Yüksek İdare Mahkemesi Numara 353/1980 Dava No 24/1982 Karar Tarihi 05.11.1982
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 353/1980 Dava No 24/1982 Karar Tarihi 05.11.1982
Numara: 353/1980
Dava No: 24/1982
Taraflar: Salih Çelebioğlu ile İçişleri ve İskan Bakanlığı
Konu: Tahsis iptali
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 05.11.1982

-D.24/82 YİM 353/80

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan.

Yüksek Mahkeme Huzurunda.

Mahkeme Heyeti: Salih S. Dayıoğlu, N. Ergin Salâhi, Aziz Altay.

Anayasanın 118. Maddesi hakkında.

Müstedi: Salih Çel-ebioğlu, Lefkoşa.

ile -

Müstedaaleyh:İçişleri ve İskân Bakanlığı vasıtasıyle
KTFD, Lefkoşa.

A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Fuat Veziroğlu.
Müstedaaleyh namına: Mustafa Arıkan.



Yasa Maddesi: 41/77 sayılı İskân, Topraklandırma ve Eşdeğ-er Mal Yasasının 29(2) ve 38(2) maddeleri ile 1978 İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğünün 14(2) maddesi.

İstemin Özeti: Müstediye tahsisli evin tahsisinin iptaline dair olan kararın hükümsüz ve/veya etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına -karar verilmesi istemi.

OLAY: Adına tahsisli konutunu hanımının rahatsızlığı nedeni ile terk ederek İngiltere'ye giden Müstedinin, İskân Dairesinden izin almadığı ve evi boş ve başkalarının kullanımına terk ettiği gerekçesi ile tahsisi iptal edildi. Bu ba-şvuruyu dosyalayan Müstedi mazaretini Mahkemeye sunduğu emarelerle ispata çalıştı.

SONUÇ: Konu tezekkür edildiğinde İskân Dairesinin tahsisi iptâl etmeden yeterli derecede araştırma yaptığı anlaşılmaktadır. Kararın yasal dayanaktan da yoksun olduğu söylen-emez.
Netice olarak başvuru reddolunur.


HÜKUM

Salih S. Dayıoğlu: Bu başvuruda Mahkemenin hükmünü Sayın Yargıç N. Ergin Salâhi verecektir.

N. Ergin Salâhi: Müstedi işbu başvurusu ile müstedaaleyh tarafından
alınara Resmi Gazete'nin Ek III ve 12.9.1980 -tarihli sayısında yayınlanan, Lefkoşa'da Şehit Mustafa Süleyman Sokak No.3'de kâin müste
diye tahsisli evin tahsisinin iptaline dair olan kararın hükümsüz ve/ veya etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğuramayacağına dair Mahkemece karar verilmesi istem-inde bulunmuştur.

Müstedi tarafından başvuru ile ilgili ileri sürülen olgular kısaca şu şekilde özetlenebilir:

Konu ev müstediye 26.5.1975 tarihli 14515 sayılı ve Mahkemeye Emare I olarak ibraz edilen bir tahsis belgesi ile tahsis edilmişti. Müstedinin i-ddiasına göre bu ev tahsis edildiğinde esaslı tamire muhtaç durumda idi ve gerekli tamiri kendisi yapmıştır. Tahminen 1979 yılı başlarında hanımı rahatsızlanmış ve tedavisı Kıbrıs'ta mümkün olmadığından Kurul raporu ile tedavi ve ameliyatını İngiltere'de y-aptırmak zorunluluğu doğmuştur. Bu durum Emare III olarak ibraz edilerı Sağlık Kurulu raporunda görülmektedir. O günlerde Devlet Memuru olan müstedinin müracaatı üzerine kendisine hanımının tedavisini yaptırabilmesi için Devletçe döviz tahsis edilmiştir. B-u durum 8.4.1982 tarihli Ekonomi ve Maliye Bakanlığının Emare 6 olarak ibraz edilen yazısından görülmektedir. Yine yapılan iddia ve sunulan emarelere göre müstedi Güneyde eşdeğer mal bırakan, eşdeğerde hak sahibi bir kişi durumundadır. Müstedı Sağlık Kurul-u raporu ve döviz tahsisinden sonra belirli bir tarihte adadan hanımını tedavi maksadı ile ayrılmıştır.

Müstedaaleyh ise müstediye konu evin tahsis edildiğini ve tahsisinin geçerli olduğunu kabul etmekle beraber müstedinin 6.8.1979 tarihinde Ingiltere'ye -gitmek üzere adadan çıkış yaptığını ve Devlet memurluğundan emekli olduğu ve adadan çıkış yapmazdan önce müstedaaleyhe haber vermediğini ve onlardan izin almadan uzun süre evi boş bıraktıklarını, müstedaaleyh ise belirli bir süre bekledikten sonra 13.3.198-0 tarihli Emare 7 olarak ibraz edilen ihbarı, taahhütlü posta ile müstediye göndererek bir ay zarfında konu eve dönerek ikamete başlamaması halinde konutu bir aydan fazla boş ve atıl tutması nedenine bağlı olarak müstedinin tahsisinin iptal edileceğini bil-dirmiştir. Bu ihbar müstedinin eline, öyle anlaşılıyor ki, evde olmaması nedeni ile geçmemiş ve taahhütlü olarak gönderilen bu ihbar geri İskân Dairesine iade edilmiştir. Bunun üzerine müstedaaleyh Emare 9 olarak ibraz edilen ve 21.5.1980 tarihli iptal kar-arını almıştır. Bu iptal kararındaki gerekçe şöyledir:

"Tahsisi alan şahsın 6.8.79 tarihinden beri adadan ayrıldığı ve geri dönmediğinin tesbit edilmesi ve/veya konutu tahsis amacına uygun olarak kullanmadığı, kapalı olarak tuttuğu."

Bu iptal kararı 12.9-.1980 tarihli Resmi Gazetenin Ek IV'ünde Amme Enstrümanı 190 olarak 634. sayfada 17. sırada yayınlanmıştır.

Müstedi, konu kararı alırken müstedaaleyhlerin kâfi araştırma yapmadıklarını, kendisinin Kıbrıs'tan geri dönmemek için ayrıldığının doğru olmadığın-ı, Kıbrıs'tan ayrılma nedenlerinin hanımını tedavi
maksadına bağlı olduğunu, ayrıca istida konusu karar alınırken müstedinin Güneyde taşınmaz malları olduğunu, eşdeğerde hak sahibi bulunduğunun dikkate alınmadığını ve konu kararın yasal gereklere uymadığı -gibi bu kararın hukuken sakat olduğunu iddia etmiştir.
Müstedaaleyh ise, konu kararı alırken yetkilerini kötüye kullanmadığını, esaslı araştırma yaptığını ve bu kararın 1978 İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğünün 14(2) maddesine aykırı olarak uygun gerekç-e gösterilmeksizin ve İçişleri ve İskân Bakanlığından izin almaksızın 6.7.1979 tarihinden itibaren 1 aydan fazla bu konutu bizzat kullanmadığı ve halen de kullanmadığı gerekçesiyle alındığını ve konu kararın yasal gerekçeden yoksun bulunmadığını, keza 41/7-7 sayılı Yasanın 29(2) maddesi ile 38(2) maddelerine dayanılarak bu kararın alındığını da ileri sürmüştür.
Müstedi Mahkemede şahadet vermemiş ve başvurusunu sadece sunulan emarelere dayandırmıştır. Bu emareler arasında Emare 10 olarak ibraz edilen 3.12.198-0 tarihli İskân ve Rehabilitasyon Dairesine gönderilen bir dilekçe de mevcuttur. Bu dilekçeye göre karısının tedavi maksadı ile ada haricinde bulunduğu sürede evine birkaç defa tecavüz edilerek oraya başkalarının yerleşmek istediklerini, bu nedenle bu eve -kendi yakınını bakıcı olarak koyduğunu İskân Dairesine bildirdiği görünmektedir. Ancak Emare 10 müstedi tarafından gönderildiğinde, başvuru konusu karar alınmış ve Resmi Gazetede yayınlanm ıştı.

Müstedaaleyh tarafından 3 sahit çağrılmıştır. Bu şahitlerin -şahadetine göz attığımızda özetle; l. şahit Mustafa Muharrem, İskân Bakanlığında 1974'den beri çalışmakta 1981'den itibaren de İskân Şubesinde görev yapmaktadır. 13.3.1980 tarihli Emare 7 ihbarı taahhütlü olarak gönderdiğini ve bu ihbarın geri geldiğini, k-onu evin gözetim altında tutulduğunu ve o günlerde evde birisinin kalmadığını, yaptığı araştırmada müstedinin 6.8.1979 tarihinde adadan ayrıldığını, fakat müstedinin o günlerde ada haricinde, hasta bulunan hanımına refakat için gittiğini duruşma günü Mahke-mede öğrendiğini söylemiştir. Yine bu şahit ev tahsis edildiğinde "T" olarak yani tamire muhtaç evler kategorisinde olduğunu söyleyerek müstedinin ileri sürdüğü evin tamire muhtaç olduğu hususundaki iddialarını desteklemiştir.
2. şahit Alibey Ahmet ise İsk-ân Bakanlığı Hukuk Şubesi Amiridir. Bu şahit özetle, Emare 7'nin gönderildiğini, evin o günlerde gözetim altında bulunduğunu, evde birisinin kalmadığını ve neticede evin kullanılmadığı gerekçesine dayanılarak konu kararın alındığı hususunda şahadet vermişt-ir.

3. şahit ise o da 1978'den itibaren İskân Şubesinde görevli bulunduğunu, iptal kararı alınmazdan önce ve alındıktan sonra konu evi kontrol için gittiğini, en son Aralık 1980 tarihinde evi ziyaret ettiğinde müstedinin hanımının bu evde ikamet ettiğini,- ondan, kocasının yakında geleceğini öğrendiğini, fakat bu tarihten önce müstedi aleyhine başvuru konusu iptal kararının alınmış olduğu hususunda şahadet vermiştir.



Müstedaaleyh tarafından bulunan savcı başvuru konusu kararın 1978 İnceleme ve Dağıtım K-omisyonu Tüzüğünün 14(2) maddesine istinaden alındığını, ancak kararın sadece bu maddeye istinat etmediğini, 41/77 sayılı Yasanın 29(2) ve 38(2) maddelerine de istinaden alındığını ileri sürmüştür.
Müstedi avukatı ise, belirli bir raddede, 14(2) maddesinde- ısrar edilmesi halinde bu maddenin Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürerek konunun Anayasa Mahkemesine havalesini isteyeceğini belirtmesi üzerine müstedaaleyh tarafından bu başvuru maksatları bakımından 14(2) maddesinin kaale alınmaması gerektiği ve bu ma-ddeye istinat etmedikleri hususunda Mahkemeye beyan yapılmış ve havale isteminden vazgeçilmiştir. netice itibarı ile bu başvuru maksatları bakımından İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğünün 14(2) maddesi kaale alınmayacaktır.

Bu başvuruda esas itibarı ile- üzerinde durulacak 2 konu mevcuttur. 1.Başvuru konusu kararın dayandırıldığı yasa maddeleri böyle bir
Kararın alınmasınayetki verip vermediği, diğer bir bir deyimle alınan 2. konu ise karar alınırken kafi araştırma yapılmadığıdır

2. konuyu tezekkür ettiğ-imizde İskân ve Rehabilitasyon Bakanlığına bağlı Iskân Dairesinin belirli bir araştırma yaptığı gözükmektedir. Başvuru konusu iptal kararı alınmadan önce başvuru sahibinin 1978 senesi sonlarında emekliye ayrıldığı, 5.8.1979 tarihinde de adadan ayrıldığı bu- yapılan araştırma sonucu tesbit edilmiştir. Yine İskân Dairesi mensupları başvuru konusu kararın alındığı tarihten önce müteaddit defalar konu evin hakikaten boş olup olmadığını tesbit etmek için evi ziyaret ettikleri, bu evin boş olduğu, bilâhare başvuru- sahibi yerine evde başkasının kaldığı ve başvuru sahibinin bu evi kullanmadığı yapılan araştırma neticesinde saptandığı görülmektedir. Bu durumda müstedaaleyhin konu kararı almazdan önce kâfi araştırma yapmadığı söylenemez. Başvuru sahibi başvurusunda ser-dettiği olgularda ve sunduğu belgelerde hanımının rahatsız olduğunu, tedavisinin Kıbrıs'ta mümkün olmadığını ve harice gitmek mecburiyetinde olduğunu ileri sürmüştür. Sunulan belgeler de bu hususu desteklemektedir. Yine bu maksat için Maliye Bakanlığından -kendilerine döviz tahsis edildiği de görülmektedir. Ancak başvuru sahibinin mazaret teşkil edebilecek durumunu İskân Ve Rehabilitasuon Bakanlığının yaptığı araştırmalar neticesi öğrenmesi olası değildi. Adadan 5.8.1979 tarihinde ayrılan ve konu kararın alı-ndığı 21 Mayıs 1980 tarihine kadar geçen bir seneyi aşkın bir süre zarfında başvuru sahibi bu evi hakikaten makul ve zorunlu nedenlere binaen kullanmayacak durumda ise bunu İskân Bakanlığına bildirmesi ve onları durumundan haberdar etmesi doğal ve beklenen- bir hareketti. Bu yapılmamıştır. Başvuru sahibi ancak konu karar alındıktan ve Resmi Gazetede yayınlanıiıktan sonra Kıbrıs'a kısa bir süre için avdet etti, ancak çok geçmeden tekrar ada dışına çıktı ve halen de ada dışında bulunmaktadır. Bu nedenlerle 2. -konu üzerinde müstedaaleyhin yanlış hareket ettiği söylenemez.
Tezekkür edilmesi gereken ikinci husus konu kararın yasal dayanaktan yoksun olup olmadığıdır. Müstedaaleyh konu kararın 41/77 sayılı Yasanın 29(2) ve 38(2) maddelerine dayandırıldığını iddia et-miştir. Bu maddeler aynen şöyledir:
"29. (1) ............ . . ...

(2) Kendisine tahsis edilen konut veya işyerini kullanmayan, başkasına devir veya satışını yapanlar,

(3).. . . . . . .. . . . .
İmar, iskân ve Rehabilitasyon işlerinden sorumlu Bakanlığı-n yazılı tebligatını müteakip, en geç 1 ay içinde, sözü edilen konut veya işyerlerini herhangi bir hasara meydan vermeden tahliye etmek zorundadırlar. Tahliye etmedikleri takdirde ilgili bakanlık 30 gün içinde tahliye davası açmakla yükümlüdür."

"38. (2) -Bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan ko-
nut, küçük işyeri; tesis ve arazi tahsisleri bu Yasa Kurallarına göre yeniden gözden geçirilir. Bu Yasa kurallarına uygun olarak yapılan tahsisler, geçerli sayılır ve hak sahiplerine tahsis belgeleri v-erilir. Bu Yasaya aykırı olarak yapıldığı saptanan tahsisler ise imar, iskân ve rehabilitasyon işlerinden sorumlu Bakanlıkça iptaledi-
lir."

38(2) maddesine göz attığımızda bu madde Yasadan önce yapılan konut, küçük işyeri ve benzeri tahsislerin yeniden -gözden geçirilmesi ve bu Yasaya uygun olarak yapılan tahsislerin tahsis sahiplerine yeniden tahsis belgesi verilmesini öngörmektedir. Önümüzdeki başvuruda Emare I olarak ibraz edilen tahsis belgesindeki tahsisin ve buna ilişkin tahsis kararının yanlış alın-dığı veya yasaya aykırı olduğu hususunda herhangi bir iddia ileri sürülmemiştir. Bu durumda konu kararın Yasanın 38(2) maddesine dayandırılması olası değildir.
Yasanın 29(2) maddesine göz atıldığında hakikaten kendisine konut veya işyeri tahsis edilen kişi-nin tahsis edilen konut veya işyerini kullanmaması veya başka birisine devretmesi veya satması halinde aleyhine ilgili Bakanlıkça bazı işlemlerin yapılabileceği açıklıkla görülmemektedir. 29. maddenin alt paragrafında ne gibi işlemlerin yapılacaği sıralanm-aktadır. Bu işlemler arasında İskân Bakanlığı, kullanılmayan veya devredilen bir konut veya işyerini tahliye ettirme yetkisine sahiptir. Bunu yapmak için de ihbar vermesi ve 30 gün zarfında tahliye davası açması gerekir. Bu madde tüm olarak mütalâa edildiğ-inde kullanılmayan bir konutun tahliye edilmesini sağlamak amacı ile bu gibi işlemleri yapabilme salâhiyetine haiz bakanlığın böyle bir konutun tahsisini iptal edemeyeceğini düşünmek, bu mad-
denin ruhuna ters düşmektedir. Kanaatimizce böyle bir konutun ta-hliyesi yönüne gidip tahliyesi sağlanırken bu gibi konutla ilgili tahsisin iptal edilmesi de bu işlemlerin doğal bir parçasıdır. Mevzuya bu açıdan bakıldığında müstedaaleyhlerin almış oldukları kararın yasal dayanaktan yoksun olduğu söylenemez.

Ancak sıra-sı gelmişken şunu da belirtmek yerinde olur 41/77 sayılı Yasanın 29(2) maddesi altında kullanılan deyime bakıldığında
"kendilerine tahsis edilen konut ve işyerini kullanmayan başkasına devir veya satışını yapanlar" deyimi geçmektedir. Kanaatımızca burada k-ullanılan deyim geniş anlamdadır ve makûl esnekliğe, geçerli mazaretlere açık ve idarenin takdirini doğru yönde kullanabilecek genişlikte tutulmuştur. Ne var ki 41/77 sayılı Yasaya istinaden çıkarıldığı görülen İnceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğünün 14(2)- maddesine göz atıldığında Yasanın uygulanmasını kolaylaştırıcı olması gereken tüzük Yasanın 29(2) maddesinin kapsamını daralttığı, kullanmama süresini bir ay gibi kısa bir zamana sınırlandırdığı, tahsis sahiplerine uygun gerekçe göstererek İskân ve Rehabi-litasyon Bakanlığından izin alma şartını getirdiği gözükmektedir. Bu durum ise vatandaşlara birçok zorluklar yaratıp onları zor durumda bırakabilecek nitelikte olduğu ve Yasa maddesini son derece daralttığı ilk nazarda görülmektedir. Ancak işbu başvuruda İ-nceleme ve Dağıtım Komisyonu Tüzüğüne istinat edilmediği cihetle bu konuda daha fazla birşey söylememeği uygun görürüz.

Netice olarak söylenenlerden de anlaşılabileceği gibi müstedi başvurusunda muvaffak olmuş değildir. Başvuru reddolunur.


(Salih S. Day-ıoğlu)(N. Ergin Salâhi) (Aziz Altay)
Yargıç Yargıç Yargıç

5 Kasım 1982








Full & Egal Universal Law Academy