Yüksek İdare Mahkemesi Numara 46/2002 Dava No 11/2002 Karar Tarihi 17.10.2002
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 46/2002 Dava No 11/2002 Karar Tarihi 17.10.2002
Numara: 46/2002
Dava No: 11/2002
Taraflar: Orhan Yücel ile Cumhurbaşkanlığı
Konu: Kamu Hizmeti Komisyonu Üyeliğine Atanma kararını iptal eden kararın iptali istemi -Eşitlik ilkesi - Anayasaya havale istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 17.10.2002

-D.11/2002 YİM 46/2002
Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Mahkeme Heyeti: Metin A. Hakkı, Seyit A. Bensen, Şafak Öneri.
Davacı: Orhan Yücel, Mağusa
ile -
Davalı: KKTC Cumhurbaşkanlığı ve/vey-a Cumhurbaşkanı ve/veya
KKTC Cumhurbaşkanlığı vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa


A r a s ı n d a.


Davacı namına: Avukat Fuat Veziroğlu
Davalı namına: Başsavcı Yardımcı Muavini Müjgan Irkad.


----------------


A R A K A R A R

-
Metin A. Hakkı: Davacı, 17.4.2001 tarihinde, Anayasanın 152. maddesine istinaden Yüksek İdare Mahkemesi olarak oturum yapan Yüksek Mahkemede, Davalılar aleyhine dosyaladığı yukarıda ünvan ve sayısı gösterilen dava ile aynen aşağıdaki talepte bulunmuştur:-

"A) Davalı tarafından alınan ve Davacının, Kamu
Hizmeti Komisyonu üyeliğine atanmasına ilişkin
kararın iptal edilmesini öngören ve Davacıya
takriben 12.4.2002 tarihli yazı ile bildirilen
kararın tamamen hükümsüz v-e etkisiz olduğuna ve
herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair
Mahkemece hüküm ve/veya karar verilmesi".

Davanın Davalılara tebliğini müteakip Davalılar, 3.6.2002 tarihinde mezkûr davaya bir Müdafaa Takriri dosyalamışlar ve özetle D-avacının davasının masrafla reddedilmesini talep etmişlerdir. Davalıların Müdafaa Takriri inter alia 2 de ön itiraz içermektedir ki bunlar şöyle sıralanabilir: Kamu Hizmeti Komisyonuna atanacak kişilerde aranan evsaf arasında, kişinin kamu hizmetinde ike-n Yöneticilik Hizmetleri Sınıfında görev ifa etmiş olması gerekmektedir. Davacı ise kamu hizmetinden emekli olmadan hiçbir zaman bu sınıfta görev ifa etmemiştir dolayısıyla aranan niteliklere haiz değildir. Bu nedenle iptalini talep ettiği karar herhangi- bir meşru menfaatını da etkilemiş değildir. Bu durumda davası daha ileri gidemez ve iptal olunmalıdır. Davalıların ikinci iptidaî itirazları ise, birinci ön itiraz ile aynı paralelde olup özetle şöyledir: Davacı emekli olmadan önce Turizm ve Enformasyo-n Bakanlığı Eğitim Dairesi Müdürlüğü görevini idari tasarrufla yürütmüş olması ve bu kadroya yasal olarak Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından atanmamış olması nedeni ile Yöneticilik Hizmetleri Sınıfına denk bir mevkide yasal olarak bulunmamıştır; bu nedenle -Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine atanmak için gerekli evsafa haiz değildir. Davacı davasında haksızdır, herhangi bir meşru menfaatı, iptalini talep ettiği kararla etkilenmiş değildir, bu durumda davası iptal edilmelidir.

Davanın duruşması 21.6.2002 -tarihinde, adlî tatilden hemen önce ele alınmış ve duruşma o gün hitam bulmayıp, 26.6.2002 tarihli celsede de devam etmiş, 26.6.2002 tarihli oturumda hitabeler de dinlendikten sonra dava ara karar için bilâmüddet ertelenmiş durumdadır. Davanın duruşması 2-1.6.2002 tarihinde başladığında, taraflar olgular ile ilgili aralarında ihtilâf olmadığını Mahkemeye beyan etmişler, davanın kökeninde yatan olguları karşılıklı muvafakat çerçevesinde Mahkemeye aktarmışlar, aralarındaki ihtilâfın hukuksal olduğunu beyan et-mişlerdir. Taraflar keza duruşma esnasında evraklardan oluşan ve dosyada görünen 23 adet emareyi de karşılıklı muvafakat çerçevesinde Mahkemeye emare olarak ibraz etmişlerdir.
Önümüzdeki emarelere istinaden ve tarafların Mahkemeye söylediklerinden -davanın kökeninde yatan ihtilâfsız olguların aşağıdaki şekilde özetlenmesi mümkündür:

Davacı 1953 yılında Lefkoşa Türk Lisesinden, 1955 yılında da Öğretmen Kolejinden mezun oldu. Davacı, bilâhare 1970-1971 yılları arasında İngiltere'de Leeds Ünivers-itesinde Institute of Education'da bir yıllık bir kurs gördü. Davacı 1955 yılında öğretmen olarak kamu görevinde hizmete başladı ve 24.12.1978 tarihinde kamu hizmetinden muhtelif hizmetlerde bulunduktan sonra emekli oldu. Davacı kamu hizmetinde bulunduğu- sırada görevleri arasında Haydarpaşa Ticaret Lisesinde İngilizce öğretmenliği, Beyarmudu Ortaokulunda İngilizce öğretmenliği, Pile ilkokulunda başöğretmenlik, Gazi Mağusa ilkokul öğretmenliği yer almaktadır ve emekliye ayrılmazdan önce OTEM Müdürlüğü ve -yine Turizm ve Enformasyon Bakanlığına bağlı Eğitim Dairesi Müdürlüğü görevini idari tasarruf ve Turizm ve Enformasyon Bakanının direktifi ile vekâleten yürütmüştür, ancak sözü edilen Eğitim Dairesi Müdürlüğü görevine Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından asal-eten veya vekâleten hiçbir zaman atanmamıştır.

Cumhurbaşkanı, 1.4.2002 tarihli ve Davacıya gönderilen bir yazı ile 53/83 sayılı Kamu Hizmeti Komisyonu Yasasının kendine verdiği yetkiye istinaden 15.4.2002 tarihinden itibaren Davacıyı 6 yıl süre ile K-amu Hizmeti Komisyonu üyeliğine atamış, ancak Davacı göreve başlamadan Davacının bu göreve atanmasının yasal açıdan mahsurlu olup olmadığını Başsavcılığa sorup hukuki görüş istemesi ve isteğe cevaben Başsavcılığın 12.4.2002 tarihli menfi görüş bildirmesi ü-zerine Cumhurbaşkanı aynı tarihli yani 12.4.2002 tarihli bir yazı ile 1.4.2002 tarihli, Davacıyı atama kararını iptal etmiştir. Davacı bu davayı emare 22 olarak Mahkeme önünde duran Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine atama kararının iptalini öngören karar a-leyhine dosyalamıştır.

Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine atanabilmek için aranan evsaf sözü edilen 53/83 sayılı Yasanın 6(2) maddesinde serdedilmiştir. 53/83 sayılı Yasanın 6. maddesi aynen şöyledir:

"6) (1) Kamu Hizmeti Komisyonu, aşağıda (2).- fıkrada
öngörülen nitelikleri taşıyan kişiler arasından
Devlet Başkanı tarafından atanan bir Başkan ve
dört Üyeden oluşur.

(2) Komisyona atanacak kişilerde aşağıda öngörülen
nitelikler aranır:-

Kıbrıs Türk Federe Devleti yurttaşı olmak;
İyi karakter sahibi olmak;

Bir üniversite veya dengi bir yüksek okuldan mezun olup, Kamu Görevlileri
Yasasının 50. ve 51. maddelerinde
belirtilen yöneticilik hizmetleri sınıfında
- hizmet etmiş olmak ve Devlet hizmetinde en
az fiili 15 yıl başarılı hizmet görmüş olmak
veya lise veya dengi bir okuldan mezun olup,
Yöneticilik Hizmetleri Sınıfında hizmet
- etmiş olmak ve Devlet hizmetinde en az fiili
20 yıl başarılı hizmet görmüş olmak;

(d) Kamu görevinden emekliye ayrılmış olmak;

(e) Bir yıldan fazla hapis cezasına
çarptırılmamış olmak veya affa u-ğramış
olsalar dahi, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtekârlık, irtikâp, ırza
geçme, hileli iflâs ve benzeri yüz kızartıcı
suçlardan dolayı mahkûm olmamış olmak;

(f-) Herhangi bir siyasal parti veya sendika ile
ilişkisini kesmiş olmak;

(g) Kıbrıs Türk Federe Meclisi veya Bakanlar
Kurulu üyesi olmamak".

Davanın kökeninde yatan ve ihtilâf konusu olmayan olgularda-n sarihtir ki Davacı, 53/83 sayılı Yasanın 6(2) maddesinde öngörülen 6(2)(c) maddesinde yukarıda alıntısı yapılan altı çizilmiş hükümler haricinde tüm diğer evsafa haizdir. Ancak Davacının hiçbir zaman kamu hizmetinde "Yöneticilik Hizmetleri Sınıfı" nda h-izmet etmediği de ihtilâfsız bir olgudur. Davacı bu durumda mevzuatın, Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine, atanabilmesi için aradığı tüm evsafa haiz değildir. Dolayısıyla davası mevcut yasal düzenleme çerçevesinde daha ileri gidemez ve iptal edilmesi gerek-ir. Ancak Davacı, 53/83 sayılı Yasanın 6(2)(c) maddesinin aradığı evsaf arasında öngörülen Yöneticilik Hizmetleri Sınıfında görev yapmış olmanın ve keza Yöneticilik Hizmetleri Sınıfının 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının bu Yasanın yayınlandığı, 6.6.1-979 tarihinde yürürlüğe girmesi ile ihdas olduğunu, kendisinin ise 24.12.1978 tarihinde emekli olduğunu iddia etmekte ve kendisi emekli olmadan önce yürürlükte bulunan mevzuat çerçevesinde Yöneticilik Hizmetleri Sınıfına denk bir sınıfta Bakanlık Eğitim Da-iresi Müdürlüğü görevini vekâleten yürütmüş olmasına rağmen bu göreve Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından resmen bir kararla atanmamasının mevcut yasal düzenleme çerçevesinde mühim olmasına rağmen, mevcut yasal düzenlemenin ve 53/83 sayılı Yasanın 6(2)(c) m-addesinde yukarıda altı çizilen hükmün Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesini talep etmekte ve bunda muvaffak olmazsa davasında ısrar etmeyeceğini beyan etmiştir. A fortiori 53/83 sayılı Yasanın 6(2)(c) maddesinde altı çizilmiş hükümlerin Anayasamız-ın 8. maddesi olan "Eşitlik" ilkesine aykırı olduğunu iddia etmekte ve Yöneticilik Hizmetleri Sınıfı diye bir sınıfın ihdas olmasının kamu görevlileri arasındaki eşitliği zedelediğini iddia ederek konunun Anayasa Mahkemesine havalesini talep etmektedir.

- Savcılık ise, Müdafaa Takririnde öne sürdükleri ön itirazlar üzerinde durarak konunun Anayasa Mahkemesine havalesine karşı çıkmıştır. Savcılığın iddiasına göre Davacının davasında meşru bir menfaatı olmadığı gibi konunun Anayasa Mahkemesine havalesind-e de meşru bir menfaatı yoktur.

Bu iki zıt iddianın hangisi doğrudur: Mahkememiz havale istemini kabul edip konuyu Anayasa Mahkemesine havale etmeli midir? Yoksa havale talebini retmi etmelidir? Bu konuyu karara bağlamak için bazı temel prensiple-re bir göz atmada fayda vardır. Konunun Anayasa Mahkemesine havalesi halinde Anayasa Mahkemesinin vereceği kararın bu davada bilâhare bizim vereceğimiz karara etken olduğu ortadadır. Şayet konu Anayasa Mahkemesine havale edilir ve Davacı orada muvaffak o-lursa 53/83 sayılı Yasanın 6(2)(c) maddesinde yukarıda alıntısı verilen hükmün Anayasaya aykırı olduğu doğrultusunda lehine bir karar çıkmış olacak, davasını neticede kazanmış ve Mahkememizden talep ettiği kararı da almaya hak kazanmış olacaktır. Bu fırsa-t Davacıya verilmez ve havale talebi reddolunursa, Davacıya bu fırsat verilmeden davasını kaybetmiş olacaktır. Bu durumda Davacıya bu fırsatın verilmesi uygundur ve adalet gereğidir. Bu ahval içinde bu safhada Davacının meşru menfaatının olup olmadığını -derinine tartışmak kanımca uygun değildir. Şayet Davacı Anayasa Mahkemesinde muvaffak olmaz ise zaten davasında ısrar etmeyip davasını geri çekeceğini beyan etmiştir.

Bu konunun daha önce Anayasa Mahkemesine havale edilip orada görüşülmediği de bir -gerçektir. Bu durumda Davacının havale talebini kabul edip konuyu görüşmek üzere Anayasa Mahkemesine havale etmenin uygun olacağı görüşündeyim.

Netice olarak davanın duruşmasını bilâmüdet tehir etmeyi ve konuyu Anayasa Mahkemesine havale etme taraft-arıyım. Bu durumda Anayasa Mahkemesine sorulacak olan soru kanımca şudur:

53/83 sayılı Yasanın 6(2)(c) maddesinde yer alan ve aşağıda altı çizili hükümleri içeren söz dizileri Anayasamızın 8. maddesi olan "Eşitlik" ilkesine aykırı mıdır? Sözü edil-en Yasanın 6(2)(c) maddesi şöyledir:

"Bir üniversite veya dengi bir yüksek okuldan
mezun olup, Kamu Görevlileri -Yasasının 50. ve 51.
maddelerinde -belirtilen yöneticilik hizmetleri
sınıfında hizmet etmiş olmak ve Devlet hizmetinde
en az fiili 15 yıl başarılı hizmet görmüş olmak
veya lise veya dengi bir okuldan mezun olup,
Yöneticilik Hizmetleri Sınıfında hizmet
etmiş ol-mak ve Devlet hizmetinde en az fiili
20 yıl başarılı hizmet görmüş olmak;"


Seyit A. Bensen: Davacı bu dava ile Davalı tarafından alınan ve Davacının Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine atanmasına ilişkin kararın iptal edilmesini öngören kararın tamame-n hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına dair Mahkemece hüküm ve/veya karar verilmesini talep etmiştir.

Davaya ilişkin olgular özetle şöyledir: Davacı emekli bir kamu görevlisidir. Lise eğitiminden sonra iki yıl süreli Kıbrıs -Öğretmen Kolejinden mezun oldu ve 1955 yılında öğretmen olarak kamu görevinde hizmete başladı. Davacı öğretmenliği devam ederken 1970-1971 yılları arasında burslu olarak İngiltere'de Leeds Üniversitesi Eğitim Enstütüsünde kurs takip etmiştir. Davacı 1 Ağus-tos, 1975 tarihinden itibaren Turizm ve Enformasyon Bakanlığına bağlı Eğitim Dairesinde Otelcilik ve Turizm Eğitim Merkezi (O.T.E.M.) Müdürü mevkiine Amme Hizmeti Komisyonu tarafından atandı. Davacı Turizm ve Enformasyon Bakanlığına bağlı Eğitim Dairesinde- O.T.E.M. Müdürü görevini yürüttüğü sırada Turizm ve Enformasyon Bakanının idari tasarrufu ile geçici bir süre için Eğitim Dairesi Müdürlüğü görevini vekâleten yürüttü. Davacı O.T.E.M Müdürü mevkiinden 24 Aralık, 1978 tarihinden itibaren emekliye ayrıldı-. Davacı, Davalı tarafından 1 Nisan, 2002 tarihli bir yazı ile 15 Nisan 2002 tarihinden itibaren 6 yıl müddetle Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine atandı. Davalı, Davacıya gönderdiği 12 Nisan, 2002 tarihli bir yazı ile Başsavcıdan alınan görüş ışığında, Dava-cının yasal açıdan Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine atanmasının mümkün olmadığını bildirdi ve yukarıda belirtilen atanma kararının iptal edildiğini duyurdu. Başsavcının 12 Nisan, 2002 tarihli yazısında, diğer şeyler meyanında, Davacının 7/79 sayılı Kamu Gö-revlileri Yasasının 50 ve/veya 51. maddelerinde belirtilen nitelikleri haiz olmadığı ve/veya 7/79 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce emekliye ayrıldığı ve/veya 53/83 sayılı Kamu Hizmeti Komisyonu ve Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasas-ında ve/veya ilgili mevzuatta belirtilen nitelikleri haiz olmadığı gerekçesiyle Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine atanamayacağı öne sürüldü.

Yukarıdaki karar üzerine önümüzdeki davayı dosyalayan Davacı, Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine yapılan atama karar-ının iptalini öngören kararın iptalini talep etti.

Davalı dosyaladığı Müdafaa Takriri ile bir ön itiraz ileri sürerek Davacının yöneticilik hizmetleri sınıfında herhangi bir mevki veya kadroda yasal olarak hizmeti olmadığından, Kamu Hizmeti Komisyonuna a-tanacak kişilerde aranan niteliklere haiz olmadığı nedeniyle alınan karar ve/veya atama kararını iptal kararı ile Davacının meşru hak ve/veya menfaatinin etkilenmiş olmadığını iddia etti ve bu nedenle Davacının davasının reddedilmesini talep etti.

Davan-ın duruşmasına başlandıktan sonra Davacı 53/83 sayılı Kamu Hizmeti Komisyonu ve Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasasının 6(2)(c) bendinde geçen "..., Kamu Görevlileri Yasasının 50 ve 51. maddelerinde belirtilen yöneticilik hizmetleri sınıfınd-a hizmet etmiş olmak..." ve yine ayni maddenin (c) bendinin ikinci kısmında yer alan "...yöneticilik hizmetleri sınıfında hizmet etmiş olmak..." kurallarının Davacının Kamu Hizmeti Komisyonu üyeliğine atanmasına engel olduğunu, bu iki kuralın ortadan kalkm-ası halinde Davacının atanabileceğini çünkü Davacının diğer niteliklere haiz olduğunu iddia etti. Bu nedenle bu iki kuralın Anayasanın eşitlik ilkesinin 8. maddesine aykırı olduğunu iddia ederek bu konuda karar verilebilmesi için meselenin Anayasa Mahkemes-ine havale edilmesini talep etti.

Davalı tarafından bulunan Savcı ise Müdafaa Takririndeki ön itirazında ısrar ederek Davacının yöneticilik hizmetleri sınıfında herhangi bir mevki veya kadroda yasal olarak hizmeti olmadığından Kamu Hizmeti Komisyonuna at-anacak kişilerde aranan niteliklere haiz olmadığı nedeniyle alınan karar ve/veya atama kararını iptal kararı ile Davacının meşru hak ve/veya menfaatinin etkilenmiş olmadığını ve bu nedenle de Yüksek İdare Mahkemesine başvuruda bulunamayacağını ve Yüksek İd-are Mahkemesine başvurma hakkından yoksun bir kişinin herhangi bir nedenle konunun Anayasa Mahkemesine havale isteminde de bulunamayacağını iddia etti.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasasının 148(1) maddesine göre, herhangi bir Mahkeme işlemindeki bir- taraf, işlemdeki uyuşmazlık konularından herhangi birinin karara bağlanmasında etkisi olabilen herhangi bir yasanın veya yasanın herhangi bir kuralının Anayasaya aykırılığı söz konusu olduğu hallerde istem üzerine, konunun görüşülüp karara bağlanması için- Anayasa Mahkemesine havalesini isteyebilir. Anayasanın 148(1) maddesi aynen şöyledir:

"148(1) İstinaf işlemleri de dahil olmak üzere,
herhangi bir mahkeme işlemindeki bir taraf,
bu işlemin herhangi bir safhasında bu işlemdeki
uyuşm-azlık konularından herhangi birinin karara
bağlanmasında etkisi olabilen herhangi bir
yasanın veya kararın veya söz konusu yasa veya
kararların herhangi bir kuralının Anayasaya
aykırılığını ileri sürebilir ve bunun üzerine,
m-ahkeme bu konuyu, Anayasa Mahkemesine sunar ve
bu konu hakkında Anayasa Mahkemesince bir karar
verilinceye kadar söz konusu işlemi durdurur.
Ancak Anayasa Mahkemesince herhangi bir yasanın
veya kararın veya söz konusu yasa veya -kararın
herhangi bir kuralının Anayasaya aykırılığı
konusunda ayni veya benzeri bir konuda daha önce
karar verilmişse, mahkeme konunun Anayasa
Mahkemesine iletilmesinin reddine karar verebilir."


148(1) maddesinin içeriğinin esas- unsurlarından birisinin Anayasaya aykırılığı ileri sürülen kuralın davadaki uyuşmazlık konularının karara bağlanmasında etkisi olması gerekir. Bu konuda Mehmet Özgen Turgut ile KTFD. Bakanlar Kurulu vasıtasıyle, Lefkoşa arasındaki YİM.2/82 (D.25/82) sayıl-ı kararda şöyle denmektedir.

-"Bir hususun uyuşmazlık konusunda etkisi olabilmesi
için uyuşmazlık konusunun, diğer şeyler meyanında,
İlk Mahkemenin yetkisine girip girmediği veya
başvuru sahibinin İlk Mahkemeye müracaat etmeğe
hakkı olup olmadığı ön koşuluna bağ-lıdır. Örneğin,
idari davalarda bir başvuru sahibi idari bir
karardan doğrudan doğruya olumsuz yönde etkilendiği
sürece Yüksek İdare Mahkemesine başvurabilir.
Dolayısıyle doğrudan doğruya ve olumsuz yönde
etkilenmeyen bir başv-uru sahibinin Yüksek İdare
Mahkemesinde çare aramasına ve bu nedenle de
ortada bir uyuşmazlıktan söz edilmesine olanak
olmadığına kuşku yoktur. Bu durumda başvuru sahibi
mevcut olmayan bir uyuşmazlık konusunun hallinde
bir yas-a veya belli bir kuralının Anayasaya
aykırılığını ileri sürüp konunun Anayasa
Mahkemesine havale edilmesi isteminde bulunamaz.
Bu durum meşru menfaatın yokluğunda da ayni şekilde
geçerlidir. Binaenaleyh meşru menfaatın yokluğu
- iddia edildiği hallerde ilkin bu hususun karara
bağlanması ve meşru menfaatın varlığına karar

verilmesi halinde Anayasa Mahkemesine havale
istemine itibar edilmesi gerekir."
-
Bu karara göre konunun Anayasa Mahkemesine havale edilebilmesi için ön koşul olarak önce Davacının bu davada meşru bir menfaatının mevcut olup olmadığını tesbit etmek gerekmektedir.

Önümüzdeki davada Başsavcılık Davacının yöneticilik hizmetleri sınıfı-nda herhangi bir mevki veya kadroda yasal olarak hizmeti olmadığından Kamu Hizmeti Komisyonuna atanacak kişilerde aranan nitelikleri haiz olmadığı nedeniyle atama kararının iptali ile Davacının meşru bir menfaatinin etkilenmiş olmadığını, bu nedenle Yüksek- İdare Mahkemesine başvuramayacağını ileri sürdü.

Önümüzdeki davadaki tartışma konusunun olgusal olmayıp yasal bir tartışma konusu olduğu görülmektedir. Şöyle ki, Kamu Hizmeti Komisyonuna atanabilmek için aranan nitelikler 53/83 sayılı Kamu Hizmeti Komis-yonu ve Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasasının 6. maddesinin (2). fıkrasında belirtilmiştir. Yasanın 6(2) maddesi aynen şöyledir:

"6(2) Komisyona atanacak kişilerde aşağıda öngörülen
nitelikler aranır:
Kıbrıs Türk Federe D-evleti yurttaşı olmak;
İyi karakter sahibi olmak;
Bir üniversite veya dengi bir yüksek okuldan
mezun olup, Kamu Görevlileri Yasasının 50.
ve 51. maddelerinde belirtilen yöneticilik
hizmetleri sınıfında hizmet etmiş olmak ve
Devlet hizmetinde en- az fiili 15 yıl
başarılı hizmet görmüş olmak veya lise veya
dengi bir okuldan mezun olup, Yöneticilik
Hizmetleri Sınıfında hizmet etmiş olmak ve
Devlet hizmetinde en az fiili 20 yıl başarılı
hizmet görmüş olmak;
Kamu görevinden emekliye ayr-ılmış olmak;
Bir yıldan fazla hapis cezasına çarptırılmamış olmak veya affa uğramış olsalar dahi, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtekârlık, irtikap, ırza geçme, hileli iflâs ve benzeri yüz kızartıcı suçlardan dolayı mahkûm olmamış olmak;
Herhangi bir- siyasal parti veya sendika ile ilişkisini kesmiş olmak;
Kıbrıs Türk Federe Meclisi veya Bakanlar Kurulu üyesi olmamak."

Yasanın 6. maddesinin (2) fıkrasının (c) bendine göre Kamu Görevlileri Yasasının 50 ve 51. maddelerinde belirtilen yöneticilik hiz-metleri sınıfında, sair şartlar yanında, hizmet etmiş olan bir Üniversite veya Lise mezunu aranan niteliklere sahiptir.

Önümüzdeki davada üniversite mezunu olmayan fakat lise üstü öğrenim gören ve Devlet hizmetinde en az fiili 20 yıl başarılı hizmet görm-üş olan Davacının O.T.E.M. Müdürlüğü ve Turizm ve Enformasyon Bakanlığına bağlı Eğitim Dairesi Müdürlüğünü vekâleten yürüttüğü kabul edilmektedir. Ancak Davalıya göre O.T.E.M. Müdürlüğü ve keza Turizm ve Enformasyon Bakanının Bakanlığına bağlı Eğitim Dair-esinin Müdürlüğü görevini Davacının vekâleten yürütmesini uygun görmesi (Kamu Hizmeti Komisyonu kararı olmaksızın o kadroya yasal olarak atanma sayılmadığından) Kamu Görevlileri Yasasının 50 ve 51. maddelerinde belirtilen yöneticilik hizmetleri sınıfından -değildir. Davacının Kamu Hizmeti Komisyonuna atanabilmesi için Kamu Görevlileri Yasasının 50 ve 51. maddelerinde belirtilen yöneticilik hizmetleri sınıfında hizmet etmiş olması gerekmektedir. Davacı, ihtilafsız olgulara göre, yasanın aradığı yöneticilik h-izmetleri sınıfında herhangi bir mevki veya kadroda yasal olarak hizmeti olmamıştır. Bu nedenledir ki yöneticilik hizmetleri sınıfında hizmet etmiş olmak kuralının Anayasanın 8. maddesine aykırı olduğunu iddia ederek meselenin Anayasa Mahkemesine havale ed-ilmesini istemiştir. Yasa Kamu Görevlileri Yasasının 50 ve 51. maddelerinde belirtilen yöneticilik hizmetleri sınıfında hizmet etmiş olanlara atanma olanağı tanımaktadır. O.T.E.M. Müdürlüğü veya Turizm ve Enformasyon Bakanlığına bağlı Eğitim Dairesinin Müd-ürlüğü görevini, Kamu Hizmeti Komisyonunun onayı olmaksızın Davacının vekâleten yürütmesi, yasanın aradığı yöneticilik hizmetleri sınıfından değildir. Bu nedenle Davacının hiçbir zaman Kamu Hizmetinde Yöneticilik Hizmetleri Sınıfında hizmet etmediği ihtila-fsız olarak kabul edilmektedir.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Anayasasının 152. maddesinin (2). fıkrası gereğince Mahkemeye bir başvuru yapılabilmesi için Davacının sahip olduğu meşru bir menfaatının yakınma konusu ettiği karar veya işlem yüzünden olumsuz- yönde ve doğrudan doğruya etkilenmiş olması gerekir. Davacı bu davada Kamu Hizmeti Komisyonuna atanabilmek için 53/83 sayılı Kamu Hizmeti Komisyonu ve Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasasının 6(2) (c) maddesinin aradığı nitelikler arasında ö-ngörülen "Kamu Görevlileri Yasasının 50 ve 51. maddelerinde belirtilen yöneticilik hizmetleri sınıfında hizmet etmiş olmak koşulunu haiz olmadığı için, kanımca, meşru menfaatı olumsuz yönde ve doğrudan doğruya etkilenmiş değildir. Bu nedenle Davacının dava-sı ileri gidemez. İleri gidemeyecek bir davada Davacının uyuşmazlıktan bahsederek Anayasa Mahkemesine havale istemesi de olası değildir. Gör: Mehmet Özgen Turgut ile KTFD. Bakanlar Kurulu vasıtasıyle, Lefkoşa arasındaki YİM.2/1982 (D.25/82) sayılı dava.

-Yukarıda belirtilenlerin tümü ışığında Savcılık tarafından yapılan ön itiraz kabul edilir ve Davacı tarafından yapılan Anayasa Mahkemesine havale istemi reddolunur. Davacının herhangi bir meşru menfaatı olmadığı cihetle dava daha ileri gidemez ve reddolunm-ası gerekir.

Sonuç olarak davanın reddolunması gerektiği görüşündeyim.



Şafak Öneri: Sayın Yargıç Metin A. Hakkı'nın kararında belirttikleri ve ulaştığı sonuca aynen katılırım.

Mahkeme: Netice olarak Sayın Seyit A. Bensen'in karşı oyu ve oyçokluğu i-le konunun Anayasa Mahkemesine havalesine karar verilir. Anayasa Mahkemesine sorulacak olan soru oyçokluğu ile şudur:

53/83 sayılı Yasanın 6(2)(c) maddesinde yer alan ve aşağıda altı çizili hükümleri içeren söz dizileri Anayasamızın 8. maddesi o-lan "Eşitlik" ilkesine aykırı mıdır? Sözü edilen Yasanın 6(2)(c) maddesi şöyledir:

"Bir üniversite veya dengi bir yüksek okuldan
mezun olup, Kamu Görevlileri -Yasasının 50. ve 51.
maddelerinde -belirtilen yöneticilik hizmetleri
sınıfında hizmet etmiş olmak ve Devlet hizmetinde
en az fiili 15 yıl başarılı hizmet görmüş olmak
veya lise veya dengi bir okuldan mezun olup,
Yöneticilik Hizmetleri Sınıfında hizmet
etmiş ol-mak ve Devlet hizmetinde en az fiili
20 yıl başarılı hizmet görmüş olmak;"





Metin A. Hakkı Seyit A. Bensen Şafak Öneri
Yargıç Yargıç Yargıç


17 Ekim 2002




-


2



-


Full & Egal Universal Law Academy