Yüksek İdare Mahkemesi Numara 4/1998 Dava No 2/1998 Karar Tarihi 13.02.1998
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 4/1998 Dava No 2/1998 Karar Tarihi 13.02.1998
Numara: 4/1998
Dava No: 2/1998
Taraflar: Kıbrıs Türk Amme Mem. Sen. ile Bakanlar Kurulu
Konu: Ara emri – Ara emri verilmesi için gereken koşullar
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 13.02.1998

-D.2/98 YİM 4/98
Yüksek İdare Mahkemesinde.
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Yargıç Seyit A. Bensen Huzurunda.

Davacı: Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası, Sendika
adına Genel Sekreter Mehmet Darbaz, Bedreddi-n
Demirel Caddesi No:98- Lefkoşa

- ile -

Davalı: KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyle KKTC
Başsavcılığı, Lefkoşa

A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Mehmet Öner Ekinci
Davalı namına: Başsavcı Yardımcı Muavini Mehmet Ali Şefik.-

-----------------------

K A R A R

Seyit A. Bensen: Davacı 13/71 sayılı Sendikalar Yasası altında kayıtlı bir sendikadır.

Davacı Sendika daha önce aldığı bir grev kararını uygulama sahasına koymağa karar verdi. Bunun üzerine Bakanlar K-urulu, 14.1.1998 tarih ve 5 sayılı Resmi Gazetenin Ek.IV. Bölüm I'inde 2 numaralı Amme Enstrumanı olarak yayınlanan E-81-98 sayılı Bakanlar Kurulu kararlarında; 42/96 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasasının 16. maddesinin 3. fıkrasının
ver-diği yetkiye dayanarak ulusal güvenlik ve kamu
güvenliği ve elzem hizmet olan Sivil Havacılık Hizmetleri ile Havaalanları Hizmetlerindeki düzeni bozucu niteliği olduğu nedeniyle, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikasının Sivil Havacılık Hizmetleri ile Havaa-lanları Hizmetlerinde, 15 Ocak, 1998 tarihinde başlatacakları bir günlük uyarı grevi ile 16 Ocak, 1998 tarihinde başlatacaklarını bildirdikleri süresiz grevi 60 gün süreyle ertelemeye karar verdi. Bu karar üzerine Davacı 16 Ocak, 1998 tarihinde Yüksek İdar-e Mahkemesinde bir iptal davası dosyaladı.

Aynı gün Davacı, dava ile birlikte dosyalamış olduğu tek taraflı bir istida ile yukarıda sözü edilen 14.1.1998 tarih ve 5 sayılı Resmi Gazetenin Ek IV Bölüm I'inde 2 numaralı Amme Enstrumanı olarak yayımlanan B-akanlar Kurulunun E-81-98 sayılı "Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikasının Sivil Havacılık Hizmetlerindeki Grevinin ertelenmesi"ne ilişkin kararının durdurulması ve/veya yürürlük ve/veya uygulamada kalmaması yönünde bir ara emri talep etti.

Davacının Gen-el Sekreteri tarafından yapılan istidaya ekli yemin belgesinde diğer şeyler meyanında, Bakanlar Kurulunun bir yandan KAMU-SEN ile yapmış olduğu protokolu yasallaştırmak amacıyla maaş düzenlemesine ilişkin yasa tasarılarını Cumhuriyet Meclisine sunduğunu, b-ir yandan da sendikalarının da içinde bulunduğu 18 sendikanın katılımıyla oluşan Sendikal Mücadele Platformunun ortak yürüttükleri ekonomik hak ve çıkarlarını geliştirmek ve enflasyon karşısında 1998 yılı içinde ezilmelerini önleme yönündeki mücadelelerini- kırmak amacıyle en etkin servis olan Sivil Havacılık Hizmetlerindeki grevi yasakladığını, yasaklar devam ettiği takdirde sendikal mücadelenin etkisizleşeceğini ve Hükümetin söz konusu tasarıları yasallaştıracağını, Bakanlar Kurulu kararının dayandığı 42/9-6 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasasının 16. maddesinin 3.fıkra kurallarının Anayasaya aykırı olduğu, bu nedenle konunun ciddi olduğu, Bakanlar Kurulu, grev hakkının kullanılmasını sınırlar ve grevi ertelerken, yasayı yanlış yorumlayıp, k-eyfi hareket ettiğini ve yetkilerini kötüye kullandığını, böylece Anayasal ve yasal haklarını kullanmalarını haksız bir biçimde engellediğini, davasında haklı olduğunu ve Davalının erteleme kararının geçerli, anlaşılır ve açık gerekçelerden yoksun olduğunu-,istidada talep ettiği şekilde emir verilmemesi halinde Anayasal ve yasal grev hakkını ve buna bağlı olarak sendikal özgürlüğünü kullanmasının engellenmiş olacağını,sendikanın üyelerinin ve sendikal hareketin bundan büyük ve telafisi imkansız, geriye dönüş-ü mümkün olmayan zarara uğrayacağını, istida da talep ettiği şekilde emir verilmesinin adil ve uygun olduğunu ileri sürerek istida gereğince emir verilmesini talep etti.

Tek taraflı müracaat üzerine ara emri verilmesini uygun bulmayan Mahkeme, istidanın -Davalıya tebliğ edilmesini emretti ve istidayı 19.1.1998 tarihine erteledi.

Davalı, Davacının istidasına bir itirazname dosyaladı. Başsavcı Yardımcı Muavini tarafından yapılan itiraznameye ekli 21.1.1998 tarihli yemin varakasında diğer şeyler meyanında -özetle, Davacının esas davasında belirttiği, ayrıca istidanın yemin varakasında sözünü ettiği hukuki ve gerçek olguların gerçek olmadığını, 42/96 sayılı Yasa altında alınmış olan Bakanlar Kurulu kararının ilk nazarda yanlış olduğunu söylemeğe hukuken imkan- ve ihtimal olmadığını, Davacı, grev kararını kaldırdığı ve/veya askıya aldığı nedeniyle mevcut statükonun kendi lehine olmadığını, Davacıya söz konusu ara emrinin verilmemesi halinde telafisi imkansız zarar ziyana uğrayacağı ve/veya geriye dönüşün zor ola-cağı iddialarının doğru olmadığını, anılan Bakanlar Kurulu kararı ile yasaklanan hizmetlerin elzem ve/veya zorunlu hizmetler olduğunun açıkça görüldüğünü ileri sürerek istidanın masraflarla birlikte iptalini talep etti.

Ara emrinin verilip verilmemesi i-çin 3.2.1998 tarihinde duruşmaya geçildi.

İstidanın duruşmasında taraflar tanık çağırmayıp Mahkemeye hitap etmekle yetindiler.

Talep edilen ara emrinin verilebilmesi için 3 esas koşulun yerine getirilmesi gerekir. Birincisi karara bağlanması gereken ko-nunun ciddi olması, ikincisi,davacının iddiasında haklı olduğuna dair belirtilerin bulunması ve üçüncüsü, emrin verilmemesi halinde ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zorlaşacağı. Belirtilen hususlardan herh-angi birinin kanıtlanmaması halinde talep edilen ara emri verilmez.

Yukarıda belirtilen ana ilkeleri gözönünde tutarak Davacı tarafından yapılan istidayı tarafların avukatları vasıtasıyle ileri sürdükleri savlar ışığında inceleyelim.

1. Konunun cid-di olması: Davacının uygulama sahasına koymağa karar verdiği grev, Bakanlar Kurulunun 14.1.1998 tarihli kararı ile 60 gün süre ile ertelenmiştir. Bakanlar Kurulunun grev erteleme kararından sonra Davacı daha önce almış olduğu grev kararını kaldırdı ve/veya- askıya aldı. Bu husus Davacı avukatı tarafından da kabul edildi.Bu durumda Davacının, konu grev kararını kaldırmak ve/veya askıya almakla meşru menfaatı olduğu kuşkuludur. Ancak bu ara emri istidasında davanın esası hakkında kesin karar vermenin doğru olm-adığını gözönünde bulundurarak, bu safhada, bu hususta kesin karar vermiş değilim.

Yukarıda değinilen olgular ve yasal durum dikkate alındığında Davacı, ilk bakışta, ciddi bir dava sebebi olduğu hususunda beni tatmin etmiş değildir.

2.Davacını-n iddiasında haklı olduğuna dair belirtilerin olması: Gerek dosyanın incelenmesinden ve gerekse Mahkemeye yapılan beyanlardan açıkça görüleceği gibi taraflar arasındaki ihtilâf, Bakanlar Kurulunun 42/96 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası-nın 16. maddesinin 3. fıkrasına dayanarak Davacının yapmağa karar verdiği grevi ertelendirmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı, karar verilmiş veya başlamış olan bir grevin, 42/96 sayılı Yasanın 16(3) maddesine dayanarak ertelenebileceğini öne sürmekte, Dava-cı ise 16. maddenin 3.fıkrasının Anayasaya aykırı olduğunu, Bakanlar Kurulunun konu grevi ertelerken yasayı yanlış yorumlayıp, keyfi hareket ettiğini ve yetkilerini kötüye kullandığını iddia etmektedir.

Yönetsel herhangi bir kararın aşikâr bir şekil-de sakat olması, ara emrinin verilmesi için önemli bir öğedir.(Gör.Zaim M.Necatigil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde Anayasa ve Yönetim Hukuku, 1988,s.88) Acaba bu davada Davacının iddia ettiği gibi açıkca bir sakatlık var mıdır? Bu husus taraflar arasınd-a ihtilâflıdır.

42/96 sayılı Yasanın 16. maddesinin 3. fıkrası şöyledir:
"16(3) Karar verilmiş veya başlamış
olan bir grev, genel sağlığı,
ulusal ve kamu güvenliğini,
anayasal düzeni bozucu
nitelikte olması halinde veya
- elzem hizmetlerde Bakanlar
Kurulunca, altmışar günü
aşmamak koşuluyla, bir yılda iki
kez ertelenebilir...."

Yukarıda alıntısı yapılan 16. maddenin 3. fıkrasının içeriğinden görülebileceği gibi karar verilmiş veya başlamış olan bi-r grev, genel sağlığı, ulusal ve kamu güvenliğini, anayasal düzeni bozucu nitelikte olması halinde veya elzem hizmetlerde Bakanlar Kurulunca, 60 günü aşmamak kaydıyle bir yılda iki kez ertelenebilir. Kanımca Yasanın 16(3) maddesinin özü ve sözü grevin 60 g-üne kadar ertelenmesini öngörmesi grevi ertelemeye yetkili olan Bakanlar Kuruluna, erteleme veya ertelememe hususunda da yetki ve takdir hakkı vermektedir.

Yasal durum yukarıda belirtildiği gibi olduğuna göre, grev erteleme kararının Bakanlar Kurulunca -alınmasının Yasanın 16(3) maddesine aşikâr bir şekilde aykırı olduğu, ilk bakışta, söylenemez. Ancak bu gibi durumlarda kullanılan takdir yetkisi keyfi hareket yetkisi değildir. Takdir yetkisini kullanırken, kullanılışın gereği ve gerekçesinin gösterilmesi- gerekir. Bakanlar Kurulu böyle bir takdir hakkını kullanırken yetkisini kötüye kullandığı hususunda Davacı tarafından argüman yapılmaktadır. KKTC Anayasasının 152(1) maddesinde belirtilen dava sebeblerinden biri de "yetki aşımı" veya "yetkilerin kötüye ku-llanılması" hakkındaki dava sebebidir. Böyle bir dava sebebi içeren herhangi bir davada, "niyet" hususu önemli bir unsurdur. Yönetimin kötü niyetle aldığı kararlar Mahkemece "yetkilerin kötüye kullanılması" sonucu alınmış sayılmakta ve bu gibi kararlar ipt-al edilmektedir. (Gör: Zaim M. Necatigil, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde Anayasa ve Yönetim Hukuku 1988, s.92-93) Esas dava dosyası incelendiğinde davanın, diğer iddialar yanında "yetkilerin kötüye kullanılması" dava sebebini de içerdiği görülecektir. B-u durumda, "niyet" hususu bu davanın sonucunu etkileyebilecek bir unsurdur. Şimdi Bakanlar Kurulunun konu grev erteleme kararını alırken kötü niyetle hareket edip etmediğine karar verdiğim takdirde, davanın esasına girmiş ve davayı duruşma safhasına geçme-den ara emri aşamasında neticelendirmiş olacağım ki İdare Hukuku İlkeleri buna genelde cevaz vermemektedir. Kaldı ki konuyu karara bağlayabilmem için huzurumda tüm şahadet de yoktur.

Belirtilenler ışığında, grev erteleme kararının Bakanlar Kurulunca kötü- niyetle alındığı, dolayısıyle aşikar surette sakat olduğu hususunu bu safhada söyleme olanağı yoktur.

Her ne kadar da davanın esasına ilişkin ise de Davalı, anılan Sivil Havacılık Hizmetleri ile Havaalanları Hizmetlerinin elzem hizmet olduğunu ileri sü-rmekte, Davacı da yemin belgesinin 6. paragrafında anılan hizmetlerin "en etkin" servis olduğunu kabul etmektedir. Yani, anılan hizmetlerin elzem hizmet olduğu ilk bakışta görülmektedir. Yasanın 16(3) maddesi Bakanlar Kuruluna "elzem hizmetlerde" grevi ert-eleme yetkisi vermektedir. Bu nedenle Bakanlar Kurulunun konu grevi erteleme gerekçesinin yasal dayanaktan tamamen yoksun olduğu, ilk bakışta, söylenemez.

Yasanın herhangi bir maddesinin Anayasaya aykırı olduğu hususunu karara bağlama yetkisi münhasıran- Anayasa Mahkemesine aittir. Bu hususta ise Anayasa Mahkemesine herhangi bir havale yapmam benden istenmiş değildir. Bu nedenle Anayasaya aykırılık iddiası bu Mahkemede karara bağlanamaz.

Yukarıda belirtilenler ışığında Davacının iddialarında haklı olduğ-una dair belirtilerin bulunduğu görülmemektedir.

3. Davacı tarafından talep edilen emrin verilmemesi halinde ileride telafisi mümkün olmayacak bir zararın doğacağı veya eski duruma dönüşün çok zor olacağı iddiası: Yemin belgesinde, emrin verilmediği tak-dirde Davacı sendikanın telâfisi imkansız veya geriye dönüşü mümkün olmayan bir hak yitirimine ve dolayısıyle zarara uğrayacağı belirtilmekle beraber ne gibi bir zarara uğrayacağı hakkında herhangi bir ayrıntı yoktur. Dava, Davacı lehine sonuçlandığı takdi-rde konu kararın hükümsüz ve etkisiz olacağı, bunun sonucu olarak eski duruma dönüleceği ve yapılan grev ertelemesinin yapılmamış sayılacağı açıktır. Bu nedenle eski duruma dönüşün zor olacağı iddiası varit olamaz.Özellikle taraflar arasında yetki uyuşmazl-ığı niteliğinde olduğu iddia edilen bu ihtilâfta, bir ara emri ile yapılan grev ertelemesini durdurmanın doğru ve makul bir hareket olacağı kanısında değilim. Aksine, ihtilaf sonuçlanıncaya kadar elzem hizmet olan Sivil Havacılık Hizmetleri ile Havaalanlar-ı Hizmetlerinin aksatılmadan yürütülmesinde kamu yararı bulunduğuna inanıyorum. Bu meselede davanın adilâne bir şekilde karara bağlanması için ara emrinin verilmesi gerektiği de söylenemez.

Yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı talep edilen ara emrinin- verilmesine olanak yoktur.

Sonuç olarak istida ret ve iptal olunur.

Masraflar Davacı aleyhine olacaktır.






Seyit A. Bensen
Yargıç

13 Şubat 1998



7






Full & Egal Universal Law Academy