Yüksek İdare Mahkemesi Numara 36/1997 Dava No 15/1998 Karar Tarihi 25.11.1998
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 36/1997 Dava No 15/1998 Karar Tarihi 25.11.1998
Numara: 36/1997
Dava No: 15/1998
Taraflar: Mehmet Darbaz ile Sağ. Ve Çev. Bak.
Konu: Devlet Hastanesinde verilen ilaçlara %20 oranında ücret ödemesini öngören kararın iptali istemi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 25.11.1998

-D.15/98YİM 36/97

YÜKSEK İDARE MAHKEMESİNDE
ANAYASANIN 152. MADDESİ HAKKINDA.
Mahkeme Heyeti:Mustafa H. Özkök,Gönül Erönen,Seyit A. Bensen.

Davacı: Mehmet Darbaz, Lefkoşa

-ile-

Davalı: 1. Sağlık ve Çevre Bakanlığı vasıtası
ile KK-TC Başsavcılığı, Lefkoşa
2. Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi vasıtası ile
KKTC Başsavcılığı, Lefkoşa

A r a s ı n d a.
Davacı namına: Avukat Süleyman Dolmacı
Davalılar namına: Başsavcı Yardımcı Muavini Mustafa Arıkan.
-----------------------
ara karar
Mustafa H.Özkök: Bu istinafta Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç Gönül Erönen okuyacaktır.
Gönül Erönen: Davacı, 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası altında istihdam edilmiş bir kamu personelidir. Davalılar ise yürütsel ve yönetsel karar ür-eten Devlet organlarıdır. Davacı
1.3.1997 tarihinde Yüksek İdare Mahkemesine başvurarak :
1."1996 Sağlık Kurumları Ücretler Tarifesi Tüzüğü" altında yapılan düzenleme ile sağlık kurumlarında yapılan tedavi neticesi verilen ilaçlar için sağlık kurumuna il-aç ücretinin %20sini ve eş ve bakmakla yükümlü olduğu çocukları için de %30 unu ödemesini öngören karar veya işlemin veya uygulamanın;


2. Davacıya Devlet Hastanesinde verilen ilaçlara %20 oranında ücret ödemesini öngören işlem veya kararın ve uygulamanı-n;

etkisiz ve hükümsüz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına ilişkin karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı Devlet Hastahanesinde tedavi olmuş bir kişidir ve kendisine verilen ilaç reçetesi ile Devlet Hastahanesinden ücretsiz ilaç almak için -13.2.1997 tarihinde ilgili birime müracaat etmiştir. Davalılar adına hareket eden ilgili birim Davacıya verilecek olan ilaçların bedelini hesaplamış ve ilaç parasının % 20'sini ödemesini aksi halde ilaç veremeyeceklerini Davacıya bildirmişlerdir. Keza Dava-cının eşi ve çocukları için de bu miktarın %30 olduğunu duyurmuşlardır. Davacıya göre bu işlem diğer genel hakları yanında kamu görevlisi olarak Davacının sağlık hizmetleri yanında ilaç hizmetlerinden ücretsiz yararlanma hakkından doğan meşru menfaatlerini- direkt ve olumsuz yönde etkilemiştir. Bunun neticesinde Davacı dava konusu kararın kazanılmış haklarını haleldar edecek nitelikte ve Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmektedir .

Davacı iddialarına devamla dava konusu karar veya işlemin veya uygulamanın- 7/79 sayılı Yasa ile kendisine tanınan hakları ortadan kaldırdığını ve dava konusu karar veya işlem veya uygulamaya mesnet teşkil eden 1996 Sağlık Kurumları Ücretler Tarifesi Tüzüğünün 3.(C)(r ) maddesinin ise 7/79 sayılı Yasaya ters düştüğünü,veya aykırı- olduğunu ileri sürmektedir. Dava konusu karar, veya işlem veya uygulama özel yasa-genel yasa kapsamında değerlendirildiğinde genel yasanın Davacıya uygulanamayacağı veya genel yasanın özel yasanın Davacıya verdiği hakları elinden alamayacağını vurgulamak-tadır. Bu durumda Davalıların aldıkları bu karar veya yaptıkları bu işlem


veya uygulama haksız veya yoklukla malul veya "ultra vires" tir.

Davalılar Başsavcılık vasıtası ile bu davaya müdafaa dosyaladı ve başka şeyler yanında aşağıdaki iki ön itirazda -bulundular.
Davanın ünvanı hatalı olup dava başlığında taraf olarak görülen Başsavcılığın taraf yapılmaması gerekirdi. Bu nedenle davanın reddedilmesi gerekir.
Anayasanın 152. maddesi tahtında Davalıların herhangi bir karar veya işlem veya ihmalleri bulunm-adığı cihetle Yüksek İdare Mahkemesine Davacının başvurma hakkı yoktur.

Davalılar devamla Davacıya sadece 1996 Sağlık Kurumları Ücretleri Tarifesi Tüzüğünün 3. maddesinin C(r) bendini uyguladıklarını, Davacının mevcut yasal durumuna dayanarak bahsi geçen- ilaçları bedava veya ücretsiz alabileceği iddiası ile Kaza Mahkemesinde hukuk davası açabileceğini ve ödediği ilaç ücretlerini talep edebileceğini,izlemesi gereken yargı yolunun bu olduğunu,idari bir karar bulunmadığını, bu nedenle de yetkili Mahkemenin Y-üksek İdare Mahkemesi değil ilgili Kaza Mahkemesi olduğunu iddia etmiştir.

Davalılar müdafaalarına devamla, Davacının iddialarını reddederek Davalıların Anayasanın 152. maddesi anlamında bir karar veya bir işlem veya ihmalleri bulunmadığını, Anayasaya ayk-ırılığın da söz konusu olmadığını iddia etmişlerdir. Ayni şekilde özellikle 61/92 sayılı Yasa ile değiştirilmiş şekli ile 56/89 sayılı Yataklı Tedavi Kurumları Dairesi (Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları) Yasasının 16 (a) maddesi altında yapılan

ve Resmi- Gazetenin 13.1.1997 Ek III Amme Enstrümanı 5 tahtında yayınlanan 1996 Sağlık Kurumları Üçretleri Tüzüğü konu yasaya
ve onun 16 (a) maddesine uygundur ve dolayısıyle herhangi bir aykırılık yoktur veya ultra vires durumu söz konusu değildir.

1996 Sağlık -Kurumları Tüzüğü değiştirilmiş şekliyle 7/79 sayılı Kamu Görevlileri Yasası altında yapılmadığı cihetle tüzüğün konu yasaya aykırı olduğunu ileri sürmek mümkün değildir. Davalılara göre, Davalılar sadece konu tüzüğün
3 ( C )(r) bendini uygulamış bunun dış-ında başka herhangi bir işlem yapmamıştır.

Davalılar, 61/92 sayılı Yasa, 7/79 sayılı Yasadan sonra çıkarıldığı için 61/92 sayılı Yasanın 7/79 sayılı Yasa ile çelişen hükümleri olsa bile 61/92 sayılı Yasanın geçerli olduğunu ileri sürmektedir. Davalılara- göre konu tüzüğün
3 ( C ) (r) bendi tahtında Sosyal Yardım alanlar dışında kalan kişilerin ilaç ücretinin %20'sini, eş ve bakmakla yükümlü olduğu çocukları için de %30'unu ödemeleri gerektiğinden Davacıdan konu bend altındaki ücretler alınmıştır. Konu üc-retlerin alınması, konu tüzük ve 56/89 sayılı Yasanın bir gereği olduğu cihetle Davacıdan bu konuda para talep edilmesi yanlış veya hatalı değildir.

Taraflar davanın duruşması sırasında 2 adet Emare sunmuştur. Emare 1, 13.2.1997 tarihinde Davacıdan tahsil- edilen 30,000 TL'nı gösteren KKTC Sağlık Bakanlığına ait tahsilat makbuzu, Emare 2 ise 23.10.1997 tarihinde Avrupa gazetesinde çıkan ve "Sağlık Bakanlığı yasa tanımıyor" başlığı altında dava konusu ile ilgili Sağlık Bakanlığını suçlayan gazete makalesidir-.


Tarafların rızası ile Davalıların ileri sürdükleri ön itirazların öncelikle dinlenmesi hususunda Mahkemece karar alınmıştır.

Taraflar yukarıda belirtilen ön itirazlara ilişkin Mahkemeye sadece hitapta bulundular.

Birinci ön itirazla ilgili görüşleri-miz şöyledir: Anayasanın 158. maddesi ve değiştirilmiş biçimdeki 8/76 sayılı Hukuk Dairesi Yasasında Hukuk Dairesi(Başsavcılık)ile ilgili kurallar düzenlenmiştir. Bu yasa Başsavcının Devletin, Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Bakanlar Kurulunun, Bakanların ve- diğer Devlet organlarının Hukuk Danışmanı olduğunu ifade etmektedir. Bunun doğal bir sonucu olarak da Anayasanın 152. maddesi altında Yüksek İdare Mahkemesi olarak Yüksek Mahkemede Devlet aleyhine açılan davalarda Devleti, Hukuk Dairesi temsil etmektedir.- Keza ve ancak YİM 53/93 (D.11/98) sayılı davanın 15.sayfasında :
"Bu başvuru incelendiğinde, Müstedilerin KKTC Devletinin kararlarından ve/veya işlemlerinden yakındıkları görülmektedir. Müstediler KKTC Devletinin karar ve işlemlerinden yakındıklarına göre-,başvurudaki davanın doğrudan doğruya KKTC'ye yöneltilmesi ve KKTC'nin Müstedaaleyh olarak gösterilmesi gerekirdi. Halbuki Müstediler başvurunun ünvanında Müstedaaleyh olarak ilgili makam veya organları vasıtasıyle KKTC Başsavcılığını göstermişlerdir. Bu i-se hatalı bir ünvandır."

Huzurumuzdaki meselede durum aynidir. YİM 53/93 sayılı davada daha sonra davayı böyle bir hata nedeni ile iptal etmek yerine, Mahkeme, taraflar arasında adaleti sağlamak için tadilat ile, "hatalı ünvanı meselenin hakiki olgular-ı ile bağdaştırmak", hakkına sahip olduğunu dile getirerek tadilatı
yapmıştır. Bu nedenle bu safhada davanın ünvanındaki "Başsavcılığı" kelimelerinin davadan çıkarılarak ünvanın tadil

edilmesine emir vermeyi uygun gördüğümüz cihetle Davalıların birinci -ön itirazları reddedilir.

İkinci ön itiraz Davacının esas yakınma konusu yasa ile ısdar edilen tüzük altında kendisinden alınan ücretle ilgilidir.

Davacıya göre Davalıların ücret alma işlemleri Davacının diğer genel hakları yanında kamu görevlisi olarak- Sağlık Hizmetleri ile ilaç hizmetlerinden ücretsiz olarak faydalanma haklarına tecavüz ve bu hakları ihlâl etmektedir.

7/79 sayılı Yasanın 23. maddesi bu hakları şöyle sıralamaktadır:
"23(1) Kamu görevlileri muayene, tedavi, ilaç ve benzeri sağlık hiz-metlerinden ücretsiz olarak yararlanmak hakkına sahiptirler.

(2) Bu hak kamu görevlisinin eşini bakmakla yükümlü olduğu ana ve babasını ve 18 yaşını doldurmamış ve 18 yaşını doldurmuş olsalar dahi yüksek öğrenimde bulunan veya bedenen veya ruhen malul -olan çocukları ile evli olmayan kız çocuklarını da kapsar.
(3) Hak sahibi yurt içinde tedavisine olanak olmadığının tam teşekküllü bir devlet hastahanesinin Sağlık Kurulu raporu ile saptanması halinde tedavi için yurt dışına gönderilir. Bu kimselerin y-ol ve tedavi ücretlerinin tümü Devlet tarafından karşılanır.
(4) Emekli kamu görevlileri de yukarıdaki fıkralarda öngörülen kurallar çerçevesinde bu haktan yararlanırlar."


13 Ekim 1989 tarihinde geçirilen 56/89 sayılı Yataklı Tedavi ve Kurumları Dair-esi Kuruluş,Görev ve Çalışma Esasları Yasası ise yatılı tedavi hizmetlerinde tanı,tedavi ve

rehabilite edici sağlık hizmetlerini vermek ve bu hizmetleri personel ve araç gereç yönünden en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan yasadır. Bu yasa kapsamında olan Sa-ğlık Kurumlarına başvuran kişilerden Yasanın 16(A) maddesi tahtında çıkarılan tüzük ile kişilerin statülerine göre alınacak ücreti belirleyecek kategoriler saptanmıştır. Bu saptama konu tüzüğün 3. maddesi altında yapılmıştır.

61/92 sayılı Yasa ile tadil e-dilen 56/89 sayılı Yasanın 16A maddesi aynen şöyledir:-
"16A
(1)Bakanlığa bağlı sağlık kurumlarında muayene, tetkik, tedavi, ameliyat ve benzeri hizmetler karşılığında alınacak ücretler, bu Yasaya ekli Üçüncü Cetvelde yer alan ücret tarifelerinde öngörülm-ektedir.

(2)Bakanlar Kurulu çıkaracağı bir tüzükle

(A)Bu Yasaya ekli Üçüncü Cetvelde yer alan ücret
tarifelerinde öngörülen ücretleri ilaçlarda ilaç
maliyetlerindeki artışları göz önünde bulundurarak
20 (yirmi) katına kadar;diğer hizme-tler
bakımından ise Devlet Plânlama Örgütünce saptanan
yıllık enflasyon oranını aşmamak koşuluyla,10 (on)
katına kadar artırabilir veya azaltabilir.

(B)Bu Yasaya ekli Üçüncü Cetvelde yer alan ücret
tarifelerinde öngörülen aşağı ve yuk-arı hadler
içinde kalmak koşuluyla hizmet türlerine göre
ödenecek ücretleri saptayabilir.

(C)Başvuran hastaları ödenecek ücret bakımından tam ücretli tenzilâtlı ücretli veya ücretsiz olarak kategorilere ayırabilir ve bu kategorilere girecek hastal-arda aranacak nitelik kayıt ve koşulları saptayabilir."

Davacıyı kapsayan ücret kategorisi 1996 Tüzüğünün 3.
(C)(r) kuralıdır.


İlgili 3 (C) (r )maddesi aynen şöyledir:-
"( c ) Kategori C: Ücretsiz Kategori:

Bu kategoridekiler, her türlü muayene,tetkik- ve tedavi ücretlerinden muaf olup,aşağıda belirtilen sigortasız kişileri kapsar:-
a)...
b)...
...
...

(r) Ancak Sosyal Yardım alanlar dışında kalan kişiler ilaç ücretinin %20'sini eş ve bakmakla yükümlü olduğu çocukların da %30'unu öder".

7/79 Kamu -Görevlileri Yasası kamu görevlileri ile ilgili tüm konuları içeren genel bir yasadır. 7/79 sayılı Yasanın 23. maddesi ise sağlık sorunlarında kamu görevlilerinin ücretsiz tedavi hakkı ile ilgili genel olarak uygulanması gereken kuralları belirtmektedir. 56-/89 sayılı Yasa ise özel yasa niteliğindedir ve spesifik olarak yataklı tedavi kurumlarının durumunu ve sağlık kurumlarının işleyişini ilgilendiren
konularda özel düzenleme yapan bir yasadır. Her iki yasa farklı amaçla yapılmış geçerli ve halen yürürlükt-e bulunan mevzuattır. Dolayısıyle, 56/89 sayılı Yasa ile yasa koyucunun amacının, 7/79 sayılı Yasa ile verilen hakları geri almak olduğunu söylemek doğru bir yaklaşım olamaz. Bir yerde iki
yasanın birbirini tamamlayıcı olduğunun varsayılması gerekir. Dava -konusu 1996 Sağlık Kurumları Ücretler Tarifesi Tüzüğünün ise ayni itibarla, 7/79 sayılı Yasa altındaki sağlık ile ilgili hakları ortadan kaldırmak üzere veya bu niyetle yapıldığını söylemek mümkün değildir. Bilakis, Davacı tüzük maddesinin "ücretsiz katego-ri" sınıfına dahil edildiği cihetle söz konusu kural Davacının iddiasının tam aksini ifade etmektedir.



İki yasa birbirine paralel yasalardır ve biri diğerini etkilememektedir. Şöyle ki, 56/89 sayılı Yasa ve bu Yasa altında yapılan 1996 Sağlık Kur-umları Ücretler Tarifesi Tüzüğü 7/79 sayılı Yasa altında var olan hakları etkilememektedir,
özellikle 23. madde altındaki genel haklara, sadece açıklık getirmek açısından yataklı tedavi kurumlarının kuruluş,görev ve çalışmaları ile ilgili spesifik konular-a düzenleme getirerek bu kurumlardaki tedavi haklarının nasıl ve ne şekilde uygulanacağını, tesbit etmektedir. 7/79 sayılı Yasa da 56/89 sayılı Yasanın amaçlarını etkilememektedir, çünkü 7/79 sayılı Yasa yataklı tedavi ve sağlık kurumları ve bu kurumlarda -tedavi gören hastaların tedavisi ile ilgili bir yasa değildir.

Tüm ifade edilenlerden anlaşılan odur ki yasa yorumlanmasında genel prensip, bir yasada kullanılan kelimeler ve ifadeleri, ilgili kurallarda kelimelerin doğal ve olağan anlamlarını muhafaza ed-erek, sadece o yasanın amaçları doğrultusunda yorumlanmasını gerektirmektedir.

Bu konuda Yüksek Mahkemenin birçok içtihat kararı olmakla beraber Maxwell on Interpretation of Statutes 10.baskı sayfa 81'de konu ile ilgili şöyle denmektedir:-
"One of these p-resumptions is that the legislature does not intend to make any substantial alteration in the
law beyond what it explicitly declares, either in express terms or by clear implication,or,in other words,beyond the immediate scope and object of the statute. I-n all general matters outside those limits the law remains undisturbed.It is in the last degree improbable that the legislature would overthrow fundamental principles, infringe rights,or depart from the general system of law,without expressing its intentio-n with irresistible clearness,and to give any such effect to general words,simply because they have a meaning that would lead thereto when used in either their widest,their usual,or their natural sense,would be to give them a meaning other

than that whic-h was actually intended. General words and phrases,therefore,however wide and comprehensive they may be in their literal sense,must,usually,be construed as being limited to the actual objects of the Act."


-İlgili 56/89 sayılı Yasa altında ısdar edilen tüzük veya bu tüzük altında yapılan uygulama acaba Davacıya Yüksek İdare Mahkemesine başvurma hakkı bahşedermi?

İlgili tüzük ve altında öngörülen uygulamalar sadece Müstediyi kapsayan bir tüzük değildir. Aksin-e Sağlık Kurumlarına başvuran tüm halka uygulanacak olan ücret ve kıstasları düzenleyen, genel, objektif, bir tüzüktür ve değiştirilinceye kadar tüm şahıslara da uygulanacaktır. Bu özellikleri itibarıyle mezkur tüzük mevzuat nitelikli düzenleyici bir tasar-ruf, bir nevi munzam mevzuattır.

Bu konuda Profesör Forstoff "The Administrative Act" adlı eserde sayfa 6'da şöyle denmektedir:-
"The administrative act deals with a special, concrete individual matter which is regulated or governed by such act. The ad-ministrative act does not contain a rule of general application. The making of general abstract legal rules and of ordinances must be separated from the administrative act. The making of regulations is certainly an act of an administrative
authority and -there are no logical reasons in not calling such regulations an administrative act.But the administrative act is a notion which is intended to serve a certain practical purpose. There is no practical advantage to be gained in widening this notion even more- by including in such notion the completely peculiar legislative acts, which are subject to special legal provisions. The distinction between regulations and administrative acts is generally clear: regulations contain abstract legal provisions which are in-tended to be valid permanently whereas administrative acts relate to individual concrete occasions or legal situations."


(Bak -ayrıca bu görüşü destekleyen YİM 147/85 (D.39/87) sayılı başvuru.)

Davacının birinci başvuru sebebi bu nitelikte bir yakınma konusu olup, bu tür tasarruflar idari bir karar niteliğinde olmadıklarından Anayasanın 152(1) maddesi altında idari başvuru konus-u yapılamazlar.

Mezkur tüzük, Resmi Gazetede de yayınlandıktan sonra Davacıya 13/2/1997 tarihinde Emare 1'de de görüleceği gibi uygulanmış ve Davacıdan para tahsil edilmiştir. Düzenleyici tasarruf niteliğindeki bu tüzük kendiliğinden idari bir dava kon-usu yapılamamakla beraber, bu safhada, Davacının kendisine yapılan bu uygulamaya karşı başvuru dosyalama hakkına sahip olduğunu,belirtmekle yetineceğiz. Davacı bu uygulama ile ilgili talebini yukarıda aktarılan ikinci yakınma konusu yapmıştır.

Bağlayıcı o-lmamakla birlikte Rum Yüksek Mahkemesi Yargıcı Triantafyllides J. Philippou & Others v.R 1970 JSC Part 5 sayfa 482-483 de konu ile ilgili şöyle demiştir:-
"An executory or administrative act may produce a legal situation, so as to be an act of an execu-tory nature, and liable to be made the subject-matter of a recourse for annulment (as under our Article 146) either because it is the product of the exercise of a relevant discretionary power or because it is made in the course of the application of a lega-l provision without any administrative discretion having to be exercised; in the latter instance the making of the act, on a decision by the administration that a particular legal provision is applicable to an individual case, does create a legal situation- regarding such case. ...........
.........
There are, indeed, many cases to be found in our law reports, and in the law reports of countries where there exist jurisdictions such as that under Article 146, in


which acts made by application of legal prov-isions, and without the exercise of any administrative discretion, were properly attacked by recourse for annulment; and through such a process the constitutionality of the legislation on which they were based was tested."

-Tüm yukarıda belirtilen nedenler ve görüşler ışığında sonuç olarak :
Davalıların birinci ön itirazı reddedilir.
Davalıların Davacının 1. başlık altındaki talebi ile ilgili ikinci ön itirazı kabul edilerek, Davacının, 1996 Sağlık Kurumları,Ücretler Tarifesi-
Tüzüğü 3 (C)(r) maddesinin etkisiz ve hükümsüz
olduğuna ilişkin talebi, reddedilir.
Davalıların, Davacının ikinci talep başlığı altındaki talebi ile ilgili ikinci ön itirazı, reddedilir.
Dava, geri kalan talep hakkındaki duruşmaya devam edilmek- üzere 13.1.1999 tarihine ertelenir.
Meseleye ilişkin tüm hususları gözönünde tutarak masraflar hususunda herhangi bir emir verilmesi uygun görülmez




Mustafa H. Özkök Gönül Erönen Seyit A. Bensen
Yargıç Yargıç - Yargıç



25 Kasım 1998





12






Full & Egal Universal Law Academy