Yüksek İdare Mahkemesi Numara 37/1990 Dava No 23/1990 Karar Tarihi 12.06.1990
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 37/1990 Dava No 23/1990 Karar Tarihi 12.06.1990
Numara: 37/1990
Dava No: 23/1990
Taraflar: Alper Abbasoğlu ile Kamu Hizmeti Kom...
Konu: Terfi işleminin iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 12.06.1990

-D.23/90 YİM 37/90

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkemede
Yargıç Salih S. Dayıoğlu huzurunda
Anayasanın 152. maddesi hakkında

Müstedi: Alper Abbasoğl-u, Ahmet Bayar Sokak No.3, Güzelyurt
-ile-
Müstedaaleyh: Kamu Hizmeti Komisyonu vasıtasıyle Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Zaim Necatigil
Müsted-aaleyh namına: Mustafa Arıkan
İlgili Şahıslar şahsen hazır.



Yasa Maddesi: 39/88 Su İşleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasası, 53/83 sayılı Kamu Hizmeti Komisyonu ve Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasasının 22(2) ve 25. mad-deleri, 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 63 ve 66. maddeleri.

İstemin Özeti: Müstedinin ilgili şahısların terfi edilmeleri işlem ve kararlarına ilişkin komisyonca alınan kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına kar-ar veilmesi istemi.

OLAY: Başbakanlık, Ekonomi ve Maliye Bakanlığına gönderdiği ve dağıtımını ilgili bakanlığına yaptığı yazıda bir adet II. derece I. sınıf inşaat Mühendisliği mevkiinin doldurulmasını uygun gördü. Bakanlık Müstedaaleyhe yazı yazarak mevk-iin doldurulmasını istedi. Müstedi ile birlikte yedi müracaat yapıldı ve bir müracaatcı terfi etti. Geriye kalan kadrolar için Bakanlık yetki aldı ve tüm kadroları açtı. Kadro sayısı 7 olan bu mevkiye 7 aday terfi ettirildi. Halbuki daha önce terfi ettiril-en bir aday ile kadro sayısı 6'ya düşmüştü. Bu durumda hangi adayın ayıklanması sorunu ortaya çıkar ki bunu saptamak olanaksızdır.

SONUÇ: 6 olarak saptanan münhal kadronun aşılmaması için ayıklanacak 7. adayın kim olduğunu saptamak, terfi edenlerin başarı- sırasına göre sıralanmadıkları gerekçesi ile olanaksız olduğundan terfilerin tümünün iptaline ve ayrıca komisyonun yeterli sayı ile toplanıp karar vermemesi nedeni ile aldığı kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar- verilir.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
Hjilouca v. The Republic (1969) CLR p.570 at 574.
YİM 134/84 (D.14/86) sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.
The King v. Sussex Justicces, exparte Mc Carthy /1924) I K.B. 256 p.258.
R. v. Nailsworth Justice-s ecparte Bird (1953) 2 All E.R. 652 p.654.




H Ü K Ü M

Bütün ilgili zamanlarda müstedi ve ilgili şahıslar İçişleri Köyişleri ve Çevre Bakanlığına (bundan sonra sadece Bakanlık olarak anılacaktır) bağlı Su İşleri Dairesinde III. Derece, II. sınıf mühen-dis olarak görev yapıyorlardı.

Başbakanlık, Ekonomi ve Maliye Bakanlığına gönderdiği ve dağıtımını Bakanlığa yaptırdığı 15.2.1989 tarihli bir yazı ile sair mevkiler yanında bir adet II. derece I. sınıf İnşaat Mühendisliği mevkiinin doldurulmasının uygun -olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Bakanlık da müstedaaleyhe (bundan sonra sadece Komisyon olarak anılacaktır.) yazdığı 21.2.1989 tarihli bir yazı ile sözü edilen mevkiin doldurulmasını istedi. Bu mevkiye müstedi ve yedi ilgili şahıs müracaat ettiler.

Aday-lar arasında 21.12.1989 tarihinde mülâkatla sözlü yarışma sınavı yapıldı. Bu mülâkatta Mustafa Raif Birman başkan vekili, Ahmet Çağman ve Niyazi Alioğlu komisyon üyesi olarak bulundular. Ayrıca Su İşleri Dairesi Müdürü Mehmet Zafer de teknik eleman olarak -mülâkatta hazır bulundu. 28.12.1989 tarihinde Komisyon, ilgili şahıslardan Serap Behiç Öztürk'ü terfiye lâyık gördü ve onu terfi ettirdi.

Bu arada bakanlığın kadrosunda II. derece I. sınıf İnşaat Mühendisi mevkilerinin tümünün doldurulmasına karar verild-i. Ancak 39/88 sayılı Su İleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasasına II. derece I. sınıf İnşaat Mühendisi kadro sayısı 7'dir. Serap Behiç Öztürk bu mevkiye 28.12.1989'da atandığına göre münhal kadro sayısı da haliyle 6'ya düşmüş oldu. Buna -rağmen 7 adet münhal kadro sayısı üzerinde ısrarla durulmasını anlamakta güçlük çekmekteyim. İleride bu konuya temas edeceğim cihetle bu safhada bu konuda fazla birşey söylemek istemiyorum.

Komisyon 7 adet münhali de doldurmak için 21.12.1989 tarihinde s-özlü yarışma sınavındaki neticeleri ve o mülâkatta edindikleri izlenim ve adayların özlük dosyalarının içeriğini dikkate aldı. 21.12.1989'da yapılan mülâkat komisyon üyeleri adaylara mesleklerine ilişkin sorular değil de onları tanımaya yararlı olabilecek -sorular sordular. Komisyonun bu toplantısında tutanak tutulmadı. Ancak üyeler kendi maksatları için not tuttular. Buna mukabil teknik eleman olarak mülâkata katılan Mehmet Zafer adaylara sorduğu sorular, aldığı yanıtlar ve bunlar ışığında kendi değerlendir-mesini gösterir detaylı not tuttu. Bunlar daha sonra emare 16 olarak Mahkemeye ibraz edildi. Adaylar arasında bulunan ve daha sorna terfi eden ilgili şahıs Hüseyin Baytın, sözlü yarışma sınavında daire adına katılan müdür Mehmet Zafer'in bacanağıdır.

Ger-ek müstedi ve gerekse ilgili şahıslar III. derece II. sınıf İnşaat Mühendisliği mevkilerine aynı zamanda yani 26.10.1984 tarihinde atandılar. Ancak müstedi kamu görevine ilgili şahıslardan sonra atandı. Diğer bir ifade ile kamu görevine atanma açısından m-üstedi diğerlerine göre en az kıdemlidir.

Başvurunun duruşmasına geçmeden önce müstedi, başvurusunu ilgili şahıs Serap Behiç Öztürk aleyhine yürütemeyeceğini bildirdi. Bunun üzerine Serap Behiç Öztürk başvurudan çekildi. Bu durumda bu başvurunun neticesi- Serap Behiç Öztürk'ü herhangi bir şekilde ilgilendirmemektedir. Mahkemeye ibraz edilen ve ciddi ihtilâf konusu edilmeyen olgulara göre müstedi ve ilgili şahısların yaptıkları görevler ve mülâkatta yapılan değerlendirmeler şöyle özetlenebilir:

Müstedi: G-üzelyurt'ta görevlidir. Kıbrıs'ta ilk defa uygulanan derivasyon projesinde fiilen görev aldı. Ayrıca Güzelyurt-Lefkoşa-Mağusa İçme suyu projesinde de görev aldı. Devlet tarafından seminere katılmak üzere iki defa Türkiye'ye gönderildi. Maiyetinde görevli ç-alıştırmadı. Kamu görevine atanmada sair ilgili şahıslara oranla daha kıdemsizdir. Yazılı yarışma sınavında komisyondan toplam 195 puan almıştır. Teknik sorulardan ise 70 puan almıştır.

İlgili şahıs Hasan Senin: Kıbrıs'ta inşa edilmekte olan göletlerden -ve orada çalışanlardan sorumludur. Daire müdürüne göre müstediden daha üstündür. Komisyon üyelerinden sınavda 210, müdürden ise 70 puan almıştır.

İlgili şahıs Ayten Gürkan: Lefkoşa içme suları sorumlusudur. Daire müdürü tarafından müstediye oranla meslek-i açıdan daha üstün sayılmaktadır. Komisyondan sınavda 268, müdürden ise 90 puan almıştır.

İlgili şahıs Yaşar Mavioğlu: Lefkoşa ilçesi köylerinin içme sularından ve maiyetinde çalışan elemanlardan sorumludur. Müdüre göre müstediden daha üstündür. Sınavda- komisyondan 260, müdürden ise 90 puan almıştır.

İlgili şahıs Ali Arısyolu: Mağusa ilçesinde içme ve sulama işlerinden ve maiyetinde 2 mühendis ve 50'ye yakın personelden sorumludur. Müdüre göre müstediden daha üstündür. Sınavda komisyondan 260, müdürden- ise 90 puan almıştır.

İlgili şahıs Hüseyin Baytın: Müstedi gibi Güzelyurt'ta görevlidir. Derivasyon ve Güzelyurt-Lefkoşa içme suyu projelerinde çalıştı. İki defa yurt dışı seminere katıldı. Sınavda komisyondan 245, müdürden ise 90 puan almıştır. Ayrıca -ona bazı içme ve sulama suyu projelerinde Kontrol Mühendisliği verilmişti. Müdüre göre müstediden üstündür.

İlgili şahıs Mustafa Karaderi: Bafra tatil köyü projesi su işlerinden ve maiyetinde çalışmakta olan 30-40 teknisyen ve işçiden sorumludur. Müdüre -göre müstediden üstündür. Sınavda komisyondan 242, müdürden ise 70 puan almıştır.

İlgili şahıs Taner Turgut Hoşsöz: Girne ilçesinin tüm kent ve köylerinin içme ve sulama işlerinden ve altında çalışan personelden sorumludur. Müdüre göre müstediden üstündü-r. Sınavda komisyondan 210, müdürden ise 70 puan almıştır.

Yukarıda özeti verilen olgu ve değerlendirmelerden sonra komisyon 15.1.1990 tarihinde Ahmet Çağman, Niyazi Alioğlu ve Yılmaz Bora isimli üç üyenin hazır olması ile toplandı. Yılmaz Bora'nın oylam-aya katılmadığı bu toplantıda Ahmet Çağman ve Niyazi Alioğlu ilgili şahısların terfi edilmelerine karar verdiler.

Terfi ettirilenlerle münhal kadro addedinin aşılması bir takım sorunlar yarattı. Nitekim Sayıştay Başkanlığı'nca 22.8.1990 tarihinde Ekonomi- ve Maliye Bakanlığına gönderilen bir yazı ile bu hususa dikkat çekildi ve "hata" düzeltilene kadar ilgili şahıslara terfi edildikleri mevkiin maaşının ödenmemesi gerektiği vurgulandı.

Müstedi, ilgili şahısların terfi edilmeleri işlem ve kararlarına karş-ı bu başvuruyu dosyaladı ve özetle onların terfi edilmelerine ilişkin Komisyonca alınan 15.1.1990 tarihli kararın hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına karar verilmesi isteminde bulundu.

Müstedi başvurusunu iki ana nedene da-yandırmış bulunmaktadır. Bunlar özetle şunlardır:

1. Terfilerde yapılan yasa dışı işlemlerden ötürü Komisyon ilgili şahısları -Serap Behiç Öztürk dışında- terfi ettiren kararı iptal edilmelidir.

2. Müstedi, ilgili şahıslara oranla kamu görevinde daha kı-demsiz olmasına rağmen evsaf bakımından ilgili şahıslardan daha üstün durumdadır. Komisyon adaylar arasında en iyisini seçmekle mükellef olduğuna ve kendisini seçmediğine göre yetkisini kötüye kullanmıştır.

İlkin birinci noktayı ele almayı uygun buldum. -Müstedinin yasaya aykırılık iddiasını kısa başlıklar altında özetleyip bunları ayrı ayrı incelemeyi uygun buldum.

1. Kadronun aşıldığı konusu:

39/88 sayılı Su İşleri Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasası Birinci Cetvelinde 1. sınıf İnşaat- Mühendisi kadrosunun sayısı 7 olarak belirlenmiştir. Mahkemeye ibraz edilen emare 3 ve eki, emare 4, 5 ve 6'dan da görüldüğü gibi münhal bulunan 7 adet I. sınıf İnşaat Mühendisi mevkiinden sadece bir tanesinin doldurulması istendi ve tüm genelgeler de bu -doğrultuda oldu. 28.12.1989'da Serap Behiç Öztürk, I. sınıf İnşaat Mühendisi mevkiine terfi ettirildi. Daha sonra Ekonomi ve Maliye Bakanlığı'na 8.1.1990 tarihli yazı ile bazı terfi mevkilerinin içten doldurulması ile yeniden münhal düşen 7 adet I. sınıf İ-nşaat Mühendisi mevkiinin kıdemli olarak doldurulmasında kadro ve mali açıdan herhangi bir sakınca bulunmadığının belirtilmesi üzerine Komisyondan "7 adet I. sınıf İnşaat Mühendisi" mevkiinin doldurulması istendi. Kanaatimce Serap Behiç Ötürk I. sınıf İnşa-at Mühendisi mevkiine atanmasıyle münhal kadro adeti 7 değil 6 olmuştur. Her ne akdar Komisyon kadronun belirlenmesinde söz sahibi değilse de onun sadece Yasanın öngördüğü kadroda münhal sayısı kadar atama yapabileceği gerçeğinden hareketle I. sınıf İnşaat- Mühendisi mevkiine terfi ettirebileceği aday sayısı yalnız 6 olabilirdi. Bu durumda aykılnaması gereken 7. aday sorunu ortaya çıkar. Ahmet Çağman'ın şahadetine göre terfi edenler başarı sırasına göre sıralanmadıklarından, 6 olarak saptanan münhal kadronun- aşılmaması için ayıklanacak 7. adayın kim olduğunu saptamak olanaksızdır. Bu durumda terfilerin tümünün iptal edilmesi gerekir.

2. Komisyonun yeterli sayı ile toplanıp karar vermemesi:

Bu hukuki argümanlara müstedinin yakınması şöyle özetlenebilir; Ko-misyon mülâkatı toplantı yeter sayısı olan üç ile yapmasına karşın başvuru konusu edilen kararı 15.1.1990 tarihinde alırken sadece 2 kişi ile aldı. Bu durumda toplantı yeter sayısı ile toplanmayan Komisyonun da aldığı karar geçer- sizdir.

53/83 sayılı Ka-mu Hizmeti Komisyonu ve Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasasının 22(2) maddesinde Komisyon toplantı yeter sayısının üç olacağı öngörülmektedir. 21.12.1989 tarihinde yapılan mülâkatta Komisyonnun üç kişi olarak toplantı yaptığı tartışma konus-u değildir. Ne var ki başvuru konusu karar 15.1.1990'da alınmıştır. O gün Komisyon üç kişi olarak oturum yaptı ancak Komisyon üyesi Yılmaz Bora başvuru konusu kararın alınamsında oylamaya katılmadı çünkü bu konuda daha önce yapılan toplantılara katılmamışt-ı. Bu durumda gerçekte Komisyon 15.1.1990 tarihinde iki kişi olarak toplandı ve kararı bu sayı ile aldı. Toplantı yeter sayısı olmadan karar alınamayacağına ve toplantı da en az üç kiş ile olabileceğine göre 15.1.1990 tarihinde alınan başvuru konusu kararı-n yasal ve geçerli olduğundan söz etmek olası değildir. 21.12.1989 tarihindeki toplantıya Başkanlık eden üyenin 15.1.1990 tarihindeki toplantıdan önce karar lehinde fikir beyan etmesi toplantıyı yasal düzeye oturtmaya yeterli değildir. Bu durumda toplantı -yeter sayısı ile toplanmayan Komisyonun aldığı kararın da yasal ve geçerli olduğu söylenemez. Bundan hareketle terfi kararının bu açıdan da iptal edilmesi gerekir.




3. Komisyonca toplantı tutanaklarının tutulması:

53/83 sayılı Yasanın 25. maddesi Kom-isyon toplantısının özet bir şekilde tutanağa geçirilmesini öngörmektedir. 21.12.1989 tarihli toplantıda, adayların mülâkatları yapılırken iç tutanak tutulmadığı anlaşılmaktadır. Tutanakların özet halinde tutulmasından güdülen esas gaye Komisyonun çalışmal-arı hususunda ihilaf çıkması halinde bunları tetkik edip sağlıklı bir sonuca varmaktır. Bu tutanak tutulması yasa gereğidir. Ancak yasada aksine kural bulunmadığı sürece, bunların tutulmaması kendi başına her zaman idari kararın iptalini gerektirmez. Bizi -bağlamamakla birlikte yasal durumun Güney Kıbrıs'ta da ayni olduğu görülmektedir. Gör: Hjilouca v. The Republic 1969 CLR p.570 at p.574 sözü edilen kararda Mahkeme sayfa 574'de şunları söyledi:

-"It is well settled in Administrative Law that, in the absence of any legislative provision regulating such a matter, the nonkeeping of minutes by a collective organ does not, in itself, vitiate a particular administrative decision, except if the absence -of such minutes tends to deprive the decision, of due reasoning.."
-
Önümdeki meselede yakınma konusu yapılan kararın gerekçesiz olduğunu söylemek olası değildir. Bu durumda yakınma konusu kararın gerekçeleri de belli olduktan ve tutanağın tutulmamasının müstediyi veya herhangi bir iddiasını olumsuz bir şekilde etkilemedi-kten sonra sadece tutanağın tutulmaması keyfiyeti kendi başına bir iptal nedeni sayılamaz. Olgular hususunda taraflar arasında ciddi sayabileceğim görüş ayrılığı veya ihtilâfın çözümünde tutanağın mevcudiyeti etkili olmuş olsaydı tutanağın tutulmamasının i-dare aleyhine ve müstedi lehine bir durum yarattığını söyleyebilecektim. Bu bakımdan 53/83 sayılı Yasanın tutanağın özet olarak tutulmasını öngören ilgili maddeye Komisyonun çalışmalarında uyacağını ümit ve temenni ederim. Bu konuda YİM 134/84; D.14/86'da -Mahkemenin sayfa 2'de tutanaklarla ilgili söylediklerine katıldığımı beyan etmek isterim.

4. Yarışma sonuçlarının ilgililere bildirilmesi:

7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasasının 63. maddesi sınav türlerini düzenlemektedir. Bu maddenin I. fıkrasına göre- yeterlik, yarışma ve yabancı dil sınavı olmak üzere üç tür sınav vardır. Önümüzdeki meselede 21.12.1989 tarihinde mülâkat şeklinde yapılan sınav türü hiç şüphe yoktur ki bir yarışma sınavı türündedir. Nitekim emare 18'de bu sınav "Sözlü Yarışma Sınavı" ol-arak nitelendirilmiştir.

7/79 sayılı Yasanın 66. maddesinin I. fıkrası aynen şöyledir:

-"Her yarışma veya yeterlik sınavının sonucu, sınava girip kaza- nanların başarı sıralarına göre "Başarı listesi" şeklinde Resmi Gazete'de yayınlanır ve yazı ile ilgililere bildirilir."
-
21.12.1989'da yapılan sözlü yarışma sınavında başarı gösterenlerin bir liste şeklinde Resmi Gazetede yayınlanmadığı veya sonucun ilgililere Komis-yonca henüz bildirilmediği olgusu taraflar arasında ihtilâf konusu değildir. Müstediye göre yasaya aykırı bi-r t-u-tum yarışma sonuçlarını geçersiz kılmaktadır. Mü-stedaaleyhe göre ise Resmi G-azete'de yapılması öngörülen yayım veya sonucun ilgililere bildirimi işlemi zamanla sınırlı değildir ve ayrıca "ilgililer" sözcüğü başarı gösterenler ile eş anlamlıdır. Müstedaaleyhe göre müstedi başarılı olmadığı için sonucun ona bildirilmesi yasal bir me-cburiyet değildir.

Sınav sonuçlarının Resmi Gazete'de yayımı ve bunların ilgililere bildirimi hususunda Yasa belirli bir süre tayin etmiş değildir. Bu durumda bu işlemlerin makul süre içinde yapılması gerekir. Önümdeki meselede 21.12.1989'da yapılan sözl-ü yarışma sınavında başarı gösterenlerin bir listesi hala daha Resmi Gazete'de yayınlanmadı. Ayrıca bu sonuçlar "ilgililere" bildirilmedi. Kanaatimce gerek Resmi Gazete'de gerçekleşmesi öngörülen yayımdan ve gerekse sonuçların ilgililere bildirilmesinden g-üdülen amaç bunlardan olumsuz yönde etkilenen kişiye itiraz etme fırsatını vermektir. İlgili fıkrada kullanılan "ilgililer" sözcüğü ise sınava girenler olarak okunmalıdır. Bunun aksini düşünmek sadece başarılı olanlara başarı sırasına itiraz etme hakkının -verildiğini kabul etmek olur ki yasa koyucunun bunu murat ettiğini söylemek olası değildir.

Önümdeki meselede sözlü yarışma sınav sonuçları ile atamalar iç içe girdiğinden bunları birbirinden ayırt etmek mümkün değildir. Esasen müstedi özellikle mesleki -sorunlara verdiği cevabın tam doğru olmadığını ve bu yüzden kendisi için takdir edilen 70 puanın hatalı olduğunu ciddi bir şekilde savunmadı. Bu bir yana, sınav sonuçlarının Resmi Gazete'de yayınlanmaması veya ilgililere bildirilmemesi halinde Yasa ne gibi- müeyyidenin uygulanacağını öngörmemiştir. Terfilerin yapıldığı bu meselede, sonuçların müstediye bildirilmemesini esasa müteallik bir eksiklik olarak görmüyor ve bu eksikliğin terfi kararının iptaline neden olacağı doğrultusundaki görüş ve iddiasına katıl-mıyorum.

Müstedinin ilk doldurulması öngörülen sadece I. sınıf İnşaat Mühendisi mevkii olduğu ve ilân edilen genelgeye sadık kalınmadığı hususunu konu etmesine rağmen bunun üzerinde fazla durmadığı anlaşılmıştır. Keza bu husus kadronun aşılması bahsinde -de dolaylı bir şekilde ele alınmıştır.

Yukarıda hukuki noktalar hususunda serdettiğim görüşler başvurunun sonuçlandırılmasında yeterli olmakla birlikte meselenin istinaf edilebileceği ve YİM İstinaf Mahkemesinin bu hukuki noktalarda görüşlerimi paylaşmam-ası ihtimaline karşı müstedinin 2. noktasını yani ilgili şahıslardan daha üstün olduğu iddiasını da incelemeyi uygun gördüm.

Bu hususta gerek müstedi ve gerekse Komisyon üyesi Ahmet Çağman ile Su İşleri Dairesi Müdürü Mehmet Zafer'in şahadetlerini esaslı- bir şekilde inceledim. Müstedi kendisinin ilgili şahıslara oranla daha üstün tutulması gerektiğini iki nedene dayandırmaktadır. Bunları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür.

a) Müstedi Kıbrıs'ta gerçekleştirilen en büyük derivasyon ve halen gerçekleştir-ilmekte olan Lefkoşa-Gazi Mağusa içme suyu projesinde çalışmasına ve bu konuda tecrübe sahibi olmasına karşın ilgili şahıslar -Hüseyin Baytın hariç- bu denli tecrübe birikiminden yoksundurlar.

b) Müstedi 1982 ve 1987'de olmak üzere Türkiye'de yer alan ve- su, içme suyu projeleri ile ilgili seminere Devlet tarafından gönderildi. İlgili şahısların - Hüseyin Baytın hariç- hiçbiri böyle bir seminere katılmadılar. Bu seminerlere katılmak suretiyle bilgisini genişleten müstedi ilgili şahıslardan daha üstündür.

-Teknik eleman olarak Komisyon çalışmalarına katılan Mehmet Zafer'in, ilgili şahısların müstediye oranla daha üstün oldukları doğrultusundaki şahadeti beni tamamen tatmin etmiştir. Neticede müstedinin ileri sürdüğü iki nedenin lehinde ayırdedici bir durum -yaratmayacağı görüşündeyim. Müstedinin yukarıdaki nedenlerle edindiği deneyimler terfiler tezekkür edilirken ilgililerin bilgisi dahilinde idi. Hal böyle olmasına rağmen ilgili şahısların yaptıkları görevler, mülâkatta mesleki sorulara verdikleri cevaplar -ve bunların müdür tarafından değerlendirilmelerini dikkate aldıktan sonra Komisyon ilgili şahısları terfi ettiren kararını almıştır. Unutmamak gerekir ki Komisyonun ilgili şahısları terfi ettirirken yetkilerini kötüye kullandığını ve ayrıca kendisinin daha- üstün evsafa haiz olduğunu ve ilgili şahıslara oranla bariz bir üstünlüğü bulunduğunu müstedinin Mahkemeyi tatmin edecek şekilde kanıtlaması gerekir. Müstedinin derivasyon ve Güzelyurt-Lefkoşa-Mağusa içme suyu projesinde çalışmakla orada söz sahibi olmadı-ğı, mahiyetinde eleman çalıştırmadığı, seminerlere sadece bir dinleyici olarak katıldığı, tebliğ sunmadığı, seminerlere katılması hususu lehine alınmakla birlikte, buna gereğinden fazla ağırlık verilmesinin doğru olmayacağı görüşündeyim. Bu hususta Müdür M-ehmet Zafer'in söylediklerini doğru ve inanılır buldum.

Önümdeki meselede müstedi de terfi edilmeye lâyık birisi olabilir. Esasen Müdürü de bunu kabul etmektedir. Ne var ki kendisinden daha kıdemli ve mesleki açıdan daha üstün olanlar terfiye lâyık görül-müşlerdir. Müstedinin kendisinden daha kıdemli olanlara karşı bariz üstünlüğü olduğuna dair Mahkemeyi tatmin ettiğini söylemek kanımca olanaksızdır. Önümdeki verilen şahadetten evsaf ve en iyi adayı seçme açısından Komisyonun hata ettiğine ikna edilmedim. -Böyle bir karara varırken Komisyonun müstedi ile ilgili gerekli bilgilere sahip olduğunu ve dikkate alması gerekli tüm faktörleri dikkate aldığını bir bulgu olarak bulurum. Komisyonun kararına etki yapabilecek ve dikkate alınmaması gerkli faktörleri dikkat-e aldığına dair önümde tatminkâr şahadet olmadığını da belirtmek isterim.

Bu konuda önemli bir hususa değinmek isterim. Başvurunun duruşması esnasında ve mülâkatta Komisyona adayların mesleki yetenekleri bakımında soru yönelten ve alınan yanıtlara göre d-eğerlendirme yapan ve bu değerlendirmeyi Komisyona bildiren Su İşleri Dairesi Müdürü Mehmet Zafer adaylar arsında bulunan Hüseyin Baytın'ın bacanağıdır. Bu denli yakın olan sıhri akrabalığın mevcudiyeti Komisyon tarafından bilinmiyordu. Mehmet Zafer'in dür-üst davranmadığını veya Hüseyin Baytın'a hak etmediği notu verdiğini veya genel olarak Hüseyin Baytın lehine ön yargılı hareket ettiğini herhangi bir şekilde ima etmek istemiyorum. Ancak görüntü son derece sakıncalıdır. Bu görüntü adaletin veya dürüst yarı-şmanın yapılmadığı intibaını verebilir. Gör: The King v. Sussex Justice, exparte Mc Carthy 1924 1 K.B. 256 at p.258, R. v. Nailsworth Justices exparte Bird 1953 2 All E.R. 632 p.654. Komisyonun 15.1.1990 tarihli kararında Mehmet Zafer'in doğrudan bir katk-ısı olmadığı açıktır ancak böyle bir terfi kararını alırken onun adaylar ve bu meyanda bacanağı olan Hüseyin Baytın hakkında söylediklerine Komisyon gerekli ağırlığı vermiş olmalıdır. İlgili şahıs Hüseyin Baytın ile Müdür arasında olan sıhri akrabalığın Ko-misyonun bilgisine getirilmesi gerekli idi. Bunun yapılmaması, Hüseyin Baytın'a ilişkin terfi kararının iptalini kaçınılmaz kılar.

Yukarıda söylenenler ışığında Hüseyin Baytın ile ilgili olarak alınan terfi kararı dışında müstedinin ilgili şahıslara oran-la daha üstün olduğu iddiası kabul edilmez ve reddolunur.

Yukarıda söylenenler ışığında başvuru kabul edilir ve Komisyonun ilgili şahısları terfi ettiren 15.1.1990 tarihli kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına kara-r verilir. Komisyon betekrar yasaya uygun bir şekilde toplanıp 6 münhal yeri doldurmakta ve bunun için yeniden yarışma sınavı yapmakta serbesttir.

Müstedinin başvuruya ilişkin masraflarının yarısı Devlet tarafından ödenecektir.


(Salih S. Dayıoğlu)
- Yargıç

12 Haziran 1990



-


-207-



-


Full & Egal Universal Law Academy