Yüksek İdare Mahkemesi Numara 3/1998 Dava No 1/1998 Karar Tarihi 09.02.1998
Karar Dilini Çevir:
Yüksek İdare Mahkemesi Numara 3/1998 Dava No 1/1998 Karar Tarihi 09.02.1998
Numara: 3/1998
Dava No: 1/1998
Taraflar: Gümrük Çalışanları Sendikası ile Bakanlar Kurulu
Konu: Ara emri
Mahkeme: YİM
Karar Tarihi: 09.02.1998

-D. 1/98 YİM 3/98

Yüksek İdare Mahkemesinde
Anayasanın 152. Maddesi Hakkında.

Yargıç Gönül Erönen huzurunda.

Davacı: Gümrük Çalışanları Sendikası, Lefkoşa

-ile-

Davalı: KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyle KKTC Başsavcılığı, - Lefkoşa
A r a s ı n d a.

Davacı namına: Avukat Mehmet Öner Ekinci
Davalı namına: Başsavcı Yardımcı Muavini Mehmet Ali Şefik.


--------------

Ara Karar

Gönül Erönen: Davacı, 16.1.1998 tarihinde açmış olduğu dava altında bir istida dosyalayarak, 14-.1.1998 tarih ve 5 sayılı Resmi Gazetenin Ek.4 Bölüm 1'inde 2 numaralı Amme Enstrümanı olarak yayımlanan Bakanlar Kurulunun 12.1.1998 tarih ve E-82-98 sayılı "Gümrük Çalışanları Sendikasının, Gümrük Hizmetlerindeki Grevin ertelenmesine ilişkin kararının du-rdurulması ve/veya yürürlükte ve/veya uygulamada kalmaması yönünde ara emri talebinde bulunmuştur.

Tek taraflı dosyalanan bu istidanın karşı tarafa tebliği uygun görüldükten sonra Davalı bu istidaya itiraz dosyalamıştır. Bu istidaya ilişkin olgular şöyle- özetlenebilir:-

Davacı/Müstedi Gümrük Çalışanları Sendikasıdır ve 13/71 sayılı Sendikalar Yasası altında kurulmuş bir sendikadır. Davalı, KKTC Bakanlar Kurulu vasıtasıyle KKTC Başsavcılığıdır. Davacı/Müstedi grev kararı almıştır.

Davalı/Müstedaaleyh 1-2.1.1998 tarihinde aldığı ve 14.1.1998 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan kararı ile Müstedi tarafından alınan grev kararını 60 gün süreyle ertelemiştir.Bu karar neticesinde Davacı/Müstedi sendikal hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığından yakınmaktadır. Da-vacı/Müstediye göre,bu karar Anayasal haklarını zedeleyecek ve kullanılmaz hale getirecektir. Keza haklı ve geçerli nedenlerden yoksun, keyfi ve çalışma barışını bozacak niteliktedir. Davacı/Müstedi, kararın yanlı ve keyfi bir karar olduğunu iddia ederek, -42/96 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Referandum Yasasının dava konusu kararın alınmasına yetki veren 16. maddesinin 3. fıkrası kuralının Anayasanın 54(2) maddesine aykırı olduğunu da ileri sürmektedir. Davacı/Müstedinin iddialarına göre söz konusu Baka-nlar Kurulu kararı geçerli, anlaşılır ve açık gerekçelerden yoksun, grev hakkının kullanılmasını sınırlar niteliktedir. Keza, Davacı/Müstedinin yürüttüğü grevi ertelerken Bakanlar Kurulu yasayı yanlış yorumlayıp uygulamış ve tamamen keyfi hareket ederek ye-tkilerini kötüye kullanmıştır. Ara emri verilmemesi halinde Anayasal ve yasal grev hakkı zedelenmiş olacak bu da telafisi imkânsız, geriye dönüşü mümkün olmayan bir hak yitirimine ve dolayısıyle etkin bir zarara yol açacaktır.

Davacı/Müstediye göre Baka-nlar Kurulu bir yandan Kamu-Sen ile yapmış olduğu protokolu yasallaştırmak amacıyla maaş düzenlemelerine ilişkin yasa tasarılarını Cumhuriyet Meclisine sunmuş diğer yandan da Davacı/Müstedinin de içinde yer aldığı 18 Sendikanın katılımı ile oluşan Sendikal- Mücadele Platformunun ortak olarak yürüttükleri ekonomik hak ve çıkarlarını geliştirmek ve enflasyon karşısında 1998 yılı içinde ezilmemek için başlattıkları mücadelelerini kırmak amacıyla en etkin servis olan Gümrük Hizmetlerindeki grevi yasaklamıştır. Y-asağın devam etmesi halinde Davacı/Müstediye göre "Sendikal Mücadele" etkisizleştirilecek ve Hükümet söz konusu tasarıları yasallaştıracaktır.

Davalı/Müstedaaleyh ise söz konusu kararın 42/96 sayılı yasa tahtında alındığını,bir başka deyişle Bakanlar Kur-ulunun bu kararı almaya yetkili olduğunu iddia etmektedir. Davalı/Müstedaaleyh, Davacı/Müstedinin kendi başına grev kararını kaldırdığını ve/veya askıya aldığını bu nedenle talep edilen ara emrinin verilmesine hukuken imkân kalmadığını ileri sürmektedir.
-
Şahadet sunmayıp yukarıda belirtilen hususlarla ilgili Mahkemeye sadece hitapta bulunan taraflar konuya ilişkin içtihatlara da atıfta bulunmuşlardır.

Davalı/Müstedaaleyh ara emri maksatları bakımından dava sebebinin ciddi olduğunu teslim etmekle birlikt-e, telafisi imkânsız zarar ziyanın bulunmadığını, keza konu iş yerinde halen herhangi bir grevin olmaması ve çalışmaların devam etmesi nedeniyle ara emri verilmesi halinde statükonun değişeceğini bu nedenle de ara emri verilmemesi gerektiği görüşündedir. B-unun yanında bu meselede ara emri alabilmek için gerekli unsurların mevcut olmadığı ve Davacı/Müstedi tarafından da isbat edilmediği cihetle ara emrinin verilemeyeceğini ileri sürmektedir.

Huzurumdaki istida, itiraz,bunlara ilişkin yemin varakaları ve t-arafların Mahkeme huzurunda yapmış oldukları beyanlar incelenmiştir. Keza işbu istidada karar verirken ara emrinin verilip verilemiyeceğine ilişkin hukuki prensipler, yerli ve yabancı içtihat kararları da değerlendirilmiştir.

İstidaya konu 42/96 sayılı Y-asanın 16(3) maddesi aynen şöyledir:-
"Karar verilmiş veya başlamış olan bir grev, genel sağlığı,ulusal ve kamu güvenliği,anayasal düzeni bozucu nitelikte olması halinde veya elzem hizmetlerde Bakanlar Kurulunca altmışar günü aşmamak koşuluyla, bir yılda i-ki kez ertelenebilir.".......

Prof. Dr. Şeref Gözübüyük Yönetsel Yargı 9. Baskı adlı eserinde sayfa 331 de yürütmeyi durdurma konusuna şöyle değinmektedir.-
"Danıştayın, yürütmeyi durdurma kararlarında yeterince titiz davranmaması, içtihadında bir düzen -kuramaması,siyasal iktidarların, Danıştayın aldığı yürütmeyi durdurma kararlarından gocunmaları, 1973 yılında çıkarılan 1740 sayılı Yasa ile, yürütmeyi durdurma kararlarının alınabilmesi, belli koşullara bağlanarak, güçleştirilmiş ve 'yürütmeyi durdurma ka-rarları, telafisi güç durumlar ortaya çıkması veya dilekçede ileri sürülen hususların dosyanın durumuna göre, ciddi ve idari veya yargı kararlarının iptalini haklı gösterecek nitelikte olması halinde verilebilir' kuralı getirilmişti".

Aynı yazarın "Yöneti-m Hukuku" 6.Baskı adlı eserinin 373. sayfasında ise ne gibi hallerde yürütmenin durdurulabileceğine değinilmektedir:-
"Yürütmenin durdurulması, özellikle iptal davaları açısından büyük önem taşır. İptal davası yolu ile yönetsel kararlara karşı bireyin koru-nması, yürütmenin durdurulması ile etkinlik kazanabilir. Dava sonuçlanana kadar bireyi yönetsel işlemlere karşı korumak gerekir. Yönetsel bir işlemin vereceği zarar, her zaman para ile ölçülebilen, tazminat vermekle giderilebilen zararlar değildir. Kimi du-rumlarda kişilerin temel hak ve özgürlükleri söz konusudur. Yürütmenin durdurulması yöntemi, bireyi çeşitli yönleri ile yönetsel yargı işlemlere karşı koruyan bir yöntemdir. Bu yönü ile, yürütmenin durdurulması, özel hukuktaki "ihtiyati tedbir" den ayrıdır-. Yürütmenin durdurulması kararı, yönetsel işlemlere ......... karşı verilebilir....."


Bu alıntıdan da görmekteyiz ki kişinin temel hak ve özgürlüklerini olumsuz yönde etkileyen yönetsel işlemlere karşı, yargı tarafından yürütmenin durdurulmasına karar -verilebilir. Çünkü burada birey, Yönetim karşısında daha güçsüz durumdadır ve yönetsel işlemlere karşı korunması gerekir. Bu gibi durumlarda bireyi koruma ve bu maksatla "yürütmenin durdurulması" kararı verilmesinin gerekli olup olmadığı hususunu incelerke-n Mahkeme titiz davranmak ve takdir yetkisini ölçülü kullanmak zorundadır çünkü böyle bir işlem yargı ile yönetimi karşı karşıya getirmektedir.

(Yürütmeyi durdurma konusunda bak ayrıca Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi,cilt XX1,sayı4,s.193; Danıştay De-rgisi Daireleri Kurulunun 4.2.1966 gün ve E.473 sayılı kararı;Danıştay Dergisi ,sayı 52-53, s. 4)

Huzurumdaki meselede ilgili yasa Bakanlar Kuruluna sadece kısıtlı hallerde grev erteleme yetkisi vermeyi öngörmüştür. Bu yetki nadiren kullanılan veya kulla-nılması gereken yetkilerdendir. Elbette yakınma konusu olduğu için de bu yetkinin kullanılması yargının denetiminden ve süzgecinden geçecektir.

Bu meselede Davacı/Müstedi avukatı Mahkemeye yaptığı hitapta, ara emrin verilmesine ilişkin grev erteleme yetk-isinin Bakanlar Kurulu tarafından kullanılması ile Davacı/Müstedinin haklarının nasıl etkilendiği ile ilgili ileri sürdüğü birçok husus, daha çok davanın esasına ilişkin iddialar içermektedir. Keza bu hususların davanın esasının dinlenmesi safhasında karar-a bağlanması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle davanın esasında ele alınması gereken bu hususları benim ara emri safhasında inceleyip neticeye bağlamam uygun değildir. Böyle bir niyetim de yoktur. Ara emri istidası incelendiğinde, ara emri verilmesine iliş-kin temel unsurların ilk nazarda bu meselede varit olmadığı veya en azından ispatlanamadığı keza ara emri vermemin hukuken mümkün olmadığı görüşündeyim. Bu hususlardaki görüşlerimi aşağıdaki şekilde ifade etmeyi uygun görmekteyim.

Davacı/Müstedinin taleb-i doğrultusunda emir verilmesi halinde, Bakanlar Kurulunun erteleme kararı durdurulmuş olacaktır. Durdurulduğu anda ise taraflar arasındaki eski durumun devamı sağlanacaktır. Davanın açıldığı tarihteki durum da önemlidir.

İlgili 42/96 sayılı yasa -"karar- verilmiş veya başlamış olan grev"- için Bakanlar Kuruluna erteleme yetkisi vermektedir. Başlangıçta grev kararı alan Davacı/Müstedi, dava konusu grev kararının Davalı/Müstedaaleyh tarafından 60 gün süreyle ertelenmesinden sonra, daha önce almış olduğu gre-v kararını ertelemiş veya geçici olarak askıya almıştır. Dolayısıyle Bakanlar Kurulunun grev erteleme kararı aldıktan sonra yürürlükte olan grev kararı Davacı/Müstedinin kendisi tarafından kaldırılmıştır.

Konu, Mahkemeye bu aşamada getirilmiştir.

Davac-ı/Müstedi bu hususu izah etmeye çalışırken, Bakanlar Kurulu kararı doğrultusunda kendisinin de grev kararını geçici olarak ertelediğini, gerekçe göstermektedir. Bu kabul edilebilir bir izahat olabilir;
ancak bir gerçek vardır ki Davalı/Müstedaaleyh tarafı-ndan ertelenen ve Davacı/ Müstedi tarafından erteleme kararının durdurulması talep edilen grev kararı veya herhangi bir grev kararı şu anda mevcut değildir.

Bu itibarla ilk nazarda, 42/96 sayılı Yasanın 16(3) maddesi ışığında sözkonusu Bakanlar Kurulu k-ararının etkisi ve/veya geçerliliği, hatta aynı nedenle Davacı/Müstedinin ciddi bir dava sebebi var olup olmadığı hususları, Davacı/Müstedinin grev kararını askıya alması veya kaldırmasıyle, tartışmaya açık bir hale gelmiştir.

Ayriyeten, Davacı/Müstedini-n Bakanlar Kurulu kararından sonra grev kararını askıya almasına ilişkin neden ne olursa olsun davanın açıldığı tarihte ortada mevcut bir grev kararı olmadığına göre,ara emri maksatları çerçevesinde, engellenen veya zedelenen bir haktan, menfaatten veya öz-gürlükten bahsedilemiyeceği görüşündeyim.

Ara emri maksatları açısından ilk nazarda var olduğunu gördüğüm bu durumları ara emrinin verilmemesine etken faktörler olarak aldığımı belirtmek isterim.

Bunun neticesinde, bu davaya has olgular çerçevesinde, yür-ütmenin işlemlerinin durdurulmasını öngören bir ara emri vermeyi uygun bulmuyorum.

Sn. M. Oytan, "Yürütmenin Durdurulması" adlı eserinin 256. sayfasında Mahkemelere tanınan yürütmeyi durdurma yetkisi hakkında şunları ifade etmiştir:-


"Yürütmenin durdu-rulması yetkisi son derece nazik bir yetkidir. Belirli kurallara bağlanmadan,belirli koşullar aranmadan tutarlı ve istikrarlı bir tutum ve içtihat izlenmeden rastgele kullanılması büyük sakıncalar doğuracak bir yetkidir."


Davacı/Müstedi istidaya ilişki-n yemin varakasında Gümrük Hizmetleri servislerinin "en etkin" servis olduğunu kabul ederken aynı zamanda Davalı/Müstedaaleyhin aynı doğrultudaki iddialarını da kabul etmiş olmaktadır. İlgili yasa maddesi de Bakanlar Kuruluna "elzem hizmetlerde" erteleme -yetkisi tanımaktadır. Bakanlar Kurulunun ilk nazarda böyle bir karar üretmeye yasal yetkisi vardır ve bu yetkiyi kullanmıştır. Bu nedenle, Bakanlar Kurulu kararının yürütmesinin durdurulmasını gerektiren "açıkça hukuka aykırı" bir işlem, yetki aşımı, yetki-sizlik veya yetkisiz bir karardan söz edilemiyeceği inancındayım.

Her ne kadar da ilgili yasa Bakanlar Kuruluna sınırsız erteleme yetkisi vermemekte ise de, Davacı/Müstedinin iddiaları doğrultusunda Bakanlar Kurulunun dava konusu yetkisini kullanırken er-teleme yetkisini kötüye kullanıp kullanmadığı, dava konusu kararın keyfi olup olmadığı veya aynı kararın yasal veya gerekçeden yoksun olup olmadığına ilişkin tüm iddialar davanın esasında değerlendirilip karara bağlanacaktır. Bu dava maksatları açısından -Bakanlar Kurulunun, yasanın verdiği erteleme yetkisini nasıl, ne zaman ve ne şekilde kullanabileceği veya kullanıp kullanamıyacağı ile ilgili hususlar Yüksek İdare Mahkemesi tarafından denetlenecektir.

Telafisiz zarar ziyan olup olmadığı konusuna gelince-:

Taraflar arasındaki esas ihtilâf, ekonomik ve maaş düzenlemelerine ilişkin konuları içermektedir. Davacı/Müstedinin grev kararı, dava konusu kararla Bakanlar Kurulu tarafından ertelenmiş olsa bile greve neden olan hususları taraflar görüşmeye devam edeb-ilir veya anlaşmaya varabilirler eğer varsa, kayıplar da giderilebilir. Bunların yapılmasını engelleyen bir durum yoktur. Ara emrinin verilmesi veya verilmemesinin Hükümet ile Davacı arasındaki uzlaşma girişimlerine etken olacağı inancında da değilim. Karş-ılıklı anlaşma niyeti olduktan sonra uzlaşma olanakları sınırsızdır. Bu mümkün olmaması halinde,diğer taraftan yukarıda da ifade ettiğim gibi
Davalı/Müstedaaleyh ilgili yasa maddesi altındaki sınırlı yetkilerini kullandıktan sonra Davacı/Müstedi grev hakk-ını tekrar kullanabilecektir. Meseleye bağlı diğer olguları dikkate aldığımda, ilk nazarda, telafisi güç veya imkansız zarar ziyanın veya bir durumun söz konusu olmadığı ve/veya ispatlanamadığı inancındayım.

Yukarıda serdettiğim tüm görüşler çerçevesind-e ara emri istidası reddedilir.

Masraflarla ilgili emir verilmez.


Gönül Erönen
Yargıç

9 Şubat 1998


PAGE 


10








Full & Egal Universal Law Academy