarda İskân Bakanlığında görevli bir memurdu. Konu bahçenin YİM 80/87 ve YİM 46/87 sayılı başvurulardaki müstediler tarafından talep edildiğini biliyordu. Bakanlık, gerek Mustafa Berberoğ-lu'na ve gerekse Suzan Kişi'ye olumlu veya olumsuz bir yanıt vermeden konu bahçeyi 27.3.1987 tarihli bir icar sözleşmesi ile Mustafa İskender ve üç akrabasına müştereken bir yıllığına kiraladı. 2.4.1987 tarihinde ise bu kişilere kesin tasarruf belgesi isda-rı için talimat verildi. Daha sonra konu malın Suzan Kişi'nin fiili tasarrufunda olduğu anlaşılınca kesin tasarruf belgesi verme işlemi durduruldu. Bu durdurma işlemine 46/87 sayılı başvurunun 10.4.1987'de dosyalanması ve aynı tarihte konu mal için bir ara- emri isdar edilmesi de etkili olmuş olabilir.

Birleştirilerek dinlenen bu başvurularda tüm müstediler idareden yakınmaktadırlar. YİM 46/87 sayılı başvuruda müstedi M.M. Berberoğlu esas itibarıyle konu bahçenin kendisine verilmesinde müstedaaleyhlerce gö-sterilen ihmalin yapılmaması gerekli bir ihmal olduğuna ve ihmal olunan işlemin yapılması gerektiğine karar verilmesini istedi.

YİM 80/87 sayılı başvuruda ise müstediler durumunda olan Mustafa Kâmil Yarman ile Suzan Kişi konu bahçenin Mustafa İskender ve- diğer üç akrabasına kesin tasarruf belgesi verilmek amacıyle müştereken kiralanması işleminin iptal edilmesini talep ettiler.

YİM 73/87 sayılı başvuruda müstedi durumunda olan Mustafa İskender ve diğer üç kişinin talebi ise konu bahçenin kendilerine ica-r edildikten sonra kesin tasarruf belgesi verilmesi işlemlerinin durdurulması için alınan kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi doğrultusundadır.

Şimdi de yukarıda sayıları verilen ve birleştirilerek -dinlenen başvuruları aynı sırayı takip ederek bir bir ele alamayı uygun buldum.

YİM 46/87 sayılı başvuruda müstedi Mustafa Berberoğlu'nun esas istemi yukarıya çıkarılmıştır. Müstedi, özetle, bu mal için kendisine kesin tasarruf belgesi verilmesinde göste-rilen ihmalden yakınmaktadır. Oysa ki eşdeğere kaynak olan bir malın kesin tasarruf belgesi ile nasıl verileceğini değiştirilmiş şekliyle 41/77 sayılı Yasanın 46. ve bunu takip eden sair maddeler düzenlemektedir. Bu maddelerden herhangi birisi, müstedinin -talep ettiği şekilde bir yöntemle, eşdeğer mal verilebileceğini öngörmemektedir.

Bu durumda yasaya uygun olarak bir talepte bulunmak olanaksız ise bu hususta idarenin ihmalde bulunduğunu söylemek de aynı derecede olanaksızdır. Bu nedenle YİM 46/87 sayılı- başvurunun reddedilmesi gerekir.

YİM 80/87 sayılı başvuruda iki müstedi bulunduğuna göre bunların durumlarını da ayrı ayrı incelemem gerekmektedir:

1. Müstedi Mustafa Kâmil Yarman konu bahçenin ilk ve yegânge yasal tahsis sahibidir. Bu mal ona 1975'de -iki yıllığına tahsis edilmişti. Bu süre daha sonra Bakanlar Kurulu kar-arı ile b-i-r- yıla çıkarılmıştı. Bu durumda Mustafa Kâmil Yarman'ın tahsis süresi 1982 yılında sona ermişti. Bu şahıs eşdeğer mal alacaklısı değildir. 7.5.1986 tarihli bir sözleşme ile (Emare XXVI) konu malı 2. Müstediye beş yıllığına "icar" etmişti. Ayni tarihli bir f-eragatname ile konu mal üzerindeki tüm haklarından 2. Müstedi lehine feragat ettiğini beyan etti. Yine aynı tarihli bir dilekçe ile 2. Müstedi Suzan Kişi konu bahçenin kendisine eşdeğer olarak "devredilmesini" talep etti. 1. Müstedi Mustafa Kâmil Yarman ba-hçeyi 2. Müstediye para karşılığı icar etmeyip devrettiğini bir bulgu olarak bulurum. Gerçi icar etmiş olsaydı bile bunun hükmüm üzerinde başka tür bir etki yapmayacağını da hemen belirtmeliyim. Bu şahsın konu malı şartlı devr-e-tmesi de önemli değildir. Bütün mesele konu malı devredip devretmediğidir. Başvurusunda ileri sürdüğü iddiaların aksine konu bahçeyi devrettiğine ve tahsis süresi çoktan geçtiğine göre konu malda artık -onun herh-a-n-gi bir hakkı ve dolayısıyle meşru menfaatı olduğundan söz edilemez.

2. Müstedi Suzan Kişi'nin de konu bahçenin devredilmesini talep etmeğe hakkı yoktur. Gerçek anlamda "icar" yoluyla da olsa 1. Müstediden bahçenin tasarrufunu elde etmiş olsa bile bu keyf-iyet ona bahçenin T cetveline işlenmesine cevaz vermez. Çünkü herşeyden önce bu icar Devletçe yapılmış bir icar değildir. Bunu söylerken Devlet tarafından yapılan her tür icarın her zaman eşdeğer açısından geçerli olup olmadığı konusunda bu meselede olumlu- veya olumsuz bir fikir yürütmüyorum. 2. Müstedinin konu bahçenin icarından ötürü bir hakkı söz konusu olsa bile böyle bir hakkı ancak 1. Müstediye karşı olabilir. Onun konu bahçeyi eşdeğer olarak talep etmesi tıpkı YİM 46/87 sayılı başvurudaki müstedi gib-i ve aynı nedenlerle olanaksızdır ve onun da talebinin reddolunması gerekir. Buna ilâveten Suzan Kişinin Devlete karşı hukuki statüsü bir mütecavizden başka birşey olamaz. Bu durumda yasal tasarruf sahibi olmadığı sürece bu malın onun T cetveline işlenmesi-ne olanak yoktur.

YİM 73/87 sayılı başvurudaki müstedilerin durumu ilginç olduğu kadar üzücüdür. Daha önce de temas ettiğim gibi bu başvurudaki 1. Müstedi Mustafa İskender İskân Bakanlığında sorumlu bir mevkide görevli bir memurdur. Dava konusu bahçe ile- ilgili tüm yazışmalara vakıftır. Bu bahçenin gerek Mustafa Berberoğlu ve gerekse Suzan Kişi tarafından eşdeğer olarak talep edildiğini bilmekteydi. Bu iki kişinin yazılı dilekçelerinden ve bu dilekçelere olumlu veya olumsuz bir yanıt verilmediğinden de ha-berdardı. Hal böyle olmasına rağmen bu bahçenin aşağıda temas edeceğim ek sebeplere binaen kendisine ve üç akrabasına ilkin icar edilmesini sağlamayı başarmış ve hemen akabinde de malın isimlerine ¼ oranında eşdeğer mal olarak verilmesi kararını çıkartabil-miştir. Bunu nasıl becerdiğini tahmin etmek için çok çaba sarfetmemiz gerekmez. Bu malın icar suretiyle verilebilmesi olanağı varsaydı, bu olanağın niye Mustafa Berberoğlu'na veya Suzan Kişi'ye tanınmadığını anlamak cidden güçtür. Niçin bu iki şahıs atlatı-lsın da müstedi ve üç akrabasına verilsin? Mahkemeye ibraz edilen emarelerden müstedilerin daha önceden T cetvellerinin tekemmül ettiği ve onlara birer mal değer belgesi verildiği görülmektedir. (Gör:- Emare XVII, XVIII, XIX ve XX). Bu emarelere göre yasal- tasarruflarında bulunan mallar T cetvellerine işlendikten sonra geriye 1981387 puan kalmış ve bu miktar için herbirine birer mal değer belgesi verilmişti. Daha sonra 2.4.1987 tarihinde Mustafa İskender kendi namına ve diğer üç müstedinin vekili sıfatıyle -Aşağı Girne'de birer arsa ve konu mal üzerinde de ¼ oranında kesin tasarruf belgesi almak için feragat beyannamesi verdiler. (Gör:_ XVII, XVIII, XIX ve XX sayılı Emarelere ekli belgeler). Yine bu belgelerden dava konusu malın puan değerinin 1,339,412 civar-ında olduğu görülmektedir. Bütün bu belgelerden Mustafa İskender ve vekilleri sıffatıyle hareket ettiği diğer üç müstedilerin herbirinin yalnız başına konu bahçeyi eşdeğer mal olarak almaya kişisel puanlarının yetmediği görülmektedir. Bunun için birlikte h-areket ederek ¼ oranında hisse olmak suretiyle konu bahçeye sahip çıktılar. T cetveli tanzim edilip mal değer belgesi de çıktıktan sonra kişi kaynak paketine müracaat edebilir. Bu yöntemin dışında böyle bir kişinin başka bir yöntemle eşdeğer mal alabileceğ-i hususunun hayli kuşkulu olduğu bir yana, bu meselede ilgili Bakanlıkta görevli Mustafa İskenderin mevkiini suistimal edip gerçekleri üstlerinden gizlemek suretiyle menfaat elde etmesine göz yummak idare hukukunun önde gelen kavramlarını inkâr etmek olur.- İnanıyorum ki konu mal üzerinde yapılan daha önce anılan girişimler ilgililer tarafından bilinmiş olsaydı bahçenin icarı müstedi ve sair üç akrabasına yapılmayacaktı. Mesul mevki sahiplerinin bu denli pervasız ve sorumsuz davranışlarına cevaz vermek toplu-mun, idareye olması gerekli güven ve saygınlığını yitirmesine neden olur. Diğer üç müstedinin vekilliğini yaptığı Mustafa İskenderin bu başvuryu dosyalamasını dahi üzüntü ile karşılarım. Bu başvuruda su yüzüne çıkan olgular bu kişinin daire içindeki sair d-avranışlarına da en azından gölge düşürmeğe yeterlidir. Görevi ve eşdeğer olarak aldığı sair malların iktisap şekli ile ilgili olarak mensup olduğu Bakanlık çerçevesinde gerekli soruşturmanın yapılmasını hararetle salık veririm. Nısfet hukukunun "nısfete g-elen temiz ellerle gelmelidir" biçiminde tercüme edebileceğim "he who comes to equity must come with clean hands" ilkesi idare hukuku için de ayni oranda geçerlidir. Bu meselede olduğu gibi mesul mevkide olan Mustafa İskender'in bir takım el çabukluğu ve a-sla tasvip edilemiyecek davranışlarıye çıkar sağlaması keyfiyetine prim verilmesi düşünülemez. Bu konuda daha fazla birşey söylemeyip YİM 73/87 sayılı başvuruyu da reddetmekle yetineceğim.

Yukarıda izah etmeye çalıştığım nedenlerden dolayı her üç başvuru- da reddolunur. Bu durumda konu bahçe devlete intikal etmiş bulunmaktadır. İlgililerin bunu 41/77 sayılı Yasanın lâfzına ve ruhuna uygun bir şekilde eşdeğer mal olarak elden çıkaracakları ümidini halâ beslemekteyim.

Dava masrafları başvru olarak eşit ora-nda müstediler tarafından ödenecektir.


(Salih S. Dayıoğlu)
Yargıç

2 Eylül 1988

-


-161-



-


Full & Egal Universal Law Academy