Yüksek İdare Mahkemesi Numara 40/2004 Dava No 4/2004 Karar Tarihi 14.07.2004
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 40/2004 Dava No 4/2004 Karar Tarihi 14.07.2004
Numara: 40/2004
Dava No: 4/2004
Taraflar: Tuncer Arifoğlu ile Koop. Şirketler Mukayyidi vd
Konu:
Mahkeme: Yim
Karar Tarihi: 14.07.2004

-D.4/2004 YİM 40/04

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.
Yargıç Necmettin Bostancı Huzurunda.

Davacı: Tuncer Arifoğlu, 5, Tabak Derviş Sokak, Lefkoşa

- ile -

Davalı: 1. Koo-peratif Şirketler Mukayyidi, Lefkoşa
2. Kooperatif Şirketler Mukayyidi vasıtasıyle
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Lefkoşa


A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Ergin Ulunay
Davalılar namına: Başs-avcı Yardımcı Muavini Müjgan Irkad
İlgili Şahıs namına: Avukat Ali F. Yeşilada ve
Avukat Süleyman Dolmacı.


------------------


H Ü K Ü M



Davacı, Davalılar aleyhine ik-âme ettiği işbu davada dosyaladığı tadil edilmiş talep takririnde aşağıdaki şekilde talepte bulunmuştur:

"a) Müstedialeyhler ve/veya bunlardan her-
hangi biri tarafından Kıbrıs Türk Kooperatif
Merkez Bankası Ltd.'in İdare Heyetince 29-.3.2004
tarihinde alınıp takriben 30.03.2004 tarihinde
Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd
Yönetim Kurulu başkanı tarafından müstedinin
bilgisine getirilen müstedinin Kıbrıs Türk
Kooperatif Merkez Bankası Ltd'in Gen-el Müdür-
lüğünden ve/veya sekreterliğinden ihraç
edilmesi ve/veya alınmasına ve yerine yeni
bir Genel Müdürün ve/veya sekreterin atanmasına

ilişkin Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası
Ltd Personel Tüzüğü hilafına alınm-ış olan ve/
veya her türlü yasal mesnetten yoksun olan
usülsüz kararı onaylayan Davalıların 30.03.2004
tarihli ve İK 16 sayılı onay kararının hükümsüz
ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç
doğuramıyacağına dair bir M-ahkeme kararı ve/veya

Müstedialeyhler ve/veya bunlardan herhangi
biri tarafından 29.03.2004 tarihinde alınıp
30.03.2004 tarihinde onaylanmak üzere müstedi-
aleyhe gönderilen müstedinin Kıbrıs Türk Kooperatif
Merkez Bankası Lt-d'in Genel Müdürlük veya sekreter-
liğinden alınmasına ve/veya ihracına ilişkin Kıbrıs
Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd Personel Tüzüğü
hilafına alınmış olan her türlü yasal mesnetten
yoksun görevden ihraç ve/veya görevden alm-a kararı
ile ilgili olarak, müstedinin dosyaladığı 38/04
sayılı YİM davası sonucu mezkur davasına bağlı
ara emri istidası sonucu temin ettiği, müstedi-
aleyhlerin ilgili kararı onaylamasını engelleyen /
men eden mahkeme- emri almasına ve almış olduğunu
bu ara emrini aynı gün ve saatte şahitler
huzurunda takriben saat 10=15'te telefoniyen
avukatı marifeti ile müstedialeyh Muharrem
Saygılı'nın bilgisine getirmiş olmasına karşın
müsted-ialeyhin ilgili emrin tarafına tebliğ
edilmediği gerekçesi ile mezkur ara emrini yok
farzederek müstedinin gayriyasal bir şekilde
görevden alınma ve/veya ihraç kararına ilişkin
kötü niyetli ve/veya contempt of court teşkil
- eden ve/veya gayriyasal onayının hükümsüz ve
etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğura-
mıyacağına dair bir mahkeme kararının ita
kılınması ve

c) Bu başvuru masrafları."


Davalılar, Davacının talep takririne -karşılık müdafaa takriri dosyalamamıştır.

7/4/2004 tarihinde, Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd. davaya İlgili Şahıs olarak dahil edilmiştir. İlgili Şahıs ise 28/4/2004 tarihinde Davacının talep takririne karşılık müdafaa takriri dosyalamıştır. İ-lgili Şahıs müdafaa takririnde Davacının iddialarını reddederek davanın iptalini talep etmiştir.

Davacı, 29/4/2004 tarihinde İlgili Şahsın müdafaasına cevap vererek, İlgili Şahıs tarafından ileri sürülen iddiaları reddetmiş ve talep takririndeki iddialar-ında ısrar etmiştir.

Talimatı 29/4/2004 tarihinde yapılan davanın duruşmasına 18/5/2004 tarihinde başlanmıştır. Taraflar duruşma amaçları için herhangi bir tanık çağırmamışlar, sadece Davacı Avukatı ve İlgili Şahıs Avukatı Mahkemeye hitapla yetinmişlerdi-r. Keza taraflar evraklardan oluşan 14 adet emareyi Emare 1-14 olarak Mahkemeye ibraz etmişlerdir.

Tarafların beyanları ve sunulan emareler ışığında dava ile ilgili olguları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür.

Davacı 1986 yılında Kıbrıs Türk Koopera-tif Merkez Bankası Ltd Genel Müdürlüğüne atandı. 1995 yılında Ulusal Birlik Partisi Genel Sekreteri olduğu için aleyhine disiplin soruşturması başlatıldı ve Disiplin Kurulu kendisini görevden aldı. Bunun üzerine Mahkemeye müracaat etti. 1999 yılında tekrar- Genel Müdürlüğe atandı. Kooperatif Şirketler Mukayyidi Emare 7 yazısı ile, 11/9/1995 tarihli ve İK 18 sayılı olup, Davacının ihracını öngören disiplin kurulu kararını onaylayan kararı iptal etmiştir.

30/4/2004 tarihinde, K.T.Kooperatif Merkez Bankası L-td İdare Heyeti tarafından 29/3/2004 tarihinde görevine son verildiği ve bu kararın da 30/4/2004 tarihinde Kooperatif Şirketler Mukayyidi tarafından onaylandığı Davacının bilgisine geldi. Söz konusu karar ve Mukayyidin onayı Davacıya 31/3/2004 tarihli Emar-e 13 yazı ile tebliğ edildi. Ancak Davacıya görevden alınma nedenleri bildirilmedi. Mukayyidin onayladığı karardan mutazarrır olan Davacı işbu davayı dosyalamıştır.

Davacı Avukatının dava ile ilgili iddialarını aşağıdaki şekilde özetleyebilirim:

1-) İlgili Şahsın İdare Memurlarının 29/3/2004 tarihinde aldıkları ve Mukayyitçe onaylanan Emare 14'teki kararda Davacının Kooperatif Şirketler Tüzüğü madde 69 altında istihdam edildiği ve ayni madde altında görevden alındığından bahsedilmektedir. Söz konus-u tüzük genel bir tüzüktür. İlgili Şahsın bir banka olması nedeniyle Fasıl 114'ün 54'ncü maddesi hükümleri altında istihdam ettiği tüm personelin istihdam şartlarını hak ve menfaatlerini düzenleyen özel bir tüzük yapılmıştır. Bu tüzük 13/2/1981 tarihli v-e 15 sayılı Resmi Gazetede 74 No.'lu A.E. olarak yayımlanan "Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd Personel Tüzüğü" olarak isimlendirilmektedir. Kişi, 69'ncu madde altında göreve alınmış olsa bile, atandıktan sonra kendisine Personel Tüzüğü uygulanır.- Tüzüğün 2'nci ve
3'ncü maddesinin birinci fıkrası bu hususu ifade etmektedir. Tüzüğün 20'nci maddesine göre, tüzükte belirtilen kurallar dışında hiçbir personelin görevine son verilemez ve kazanılmış hakları elinden alınamaz. Disiplin suçu işleyen per-sonelin görevine son verilebilir.
Disiplin suçu tüzüğün 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54, 55 ve
56'ncı maddelerinde düzenlenmektedir. Müdürün disiplin suçu nedeniyle ihracı 53'ncü maddenin 6'ncı fıkrasına göre Mukayyidin onayı ile kesinleşir.

71'nci mad-denin ikinci fıkrasına göre 60 yaşını doldurmuş personelin banka ile ilişkisi kesilir. Keza tüzüğe göre, tüzükte belirtilen disiplin suçlarını işleyen, istihdam şartlarına sahip olmayan, kadrosu kaldırılan, herhangi bir nedenle iş görmez duruma gelen pers-onelin banka ile ilişiği kesilir. Personel Tüzüğü kurallarına uyulmadığı için Davacının işine son verilmesi kararı geçersizdir.

2) İlgili Şahıs müdafaasında, Davacının geçmişte Disiplin Kurulu kararı ile ihraç edildiği için Tüzüğün 71/4 maddesi uyar-ınca istihdam edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Davacının geçmişte disiplin suçu işlediği nedeniyle ihracı hususunda karar alındı ve bu karar Mukayyit tarafından onaylandı, ancak Davacı bu karara karşı dava açtı. Daha sonra Davacı İdare Heyeti tarafından -Müdür olarak atandı. Bu karar Mukayyit tarafından onaylandı. Mukayyit Emare 7'deki 6/12/2000 tarihli ve İ.K. 13 sayılı yazısı ile Davacı ile ilgili geçmişteki Disiplin Kurulu kararını
iptal etti. Bu nedenle İlgili Şahsın bu iddiası geçerli olamaz.

- Fasıl 114 madde 40(A)'ya göre suç işleyen İdare Heyeti üyesi affa uğrarsa tekrar görevlendirilebilir.

3) Davacının banka ile ilişiğinin kesilmesi Personel Tüzüğü kurallarına tabi olmakla birlikte, Davalılar işlem yaptıkları madde 69(5)'in kurall-arına uymadılar. Davacıya bir aylık ihbar vermemekle dayandıkları tüzüğe aykırı hareket ettiler.

4) Davacının görevine son verilmesi kararı KKTC Merkez Bankasına bildirilmedi ve 39/2001 sayılı Bankalar Yasasına aykırı hareket edildi.

5) 5/76- sayılı Seçim ve Halkoylaması Yasasına aykırı hareket edildi, seçim yasakları içinde bu karar alınamazdı.

İdare Heyetinin atanması yasal değildi, bu nedenle aldıkları karar geçersizdir.

İlgili Şahıs avukatlarının iddialarını ise
aşağıdaki şekilde ö-zetleyebilirim.

1) Davacının İlgili Şahısla ilişkisi 7/9/95 tarihli Disiplin Kurulu kararı ile sona erdirilmiştir. Personel Tüzüğüne göre Davacının İlgili Şahıs nezdinde görev almaması gerekirdi. Davacının göreve alınması konusunda da Personel Tüz-üğüne dayanması gerekir. Davacı 69'ncu madde altında göreve getirildi, 69'ncu madde yokmuş gibi Personel Tüzüğü altında işlem göremez. Bir yasa bir kişiyi bir göreve atama yetkisi veriyorsa o görevden alma yetkisini de kapsar. Bu hususu Fasıl I Tefsir Y-asasının 19'ncu maddesi düzenlemektedir. Bu nedenle yapılan işlem yasaldır. Madde 69(5) sekreter ve genel müdür için özel bir maddedir. İlgili Şahıs hem Personel Tüzüğü altında hem de madde 69(1) altında personel istihdam edebilir. Savcılık görüşüne gö-re de kişi Personel Tüzüğü altında istihdam edilmiş ise, o tüzük altında görevine son verilebilir.

2) Tüzükte öngörülen bir ay vadeli ihbardan amaç, kişiyi bir ay daha istihdam etmek değil, tazminat olarak bir aylık maaşının ödenmesidir. Buradaki il-işki, işçi işveren ilişkisidir, İş Yasası madde 12'ye göre işveren, işçinin ücretini peşin ödeyerek işine son verebilir. Bu nedenle yapılan işlem yasaldır.

3) Davacının Fasıl 114 madde 40'a dayanarak, İdare Heyeti üyelerinin görev süreleriyle ilgili- söylediklerinin bu dava ile ilgisi yoktur.

4) Davaya konu karar tarihinde referandum kararı mevcut olmadığı için yapılan işlemin seçim yasaklarına aykırılığı söz konusu olamaz. Davacının görevine disiplin suçu nedeniyle son verildi. Tekrar göreve -alınması 69'ncu madde altında oldu. Yönetimde paralellik ilkesi vardır. İşlemin yapılmasında uygulanan yöntem göreve son verirken de uygulanır. Bu konuda İdare Heyeti Davacı ile ilgili disiplin suçu nedeniyle verdiği görevden alma kararını geri almalıyd-ı; bu böyle olmadı sadece Mukayyit o kararı ilga edilmiş kabul etti, bu kararına itibar etmemek gerekir.

5) Personel Tüzüğü var diye madde 69(5)'in olmadığını düşünmek doğru değil. Böyle olabilmesi için bu konuda Personel Tüzüğünde özel madde olması- gerekir.

6) Burada işçi işveren münasebeti söz konusudur. Bu konudaki uyuşmazlığın bu Mahkemede görüşülmemesi gerekir.
Bu Mahkemede tartışılması gereken Mukayyidin onama kararının doğru olup olmadığıdır.

7) İdare Heyeti kararını alırken ger-ekçe göstermek zorunda değildir. Ancak Personel Tüzüğü altında alınan
bir kararda gerekçe aranır.

Kanımca bu meselede öncelikle incelenmesi gereken konu, İlgili Şahıs Avukatının öne sürdüğü, ihtilâfın bu mahkemede görüşülmemesi gerektiği, sadece mukayy-idin onama kararının, doğru olup olmadığının görüşülmesi gerektiği iddiasıdır.

İlgili şahsın bir banka olduğu, kendi faaliyet alanı içerisinde diğer bankalardan farklı olmadığı bir gerçektir. Ancak İlgili Şahsın kuruluşu Fasıl 114 Kooperatif Şirketler Ya-sası altındadır. Banka olarak faaliyet göstermekle birlikte, diğer bankalardan farklı olarak Fasıl 114'te belirtilen idare memurları tarafından yönetilmektedir.

Mevzuatta belirtilen bir kısım idare memurları kararları kooperatif şirketler mukayyidinin (-bundan sonra sadece mukayyit olarak anılacaktır) onayına tabiidir. Burda bir nevi idari vesayet söz konusudur. (Bu konuda geniş açıklama için Gör: İdare Hukukunun Umumi Esasları, Sıddık Sami Onar, Cilt II, sayfa 622-639). Bu tür kararlar ancak mukayyidin- onay kararı ile yürürlüğe girmektedir. İdare memurlarının kararı özel hukuk sahası içerisinde olmakla beraber, mukayyidin onayı ile sonucu itibarıyle kamu hukuku alanında etki husule getirmektedir. Dolayısıyle mukayyidin, kamu hukuku alanında olan kararın-ın yargısal denetimi yapılırken o karara kaynak teşkil eden idare memurları kararının yasal olup olmadığı hususu da nazara alınıp değerlendirilir. Nitekim YİM 90/95 sayılı davada, Yüksek İdare Mahkemesi, mukayyidin kararıyla ilgili bir sonuca varırken disi-plin kurulu kararının yasal olup olmadığını incelemiştir.

İdare memurlarının kararı herhangi bir onaya tabi olmadan tesir icra edip sonuç doğuracak mahiyette olmuş olsa idi, tabiatıyle bu tür kararın denetimi özel hukuk sahasında olacaktı. Başka bir ifad-e ile idare memurları-nın, tasdike tabi olmayan tüm kararları özel hukuk sahasında değerlendirilir.

Yukarıda belirttiklerim ışığında İlgili Şahıs avukatının bu yöndeki iddiasını reddederim.

Tarafların diğer iddialarını incelemeden önce davanın karara ba-ğlanmasında etken olacak mevzuata kısaca değinmekte yarar vardır.

Yukarıda da belirttiğim gibi, İlgili Şahıs Fasıl 114 Kooperatif Şirketler Yasası altında kurulmuştur. Fasıl 114'ün 54'ncü maddesi altında "Kooperatif Şirketler Tüzüğü" olarak isimlendirilen- tüzük yapılmıştır. (Bundan sonra bu karar amaçları bakımından gerektiği zaman "eski tüzük" olarak anılacaktır) Muhtelif tarihlerde tadilâta uğrayan söz konusu tüzük, tamamen genel mahiyette olup Fasıl 114 altında kurulan tüm kooperatif şirketlere uygulanm-aktadır.

Yine Fasıl 114'ün 54'ncü maddesine istinaden tamamıyle İlgili Şahsa münhasır olan 13/2/1986 tarihli 15 sayılı Resmi Gazete'nin Ek III'ünde yayımlanan ve "Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd Personel Tüzüğü" olarak isimlendirilen tüzük yapı-lmıştır. (Bundan sonra bu karar amaçları bakımından sadece Personel Tüzüğü veya yeni tüzük olarak anılacaktır) Bu tüzüğün kapsamına, Tüzüğün 3'ncü maddesindeki ifadeye göre Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd ve bağlı tüm birimlerin Kooperatif Şirket-ler Mukayyidinin onayı ile atanan daimi ve deneme devresindeki tüm personeli girmektedir. Keza tüzük, yürürlüğe girmeden önce mevcut ve deneme devresindeki tüm personele mukayyit onayı olup olmamasına bakılmaksızın uygulanmaktadır.

Tüzüğün amacı ise 2'nc-i maddesinde ifade edilmektedir. Buna göre amaç, Kıbrıs Türk Kooperatif Bankası Ltd'in devamlı ve deneme devresinde olan personelin hizmet koşullarını, niteliklerini, atama ve yetişmelerini, ilerleme ve yükselmelerini, ödev, hak ve yükümlülüklerini, soruml-uluklarını, güvencelerini ve disiplin işlemlerini düzenlemektir. Personel, anılan tüzüğe tabi olmakla
beraber tüzükte hüküm bulunmayan hallerde toplu sözleşme hükümlerine tabi olur.

Tüzüğün 7'nci maddesi bankada istihdam edileceklerle ilgili genel şartl-arı düzenlemektedir. Madde 8'e göre personelin hizmet göreceği kadroların görev özelliklerinde belirtilmiş olan özel şartları da taşıması gerekir. Bunlar da "Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası kadro ve organizasyon yönetmeliği" ile belirlenir. Söz konus-u yönetmelikte genel müdür de yer almaktadır. Madde 20'ye göre, tüzükte belirtilen kurallar dışında hiçbir personelin görevine son verilemez. Tüzüğün 71'nci maddesi "banka ile ilişiğin sona ermesi" kenar başlığını taşımakta ve hangi hallerde, personelin b-anka ile ilişiğinin kesilebileceğini düzenlemektedir. Bu hallerden birisi de "ihraç" olarak isimlendirilen haldir. Buna göre tüzüğün disiplin cezaları cetvelinde belirtilen ve ihracı gerektiren bir suçu işlediği sabit olanların görevlerine, disiplin kurulu- kararına istinaden son verilir. Disiplin cezaları cetvelinde bu suçlar (19) kalem olarak sayılmaktadır. Söz konusu maddede sayılan diğer ilişiğin sona ermesi halleri ise çekilme, yaş haddi, istihdam şartlarına sahip olmama, kadro kaldırılması ve iş görmez-lik halidir.

Personel Tüzüğü, personelin banka ile ilişiğinin kesilmesi halini teferruatlı bir şekilde düzenlerken, Kooperatif Şirketler Tüzüğü böyle bir düzenleme yapma-
maktadır. Sadece anılan tüzüğün 69'ncu maddesinin 5'nci fıkrasında Mukayyi-t onayına tabi olmak üzere sekreterin bir ay vadeli ihbarla görevine son verilebileceğinden bahsedil-mektedir. Bu maddede ilişik kesme ile ilgili herhangi bir gerekçe gösterilmemektedir.

Bu safhada sorulacak soru, Davacının banka ile ilişiği kesilir-ken, hangi tüzüğün uygulanacağı sorusudur.

Davacının iddiasına göre, böyle bir halde kendisine, Personel Tüzüğü, İlgili Şahsın iddiasına göre, Davacıyı eski tüzük altında istihdam ettiği için, eski tüzük uygulanacaktır. Yukarıda da belirttiğim gibi -eski tüzük tamamen genel mahiyette, yeni tüzük yani Personel Tüzüğü özel mahiyettedir. Bir konuyu düzenleyen hem genel yasal düzenleme, hem de özel yasal düzenleme varsa, o zaman özel yasal düzenleme nazara alınır ve o uygulanır.

Davacının atanmasın-ın eski tüzük altında yapılması bu durumu değiştirir mi? Yukarıda belirttiğim gibi İlgili Şahıs avukatı Davacının atanmasının eski tüzük altında yapılması nedeniyle, görevden alınmasının da eski tüzük altında yapılması gerektiği iddiasını yapmıştır. Dava-cı avukatı ise Davacıya Personel Tüzüğünün uygulanacağı iddiasında bulunmuştur.

Bu Mahkeme Davacının göreve atanmasının yasal olup olmadığını inceleme durumunda değildir. Böyle bir iddia Davacıyı görevden almak için bir gerekçe olarak ileri sürülmü-ş olsaydı ve karara gerekçe teşkil etseydi durum farklı olacaktı. Ancak İlgili Şahıs avukatının da kabul ettiği gibi, Mukayyidin kararına temel teşkil eden idare memurları kararında gerekçe yoktur. Anılan gerekçe ile Davacının görevine son verilmiş olsay-dı haliyle bu Mahkeme bu gerekçenin tüzüğe uygun olup olmadığını tezekkür edecekti. Bu Mahkemenin tezekkür edeceği sadece banka
ile ilişiğinin kesilmesi ile ilgili kararın yasal olup olmadığıdır.

Personel Tüzüğünde, Personel Tüzüğü yürürlüğe girme--
den önce atanan kişilerin banka ile ilişiklerinin kesilmesinde, eski tüzüğün uygulanmayacağı yönünde bir istisna yer almamaktadır, aksine tüzüğün tüm personele uygulanacağı yönünde hüküm mevcuttur. Bu durumda, genel kurala, yani özel yasal düzenlemenin u-ygulanacağı kuralına, bir istisna getirilmediğine göre, Davacının eski tüzük altında atanması durumu değiştirmemektedir.

İlgili Şahıs, ancak Personel Tüzüğünde öngörülen, yukarıda zikrettiğim banka ile ilişiği kesme halinden birisinin varlığı halinde-, Davacının banka ile ilişkisinin kesilmesine karar verebilirdi. İdare memurlarının kararında değil böyle bir gerekçe, hiçbir gerekçe mevcut değildir. İdare memurları yanlış tüzük uygulayarak karar almakla, Mukayyit de yanlış mevzuat uygulanarak alınan s-öz konusu kararı onaylamakla hatalı hareket etmişlerdir kanaatindeyim ve o yönde bulgu yaparım. Bir an için, yukarıdaki görüşümün hatalı olduğu ve ilişik kesme ile ilgili eski tüzüğün uygulanması gerektiğini kabul edersem; böyle bir durumda dava konusu id-ari kararda gerekçe aranması gerekir mi sorusu gündeme gelecektir. Yukarıda da belirttiğim gibi, kararda gerekçe yoktur. İdari kararların gerekçe içermesi asıldır. Bu konuda Yüksek İdare Mahkemesinin birçok kararı mevcuttur. (Bu konuda Gör:
YİM 274-283-/91 D.3/94). Kanaatimce mevzuatta açıkça gerekçe gösterilmeden karar alınabileceği belirtilmediği sürece bu kuralın dışına çıkılamaz. Kooperatif Şirketler Tüzüğünde, açıkça gerekçe gösterilmeden genel müdürün (tüzükteki ifadesi ile sekreterin) görevine s-on verilebileceği belirtilmemektedir. Bu nedenle anılan tüzük uyarınca alınan kararların gerekçe içermesi gerektiği kanaatindeyim. Dava konusu kararda gerekçe mevcut olmaması bir bozma nedenidir.

Yukarıda belirttiğim neticeye vardıktan sonr-a, tarafların diğer iddialarını, bu davanın sonucuna herhangi bir tesiri olmayacağı için inceleme gereği duymuyorum.

Netice olarak Davacı davasında başarılı olmuştur.
Bu nedenle Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası İdare Heyeti tarafından 29/3/200-4 tarihinde alınan ve Davacının genel müdürlükten alınmasına ilişkin olan kararı onaylayan
Davalı I'in 30/3/2004 tarihli ve İK 16 sayılı kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna, herhangi bir sonuç doğuramayacağına hüküm veririm.

Masraflarla ilgili he-rhangi bir emir verilmez.



Necmettin Bostancı
Yargıç

14 Temmuz 2004











13






Full & Egal Universal Law Academy