Yüksek İdare Mahkemesi Numara 344/1991 Dava No 31/1992 Karar Tarihi 23.09.1992
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 344/1991 Dava No 31/1992 Karar Tarihi 23.09.1992
Numara: 344/1991
Dava No: 31/1992
Taraflar: Dağlı Trading Ltd. İle Tic. Ve San. Bakanlığı
Konu: İthal izni müracaatının reddi
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 23.09.1992

-D.31/92 YİM 344/91

Yüksek İdare Mahkemesi Olarak Oturum Yapan
Yüksek Mahkeme Huzurunda
Mahkeme Heyeti: Aziz Altay, Celâl Karabacak, Özkan Tunçağ.
Anayasanın 152. Maddesi hakkı-nda.

Müstedi: Dağlı Trading Ltd. Mağusa.
ile
Müstedaaleyh: Ticaret ve Sanayi Bakanlığı vasıtasıyle KKTC, Lefkoşa.
A r a s ı n d a.

Müstedi namına: Fuat Vezir-oğlu.
Müstedaaleyh namına: Müjgan Irkad.

Yasa Maddesi: 12/83 sayılı Dış Ticaret (Düzenleme ve Denetim) Yasasının 8(3). maddesi, 13.5.1991 tarih 43 sayılı Resmi Gazetenin Ek III'ünde yayınlanan İthalatı ve İhracatı Düzenleme Tüzüğünün 20. maddesi, KKTC Ana-yasasının 152(3). maddesi.

İstemin Özeti: Müstedinin ithal izni müracaatını reddeden Müstedaaleyh kararının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmaycağına karar verilmesi istemi.

OLAY: İthalat ile iştigal eden Müstedi, toz deterjan ve -şampuan ithal etmek için Sağlık Bakanlığından ön izin aldı. Bilahare Müstedaaleyhe müracaat ederek ithal izni talep etti. Bakan ile yapılan görüşmede bakan Müstediye ithal izni verilmeyeceğini kesin olarak bildirdiğini söylerken, Müstedi ve tanığı ithal -izni için ileride yanıt verileceğini söylediğini iddia etmektedir.

SONUÇ: Bakanın yakınma konusu kararı Başbakan ve Başsavcılıktan aldığı mütalâalar ışığında aldığı mahkeme huzurundaki şahadetten ve ibraz edilen emarelerden anlaşılmaktadır. Müstedinin baş-vuru konusu kararı Cumhurbaşkanı, Başbakan nezdinde de aldığı ve ilgilenilmesini istediği, buna rağmen hiçbir üst düzey yetkilinin konu ile ilgilenmediği ortadadır. Bu durumda Bakanın, ailesi bağlar nedeni ile tarafsız davranmadığına ilişkin iddialarda her-hangi bir mesnet yoktur.
Başvuru reddolunur.

Atıfta Bulunulan Yargısal İçtihatlar:
YİM 117/89 sayılı Yüksek İdare Mahkemesi kararı.



H Ü K Ü M

Aziz Altay: Müstedi bu başvurusunda, ithal izni müracaatını reddeden müstedaaleyhin 14.11.1991 tarihli ka-rarının hükümsüz ve etkisiz olduğuna ve herhangi bir sonuç doğurmayacağına karar verilmesini talep etmektedir.

İthalât ile iştigal eden müstedi 7.8.1991 tarihinde Procter & Gamble Firmasının ürünleri olan şampuan ve toz deterjan ithal etmek için, Sağlık -Bakanlığından gerekli ön izni aldıktan sonra, müstedaaleyhe müracaat etti ve ithal izni istedi. 14.8.1991 tarihine ithal izni verilmediği için şirketin direktörü Ozan Dağlı zamanın Ticaret Bakanı Atay A. Raşit ile görüşmek için sekreterinden görüşme talebi-nde bulundu. Bakandan randevu alamayan Dağlı, Mağusa Milletvekili ve UBP Mağusa Örgüt Başkanı Ahmet Sevinç aracılığı ile 19.8.1991 tarihi için randevu aldı ve o tarihte Ahmet Sevinç ile birlikte Bakanı görmeye gitti.

Bakan ile yapılan ve Ticaret Dairesi -Müdürü Kani Abdullah ile Milletvekili Ahmet Sevinç'in de hazır bulunduğu bu görüşmede yer alan konuşmalar hakkında iki farklı iddia vardır. Dağlı ile tanığı Ahmet Sevinç Bakanın ithal izni konusunu incelemeye aldığını, alınacak sonuç ışığında ileride yanıt- vereceğini söylediğini ve müstediye ithal izni verilip verilmeyeceği hususunda hiçbir yanıt verilmediğini, başka herhangi bir tutum da bildirmediğini iddia etmektedirler. Bakan ise, bu görüşmede Ozan Dağlı'ya, elindeki bir belgeye atıfta bulunarak ve Rum -tüccarı Stpehanides ile olan işbirliğine de işaret ederek ithal izni verilemeyeceğini kesin bir ifade ile söylediğini iddia etmektedir. Anlaşılacağı gibi bu görüşmenin önemi, Bakanın müstediye ithal izni verilmeyeceğini açıklayıp açıklamadığı noktasında to-planmaktadır. İthal izni verilmeyeceği hususunun bu görüşmede Ozan Dağlı'ya bildirildiğinin kanıtlanması halinde, başvurunun, 75 günlük süre içerisinde dosyalanmadığı nedeniyle reddedilmesi gerekir. Bu nedenledir ki her iki taraf da bu görüşmede yer alan k-onuşmalar üzerinde uzun boylu durmuşlar ve bu hususla ilgili tanıkları çok sıkı istintaka tabi tutmuşlardır.

İdare hukukumuzda, idarenin aldığı kararların behemehâl yazılı olmasını öngören bir kural yoktur. İdari kararlar yazılı olabileceği gibi sözlü de- olabilir. Aynı şekilde idari kararların ilgili tarafa bildirilmesi yazılı olabileceği gibi sözlü de olabilir. Ancak herhangi bir yanlış anlamaya veya yoruma veya kuşkuya yer vermemek için iyi bir idareden beklenen, kararlarının ve bildirimlerinin yazılı o-lmasıdır.

KKTC Anayasasının 152. maddesinin 3. fıkrası bir başvurunun, yakınma konusu karar veya işlemin yayınlanması tarihinden veya yayınlanmadığı takdirde kişinin karar veya işlemi öğrendiği tarihten başlayarak 75 gün içinde yapılmasını öngörür. Vatan-daşın Mahkemeye başvurma hakkını 75 günlük süre ile sınırlayan Anaysanın bu maddesinin katı bir şekilde yorumlanıp uygulanması gerektiğine kuşku yoktur. Ancak, önümüzdeki başvuruda olduğu gibi, kararın müstedinin bilgisine sözlü olarak getirildiği iddia ed-ildiği hallerde, kararın hangi tarihte müstedinin bilgisine getirildiği ve getirilmiş ise kararın müstedi tarafından tam ve doğru olarak algılanıp algılanmadığı konusu büyük önem taşımaktadır ve bu hususların her meselenin kendine özgü olguları ışığında ka-rara bağlanması gerkir. Kararın müstedinin bilgisine getirildiği veya bilgisine getirilen kararı tam olarak anladığı hususunda kuşkulu bir durum veya belirsizlik olması halinde kuşkunun müstedi lehine alınması gerekir.

Mahkemeye emare 9 olarak ibraz edil-en karardan da anlaşılacağı gibi Bakan, müstedinin Procter & Gamble Firmasının Avrupa menşeli toz deterjan ve şampuan ithali için yaptığı müracaatı 16.8.1991 tarihinde reddetmiştir. Ne var ki Bakan bu kararı müstediye yazılı olarak bildirmiş değildir. 19 -8.1991 tarihinde Bakan ile müstedinin direktörü Ozan Dağlı arasında yer alan görüşmede Bakanın Ozan Dağlı'ya yaplan müracaatın reddedildiğini sözlü olarak bildirdiği iddia edilmekte ise de Ozan Dağlı bunu kabul etmemektedir. Bu görüş ayrılığının kararın sö-zlü olarak bildirilmesinden kaynaklandığı açıktır. Bu görüşmeden sonra yapılan bazı yazışmalardan Bakanın 19.8.1991 tarihli görüşmede izin müracaatının reddedildiğini kesin ve açık bir şekilde Ozan Dağlı'nın bilgisine getirdiğini ve Ozan Dağlı'nın da bunu -bu şekilde algıladığını söylemek mümkün değildir. Bu görüşmeden 4 gün sonra Procter & Gamble Firması Bakana yazdığı 23.8.1991 tarihli emare 14 yazısında müstediden izin konusunun gerekli araştırma yapılıncaya kadar askıya alındığını öğrendiğini belirterek -ürünlerinin KKTC'de pazarlanmasına yardımcı olunmasını istedi. Müstedi, Bakana gönderdiği 10.10.1991 tarihli emare 15 yazıda ithal izinlerinin 7.8.1991 tarihinden beri durdurulduğundan yakındı. Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanının konu ile ilgili olarak ya-zdığı 30.9.1991 tarihli yazısına Bakanın Mahkemeye emare 38 olarak ibraz edilen 8.10.1991 tarihli yanıtında müstedinin ithal izni talebinin askıya alınmış olmasının bir belgenin incelemeye alınmış olmasından kaynaklandığını ve Devlet'in ilgili birimleri ta-rafından yürütülen geniş boyutlu tetkik ve araştırma sonuçlanmadan herhangi bir yanıt verilmesinin bu aşamada mümkün olmadığını, araştırmanın tamamlanmasını müteakip bilgi verileceğini bildirdi.

Yukarıda sözü edilen emare 14, 15 ve özellikle emare 38 dik-kate alındığında 19.8.1991 tarihindeki görüşmede müstedinin ithal izni müracaatının reddedildiğine yönelik kararın kesin ve açık bir şekilde Ozan Dağlı'ya bildirildiği ve Dağlı'nın da bu kararı tam ve doğru olarak algıladığı kuşkuludur. Bu kuşkulu durumun -müstedi lehine alınması davanın tüm olguları ışığında doğru ve adil olacağı kanısındayız. Bu durumda Mahkeme huzurundaki şahadet ışığında başvuru konusu kararın Bakanlık Müsteşarının 14.11.1991 tarihli yazısı ile müstedinin bilgisine geldiğini kabul etmek -gerekir. Başvuru 10.12.1991 tarihinde dosyalandığına göre 75 günlük hak düşürücü süre aşılmış değildir. Bu nedenle müstedaaleyhin başvurunun süresi içinde dosyalanmadığı ile ilgili ön itirazını reddetmeyi uygun gördük.

Başvurunun esasına gelince; müstedi- ithal izni ile ilgili müracaatını Bakanın reddetmeye yetkisi bulunmadığı gibi red kararına dayanıklık eden sebebin de hukuka aykırı olduğunu iddia etmekte ve bu kararın yasal dayanaktan yoksun olduğunu savunmaktadır.

İthal edilmek istenen toz deterjan i-le şampuanın izne tabi mallar olduğu bu başvuruda ihtilâf konusu değildir. İhtilâf konusu olan ve karara bağlanması gereken husus, müstedinin ithal izni için yapmış olduğu müracaatı Bakanın reddetmeye yetkisi olup olmadığıdır. Bakan, Başsavcılıktan aldığı -hukuki mütalâa ışığında 12/83 sayılı Dış Ticaret (Düzenleme ve Denetim) Yasasının 8. maddesi ile KKTC Anayasasının 48(2) maddesi altında böyle bir yetkisi olduğunu ve üst düzey yetkilileriyle yaptığı istişarelerden sonra bu yetkisini kullanarak talep edile-n izni reddettiğini söylemiştir. Müstediye göre, Bakanın söz konusu Yasanın 8. maddesi altındaki yetkisinin, bu madde altında çıkarılan Tüzük ışığında müracaatları değerlendirip karara bağlamaktan ibarettir. Tüzükte ise Bakana Rumlarla işbirliği yapıldı di-ye izin müracaatını reddetme yetkisi verilmiş değildir. Tüzükte hangi hallerde iznin kısıtlanabileceğine dair herhangi bir kural da yoktur. Bakanın genel yetkisi olması da söz konusu olamaz.

Yasanın 8. maddesinin 3. fıkrası aynen şöyledir:

"8. (1) .....-.............
(2) ..................
(3) Bu Yasa uyarınca yapılacak tüzüklere uygun olarak izin alınması gereken hallerde izin başvuruları, tüzüklerde öngörülecek esaslara göre yapılır ve Bakanlıkça incelendikten sonra,

Uygun bulunabilir; veya-
Kısmen veya tamamen reddedilebilir; veya
Amaç ve koşullara bağlanabilir."


-Alıntısı yapılan fıkradan da görülebileceği gibi, Tüzükle yapılması öngörülen düzenlemenin, izin başvurularının esaslarının belirlenmesi ile ilgilidir. Başka bir deyişle, Yasa izin müracaatlarının hangi esaslara göre yapılabileceğini düzenleyen şekle ilişk-in bir tüzük yapılmasını öngörmektedir. Nitekim bu Yasa altında 13.5.1991 tarihinde Resmi Gazete Ek III sayı 43'de yayınlanan İthalâtı ve İhracatı (Düzenleme ve Denetim) Tüzüğünün 20. maddesinde ithalâtcıların onaylanmak üzere Bakanlığa sunacakları orijina-l proforma faturada veya Bakanlığın uygun göreceği belgede ne gibi bilgiler aranacağı sıralanmaktadır.
-
Yasanın 8. maddesinin 3. fıkrası, yapılan izin müracaatlarını incelerken Bakanın neleri dikkate alacağı, hangi hallerde müracaatları kabul edeceği veya reddedeceği ile ilgili olarak tüzükte herhangi bir düzenleme yapılmasını öngör- memektedir. Bakanın ta-kdir yetkisinin tüzükte yapılacak düzenleme ile belirlenmesi de söz konusu değildir. 3. fırkaya göre, tüzükte öngörülecek esaslara uygun olarak yapılacak izin başvurularını Bakan inceledikten sonra uygun bulabilir, kısmen veya tamamen reddedebilir veya ama-ç ve koşullara bağlayabilir. Bundan da anlaşılabileceği gibi Yasa Bakana geniş bir takdir yetkisi tanımıştır. Kuşkusuz Bakan bu takdir yetkisini kullanırken kamu yararını göz önünde tutmak, ülkenin ekonomik çıkarlarını gözetmek, keyfiliğe kaçmadan ve daima- makuliyet sınırları içinde hareket etmek zorundadır.

Bakanın ithal izni müracaatını uygun hallerde reddetmeye yetkisi olduğuna göre, müstedinin başvuru konusu izin müracaatını reddetmekle hatalı hareket edip etmediğini veya takdir yetkisini kötüye kulla-nıp kullanmadığını incelemek gerekir.

Müstedi başvuru konusu karara konu olan izin müracaatını yapmazdan takriben 1 ay kadar önce, 3.7.1991 tarihinde Raşit Ahmet Raşit Şirketler Grubu yetkilileri Bakana Procter & Gamble Firmasının Cenevre Müdürü S.K. Aya-che tarafından Firmanın İstanbul sorumlusu R. Bastian'a hitaben yazıdğı 24.10.1990 tarihli bir belgeyi de verdi. Bu belgede Procter & Gamble ürünleri için Lefkoşa'da bulunan Stephanides isimli bir Rum ile tüm Kıbrıs'ı kapsayan bir dağıtıcı sözleşmesi bulun-duğu, mevcut durum dolayısıyle KKTC sınırları içindeki bölgeye Stephanides'in dağıtım yapamadığı, ihtracatcı firmanın KKTC'ye doğrudan mal gönderebilmesine yeşil ışık yakması hususunda onunla görüşmeler yapıldığı, Stephanides'in (a) durum normale döndüğünd-e tüm dağıtım işini tekrar kendisinin alması ve (b) iş ilişkisi içinde olduğu (business associate) Dağlı Trading Ltd. ile iş yapılması kaydıyle kabul ettiği belirtildi. Belgede Stephanides ile tüm Ada'ya şamil bir sözleşmeleri bulunduğuna da işaret edilere-k buna dikkatle uyulması gerektiği ve Kuzey Kıbrıs'a ihracat yapacağını bildikleri müşterilerine bundan kaçınmaları hususunda talimat verilmesi de istendi. Bakan bu belgeyi inceledikten sonra 9.7.1991 tarihinde konu ile ilgili olarak Başbakan'a bir yazı gö-nderdi ve Procter & Gamble Cenevre Firmasının Kıbrıs Bayiinin Güney Kıbrıs'ta yerleşik Stephaides adında bir Rum olduğunu, Procter & Gamble Firması tarafından satın alınan Mintax İstanbul'un ürettiği ve KKTC'ye ithal edilen ürünleri için esas bayi olan Ru-m'a komisyonluk verilmesi durumu doğduğundan buna bir tedbir alınması gerektiğini belirtti ve konunun T.C. Büyükelçiliği nazdinde ele alınarak bu gibi durumlarda izlenecek politikasının Bakanlığına bildirilmesini rica etti.

Bakan, Başsavcılığın konu hakk-ındaki mütalâasını, Başbakan ile diğer üst düzey yetkililerinin de görüşlerini aldıktan ve Ticaret Dairesi Müdürü ile teknik düzeyde görüş alış verişinde bulunduktan sonra kendi takdir yetkisini kullanarak 16.7.1991 tarihli kararı aldı ve Procter & Gamble -ile Mintax Firmalarından deterjan ithalâtı için yapılcak müracaatlara, bilgisine getirilmeden, ithal izni verilmemesi hususunda talimat verdi. Ticaret Dairesi Müdürü Bakanın bu talimatını 17.7.1991 tarihinde ilgili birimin sorumlusuna yazılı olarak duyurdu-.

7.8.1991 tarihinde müstedi Procter & Gamble Firmasının ürünlerinden olan toz deterjan ve şampuan ithali için yapmış olduğu izin müracaatı, verilen talimata uygun olarak, Bakanın bilgisine getirildi. Bakan 16.8.1991 tarihinde, söz konusu markaların itha-linde Güneyde Rumla işbirliği yapıldığını tevsik eden belgenin Bakanlığa ibrazı nedeniyle ve yapılmış olan istişareler sonucuna göre ithal izni verilmemesine karar verdi. Bakanın kararında sözünü ettiği tevsik edici belge, Emare 5'e ekli bulunan 24.10.1990- tarihli belgedir ve Bakan kararını münhasıran bu belge ışığında verdiğini söylemiştir. Bakana göre milli davanın ekonomik yönü ile doğrudan ilgili olan bu konudaki kararını, 12/83 sayılı Dış Ticaret (Düzenleme ve Denetim) Yasasının 8(3) maddesi ile Devle-t'in özel girişimlerin ulusal ekonominin gereklerine uygun yürütülmesini öngören Anayasanın 48(2) maddesine dayanrak aldı. Bu kararı alırken amacı ülkenin ekonomik egemenlğini korumak ve KKTC'yi de içine alan Stephanides'in KKTC pazarı üzerindeki ipoteğini- ve icazetini kaldırmaktı. Yine Bakana göre, Procter & Gamble Firmasının yalnız Avrupa'da değil, Türkiye'de üretilen Türk menşeli ürünlerinin de KKTC'ye ithalinde Stephanides söz sahibi olmasaydı ve Procter & Gamble'ın KKTC bayiliği müstediye verilmesi sağ-lanmış olsaydı kendisine yardımcı olunacaktı.

Yukarıda söylenenlerden, Bakanın başvuru konusu kararı alırken münhasıran emare 5'in ekindeki 24.10.1990 tarihli belgeye dayandığı ve bunu yaparken amacının Güneyde yerleşik bir Rum'un KKTC ticareti üzerindek-i ipoteğini ve icazetini kaldırmak ve ülkenin ekonomik egemenliğini korumak olduğu anlaşılmaktadır. 24.10.1990 tarihli belgede açıkça görülebileceği gibi Procter & Gamble ürünlerinin KKTC'ye ithali, söz konusu Firmanın Kıbrıs bayii olan Rum'un öne sürdüğü -koşullara uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Procter & Gamble Firmasının Cenevre Müdürü ise İstanbul sorumlusu arasında geçen ve gerçek dışı olduğu iddia edilmeyen bu belge, bu firmanın ürünlerinin KKTC'ye hangi koşullar altında ithal edildiğini ortaya ko-yması açısından önemlidir. Bu koşullara göre Güneydeki Rum bayiin KKTC'yi içine alan bayiliği devam edecek ve söz konusu ürünleri Kuzeyde pazarlayamadığı için bu ürünler iş ilişkisi içinde bulunduğu müstedi tarafından pazarlanacaktır. Başka bir deyişle, Ru-m hem KKTC bayiliğini elinde tutacak hem de kendisi bu görevi yapamadığı halde kimin tarafından yapılacağı hususunda söz sahibi olacaktır. Bakanın da belirttiği gibi bu durum KKTC ticaretini ipotek altına almaktan başka birşey değildir. Bu nedenle KKTC'nin- Ulusal ekonomisini yönlendirmek ve ekonomik egemenliğini korumakla görevli Bakanın 24.10.1990 tarihli belge ışığında müstediye talep ettiği izni vermemekle hata ettiği veya yetkilerini kötüye kullandığı söylenemez.

Müsetdi 24.10.1990 tarihli belgede yer- alan "business associate" söz dizisinin Procter & Gamble Firmasının iki memuru arasındaki yazışmada yer aldığını öne sürerek kendisini bağlamadığını iddia etti. Ozan Dağlı şahadetinde Stephaides'i hiç tanımadığını, onunla ticari herhangi bir işbirliği yap-madığını savundu. Ne var ki Stephanides ile müstedinin ilişkileri bulunduğu 24.10.1990 tarihli belgede ifade edilmektedir ve Stephanides KKTC'deki dağıtım işinin, iş ilişkisi içinde bulunduğu müstedi tarafından yapılmasını şart koşmuştur. Müstedinin ithal -izni konusunda Bakanlıkta ihtilâfa düşmeden çok evvel yazılan bu belgede yer alan "business associate" söz dizisinin iş ilişkisi anlamında kullanıldığına kuşku yoktur ve Bakanın da bunu bu şekilde algılamış olmakla hata ettiği söylenemez.

Müstedi 14.11.1-991 tarihli ifadesini bulan kararın gerekçesiz olduğunu iddia etmiştir. Müstedinin, kendisine niçin ithal izni verilmek istenmediğini o tarihe kadar olan konuşmalardan ve yaptığı görüşmelerden bildiği Bakan ile Ozan Dağlı'nın şahadetinden ve Procter & Gamb-le Firması tarafından Bakana gönderilen 23.10.1991 tarihli yazıdan anlaşılmaktadır. Kaldı ki, gerekçesiz bir karar dosyada bulunan belgelerle desteklenebiliyorsa bu kararın gerekçesiz olduğu ve hukuk ilkelerine aykırı ve keyfi bir şekilde alındığı söylene-mez. (Bak:YİM 117/89) önümüzdeki meselede yakınma konusu karara dayanıklık eden gerekçeler ve Bakanın keyfi hareket etmediğini gösteren belgeler Bakanlık dosyasında mevcuttur. Bu nedenle kararın gerekçesiz olduğu iddiası varit değildir.

Müstedi, müsteda-aleyhin Procter & Gamble Firmasının Bakanlık iznine tabi ürünlerine ithal izni vermekten aynı firmanın Bankalar kanalı ile ithali mümkün olan kozmetik ürünlerinin serbestce ithal edildiğine ve bunlara karşı herhangi bir önlem alınmadığına işaret ederek m-üstedi ile ilgili olarak alınan başvuru konusu kararın keyfi, tutarsız ve çelişkili olduğunu iddia etti. Doğrudan Bankalardan temin edilen izinle yapılan ithalat Tüzük uyarınca ve Tüzüğün verdiği yetkiye dayanılarak yapılmaktadır. Tüzükte gerekli değişikli-k yapılmadıkça bu gibi ithalatı engellemeye veya kısıtlamaya Bakanın yetkisi yoktur. Nitekim Bakanlık bu çelişkili durumu düzeltmek amacıyle kozmetik ürünlerinin de Bakanlık onayına tabi tutulmasını öngören bir Tüzük değişikliği için Bakanlar Kuruluna bir -önerge sundu. Bakanlar Kurulunun bu önergeyi, bizce bilinmeyen nedenlerden dolayı, gündemine alıp görüşmemiş olması Bakanın başvuru konusu kararın çelişkili, tutarsız ve keyfi olduğunu göstermez. Ancak önergeyi, aradan oldukça uzun bir süre geçtiği halde, -gündemine alıp, şu veya bu şekilde, karara bağlamayan Bakanlar Kurulunun bu tutumunu yadırgadığımızı belirtmeden geçemeyeceğiz.

Son olarak bir hususa daha değinmek istiyoruz. Müstedi bu başvuruda Bakanın Raşit A. Raşit Şirketler Grubu Ortakları ile olan -aile bağları nedeniyle ve sözü edilen şirketin çıkarlarını korumak amacıyle keyfi hareket ettiğini ısrarla öne sürdü. Bakanın söz konusu şirket ortakları ile ailevi yakınlığı olmakla beraber onun bu meselede baştan beri tarafsız hareket ettiği, bu ailevi y-akınlığının istismar konusu yapılabileceğini dikkate alarak vakit kaybetmeden konuyu Başbakana ve Başsavcılığa intikâl ettirdiği ve onların görüş ve mütalaaları ışığında yakınma konusu kararı aldığı Mahkeme huzurundaki şahadetten ve ibraz edilen emarelerde-n görülmektedir.

Yine Mahkeme huzurundaki şahadetten Procter & Gamble Firmasının konuyu yazılı olarak doğrudan Cumhurbaşkanının bilgisine getirdiği, bizzat Dağlı ile kayınpederinin Cumhurbaşkanını bu konuda gördükleri, Dağlı'nın ayrıca konu ile ilgili o-larak hazırladığı bir dosyayı Başbakana takdim ederek olayla bizzat ilgilenmesini istediği, buna rağmen hiçbir üst düzey yetkilisinin Bakana yakınma konusu kararın değiştirilmesine yönelik herhangi bir girişimde bulunmadığı açıktır. Durum bu merkezde olduğ-una göre Bakanın aile bağları nedeniyle keyfi hareket ettiği, Devlet nüfusunu şahsi ve ailevi menfaatlara alet ederek tarafsız davranmadığına ilişkin iddialarda herhangi bir mesnet görmü-yoruz.

Yukarıda belirtilenler ışığında başvuru reddolunur.

Masraf-lar için herhangi bir emir verilmez.


(Aziz Altay) (Celâl Karabacak) (Özkan Tunçağ)
Yargıç Yargıç Yargıç

23 Eylül 1992














-


-2-



-


Full & Egal Universal Law Academy